garibin teselli cümlesi. teskin etkisi hafif bir çekişle kendini gösterir.
devamını gör...

ölümcül tür üçlemesi kitaplarından senaryolaştırılmış dört sezonluk bir dizi.

bir uçağın aniden ve sessizce iniş yapması ve uçakta sadece dört kişinin hayatta kalmış olması. bunun nedenini bulmaya çalışan bilim insanları. bir tarafta ise mistik olaylar ve olacakları bilen taraflar.


iyi bir hikaye her zaman gerçeği gölgede bırakır.
devamını gör...

asıl başlık şöyle olmalıydı : (bkz: peşinde koştuktan sonra yüz verince uzaklaşan erkek iticiliği) tam olarak istedikleri ne bilemiyorum gerçekten kadınları değil erkekleri anlamak zor, bazı adamlar dümdüz falan yaşamıyor kimse kusura bakmasın, bakınız şimdi yaşadığım olaya:
e kişisi benim liseden arkadaşımdı fakat muhabbetim yoktu, üniversiteye benim olduğum yeri yazdı gelince de sohbet muhabbet çok iyiydik flörtün bir alt modeliydik kısaca. ancak eski sevgilisi ve benim eski sevgilim birbirimizin arkadaşları olduğu için çevrenin yapacağı laflardan dolayı sevgili olma yoluna girmedik. ben sevgili yaptım. yapınca sessiz sedasız hayatımdan çıktı. bu e kişisi benim erkek arkadaşım varken storylerime de bakan biriydi yani. ben bu sevgilimden ayrıldım, yine baktığını görünce yazdım. konuşmaya başladık. normal konuşuyoruz ama bu süreçte çok eskiden konuştuğum biriyle daha konuşuyordum. bu e kişisi bununla konuşmamam gerektiğini falan söyledi ve bildiğiniz benimle tartışıyordu konuşmamam için. bense e kişisine yüz vermedim bir süre. hatta aramızda bir şey olmaması gerektiğini bile açıkça dile getirdim. bu süreçte gösterdiği ilginin alakanın haddi hesabı yok. sabahtan gecelere kadar sürekli yazmalar mı dersiniz, aramalar mı dersiniz... en sonunda karar verdim ki gerçekten ilgi gösteren ve bana kendimi değerli hissettiren e kişisiydi. diğeriyle konuşmayı kesip e kişisine yöneldim. bu sefer sevgili olma adımını da attık, milletin lafından bize ne, diyerekten. birkaç gün iyi ve daha sonrasında * gerçekten beklenen son geldi yani. ilgi alaka kesildi. neden yazmıyorsun dediğimde sürekli senle konuşamam olayına döndü. cevap olarak yahu ben de biliyorum sürekli benimle konuşamazsın zaten konuşamıyoruz dediğimde gevelemeye başlıyordu resmen. en sonunda da ayrılık bahanesi olarak e kişisi yalnızlığa alışmış ve efendime söyleyeyim ilişki ağır gelmiş, kendi problemlerini içine kendi hallediyormuş... işte tam olarak bu e kişisine denir bu başlık. neden karşılıklı değer veremiyoruz, neden karşılıklı yoğun sevgi besleyemiyoruz gösteremiyoruz, neden hep bir taraf daha çok sevmek zorunda?
devamını gör...

hedef kitlenin iknasını, direncini kırarak gerçekleştirme stratejisidir. burada ürünü parlatmak yerine duygu ve düşünceyi etkileyerek davranış değişikliği oluşturulur.

insanları yönlendirmek amacıyla sadece "şunu yap" veya "bunu asla yapma" demek çoğu kez yarar sağlamaz. kişi ya da kitle söylediğinizi yapmaya mecbur değilse ikna etmede bir geçerliliği ve insanlar üzerinde bir etkisi yoktur. biri zaten yapacağımız bir şeyi yapmamızı söylediğinde yapmamanız ya da cinnet geçirerek yapmamız gibi. yine de emir kipini en çok reklamlarda görürüz; "hemen tıkla" "fırsatı kaçırma" "şimdi dene" vesaire. bunlar alıcıyı harekete geçirmek ve aksiyon almak amacıyla kullanılan ifadelerdir ve belli bir plan dahilinde sunulurlar.

bu nedenle daha planlı bir yol izlemek gerekir ki istenen davranış değişikliği yaratılsın. omega stratejilerinde bu plana duygular dahil edilir.

korku, hedef kitleyi harekete geçirmede en etkili yollardan biridir. çağlar boyunca kah yırtıcılardan kah karanlıktan kah tanrıların gazabından korkup durmuşuz, bizi daha iyi ne yönlendirebilir ki? bununla ilgili oldukça sıradan bir örnek vereceğim: bir diş macunu reklamı. bu reklamda hedef kitleyi satın alma davranışına ikna etmek için diş kaybı vurgulanıyor. kişi ister istemez korku duyup o ürüne yönelebilir. fakat bu sadece bazı insanlarda işe yarar ve kişiyi satın almaya yönlendirir ama kayıtsız kalanlar için daha gelişmiş bir yöntem gerekir.

bunun için korkunun üzerine pişmanlık eklenir ki davranış değişikliği kaçınılmaz olsun. insanlar bir davranışı yapmadıklarında duyacakları pişmanlığı göz önünde bulundururlarsa eylemlerinde değişikliğe daha yatkın olurlar. o pişmanlık duygusu elbette bir kurgudan ibarettir ve kişi hiçbir pişmanlık duymayabilir ancak bu düşünceye yönlendirildiği andan itibaren bu pişmanlığı içinde yaşatma potansiyeli taşır ve davranış değişikliği buna bağlı gelişir. hedef kitle o pişmanlığı yaşamaktan kaçınmaya çalışacaktır.

insanların pek çoğu geçerli bir dayanakları olmasa bile bir şeylere inanırlar ve bazı şeyleri reddederler. bu inancı kırabilecek şey kitlenin ürünü deneyimlediğinde neler hissedeceğini hayal ettirmektir. hassas dişlerimiz olduğunu farz edelim. televizyonda bizimle aynı sorundan muzdarip biri var ve x macunu kullanınca birden buzlu suyu dahi rahat rahat içebiliyor. aniden biz de hayal ediyoruz: "ben de x'i kullandığımda bir bardak buzlu suyu çatır çutur içsem, nasıl güzel olurdu." diye iç geçiriyoruz, olayı zihnimizde canlandırıyoruz ve bu da bizi satın almaya yönlendiriyor.

elimde iki zarf var, zarflardan birinde 100 diğerinde ise 10 tl var, sadece ikisinden birini seçebilirsiniz. eğer hiçbir seçim yapmazsanız size 50 tl vereceğim. 50 tl garanti para ve elde etmek için şansa ihtiyacınız yok. 100 tl kazanmak için ikide bir şansınız var. neden şans oyunu oynamayı tercih edersiniz?
1) 100 tl kazandığınızda yaşayacağınız mutluluğu hayal edebilirsiniz.
2) daha da önemlisi, bir tercih yapmadığınızda 100 tl'nin seçmeyi düşündüğünüz zarfta olmasının size yaşatacağı pişmanlığı göz önünde bulundurursunuz. adeta o pişmanlık içinize çöreklenir ve bundan kaçınmaya çalışırsınız.

omega stratejileri bu ve benzeri birçok yöntemle hedef kitlenin direncini kırar ve davranışta değişiklik yaratmayı hedefler. bu strateji, herhangi bir ürün, durum ya da kişi ile ilgiliyi iknayı sağlamak için sıklıkla tercih edilir.
devamını gör...

yağmuru seviyorum diyorsun,
yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun...
güneşi seviyorum diyorsun,
güneş açınca gölgeye kaçıyorsun...
rüzgarı seviyorum diyorsun,
rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun...
işte,bunun için korkuyorum;
beni de sevdiğini söylüyorsun...

william shakespeare
devamını gör...

her insanda kendinden bir parça bulur insan...o bulduğu parçayı sever aslında. kendine tanıdık geleni, aşina olduğunu sever... çocukluktaki hisler, bilinçaltına kaydedilir, sonraki yıllarda o hisleri yaşatacak kişileri bulmaya ve tekrar tekrar o hisleri yaşamaya yol açar. ancak çeşitli terapilerle duygular sağaltılırsa, başka hisler de yaşamaya başlar. aksi taktirde, bu döngü hep sürer, kişiler, yerler, zamanlar değişir ama yaşanan hisler hiç değişmez.
devamını gör...

komedi, çocuk, müzikal türlerinde bir animasyon filmidir.

yönetmen kadrosu; george miller, david peers, gary eck'ten oluşuyor. yine kalabalık bir senarist ekibi mevcut filmin; george miller, warren coleman, gary erck, paul livingston. hem yazıyor hem yönetiyorlar muazzam değil mi?

devam filmi tabi doğal olarak 1. filmden gelen mesajlar bu filmdede daha güçlü bir şekilde devam ediyor. küresel ısınmaya işaret edip doğanın bekçisi olmamız gerektiğini eğer bir şeyler yapmazsak gelecek nesile kaostan başka bir miras bırakmayacağımızı söylüyor bize.

sadece eğlendirme ya da gişe hasılatı kaygısı dışında çocuklarımıza ve bizlere bir uyarı mahiyeti taşıyor iki film de.

bunun dışında 40 fırın ekmek... pardon 40 kişisel gelişim kitabı okusak alamayacağımız kadar ders almamızı ve öğreti çıkarmamızı sağlıyor fark edebilenlere.

karakterler aslında o kadar bizden ki. o kadar içimizden ki belki biz belki yanı başımızdakinin iç çekişmeleri, yanılmaları, korkuları, hayatı yaşarken ki bocalamaları...

mumble, ilk filmde farklı olan, baş kaldıran herkese inat aramaya devam eden. bu filmde kendi arayışını oğlu eric'i dizginlemeye çalışarak görmeyen görmezden gelen onun hayallerini ve umudunu yıkmaya çalışan. belki kıskanan, oğlunun bir başkasını idol görmesini hazmedemeyen. iç fırtınalarını dışarıya öfkeyle yansıtan, kendini dizginleyemeyen. iyi baba olamadığına kanaat gelen. ama her zaman zeki diğerlerinden farklı, farklı bakan, farklı gören ve sorunları çözmek için kendini zorlayan, kabul etmeyen, direnen. belki de ebeveyn olmak buydu. kendi ailemizden pay biçelim bir sürü yollardan geçip hata yapıp aynı hataları bizim yapıp üzülmemiz için yani sırf bizi korumak için bir sürü kısıtlamalar getirmeleri, eskiyi unutmaları vs vs. mumble bile düştü bu tuzağa.

kuşak çatışmasını en derinlemesine işlediler bu filmde. dersler verdiler her yönden.

gloria, örnek anne. hem eşini hem oğlunu büyütmeye çalışan. denge kuran, köprü olan. hep destek tam destek kadını. zorluklara gögüs geren ve aynı zamanda hala daha destek olmaya çalışan. kılavuz.

ramon, aşkı bulan. bu uğurda arkadaşlarını bile satan, geride bırakan. zaten roman'ın karakterini ilk filmden bilenler vardır. deli bozuk, uçuk kaçık hep çocuk. aşkla değişen bir nebzede olsun olgunlaşan. aşkla korkularını yenen. ramon bile değişiyor yahu sen hala aynı sen misin? hiç sanmam.

dayanışma, dostluk, aile yine ön planda. mumble eşsiz zekasını farklı bakış açısıyla tüm evreni yine kendini dinletmeye kullanıyor. hem bu sefer eric'te var. farklarını kabul edip birbirlerini anlamak için çabalayınca nasılda güzel bir ekip oluyorlar değil mi?

eric, şarkı söyleyemiyor ve neşeli ayakları da yok. o uçmak istiyor. uçan penguen sven'i kendine idol belirliyor. aslında bilmiyor bilmedikleri var. azıcık bilgisi ve kendini bulma çabasıyla gözlerini boyayan sven'e kapılıyor. çıktığı kabuğu beğenmemek deriz hani. insan da öyle taptığı, uğruna öleceği ailesini öyle bir zaman gelir ki beğenmez. onlarla yarışır, bazen hor görür bazen küçümser bazen sırf kendisini anlamıyor diye nefret bile eder. azıcık hayat bilgisiyle yargılar, infaz eder. ailesini nasıl şartlarda büyüdüğünü sırf onun için nelerden vazgeçip nelere gögüs gerdiğini bilmez. hepimiz ucundan kıyısından yaşadık değil mi bunları?

sven, okyanus papağanı. lovelace'nin ekibe dahil ettiği. herkesi etkileyen hayran bırakan. korkularını şişirilmiş bir öz güvenle gizlemeye çalışan. egoyu, ben tutkusunu en tatlı şekilde bize sunmuşlar svenle bu filmde. o da dersler çıkarıyor. o da yol kat ediyor hepsi gibi.

bill ve will, will'in kendini yaşam amacını bulma çabası. en yakınından ailesinden bile uzaklaşması. bill'in istenmese bile vazgeçmeyişi. dostu için her daim hazır bekleyişi. bir amaçları olmalı değil mi? bu hayatta varsak bir amacımız olmalı? bazen bizde will gibi hep daha çoğunu istemiyor muyuz? elimizdekilerin kıymetini bilmeyip gözümüzü hep yükseklere dikiyoruz. ve o yüksekten kafa üstü çakılıyoruz. yanımızda bir bill varsa ne mutlu bize. billlerin kıymetini bilin efem.

animasyon deyince akan sular duruyor bende. yeğenler bahane ben kendimde pek seviyorum. tekrar tekrar izleyip vay be diyorum. en sevdiklerimden neşeli ayaklar serisi umarım 3 çekilir diyeceğim ama çok zaman oldu ama belli mi olur bakarsın eser?

bu arada animasyonda pıt olmak nedir yahu? gözü yaşalrur mı insanın animasyon izlerken. ben mi çok duygusalım yoksa bu animasyonu benim gibi izleyip ağlayan oldu mu? özellikle bir sahne ah ah... gerçi bana bakmayın ben belgesel izlerken de ağlıyorum. çok duygulanıyorum. yükselen balık efem bende. fazlaca duygusalım ama yine de merak ediyor insan benim gibi biri daha var mı bu filmi izleyip duygulanan?

keyifle izleyin efem. iyi seyirler...
devamını gör...

biraz önce bir yazıma #789364 artı oy dürtükleyerek, 23 nisan günü yaptığı ikinci jestle, zaten gramajından çalınmış ayyküümun geri kalanınıda gasp eden, kgb ortaklı, derin höküümet bağlantılı, soldan gösterip sağdan çakan genel kurucu bireyi.
devamını gör...

deyim. en küçük bir şeyden alınmak, çok alıngan olmak.
takıntılı kişiliklerde bulunur. anlamsız sebepten ortamın havasını soğutanlara ve depresif mandalinalara söylenebilir.
devamını gör...

eğer mutlu olup enerjin yükselicekse, kendine bir hayrın dokunacaksa bunda bir sıkıntı yok. ama başkalarına zora sokacaksa ilgi bağımlılığı yaratıyorsa
-ki histrionik kişilik bozukluğuna kadar gidebilir- o zaman tehlikeli bir durumdur. özel olduğunuzu herkes bilmek zorunda değildir. ruhunun derinliklerinde bir hazine keşfetmiş olabilirsin onu kendini iyileştirmek için kullan başkalarından bir şey bekleme.
kendini okyanusta bir damla sanma. bir damlanın içinde kocaman bir okyanussun.
mevlânâ celâleddîn-i rûmî

bugünlük motivasyonumuzu da aldık. yarın ne olur bilemeyiz? okyanusta mı boğuluruz dere'de mi? özel ve güzel günlere... batırıp batırıp çıkardım sudan yine.*
devamını gör...

alternatifinin düşünülmemesi gereken eylem.

bir insan kendi kendine ilaç olamıyorsa ona başkasından hiçbir fayda gelmez.
devamını gör...

tek kaş olduğum konusuna hiç girmeyelim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

asansörde bir erkek varsa ben de binmem. erkeğim.
devamını gör...

atatürk milliyetçiliği, 1924 anayasası'nın 88. maddesinde ve atatürk ilkeleri'nde de belirtilmiş olan, din ve ırk ayrımı gözetmeksizin, ulus tanımını dil, kültür ve siyasi birliktelik değerlerine dayandıran milliyetperverlik anlayışıdır.
devamını gör...

insan vücudu ve zihninin kusurları göz önünde bulundurularak, eline silah alan her bireyin kazanması gereken bilinç örneklerindedir ve kesinlikle "bizde silah çıktı mı patlar yalnız" algısının ötesindedir.

kırsal arazilerde elinde dolu ve ateşlemeye hazır silahla gezen kimselerin spazm olsun, yüksek sese karşı verilen bir anlık refleks olsun istemeden ateşlemeleri sonucu oluşan yaralanmalar ve can kayıpları ciddi boyutlardadır. bu bağlamda, ülkemizde ve dünyada taktik atış ile ilgilenen kişilere başarılı bir eğitimci tarafından verilen ilk eğitim olmakta/olmalıdır.

namluyu zarar vermek istenilmeyen hiçbir şeye doğrultmamak ve ateş edileceğine emin olana kadar asla parmağı tetik korkuluğunun içine yönlendirmemek, atışın isabetli olmaması, ıskalama ihtimali de göz önünde bulundurularak hedefin yakınında yine zarar verilmek istenmeyen bir şeyin bulunup bulunmaması dikkat edilmesi gereken başlıca faktörlerdir.

atış bittikten sonra ise, parmak mutlaka korkuluktan çıkarılmalı ve eğer yeni bir hedef söz konusu değilse namlu doğrultulmuş halde durmamalıdır.

silah kullanımı, büyük sorumluluk ve soğukkanlılık gerektiren bir eylemdir. herhangi bir modern 9mm'nin hedefe ulaşma süresi, sizin pişman olma hızınızdan çok daha kısadır. önce tedbir.
devamını gör...

geçen hafta okuyup bitirdiğim mükemmel bir kitaptır. heinrich böll tarafından yazılmıştır. okumanızı tavsiye ederim.
devamını gör...

insan.

kendi türüne ve kendisine hem psikolojik hem fizyolojik bu denli zarar veren başka bir canlı var mıdır ? bilemiyorum.
bilinçli olmanın kötü yanı da bu olsa gerek. dünya, bilincini bilinçsiz kullanan insanlar ile dolu.
devamını gör...

vefa'dan alınır, oradan yürüye yürüye süleymaniye'ye çıkılır. istanbul'un neden bir semtine bile bir ömrün yetmeyeceğini böyle anlar insan.
devamını gör...

yakışıklı erkek tatbiki çünkü kızlar yakışıklı erkeklere gülerler.
devamını gör...

d&r'dan hediye çeki veriyormuşsun yoldaş bilmeseydim buralar daha arsayken başlardım çalışmalara.

kitapsever bir yazarımsı olarak içinde olmak istediğim yazarlar listesi.

sevgili romalılar desteğinizi benden esirgemeyeceğinize eminim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim