anlayamama sebebimiz yalnızlık kavramını açıklayamamış olmamız...

klasik olacak ancak:

önemli olan etrafındaki insan sayısı değil.
ruhun ve zihnin yalnızlığı.
zira kalabalıklar arasında yalnızlıktan ölen bir adamla yanında ve zihninde dünyaları yaratan, onla yaşamayı öğrenen insanların arasında çok fark vardır.
devamını gör...

toplumların dahiyane buluşu, büyük kandırmaca. muazzam bir emeğin göz boyayan rahatlatıcı karşılığı.

biyolojik bir olay olan doğurma eylemi, beraberinde kadına çocuğu büyütme yükünün büyük kısmını veriyor. belki evrimsel açıdan bakıldığında birçok memeli türü de bu görevi anneye bırakıyor. aslında buraya kadar bir sorun görünmüyor. fakat insan, içgüdüleriyle savaşmaya başlayan bir bilince sahip olunca, işler insansı atalarının izinde kalamıyor.

evin içini çekip çeviren bir kadın ve dışarıda çalışan, maddi yükü sırtlayan bir erkekten oluşan ailede kadın görünmez oluyor, tek gayesi çocukları yetiştirmeye yöneliyor. aile, toplum ve devlet, yolunda gibi görünen bu düzenin bozulmaması adına müthiş bir kavram üretiyor. anneliğin kutsallığı. bu öyle bir kavram ki, en çok inanan, emeğine karşılık arayan anneler oluyor. bir çeşit savunma mekanizması. değerini yüceltecek bir tanım.

kutsiyet ağına düşmüş ve bunu içselleştirmiş olan kadın yüceltilirken, anne olamayan veya olmayan, kutsal mertebesine ulaşamayan kadın bunun baskısı altında eziliyor. baskının altından kalkamayan kadın üreyerek döngünün devamını sağlıyor. artık hayatını adaması gereken bir varlığa sahip olduğunda ise bu kandırmacanın devamını sağlayan role bürünüyor. çünkü buna ihtiyacı var ve emeğin bir karşılığı olmalı. böylece kutsallık kendini yeniden üretiyor.

üremeyi teşvik etmek devletin en önemli uğraşlarındandır. işçi, asker ve vergi ihtiyacı bitmeyecektir. cumhurbaşkanı “en az üç çocuk” diye boşuna bağırmıyor. dikkat edilirse bu konuşmaları da genellikle kadın kollarına yapıyor. onlara diyeceği şeyler bellidir. annelik kutsaldır. cennet annelerin ayakları altındadır.

anneliğin içgüdüsel olduğu tezi ise türümüz için artık tek gerçek değildir. tercihin olduğu bir yerde sadece içgüdüden bahsedemeyiz. eğitim ve üremenin ters orantılı bağıntısını kabul etmek durumundayız. eğitim arttıkça kutsallık azalmaya mahkumdur.

annelik kutsal değildir. cennet de anaların ayakları altında değildir. sadece biyolojik bir olaydır. fakat şu bir gerçek ki; yaşamını başka bir canlıya adamaya rıza kazandıran “kutsallık” buluşu büyük başarıdır.
devamını gör...

başlığı açılmamış olması beni çok üzdü.

akdeniz ikliminde yetişen, meyveleri yeşil veya siyah olarak tüketilebilen, meyvesinden yağ da yapılan, çok uzun süre (yüzyıllarla ifade ediliyor) yaşayan, en sevdiğim ağaç.*
devamını gör...

en kıymetlim kemoterapi tedavisi alırken, ayakta durmama destek olan eserdir. sanki bir buluta bırakılmış gibi. muhtaç olduğumuzda bulalım, alalım diye.
bütün karmaşanın içinde kuşları izlemek gibi. yaşıyorlar ve yaşamaları beni en zor günümde mutlu ediyor. bir kuşun, bir fidanın orada olması. yaşayarak edilen bir dua gibi.

buradan
devamını gör...

bu entry çokça spoiler içerebilir!

orhan pamuk’un mükemmel eseri. bir renk çığlığı, eski istanbul’un daracak sokaklarına sığınan nakkaşların asırlar sonrasına seslenişi, polisiye roman, tarihi roman.

açıkcası orhan pamuk’u ilk kez okumaya başladığımda (kar ile başlamıştım) beklentilerim çok yüksekti. beklentilerimi karşıladı mı ? bir konu hariç evet, beklentilerimi sonuna kadar karşıladı. bu kitapta da aynısı oldu. orhan pamuk’un kitaplarında beklentilerimi karşılamayan tek konu karakter derinliği oldu, oluyor. hiçbir romanında karakterlerin derinine inemedim, onlar gibi düşünemedim. çünkü o kadar çok fikir değiştiriyorlar, o kadar arada kalıyorlar ki, hızlarına yetişemiyorum, bu da onları anlamamı zorlaştırdığı gibi, onlar gibi düşünmemi de zorlaştırıyor. örneğin bu romandaki şeküre’yi ele alalım. şeküre kimi tercih edeceği konusunda öylesine kararsız kalıyor ki, bir paragrafta o kadar çok fikir değiştiriyor ki onun ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum. şeküre’ye tamam, dul bir kadın ikinci evliliğinde daha güvende olmak istiyor diyelim ancak diğer karakterlerde de aynı tadı alıyorum. uzatmayayım, orhan pamuk’un romanlarının karakterlerini pek özümseyemediğimi söyleyebilirim.

artılarına gelirsek.

orhan pamuk, romanlarını gerçekten inanılmaz kurguluyor. romanın geçeceği tarihleri öylesine iyi araştırıyor, öylesine iyi özümsüyor ki, yazdığı eserlerin kurgusunda hiçbir eksik kalmıyor. bu kitap içinde aynısı geçerli. kitabın geçeceği dönemi, nakkaşları o kadar iyi biliyor ki, romanı kurgulamakta hiç mi hiç zorlanmadığını düşünüyorum. orhan pamuk yalnızca romanlarının kurgusu için bile okunur.

dil konusuna gelirsek.
açıkcası kitabın dilini çok zor, anlaşılmaz bulduğumu söyleyemeceğim. yer yer nokta koyulmadan bitirilen sayfalar sıksa da orhan pamuk gayet anlaşılır bir dille yazmış bence. (dil bilgisi bilgimin biraz kıt olduğu gerçeğini bilmenizi isterim.)
dil konusunda kara kitap’ın sanırım biraz önünde, onu da belirteyim. (ruh halimin berbat olduğu bir dönemde okumaya çalıştığım kara kitap’ı 50. sayfaya gelmeden bırakmamın nedeni dilidir, bunun bilinmesini isterim. o yüzden kara kitap’a bir şans daha vereceğimi bilmenizi istiyorum.)

uzatmayayım efenim, karakter derinliği pek sevemedim, kurgusuna ve karınca misali üzerine çalışması, işlenmesine hayran kaldım, dili de fena bulmadım.
devamını gör...

abd’ de nesli tükenmekte olan ve 1988 de ölen, hücreleri dondurularak saklanan, “willa” isimli kara ayaklı gelinciğin hücrelerinden klonlanan, 10 aralıkta dünyaya gelen ve elizabeth ann ismi verilen gelincik türü.
devamını gör...

asıl adı uluğ can kazaz olan; lisans eğitiminde fizik bölümünü bırakıp müzik eğitimi aldığı rivayet edilen ve değişik duğuşuk* şarkılar söyleyen ama güzel söyleyen bir sanatçımız.
beni insanlar yoruyor* dediği bir tık uzağınızdaki şarkısı bahar gelse de çayırlarda koşsak hissi uyandırırken
baş ucunda bir zeytin ağacı bekliyor istediğin gibi dediği bir tık uzağınızdaki şarkısı ise sağ gösterip sol vuranlardan. bu şarkıyı çok uzun süre normal bi aşk şarkısı dinler gibi dinledikten sonra aslında vefat eden babasının ardından yazdığını öğrenince öküz oturdu içime resmen*.
devamını gör...

"insan ne denli derin düşünebiliyorsa, sevgisi o denli derindir. o denli doyumsuzdur ve acısı da o denli büyük"

tezer özlü
devamını gör...

inanılmaz bir sinemadır.
1997 yapımı cennetin çocukları
1999 yapımı cennetin rengi/allah 'ın rengi
2004 yapımı kaplumbağalar da uçar

filmlerini izlemeniz tavsiyemdir. fakat hepsi bol miktarda dram içerir dikkat ediniz. moraliniz çok yüksekse sizi diplere düşürür, zaten moraliniz bozuksa daha da dibe çeker haberiniz olsun. fakat mutlaka izleyiniz.
devamını gör...

adamlar nasıl okursanız okuyun diye reklam bile yaptılar. daha neye dertleniyorsunuz.
devamını gör...

akbabalar diye okudum.
haksız da sayılmam.
devamını gör...

sahilde çıplak ayak yürümek. insana "yaşıyorum" dedirtiyor
devamını gör...

"ya uyur rüya görmeye devam edersin, ya da kalkar rüyanın peşine düşersin." diye düşünerek geceleri uyumayıp gelecekte yapmak istediğim meslek için bolca çizimler ve tasarımlar yapmaya çalışıyorum. bu düşünceyi artık o kadar benimsemişim ki eğer uyursam hayallerime ulaşamayacağım korkusunu yaşıyorum. bunu gece yapıyor oluşumun başka bir nedeni ise tüm şehir uyurkenki o sessizlik, o huzur sayesinde kendimi daha fazla duyabiliyorum. tüm bunlara ek olarak pandemide bu yeni düzenimde aşırı etkili oldu. ama artık geceleri uyuyup, sabah 4'te * uyanarak tüm bunları yapmaya çalışacağım.
neden mi 04:00'da uyanmalıyız?
devamını gör...

devamını gör...

ülkenin genel profilini yansıtan yaşlı amca. yahu amcacım gelmişsin kaç yaşa biraz ar ve edep. neyse konumuza gelecek olursak eğer amcamız iyi ahlak ve normal olan davranış kavramlarını sadece görüntü kapsamında değerlendirerek içindeki ahlaksızlığı dışa yansıtmıştır. bu versiyonların gün geçtikçe artması da güzel ülkemiz için içler acısı. tacizin, tecavüzün ve şiddetin insan görünümü ile özdeşleştirilerek kişilere yönelik yapılan davranışların bu zihniyetler tarafından meşrulaştırılması durumuna da şahit olmak mümkündür. böyle göründüğün için başına gelenleri hak ediyorsun veya ikaz etmek benim hakkım gibi söylemleri sıkça duyabiliriz. yozlaşma sadece görüntü temelinde okunduğunda amaçsız, nereye gittiğini bilmeyen, sorgulamayan ve vicdani muhakemesini yapmayan bu tip sosyal şizofrenikler hayatımızın her evresinde karşımıza çıkmaya devam edecektir.
devamını gör...

kendisine hizmet eden insanlara nasıl davrandığına bakmak.
devamını gör...

2007 yılında yayınlanan ispanyol korku gerilim filmidir. fakat içinde dramda barındırır. filmi izlerken inan sonra görürsün sözünü cımbız ile çektim diyebilirim. hem gerilip hem hüzünlendiren tuhaf bir duygu karmaşası yaşattırıyor. acıların bir çesit intikam alması gibi bir şey bu... kapı pencere gıcırtısını duymayana aşk olsun.o anneye helal olsun daha ne diyeyim.
devamını gör...

1984, konusuyla atmosferiyle ününün hakkını veren başarılı bir distopya. gerçekten çok iyi sistem eleştirileri yapılmış ve iyi noktalara değinilmiş. fakat bazı yerlerinin gereksiz uzatılması ve bazı olayların da çok “birden” ortaya çıkması beni biraz koparmıştı. akıcılığı kimi bölümlerde çok iyiyken kimi bölümlerde durağanlaştığını hissettim. (spoiler olmaması için detaylara girmiyorum.) kitabı beğensem de (bkz: hayvan çiftliği) gibi biraz daha kısa olabilirmiş diye düşünüyorum. çeviriye gelirsek; (bkz: celal üster) orta-üst bir çeviri yapmış fakat bazı kelime tekrarları beni yormuştu okurken. bir de sonsöz gibi önsöz yazmasına burdan sitemlerimi iletiyorum. kısacası konusu ve atmosferi itibariyle ve yazıldığı dönemi de gözönüne alırsam zamansız ve başarılı bir eser. orwell kıyası yaparsam da hayvan çiftliği > 1984 diyeceğim o daha ağır basıyor bende. ikisini de okumayanlara ilk önce hayvan çiftliğini öneririm akıcılığı ve kitabın içine girebilme açısından daha naif kalıyor.
iyi okumalar.
devamını gör...

herkesin gözü önünde büyük bir hırsızlığa girişmek, yasal olmayan büyük bir kazanç sağlamak.
devamını gör...

buyrun bir örneği.
#462274
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim