dost dost diye nicesine sarıldım, benim sadık yarim kara fatmaymış.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
vay be, yayını dinlerken "kendimizden geçiyoruz" dediğinizde gerçekten geçiyormuşsunuz demek bilemedim ben onu.*
tamam o halde madem böyle bir istek var, şimdiden duyuralım haftaya olacak yayının konsepti "neşeli şarkılar" olsun.
duyanlar duymayanlara, görenler görmeyenlere, bilenler bilmeyenlere elden ele ulaştırsın sevgili yazarlar.
ne çabuk kabul ettim, bende de hiç irade yok canım!
devamını gör...

benim ama hayatı boyunca cihangir ya da nişantaşında yaşayıp, bir kez olsun saldırgan sokak köpeği görmediği halde, köpekler sokaklarındır korkuyorsanız dışarı çıkmayın diyen pembe popolu arkadaşlar gibi yerleşmek istemiyorum. onlar bahçe kazıyıp organik sebze yiyeceğini falan sanıyor. 3 gün sonra köylülerin ne kadar acımasız olduğunu görüp ağlıyorlar.

daha girişte hem köylülere, hem şehirlilere hem de sokak köpeklerine sallamayı başardım. biraz sakinleşelim. şiir yazıyorum. okurken derin bir nefes alıp her şeye tekrar başlıyoruz.

avcumda unutulmuş binlerce gölge
yeraltında öldürülmeyi bekledim
günışığı vururken gözüme
ölmeyecektim

katilim yoktu,
katilim çok

babamların köyü yok. hepsi elinden hiçbir iş gelmeyen, anca para kazanmayı bilen, kavga çıkaran erkek görünce kaçan istanbul çocukları. babam hiç köy görmemiş, kibarliktan çıldırıyor. tokat atılınca ihihi yaaaaa biraz daha sert vur falan diyor. kusura bakmasın ama öyle. bir gün durup dururken biri beni itekledi, döndü o kişiden özür diledi. 19 yaşında arkadaşların köyüne gittim meraktan. karadeniz'i karış karış gezdik. gece vardık, sabah kalktık, gezmeye gidelim dediler, 10 cm topukluyu giydim çıktım köy yoluna. beni görenler orada istanbullular maldır düşüncesini kaptı. akşam geldim, bir domuzu köpeklere parçalattıkları görüntüleri kahkahalar eşliğinde izlediklerini görünce ağlama krizine girdim, oradan ben başka bir düşünceyi kaptım. burada söylemeyeyim.

biz oradan buralara gezerken gördüklerimi bir gün kitap haline getirmeyi düşünüyorum. kafama sıkıp intihar süsü vermesinler diye ölmeden 1 hafta önce yayınlayacağım.

sonra ben köyü istanbul ve yakını şehirler ile sınırlı bıraktım. çanakkale ile birkaç kez münasebetimiz oldu, bayılırım. ıstanbul köylerine yine bayılırım ama yerlilerine çok bulaşmam. bi yakınım yaşıyor istanbul'da köyde, kızcağız bir gün taksiyle eve gelmiş, taksici ile adı cıkmış. çamaşır astım bir gün kapısından geçen ipe, gelen geçen adımı beceriksize çıkardı. milletin canı sıkılıyor. kahvenin önünden 2 kez geçince kendini onlara göstermek için bunu yaptığını düşünüyorlar. köyler böyledir. köylerde yaşayıp böyle olmadığını iddia edenlere ya he diyorum.

haliyle ben zevkime uygun döşenmiş müstakil villa, birkaç italyan yardımcı, bahçemin içinde gezinen at ve midilliler ile sınırlı bir köy yaşamı çok istiyorum. böyle 10 metrelik duvarlar yaptırırım ki korkup gelmesinler. çok önemli bu kısım.
bu yazdıklarım sizlere şımarıklık gibi mi geliyor?

şuraya taş bırakıyorum, dilerseniz fırlatabilirsiniz. ama yüzüme gelmesin, yüzümle para kazanıyorum.

editiminişi: sokaklar köpeklerindir o. belki de köpekler sokaklarındır. disleksi çünkü.
devamını gör...

müzikle ilgili tanımlarına doyum olmayan sözlüğün kaliteli yazarıdır. tanımlarını okurken istemsizce "acaba bilmediği şarkılar var mıdır?" diye düşünüyorum *. kendisi çok nahif ve hoş sohbet bir insandır aynı zamanda. onunla konuşurken sohbet kendiliğinden akıp gidiyor. tanımları okunası, kendisi takip edilesi bir yazardır. hep var olsun. *
devamını gör...

yunan mitolojisi'nde karşılığı demeter'dir.
devamını gör...

bir neslin sigaraya başlamasına ya da sigara içme oranını artırmasına neden olan vizontele repliğidir.

2001 yılında yılmaz erdoğan tarafından yazılan ve ömer faruk sorak ile birlikte yine yılmaz erdoğan tarafından yönetilen filmde en çok akılda kalan sözlerden birisidir.

filmde cem yılmaz’ın canlandırdığı fikri karakteri belediye başkanı nazmi doğan’ın odasından istihkakı alamayıp bir de üstüne sözle rencide edilemeyecek bir öküz olduğunu öğrenmiş olarak çıktıktan sonra ikinci filmde ihaleci ve zimmetçi olduğunu öğrendiğimiz sezgin’den sigara isterken bu sözü kullanır.

benim de sigaraya başlamam bu replik sayesinde ya da yüzünden oldu. üniversite son sınıfa kadar ağzına sigara sürmemiş bir insandım. lisede kalmış sporculuk anılarından artakalan ve lisede kalmamış olan yeşilay ruhu ile uzun süre sigara içmeyi aklımdan bile geçirmemiştim.

bu filmi izledikten sonra bir gün yakın arkadaşlarımdan çetin ile evde otururken sırf replik olsun diye “ çetin ver ulan bir sigara” dedim ve ailemizin uzak durmamız tembihlediği kötü arkadaşlardan biri olan çetin de verdi hemen.

ben de almışken yakayım bir tane dedim. ve o günden beri sigara içiyorum ve bu sohbetin üzerinden iki gün geçtikten sonra cebimde kırmızı winston soft paketi ile dolaşmaya başlamıştım bile.

siz siz olun repliklerin hayat kalitesini düşürmesine izin vermeyin asla. ve beni methetmeyin kardeşim bana sigara verin!
devamını gör...

3 oylama 3 beğeni beni fazlasıyla rahatsız ediyor artık. bir arkadaşımın profiline giriyorum, okumadığım en az 5/6 tanımı var, eh okuyup beğeni yapmak istiyorum yok 3 de bitiyor. okuyorum ama sonra geriye dönüp tekrar beğenmeklede uğraşamıyor insan. beğeninin ne zararı var ki? yazınca okunmak istiyor insan, okununcada beğenilmek. şahsen beni beğenmişler- oylamışlar hiç takılmıyorum, umrumda da olmuyor. az beğeni çok beğeni beklemiyorum ama okumaktan haz aldığım arkadaşlarımı oylayamamak ve bunun kısıtlanması rahatsız ediyor. umarım bu engel kalkar. en azından 5/6 olsa bari.
devamını gör...

bir yıl değil 10 yıldır yapmıyorum*
makyaj yapmayı pek seven bir tip değilim kendimi olduğum gibi seviyorum* ayrıca ruj rimel neyse de o fondöten denen yaratık tenime temas edince sanki balçıkla suratımı sıvıyormuş gibi hissediyorum.
devamını gör...

anam ağlıyordur ama hâlâ ayakta durmaya çalışıyorumdur
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

(bkz: yani her zaman ki ruh halim..)
devamını gör...

pozitif ayrımcılık yaptığım kişilerdir. beni takip edenleri ben de takip ediyor, yazılarını düzenli okuyor ve elimden geldiğince beğeniyorum. iyi ki varlar.
devamını gör...

sözlükte en belirgin olan durum şu.

her yerde olduğu gibi, burada da ciddi bir 'boş işlerle uğraşan çoluk çocuk tayfası ' salgını hasıl oldu.

açılan başlıklar bunun ispatı.
gündemle alakalı, gerçek hayatla alakalı başlıklar, hiç rağbet görmüyor, anında akıp gidiyor.

gençler de, bu eleştiri yapıldığında,

' yaa ama biz buraya kafa dağıtmaya geliyoruz, herkes sizin istediğiniz gibi yazmak zorunda mıı ' gibi, anlamsız bir savunmayla karşılık verip, bu tutumlarını devam ettiriyorlar .

dün bir başlık vardı, şuna benziyordu,
' uzay aracında giderken, camı açıp el sallayan adam vs.vs.' , buna benzer bir saçmalık.

aklı başında, belli bir olgunluğa erişmiş bir kişinin açacağı türden başlıklar değil bunlar .

buna benzer başlıklar çoğalınca da kişi bir an kendisini çocuklarla oyun parkındaymış gibi hissedip, ortamdan soğuyabiliyor .

açık söylüyorum, genç kardeşlerim kızmasın bana, keşke belirli bir yaş grubundan aşağısını bu tür yerlere almayıp, onlara kendi yaş gruplarına göre sayfalar siteler açılsa.

bu kardeşlerimiz, 30 yaşına ana baba, dede nine muamelesi yaptıkları başlıklar bile açıyorlar burada .
artık yaş gruplarını varın siz tahmin edin ...
bu grup , yönetim tarafından bir şekilde tespit edilip, az biraz kontrol çarkına sokulurlarsa, sözlüğün elit ve kayda değer bir yol alması adına, güzel bir başlangıç yapılmış olacağını düşündüğüm durum ...

yine gelip, herkes özgürdür muhabbeti yapmayın sakın, çünkü bu muhabbet de artık baydı , bilesiniz...

örnek (bkz: denizde deniz kızları tarafından kovalanmam)
devamını gör...

hayat mottosu yerine koyduğum atasözüdür. genelde bilgileri araştırmamak değil de öğrenmek istememek ayıptır diye düşünülen sözdür. bundan dolayı da bilmediğini sormak ayıp değildir, aslında sormaman ayıptır.
devamını gör...

experience eşliğinde yapılan her şey.
spor olur, kahvaltı hazırlamak olur, yürüyüş olur, durup dünyayı seyretmek olur.
bir müzik bu kadar mı işler insana.
bu kadar mı anlatır hayatı.
şu adamı, şu performansı canlı dinlemeden ölmem dilerim.
devamını gör...

concorde uçaklarının uçarken geçtiği hız.
devamını gör...

sinirden kriz geçirmenize sebep olacak açıklamalardır.
içinde keşke bizim de evimiz yansaydı diyecekler gibi bir cümle geçiyor.

twitter.com/bulendecevit/st...


yüzsüzler. şeref yoksunları. iş bilmez adiler.
devamını gör...

mevlana biblosunu allah sanıp önünde secde ediyordum.
yanlışlıkla putperesttim bir zamanlar.
devamını gör...

“oysa benim ruhumda savaş var.
durmadan ölüyor içimdeki insanlar.”

-william shakespeare
devamını gör...

stanislaw jerzy lec sözü olup her dönem geçerliliğini sürdürür. özellikle vatandaşına değer vermeyen insanca muamele etmeyen toplumlarda daha iyi hissedilir bu.
türkiye'de en çok öğrenci veya asker olanlar hisseder bunu. etinizden sütünüzden yararlanılır sonra köşeye atılırsınız.
devamını gör...

aradığı mükemmel işi nihayet bulmuş yazardır.

canım, önümden bir çekilin lütfen...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sadece anne ve üvey babası değil, parayla bu çocuklara dokunan herkes ama herkes gereken cezayı almalı. bu yazılanlar, çizilenler delil niteliğindeyken neden? adalet işlemiyor. bu çocukların çizmesi gereken resim bunlar değil!
devamını gör...

2.aşamada sorulması gerektiğini düşündüğüm sorunsal.

bu aşamaya gelmeden önce bir, içerisinde iki sorun barındıran aşama mevcut bulunuyor.
şöyle ki; insanlık olarak etkin bir aşıyı bulduk mu? bu bulduğumuz etkin aşıyı herkese zorunlu olarak uygulayacak mıyız? bu hususta mevzuatımız ne kadar doygun? zira türkiye'de zorunlu aşı için 1593 sayılı kanunun 57 ve 72. maddelere bakılır. orada da sınırlı sayma ilkesiyle düzenlendiği için kanun düzenlemesi yapılmadan sars-cov-2 virüsünün sebep olduğu covıd-19 hastalığına zorunlu aşı tatbik edilemeyecektir.
bir diğer görüş ise aynı kanunun 64.maddesinin buna cevaz vereceğidir. fakat anayasa mahkemesi halime sare aysal kararında biyo tıp sözleşmesi ve 1593 sayılı kanunu ve diğer mevzuatları değinerek, zorunlu aşıyı anayasanın 17.maddesine aykırı bulmuştu.

bu neden önemli? toplumun tümü aşılanmadıkça, bağışık hale gelmedikçe hastalığın bitme olasılığı yok. zira sizin bu sene olacağınız aşı, olmayanların vücudunda mutasyona uğrayan sars-cov-2'ye gelecek sene yanıt vermeyebilir! maku

yani emin miyiz? ve de herkese uygulayabilecek miyiz?

sonrasında para konuşulmalı bence. zira mevzuat ve içtihatlar pek uygun gözükmüyor.
para konusunda şahsi kanaatim ise, güvenli ve bağışıklık sağlayan aşının tüm herkes için (kaç doz gerekiyorsa bağışık olmak için) ilk seferde ücretsiz olması. sonraki yıllarda risk gruplarına ücretsiz sağlıklı bireylere makul ücret (2 doz ise misal, doz başı 50 tlx2:100 tl gibi) makul fiyatlara yapılabilir olması.

hani bu son ihtimal, bana göre zaten ücretsiz olması gerekir. ama olmayacaksa şayet ilk seferde kesin ücretsiz olmalı, sonraki seneler için sağlıklı bireylere makul fiyatlar.

nacizane. sevgiler.

(bkz: anayasa mahkemesinin halime sare aysal kararı) (bkz: zorunlu aşı)

edit: ücretsiz olarak uygulanmasıyla çözüme kavuşmuş sözde sorunsal.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim