dünyayı kurtaracak formül
birçok ülke koronavirüs aşısı bulamadığı için ölümlerle boğuşurken patentin kaldırılması için ‘süper’ adım atıldı. aşı patentinin kaldırılmasına abd başkanı biden ve rusya devlet başkanı putin’den destek geldi. ab de ılımlı yaklaştı. patent kaldırılırsa daha fazla ülke aşı üretecek ve dünyada aşılama hızlanacak.

kaynak
devamını gör...
dindarları cahil yobaz gerici sanmak
provokatif bir başlık. hoş yazarın amacı da bu zaten. şahsen kim din diye neye inanırsan inansın hatta en radikal şekilde inansın saygı duyarım. kişi ineğe de tapar, dindardır. güneşe, aya, eşeğe vs. inansın beni ilgilendirmez. burada bahsi geçen islam dini için de geçerli bu. cehaleti de kendisini ilgilendirir. yobaz ve gerici tanımı içerisine girmek için kendi inancını başkalarına dayatmak, tek doğru olarak addedip yaşam ve düşünce alanlarını kısıtlamaktır esas şart olan. inancı ne olursa olsun yukarıda çizdiğim çerçevede yaşayan gerçek dindarların toplum tarafından her daim saygı göreceğini düşünüyorum. dolayısıyla dindar bile olmayıp sadece retorik bağlamda islamcı olanların yobaz olduğu ve toplumdan dışlanması gerektiği de bir gerçek. artık bırakın islamın yakasını sata sata tükettiniz. namaz kılmazlar, ateist olana kafayı takarlar. kokain çekerler, alkol alana kafayı takarlar. sözde fetva ve dini referanslarla her türlü iğrenç zinayı yaparlar, sokakta öpüşene karışırlar. erkek çocuklarına tecavüz ederler bir kereden nolacak derler.. işte bunlar islamsız, allahsız islamcı yobazlardır. tek tanrıları para ve konumdur.
devamını gör...
edinilmiş en kıymetli hayat tecrübesi
senden bir tane daha yoksa estağfurullah demeyeceksin, eyvallah diyeceksin.
devamını gör...
kadınları dış görünüşüne göre çekici bulan insan
normal bir insandır. insanları tanımadan onları başka hangi özellikleriyle çekici bulabiliriz ki? alınlarında karakter özellikleri yazmıyor. ayrıca biri tarafından çekici bulunmak güzel bir şey değil mi yahu?
devamını gör...
suriyelileri istemeyen tipler
geçen gün bu suriyeli mültecilerden birine
"ülkeyi mahvettiniz" dedim, onlar da "beğenmiyorsan defol git" dediler. evet.
"ülkeyi mahvettiniz" dedim, onlar da "beğenmiyorsan defol git" dediler. evet.
devamını gör...
cinsiyetçi söylemler
bilim adamı, erkek sözü, insanoğlu, kız gibi, kadın başına vb. kelimelerin başı çektiği söylemlerdir. kelimeler zararsız görülmemelidir çünkü dilimiz, düşüncelerimizin ve kültürümüzün bir aynasıdır. kullandığımız kelimeler algımızda etkilidir.
bilim adamı, kadınların bilim yapamayacağı mesajını verir.
erkek sözü, kadınların sözünde durmadığı, erkeklerin güvenilir olduğu mesajını verir.
insanoğlu, sadece erkek soyu ile insanlığın yayıldığı mesajını verir.
kız gibi, kadınların yaptıkları işin veya şeyin yetersiz görüldüğü mesajını verir
kadın başına, yine aynı şekilde aşağılama ve yetersizlik belirtir.
fakat şu noktaya dikkat edilmelidir: bu sözler sadece kadınları değil erkekleri de aşağılıyor. 'karı gibi ağlama' sözü erkeklerin üzerinde bir baskı oluşturuyor. erkekler neden ağlamasın ki? en insanî duygu değil midir üzülüp ağlamak? neden erkekler olmadıkları kadar güçlü ve ciddi gözükmek zorundalar?
yazılanlara şöyle bir göz gezdirdim de, kimse kendisini suçlamasın hâlâ ''insanoğlu, adam gibi konuş'' gibi kelimeleri istemeden de olsa kullandığı için. çünkü daha küçücük çocukken zaten bu söylemleri çevreden duyarak büyüyoruz. ataerki her yanımızı sarmışken bir de cinsiyet rolü sarıyor zihnimizi.
okulda cinsiyet rolleri, evde cinsiyet rolleri ve ataerki, arkadaşlarımızla oynarken bile cinsiyet rolleri... hepimiz cinsiyetçiliğe ister istemez uğruyoruz ve belki bunu biz de yapıyoruz. cinsiyetçi söylemleri azaltmak için önce bilinçlenmek önemli. biz bilinçlenirsek ancak o zaman cinsiyetçi söylemlere karşı bir duruş sergileyebiliriz.
bilim adamı, kadınların bilim yapamayacağı mesajını verir.
erkek sözü, kadınların sözünde durmadığı, erkeklerin güvenilir olduğu mesajını verir.
insanoğlu, sadece erkek soyu ile insanlığın yayıldığı mesajını verir.
kız gibi, kadınların yaptıkları işin veya şeyin yetersiz görüldüğü mesajını verir
kadın başına, yine aynı şekilde aşağılama ve yetersizlik belirtir.
fakat şu noktaya dikkat edilmelidir: bu sözler sadece kadınları değil erkekleri de aşağılıyor. 'karı gibi ağlama' sözü erkeklerin üzerinde bir baskı oluşturuyor. erkekler neden ağlamasın ki? en insanî duygu değil midir üzülüp ağlamak? neden erkekler olmadıkları kadar güçlü ve ciddi gözükmek zorundalar?
yazılanlara şöyle bir göz gezdirdim de, kimse kendisini suçlamasın hâlâ ''insanoğlu, adam gibi konuş'' gibi kelimeleri istemeden de olsa kullandığı için. çünkü daha küçücük çocukken zaten bu söylemleri çevreden duyarak büyüyoruz. ataerki her yanımızı sarmışken bir de cinsiyet rolü sarıyor zihnimizi.
okulda cinsiyet rolleri, evde cinsiyet rolleri ve ataerki, arkadaşlarımızla oynarken bile cinsiyet rolleri... hepimiz cinsiyetçiliğe ister istemez uğruyoruz ve belki bunu biz de yapıyoruz. cinsiyetçi söylemleri azaltmak için önce bilinçlenmek önemli. biz bilinçlenirsek ancak o zaman cinsiyetçi söylemlere karşı bir duruş sergileyebiliriz.
devamını gör...
cem karaca şarkılarındaki ölümcül cümleler
mutlu günler vaat ediyor sana yıllar ömür boyu
devamını gör...
ben onsuz yaşayamam
"bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"o olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
demeyeceksin işte.
yaşarsın çünkü.
öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
çok sevmeyeceksin mesela. o daha az severse kırılırsın.
ve zaten genellikle o daha az sever seni,
senin onu sevdiğinden.
çok sevmezsen, çok acımazsın.
çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
senin değillermiş gibi davranacaksın.
hem hiçbir şeyin olmazsa,
kaybetmekten de korkmazsın.
onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
çok eşyan olmayacak mesela evinde.
paldır küldür yürüyebileceksin.
ille de bir şeyleri sahipleneceksen,
çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
gökyüzünü sahipleneceksin,
güneşi, ayı, yıldızları...
mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"o benim." diyeceksin.
mutlaka sana ait olmasın istiyorsan bir şeylerin...
mesela gökkuşağı senin olacak.
ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
mesela turuncuya, ya da pembeye.
ya da cennete ait olacaksın.
çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.
hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
ilişik yaşayacaksın. ucundan tutarak..."
"o olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
demeyeceksin işte.
yaşarsın çünkü.
öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
çok sevmeyeceksin mesela. o daha az severse kırılırsın.
ve zaten genellikle o daha az sever seni,
senin onu sevdiğinden.
çok sevmezsen, çok acımazsın.
çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
senin değillermiş gibi davranacaksın.
hem hiçbir şeyin olmazsa,
kaybetmekten de korkmazsın.
onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
çok eşyan olmayacak mesela evinde.
paldır küldür yürüyebileceksin.
ille de bir şeyleri sahipleneceksen,
çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
gökyüzünü sahipleneceksin,
güneşi, ayı, yıldızları...
mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"o benim." diyeceksin.
mutlaka sana ait olmasın istiyorsan bir şeylerin...
mesela gökkuşağı senin olacak.
ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
mesela turuncuya, ya da pembeye.
ya da cennete ait olacaksın.
çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.
hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
ilişik yaşayacaksın. ucundan tutarak..."
devamını gör...
doğru insanı bulmak
kimse için tek bir doğru insan yoktur, ve bunu bilmediğimiz için tek olduğunu sandığımız doğru insanı buluruz.
eğer kendimiz için tek bir doğru insan olmadığını hepimiz bilseydik, kimse mutsuz olmayacaktı.
tek ve onun teki olma isteği aslında çok ilkel bir istek. ama toplum kuralları bunu ister.
toplum ister ki sen tek olanı ara, bulunca birbirinizin gardiyanı olun. sorun çıkarmayın, toplumu dinleyin.
doğru insan bir tek kişi değildir.
insan sadece özü ile tek ve biriciktir.
eğer kendimiz için tek bir doğru insan olmadığını hepimiz bilseydik, kimse mutsuz olmayacaktı.
tek ve onun teki olma isteği aslında çok ilkel bir istek. ama toplum kuralları bunu ister.
toplum ister ki sen tek olanı ara, bulunca birbirinizin gardiyanı olun. sorun çıkarmayın, toplumu dinleyin.
doğru insan bir tek kişi değildir.
insan sadece özü ile tek ve biriciktir.
devamını gör...
tarhana çorbasını bir üst noktaya çıkaran detaylar
kıymadır, canım anam hep kıymalı yapar.
devamını gör...
küçükken bahçelerden meyve aşıran yazarlar
çocuklukla yapılmıştır. ben yapar sonra da bahçe sahibinden özür dileyip aldığımı söylerdim.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
devamını gör...
mata hari
aslen hollanda kökenli olup, birinci dünya savaşı sırasında dansözlük ve seks işçiliği aracılığıyla almanya lehine istihbarat toplayan meşhur kadın casus.
bilindiği gibi, istihbarat teşkilatlarının iki ana görevi bulunur: espiyonaj (haber alma) ve kontrespiyonaj (karşı haber alma). bu kavramlardan yola çıkarak türetilen sekspiyonaj ifadesi*, cinsel dürtüler aracılığıyla haber almayı ifade eder. önemli erkek ya da kadınlar, hoşlandıkları cinslerden seçilen* işveli cilveli yetiştirilmiş güzel ya da yakışıklı casuslar tarafından bir şekilde etkilenir ve bu yolla bilgi alınmaya çalışılır. bal tuzağı (honey trap) ya da bel altı istihbarat olarak da bilinir.
işte mata hari de, bu kavramın en bilindik icracılarından biridir.
asıl adı margaretha geertruida zelle'dir. mata hari ismi kendisine çok sonradan, fransızlar tarafından, sahne adı olarak takılacaktır. erken hayatında, bir subayın gazeteye verdiği ve evlenmek istediğini beyan ettiği ilanı görmesi üzerine o subayla evlenir ve bir kızı, bir de oğlu olur. bu evlilik sırasında, eşinin görevi icabı gittiği cava adası'nda yerel, egzotik dansları öğrenir. yaşadığı bir iki trajedi ve hayatının yolunda gitmemesi üzerine önce hollanda'ya geri döner, ardından da paris'e geçer. burada dansıyla ünlenmeye, herkesi kendine hayran bırakmaya başlar.
derken, tam da bu zamanlarda savaş başlar. mata hari şüpheli davranışlar sergiliyordur. gün geçtikçe fransız istihbaratının daha çok dikkatini çeker. çünkü almanlarla çok içli dışlıdır. zaman savaş zamanıdır, fransızlar tabiricaizse cadı avı gibi casus avına çıkmışlardır. entrikalar döner, kararlar verilir ve mata hari 15 ekim 1917 günü kurşuna dizilerek idam edilir.
hatta idamıyla ilgili bir de şehir efsanesi var:
söylenen o ki; kendisinin idamıyla görevlendirilmiş askerleri ölmeden önce selamlamış, onlara öpücükler yollamış, işveler yapmış. her ne hikmetse 12 kişilik manganın 8'i (hatta daha abartılı bir söylentiye göre 9 kişilik manganın 8'i) mata hari'yi ıskalamış. öyle güzel, öyle etkileyici bir kadınmış ki askerlerin tetiği çekmeye gönülleri razı gelmemiş.
şöyle bir hanımefendi kendisi:

duyan da barbara palvin sanar.* güzellik algısı tabii, bir şey diyemeyiz.*
ayrıca bizim de tarihin tozlu sayfalarında kaybolmuş bir dansöz casusumuz var: (bkz: emine adalet pee). hem de çok daha güzel, fıstık gibi. asın bayrakları!
---
bir tutankamonun laneti ukdesi idi.
bilindiği gibi, istihbarat teşkilatlarının iki ana görevi bulunur: espiyonaj (haber alma) ve kontrespiyonaj (karşı haber alma). bu kavramlardan yola çıkarak türetilen sekspiyonaj ifadesi*, cinsel dürtüler aracılığıyla haber almayı ifade eder. önemli erkek ya da kadınlar, hoşlandıkları cinslerden seçilen* işveli cilveli yetiştirilmiş güzel ya da yakışıklı casuslar tarafından bir şekilde etkilenir ve bu yolla bilgi alınmaya çalışılır. bal tuzağı (honey trap) ya da bel altı istihbarat olarak da bilinir.
işte mata hari de, bu kavramın en bilindik icracılarından biridir.
asıl adı margaretha geertruida zelle'dir. mata hari ismi kendisine çok sonradan, fransızlar tarafından, sahne adı olarak takılacaktır. erken hayatında, bir subayın gazeteye verdiği ve evlenmek istediğini beyan ettiği ilanı görmesi üzerine o subayla evlenir ve bir kızı, bir de oğlu olur. bu evlilik sırasında, eşinin görevi icabı gittiği cava adası'nda yerel, egzotik dansları öğrenir. yaşadığı bir iki trajedi ve hayatının yolunda gitmemesi üzerine önce hollanda'ya geri döner, ardından da paris'e geçer. burada dansıyla ünlenmeye, herkesi kendine hayran bırakmaya başlar.
derken, tam da bu zamanlarda savaş başlar. mata hari şüpheli davranışlar sergiliyordur. gün geçtikçe fransız istihbaratının daha çok dikkatini çeker. çünkü almanlarla çok içli dışlıdır. zaman savaş zamanıdır, fransızlar tabiricaizse cadı avı gibi casus avına çıkmışlardır. entrikalar döner, kararlar verilir ve mata hari 15 ekim 1917 günü kurşuna dizilerek idam edilir.
hatta idamıyla ilgili bir de şehir efsanesi var:
söylenen o ki; kendisinin idamıyla görevlendirilmiş askerleri ölmeden önce selamlamış, onlara öpücükler yollamış, işveler yapmış. her ne hikmetse 12 kişilik manganın 8'i (hatta daha abartılı bir söylentiye göre 9 kişilik manganın 8'i) mata hari'yi ıskalamış. öyle güzel, öyle etkileyici bir kadınmış ki askerlerin tetiği çekmeye gönülleri razı gelmemiş.
şöyle bir hanımefendi kendisi:

duyan da barbara palvin sanar.* güzellik algısı tabii, bir şey diyemeyiz.*
ayrıca bizim de tarihin tozlu sayfalarında kaybolmuş bir dansöz casusumuz var: (bkz: emine adalet pee). hem de çok daha güzel, fıstık gibi. asın bayrakları!
---
bir tutankamonun laneti ukdesi idi.
devamını gör...
momo
almanların sabahattin ali'si olarak tanımladığım michael ende'nin yazdığı, hem çocuklara hem yetişkinlere okumasını tavsiye ettiğim romandır.
momo, kentin tiyatro harabelerinde yaşayan evsiz bir kız çocuğunun anlatıldığı masaldır. hayat ve zaman üstüne çok kiymetli metaforlar barındırır.
momo, kentin tiyatro harabelerinde yaşayan evsiz bir kız çocuğunun anlatıldığı masaldır. hayat ve zaman üstüne çok kiymetli metaforlar barındırır.
devamını gör...
kanada
internetten izlediğim videolardan anladığım kadarıyla çok güzel bir ülkedir.
ama yaşamak istemem, sadece gezmeye gitmek isterim çünkü yapım o doğaya uyumlu değil ve uyumlu olması için çok fazla zaman geçmesi gerekiyor.
ama yaşamak istemem, sadece gezmeye gitmek isterim çünkü yapım o doğaya uyumlu değil ve uyumlu olması için çok fazla zaman geçmesi gerekiyor.
devamını gör...
sohbeti bitiren cümleler
hayırlısı ya
devamını gör...
normal sözlük bağımlılığı
mutluyken, üzgünken, stresliyken, sakinken, bir şey görünce ya da durduk yere de aklıma düşüp beni kendine çekmezsin ama. işte normal sözlük her defasında tam olarak bunu yapıyor bana, her koşulda kendisine çekiyor beni. çıkar çıkmaz tekrar girmek son zamanlardaki çok sevdiğim aktivitelerimden.
devamını gör...
gece gece akla dolapta bulunan yaprak sarmasının düşmesi
uykuyu kaçıran durumdur.üşenmeden kalkılır afiyetle yenir dişler fırçalanır ve huzurla uyunur.tabi yaz yaklastığında kaybolan karın kaslarının tekrar ortaya çıkması için epey bi emek harcamak gerekebilir.
devamını gör...