dokuları besleyen atardamarların yetersizliğine bağlı oluşan doku ölümüdür. dokuların fizyopatolojik bir nedenle yıkımı veya kan akımının kesilmesine bağlı olarak oluşan doku kaybıdır.
devamını gör...

müşterilere günün menüsünü ya da herhangi bir yemeği konuşmanın başında önermesi detayıdır. muhtemelen elde kalan yemek kitlenmeye çalışılıyordur.
(bkz: taze çupram var.)
(bkz: kalamarım taze efendim.)
devamını gör...

üniversitedeyken ders araları uzun olduğunda kaç kitap bitirmişimdir o kafelerde. gayet okunuyor.

arkadaşınızla buluşurken bekleme süreniz uzunsa o vakti de okuyarak geçirebilirsiniz. kimse kafede telefonla uğraşan insanlara laf atmaz zaten. kendinin yapmadığı bir şeyi yapanlara atar. kimse size samimi görünmek zorunda değil.
devamını gör...

21 aralık'tan 31 ocak'a kadar devam eden, soğuk kış günlerine denir. zemheri de, arapça kırk sözcüğünden kaynaklanan erbain günleri olarak anılır. kışın en soğuk kırk günü anlamına gelir.
devamını gör...

"bak ben sana bir caddeyim
üzerimden geçtiğin her sabah.
bir ağacım ben sana,
bir akasya,
gölgemde otobüs beklediğin."

neden uzaksın soruna cevap olur belki. hoş buradan bihabersin ama olur da bi gün okutursam diye not düşüyorum işte. ha bi de bazen kırılıyorum ama beni kırdığın için üzüleceğini bildiğimden sadece gülüp geçiyorum.
devamını gör...

ertelememek.

iyi bir yaşantıya sahip olmanın yolu zamana uyum sağlamaktan geçer. zamanında yapmamız ya da söylememiz gereken şeyleri erteleyerek bir bakıma hayatın bizi ertelemesine sebep oluyoruz aslında.
devamını gör...

arkadaşlar sevişme eksikliğiniz varsa gidin sevişin. edepsiz saatler ne la *
devamını gör...

ya ümitsizsiniz ya da ümit sizsiniz. ya çaresizsiniz ya da çare sizsiniz.

(bkz: behçet necatigil)
devamını gör...

ve perde;

carl ebert 1887 berlin doğumludur. tiyatro ve opera eğitimi almıştır. bizi ilgilendiren durum ise hitler’in almanya’da ağırlığını ortaya koymasıyla başlar. ebert, hitler politikalarını eleştirir ve bunun sonucu olarak berlin’de bulunan tiyatrosu kapatılır. ebert, almanya’dan ayrılmak zorunda kalır. çünkü kalırsa sonunun ne olacağını bilir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
1936 yılında ankara’da ilk konservatuar kurma çalışmalarına başlanır. ancak bir sorun vardır. kim eğitmenlik yapacaktır? carl ebert, atatürk ve inönü’nün daveti ile ankara’ya gelir ve yaklaşık 10 yıl sürecek tiyatro ve opera eğitmenliği süreci başlamış olur. konservatuar kurulum aşamasında başka bir almanı daha görürüz. kompozitör prof. paul hindemith. yol haritasını ve kurum yasalarını yapan kişidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ebert, yanına dil bilen bir yardımcı ister. bu kişi mahir canova’dır. mahir canova’nın sonraki yıllarda yetiştirdiği isimler arasından birini örnek vermek yeterlidir. (bkz: yıldız kenter)

ebert’in ankara opera öğrencileriyle sahnelediği ilk gösteri mozart’ın “bastien und bastienne” adlı şarkılı oyun denilen singspiel’dir. sonraki yıllarda yine mozart’a ait olan ve yapıldığı dönem, mozart’ın başını çok ağrıtan operası “figaro’nun düğünü”dür.

ebert’in opera ve tiyatro hayatımıza etkisi büyüktür. modern tiyatronun kurucusudur demek yanlış olmaz.

kaynak: türkçe kaynak almanca kaynak
devamını gör...

yazın öğle sıcağında üstlerinde yün kazak altlarında kadife pantolon olan gizemli insanlardır.
devamını gör...

rektörü de atayan cumhurbaşkanı. siyasetin bilimden de elini çekmesi gerekiyor, bilimin gelişebilmesi için.
devamını gör...

10 temmuz 1939 yılında tokat'ta dünyaya gelen siyaset bilimi profesörü ve gazeteci. 21 ekim 1999 tarihinde aracının üzerine koyulan bombalı paketin infilak etmesi sonucu hayatını kaybetmiştir.
devamını gör...

hız öldürür kamu spotunu önerebileceğim başlıktır. çok hızlı büyüme ilk başlarda güzel gözüksede süreç içerisinde kontrol edilemez bir hal alabilir. o yüzden yavaş ama temkinli ilerlemekte fayda görüyorum.
devamını gör...

iletişimsizlik ve yalnızlık.
devamını gör...

duyduğum fıkra gibi bir mevzu .
hemşerimizin biri memlekete gelmiş. ankara'da ikamet ediyor. burada bir yakınıyla karşılaşıyor ve yakını da hanımının rahatsız olduğunu ve ankara'ya hastaneye götüreceğini söylüyor ve hemşeriden evinde kalmak için adresini nasıl bulacaklarını soruyor. hemşehri de artık ya gırgırına ya da sahiden cevap veriyor ve şöyle söylüyor :
" çok kolay. otogara iner inmez herhangi bir taksiciye ankara mamak ahmet şafak dedin mi hemen getirirler.
......
yakını, daha sonra ankara'ya gidiyor ve otogarda taksicilere aynen böyle soruyor. ankara mamak ahmet şafak adresini duyan taksicilerden :

"yahu, mamak'ı anladık da ahmet şafak kim o'nu bilemedik"

" kim takar allah aşkına, ankara'da bir sürü ahmet şafak var, nereden bilelim"

gibi cevaplar alıyor ve sonuç hayal kırıklığı....

memlekette tekrar karşılaştığı akrabasına ankara'ya vardıklarında sordukları taksicilerin kendilerini tanımadığını söyleyince de, hemşehri de işin içinden sıyrılmak için yanlış taksiciye sorduğunu söylüyor.
devamını gör...

güzel bir harekettir. sonraki yıllarda kitabı çıkarıp da tekrar okumak isteyebileceğinizin yanında sadece kitabı alıp altını çizdiğin yerleri okumak isteyebilirsiniz. her kitabı ikinci defa okumak maalesef mümkün olmuyor. gidip de sefiller kitabına vereceğim zamana (maalesef) yazık. en sevdiğim kitap olmasının yanında 1700 sayfayı tekrar okumak yaklaşık bir ayımı alacaktır. onun yerine alırım kitapları, çizdiğim yerleri okurum. kitap yeniden kafamda canlanacaktır, zamandan da tasarruf etmiş olup başka kitaplara zamanını harcamış olacağım.
edit: lütfen kütüphaneden aldığınız kitapların altını çizmeyin. onlar size ait değiller.
devamını gör...

eğitim konusunda 19 yılda çığır açan partinin seçtiği bakanın dile getirdikleri, akıl tutulmasının göstergesidir. ilk yıllarda sürekli sınav sistemini değiştirdiler ardından 4+4+4 eğitim sistemini getirdiler. bütün amaçları imam hatip eğitim kurumlarını yaymak ve kız çocuklarının okula gitmesinin önüne geçmekti. bugün ülkemizde online eğitim tam manasıyla rezalettir. sadece özel okulların kendi sistemleri aksamadan devam etmektedir. elbette ki parası olan eğitimi aksatmadan alabiliyor. ülkede en büyük gelir kaynağı eğitim kurumlarından sağlanıyor, şaka gibi....
uzaktan eğitim kalıcı hale gelirse, kırsal kesimdeki aileler çocuklarını kesinlikle okula göndermeyeceklerdir. bu işten en çok zararı yine ve yeniden kız çocukları görecektir. istanbul sözleşmesi ile erken yaşta evliliklerin önüne geçilmeye çalışılıyordu, onu da etkisiz hale getirdiler.
bakan beyler kendi okul zincirini kapatsın bakalım, o zaman samimiyetine inanalım.* neden bu ülkede bir kesim, eğitim gibi temel olan haktan bilerek ve istenilerek mahrum bırakılıyor. çıldırmamak elde değil!


bu videolar abartılı gelebilir, neyse bir profesöre kulak verelim;

umarım bu durum gerçekten kalıcı olmaz, böyle bir sistem oturtulursa eğer kesinlikle 19 yıldır hazırlığı yapılan ülke için karanlık yılların başlangıcı olur.
devamını gör...

y kuşağı ile alfa kuşağı arasında kalmış zeki bir kuşaktır. tek şansızlıkları teknolojinin hayatımıza aktif bir şekilde girdiği dönemlerde ergenliklerini yaşadıklarından google’nin içerisinde kaybolmalarıdır.
devamını gör...

"epigrafik mırıldanmalar

ı/
baba diyorum, incinmiş yazdan
bir ıslık çamların ağzına yakışık

çok orman ki sığla geçitlerinden
güneyli yaz sağanakları kaçkını

nane kokuşlu iç bahçelerimde
eksilmiş narlar dalında kallavi

alnıma inmiş toroslar dikine,
mor pürenleriyle ön balkonda

ıı/
anne diyorum, hayal defterinde
çulluklar geçiyor boylamımdan

gölün üstünde erguvan çemberi
balıkçı türküleri, ağlardaki kefal

al diyorum dumanlı kamışlardan
rüzgârın fısıldadığı paslı mızrağı.

ııı/
kesilmiş içimde incirin kar sütü
bakırcılar çarşısına uzak geçmiş

rampada bitsin diyorum asfaltın
nilüferlerin sınandığı yerde safir

ney ağzımıza lehimli sülfür şarkı
zımpara taşı, annesiz, babasız döl

varlıkla yokluk arası cinnet valsı
ilk ölüm vuruşu tekleyen akrebin

ıv/
baba biçiyorum, silinmiş atlastan
bir fırtına vadilerin ağzına alışık

anne çiziyorum, unutma defterine
kuşlar göçüyor, şehrin çatırtısından"

güçlü_
devamını gör...

çocukluğumda, konu komşuda bulduğum tohumları, hemen bahçemize sokardım. bir kaç aya patlardı.
her patlayanı başka bir renk olurdu. sonra da alır başını giderdi, göğe doğru.
ankara'ya geldiğimde, bir baktım tüm sahipsiz topraklar bununla dolu.
ankara'nın endemiği imiş meğer hatmi çiçeği. trabzonda bizim ilgimiz sayesinde yaşıyormuş.
yürüyüş yaparken karşıma çıktı.
bir kaç adet hatmi çiçeği bırakıyorum buraya.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim