mahalle maçı
insanolunbiraz ve küçükken halı kenarında araba kullanmış çocuk genel hatları ile gayet güzel anlatmışlar ama bir kaç kelâm da ben etmezsem olmaz *
maçların yapılacağı yer seçimi çok önemlidir. iki mahallenin arasında boş bir arsa yada toprak bir saha varsa, ekseriya bu alan tarafsız saha olması sebebiyle tercih edilirdi. eğer bu tarz bir alan yoksa, maçlar sırayla bir rakip mahallede bir sizin mahallenizde oynanırdı. özellikle deplasman kafilesi mevzusu mühimdir zira orada başınıza ne geleceği belli olmaz. bu sebeple mahallenin abilerinden müsait olanlar muhakkak kafileye dahil edilir ve çiğdem çitleyerek maçı izlemeleri temin edilirdi. kale direkleri yerine genelde taş kullanılırdı lakin bu durum topun gol olup olmadığı konusunda ciddi tartışmalara sebep olduğu için inşaatlardan bir kaç tuğla araklanması bu işin olmazsa olmazıydı. zaten iki takımın müşterek çalıştığı ve ortaklaşa yaptığı tek işte tuğla aşırma işidir. tuğlalar üst üste konur. yarım direk haline getirilir böylece tartışmaların önüne geçilmeye çalışılırdı. maç bitiminde tuğlalar bir daha ki maçta da kullanılsın diye kuytu bir yere konur ve saklanırdı. ancak her ne hikmetse yeni maç yapılacağı zaman bu tuğlalar hep kırılmış olur ve tuğla aşırma mesaisi yeniden başlardı. maçlar genelde gazozuna oynanırdı ve muhakkak gazoz almak istemeyen biri çıkıntı olur ve bu durum bazen ciddi arbedelerin çıkmasına neden olurdu.
evvel zaman içinde kalbur saman içinde bizimde deplasmana gittiğimiz bir günü hiç unutmam. bizim mahallede eko vardı. çocuk inanılmaz yetenekli. maradona eko zaten lakabı. milleti tespih tanesi gibi ipe diziyor. bu çocuk bizim en büyük silahımız. geri kalanlar bende dahil vasat oyuncularız. birde kazmalarımız var ki, onlar ayrı terane. neyse efendim eko maç esnasında yine milleti ipe dizdi, kalenin dibinde bomboş duruyorum verdi pası bana gönderdim kaleye. serde beleşçilik var. çok pis gol koklarım, tanju çolağın uzun boylu versiyonu gibi bir şeyim. ama benim saçlar diğer çocuklara göre biraz uzun olduğu için bana metin tekin muamelesi yapıyorlar. sarı fırtına falan diyorlar. havam bin beş yüz yani. rakip takımın kalecisi golü yedikten sonra topu alıp gelirken, bana doğru pis beleşçi diye çıkışmasın mı, benim şalterler attı. yürüdüm bunun üzerine, ortalık toz duman, millet ikimizi ayırmaya çalışıyor. neyse o arbede bir şekilde geçti gitti. maç devam etti. bizim maradona yine milleti tespih tanesi gibi ipe dizdikten sonra birde kaleciyi çalımladı. ben yine kalenin önünde bomboşum. alışmışız beleşçiliğe hiç sekmiyor, o kale tuğlasının arkasında bitiveriyorum. verdi yine pası bana. kendi de atsa atardı ama çocuk da bencillik namına zerre belirti yok. şimdi düşünüyorum da futbol oynarken bu kadar paylaşımcı olan bir çocuğu bir daha asla görmedim. futbol azizi olabilir. yalnız o esnada benim keçi inadım tuttu. topu beklettim ayağımın altında. atmadım içeri. o sırada kaleci geldi ayağımdan topu alıverdi.
maradona eko sinirlendi. bana doğru el kol hareketi yaparak koşmaya başladı;
maradona: ne yapıyorsun lan sen!
ben: adam bana beleşçi dedi. atmadım işte.
maradona: e beleşçisin!
ben: sensin beleşçi! (sinirle paylaşım noktasında kaf dağına çıkmış adama beleşçi diyorum.)
birbirimizi iteklemeye başlıyoruz. takım içi anlaşmazlık arş-ı alaya çıkmış. birileri bizi ayırmaya çalışıyor. baktık içlerinde karşı mahalleden çocuklar da var. hızlı bir manevra ile ''size ne oluyor lan!'' diyerek bunlara daldık. çocuklar neye uğradığını şaşırdı. sonrasında kavgaya sahadaki herkes katıldı. yalnız çok temiz dövdük adamları demek isterdim lakin anlamadığımız bir şekilde her iki tarafında temiz dayak yediğini söyleyebilirim. yani bize göre biz onları dövmüştük. onlara göre ise onlar bizi dövmüştü. bunun muhabbeti de aylarca sürdü. neyse sonrasında oramız buramız ağrılar içerisinde mahalleye dönerken, eko bana seslendi; ''lan senin yüzünden başımıza gelenlere bak.'' ''adam bana beleşçi dedi, hak ettiler' dedim hafif gülümseyerek. eko tekrar baktı bana, '' eee beleşçisin'' dedi. gülmeye başladık. hatta biraz anırmış dahi olabiliriz. o gün beleş gazoz da alamadığımız için gittik mahalle bakkalımızdan kendi kendimize gazoz ısmarlayıp içtik, üzerine de leblebi tozlarını höpürdettik. güzel günlerdi vesselam...
eko bak buraları okuyorsan benim beleşçilik halen devam ediyor haberin olsun, o zamanlar futbol oynarken vardı, şimdilerde sözlükte yapıyorum bu işi. hazır başlık buldum mu girip, yazıp, çıkıyorum. milleti ipe dizip açtığım başlık sayısı sınırlıdır. allah'tan bu beleşçilik bende sadece bir alanda zuhur ediyor da paçayı sıyırıyoruz. yoksa yandı gülüm keten helva...
tanım: her güzel şey gibi geçmişin tozlu sayfalarında kalan bir etkinlik.
maçların yapılacağı yer seçimi çok önemlidir. iki mahallenin arasında boş bir arsa yada toprak bir saha varsa, ekseriya bu alan tarafsız saha olması sebebiyle tercih edilirdi. eğer bu tarz bir alan yoksa, maçlar sırayla bir rakip mahallede bir sizin mahallenizde oynanırdı. özellikle deplasman kafilesi mevzusu mühimdir zira orada başınıza ne geleceği belli olmaz. bu sebeple mahallenin abilerinden müsait olanlar muhakkak kafileye dahil edilir ve çiğdem çitleyerek maçı izlemeleri temin edilirdi. kale direkleri yerine genelde taş kullanılırdı lakin bu durum topun gol olup olmadığı konusunda ciddi tartışmalara sebep olduğu için inşaatlardan bir kaç tuğla araklanması bu işin olmazsa olmazıydı. zaten iki takımın müşterek çalıştığı ve ortaklaşa yaptığı tek işte tuğla aşırma işidir. tuğlalar üst üste konur. yarım direk haline getirilir böylece tartışmaların önüne geçilmeye çalışılırdı. maç bitiminde tuğlalar bir daha ki maçta da kullanılsın diye kuytu bir yere konur ve saklanırdı. ancak her ne hikmetse yeni maç yapılacağı zaman bu tuğlalar hep kırılmış olur ve tuğla aşırma mesaisi yeniden başlardı. maçlar genelde gazozuna oynanırdı ve muhakkak gazoz almak istemeyen biri çıkıntı olur ve bu durum bazen ciddi arbedelerin çıkmasına neden olurdu.
evvel zaman içinde kalbur saman içinde bizimde deplasmana gittiğimiz bir günü hiç unutmam. bizim mahallede eko vardı. çocuk inanılmaz yetenekli. maradona eko zaten lakabı. milleti tespih tanesi gibi ipe diziyor. bu çocuk bizim en büyük silahımız. geri kalanlar bende dahil vasat oyuncularız. birde kazmalarımız var ki, onlar ayrı terane. neyse efendim eko maç esnasında yine milleti ipe dizdi, kalenin dibinde bomboş duruyorum verdi pası bana gönderdim kaleye. serde beleşçilik var. çok pis gol koklarım, tanju çolağın uzun boylu versiyonu gibi bir şeyim. ama benim saçlar diğer çocuklara göre biraz uzun olduğu için bana metin tekin muamelesi yapıyorlar. sarı fırtına falan diyorlar. havam bin beş yüz yani. rakip takımın kalecisi golü yedikten sonra topu alıp gelirken, bana doğru pis beleşçi diye çıkışmasın mı, benim şalterler attı. yürüdüm bunun üzerine, ortalık toz duman, millet ikimizi ayırmaya çalışıyor. neyse o arbede bir şekilde geçti gitti. maç devam etti. bizim maradona yine milleti tespih tanesi gibi ipe dizdikten sonra birde kaleciyi çalımladı. ben yine kalenin önünde bomboşum. alışmışız beleşçiliğe hiç sekmiyor, o kale tuğlasının arkasında bitiveriyorum. verdi yine pası bana. kendi de atsa atardı ama çocuk da bencillik namına zerre belirti yok. şimdi düşünüyorum da futbol oynarken bu kadar paylaşımcı olan bir çocuğu bir daha asla görmedim. futbol azizi olabilir. yalnız o esnada benim keçi inadım tuttu. topu beklettim ayağımın altında. atmadım içeri. o sırada kaleci geldi ayağımdan topu alıverdi.
maradona eko sinirlendi. bana doğru el kol hareketi yaparak koşmaya başladı;
maradona: ne yapıyorsun lan sen!
ben: adam bana beleşçi dedi. atmadım işte.
maradona: e beleşçisin!
ben: sensin beleşçi! (sinirle paylaşım noktasında kaf dağına çıkmış adama beleşçi diyorum.)
birbirimizi iteklemeye başlıyoruz. takım içi anlaşmazlık arş-ı alaya çıkmış. birileri bizi ayırmaya çalışıyor. baktık içlerinde karşı mahalleden çocuklar da var. hızlı bir manevra ile ''size ne oluyor lan!'' diyerek bunlara daldık. çocuklar neye uğradığını şaşırdı. sonrasında kavgaya sahadaki herkes katıldı. yalnız çok temiz dövdük adamları demek isterdim lakin anlamadığımız bir şekilde her iki tarafında temiz dayak yediğini söyleyebilirim. yani bize göre biz onları dövmüştük. onlara göre ise onlar bizi dövmüştü. bunun muhabbeti de aylarca sürdü. neyse sonrasında oramız buramız ağrılar içerisinde mahalleye dönerken, eko bana seslendi; ''lan senin yüzünden başımıza gelenlere bak.'' ''adam bana beleşçi dedi, hak ettiler' dedim hafif gülümseyerek. eko tekrar baktı bana, '' eee beleşçisin'' dedi. gülmeye başladık. hatta biraz anırmış dahi olabiliriz. o gün beleş gazoz da alamadığımız için gittik mahalle bakkalımızdan kendi kendimize gazoz ısmarlayıp içtik, üzerine de leblebi tozlarını höpürdettik. güzel günlerdi vesselam...
eko bak buraları okuyorsan benim beleşçilik halen devam ediyor haberin olsun, o zamanlar futbol oynarken vardı, şimdilerde sözlükte yapıyorum bu işi. hazır başlık buldum mu girip, yazıp, çıkıyorum. milleti ipe dizip açtığım başlık sayısı sınırlıdır. allah'tan bu beleşçilik bende sadece bir alanda zuhur ediyor da paçayı sıyırıyoruz. yoksa yandı gülüm keten helva...
tanım: her güzel şey gibi geçmişin tozlu sayfalarında kalan bir etkinlik.
devamını gör...
bir insanın kendisine yapabileceği en büyük iyilik
başkası ne söyler diye yaşamaktan vazgeçmesi. olduğu karakteri sahiplenmesi ve onuru için yaşaması gerektiğini bilmesi.
devamını gör...
temel kuvvetler
kuvvet taşıyıcı parçacıklar aracılığıyla ortaya çıkan ve evrenin temeli sayılan 4 kuvvet: elektromanyetik kuvvet, güçlü nükleer kuvvet, zayıf nükleer kuvvet, kütle çekim kuvveti.
buradan gerisi bunların nasıl ortaya çıktığını, çalışma mekanizmasını merak edenler için. uzun olacak biraz ne yazık ki...
***
evrendeki birçok parçacığın birbiriyle ilişkisini açıklayan temel kuvvetler, sanal parçacık adını verdiğimiz atom altı parçacıklar aracılığıyla ortaya çıkarlar. bu sanal parçacıklar, evrenin dokusundan ödünç enerji alarak çiftler halinde var olur, ardından birbirlerini yok ederek ödünç enerjiyi de geri verirler.
***
1- elektromanyetik kuvvet
ışığın hammaddesi olan fotonların taşıyıcılık yaptığı bu kuvvet, elektrik yüklü parçacıkların manyetik alandaki etkileşimleriyle ilgilidir.
kuvvetin ortaya çıkma nedeni momentum aktarımıdır. bunu günlü hayattan bir örneğe benzeterek anlatayım.
2 kayığımız var. birinde siz duruyorsunuz, birinde arkadaşınız duruyor ve yüz yüzesiniz. ellerinizdeki basket toplarını aynı anda birbirinize atıyorsunuz ve herkes diğerinin attığı topu tutuyor. bunu üst üste birkaç kez yaptığınızda, momentum aktarımı nedeniyle kayıklar geriye doğru itilir ve gittikçe uzaklaşırsınız birbirinizden.
tersini düşünelim. bu kez kayıklarda birbirinize sırtınız dönük şekilde duruyorsunuz. ellerinizde birer bumerang var. bunları fırlatıyorsunuz ve birbirinizin attığı bumerangları tutuyorsunuz. bu kez sırt sırta olup bumerangları yüzünüzün dönük olduğu yere doğru fırlattığınızdan, negatif momentum aktarımı yapmış olursunuz.
şimdi gelelim konuya... 2 mıknatısın birbirini itmesi ya da çekmesi, tam da fotonların bu momentum aktarımı sebebiyle gerçekleşir. aynı türden yükler birbirini iterken, farklı türdekiler birbirini çeker. çünkü yükler arasında her zaman bir enerji dağılımı oluşur ve yükler, doğanın kanunları gereği en düşük enerji olan bölgeye doğru hareket ederler.
fotonlar durgun kütleye sahip olmadığından, uzun mesafeler boyunca seyahat edebilirler. bu da, elektromanyetik kuvveti en uzun menzilli temel kuvvet yapmaya yeterlidir.
***
2- güçlü nükleer kuvvet
atomların çekirdeklerindeki proton ve nötronları oluşturan kuark adlı parçacıkları bir arada tutan bir güç var. buna güçlü nükleer kuvvet diyoruz ve gluon adlı parçacıkların taşınmasıyla ortaya çıkıyor.
gluonların da durgun kütlesi yok ama bunlar foton kadar uzun menzillere erişemiyorlar çünkü bunu engelleyen farklı bir özellikleri var. buna renk yükü diyoruz ve başka bir yazının konusu olacak kadar uzun ve önemli. ancak şu kadarını söyleyeyim, renk yükleri de elektriksel yük gibi bir parçacık özelliği ve gluonların kısa süre içerisinde, etraflarındaki diğer parçacıklarla etkileşime girmesine neden oluyor. bu nedenle fotonlar serbestçe hareket ederken, gluonlar hemen bağlanıyor.
***
3- zayıf nükleer kuvvet
radyoaktivite dediğimiz şeyi hepimiz biliyoruz. bu olayı gerçekleştiren atomlar, kararsız çekirdekler olarak anılır. evrende kararsız olan her şey gibi bunlar da kararlı duruma geçmek için çekirdek yapılarını değiştirirler ve radyoaktif hale geçerler. çekirdek bozunması dediğimiz bu olaylar w ve z bozonlarının değiş tokuşu ile gerçekleşir.
örneğin bir protondan nötrona geçiş yapıp yük dengesini koruyacak şekilde kuark dönüşümünü gerçekleştiren ve görevini tamamlayan bir bozon, anında farklı parçacıklara bozunur. bu kuvvetin menzili çok kısadır çünkü bozonlar büyük kütleli parçacıklardır.
***
4- kütle çekim kuvveti
hepimizin aşina olduğu ama ne olduğu tam da tanımlanamayan bu kuvvet, daha çok makro ölçekteki cisimlerin etkileşimlerini açıklar. gezegenler, yıldızlar, kara delikler gibi...
yukarıdaki 3 temel kuvvet, kuantum kuramı ile uyum altında birleştirilmiş durumda. kütle çekimini ise henüz birleştiremedik. bu kuvvetin taşıyıcı teorik parçacığı graviton ama dediğim gibi, teorik. varlığı mümkün görünüyor ama henüz gözlenemedi.
graviton, sicim teorisi ile açıklanabiliyor ancak nasıl çalıştığı henüz tam olarak anlaşılabilmiş değil. o nedenle ben de size anlatamıyorum. ancak döngüsel kuantum kütle çekim teorisi gibi bazı teorilerle açıklanmaya çalışılıyor. bu kuvvet de kuantum kuramı ile birleştirildiğinde her şeyin teorisi elde edilecek diye düşünüyor bilim insanları.
***
son bir bilgi: modelleme ve gözlemlerden anladığımız kadarıyla, büyük patlama'dan hemen sonra bu dört kuvvet birbirine yapışık durumdaydı ve evren genişledikçe, yani sıcaklığıyla yoğunluğu azaldıkça, bu kuvvetler de teker teker birbirinden ayrılarak, münferit şekilde ortaya çıktılar.
buradan gerisi bunların nasıl ortaya çıktığını, çalışma mekanizmasını merak edenler için. uzun olacak biraz ne yazık ki...
***
evrendeki birçok parçacığın birbiriyle ilişkisini açıklayan temel kuvvetler, sanal parçacık adını verdiğimiz atom altı parçacıklar aracılığıyla ortaya çıkarlar. bu sanal parçacıklar, evrenin dokusundan ödünç enerji alarak çiftler halinde var olur, ardından birbirlerini yok ederek ödünç enerjiyi de geri verirler.
***
1- elektromanyetik kuvvet
ışığın hammaddesi olan fotonların taşıyıcılık yaptığı bu kuvvet, elektrik yüklü parçacıkların manyetik alandaki etkileşimleriyle ilgilidir.
kuvvetin ortaya çıkma nedeni momentum aktarımıdır. bunu günlü hayattan bir örneğe benzeterek anlatayım.
2 kayığımız var. birinde siz duruyorsunuz, birinde arkadaşınız duruyor ve yüz yüzesiniz. ellerinizdeki basket toplarını aynı anda birbirinize atıyorsunuz ve herkes diğerinin attığı topu tutuyor. bunu üst üste birkaç kez yaptığınızda, momentum aktarımı nedeniyle kayıklar geriye doğru itilir ve gittikçe uzaklaşırsınız birbirinizden.
tersini düşünelim. bu kez kayıklarda birbirinize sırtınız dönük şekilde duruyorsunuz. ellerinizde birer bumerang var. bunları fırlatıyorsunuz ve birbirinizin attığı bumerangları tutuyorsunuz. bu kez sırt sırta olup bumerangları yüzünüzün dönük olduğu yere doğru fırlattığınızdan, negatif momentum aktarımı yapmış olursunuz.
şimdi gelelim konuya... 2 mıknatısın birbirini itmesi ya da çekmesi, tam da fotonların bu momentum aktarımı sebebiyle gerçekleşir. aynı türden yükler birbirini iterken, farklı türdekiler birbirini çeker. çünkü yükler arasında her zaman bir enerji dağılımı oluşur ve yükler, doğanın kanunları gereği en düşük enerji olan bölgeye doğru hareket ederler.
fotonlar durgun kütleye sahip olmadığından, uzun mesafeler boyunca seyahat edebilirler. bu da, elektromanyetik kuvveti en uzun menzilli temel kuvvet yapmaya yeterlidir.
***
2- güçlü nükleer kuvvet
atomların çekirdeklerindeki proton ve nötronları oluşturan kuark adlı parçacıkları bir arada tutan bir güç var. buna güçlü nükleer kuvvet diyoruz ve gluon adlı parçacıkların taşınmasıyla ortaya çıkıyor.
gluonların da durgun kütlesi yok ama bunlar foton kadar uzun menzillere erişemiyorlar çünkü bunu engelleyen farklı bir özellikleri var. buna renk yükü diyoruz ve başka bir yazının konusu olacak kadar uzun ve önemli. ancak şu kadarını söyleyeyim, renk yükleri de elektriksel yük gibi bir parçacık özelliği ve gluonların kısa süre içerisinde, etraflarındaki diğer parçacıklarla etkileşime girmesine neden oluyor. bu nedenle fotonlar serbestçe hareket ederken, gluonlar hemen bağlanıyor.
***
3- zayıf nükleer kuvvet
radyoaktivite dediğimiz şeyi hepimiz biliyoruz. bu olayı gerçekleştiren atomlar, kararsız çekirdekler olarak anılır. evrende kararsız olan her şey gibi bunlar da kararlı duruma geçmek için çekirdek yapılarını değiştirirler ve radyoaktif hale geçerler. çekirdek bozunması dediğimiz bu olaylar w ve z bozonlarının değiş tokuşu ile gerçekleşir.
örneğin bir protondan nötrona geçiş yapıp yük dengesini koruyacak şekilde kuark dönüşümünü gerçekleştiren ve görevini tamamlayan bir bozon, anında farklı parçacıklara bozunur. bu kuvvetin menzili çok kısadır çünkü bozonlar büyük kütleli parçacıklardır.
***
4- kütle çekim kuvveti
hepimizin aşina olduğu ama ne olduğu tam da tanımlanamayan bu kuvvet, daha çok makro ölçekteki cisimlerin etkileşimlerini açıklar. gezegenler, yıldızlar, kara delikler gibi...
yukarıdaki 3 temel kuvvet, kuantum kuramı ile uyum altında birleştirilmiş durumda. kütle çekimini ise henüz birleştiremedik. bu kuvvetin taşıyıcı teorik parçacığı graviton ama dediğim gibi, teorik. varlığı mümkün görünüyor ama henüz gözlenemedi.
graviton, sicim teorisi ile açıklanabiliyor ancak nasıl çalıştığı henüz tam olarak anlaşılabilmiş değil. o nedenle ben de size anlatamıyorum. ancak döngüsel kuantum kütle çekim teorisi gibi bazı teorilerle açıklanmaya çalışılıyor. bu kuvvet de kuantum kuramı ile birleştirildiğinde her şeyin teorisi elde edilecek diye düşünüyor bilim insanları.
***
son bir bilgi: modelleme ve gözlemlerden anladığımız kadarıyla, büyük patlama'dan hemen sonra bu dört kuvvet birbirine yapışık durumdaydı ve evren genişledikçe, yani sıcaklığıyla yoğunluğu azaldıkça, bu kuvvetler de teker teker birbirinden ayrılarak, münferit şekilde ortaya çıktılar.
devamını gör...
girift radyo yayını
ameliyat sebebiyle eniştemin dinleyemeyeceği yayındır.
devamını gör...
oktroll
onlara küçük heykelcikler verince dünyanın en mutlu insanı oluverirler.
devamını gör...
taş ev
hastasi oldugum evlerdir.kutu gibi kucuk, bacasi tuten bir ev ise ozellikle...disaridan bakinca kesin icinde yasayanlar cok mutludur diye dusundurur insani.
devamını gör...
sahafta tanışılan kişiyle evlenmek
kiminin dünyanın en sıkıcı işi dediği şey, kimilerinin hayali. hayat çok garip değil mi ya?
arada tanımı da yapmışım. bu gurur hepimizin.
arada tanımı da yapmışım. bu gurur hepimizin.
devamını gör...
aşk
karşılıklı duyulan sevgi, saygı ve cinsel istektir esasen. temelde kimyasal bir tepkimeden ibaret olmakla birlikte, çokça söylendiği gibi aşkın platoniği olmaz, o apayrı bir mevzudur. istersen kadının/erkeğin sevdasından kendini kesecek hale gel, ismi yalnızca aşırı hoşlanma olabilir.
salt platonik de olabilir adı, saplantı da, tutku da, ama kesinlikle aşk olmaz.
"tutkulu bir aşk yaşadık" tümcesini platoniğe indirgemeye çalışırsanız aradaki çelişkiyi görmeniz mümkündür.
salt platonik de olabilir adı, saplantı da, tutku da, ama kesinlikle aşk olmaz.
"tutkulu bir aşk yaşadık" tümcesini platoniğe indirgemeye çalışırsanız aradaki çelişkiyi görmeniz mümkündür.
devamını gör...
odtülü egosu
genelde aşağılık kompleksine sahip insanlar tarafından “yaaa ödtülüler çoğğğ egolu” tezi ortaya atılır. he kardeş doğrudur, haklısın.*
bu tarza yorumlarda bulunan mutsuz arkadaşlara, tanrıdan saadet ve huzur diliyorum.*
bu tarza yorumlarda bulunan mutsuz arkadaşlara, tanrıdan saadet ve huzur diliyorum.*
devamını gör...
emir kipiyle konuşan insan
durduk yere katil etmeyin insanları.
devamını gör...
23 nisan'da isteyen yazar mahlas rengini değiştirebilsin kampanyası
bence çok güzel bir fikir. (tamamen destek amaçlı yazılmıştır.)
devamını gör...
heady
sözlüğün aklı fikri başında olduğu kadar da bıcırık* olan sevdiğim yazar kardeşi.
devamını gör...
big bang teorisi
evrenin ezeli ve ebedi olduğunu savunan naturalist materyalist görüşe ters,başlangıcı olduğunu savunan teizmi destekler bir evren tablosunu ortaya koyan teoridir.
devamını gör...
anlam verilemeyen insan davranışları
bir konu hakkında ne düşündüğün sorulduğunda ya da tavsiyede bulunman istendiğinde, karşı tarafın duymak istediğinden farklı bir söylemde bulunduğun için ciddiye alınmaman.
devamını gör...
melek ipek'in tahliye olması
adelet yerini bulmuştur, kadının yüzünden neler çektiğini okuyoruz, allah tekrar aynı acıları yaşatmasın.
özgürlük kadar güzel hiç bir şey yoktur.
özgürlük kadar güzel hiç bir şey yoktur.
devamını gör...
normal sözlük kelimelik turnuvası
kelimelik turnuvası a grubu tüm oyuncularına teşekkür ediyorum. toplam 16 oyun. 11 galibiyet 5 yenilği 38 puan
ozgur1ey 290 - lakleklik 289 (3p)
ozgur1ey 310 - lakleklik 240 (3p)
ozgur1ey 312 - dhıyar 275 (3p)
ozgur1ey 58 - dhıyar 27 (3p)
ozgur1ey 268 - mrwhoareyou 371 (1p)
ozgur1ey 334 - mewhoareyou 376 (1p)
ozgur1ey 299 - yıldırım-16 316 (1p)
ozgur1ey 354 - yıldırım-16 314 (3p)
ozgur1ey 305 - koronasız 325 (1p)
ozgur1ey 360 - koronaız 256 (3p)
ozgur1ey 150 - neogenesis 49 (3p)
ozgur1ey 0 - neogenesis 0 (3p)
ozgur1ey 336 - bensenoha 352 (1p)
ozgur1ey 331 - bensenoha 318 (3p)
ozgur1ey 329 - sir came a lot 282 (3p)
ozgur1ey 300 - sir came a lot 188 (3p)
edit: finale kimler çıkar henüz belli değilken, organizeyi yapan arkadaşlara bir öneri. final maçı kesinlikle 2 dk. oyun olmalı. önceden saati belirlenebilir. sebebi ise, neeeyseeeee!
ozgur1ey 290 - lakleklik 289 (3p)
ozgur1ey 310 - lakleklik 240 (3p)
ozgur1ey 312 - dhıyar 275 (3p)
ozgur1ey 58 - dhıyar 27 (3p)
ozgur1ey 268 - mrwhoareyou 371 (1p)
ozgur1ey 334 - mewhoareyou 376 (1p)
ozgur1ey 299 - yıldırım-16 316 (1p)
ozgur1ey 354 - yıldırım-16 314 (3p)
ozgur1ey 305 - koronasız 325 (1p)
ozgur1ey 360 - koronaız 256 (3p)
ozgur1ey 150 - neogenesis 49 (3p)
ozgur1ey 0 - neogenesis 0 (3p)
ozgur1ey 336 - bensenoha 352 (1p)
ozgur1ey 331 - bensenoha 318 (3p)
ozgur1ey 329 - sir came a lot 282 (3p)
ozgur1ey 300 - sir came a lot 188 (3p)
edit: finale kimler çıkar henüz belli değilken, organizeyi yapan arkadaşlara bir öneri. final maçı kesinlikle 2 dk. oyun olmalı. önceden saati belirlenebilir. sebebi ise, neeeyseeeee!
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çizimleri
ya çizmeyin artık, kıskanıyoruz lan! ya da çizin be, baksana ne güzel çizmişler. sanatçı be hepsi, ne sanatçı sözlüğüz he. böyle hepinizi kuşatıp komünleşesim var bugün sözlük ama orwell hayvan çiftliğini yazmış, yapamıyorum. okuyorum ben de, yazıyorum sonra, dinliyorum ama çizemiyorum ama çizeceğim, hepinizi çatlatacağım lan! bu da böyle bilinsin.
(bkz: bir entryde kaç kişilik bozukluğu)
(bkz: bir entryde kaç kişilik bozukluğu)
devamını gör...