samsun’da sokak ortasında eşi tarafından şiddete uğrayan kadın
bu bildiğimiz, bir şekilde sosyal medya sayesinde ulaşabildiğimiz ve ses çıkarabildiğimiz olaylar. peki duymadıklarımızın sayısı ne kadar? daha kaç çocuk ve kadın işkence görüyor. kaç yaratık aramızda insan görüntüsü ile dolaşıyor. adalet istiyorum. yeter artık!
devamını gör...
sanat kulübü
“bilim ve sanat bir kuşun iki kanadı gibidir. bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar.’’ - charles darwin
merhaba sevgili yazarlar!
sanat-bilim kulübünün başkanı olarak kulübümüzün açılışı için kurdeleyi kesmek adına buradayım ve pek sevinçliyim.
sanat mı yoksa bilim mi? hangisi daha üstündür, daha önemlidir? en çok tartışılan konulardan biri. sanat ve bilim birbirinden ayrılamaz, birbiriyle iç içedir ve kıyaslanamaz. sanat da bilim de hayatı keşfetmemiz için gereklidir, hayatımızı kolaylaştırır, ruhumuzu besler ve bize öğretir.
biz de hayatımıza anlam katan ve yön veren bu iki alan hakkında bilgilerimizi paylaşmak ve öğrenmek için bu kulübü kuralım istedik. sanat ve bilim kapsamı çok geniş olan kavramlar, kulübümüze şu an için sanat ve bilimin yanında tarih, arkeoloji ve mitolojiyi de dahil ettik. şu an için bilim adına sosyal bilimlere odaklanıyor olsak da kulübümüz büyüdükçe sizin de katkılarınızla daha çok bilim konuşmak istiyoruz.
peki kulübümüzde neler yapacağız? belirlediğimiz konular üzerinde konuşabileceğimiz kulüp toplantıları düzenleyeceğiz. sanat ve bilim sohbetleri yapabileceğimiz bir ses kanalımız olacak. ilgi alanımız dahilinde sanat ve bilimle ilgili her türlü konuda yazılar hazırlayıp yollayabilecek, ilgi duyduğumuz her konuda paylaşım yapabilecek, sohbet edecek ve tartışacağız.
daha yolun başındayız ve tüm fikir ve tavsiyelerinize açık olduğumuzu bilmenizi isteriz. kulübümüzün kültür, sanat ve bilimin her dalında fikirlerimizi dile getirebileceğimiz, beraber vakit geçirerek öğrenebileceğimiz ve dünyanın keşmekeşinden uzak, özgür bir alan olmasını istiyoruz.
katılmak için buradan
hayat kısa, sanat ve bilim uzun. öğreneceğimiz ve konuşacağımız çok şey var. görüşmek üzere!
merhaba sevgili yazarlar!
sanat-bilim kulübünün başkanı olarak kulübümüzün açılışı için kurdeleyi kesmek adına buradayım ve pek sevinçliyim.
sanat mı yoksa bilim mi? hangisi daha üstündür, daha önemlidir? en çok tartışılan konulardan biri. sanat ve bilim birbirinden ayrılamaz, birbiriyle iç içedir ve kıyaslanamaz. sanat da bilim de hayatı keşfetmemiz için gereklidir, hayatımızı kolaylaştırır, ruhumuzu besler ve bize öğretir.
biz de hayatımıza anlam katan ve yön veren bu iki alan hakkında bilgilerimizi paylaşmak ve öğrenmek için bu kulübü kuralım istedik. sanat ve bilim kapsamı çok geniş olan kavramlar, kulübümüze şu an için sanat ve bilimin yanında tarih, arkeoloji ve mitolojiyi de dahil ettik. şu an için bilim adına sosyal bilimlere odaklanıyor olsak da kulübümüz büyüdükçe sizin de katkılarınızla daha çok bilim konuşmak istiyoruz.
peki kulübümüzde neler yapacağız? belirlediğimiz konular üzerinde konuşabileceğimiz kulüp toplantıları düzenleyeceğiz. sanat ve bilim sohbetleri yapabileceğimiz bir ses kanalımız olacak. ilgi alanımız dahilinde sanat ve bilimle ilgili her türlü konuda yazılar hazırlayıp yollayabilecek, ilgi duyduğumuz her konuda paylaşım yapabilecek, sohbet edecek ve tartışacağız.
daha yolun başındayız ve tüm fikir ve tavsiyelerinize açık olduğumuzu bilmenizi isteriz. kulübümüzün kültür, sanat ve bilimin her dalında fikirlerimizi dile getirebileceğimiz, beraber vakit geçirerek öğrenebileceğimiz ve dünyanın keşmekeşinden uzak, özgür bir alan olmasını istiyoruz.
katılmak için buradan
hayat kısa, sanat ve bilim uzun. öğreneceğimiz ve konuşacağımız çok şey var. görüşmek üzere!
devamını gör...
kaba olmanın aslında iyi bir özellik olması
olması gerekendir.
örneğin iki yüzlülüğü eleştirince kaliteli olan karşı taraf bu durumu bir değerlendirir kendi içinde ve düzeltmek için adım atar.
karşında ki embesil ise yalana, iki yüzlü olmaya bir de pişkinliğini ve terbiyesizliğini ekleyerek devam eder.
denenmiş ve onaylanmıştır. peki bu beni doğru bildiğim yoldan saptırır mı? hayır. ben yalana karşıyım ve gördüğüm yerde o oyunu bozarım.
örneğin iki yüzlülüğü eleştirince kaliteli olan karşı taraf bu durumu bir değerlendirir kendi içinde ve düzeltmek için adım atar.
karşında ki embesil ise yalana, iki yüzlü olmaya bir de pişkinliğini ve terbiyesizliğini ekleyerek devam eder.
denenmiş ve onaylanmıştır. peki bu beni doğru bildiğim yoldan saptırır mı? hayır. ben yalana karşıyım ve gördüğüm yerde o oyunu bozarım.
devamını gör...
sürekli özür dileyen insan
benimdir. sürekli; haklı durumda bile aptal durumuna düşmektir.
devamını gör...
uzak durulması gereken insanlar
kaostan beslenen, kendi dışında kimsenin mutluluğunu istemeyen toksik insanlar.
mutsuzluğu hayat amacı edinmiş ve ruh emici gibi herkesin ruhununu emen insanlar.
mutsuzluğu hayat amacı edinmiş ve ruh emici gibi herkesin ruhununu emen insanlar.
devamını gör...
18 şubat 2021 perseverance'ın mars'a inişi
2.5 milyon türk ismini marsa gondermek icin hatira bileti almisti,an itibariyle baris ozcan'in canli yayini 62k izleniyor. (bkz: lol)
devamını gör...
yatakta kendi kendine düşünürken lafın lafı açması
kirk tilki.. kirkinin da kuyruğu birbirine degmezse.. vay haline..
devamını gör...
arkadaşım diyebileceğimiz insan sayısının yüz elli civarı olması
eğer dostunuz yoksa yüz elli arkadaşa sahip olmanızın pekte bir önemi yoktur?
devamını gör...
bir ömer hayyam rubaisi bırak
henüz okuma yazmayı yeni sökmüşken nereden okuyup da ezberlediğimi hatırlamadığım, uzun yıllar manâsına eremediğim ve hiç unutmadığım üç hayyam rûbaisi:
4 numaralı rûbai:
geçmiş günü beyhude yere yad etme
bir gelmemiş an için de feryat etme
geçmiş gelecek masal bunlar hep
eğlenmene bak ömrünü berbat etme.
8 numaralı rûbai:
niceleri geldi, neler istediler,
sonunda dünyayı bırakıp gittiler.
sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
o gidenler de hep senin gibiydiler!
17 numaralı rûbai:
dünyada ne var, kendine dert eyleyecek
bir gün gelecek ki can bedenden gidecek
zümrüt çayır üstünde, sefa sür iki gün...
zira senin üstünde de otlar bitecek.
4 numaralı rûbai:
geçmiş günü beyhude yere yad etme
bir gelmemiş an için de feryat etme
geçmiş gelecek masal bunlar hep
eğlenmene bak ömrünü berbat etme.
8 numaralı rûbai:
niceleri geldi, neler istediler,
sonunda dünyayı bırakıp gittiler.
sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
o gidenler de hep senin gibiydiler!
17 numaralı rûbai:
dünyada ne var, kendine dert eyleyecek
bir gün gelecek ki can bedenden gidecek
zümrüt çayır üstünde, sefa sür iki gün...
zira senin üstünde de otlar bitecek.
devamını gör...
feminist gece yürüyüşü’ne katılan çok sayıda kadının cumhurbaşkanına hakaretten gözaltına alınması
istanbul'da 8 mart feminist gece yürüyüşü'ne katılan çok sayıda kadın, 'cumhurbaşkanına hakaret' suçlamasıyla evlerinden gözaltına alındı.
taksim'de düzenlenen 19. feminist gece yürüyüşü'ne katılan çok sayıda kadın "cumhurbaşkanı'na hakaret" gerekçesiyle ev baskınları ile gözaltına alındı. gözaltına alınan 10 kadının istanbul vatan il emniyet müdürlüğü'ne götürüldüğü bildirildi.
çağdaş hukukçular derneği (çhd) yaptığı duyuruda, ev baskınlarının gerçekleştiğini ve kadınlara yöneltilen suçlamanın “cumhurbaşkanı’na hakaret” olduğunu kaydetti.
yapılan açıklamada, “8 mart feminist gece yürüyüşü’ne katılan müvekkillerimiz ev baskınları ile gözaltına alınıyor. henüz gözaltı kararını görmemekle birlikte müvekkillerimize cumhurbaşkanına hakaret suçlamasının yöneltildiği bilgisini edindik” ifadelerine yer verildi.

haber linki
taksim'de düzenlenen 19. feminist gece yürüyüşü'ne katılan çok sayıda kadın "cumhurbaşkanı'na hakaret" gerekçesiyle ev baskınları ile gözaltına alındı. gözaltına alınan 10 kadının istanbul vatan il emniyet müdürlüğü'ne götürüldüğü bildirildi.
çağdaş hukukçular derneği (çhd) yaptığı duyuruda, ev baskınlarının gerçekleştiğini ve kadınlara yöneltilen suçlamanın “cumhurbaşkanı’na hakaret” olduğunu kaydetti.
yapılan açıklamada, “8 mart feminist gece yürüyüşü’ne katılan müvekkillerimiz ev baskınları ile gözaltına alınıyor. henüz gözaltı kararını görmemekle birlikte müvekkillerimize cumhurbaşkanına hakaret suçlamasının yöneltildiği bilgisini edindik” ifadelerine yer verildi.

haber linki
devamını gör...
inançsız olduğu halde kötü alışkanlıkları olmayan insan
din ve ahlak kavramlarının birbirinden ayrı olduğunu bilen insandır, din kavramından uzak, ahlak kavramına yakındır.
gerçi hoş, dinciler daha uzak bu "ahlak" kavramına.
gerçi hoş, dinciler daha uzak bu "ahlak" kavramına.
devamını gör...
bal porsuğu
tahmin edilebileceği üzere, balı gerçekten çok seviyor. iğnesi birçok hayvanı nakavt edecek arıların kovanına yaptığı baskınlarda zarar görmemesini sağlayan, kalın derisi ile bu ismi almıştır.derisi kalın, elastik yapıdadır. yüzebilen, zıplayabilen, günde birkaç yüz kilometre şehirlerarası yol yapan bir hayvandır. bir yandan tartıştığı kişiden uzaklaşırken bir yandan da el kol yapan, bırakın abi ya bırakın neymiş derdi bi görelim diyen kavgacı tiplerin doğal yaşamdaki temsilcisi.
devamını gör...
atatürk'ün dinsiz olduğu iddiası
kabul edilmesi gereken gerçektir. özellikle ılımlı müslümanlar tarafından.
bunun üstteki kişinin attığı videoyu kanıt olarak göstermeye gerek yoktur, vikipedi de atatürk'ün din ile ilgili yazdığı metinlerden açıkça anlaşılıyor bu zaten.
gerçi ülkesinin kurucusunu ve kurtarıcısını sırf kendi dinine inanmıyor diye sevmeyecek ve saymayacak andavallarla dolu bu ülke. (ne yazık ki)
gerçi hoş o sevse ne farkeder.
bunun üstteki kişinin attığı videoyu kanıt olarak göstermeye gerek yoktur, vikipedi de atatürk'ün din ile ilgili yazdığı metinlerden açıkça anlaşılıyor bu zaten.
gerçi ülkesinin kurucusunu ve kurtarıcısını sırf kendi dinine inanmıyor diye sevmeyecek ve saymayacak andavallarla dolu bu ülke. (ne yazık ki)
gerçi hoş o sevse ne farkeder.
devamını gör...
manaki mou
izmir, anneanne şarkısı, düeti.
hayatımda dinlediğim en güzel sese sahip kişi oydu, hayatımda duyduğum en güzel memleket şarkısı da bu.
yannis kotsiras yine harlamıştır ateşi, bize düşen yolunda ölmek.
anneanne evi 2 katlı, çevresindeki köylerin aksine mübadele öncesinde çoğunluğunun türk olduğu bir köyde, bahçeli, bahçesinde menengiç ağacı, taş fırın, tulumba var. anneanne evinin merdivenleri var, alt kat kiler, alt katta yarısı toprağa gömülü kocaman zeytinyağı küpleri, anforalar var. alt katın bir tarafı hayatımda yediğim en güzel üzümü veren asma, öbür tarafı incir ağacı. evin duvarları o kadar kalın ki büyük bir insan bile pencere içlerine rahat rahat oturabilir, ben ise küçücük çocuğum bana ne ki?
pencereden bakıyorum, karşımda şu an artık ayakta olmayan yıllar önce bir yıldırıma esir düşmüş fıstık çamı. insan, hatta küçük bir çocuk fıstık çamına aşık olur mu? ben olmuştum, çünkü koca ovanın en görkemli, en koruyucu ağacı idi o, o pencere içine sığdığım ev gibiydi, o her bayram kapısına dayanmak için can attığım mavi gözlü kadın, anneannem gibiydi.
merdiven korkulukları yoktu anneanne evinin, merdiven korkuları yoktu hiçbirimizin, o merdivenin her basamağında bembeyaz kireç boyalı peynir tenekeleri, her birinin içinde anneanne yadigarı acem karanfilleri.
her bir basamağın kokusu ayrı, her beyaz boyalı tenekenin özü farklıydı sanki, ya da ben küçüçük çocuktum sadece.
anneannem o merdivenin başında durup bana bakardı, en çok bana bakardı, en sevdiği torunu bendim, ya da en salak / en güvensiz olanı.
bir gün merdivene açılan evinin kapısında otururken bu türküyü söylemeye başladı, 6 da açılan trt'den bir saat önce 5 de açılan yunan radyosundan sonra ilk kez duyduğum yunanca kelimeleri kullanarak, usul usul, sakin sakin. en alt basamağa oturdum, gözlerimi ona diktim, eşi müftü, eşi tüm çocuklarını karışık eğitim veren köy enstitüsüne gönderen, eşi zamansız ölen, eşi öldükten sonra koca ev, koca köy, koca dünyayı tek başına omuzlayan kadını seyrettim. her erkek çocuğu annesine aşıktır ama sanırım ben anneanneme daha büyük bir aşkla bağlıydım, - ki hala da öyle içimde biryerler.
bitirdi anneannem o syminaiki tragoudia'yı, beni yanına çağırdı, içerden getirdiği nohut mayalı ekmek ve yanında kelle peyniri koyduğu tepsiyi yanıma koydu.
ve türkümüz bir daha da hiç susmadı.
hayatımda dinlediğim en güzel sese sahip kişi oydu, hayatımda duyduğum en güzel memleket şarkısı da bu.
yannis kotsiras yine harlamıştır ateşi, bize düşen yolunda ölmek.
anneanne evi 2 katlı, çevresindeki köylerin aksine mübadele öncesinde çoğunluğunun türk olduğu bir köyde, bahçeli, bahçesinde menengiç ağacı, taş fırın, tulumba var. anneanne evinin merdivenleri var, alt kat kiler, alt katta yarısı toprağa gömülü kocaman zeytinyağı küpleri, anforalar var. alt katın bir tarafı hayatımda yediğim en güzel üzümü veren asma, öbür tarafı incir ağacı. evin duvarları o kadar kalın ki büyük bir insan bile pencere içlerine rahat rahat oturabilir, ben ise küçücük çocuğum bana ne ki?
pencereden bakıyorum, karşımda şu an artık ayakta olmayan yıllar önce bir yıldırıma esir düşmüş fıstık çamı. insan, hatta küçük bir çocuk fıstık çamına aşık olur mu? ben olmuştum, çünkü koca ovanın en görkemli, en koruyucu ağacı idi o, o pencere içine sığdığım ev gibiydi, o her bayram kapısına dayanmak için can attığım mavi gözlü kadın, anneannem gibiydi.
merdiven korkulukları yoktu anneanne evinin, merdiven korkuları yoktu hiçbirimizin, o merdivenin her basamağında bembeyaz kireç boyalı peynir tenekeleri, her birinin içinde anneanne yadigarı acem karanfilleri.
her bir basamağın kokusu ayrı, her beyaz boyalı tenekenin özü farklıydı sanki, ya da ben küçüçük çocuktum sadece.
anneannem o merdivenin başında durup bana bakardı, en çok bana bakardı, en sevdiği torunu bendim, ya da en salak / en güvensiz olanı.
bir gün merdivene açılan evinin kapısında otururken bu türküyü söylemeye başladı, 6 da açılan trt'den bir saat önce 5 de açılan yunan radyosundan sonra ilk kez duyduğum yunanca kelimeleri kullanarak, usul usul, sakin sakin. en alt basamağa oturdum, gözlerimi ona diktim, eşi müftü, eşi tüm çocuklarını karışık eğitim veren köy enstitüsüne gönderen, eşi zamansız ölen, eşi öldükten sonra koca ev, koca köy, koca dünyayı tek başına omuzlayan kadını seyrettim. her erkek çocuğu annesine aşıktır ama sanırım ben anneanneme daha büyük bir aşkla bağlıydım, - ki hala da öyle içimde biryerler.
bitirdi anneannem o syminaiki tragoudia'yı, beni yanına çağırdı, içerden getirdiği nohut mayalı ekmek ve yanında kelle peyniri koyduğu tepsiyi yanıma koydu.
ve türkümüz bir daha da hiç susmadı.
devamını gör...
8 mart dünya emekçi kadınlar günü rozeti
nerede ince ve güzel düşünülmüş bir iş orada kafa sözlük ,emeği geçenleri kutlarım.
devamını gör...
araba sürerken olmasından en çok korkulan şey
geçen hafta yaşadığım şey'dir.yüzde yüz kusurlu karşı taraf yüzünden araba hasar gördü bi haftadır uğraşıyorum.neyse ki maddi hasarla atlattım.
devamını gör...
bir kere aldatan bir daha aldatır mı sorunsalı
aldatır.. alışmış kudurmuştan beterdir..
devamını gör...
artık kazak çorap örebilen kadınların olmaması
jura devrinden kalma valide sultanımın bana bir adet depresyon hırkası örmek suretiyle tek başına çürüttüğü önerme.*
devamını gör...
heilung
kısaca etnik bir müzik grubudur. daha önce çok dinlemediğim ama (bkz: hellblade: senua's sacrifice) oyunu sayesinde tanıştığımdır. heilung'un ''in maidjan'' parçasını dinlediğimde bir ağız dolusu kanı yutmuş ve ağzımda kalan o demir tadının sevimsizliğini içimde hissederken kendimi buluyorum ve bundan zevk almıyor değilim.
devamını gör...
