öküz arabası olarak da bilinen araç. 2 tekerlekli olabileceği gibi 4 tekerlekli de olabilir.
devamını gör...

zeynep saraç’ ın ipek ve demir’in çocukluk arkadaşlıklarından başlayıp, aşk yolculuklarını konu alan ve okuduğum ilk ve tek kitabı. okurken sıkılmadım. akıcı ve güzel bir dili vardı. karakterler çok güzel betimlenmişti. notlarıma kaydettiğim ve en beğendiğim alıntılarını aşağıya bırakıyorum.


“ya benden gerçekten nefret et ya da sev.. ama bu ikisinin arasında bırakma...”



“bazen sadece inanırsın. inanır ve gerçek olmasını istersin.”


zeynep saraç- nar çiçeği
devamını gör...

bir emil michel cioran kitabıdır.

zaman insanoğlunun üstesinden gelemediği, tam olarak bir anlam veremediği, karşısına çıkıp hesap sormaya niyet bile edemediği ve nihayetinde, kazandığı bütün zaferlerden sonda önünde diz çöktüğü bir kavram. çok insan telef olup gitti zamanla uğraşarak ve bu insanların çoğu sona doğru zamanın kölesi olduğumuz gerçeğini kabul eğmek zorunda kaldı. ama belki tek bir çözüm geldi çoğunun aklına zamana müdahale etmek için. emil michel cioran’ı okuyan herkesin aklına eninden sonunda düşen korku veren ama rahatlatıcı bir yanı da olan bir fikir onları çözüme götürebilirdi: intihar.

emil michel cioran okudukça insan kendini düştüğü yerden kaldırma konusunda bir isteksizliğe kapılıyor. sanki orda kalıp ölmek olası tercihlerin en doğrusu gibi geliyor. kaybedilmiş bir savaşı sürdürme zorunluluğundaymış gibi yaşadığını hissediyor okuyan. sanki savaş sonunda sallayacağı beyaz bayrağa sarılıp toprak altında istirahate çekilecekmiş gibi hissediyor. ya da denize düştüğü an dibi bulanacağını emin bir şekilde kendini sonsuzluğa doğru bırakmaya niyet ediyor. cioran okuyan insanların tamamı intihar etmiyorsa eğer, bu bir virgül hatrınadır.

yine de okuyun okutun.
devamını gör...

eğer ki dünyaya bir kedinin gözlerinden bakacak olsaydınız, şüphesiz geceleri olağanüstü bir görüş kabiliyetiniz olurdu. çünkü kedilerin gözlerinin arkasında tapetum adı verilen ve ayna vazifesi gören bir zar var. bu organ ışığın göz içinde yayılmasını ve nesnelerin daha parlak görülmesini sağlar. bu zar sayesinde, dışarıdan gelen ışık geri yansıtılır. aksi halde kedilerin gözlerinde herhangi bir ışık kaynağı yoktur. böylece kediler insanlara göre karanlık ortamlarda altı kat daha fazla rahatlıkla görebilir. ama gün ışığını görme konusunda o kadar iyi değillerdir. ancak en küçük bir kımıldamaya ani tepkiler verecek kadar sıkı refleks sistemi ile donatıldıklarından farelerin işi gündüz de zordur.

kedinin gözleri, ışık yoğunluğunun düşük olduğu koşullarda, gözün içine daha fazla ışık girebilmesi için kedinin gözbebekleri büyür. bunun dışında ışık gereksinimi olmayan zamanlarda kedilerin göz bebeklerinin büyümesi ruhsal durumlarından kaynaklıdır. gözleri, insanların gözlerine göre gece vakti altı kat daha güçlü ve net görüş sağlar. gece dolaşmak ve avlanmak için de keskin gözlere gereksinimi vardır. araba farı gibi parlayan gözleri sayesinde zifiri karanlıkta 20 metre ileride bir cismi rahatlıkla seçebilirler. gözleri ışığa doğru baktığında gece görüşü selektör gibi parlar.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
akyaka'da, bana göre huzurun eşiğinde, doğayla bütünleşerek.
devamını gör...

psikoloji, mitoloji, felsefe ve edebiyat.
devamını gör...

kardeşiniz varsa aklınızı çelecek başka birine ihtiyacınız yok demektir.
kardeş kişisi birlikte yolculuk yapacakları ablasına yolculuk günü oruç tutmaması için baskı yapmakta "ya ben senin yanında rahat rahat nasıl dondurma yiyip kahve içeceğim? sen de oruç tutma günahın benim olsun beraber yanalım." diyerek başının etini yemektedir.
ablası kesin bir dille kendisine karışmaması gerektiğini, ona rahat olmasını söylemektedir. anlaştıklarını düşünen abla elbette yanılmaktadır.
yolculuk günü gelir çatar. yola düşerler, yol kenarında starbucks görürler.
kardeş: abla bak burada starbucks varmış.
abla: evet istersen alabilirsin kahve. hem hava da sıcak soğuk bir şeyler al istersen.
kardeş: starbucks kahvesi oruç bozmuyormuş beraber alalım mı?
abla: oğlum bak git!
aradan bir süre geçer, kardeş kişisinin karnı acıkır, bir şeyler atıştırır.
abla: bak burada bir parça kalmış, yememişsin.
kardeş: o minik parçayı da sen ye oruç bozmaz zaten o yediğini bile anlamazsın.
abla: salak yemin ederim gerizekalı bu çocuk ya
yolculuk biter, eve gelinir.
kardeş: çok susadım ben bir su içeyim.
abla: valla yanlışlıkla ben de içecektim, benim yerime de iç hatta.
kardeş: kızım neden içmedin yanlışlıkla, bir şey olmuyor o zaman. hala içebilirsin sonuçta yanlışlıkla gelmiş bir kere aklına.
abla: bugün de bitsin hayırlısıyla, bir daha seninle yola çıkan ne olsun!
kardeş: mecbur çıkacaksın, kıhkıhkıh.*
devamını gör...

(bkz: yaşam nedir) nobel ödüllü fizikçi erwin schrödinger’in 1944 yılında basılan kitabıdır. genelde atom altı parçacıklar üzerine yaptığı çalışmalar ve schrödinger denklemi ile bilinir. kuantum mekaniği söz konusu olduğunda akla gelen ilk isimlerdendir. eserden önce yazarından biraz bahsetmemin sebeplerine gelince ilk olarak bu konuyu bir fizikçi olarak ele alması, ikincisi ise konuya hakim olmayan kişiler için biraz kafa karıştırıcı olabileceğini düşünmem. yazıldığı dönemi göz önüne aldığımızda ise güncel bir alt yapı oluşturmadan başlangıç seviyesinde bir kitap olarak okunmaması kanaatindeyim.


"bir canlı organizmanın uzamsal sınırları içinde meydana gelen olaylar fizik ve kimya disiplinleri ile açıklanabilir mi?" kitabın temel sorusudur. yaşamı ve evrim mekanizmasını istatistiksel fizik yasalarına bağlı bir şekilde yorumlayarak açıklamaya çalışmıştır. canlı organizmaların davranışlarını, daha özel olarak canlı hücrelerinin davranışlarını dönemin fizik kuralları üzerinden yorumlar. sonuçta; her canlı organizma, termodinamik bir sistemde çalışan ve onu bir bütün olarak hayata geçiren organize bir atom sistemidir. hücreler sistemini istatistiksel bir sistem olarak ele alır. atomları ayrı ayrı ele alarak bu sistemi açıklamak olanaksız olsa da, ortalama olasılıklara dayanarak bu yapılar hakkında fikir yürütebileceğimizi iddia eder. entropiye rağmen bir sistemin nasıl canlı kalabileceğini "negatif entropi" kavramını kullanarak açıklamaya çalışır. yine sy 50 ve 70 arasında mutasyonların, kuantum sıçramaları ile karşılaştırılması ve benzerlikleri üzerine durur. küçük bir molekül belki bir çeşit " katı tohumu" olarak adlandırılabilir. böyle küçük bir katı tohumundan yola çıkıldığında, giderek daha büyük atom ortaklıkları kurmanın iki farklı yolu varmış gibi görünüyor. görece daha tekdüze olan bir yol, aynı yapıyı üç yönde de defalarca tekrarlamaktadır. kristalleri büyütürken izlenen yol budur. periyodiklik sağlandığında, oluşturulan yığının boyutu için kesin bir sınır yoktur. öteki yol ise, tekdüze tekrarlama mekanizmasına başvurmadan, her bir aşamada daha da gelişen bir yığın inşa etmektir. her bir atom ve atom grubunun diğerlerinkine bütünüyle eşdeğer olmadığı ( periyodik yapıda ise eşdeğerdirler) ve bireysel bir rol üstlendiği giderek karmaşıklaşan organik moleküllerde durum budur. buna aperiyodik kristal ya da katı diyebilir ve hipotezimizi şöyle ifade edebiliriz: genin, belki de bütün kromozom ipliğinin aperiyodik bir katı olduğuna inanıyoruz. sy 87


kitabın benim için en ilgi çeken kısmı burasıydı. burada bahsedilen "aperiyodik katı" dna ya çok benzer
hatta neredeyse aynı işlevde bir yapıdır. (kitap yayımlandığında henüz dna keşfedilmemişti)
devamını gör...

yalnızlık bir seçimken özgürlüktür bana kalırsa.
devamını gör...

adıma başlık açılması beni mutlu eder. artık bir itiraf yapma zamanı gelmişti. bir zahmet buraya da taşıyalım. (bkz: kafa itiraf köşesi)
kesin bilgi yayalım..
birinciligimi de thedansözkiller ile paylaşmak isterim.
devamını gör...

pilotlar uçak kullanan otobüs şöförleridir.
devamını gör...

--- alıntı ---

ünlü ve aksi filozof sokrates bilginliği, farklı çalışan zihni ve otoriteyi sorgulayacak cesareti ile saygıdeğer bir ün yapmıştı. bir gün sokrates yol üzerinde bir tanıdığına rastladı ve adam ona; ey sokrates, senin o sevdiğin arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun? dedi. bir dakika bekle” diye cevapladı sokrates. sonra şöyle devam etti; bana söyleyeceğin şeyi söylemeden önce izninle sana küçük bir test uygulamak isterim. bu teste “üçlü filtre testi” deniyor.
üçlü filtre mi? diye cevapladı adam şaşırdı ve kabul etti sokrates’in teklifini.
“şimdi’’ diye devam etti sokrates. benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini filtreleyeceksin. buna neden üçlü filtre testi dediğimi de birazdan anlayacaksın. ilk olarak birinci filtre, “gerçek filtresini” uygulayalım. bana birazdan arkadaşım hakkında söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin?

hayır, dedi adam biraz şaşırarak ve devam etti;

aslında ben bunu sadece duydum ve… ‘’

tamam, dedi sokrates. öyleyse, sen bu söyleyeceğin şeyin gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun. şimdi ikinci filtreyi deneyelim, bunun adı da “iyilik filtresi.” arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi bir şey mi?

şey, hayır. aslında tam tersi…

öyleyse, diye devam etti sokrates, “arkadaşım hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin bile değilsin.” adamın şaşkınlığı giderek artıyor, biraz da utanıyordu.

“fakat yine de testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı.” dedi sokrates. “işe yararlılık filtresi.”

peki, bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim bir işime yarar mı?
adam duraksadı bu kez gerçekten kızarmıştı. “hayır, aslında pek değil” diye cevap verdi.

“iyi” diye tamamladı sokrates.

“eğer, bana söyleyeceğin şey doğru değilse, iyi değilse ve işe yarar değilse, bana neden söyleyesin ki? yani demem o ki, sen neden bahsediyorsun be adam?!”

--- alıntı ---
devamını gör...

şahsımı tenhada kıstırıp üstün dövüş tekniklerini narin bedenimde kullanmakla tehdit edip moderatörlüğü kapmıştır.
aynı zamanda dövüş sporları ile alakalı tanımlar girerek tehdidini diri tutmakta.

şaka şaka.
kendisi eskilerin meşhur bir sözlüğünün efsaneleşmiş moderatörlerindendir.
hoş gelmiştir.
iyi ki gelmiştir.
devamını gör...

rumuzunu sorarsanız "yayladağ lokumu",
karakterini sorarsanız "hacıbekir lokumu".
devamını gör...

seninle başlamadı -171-
- insan bir bütünün parçasıdır. kendisi düşüncelerini ve duygularını diğerlerinden ayrı olarak deneyimler.
bu, bilincin yarattığı bir çeşit optik yanılgıdır.
-albert einstein-
devamını gör...


sonunda sadece:
(bkz: mort)
devamını gör...

günaydın sözlük.
ankara'da mis gibi bir hava var.
dün kızım arkadaşı ile kırk yılın başı sokağa çıktı ve gördüğü çiçekleri benim için topladı. sonra beni aradı, annecim bunlar hemen bozuluyor ne yapayım dedi.
resmini çek bana at dedim.
çiçeklere mi bayılsam, küçücük olan ellerin büyümesine mi bayılsam, annesinin kır çiçeği aşkını aklından çıkarmamasına mı bayılsam bilemedim.
dileyen de bayılsın diye kızımın çektiği fotoğrafı buraya bırakıyorum.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

oldukça gereksiz fanlara sahip kişi.
devamını gör...

zevkle katıldığım bağımlılık.adam gece evde takımla oturuyor.izlerken bana sıkıntı basıyor.geceyarısı olmuş çıkar şunları artık!
yaprak dökümü ali rıza bey gibi.kravatı gevşet bari.
devamını gör...

çok sevdiğim bir dostum bundan yıllar önce -yaklaşık 6 yıl önce sanırım- daha yeni yeni yakın arkadaş kademesine geldiğimiz zamanlara denk gelen doğum günümde renkli renkli balonlar ve lezzetli yemeklerle donattığı evinde diğer arkadaşlarımı da çağırıp küçük ve tatlı bir kutlama yapmıştı. hayatımda ilk defa bir arkadaşım doğum günümü unutmamış bir de yetmiyormuş gibi kendi evinde güzeller güzeli bir kutlama düzenlemişti.
ilk defa o zaman mutluluktan ağlamıştım, bebek gibi durmadan ağlamıştım. içim çıkmıştı ağlamaktan, zor durdurmuşlardı.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim