deniz gezmiş
ailesine yazdığı son mektup her okuyuşumda ağlatır beni.
kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. kendisine özellikle tembih et. onun bilim adamı olmasını istiyorum. bilimle uğraşsın ve unutmasın ki, bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir.
kaynak
kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. kendisine özellikle tembih et. onun bilim adamı olmasını istiyorum. bilimle uğraşsın ve unutmasın ki, bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir.
kaynak
devamını gör...
0 bölü 0'ın belirsizlik nedeni
matematiksel bir soru.
çıkış noktası biraz da aşağıdaki düşünceden kaynaklanır:
0 / 0'ı elde etmek için, önce 0'a gittikçe yaklaşan sayıları birbirlerine bölelim.
0,1 / 0,1 = 1
0,00001 / 0,00001 = 1
0,00000001 / 0,00000001 = 1
.
.
.
görüyoruz ki sayı 0'a ne kadar yaklaşırsa yaklaşsın, kendisine bölümü 1 çıkıyor. bunu negatif sayılarla da yaparsak sonuç değişmeyecek. öyleyse bu sonuçtan bir yaklaşımda bulunabiliriz:
"bölen ve bölünen sayılar küçülüp tam 0 olduğunda da 0 / 0 = 1 olacak" şeklinde...
peki o zaman bunu bir de 0 ile deneyelim. 0'ı, kendisine gittikçe yaklaşan sayılara bölelim.
0 / 0,1 = 0
0 / 0,00001 = 0
0 / 0,00000001 = 0
.
.
.
buradan da bir yaklaşımda bulunabiliriz o halde:
"bölen sayılar iyice küçülüp tam 0 olduğunda da 0 / 0 = 0 olacak" şeklinde...
ama bir dakika! az önceki yaklaşımımız 0 / 0 = 1 derken bu seferki 0 / 0 = 0 diyor. işte matematikçiler tam da bu noktada bunu tanımsız olarak bırakmayı tercih ettiler.
***
herhangi bir sayının 0'a bölümünde de benzer mantık yürütülür.
sayımızı, gittikçe 0'a yaklaşan sayılara bölelim bakalım:
3 / 0,1 = 30
3 / 0, 00001 = 300.000
3 / 0, 0000001 = 30.000.000
.
.
.
diyebiliriz ki, bölmede kullandığımız sayı 0'a yaklaştıkça sonuç büyüyor. o halde bir yaklaşımda bulunabiliriz:
"bölen sayı küçülüp tam 0 olduğunda sayı / 0 = +sonsuz olacak" şeklinde.
peki aynı işi negatif sayılarla yapalım.
3 / -0,1 = -30
3 / -0, 00001 = -300.000
3 / -0, 0000001 = -30.000.000
.
.
.
bir yaklaşım da buradan elde ettik:
"bölen sayı küçülüp tam 0 olduğunda sayı / 0 = -sonsuz olacak" şeklinde.
işte yine tutarsız bir durum çıktı ortaya: sayı / 0 = + sonsuz mu, yoksa - sonsuz mu? matematikçiler bunu da tanımsız olarak bırakmayı tercih ettiler.
***
burada bir de "belirsiz mi tanımsız mı?" sorusu çıkıyor ortaya ama onu da başka yazıda anlatırım artık.
çıkış noktası biraz da aşağıdaki düşünceden kaynaklanır:
0 / 0'ı elde etmek için, önce 0'a gittikçe yaklaşan sayıları birbirlerine bölelim.
0,1 / 0,1 = 1
0,00001 / 0,00001 = 1
0,00000001 / 0,00000001 = 1
.
.
.
görüyoruz ki sayı 0'a ne kadar yaklaşırsa yaklaşsın, kendisine bölümü 1 çıkıyor. bunu negatif sayılarla da yaparsak sonuç değişmeyecek. öyleyse bu sonuçtan bir yaklaşımda bulunabiliriz:
"bölen ve bölünen sayılar küçülüp tam 0 olduğunda da 0 / 0 = 1 olacak" şeklinde...
peki o zaman bunu bir de 0 ile deneyelim. 0'ı, kendisine gittikçe yaklaşan sayılara bölelim.
0 / 0,1 = 0
0 / 0,00001 = 0
0 / 0,00000001 = 0
.
.
.
buradan da bir yaklaşımda bulunabiliriz o halde:
"bölen sayılar iyice küçülüp tam 0 olduğunda da 0 / 0 = 0 olacak" şeklinde...
ama bir dakika! az önceki yaklaşımımız 0 / 0 = 1 derken bu seferki 0 / 0 = 0 diyor. işte matematikçiler tam da bu noktada bunu tanımsız olarak bırakmayı tercih ettiler.
***
herhangi bir sayının 0'a bölümünde de benzer mantık yürütülür.
sayımızı, gittikçe 0'a yaklaşan sayılara bölelim bakalım:
3 / 0,1 = 30
3 / 0, 00001 = 300.000
3 / 0, 0000001 = 30.000.000
.
.
.
diyebiliriz ki, bölmede kullandığımız sayı 0'a yaklaştıkça sonuç büyüyor. o halde bir yaklaşımda bulunabiliriz:
"bölen sayı küçülüp tam 0 olduğunda sayı / 0 = +sonsuz olacak" şeklinde.
peki aynı işi negatif sayılarla yapalım.
3 / -0,1 = -30
3 / -0, 00001 = -300.000
3 / -0, 0000001 = -30.000.000
.
.
.
bir yaklaşım da buradan elde ettik:
"bölen sayı küçülüp tam 0 olduğunda sayı / 0 = -sonsuz olacak" şeklinde.
işte yine tutarsız bir durum çıktı ortaya: sayı / 0 = + sonsuz mu, yoksa - sonsuz mu? matematikçiler bunu da tanımsız olarak bırakmayı tercih ettiler.
***
burada bir de "belirsiz mi tanımsız mı?" sorusu çıkıyor ortaya ama onu da başka yazıda anlatırım artık.
devamını gör...
sözlükte hep aynı yazarları görmek
doğru bir önerme olup yine buraya tanım ve beğeni yapan yazarların yazması da kanıtlar nitelikte.
devamını gör...
yumurtalı ekmek
bayatlamış tam buğday ekmeği ile yapılmasını tavsiye ettiğim müthiş kahvaltılık.
bazı kendini bilmezler french toast deme gafletinde bulunuyorlar ama siz onlara aldırış etmeyin. has anadolu yiyeceğidir.
bazı kendini bilmezler french toast deme gafletinde bulunuyorlar ama siz onlara aldırış etmeyin. has anadolu yiyeceğidir.
devamını gör...
14 aralık 2020 muafiyetlerin kötüye kullanımının önlenmesi
son dönemde sokağa çıkma kısıtlamasından muafiyetin bazı art niyetli kişilerce (sağlık randevusu alıp, randevuya dair belgeyi göstermek suretiyle hastane yerine başka yerlere gitmek, çalışma günü, vardiyası veya nöbeti olmadığı halde çalıştığını ibraz edip başka amaçla dışarı çıkmak) kötüye kullanılmaya çalışıldığına dair bilgi üzerine bakanlığın harekete geçtiği belirtilen genelgede, şu kararlara yer verildi:
"bu kapsamda sokağa çıkma kısıtlaması uygulanan süre ve günlerde kısıtlamadan muafiyet tanınacak yerler ve kişilerle ilgili istisnanın kapsamı sadece muafiyet nedeniyle sınırlı olacak. bunun dışında genel muafiyet şeklinde bir durum kesinlikle söz konusu olmayacak.
kişiler, muafiyete neden olan durum kapsamında ikametlerinden çıkabilecek olup bu süre içinde muafiyet nedenine dair zaman ve güzergah ile sınırlı kalacak. zaman bakımından uygulamada kişinin istisna kapsamına dahil olan durumu ile dışarıda bulunduğu zaman diliminin uyumluluğuna dikkat edilecek."
genelgeye göre, sokağa çıkma kısıtlamasında istisna kapsamındaki kişi, muafiyeti nedeniyle ikametinden ayrıldığında rutin güzergahının dışına çıkamayacak.
bu doğrultuda ekiplerce kısıtlamanın uygulandığı süre ve günlerde dışarıda bulunan kişilerin kontrolleri sırasında muafiyet kapsamında olup olmadığı, muafiyet sebebiyle sokakta bulunma nedeninin zaman ve/veya güzergah açısından uyumluluk gösterip göstermediği hususlarına dikkat edilecek.
muafiyet sebebiyle zaman ve/veya güzergah bakımından uyumluluk bulunmayan durumlarda ise idari yaptırım uygulanacak.
sokağa çıkma kısıtlamasının uygulandığı süre ve günler için geçerli olan muafiyetleri suiistimal eden/edebilecek kişilerle ilgili gerekli denetim faaliyetleri bu esaslar çerçevesinde yürütülecek.
doktorlar son zamanlarda şunları vurgulamıştı:
prof. dr. halil özgüç: "kamu hastanelerinde hafta sonu normal randevu verilemiyor. ama özel hastaneler ve muayenehaneler hasta kabul edebiliyor. özel hastanelerin birçoğunda internet üzerinden randevu alınabiliyor. daha sonra vatandaşa bir sms gönderiliyor. bununla kişi dışarı çıktığında ve kontrol olduğunda ‘ben hastaneye gidiyorum’ diyor. geçen sokağa çıkma yasağında da yaşadık, cumartesi günü hastaneye gidiyorum, hastaların önemli bir bölümü gelmiyor. arıyoruz, ‘unuttum, gelmeyeceğim’ gibi bahaneler sunuluyor. bu kötü bir suistimal. hem bir doktor olarak hafta içi çalışıp yoruluyoruz, bir de hafta sonu hastalarımız için hastaneye geliyoruz ama bu kötü bir psikoloji oluyor. kendimizi kullanılmış hissediyoruz."
"bu kapsamda sokağa çıkma kısıtlaması uygulanan süre ve günlerde kısıtlamadan muafiyet tanınacak yerler ve kişilerle ilgili istisnanın kapsamı sadece muafiyet nedeniyle sınırlı olacak. bunun dışında genel muafiyet şeklinde bir durum kesinlikle söz konusu olmayacak.
kişiler, muafiyete neden olan durum kapsamında ikametlerinden çıkabilecek olup bu süre içinde muafiyet nedenine dair zaman ve güzergah ile sınırlı kalacak. zaman bakımından uygulamada kişinin istisna kapsamına dahil olan durumu ile dışarıda bulunduğu zaman diliminin uyumluluğuna dikkat edilecek."
genelgeye göre, sokağa çıkma kısıtlamasında istisna kapsamındaki kişi, muafiyeti nedeniyle ikametinden ayrıldığında rutin güzergahının dışına çıkamayacak.
bu doğrultuda ekiplerce kısıtlamanın uygulandığı süre ve günlerde dışarıda bulunan kişilerin kontrolleri sırasında muafiyet kapsamında olup olmadığı, muafiyet sebebiyle sokakta bulunma nedeninin zaman ve/veya güzergah açısından uyumluluk gösterip göstermediği hususlarına dikkat edilecek.
muafiyet sebebiyle zaman ve/veya güzergah bakımından uyumluluk bulunmayan durumlarda ise idari yaptırım uygulanacak.
sokağa çıkma kısıtlamasının uygulandığı süre ve günler için geçerli olan muafiyetleri suiistimal eden/edebilecek kişilerle ilgili gerekli denetim faaliyetleri bu esaslar çerçevesinde yürütülecek.
doktorlar son zamanlarda şunları vurgulamıştı:
prof. dr. halil özgüç: "kamu hastanelerinde hafta sonu normal randevu verilemiyor. ama özel hastaneler ve muayenehaneler hasta kabul edebiliyor. özel hastanelerin birçoğunda internet üzerinden randevu alınabiliyor. daha sonra vatandaşa bir sms gönderiliyor. bununla kişi dışarı çıktığında ve kontrol olduğunda ‘ben hastaneye gidiyorum’ diyor. geçen sokağa çıkma yasağında da yaşadık, cumartesi günü hastaneye gidiyorum, hastaların önemli bir bölümü gelmiyor. arıyoruz, ‘unuttum, gelmeyeceğim’ gibi bahaneler sunuluyor. bu kötü bir suistimal. hem bir doktor olarak hafta içi çalışıp yoruluyoruz, bir de hafta sonu hastalarımız için hastaneye geliyoruz ama bu kötü bir psikoloji oluyor. kendimizi kullanılmış hissediyoruz."
devamını gör...
normal sözlük'e yapıcı eleştiri
çaylak sistemi'nin gecikmemesi.
devamını gör...
mine kırıkkanat'ın turistlerin saldırısına uğraması
görüntüler çok net değil ama şöyle bir esnaf video kaydı var.
devamını gör...
kamakura dönemi
kamakura dönemi , japonya tarihinde heian döneminden sonra başlayan, ms 1185 - 1333 yılları arasında kamakura şogunluğunun* iktidarı dönemidir. bu dönem japonya'da feodal düzenin başladığı ve samurayların yükseldiği dönemdir.
edit: imla
edit: imla
devamını gör...
mesajlara geç cevap veren insan
bilerek yapıyorsa iletişimin kesilmesi gereken insan modelidir.
devamını gör...
ben babamla evleneceğim
yazarı tercüme:
kızları okul çağına gelesiye kadar babalarına aşıklarmış ne zaman ki ilkokula başlayıp eloğluyla tanışmışlar babalarının pabucu dama atılmış.
kızları okul çağına gelesiye kadar babalarına aşıklarmış ne zaman ki ilkokula başlayıp eloğluyla tanışmışlar babalarının pabucu dama atılmış.
devamını gör...
sıfırdan başlamak üzere yerleşmek istenen şehir
öyle güzel şehirlere gerek yok sakin bir yer olsun yeter.
devamını gör...
bedia akarsu
akarsu, kamuran birand’dan sonra ikinci kadın felsefe profesörümüzdür.
türkiye'de felsefenin kurulup gelişmesinde büyük katkıları olan kişidir. uzun yıllar istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi felsefe bölümünde çalışmış.kendisi en çok kant ve scheler’in ahlak felsefelerinden etkilenmiştir. bunun gerekçesini ise şu sözlerle açıklamıştır:
kant insana saygıyı, scheler sevgiyi öğrettiği için. saygı ve sevgi ahlak felsefesinin temel kavramları olduğu gibi, insan olmanın da temel nitelikleri'dir.
yaşamın kurallar üzerinden ilerlemesine en büyük ilave olarak sevgi ve saygı ile ilerlemesi baz alınır. bilimde, sanatta, edebiyatta,felsefede her yerde bu ikili ile kucaklaşıp net sonuca varılmalı.
akarsu, bilimsel düşünüşün sorgulayarak, araştırarak doğru sonuca götürebileceğini öne sürer. sorunları bizim çerçevemizin dışında tüm insanlığı ilgilendiren genel bir bakış açısıyla değerlendirmiştir. atatürk inkılaplarına bağlı bir cumruriyet kadını olarak örnek olmuş, çağdaşlaşma ve aydınlanmacı görevini üstlenmiştir. felsefe,eğitim ve toplum konularında hümanist bakış açısıyla destek vermiştir. felsefe'yi yaşadığı toplum için bir çaba olarak kullanmış. felsefe terimlerinin türkçe'leşmesi hususunda büyük rol almıştır.
işte karşınızda dolu dolu bir ömür geçirmiş, bir bilim kadını.
türkiye'de felsefenin kurulup gelişmesinde büyük katkıları olan kişidir. uzun yıllar istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi felsefe bölümünde çalışmış.kendisi en çok kant ve scheler’in ahlak felsefelerinden etkilenmiştir. bunun gerekçesini ise şu sözlerle açıklamıştır:
kant insana saygıyı, scheler sevgiyi öğrettiği için. saygı ve sevgi ahlak felsefesinin temel kavramları olduğu gibi, insan olmanın da temel nitelikleri'dir.
yaşamın kurallar üzerinden ilerlemesine en büyük ilave olarak sevgi ve saygı ile ilerlemesi baz alınır. bilimde, sanatta, edebiyatta,felsefede her yerde bu ikili ile kucaklaşıp net sonuca varılmalı.
akarsu, bilimsel düşünüşün sorgulayarak, araştırarak doğru sonuca götürebileceğini öne sürer. sorunları bizim çerçevemizin dışında tüm insanlığı ilgilendiren genel bir bakış açısıyla değerlendirmiştir. atatürk inkılaplarına bağlı bir cumruriyet kadını olarak örnek olmuş, çağdaşlaşma ve aydınlanmacı görevini üstlenmiştir. felsefe,eğitim ve toplum konularında hümanist bakış açısıyla destek vermiştir. felsefe'yi yaşadığı toplum için bir çaba olarak kullanmış. felsefe terimlerinin türkçe'leşmesi hususunda büyük rol almıştır.
işte karşınızda dolu dolu bir ömür geçirmiş, bir bilim kadını.
devamını gör...
örnek vatandaş (yazar)
tanımları güzel olan aynı zamanda beğeni konusunda da eli bol olan yazar arkadaşımız.
devamını gör...
kitap alıntıları
karanlığın olmadığı bir yerde buluşacağız.
-1984-
bilinçleri uyanıncaya kadar asla isyan etmeyecekler ve isyan edinceye kadar da asla bilinçli olamayacaklar.
-1984-
bir distopya örneğinin alıntısıdır*
-1984-
bilinçleri uyanıncaya kadar asla isyan etmeyecekler ve isyan edinceye kadar da asla bilinçli olamayacaklar.
-1984-
bir distopya örneğinin alıntısıdır*
devamını gör...
başkasının mesajlarını okumak
çok ayıptır. mahremiyet ihlalidir. özel hayata saygısızlıktır.
devamını gör...
libido ve narsisizm
uzatmamaya çalıştım..*
insanın fizyolojik ve ruhsal enerjisini yansıtan bir terim olan libido ile kişinin idealize edilmiş öz imajına ve niteliklerine egoist bir hayranlıkla tatmin olma arayışı olarak nitelendirilebilen narsisizm arasındaki ilişkiyi ortaya koymaya çalıştığım bir başlıktır.* biraz da melankoliye girebilirim.* sizden gelecek fikirleri sabırsızlıkla bekliyor olacağım.*
şimdi siz de diyeceksiniz ki, taktı bu lanet tutankamonun libido da libido. her şeyle libido arasındaki ilişkiyi yazıp duruyor*. ee ne yapayım, yaşamımızı ve benliğimizi yönettiğimiz nükleer enerji kıvamında bir şey değil mi bu libido?* nevrozların* kaynağı, iyilik ve kötülüklerin temeli gibi bir şey.*
ego denen kavram, id* ile superego* arasındaki bir mekanizma gibi. heh şimdi, içimizdeki enerji dediğimiz libidoyu bir ahtapot gibi düşünelim. bunun kolları var. nereye sararsan oraya yönlendiriyor egoyu. bu yönlendirilen libidoya da obje libidosu deniyor.* mesela #361144 no'lu tanımda bahsettiğimiz bilim insanları obje libidolarını buluşlarına, eserlerine yönlendirmişler. benim gibi sıradan insanlar da bunu bazı özel insanlara ve eh biraz da işine yönlendiriyor. işte bunu bir insana yönlendirdiğimizde bunun adı aşk oluyor. amaa bu kolları kendi egomuza gönderdiğimizde bunun adı narsisizm oluyor. narsisistik kişilik bozukluğu olan kişiler libidolarını diğer kişilere yöneltemiyor. o yüzden aşık olmazlar. enerjilerini sürekli egolarını beslemek için kullanırlar.* onları beslemeyi bırakırsanız aslında onlar için hiçbir anlam ifade etmediğinizi anlarsınız. gerçekten çok tehlikeli kişilikler olduğunu düşünüyorum.
melankolide de şu şekilde oluyor mesela. kişi, obje libidosunu birine yönlendirmiştir ama o kişiyi kaybettiğinde bu sefer o insana yönelttiği kollarını kendi egosu içine yönlendiriyor. değer görmediğini düşünüyor. böylece aşık olduğu objenin kendisini kendi egosu içinde yapılandırmaya başlıyor ve ortaya depresyon, intikam ve belki intihar gibi düşünceler çıkmaya başlıyor. yani kişi egosu yüzünden kendine zarar veriyor.
ooooo çok uzatmışım. sonunu bağlayamadım şimdi heheh. eğer buraya kadar okuduysanız teşekkür ediyorum.*
insanın fizyolojik ve ruhsal enerjisini yansıtan bir terim olan libido ile kişinin idealize edilmiş öz imajına ve niteliklerine egoist bir hayranlıkla tatmin olma arayışı olarak nitelendirilebilen narsisizm arasındaki ilişkiyi ortaya koymaya çalıştığım bir başlıktır.* biraz da melankoliye girebilirim.* sizden gelecek fikirleri sabırsızlıkla bekliyor olacağım.*
şimdi siz de diyeceksiniz ki, taktı bu lanet tutankamonun libido da libido. her şeyle libido arasındaki ilişkiyi yazıp duruyor*. ee ne yapayım, yaşamımızı ve benliğimizi yönettiğimiz nükleer enerji kıvamında bir şey değil mi bu libido?* nevrozların* kaynağı, iyilik ve kötülüklerin temeli gibi bir şey.*
ego denen kavram, id* ile superego* arasındaki bir mekanizma gibi. heh şimdi, içimizdeki enerji dediğimiz libidoyu bir ahtapot gibi düşünelim. bunun kolları var. nereye sararsan oraya yönlendiriyor egoyu. bu yönlendirilen libidoya da obje libidosu deniyor.* mesela #361144 no'lu tanımda bahsettiğimiz bilim insanları obje libidolarını buluşlarına, eserlerine yönlendirmişler. benim gibi sıradan insanlar da bunu bazı özel insanlara ve eh biraz da işine yönlendiriyor. işte bunu bir insana yönlendirdiğimizde bunun adı aşk oluyor. amaa bu kolları kendi egomuza gönderdiğimizde bunun adı narsisizm oluyor. narsisistik kişilik bozukluğu olan kişiler libidolarını diğer kişilere yöneltemiyor. o yüzden aşık olmazlar. enerjilerini sürekli egolarını beslemek için kullanırlar.* onları beslemeyi bırakırsanız aslında onlar için hiçbir anlam ifade etmediğinizi anlarsınız. gerçekten çok tehlikeli kişilikler olduğunu düşünüyorum.
melankolide de şu şekilde oluyor mesela. kişi, obje libidosunu birine yönlendirmiştir ama o kişiyi kaybettiğinde bu sefer o insana yönelttiği kollarını kendi egosu içine yönlendiriyor. değer görmediğini düşünüyor. böylece aşık olduğu objenin kendisini kendi egosu içinde yapılandırmaya başlıyor ve ortaya depresyon, intikam ve belki intihar gibi düşünceler çıkmaya başlıyor. yani kişi egosu yüzünden kendine zarar veriyor.
ooooo çok uzatmışım. sonunu bağlayamadım şimdi heheh. eğer buraya kadar okuduysanız teşekkür ediyorum.*
devamını gör...
lcw'den giyinen erkek arkadaş
bir üstteki entariye itibar etmeyiniz. bir insanı görünüşü ile karşılarsınız. ancak ağırladığınız kısmı giysilerinin içerisinde taşıdığı benliğidir.
neyse söylenecek çok söz var da lüzumu yok.
tanıma gelecek olursak bu şu anda hor görülen marka yıllar evvel statü göstergesi idi. şu ekonomik krizin dar boğazında kıyafetlerine çok da aman aman anlam yüklemek istemeyen bir kişi diyelim.
neyse söylenecek çok söz var da lüzumu yok.
tanıma gelecek olursak bu şu anda hor görülen marka yıllar evvel statü göstergesi idi. şu ekonomik krizin dar boğazında kıyafetlerine çok da aman aman anlam yüklemek istemeyen bir kişi diyelim.
devamını gör...


