eskiden bir ağaç kütüğü oyularak oluşturulan ve ormanlardaki yüksek ağaçların tepe dallarına yerleştirilen karakovanlar olurmuş. sonra bu zahmete katlanamayanlar ve daha fazla, daha ucuz bal isteyenler fenni kovanları icat etmiş. arıyı yormayacak ve karakovandaki doğal peteklerin yerine parafin ile desteklenmiş petekler bulmuşlar. hani silah icat edilince mertliğin elden gitmesi gibi.
ballar, çiçek nektarlarından ziyade şeker şurubundan imal ediliyor. ürün, bala benzese bile hakiki bal değil. daha kötüsü, piyasada bal diye satılan gıdaların yüzde 70 ya da 80 kadarının bu hileli ürün olması.
devamını gör...

günümü pamuk gibi eden gelişmedir. teşekkürler kafa sözlük, teşekkürler bağış atanlar ayrıca fatih belediyesine de ekstra olarak teşekkür etmek lazım o ne güzel barınaktır öyle.
devamını gör...

varoluşçu psikolojinin temsilcilerinden biri olan psikiyatrist engin gençtan 'ın yazdığı harika ötesi bir kitap.
"insanlar bir şeyler yaparak özgürleşeceğini zannediyor" diye yazarak, bunca mış gibi yaşanan hayatları daha iyi anlamımızı sağlıyor.
devamını gör...

tanıyamıyorum. *
her insana 5/10 kredi ile yola çıkıyorum. sahiden önyargısız herkesi seviyorum. sonra o insanlar bunu 10/10, ya da 1/10 yapıyor.
ben kimseyi tanıyamıyorum, tanıdığım zaman ise iş işten geçmiş oluyor ve çok kırılıyorum.
keşke insanlar idare etmek yerine sahici olsa. samimî olarak konuşmak istemediğini yahut muhattap olmak istemediklerini deseler. idare edilecek biri olmak, muhattap olunmak istenmeyen biri olmaktan daha onur kırıcı...
devamını gör...

yurt içi ve yurt dışında çeşitli ödüllere layık görülen bir film. büyük kente gelen, aradıkları yakınlarını bulamayan ve bir arsada terk edilmiş bir otobüse sığınan dört kişilik bir ailenin hayat savaşı konu ediliyor. tarık akan ve hale soygazi rollerini inandırıcı şekilde oynamışlar.
devamını gör...

cemil meriç, kendini; “yazar ve hocayım. başlıca işim düşünmek ve düşündüklerimi cemiyete sunmaktır” diye tanımlayan özgün bir fikir adamıdır. 1916 hatay doğumludur, 3 haziran 1987 de vefat etmiştir.

ilk telif eseri balzac üzerine küçük bir incelemeydi. hint edebiyatı(1964) daha sonra bir dünyanın eşiğinde başlığıyla iki kez daha basıldı.saint simon,ilk sosyolog ilk sosyalist,1967’de çıktı.1974’den sonra yayımlanan kitapları şunlardır:
bu ülke(1974), umrandan uygarlığa(1974), mağaradakiler(1978), kırk ambar(1980), bir facianın hikayesi,(1981), işık doğudan gelir(1984), kültürden irfana(1985).
fransız edebiyatından yaptığı çevirilerin yanı sıra, uriel heyd'in ziya gökalp, türk milliyetçiliğinin temelleri (1980), thornton wilder'in köprüden düşenler (1981) ve maxime rodinson'un batı'yı büyüleyen islam (1983) adlı eserlerini de türkçeye kazandırdı.

kendisinden bazı alıntılar;


''her yüzyılda birkaç kişi düşünür, diğerleri ise onların düşündüğünü düşünür.''

"benim trajedim şu bir kaç satırda: sevebileceklerim dilsiz, dilimi konuşanlarla konuşacak lakırdım yok. yani, dilimle, zevklerimle, heyecanlarımla, yarımla 'büyük doğu' kadrosundanım. düşüncelerimle, inançlarımla 'yön'e yakınım. bu bir kopuş, bir parçalanış."

"sol, geniş kalabalıkların refahını, ışığa kavuşturulmasını, fizik ve moral kalkınmasını ister. sabırsızdır, gençtir. zafer uğrunda birçok fedakarlıkları göze alır. tecrübesizdir. devrimin ve büyük reformların bütün haksızlıklara son vereceğine inanır.

sağ, sayıya değil değere önem verir. daha önce kazanılmış hakların devamını ister. kalabalıkları yok sayar, vesayet bulundurulmalarına taraftardır. yerleşmiş kuvvetlerle oynanmasına razı olmaz, karamsardır. devrimlerin faydadan çok zarar getireceğine inanırlar.

insan, bazı bahislerde sağdır, bazılarında sol. bu itibarla bu kelimeleri aşmak lazım."

"anlıyorum ki, zalim ve kıyıcı bir gerçekten kurtulmanın tek çaresi, reel dünyadan kitaplar dünyasına sığınmak."

"izmler idrakimize giydirilmiş deli gömlekleridir."
devamını gör...

yok.
devamını gör...

insanların kavgaları sizinle değil, gerçekleşmemiş kişilikleri, sevilmemiş çocukları, başarılarla gizlemeye çalıştıkları özdeğersizlikleri ile. kötü tavrı kişisel almayın. siz, bu savaşın sadece nesnesiniz. bazen gerçekten tek sorun öznenin kendisinde.*
düzeltme: başka birinin profilindede bu yazıyı kendi adıyla paylaşan bir psikolog gördüğüm için yazdığım ismi siliyorum.

ne de güzel söylemiş, aslında bu düşünceyi içselleştirdiğinde insanlara karşı daha az kızgın oluyorsun. kimsenin hayatında gerçekten ne olduğunu bilmiyoruz. olayları kişiselleştirmemek lazım.
devamını gör...

son zamanlarda izlediğim en iyi işlerden birisi. hatta büyük ihtimalle en iyisi.

koreliler gelse al şu bilmem kaç won parayı bizim diziyi öv dese ancak bu kadar övebilirim. harika lan harika.

şimdi ben bir insan olarak bir şeyler izlemeyi ve tüketmeyi çok severim. çerezlik dizilerde izlerim, entelektüel abilerin yarım saat üzerine düşündüğü filmlerde izlerim.
bir kaç diziyi aynı anda izlerken kardeşimi bir dizi izlerken gördüm. sokağa çıktım kaç saat sonra geri geldim hala aynı diziyi izliyor. çocuk bir günde diziyi bitirdi ve abi ne olur izle çok iyi dedi. lan velet dedim yürü git birkaç diziyi aynı anda takip ediyorum sonra izlerim dedim. yok dedi ne olur izle dedi dayanamadım bir bölüm açtım ve sonrası aktı gitti. ne izledim lan ben dedim. çok sürükleyici çok müthiş bir iş olmuş.

dizinin yönetmenini veya oyuncularını burada yazmayacağım. genelde yazarım ama bu sefer yazmayacağım yazan arkadaşlar olmuşlar bir an önce diziyi övmek istiyorum.

şimdi dizinin konusu acun ılıcalı tarzı bir abinin fakir ve borcu olan insanları bir yere toplayıp oyun oynatması. bütün fakirleri ve geçim sıkıntısı yaşayan insanları bir araya getirip oyun oynatıyor. onlara bir şans veriyor.
dizi başlıyor ilk 15 dakika klasik bir kore işi gibi ilerliyor. mahalleler, geçim sıkıntısı yaşayan insanlar tanıtılıyor. kore'nin içinde bulunduğu durumu rahat şekilde anlıyorsunuz. artık her şey tamam konuyu size yedirdikten sonra dizi başlıyor. bu insanların kaybedecek bir şeylerinin kalmayışı sizi oyuna inandırıyor.

izlerken çok fena keyif aldım bunun sebebi korelilerin, türk milletine benzemeleri. her anlamda bize benziyorlar. fakirlik anlamında bile bize benziyorlar.
dizide bol bol her insanın anlayacağı göndermeler yapılıyor. toplumsal sorunlar, kapitalist sistem falan derken bildiğimiz şeyler deyip kahroluyorsunuz ve izlemeye devam ediyorsunuz.
dizide kullanılan mekanlar, kostümler, müzikler, oyuncular hepsi mükemmel. özellikle mekanlar ve kostümler çok hoşuma gitti. yaratılan dünya çok başarılı ve merak ettirici.

dizi her seyirciye hitap etmeyecektir. mesela takıntılı insanlar varlar onlar bu diziyi sevmeyecekler. dizide bir sürü mantık dışı hareket ve olay oluyor ama bunları takmayan biriyseniz çok eğlenceli hale geliyor. ben takmıyorum şahsen. dedektif gibi bir şeyler izlerken mantıksızlık aramaya çalışanlardan değilim.
spoiler olan kısımlara geçmeden önce şunu söyleyeceğim. kesinlikle izlenmesi gereken harika bir dizi. ilk bölümü açın izleyin sonra gerisi gelecek.


dizinin bazı bölümleri dizinin gelişimi için mesajlar veriyordu bazı bölümleri ise dram içeriyordu. bazı bölümler haliyle dünyayı tanıtırken bazı bölümler yeter bu kadar tanıdığın artık kan vakti diyordu ve gerilim ile kanın bol olduğu bölümler izliyorduk. 6. bölüm ise tam anlamıyla içinde bulunduğumuz acımasız dünyayla ilgili tespitler ve gözlemlerden oluşuyordu. insan denen canlının zor durumlarda nasıl tepkiler verdiğini, kötü yaşamların insanlara neler yaptırdığı gibi konular müthiş gözlemlenmiş ve seyirciye aktarılmış.
oyunun en iyi niyetli ve en saf karakterli kişisi pakistanlı ali maalesef saflığı yüzünden kazanacağı oyunu kaybediyor. yaşaması için bir sebep kalmamış kız dostumuz kendini feda ediyor ve ölüyor. kalbi temiz olarak tanıdığımız dizinin başrol oyuncusu abimiz ise yaşlı bir amcayı kandırıyor. müthiş bir bölümdü ağladım ağladım durmadan ağladım.

dizinin son bölümü ve son sahneleri bence olmamıştı. küfür edeceğim şimdi. ulan adamlar hayvani bir organizasyon kurmuşlar. leblebi gibi adam öldürüyorlar. bin uçağa defol git. gerizekalı herif ne yapacaksın kocaman sistemi sen mi çökerteceksin. saf abim benim.
yaşlı amca kısmında ise harbiden acayip ters köşe oldum. bence yaşlı amca küçükken zor bir çocukluk geçirmiş ve oynayamadığı oyunları oynamak istemiş. kendisinin dediği gibi oyunları oynamak izlemekten daha keyifli.
ayrıca yukarıda bahsetmiştim pek böyle şeylere takılmam. mantıksızları görmem falan diyorum ama polis çocuğun şarjı nasıl bitmiyor ya. nasıl bitmiyor. iphone bide. o şarjın bitmemesi imkansız yahu. ulan bir sahneye telefonu şarj ettiği kısım falan ekleseydiniz. neyse izlediğim en iyi dizilerden biriydi. şimdilik. final kısmı devam edecekmiş gibi bitti. netflix bu dizinin ekmeğini çatır çutur yer. dizinin tadı kaçana kadar çekerler. yetmez aynı evrende geçen başka dizi çekerler.
devamını gör...

devamında eller yukarı donlar aşağı repliği gelebilecek olan söz öbeği.
devamını gör...

hayatımı gözden geçirmeme sebep olan başlık. 21 yıllık hayatımda hiç aşık olmadım lisede de olmadım üniversite de olmadım. biraz buruk hissetmeme sebep oldu çünkü ben insanların bu duyguyu bir kere de olsa yaşaması gerekenlere inananlardanım
devamını gör...

çünkü protestanlık mezhebinde "amen" denilmez.

kaynak : *
devamını gör...

kırmızı ve siyah.
devamını gör...

kibar, naif ve bilgili çok genç bir yazar. donanımı ve bilgi birikimi takdire şayan. ayrıca çokta cana yakın ve saygılı. sözlüğün kültür seviyesini yüksektenlerden. kalemine sağlık yazarım.
devamını gör...

“bir ulusun asker ordusu ne kadar güçlü olursa olsun, kazandığı zafer ne kadar yüce olursa olsun, bir ulus bilim ordusuna sahip değilse, savaş meydanlarında kazanılmış zaferlerin sonu olacaktır. bu nedenle bir an önce büyük, mükemmel bir bilim ordusuna sahip olma zorunluluğu vardır.”
devamını gör...

nerede bu teknik direktör yaaaaa
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

neysem oyum. zaten sözlükte kozunu açıkta oynayan bir insan olduğum için eskilerden olanlar beni az çok tanıyorlar.
sözlükte uzunca bir süre radyo yayını yaptım ve zaten kişisel olarak zevklerim, mizacım az çok belli.
sözlüğün istanbul buluşmasına da katıldım ve birçok yazarla yüz yüze de görüştüm muhabbet ettim.
e sözlükteki birkaç özel kişi benim kişisel youtube kanalımı da biliyorlar.
daha napiyim lan ? nikahıma mı alayım sizi ? sjjs
devamını gör...

2 hafta önce arabayla giderken şehir içinde park halindeki arabanin aynasına çarptım.carptim dediğim sürtme sadece.eve gittim 10 dakika sonra polis merkezinden arıyolar cabuk şuraya gel diye.gittim yolu kapatmışlar sivil polisler trafik polisleri falan 4-5 araba vardı.dedim terör operasyonu falan heralde.degilmis benim için gelmişler carptigim arac hakim haniminmis.fikra bu kadar.
devamını gör...

zuhal'im olcay'ımın 2009 yılında çıkardığı aşkın halleri albümünden hafif çakırkeyifken mırıldanması ne de hoş olan bir parçası.

geçenlerde bir muhabbet esnasında ben zuhal olcay'ı çok beğeniyorum, şöyle bir sıralama yapsam zuhal olcay, aşkın nur yengi, zerrin tekindor diye uzar gider liste demiştim. sonradan öğrendim ki benim güzel bulduğum kadınların tümü haluk bilginer'le evliymiş bir zamanlar.
ben haluk bilginer'in ödülsüz versiyonuymuşum meğersem.

şarkının bestecisi hüsnü arkan ve deniz bayrak bu arada.



vurulur, gönül dediğin
bir kuş, kaçamam
mazim bu kadarmış,
bozdurup harcayamam

değeri var her şeyin altından, satamam
ben unuttum dünü, geçmişle yatamam

yine akşam, yanıyor, yansın sigaram
yine aşk var, dönüyor, dönsün dünyam
yine akşam, yanıyor, yansın sigaram
yine aşk var, dönüyor, dönsün dünyam

istemem, ziyaret etme kalbimi bi' daha

anladım, sen çok büyüksün,
sana göre değilim
bi' boy eksik, bi' beden küçük,
ben sana göre değilim
benim aklım kıt, deliyim, anlayamam
benim aklım zor, sorsan cevaplayamam

yine akşam, yanıyor, yansın sigaram
yine aşk var, dönüyor, dönsün dünyam
yine akşam, yanıyor, yansın sigaram
yine aşk var, dönüyor, dönsün dünyam

istemem, ziyaret etme kalbimi bi' daha

yine akşam, yanıyor, yansın sigaram
yine aşk var, dönüyor, dönsün dünyam
yine akşam, yanıyor, yansın sigaram
yine aşk var, dönüyor, dönsün dünyam.
devamını gör...

tüm gün sol çerçevede görüp görüp sinirlerimi tepeme çıkartan başlıktır. bir insan bu kadar cani olmak için ne yaşadı acaba... delirmemek elde değil.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim