* avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen
*gökyüzünde bi bulut
*bitlis’te beş minare
*biri yazlık, biri kışlık, iki platonik sevgili
*büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı
*ıslıkla da çalınabilen dört anonim türkü
*palandöken’de bir palan, iki döken
*kastamonu’da üç kasto
*üç fay hattı
*bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma
*dünyada mekân
*ahrette iman
*denizde kum
*uzayda yerçekimsizlik
*bi çuval gazoz kapağı
*bi kibrit kutusu sigara izmariti
*on sekiz saç biti
*biri ingilizce 6 adet küfür
*yirmi tane boş naylon poşet
*sevenlerin kalbinde kurulmuş bir taht
*bi kuru saç sakal, kıl, tüy, yün
*üç ayrı parkta üç ayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank
*bi ayakkabı çekeceği
*iki büyük taş kütlesi
*bir adet ağaç gölgesi
*üç kuş kanadı sesi
*bi sürü kedi köpek
*bi marmara denizi
*camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci
*her akşam karıştırılan dört çöp bidonu
*çalıp çalıp kaçılan beş melodili apartman zili
*nakit 15 kuruş
*anne babadan kalma, yarısı yaşanmış bi ömür

can yücel
devamını gör...

çok yalnızım sözlük..
devamını gör...

1) fuzuli:

şiirlerinde hem ‘’gereksiz, bir işe yaramayan’’ hem de ‘’faziletli, erdemli’’ anlamlarına gelen ‘’fuzuli’’ mahlasını kullanan şairin asıl adı ‘’mehmet’’tir.

türkçe şiirlerini azeri türkçesiyle yazmıştır.

bir ‘’gazel şairi’’dir.

‘’aşıkane gazel’’in en büyük temsilcisidir.

‘’ızdırap şairi’’ olarak da bilinir.

divan şiirinin en lirik şairidir.

gazel ve mesnevilerinin temel konusu insandır.

en güzel sehlimümteni (basitlik içinde derinliğe ulaşma) örneklerini vermiştir.

‘’şikayetname’’ isimli eserinde dönemindeki devlet memurlarını eleştirmiştir.

‘’su kasidesi’’ isimli eseri, hz. muhammed için yazdığı ‘’naat’’ türünde yazılmış olan bir eserdir.

‘’leyla ile mecnun’’ isimli eserinde beşeri aşktan ilahi aşka geçiş temasını işlemiştir.

‘’beng ü bade’’ ve ‘’sakiname’’ eserleri de şairin önemli eserlerindendir.


2) baki:

fuzuli gibi bir ‘’gazel şairi’’dir.

‘’rindane gazel’’in en önemli temsilcisidir.

şiirlerinde tasavvufi konulara yer vermemiştir.

mahallileşme akımının en önemli temsicilerinden biridir.

şiiri ‘’söz ipliğine inciler dizmek’’ olarak tanımlamıştır.

hayatın zevk ve eğlencelerine yönelmiştir.

mesnevi yazmamıştır.

şiirlerinde devrinin görkemli ve zengin hayatı hissedilir.

‘’kanuni mersiyesi’’ isimli eserini, kanuni sultan süleyman’ın ölümü üzerine yazmıştır. terkibibent türünde bir eserdir.

devrinde ‘’sultanu’ş şuara’’ olarak bilinmektedir.


3) zati:

devrinde yetişen ‘’baki’’ gibi çok önemli şairlere hocalık yapmış bir şairdir.

ziya paşa tarafından ahmet paşa ve necati ile birlikte ‘’türk şiirinin temellerini atan şairler’’ arasında sayılmıştır.

içinde yaşadığı sosyal hayatı şiirlerinde hissetmek mümkündür.
gazelleri, kasidelerine oranla daha sade bir dille yazılmıştır.

‘’şem ü pervane’’ ve ‘’edirne şehrengizi’’ isimli eserleri önemlidir.


4) hayali bey:

‘’diyar-ı rum’un sultanu’ş şuarası’’ olarak anılmıştır.

tek eseri ‘’divan’’dır.


5) taşlıcalı yahya:

devrinin en ünlü mesnevi şairlerinden biridir.

hamse (beş mesnevi) sahibidir.

mahallileşme akımının temsilcilerinden biridir.

şiir dilinin sadeleşmesine katkıda bulunmuştur.

‘’şehzade mustafa mersiyesi’’ isimli eserini şehzade mustafa’nın ölümü üzerine yazmıştır. terkibibent şeklinde bir eserdir.


6) bağdatlı ruhi:

şiirleri oldukça sade ve akıcıdır.

sosyal hayata ve sosyal olaylara şiirlerinde yer vermiştir.

en çok gazel yazan divan şairlerinden biridir.

fuzuli’den etkilenmiştir.

‘’vahdetivücut’’ anlayışını benimsemiştir.

‘’terkibibent’’ isimli eseri, şairin en önemli eseridir.


7) nevi:

şehzade mehmet’in sünneti dolayısıyla yazdığı ‘’suriyye’’ eseriyle meşhur olmuştur.

8) emri:

‘’muamma (manzum bilmece)’’ şairi olarak tanınmıştır.


9) güvahi:

‘’pendname (kenzü’l bedayi)’’ isimli nasihatname türünde eseriyle ünlenmiştir.


tanım: 16. yüzyıl divan şairleri hakkında yükseköğretim kurumları sınavı'na yönelik bilgi içeren başlıktır.

kaynak: edebiyat notlarım.
devamını gör...

25 yıl yaşadım. hukuk okudum, liseli bir ergenin tepkisel olarak yaptığı bir seçimdi. bölüm şu anda umrumda değil. ruhsatı 1-2 aya alacağım ve hala ne yapacağımı bilmiyorum. kendi hayatımı kendi ellerimle mahvettiğimi düşünür dövünürüm hala, geç büyüdüm biraz. hatrı sayılır güzellikte bir ömrüm olmadı, absürt çelişkiler-engeller-angaryalar arasında sıkışmışlık ve dağınıklık içinde stres dolu bir hayat. huzurla nefes aldığım günler sayılıdır.
çok sonradan farkına vardığım şey ise huzurlu hissettiğim her anın hep bazı katı gerçeklere sırtımı döndüğümde gerçekleşmesiydi. küçümsemeyin, çünkü bu gerçekleri yadsıma meselesi melankolik ve genel olarak depresif bir ruh haline sahip insanlar için paha biçilmez bir psikolojik terapidir. ya da kişisel gelişimci gibi konuşmayı bırakıp şöyle söyleyelim bu çarpıtmanın kendisi bir köle ahlakıdır.
ben, 2 senelik inişli-çıkışlı karşılıklı olarak da çeşitli fedakarlıklarla geçen ilişkimde hiç ummadığım bir anda aldatıldım.
zor bir hazım sürecinden sonra -buraya üç harfle hemencecik yazılan zor kelimesi çok fazla şey taşımaktadır- karşımdaki kişiye kendi zihnimdeki ideal insanı giydirdiğimi, bunun ilişki içerisindeyken karşı tarafı gerçekten tanımayı imkansızlaştırdığını, sürecin benim için kör ve mutlu olarak geçtiğini gördüm. ilişki içerisindeyken görmezden geldiğim veya yüzleşmediğim bir çok şeyi işin dışına çıkıp rasyonel bir şekilde düşündüğümde karşımdaki kişinin karakterine ve mizacına dair onlarca ipucuyla yüzleşmediğimi ve onları görmezden geldiğimi farkettim. manipüle olmuştum ancak bunun farkına, manipüle olduğum sürecin dışına çıkmadan varamazdım. burada sorun ilk baştaydı, yani manipüle olmanın kendisiydi sorun. hatta en son aldatılmama bu kadar şaşırmama şaşırır bir halde buldum kendimi.
bu bireysel ve insan-insana edinilen tecrübeler bir çok teorik aydınlanmadan güçlüdür. doğrudan öznesinin siz olduğu bir süreç sonu gelinen duygu durum değişimlerine kitaplarla gelinmez. bunu eskiler hakk-ul-yakîn/ ayn-ül-yakîn/ilm-ül-yakîn diye ayırmışlar.
bu ayrım kısaca şunu ifade eder; size denizde yüzmenin nasıl olduğunu anlatırım ve yüzmek hakkında bir takım teorik bilgilere sahip olursunuz, sonrasında gelir yüzen insanları kendiniz izler ve bilginizi güçlendirirsiniz. ancak hakk-ul yakin olmak için o denize girmeniz şarttır. girmezseniz, suyun teninize değmesinin nasıl bir şey olduğunu hiçbir zaman öğrenemezsiniz. yani gerçek anlamıyla yüzmek nedir bunu bilmek için teorilerle yetinemezsiniz. bundan dolayı insanı asıl dönüştüren şey tecrübeleridir, düşünceler sonradan gelir.
kişi yapıp ettiklerinin çoğunu düşünceleri ile değil, duyguları -veya buraya güdüleri de yazabilirdim aynı şey- ile yapar. ki bilindiği gibi 2500 senedir sanılanın aksine insan irrasyonel bir varlıktır. bu gerçeklerin farkında olduğum için saç-baş yolmadım tabiki. ilk başta kendime kızsam da bunun yersiz olduğunu anlamam için insan doğası üzerine biraz kafa yormam yeterli oldu. çünkü kadın-erkek ilişkilerinde belirleyici olan şey güdüler ve duygulardır. karşı cins işin içine girdiğinde denklemde hep fazladan bir bilinmeyen daha olur. bu tür doğal güdülerin ve duyguların işlerlik kazandığı her türlü ilişkide akıl karardığı için kişi manipüle olmaya açık hale gelir. gördüğünüz gibi çok zor bir denklem değil bu. tabiki denklem dıştan bakarken zor değil, ilişkinin içindeyken denklemi dahi göremezsiniz ki bir de çözeceksiniz. imkansızdır. tüm bunlardan dolayı da; süreç sonunda "bunların nasıl farkına varamadım", "ne salakmışım" tarzı gereksiz yakınmaların hiçbir anlamı yoktur. çünkü ilişki içerisinde iken burada anlattığım gibi teorik ve rasyonel süreçler yoktur. benim birçok şeyi gözardı etmem bilinçli olarak yaptığım bir şey değildi. orada schopenhaur'ın "irade" dediği ve kör bir bilinci oturttuğu güç hakimdi. aklı kapatan duygu durumlarının içerisindeyken hiçbir zaman rasyonel olarak kendinizi çözümleyemezsiniz. o yüzdendir ki vaizler her zaman felsefecileri yenerler. duyguya oynayan her zaman kazanır. kimse heidegger'in teorik-soyut-anlaşılmaz dilini cübbeli ahmet hoca'nın esprilerine tercih etmez. çünkü insan esas itibariyle doğal bir varlıktır ve onu bükerek-çarpıtarak yani düşünerek kültürü inşa etmiştir. bu sahte yapıntılar içinde insan sadece duygulara-inançlara ihtiyaç duyar. hiçbir zaman "düşünce" bir ihtiyaç olmamıştır. çünkü düşünce yalnızlaştırır, belirli ortak gelenek-inanç ve duygulara dayalı olarak oluşan toplum, bunların tümünü düşünerek yadsıyan tek başına bir adamdan doğal olarak nefret edecektir.
aciz bir varlık olan insanın aklının kusurlu yapısı rasyonel olarak çalışmaz. hayatta kalmak için ötelerden gelen bir anlama- amaca ihtiyacı vardır. bu amacın etrafında kümelenenler işbirliği içinde yaşayabilir, düzen kurabilir, gelenekler icat edebilir ve birbirlerine güvenebilirler. bu sahteliklerin kurulmasının yegane amacı budur. hayatta kalmak için doğayı gerek teorik gerekse pratik bunca çarpıtmaya karşın gerçekliğin kendisi dolaysız olarak romantize edilecek veya anlamlandırabilecek bir şey değildir. gerçeği çarpıtmanın benim yaşadıklarım gibi ağır bedelleri vardır, ilk başta düşünmek yalnızlaştırsa da, kişi kendi hayatının öznesi olmayı ve nasıl olduğunu bilmediğimiz ve fırlatıldığımız bu varoluşu en gerçekçi kavrayışı düşünerek kazanır.
insan bilmediği şeye arzu duyamaz. hiç somon füme yemeyen birinin canı balık çekemez. düşünmek de böyledir, düşünmenin ve sağduyuyu yıkmanın hazzı onu tatmadan, başlangıçta birçok bedeli göze alarak yola çıkıp düşünmeden bilinemez. gerçeği olana indirgeyen ve kavramı tanımayan hiçkimse kendi hayatının öznesi olamaz. edilgenleşir ve içinde bulunduğu popülist akışın müşterisi olarak kalır. müşteri olarak kalmak bütün içerisinde birey olarak erimek demektir ve bu anlamsız ve yaşanmaya değmeyen bir varoluş tecrübesidir. neyi niçin yaptığını düşünsel olarak temellendiren kişi, önceden ona verili ve kurulmuş hiçbir hakikati ve kültürü kabullenmediği kendi ahlakını ve dünya görüşünü kendisi düşünerek inşa ettiği için "kendisi için varlık" olabilir. bütün bunlardan dolayı düşünmek ilk başta yıkıcı bir faaliyettir ve yıkmak gerçek anlamda özne olmanın tek şartıdır. işte bu tecrübe gerçekle temas etme şansını doğurur.
dil, görüntü veya yazı ile kurulan anlatıların hepsi gerçeği, öyle veya böyle indirger, gerçeği kendisi imal eder ve bu sahtedir. çoğu psikolojik-sosyolojik krizin de muhtemel sebepleri bu anlatıların gereğinden fazla topluma mal olması ve gerçekle ilişkinin imal edilmiş-üretilmiş şeyler üzerinden kurulmaya çalışılmasıdır. bu durum tüm topluma sirayet ettikçe hastalık da kolektif bir salgına dönüşmektedir. bu salgının dışında kalmak yukarıda dediğim düşünsel bir süreçle mümkündür.
bu süreçte edinilenlerin doğru-yanlış olması önemli değildir. önemli olan sağduyudan kaçınabilmek, yanlış da olsa öznenin ve kurucu ögenin insan olmasıdır. aristo'da yanıldı. biz bugün yerçekimini biliyoruz yani aristo'nun iddia ettiği gibi maddenin hareketinde bir erek yok, mesele kütleçekim. ama öyle güzel yanılmıştır ki aristo, o yanlışlardan bugün medeniyet dediğimiz şey doğmuştur.
leyla ile mecnun hiç yaşamadı. yaşadılarsa bile leyla şu an akp'li bir müteahhitle evli. rant konuşulan yemeklerde eşinin yanında gururla boy gösteriyor, instagrama yeni boyattığı evini atıp çevresine nispet yapıyor. lost dizisindeki gibi bir ada yok. hiçbir zaman da olmadı. insanlık hiçbir zaman doğa kanunlarının öyle veya böyle kesintiye uğradığına şahit olmadı. zamanda yolculuk diye bir şey yok. şehir ve medeniyet dediğimiz şeyin temelleri savaş ve sömürüye dayalı. hayat koca bir lars von trier filmi gibi. hiçbir zaman adil bir dünya kurmak mümkün olmadı. ötelerden insanlığa haber getiren, uçan kaçan herkes sahtekar, deli veya hasta. bilimin katı yasaları ve felsefenin teorik kavramlarıyla kurulu bir kültür ve medeniyet var. ve bu medeniyet tamamen sahte. doğal değil, ancak çok güzel. insan ne kadar çarpıtmaya ihtiyaç duysa da gerçek, hiçbir zaman bizim içimizdeki çocuğu, sevgi kelebeğini, filmlerde etkilendiğimiz hikayeleri onaylamayacak. gerçek tüm ihtişamıyla ortada. tek otorite doğa. öyleki onunla veya ona rağmen her şeyi kuruyor ve yapıyoruz.
insan olmanın en temel şartı özgürlüktür. kölelik kalkalı 150 sene oluyor daha. biz insanlık tarihinin çok çok ilkel bir aşamasındayız. bundan böyle her şey hızla gelişecek, değişecek ve mekanize olacak. bu kulağa hoş gelmiyor, ancak böyle. tüm bunlara rağmen bir şekilde evimizi arıyoruz. bir anlam olsun, varlığımız anlam kazansın istiyoruz. otorite ve büyük anlatılar uyduruyoruz. en temel insani ihtiyacımız ironik bir şekilde özgürlüğü devrecek bir otorite bulmak. ama yok. hala arıyoruz.
devamı gelecek.
devamını gör...

modayla ilgilenen erkek kadar normaldir.
devamını gör...

güldünya'lar öldürülmeyip yaşadığında, kaçmadığında, korkmadığında, rahatça ağız dolusu güldüklerinde..
devamını gör...

inanın kendimin
“yokluğunda çok kitap okudum”
bana birkaç hayati meseleyi ödünç ver kalbim
görüş günlerinde seninle konuşabilmem için.
kalbim neden ben?
sırf sevinsin diye seni bir kere bile
elinden tutup parka götürmedim.

didem madak
devamını gör...

başrollerini brad pitt ve cate blanchett paylaştığı biraz fantastik biraz dram dolu bir film. ana olay örgüsü de baş karakterimizin tersine yaşlanması, hayatında yaşadığı zorlukları kısaca hayatını anlatan bir film.

ana karakterimiz olan hastanede yatan yaşlı teyzemiz yani ana karakterimiz olan daisy kızına benjamin'in günlüğünü okumasını ister ve hikayede öyle başlar. 1. dünya savaşının bittiği gün benjamin doğar ama maalesef ki annesi doğumda ölmüştür. babası çocuğu görmek için geldiğinde de annemizin son sözleri benjamin'e iyi bakmasını babaya tembih eder. ama iş düşündüğü gibi olmaz benjamin'in yüzü buruşuk buruşuk aşırı çirkin bir bebektir babası bir yaşlı bakım evinin önüne bırakır. orada da daisy ile tanışır asıl aşk hikayemiz böyle başlar.

-spoiler-
bence en detay verilmesi gereken konularda benjamin'in hayatı atlanmış gibiydi. evet hikaye daisy üzerinden gitse e bazı yerlerde benjamin'in hayatının nasıl zorlandığını görmek isterdim. hayatında o kadar insan ölüyor ama benjamin hep tepkisiz. şahsen ben intihar etmeyi denemesini izlemek hoşuma giderdi zaten çocuğun hayatında hiç bir şey yolunda gitmiyor. daisy kaza geçirdiği zaman benjamin'in o halini görmesini istemediği için yanından kovmuştu. aynı şey benjamin'in çocuğunun benjamin'i öyle görmesini. daisy'e yük olmak istememesi bana çok mantıklı geldi. ben olsam bende giderdim. ama o kısımda da psikolojik olarak nasıl olduğunu günden güne nasıl gençleştiğini orada ona çocuk olduğu için iş vermemelerini açıkçası yine başa geliyorum yaşadığı zorlukları izlemek daha güzel olurdu. sonu gerçekten etkileyiciydi ama daisy'nin o yaşlı bakım evine yerleşmesini de detaylı görebilirdik sonuçta çocuğu vardı benjamin ona para da bırakmıştı biraz akıllarda soru işareti kaldı diyebilirim.

film birçok ödül de aldı en prestijli olan oscar ve bafta ödüllerine layık oldu.

benim puanım da 8.5/10
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

internete satış için koyduğum bir ürün kısa sürede satıldıysa, (bu sabah oldu ondan bu tanımın ilhamı :) o bildirimi görünce, önce bir vuhuuu diyorum, annem diyorki hemen satış oldu dimi, ve de ucuza aldıysam, o aradaki kar çok keyifli, geçimimi bununla sağlamıyorum ama bence herkes denemeli, bir şeyler alıp satmak çok güzel, bir de tamiratını, restorasyonunu yaptıysanız, yani siz de emeğinizle bir değer kattıysanız çok keyifli, aslında genel olarak insanın, yaptığı bir şeyin, gösterdiği bir duygunun, verdiği bir değerin, karşılığını görmesi, karşılığını alması çok tatmin edici bir şey, yani hakkının teslim edilmesi, bunu bir hesap olarak, çıkarcılık olarak düşünmeyin, insanın hak ettiği değeri görmesi, alması anlamında söylüyorum...
devamını gör...

uygulamaya geçirilmesinin mümkün olup olmadığını merak ettiğim durum.

işin duygusal boyutu açısından bakacak olursak halihazırda evcil hayvanlar sahipleri açısından kendi çocukları gibi ancak; diğer açıdan böyle bir uygulamanın hayata geçirilmesi yoluyla hayvan bakım maliyetleri bir nebze olsun hafifletilerek daha çok hayvanın sahiplenmesinin önü açılabilir gibi geliyor bana. tabii işin bürokratik boyutunu bilmiyorum, sadece bir fikir bu.

bunun dışında veterinerlik hizmetlerinin de en azından belirli bir ölçüde devlet destekli hâle getirilmesi sağlanabilir. aynı devlet hastaneleri gibi hayvanlar için de bu tür devlet destekli klinikler açılabilir diye düşünüyorum. aslında hayvan barınakları gibi yerlerde belediyelere bağlı olarak zaten var sanırsam ancak; bu benim bahsettiğim koşulları karşılamak için çok yetersiz.
devamını gör...

ayıp eden kişidir.

bekarlar dururken neden evli? bunu da bi çözemedim yani. hadi bilmiyordun da sonradan öğrendin. e öğrendiğin anda bassana tekmeyi... e ama sevgi... sevgi mi? ne sevgisi yaa. bıraksana allasen. bugün karısını, seninle boynuzlayan, yarın seni de başkasıyla boynuzlamayacak mı? yok aşk bilmem ne, geçin bunları. ohooo adam portfolyo bile genişletebilir. hiç öyle bu adam ben seviyor, bana aşık diye kendinize, güzelliğinize güvenmeyin.

hem ne demiş bi halk ozanımız evliye gönül verme, eve gider unutur. bekar gezelim, evliye gönül vermeyelim efenm. hem bekarlar daha çekici, evli adamın ruhu a pejmurde olur yani, nasıl çekici buluyorlar hayret doğrusu. ehh. . * *
devamını gör...

evet çok özgür bir sözlüğüz. herkes istediği başlığı açabiliyor.

bir de biz küfürsüzüzüzüz.
devamını gör...

ıssız adaya düşünce mr.wilson ile konuşmak.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

dünya'nın en büyük çölü sahra çölü değildir, antarktika'dır.*
devamını gör...

"ne gezersin tanrı ile aramda... " şiiri ile siyasal islamcılara oklarını saplayan rakı sever şair.
devamını gör...

para lazım mı?
devamını gör...

ünlü fransız matematikçi ve filozof descartes'ın "cogito ergo sum" yani "düşünüyorum öyleyse varım" sözünü hepimiz biliriz. peki nasıl düşünüyoruz? hemen herkes düşündüğünü ve iyi bir düşünür olduğunu "düşünür". peki bu düşüncelerimiz ne kadar sistematik gerçekleşiyor? işte bu noktada karşımıza çıkan düşünme biçimlerinden birkaçını incelemek istedim.

sözlük genelinde bazıları parçalar halinde incelenmiş modelleri de tek bir yazıda toplamış olacağım. eğer başlığı varsa, tıklayarak oraya gidip daha detaylı bilgiye erişebilirsiniz. yoksa kendiniz açabilir ya da yine bu başlık altında fikirlerinizi belirtebilirsiniz.

altı temel düşünme biçimi vardır. bunlar eleştirel, analitik, yansıtıcı, yaratıcı, yanal ve metabilişsel düşünmedir. diğer kullanılan ya da ilginç düşünce metotlarına da yer vereceğim ama önce bunlarla başlamak istiyorum.

eleştirel düşünme
"şüphe." neyin nasıl yapılacağına dair en doğruyu bulmaya/seçmeye dair rasyonel bir yol izleyen düşünme biçimi. temel olarak ilgililik, geçerlilik, açıklık, anlaşılabilirlik, dengelilik, mantıklılık, doğruluk ve adillik kavramlarına dayanır. önyargılardan ve ani kararlardan uzak olmayı, problemi merkez alarak hareket edip merkezden uzaklaşılmaması hem de çok yaklaşıp kör bir açıyla değerlendirilmemesini hedefler. mevcut bilgi, mantık ve sağduyu çerçevesinde bir karar ya da yargıya varılmasını amaçlamaktadır.

analitik düşünme, yansıtmalı düşünme, gerçekçi düşünme, tümdengelimsel ve tümevarımsal düşünme gibi diğer düşünce metotlarını da kapsar aslında.

analitik düşünme
iş ilanlarının vazgeçilmezi olan analitik düşünme, aslında ögeleri ayrıştırıp inceleme, bütün ve parça arasında ilişki kurma durumudur. çözüm aşamasındaki problem bütün halde değil, uygun parçalar halinde incelenir. her parçaya ayrı ayrı çözüm bulunurken, bir yandan parçalar ve çözümlerin kendi aralarındaki uyumu yani bütüne yansıyışı göz önünde bulundurulur. bilgiyi neden-sonuç dahilinde, farklılıklar ve benzerlikleri ince eleyip sık dokuyarak işlemektedir.

yansıtıcı düşünme
"deneyim" özeleştiri yaparak düşüncenin eksik ya da kusurlu yanlarının bulunması, bunlar üzerine tekrar düşünülmesi ve kötü yanların düşünen lehine kullanılması durumudur. hatalar ve kusurlar saptanır, devamında buna uygun bir yol haritası çizilir. birey durumu kendi kendine değerlendirir ve ne kadar mantıklı olduğunu tayin edip buna göre düşünceyi kabul ederek harekete geçer ya da reddederek düşünme aşamasını gözden geçirir.

yaratıcı düşünme
yaratıcı düşünme, var olan norm ve standartlardan sıyrılıp var olmayanı hedefleyen düşünme biçimidir. yeni bir nesne, kavram, fikir, eser ortaya çıkarırken ön plana çıkan yaratıcı düşünme, eleştirel düşünmenin aksine birbiriyle ilgi ilişiği bulunmayan ya da "en doğru"yu aramayan düşünme modeli olarak değerlendirilebilir. bu farklılık ve uç oluş, merkezden uzaklaşma hadisesi alakasız, gerçeklikten uzak ya da absürt olmak zorunda değildir.

yanal düşünme
olayı/sorunu birden fazla açıdan ele alan, tek bir doğrunun ya da çözümün olmadığı düşünme biçimidir. fikirsel zenginlik ve ihtimal fazlalığı ön plandadır. rasyonellik kısıtlı olabilir. olası tüm senaryoların göz önünde bulundurulduğu ve fikir fazlalığı üzerinden ufuk genişletmeye yönelik düşünme metodudur. yaratıcı düşünce ile birlikte beyin fırtınası dediğimiz olayı ortaya çıkarır. altı şapkalı düşünme tekniğinin doğrudan karşılığı ve çıkış noktasıdır.

metabilişsel düşünme
ben buna öz farkındalık demeyi daha doğru buluyorum. bireyin kendisini tanıyıp, nasıl düşündüğünün ve en verimli sonuçları nasıl ortaya koyabildiğinin kritiğini yapması durumudur. kendisi için en iyi öğrenme ve karar verme tekniğine dair olan düşünmedir. yani bir nevi düşünmeyi düşünme ya da nasıl düşüneceğini düşünme diyebiliriz.

şimdi de temel düşünme biçimleriyle alakalı, onların temeli olmuş ya da onlardan esinlenilerek yola çıkmış birkaç düşünme biçimini daha inceleyeceğiz.

ıraksak düşünme
var olan bir bilgi ya da olaydan hareketle türetilip yeni yorumlar kazandırmak, düşünceyi başka düşüncelerle ilişkilendirmektir. bu düşünce biçiminde tek doğru yoktur ve ortaya çıkan alternatif cevaplarla birlikte ortaya çıkan farklı bakış açıları, olay ya da bilginin daha geniş bir perspektiften yorumlanabilmesine imkan tanır.

yakınsak düşünme
çok cevaplı düşünme biçimlerinin, bilhassa ıraksak düşüncenin tam tersi şekilde farklı fikirler arasındaki ortak noktayı, paydayı bulma yönündeki düşüncedir. bu bağlamda ortaya çıkan bir fikir ya doğru ya yanlıştır. düşünceler elenerek olabildiğince az sayıda, mümkünse tek doğruya düşürülür.

tümdengelimsel düşünme
herhangi bir bütünden yola çıkarak, o bütünün kapsadığı parçaların da bütün için geçerli olan özellik/bilgiye uygun oluşuna dayalı düşünme metodu. temel mantığımızın da işleyiş mekanizmalarından biridir aynı zamanda. istem dışı gerçekleştirdiğimiz unsurlardandır ve gerçekliği kesin olmamakla birlikte olası ya da geçerli durumlar için kullanılır. çarpıcı bir örnek olarak burçlar verilebilir.

aslan burcu egoisttir. abdulkadir aslan burcudur. bu durumda abdulkadir egoisttir.

tümevarımsal düşünme
tümdengelimin tersi olarak, özelden genele doğru bir yol izlenen düşünme metodudur. tıpkı tümdengelimdeki gibi geçerli ifadeler olmalarına rağmen gerçeği yansıtmak zorunda değildir.

abdulkadir egoist bir insandır, abdulkadir aslan burcudur, aslan burcu insanlar egoisttir.*

analojik düşünme
iki farklı durum, problem ya da birey arasındaki ortak noktalardan yola çıkarak diğer noktaları da eşleştirmeye yönelik düşünme biçimi. bilinenlerin olgunun ele alınıp, bilinmeyen olgunun açıklanmaya çalışılması durumu.
ahmet uzun ve cesurdur.
ali de uzundur.
bu durum da ali de cesurdur.

hipotetik düşünme
problem çözümünde yalnızca somut kısım ve yöntemlere değil, "hipotez" geliştirerek çözümle ilişkisi olan yollara da odaklanan ve bunları test eden düşünme biçimidir. ıraksak düşünme ile doğrudan ilişkilidir ve yine ıraksak düşünmenin pratik işleyişine dair harika bir temeldir. ve, veya, eğer gibi mekanizmalara dayanır. bilgisayar dillerinde de sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.
eğer x ve y olursa, z olur.

evet aklıma gelenler, değinmek istediklerim bunlar. düşünüyoruz. evet, insanız ve hepimiz düşünüyoruz. ama her ne kadar burada bahsetmesem de dogmatik düşünce, mantıksal olmayan düşünme, vasat düşünme gibi türler de söz konusu.

"olan bitene ne kadar geniş bir açıdan yaklaşıyorum? ne kadar bilinçli düşünüyorum? düşüncelerim doğru mu, eksiksiz mi?" gibi soruları her bireyin kendine sorduğu bir dünya dileğiyle diyerek bitireyim.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kutu bira kapağını açmak.
bir kafeye gidip etrafı kesip, üç beş karalamak.
dostlarla sohbet.
üretmek.
yaratmak.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim