evlenmeyeceksek neden favladı
tanımlarımı favlayan dişilerin zaman zaman kendime sordurdukları sual. bazı geceler kendimle kavga bile ediyorum bu yüzden. çünkü oyluyor, favlıyor, çok güzel ok; ama bu favorilerin bir anlamı olmalı öyle değil mi? sevmiyorsa niye favlasın, evlenmeyeceksek niye favlasın?
aklımda deli sorular sözlük.
aklımda deli sorular sözlük.
devamını gör...
alet çantası sözlük olsa alınabilecek nick
devamını gör...
hastanede yatak bulamadığı için yaşamını yitiren vatandaş
çünkü garibandı.
çünkü söylenecek çok şey var ama söylenecek bir şey yok.
allah rahmet eylesin. mekânı cennet olsun.
çünkü söylenecek çok şey var ama söylenecek bir şey yok.
allah rahmet eylesin. mekânı cennet olsun.
devamını gör...
buz devri replikleri
-sen nasıl bir annesin ya?
sid: üç çocuklu bekar bir anneyim.
sid: üç çocuklu bekar bir anneyim.
devamını gör...
besim tibuk
popülist olmadığı için kazanamamıştır. büyük bir partinin ekonomi bakanı olsaydı ülkenin ekonomik gidişatı daha iyi yönde olabilirdi.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
kalbimde hakkı yenilmiş yetim bakışları var, mahzun. yadırganmış hoyratça ötelenmiş istismar edilmiş kitapların gözleri... anlaşılmayan onca şeyin hakkının birilerince yenilmişliği var omuzlarımda...
ve tükenmek bilmeyen bir çırpınıştır kalbim
-ki yokluğunda savunur sırf bilmediği için hakikati-
bir ihtimaller dönencesinde savrulup dururken sesi
çıkmaz da varlığı,
yokluğuyla kabullenir.
tanıyamazsınız belki bir zihnin ücra köşelerini, kendi kendine verilen hoyrat savaşı
yaşam ve hakikat arasında koşup duran benliği.
belki tanır ama dikkatli bakan gözleriniz âmâ ise...
kalbimde görünmeyenlerin, göründüğü gibi olmayanlara yenilmiş hatrı var bin yıllık.
ben güzel dursa da kurtulsa hayat hengamesinden...
eğreti parçalar arasında doğru durmak yeter mi?
kalbimde hakkı yenilmiş yetim bakışları, hor görülmüş, hoyrat kullanılmış yoklukları
ve istismar edilmiş göründüğü gibi olmayışları...
sanılanın sahte olduğu bir gerçekliğin hüküm sürdüğü yerde
-terk edişin kolaylığına karşın-
doğru duruş çabasının zorluğu...
en kısa hikayenin yaşam ve ölüm olduğu, en uzun mesafenin seçenekler arasında yitmek olduğu bu yerde.
tanım: karalama adı altında aydınlanmanın yaşandığı defterdir.
ve tükenmek bilmeyen bir çırpınıştır kalbim
-ki yokluğunda savunur sırf bilmediği için hakikati-
bir ihtimaller dönencesinde savrulup dururken sesi
çıkmaz da varlığı,
yokluğuyla kabullenir.
tanıyamazsınız belki bir zihnin ücra köşelerini, kendi kendine verilen hoyrat savaşı
yaşam ve hakikat arasında koşup duran benliği.
belki tanır ama dikkatli bakan gözleriniz âmâ ise...
kalbimde görünmeyenlerin, göründüğü gibi olmayanlara yenilmiş hatrı var bin yıllık.
ben güzel dursa da kurtulsa hayat hengamesinden...
eğreti parçalar arasında doğru durmak yeter mi?
kalbimde hakkı yenilmiş yetim bakışları, hor görülmüş, hoyrat kullanılmış yoklukları
ve istismar edilmiş göründüğü gibi olmayışları...
sanılanın sahte olduğu bir gerçekliğin hüküm sürdüğü yerde
-terk edişin kolaylığına karşın-
doğru duruş çabasının zorluğu...
en kısa hikayenin yaşam ve ölüm olduğu, en uzun mesafenin seçenekler arasında yitmek olduğu bu yerde.
tanım: karalama adı altında aydınlanmanın yaşandığı defterdir.
devamını gör...
çılgın bediş
jeneriğini severek izlediğim diziydi. şimdi nedense zevk vermiyor ne diziler ne jenerikleri.
devamını gör...
beğenmediği herkesi eleştiren insan
beğenmek*
herkes*
türkçe 101. en azından başlık açarken, lütfen.
herkes*
türkçe 101. en azından başlık açarken, lütfen.
devamını gör...
ozon deliği
70'li yılların sonunda başlayan ve günümüze dek de devam eden, atmosferin ozon tabakası adı verilen bölgesindeki ozon hacmindeki azalış.
ozon, 3 oksijen atomundan oluşur ve bu molekül çeşitli nedenler yüzünden parçalanabilir. bu gerçekleştiğinde tabakada incelme meydana gelir ve güneşten gelen ultraviyole ışınların geçişi engellenemez. bu da canlı yaşamı üzerinde kanserojen etkiler bırakır.
bu durumun engellenmesi, bazı gazların kullanımının önlenmesi ile mümkündür.
delik 2006'da rekor büyüklüğe ulaşmıştı:
ozon, 3 oksijen atomundan oluşur ve bu molekül çeşitli nedenler yüzünden parçalanabilir. bu gerçekleştiğinde tabakada incelme meydana gelir ve güneşten gelen ultraviyole ışınların geçişi engellenemez. bu da canlı yaşamı üzerinde kanserojen etkiler bırakır.
bu durumun engellenmesi, bazı gazların kullanımının önlenmesi ile mümkündür.
delik 2006'da rekor büyüklüğe ulaşmıştı:

devamını gör...
sanal bebek
basit bir alet. görünüşte küçük ama insana bir beklenti yüklüyor, duygusal sorumluluk yüklüyor. kediye bakar gibi bakılıyordu bu oyuncaklara. ihmal edilirse bebek ölüyordu.
devamını gör...
yazarların kimseye söyleyemediği dertleri
kimseye söyleyememişsem eğer burada da yazmam haliyle. akşam ağlayarak günlüğüme yazarım artık napalım?
devamını gör...
paranın insanı belirli bir noktaya kadar mutlu edebilmesi
paranın anahtar olmadan her kapıyı açması durumudur.
devamını gör...
üstün dökmen
psikolog, akademisyen, yazar ve tv programcısı.
2002'de trt'de başlayan ve 10 sene süren, takip eden yıllarda da zaman zaman farklı isimlerle farklı kanallarda ekrana gelen "küçük şeyler" programının sunucusu profesör. halen ankara üniversitesi'nde hocalık yapmaktadır.
trivia: bob ross ile birlikte en güzel günlerimin simgelerinden:)
2002'de trt'de başlayan ve 10 sene süren, takip eden yıllarda da zaman zaman farklı isimlerle farklı kanallarda ekrana gelen "küçük şeyler" programının sunucusu profesör. halen ankara üniversitesi'nde hocalık yapmaktadır.
trivia: bob ross ile birlikte en güzel günlerimin simgelerinden:)
devamını gör...
attack on titan
bizim türklerin, sanki hayat memat meselesiymiş gibi; "eren ismi: türkçe kökenlidir." ,"eren, türk'tür!" , "eren'in annesi türk; babası alman" cümlelerini, yabancı youtube ve benzeri sosyal platformların altında dönen tartışmaların sebebidir (ki, "eren ismi: türkçe kökenlidir." tabii ki normal ve haklı bir savunma; ama diğer üstte yazdığım savlar çok komik, saçma ve utandırıcı cidden). tabii koskoca türk a.o.t severleri bundan ibaret değil. zamanında ve şu anda da bu konu hala popüler. sadece belirtmek isterim.
aslında paralel bir dünyayı anlatıyor ve orada sadece temsili kültür söz konusu. bizim dünyamıza ait hiçbir millet yok orada. sadece temsili kültür söz konusu.
konusuna gelirsek, geçmişleri hakkında pek bilgileri olmayan bir toplulukta, doyumsuzca insan yiyen devler tarafından duvara hapsedilmesi ve bu hapis edildikleri duvarlardan kurtulmaya çalışan izcilerin hikayesini ele alır. ana karakterimiz eren, ailesi ve evlatlık olan mikasa ve ikisinin de arkadaşı olan, armin ile mutlu bir mütevazi hayat sürüyorlardı. taa ki devasa titan ortaya çıkmasıyla beraber, mensup olduğu duvarı yıkana dek. eren, mikasa hariç ailesini trajik şekilde kaybeder. faciadan kurtulduktan sonra intikam hırsıyla yanan eren, armin ve mikasa ile izcilere katılır. ve karakterimizin macerası tam olarak orada başlar.
seri, öncelikle ilk animem olur. benim için çok özel bir seridir. beni yepyeni eşsiz eserlere keşfetmemdeki vesile olan ilk adımı attırmıştır.
( sıralama yok hepsi eşsiz : ) )
hunter x hunter,
gintama,
berserk,
naruto (ikinci animemdir.),
claymore,
jojo,
danshi koukousei no nichijou,
one piece,
noragami,
dragon ball
ve daha bir sürü!
aslında paralel bir dünyayı anlatıyor ve orada sadece temsili kültür söz konusu. bizim dünyamıza ait hiçbir millet yok orada. sadece temsili kültür söz konusu.
konusuna gelirsek, geçmişleri hakkında pek bilgileri olmayan bir toplulukta, doyumsuzca insan yiyen devler tarafından duvara hapsedilmesi ve bu hapis edildikleri duvarlardan kurtulmaya çalışan izcilerin hikayesini ele alır. ana karakterimiz eren, ailesi ve evlatlık olan mikasa ve ikisinin de arkadaşı olan, armin ile mutlu bir mütevazi hayat sürüyorlardı. taa ki devasa titan ortaya çıkmasıyla beraber, mensup olduğu duvarı yıkana dek. eren, mikasa hariç ailesini trajik şekilde kaybeder. faciadan kurtulduktan sonra intikam hırsıyla yanan eren, armin ve mikasa ile izcilere katılır. ve karakterimizin macerası tam olarak orada başlar.
seri, öncelikle ilk animem olur. benim için çok özel bir seridir. beni yepyeni eşsiz eserlere keşfetmemdeki vesile olan ilk adımı attırmıştır.
( sıralama yok hepsi eşsiz : ) )
hunter x hunter,
gintama,
berserk,
naruto (ikinci animemdir.),
claymore,
jojo,
danshi koukousei no nichijou,
one piece,
noragami,
dragon ball
ve daha bir sürü!
devamını gör...
yabancı uyruklu biriyle evlenmek
vatandaşlık almak için şahane bir yöntemdir.
devamını gör...
yazarların yaptığı en büyük dalgınlık
kafa sözlük yazarlarının aklının başka yerde olması nedeniyle başlarına gelen dalgınlık hikayelerinden oluşan başlık.
ben bir seferinde elimdeki çöple epeyce bir yol katetmiştim. çöpü elimde bildiğin çanta gibi taşımışım. * ohoo nerelere gittik. ne yokuşlar aştık. yaya geçidinde bekledik. sonra kırmızıda durduk. bekledik ki yeşil sırası bize gelsin. en son otobüse binmeye ramak kalmıştı ve o gerçekle yüzleşmiştim. çöpü nereye sokacağımı bilemedim o an. * aniden karşıma çıkan konteynırı görünce koşa koşa gittim. yıllardır görmediğin aşkını görsen o denli sevinmezsin. zaten elimde çöple onu da görmeyeyim yani. bazen otobüse çöple binsem ne olurdu diye düşünüp gülmekten kendimi alamıyorum. *
ben bir seferinde elimdeki çöple epeyce bir yol katetmiştim. çöpü elimde bildiğin çanta gibi taşımışım. * ohoo nerelere gittik. ne yokuşlar aştık. yaya geçidinde bekledik. sonra kırmızıda durduk. bekledik ki yeşil sırası bize gelsin. en son otobüse binmeye ramak kalmıştı ve o gerçekle yüzleşmiştim. çöpü nereye sokacağımı bilemedim o an. * aniden karşıma çıkan konteynırı görünce koşa koşa gittim. yıllardır görmediğin aşkını görsen o denli sevinmezsin. zaten elimde çöple onu da görmeyeyim yani. bazen otobüse çöple binsem ne olurdu diye düşünüp gülmekten kendimi alamıyorum. *
devamını gör...
iyi bayramlar
sevgili sözlük ailesi..
nerde o eski bayramlar aaahh dediğinizi duyar gibiyim. ben de aynı şeyleri hissediyor ve paylaşıyorum. ama biraz da bayramları eskisi gibi yaşamanın elimizde olduğunu düşünüyorum.
her ne kadar zor günlerden geçsek ve eskisi gibi yaşayamasak da bayramları, ben buradaki herkesin bayramını en kalbi duygularımla kutluyorum. küçüklerimin gözlerinden, büyüklerimin ellerinden öperken, harçlıkları gönderebileceğiniz iban numarasını aşağıya iliştiriyorum.. sısısısı
şeker tadında, musmutlu nice bayramlara efendim..
nerde o eski bayramlar aaahh dediğinizi duyar gibiyim. ben de aynı şeyleri hissediyor ve paylaşıyorum. ama biraz da bayramları eskisi gibi yaşamanın elimizde olduğunu düşünüyorum.
her ne kadar zor günlerden geçsek ve eskisi gibi yaşayamasak da bayramları, ben buradaki herkesin bayramını en kalbi duygularımla kutluyorum. küçüklerimin gözlerinden, büyüklerimin ellerinden öperken, harçlıkları gönderebileceğiniz iban numarasını aşağıya iliştiriyorum.. sısısısı
şeker tadında, musmutlu nice bayramlara efendim..
devamını gör...
abdülmecid efendi
son islam halifesi. ressamlık da yapmıştır. babası, padişah abdülaziz'dir. abdülmecid efendi, babası padişah abdülaziz tahttan indirilince daha 7-8 yaşlarındaydı. bu dönemde, abdülhamid himayesinde sarayda eğitim görmüştür. arapça, almanca, fransızca gibi dilleri öğrenmiştir. ressamlığı da öğrenmiştir. abdülmecid efendi'nin padişah olabilmesine daha çok vardı, çünkü kendisinden daha büyük kişiler olduğu için, tabii ilk onlar padişah olacaklardı. bu yüzden de, abdülmecid efendi, kendini sanata adadı. abdülmecid efendi, batı tarzına uygun bir yaşam benimsemişti. köşkünde ailesiyle birlikte "izole" bir şekilde yaşadı, ta ki ikinci meşrutiyet kabul edilene kadar.. bu dönemde kurumlara destekler verdi ve bugün kızılay olarak bildiğimiz hilâl-i ahmer cemiyeti'nin fahri başkanlığını yaptı.
abdülmecid efendi, türk ressamlarının önde gelenlerinden biri haline gelmişti. dönemin ressamlar cemiyetinin de fahri başkanlığını yaptı. yaptığı tablolar, yurt dışında bile büyük ilgiyle karşılandı. müzisyenlik de yapan bu zeki son halife'nin birçok bestesi vardır fakat günümüze çok azı ulaşabilmiştir. fakat biz bugün işin sanat yönüyle değil, daha çok "siyasî" yönüyle ilgileneceğiz. ikinci meşrutiyet kabul edilince, istanbul yönetimine karşı büyük bir ayaklanma yapıldı. tabii bu ayaklanma da, atatürk de vardı. sonuç olarak abdülhamid tahttan indirildi. ve tahta v. mehmed çıktı. v. mehmed'den sonra tahta veliaht yusuf izzeddin efendi gelecekti. fakat yusuf izzeddin efendi, beklenmedik bir şekilde köşkünde ölü olarak bulundu! ölüm sebebinin intihar olduğu düşünülse bile, ittihat ve terakki cemiyetinin onu öldürttüğüne dair iddialar da vardır. daha sonra tahta son sultan vı. mehmed çıktı. veliaht ise abdülmecid efendiydi.
ülkede işgaller başladı, bu sırada görevi ülkeyi bu işgallerden kurtarmak olan kuvâ-yi milliye hareketi, abdülmecid efendi'yi 1920 yılında ankara'ya davet ettiklerinde, o hayır cevabını verdi. atatürk, 1921 yılında, abdülmecid efendi'yi sultan olmaya çağırdı, fakat abdülmecid efendi'nin cevabı, bir kez daha, "hayır"dı! 1922 yılında ise saltanat kaldırıldı. böylelikle abdülmecid efendi, artık "veliaht" değildi. artık sultan olmayan vı. mehmed, vatan hainliği suçundan yargılandı ve türkiye'yi ingiliz zırhlısı ile terketti. (bkz: vahdettin)
böylelikle halifelik boş kaldı. tartışmalar başladı ve ardından seçim yapıldı. abdülmecid efendi halife seçildi. abdülmecid efendi, meclise teşekkür etti, halifeliği tanındı. ve, yıl 1923. cumhuriyet'in ilanı. herkesin aklında bir soru vardı; "cumhuriyet ilan edildiğine göre, hilafet'e ne olacaktı?" türkiye hükumeti ile halife arasında bazı sebeplerden dolayı gerginlikler oluştu. bunun sebebi de, son halifenin, parasının (tahsisatının) artırılmasını talep etmesiydi. ve başka bir sebep daha.. 1924 yılında, halifelik meselesi tartışıldı. bazıları halifeliğin ortadan kaldırılmasını istedi. ve bu kabul edildi. ve bir kanun daha kabul edilmişti: osmanlı hanedanı üyeleri yurt dışına çıkarılacaktı!
abdülmecid efendi sürgün edildi. ve fransa'da vefat etti. abdülmecid efendi, sürgün edildiği zaman, türkiye hükumetin din dışı olduğunu söylemiş, ve islam alemine seslenerek hilafet konusunda bir kez daha karar verilmesini istemiştir. fakat ankara'dan, abdülmecid efendi'nin yaşadığı ülkeye gelen tazyikler sonrası bir daha böyle bir konuşma yapmamıştır.
abdülmecid efendi, islam dünyasından bir cevap alamamıştı. ve kendisini, müziğe, resime ve ibadete adadı. paris'te yaşayan abdülmecid efendi, orda bile, ne olursa olsun osmanlı kurallarını uygulamaya devam etmekteydi. evlenen sultanların nikâhlarını kıydı, kendi tuğrasının yer aldığı vesikalar dağıttı. cuma namazlarını paris'te de kılmaya devam etti. kötü davranan şehzadeleri, hanedandan çıkaracağına dair vesikalar yaptı. hâlâ halife olduğunu söylemeye devam etti.
daha sonra, oğulları, torunları onu terketti ve eşleriyle yalnız kaldı. çok zor zamanlar geçirdi. ve hatıralarını kaleme aldı. abdülmecid efendi, paris'te kalp krizinden dolayı vefat etti. kızının çabalarına rağmen cenazesi türkiye'ye kabul edilmedi. paris camiinde cenazesi 10 yıl bekledi, en son artık cenazeyi burda tutamayacaklarını söylediler ve en sonunda abdülmecid efendi, medine'de defnedildi.
ayrıca şunu da söyleyeyim ki, abdülmecid efendi, osmanlı hanedanının tek ressamıdır.
abdülmecid efendi, türk ressamlarının önde gelenlerinden biri haline gelmişti. dönemin ressamlar cemiyetinin de fahri başkanlığını yaptı. yaptığı tablolar, yurt dışında bile büyük ilgiyle karşılandı. müzisyenlik de yapan bu zeki son halife'nin birçok bestesi vardır fakat günümüze çok azı ulaşabilmiştir. fakat biz bugün işin sanat yönüyle değil, daha çok "siyasî" yönüyle ilgileneceğiz. ikinci meşrutiyet kabul edilince, istanbul yönetimine karşı büyük bir ayaklanma yapıldı. tabii bu ayaklanma da, atatürk de vardı. sonuç olarak abdülhamid tahttan indirildi. ve tahta v. mehmed çıktı. v. mehmed'den sonra tahta veliaht yusuf izzeddin efendi gelecekti. fakat yusuf izzeddin efendi, beklenmedik bir şekilde köşkünde ölü olarak bulundu! ölüm sebebinin intihar olduğu düşünülse bile, ittihat ve terakki cemiyetinin onu öldürttüğüne dair iddialar da vardır. daha sonra tahta son sultan vı. mehmed çıktı. veliaht ise abdülmecid efendiydi.
ülkede işgaller başladı, bu sırada görevi ülkeyi bu işgallerden kurtarmak olan kuvâ-yi milliye hareketi, abdülmecid efendi'yi 1920 yılında ankara'ya davet ettiklerinde, o hayır cevabını verdi. atatürk, 1921 yılında, abdülmecid efendi'yi sultan olmaya çağırdı, fakat abdülmecid efendi'nin cevabı, bir kez daha, "hayır"dı! 1922 yılında ise saltanat kaldırıldı. böylelikle abdülmecid efendi, artık "veliaht" değildi. artık sultan olmayan vı. mehmed, vatan hainliği suçundan yargılandı ve türkiye'yi ingiliz zırhlısı ile terketti. (bkz: vahdettin)
böylelikle halifelik boş kaldı. tartışmalar başladı ve ardından seçim yapıldı. abdülmecid efendi halife seçildi. abdülmecid efendi, meclise teşekkür etti, halifeliği tanındı. ve, yıl 1923. cumhuriyet'in ilanı. herkesin aklında bir soru vardı; "cumhuriyet ilan edildiğine göre, hilafet'e ne olacaktı?" türkiye hükumeti ile halife arasında bazı sebeplerden dolayı gerginlikler oluştu. bunun sebebi de, son halifenin, parasının (tahsisatının) artırılmasını talep etmesiydi. ve başka bir sebep daha.. 1924 yılında, halifelik meselesi tartışıldı. bazıları halifeliğin ortadan kaldırılmasını istedi. ve bu kabul edildi. ve bir kanun daha kabul edilmişti: osmanlı hanedanı üyeleri yurt dışına çıkarılacaktı!
abdülmecid efendi sürgün edildi. ve fransa'da vefat etti. abdülmecid efendi, sürgün edildiği zaman, türkiye hükumetin din dışı olduğunu söylemiş, ve islam alemine seslenerek hilafet konusunda bir kez daha karar verilmesini istemiştir. fakat ankara'dan, abdülmecid efendi'nin yaşadığı ülkeye gelen tazyikler sonrası bir daha böyle bir konuşma yapmamıştır.
abdülmecid efendi, islam dünyasından bir cevap alamamıştı. ve kendisini, müziğe, resime ve ibadete adadı. paris'te yaşayan abdülmecid efendi, orda bile, ne olursa olsun osmanlı kurallarını uygulamaya devam etmekteydi. evlenen sultanların nikâhlarını kıydı, kendi tuğrasının yer aldığı vesikalar dağıttı. cuma namazlarını paris'te de kılmaya devam etti. kötü davranan şehzadeleri, hanedandan çıkaracağına dair vesikalar yaptı. hâlâ halife olduğunu söylemeye devam etti.
daha sonra, oğulları, torunları onu terketti ve eşleriyle yalnız kaldı. çok zor zamanlar geçirdi. ve hatıralarını kaleme aldı. abdülmecid efendi, paris'te kalp krizinden dolayı vefat etti. kızının çabalarına rağmen cenazesi türkiye'ye kabul edilmedi. paris camiinde cenazesi 10 yıl bekledi, en son artık cenazeyi burda tutamayacaklarını söylediler ve en sonunda abdülmecid efendi, medine'de defnedildi.
ayrıca şunu da söyleyeyim ki, abdülmecid efendi, osmanlı hanedanının tek ressamıdır.

devamını gör...