kadın olmak hem istenilen hem de nefret edilen olmaktır.

uzun zamandır üstüne düşündüğüm bir konudan bahsetmek istiyorum. aşağıda bahsedilen her olay yaşanmıştır. kurgudan uzak bir anlatı olacaktır. ve özellikle isyan, acı, hüzün, kırgınlık kelimelerinin etrafında gelişecektir. türkiye'de yaşayan ve başlarına gelen her şeyin sebebinin bir erkeğin onlar üzerinde bir hayale sahip olduklarında gerçekleştirebileceklerine inanmaları olmaktadır.

ilk olarak yaşanmışlıklara kendi başımdan geçen bir olayla başlamak istiyorum.

daha 17 yaşımdayken bir gün kapı çaldı. kapıyı çalan karşı komşumuzun oğlu idi. 7 yaşındayken taşındığımız apartmanda 10 yıldır abi dediğim insan vardı karşımda. ütüleri bozulmuş bizimkini istiyormuş. abi dedim sen git ben bulup getireyim. bu arada kendisi evliydi ama o sürede anne-babası ile aynı evde eşi ve çok sevdiğim minik kızı ile birlikte yaşamaya devam ediyordu.
arkadaşlarım vardı evde, birlikte 4 kız takılıyorduk. neyse ütüyü buldum. kapı açıktı içeri girdim. abi dedim getirdim nereye bırakayım. odadayım getiriversene dedi. tamam dedim. ütü masasının üzerine bıraktım. "nasılsın?" dedi. "iyiyim abi kızlar var takılıyoruz işte." dedim. birden ne olduğunu anlamadım beni kendine çekti, öpmeye kalktı. aynı anda itip "ne yapıyorsun sen be!" deyip bağırdım ve koşarak eve geçtim.
dünyam alt üst olmuştu. arkadaşlarıma ben bir duş alayım deyip koşup banyoya girdim. kafam allak bullak olmuştu. ne yapacaktım, bunu kime anlatacaktım. gözümden yaşlar aka aka uzunca bir süre suyun altında kaldım. babama anlatsam, ne yapacağını kestiremiyordum. çok sevdiğim eşine, anlatsam minicik bebeği ile kocasının ne kadar soysuz olduğunu öğrenecekti. hem tabii ki elalem ne der (!) mevzusu vardı. ama kendime de yediremiyordum; abi dediğim, kardeşinle ilkokul boyunca aynı sırayı paylaştığım defalarca evlerinde kaldığım insan bana bunu nasıl yapardı. evli olmasını falan geçtim, canı çekti diye beni öpmeye nasıl kalkardı. duştan çıktım, hiçbir şey olmamış gibi klora alerjim var, gözlerim ondan kırmızı diyerek güne devam ettim. aynı akşam annemlere üniversite sınavına hazırlanmak için bir süre dedemlerde kalmak istiyorum, sessiz sakin bir ortam daha iyi gelecek bana dedim. iki ay evde kalmadım. kendi evime giderken karşılaşmamak için iki ay kapıları kontrol edip geçtim. sonrasında üniversiteye gittim neyse ki o ara kendi evine çıkmıştı da bunca senede yalnızca birkaç kez gördüm. ve aradan geçen 18 yıldan sonra da hala yüzüne bile bakmam.

bir sonraki öyküm bir öğrencimin başından geçti. ona burada "leyl" diyelim. hayatını karanlıklar içinde geçirmek zorunda kalan bir çocuk olduğu için.
ilk öğretmenlik yılımda van'da görev yaparken okulun en sorunlu öğrencisi idi leyl. beline kadar olan uzun saçlarını sıkıca örer, gömleğinin içine saklardı. okul kapısından çıkınca sigarasını yakar, ağzından küfür de eksik olmazdı. öğretmeninden öğrencisine herkese sataşır, sürekli arıza çıkarırdı. ben bu durumu ailesi tarafından çok değer görmemesine bağladığım için ona biraz daha itina yaklaştım. aradan geçen birkaç ay sonra leyl'in ara ara sohbet ettiği en azından saygılı davrandığı biri olmuştum. türk olduğum halde, artık beni sevdiğini söylüyordu. bu arada kendisi biraz örgütün tesiri altında kalmış bir çocuktu. dağa çıkmak benim kurtuluşum olacak şeklinde söylemleri vardı. çok uzatmayalım bir yıl sonra artık ben onun için güvenilir alan olmuştum. bu arada leyl de saçlarını benim gibi kısacık kestirmişti. hatta onunki biraz daha kısaydı, dikiyordu falan. saçlardan çıktı konu. dedim ki iyi olmuş, ne o sımsıkı bağlayıp saklıyordun, şimdi kendi tarzın oldu dedim. hocam dedi bilmedikleriniz var. dedim anlat.
"babam öldü benim, annemi bir başına kalmasın diye amcamın ikinci karısı yaptılar. evde bir sürü erkek var. beni kız gibi görmemeleri lazım. yoksa beni de annem gibi onlardan biri ile evlendirirler." sarıldım kızıma, içime akıttım göz yaşlarımı. sen her halinle güzelsin ve bu cesaret ile seni kimse üzemez, dedim. dedim ama üzdüler mi leyl'i mi ne oldu, hiç öğrenemedim.

bir sonraki hikaye yine bir öğrencimin başından geçti. ona da" özlem"diyelim. hayatının her anında sevgiye özlem duyduğunu söylediği için. özlem hayata bir sıfır mağlup başlayanlardan. annesi bir hayat kadını, babası ise başkası ile evli. yani o gayrimeşru bir çocuk. doğunca annesi, babasının kapısına bırakmış "al bunu, ne yapıyorsan yap!" diyerek. babasının karısı evinde istememiş. baba da kendi babasına, yani özlem'i dedesine bırakmış. dede büyütmüş. bir gün okulda sinir krizi geçirdi. sonradan öğrendik ki dedesi özlem'i taciz ediyormuş bir süredir. işlemler başlatıldı. özlem bu sefer annesine verildi. sonra da 18 yaşına girer girmez evlendi.

bu öyküde üniversiteden bir arkadaşımın yaşadığı bir trajedi. ona da zulüm diyelim. daha 19 yaşındayken bir sevgilisi vardı. bir gün gelip dedi ki başıma bir şey geldi. sevgilimle bir şeyler yaşıyorduk sonra ben devam etmek istemedim ama durmadı. zorla bana sahip oldu.
ne denir? bırak o tecavüzcüyü, diyemedim. ne yapmalıyım, dedi. ayrılmalısın, dedim. ama bu saatten sonra kimse benimle birlikte olmaz. küçük bir yerde yaşıyoruz ikimiz de, duyulursa çok kötü olur, ailem yıkılır, bunları onlara yapamam, hem beni de seviyor dedi. ben sustum. çünkü henüz bu konulara ses çıkarabilecek olgunluğa erişmemiştik ikimizde. o kaderine boyun eğdi. eskiden sevdiği tecavüzcüsü ile uzun bir süre sevgili olmaya devam etti. sonra büyüdük. ve arkadaşım sürekli arka planda "artık benimle birlikte oldun, seni başka kimse istemez, duyulursa rezil olursun!" cümlelerine bir s*tir çekip yoluna devam etti. sonra tüm hikayeyi bilen ve ona aşık olan bir adamla evlendi.
devamını gör...
çok zor meseledir. hakan günday bence enfes açıklamıştır. aklıma onun satırlarını getiren başlıktır.
doğu'da kızlar kadın doğar. ecellerinden önce ölürler. ilk yemeği anasının memesinden gelen ve yediği çanağa tükürmekte sakınca görmeyen erkek, o kadar çok kadın gömer ki toprak bile artık dişidir. bu yüzden toprak ana diye bilinir. perilerin şanı buradan gelir.
diri diri gömüle gömüle toprağı bile kadın yapmışlardır. bu yüzden verimsiz ve çoraktır. buna da, kadının intikamı denir.
devamını gör...
çok sinirliyken susmaya çalışmanın zor olduğudur. bi kadın sinirliyken sessiz kalmayı başarıyorsa maşallahtır. çabalıyoruz.

(bittin sen olm)
devamını gör...
bu ülke de çok zor olandır..
devamını gör...
uğruna şiir yazılmayan kadınlara ithafen..!!

kadınlar..
şimdi size bir şiir yazmalı
dizeleri sürmeli, başı allı morlu yazmalı..

kadınlar..
annemi yıkayıp kefenleyen kadınlar,
sizden uzak olsun yetişemediğim yakınlar..

kadınlar..
ne geldiyse başımıza biz şairlerin,
sizin için harcanan şiirlerin,
bedelini ödemiştir erhamur’râhimîn..

kadınlar..
çiçek adlarıyla süslenmiş,
çiçekten güzellenmiş,
çiçeklerle gazellenmiş..

kadınlar..
başımda dönen hâre,
derdi bulunmayan çare,
beni bir vefasız yâre,
kul olayım diye doğurtan kadınlar..

kadınlar..
cennet’ten doğdum,
cebimde güller, menekşeler, nergisler..
cismimi şiirle boğdum,
ve sevdiğim bütün kadınlar gittiler..

efkâr kapısı
devamını gör...
zorlugunu hissettigim sey. bu yuzden burda bile erkek gibi tanittim kendimi. yurunmesi korkusundan degil. belki de çok kisi ile ugrasmak istemedim diyelim. fazla mesaj gelmesini istemedim.

ben bir de yalan yok. siradan yazarlala sohbeti pek sevmem.

kadinligim evet hosuma gidiyor. kimileri sevmese de.
devamını gör...
kadın olmak zordur. anadolu topraklarında kadın olmak çok zor. kadına biçilen görev sadece bir erkeğin arkasında durmak. kadın olmak; eşit haklara sahip gibi görünüp, ayrımcılık yapmaktır, sosyal hakları var gibi görünüp yok saymaktır, öz güveni sarsıcı baskı şiddete maruz kalmaktır, genç yaşta evlendirilip çocuk doğurmaktır. bir anlaşılsa umut , barış tohumlarını tüm insanlığa atacak biliyor. kadın; yediği yemekle değil gördüğü sevgiyle doyar, harcadığın para kadar değil gösterdiğin sevgiyle güzelleşir, aldığı solukla değil verdiğin güvenle yaşar, öptüğün dudakla değil ettiğin duayla mutlu olur. ama siz kadınların ne zaman nerede mutlu olacağını anlamıyorsunuz anlamayacaksınız. kadının istediği kişiyle evlenme hakkı varmış nerde o hak, kadınların eşit miras hakkı varmış neden kadın yararlanamıyor, kadının şiddete maruz kalmama hakkı varmış neden sürekli kadın şiddet görüyor ve bununla kalmayıp öldürülüyor, kızların okuma hakkı varmış neden kızların bu hakkı elinden alınıyor. dinde evli olmadan bir kız ve erkeğin birbiriyle konuşmasi günahmış neden bu sadece kızlara özgü bir şey gibi algılanıyor. daha o kadar çok şey var ki kadının elinden alınan.kadın olmak masallarda bile zor.. kurbağa öpersin,ya en sevdiğin meyveyle zehirlenirsin,ya kuleye kapatılırsın, ya saçlarını elin adamı tırmansın diye uzatırsın, gece 12'de külkedisi'ne dönersin ve maalesef en kötüsü bazen sadece ayak numarandan tanıyan birine aşık olursun.hiç bir kız çocuğu, güçlü bir kadın olmak için doğmaz. hepsi masum hayaller kuran, şımarık bir prenses'e benzerler. kaderdir onları güçlü kadın yapan. tutulmamış sözler, yaşanmamış mutluluklar, ölümler ve ayrılıklar güç verir o'nlara ... hayalleri bir kule gibi yıkıldığında o enkazın altında ezilmemek için güçlü durmak zorundadır. ne zor şeysin be"kadın olmak". ne büyük zevksizliktir iki çift aşkla bakan göze moru yakıştırmak! ah sen ne zor şeysin "kadın olmak". acıya acıya bir kalbe yakın durmak, hayal kurmak.ne büyük enkazdır şimdi yıkılan ümidin altında kalmak.zorsun sen zor "kadın olmak".şimdi sana düşen yine kalkmak dik durmak...

asla vazgeçme kadın...
devamını gör...
yeterince gelişmemiş bir ülkede kadın olmaktan ziyade insan olmak zordur. kadına has bir durum değildir bu. bir de gelişmemiş toplumlarda empati duygusu azdır. kimse bir başkasını veya cinsi anlamaz. bilakis birbirleriyle didişirler. o yüzden bu sömürü hiç bitmez.
devamını gör...
zorluklara göğüs germek demektir. ahlak ve namus abidesi (!) sayılmaktır. erkeklerin istediğini yaptığı ama kadınların boyunduruk altında yaşadığı bir toplumdayız maalesef. normalde böyle sözler yazmazdım ama yazmazsam içimde kalır, erkek bir kadından başka bir kadına geçer ve onla sevgili olursa çapkın diye bilinir. sevgilisi olunca baba kızmaz. fakat bir kadın sadece 1 sevgili bile yapsa direkt or.s.. olur. bırak diğerine geçmeyi babasından yediği dayaklar vardır. erken yaşta zorla evlendirilirler. sırf zevkini tatmin etmek için sokak başında bekleyenlere karşı dikkatli olmalıdır. ya hu adalet ile boşanırken bile bir erkek bir kadını nasıl öldürür? ayrılmış senden, sanane kadının yeni sevgilisinden. birde dul damgası yemek var; erkek yemez bunu, sadece kadın yer. her yerde söylenir dul olduğu. namus kadında aranır, erkekte değil. tek işi çocuk doğurma, çocuğa bakma, yemek yapma, evi temizleme, çamaşır yıkama, bulaşık yıkama olan bir hizmeçiden farksız görülür. erkek gelir eve, ben yorgunum bana yemek hazrıla der. elini hiçbir şeye sürmez. oysaki kadının gün içinde neler çektiğini kimse bilmez. sırf evde diye çalışmıyor, yorulmuyor sanıyorlar. bizim kültürümüzde kadın erkek eşit idi, ne ara buralara geldik? dünyanın ilk kadın hükümdarı tomris hatun türk değil miydi? toylarda her vakit beyin yanında toplantılara gelmez miydi? hatun kelimesi en değerli hazine anlamına gliyordu. dilimizde bile kıymet vediğimiz bu kadınlara neden şimdi kıymet vermiyoruz? çok değil, şöyle ileri gitmek yerine geri gitsek orta asya zamanlarına biraz kadına değer vericeğiz.
devamını gör...
geçen akşam işim olduğu için eve geç gitmek zorunda kaldım. otobüse her geç vakitte bindiğimde eğer son kişi iniyorsa hep onunla birlikte inerim. son kişiyle birlikte inmezseniz geriye kalan korku sizi oracıkta öldürür bile. her neyse o gün çok yorgundum. biraz önce inip yürüyecek halim yoktu. son kişi indiğinde evime çok fazla vardı. tam da orda şöförün 4 tane arkadası bindi otobüse. mecbur kendimi sıka sıka duragıma kadar geldim. inecek var dedim. durmadı. o an dondum kaldım. yerimden fırladım avazım çıktıgı kadar bağırarak size inecek var diyorum duymuyor musunuz dedim. abla başka yolcu olmadıgı için köşeyi döner öyle dururum diye düşündüm korkutmak istemedim özür dilerim dedi hemen kapıyı açtı. kendimi nasıl dısarı attım bacaklarım titreye titreye nasıl eve geldim bilmiyorum. yol boyunca o kadar ağladım ki, kendime, benim gibi her an bu korkuyu yaşayan kadınlara, yiyip giden kadınlarımıza.. nefret doluyuz evet. siz de tecavüz edilme korkusuyla otobüse binseydiniz siz de nefret dolu olurdunuz.
sadece eve gitmek isterken öldürülenler, güçsüz olduğu için karşı çıkamaz diye düşünüp öldürülenler, boşanmak istedi diye öldürülenler.. daha nicesi. biz tenha sokakta yürüyemiyoruz. geç vakitte otobüse binemiyoruz. bu ülkenin bizlere güvenlik borcu var.
devamını gör...
dünyaya tekrar gelecek olsam yine kadın olmak isterim
devamını gör...
her duruma, yere ve mekâna göre değişiklik gösteriyor. sınırını bilen, nezaket sahibi ve işinde güçünde olunan bir yerdeyseniz çok fazla artısı var. ama tüm bunlar bir akşam saati sokakta olduğunuzda korku filminin başrolü olduğunuzda bitiyor. kötü yanı ise; film değil.
devamını gör...
zor turkiye'de. o yuzden bu satirlari okuyan genc kadinlara tavsiyem, ne yapip edip dil ogrenerek kapagi disari atmalari.

bazen neden abd'ye yerlestigimi soruyorlar. yedi yasinda bir kizim var. onun turkiye'de yasamasini istemiyorum. kadin olmak her gecen gun zorlasiyor orda. kizi olan babalara da tavsiyem budur. onu seviyorsaniz insan gibi yasayabilecegi bir ulkeye tasinmak icin her seyi yapin. cok dua alirsiniz.
devamını gör...
erkek olmakta zor yaşlı olmakta, çocuk olmakta zor ama kadın olmak ekstra zor.bu nedenle sevgili kadın arkadaşlarım (bkz: kades) uygulamasını indirin.


kades; kadınların ve çocukların şiddete maruz kalması durumunda kısa sürede güvenlik güçlerine ulaşımı sağlayan uygulama olarak adlandırılmaktadır. kötü eylemleri biraz olsun engellemek için kullanıcılara sunulmuş olan kades resmi bir uygulamadır.


işe yarama boyutunu merak ediyorsanız; kesinlikle yarıyor. 1 dk içerisinde telefonla aranıyor ve 5 dk içerisinde de bulunduğunuz konuma geliyor polisler. illa kendi başınıza da gelmesine gerek yok bir kadına bir çocuğa yapılan şiddeti ve kötü eylemi gördüğünüz anda uygulamayı kullanabilirsiniz.
devamını gör...
cidden artık bu tarz başlıklar sıkmaya başladı. kadın erkek farketmez herkes sıkıntı yaşıyor bu ülkede. erkekler kadınlardan sanki şiddet görmüyor. aman neyse ya prensesler bol şımarmalı günler.
devamını gör...
zor anlamak, jetonun köşeli olması...
mekan kebapçı...kasada delüü bir hatun, üstüme şalgam dökmüşüm cinirliyim.
-sizin 1 adana birde şalgamdı dimi?
-birde kot pantolon
-hööö
-kot kot gösteriyorum lekeyi
-mööö
-neyse tamam, içine ettin esprinin.
devamını gör...
kadın doğulmaz kadın olunur.
*
devamını gör...
ülkede kadın olmak zor, çalışan kadın olmak daha zor, hem çalışan kadın hem de anne olmak çok daha zor.
devamını gör...
kimine göre anne, bacı, sevgili, eş olmak demek. kimine göre bekaret bekçisi, eksik etek demek. kimine göre dişilik demek doğurganlık demek. peki bu tanım neye göre kime göre.?
her şeyden önce insandır kadın, erkek insanoğlu ama konumuz erkek değil kadın olmak. üstelik ne zaman kabul edildi ki her şeyden önce insan olduğu, sırf bu yüzden ilk adı çaresizlik oldu kadının. çaresizlik büyüdükçe acı oldu. korku ile büyütülmenin adı oldu kadın. sadece bir erkeğin bir şeyleriyken kutsal oldu kadın. herkes bir şeyler konuştu bir şeyler söyledi kadın olmak üstüne hepsi havada asılı kaldı tıpkı gök yüzünde bir bulut gibi öyle narin öyle nahif. adı narin oldu kadının .narin olması güçsüz olduğu anlamına gelmedi. pes etmedi hiçbir zorlukta . yağmur olup yağdı rahmet oldu kadın. temizleyen yenileyen merhametli sakin yanı oldu dünyanın.
var olmanın yaradılışın adı doğumun o kutlu anı dünyaya verilmiş nimetti kadın. kalçadan , memeden, biraz da etten oluşan vurmalık ,kırmalık, itip kakmalık ,bazen seyirlik bazen doyumluk ruh öfkesinin boşaltılacağı bir çöplük değildi elbet. işinize gelince prenses işinize gelmeyince fahişe diye üzerine etiket vurulacak bir eşya hiç değildi kadın. seviştiğiniz kadına yakıştırdığınız etiketten utanması gereken değildi kadın. sevildikçe güzelleşen hayatı güzelleştirendir kadın. erkeğini mutlu etmek görevi değil mutluluğu ikram edendir kadın, yuvayı yapar dediğiniz dişi kuştur kadın. aldatıldığında da aldattığında da suçlu olan ancak av olarak gördüğünüz hedef değildir kadın . spermleriniz kadar vermeye değer görmediğiniz sevginin, ilginin, şefkatin güvenin kaynağıydı aslında kadın. yaşamaya hakkı olduğunu düşünmediğiniz kadın. elinden almaya çalıştığınız tüm hakların esas sahibiydi kadın. hepsinden vazgeçmesini istediniz bir kez daha utanmadan, direndiğinde ise öldürdünüz acımadan.
kaidelerin arasından çıkan istisna gibi ne demişti ahmet altan;
“hayatınız, seçtiğiniz kadındır. çünkü “bir kadın değil, bir hayat seçersiniz.”
hayattır kadın olmak. güzel olmak , gülümsemek, huzur vermektir kadın olmak. zerafetin asaletin adıdır kadın. ne olmasını istediyseniz o ,ne almak istediyseniz o dur kadın. hayata direniştir kadın olmak.
devamını gör...
1. bekaretini kaybetmiş olmak, kızlığını yitirmiş olmak demektir.
2. yetişkin dişi olmak.
3. kocasını, evini yönetebilmek.

(bkz: tdk)
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kadın olmak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim