reklamı ilk izlediğimden beri beni inanılmaz rahatsız eden öğretmen tipidir. gerek giyim kuşamı ve postürü, gerekse hal ve hareketleri ile modern öğretmen tanımından çok uzaktadır.

kuryenin ve velilerin karşısında bir veli toplantısında emir alan, elleri önden bağlı boynu bükük bi halde emre riayet eden, zaten kuş kadar kalmış meslek onurumuzu ayaklar altına alan tiplemedir.

reklamda oynayan kişi gerçekten öğretmenmiş, ezber yeteneği olduğu aşikar ama bir öğretmenin tabiri caiz ise “kendi çöplüğü” olan sınıfında bu şekilde eğilip büküldüğünü gördükçe çıldırıyorum. reklamı ilk izlediğimden beri getirden sipariş vermeye elim gitmiyor. vay benim kutsal mesleğim, ölmüşsün de namazın bile kılınmıs

reklamda doğru tasvir edilen tek şey sınıf birinicisi olan öğrencinin velisinin ukala tavrı.
devamını gör...

kızıma ve sözlükteki tüm kızlara gelsin.
jest oldu
o tatlı dilin güler yüzün
inan ki yürek hoplatıyor. *
devamını gör...

bu yenilikten sonra umarım bilgi içerikli tanımlar daha ön olanda olur .zamanımın çoğunu burda geçiriyorum bari bir şeyler öğreneyim dediğim durumdur .yapanların ellerine sağlık .
devamını gör...

eserlerinde kullandığı mavi rengine adını* vermiş olan maxfield parrish ile bugünün kepenklerini kapatıyorum. çok güzel değil mi?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel norwich, vermont (1954)
devamını gör...

rahmetli babam her ay 250 kontür yüklerdi telefonuma, başlığı görünce aklıma geldi üzüldüm lan sözlük.

neyse bu vesileyle tekrar babamı yad etmiş olayım, babalık neymiş biz sen de gördük allah gani gani rahmet eylesin.
devamını gör...

şöyle birşeye benzer;

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu başlığa güzel bir alıntı bırakıyorum

neden benim gibi yapmayı öğrenmiyorsun?
-sen ne yapıyorsun ki?
-kimseden hiçbir şey beklemiyorum. böylece hayal kırıklığına da uğramamış oluyorum.

josé mauro de vasconcelos
şeker portakalı
-alıntıdır-*
devamını gör...

anne babasizlik; ailesini yada aile uyelerinden birini kaybeden veyahut yurtta yasamis her cocuk erken buyur. hatta cocuk kalamaz. buyumek zorundadir cunku nazini niyazini ceken kimsesi yoktur.

sorumsuz ebeveynlerin cocuklari; anne babasizlik bazen onlar yanindayken de olur. hatta boylesinin daha da zor oldugunu soylemek mumkundur. varlar gibidirler ama yokturlar. bu cocuga degersiz hissettirir, yuk oldugunu dusunur falan. kendini basini kendi kasimayi ogrene ogrene olgunlasir garibim.

gecim sikintisi; yokluğun, kit kanaat gecinmenin insana en buyuk ogretisi olgunlasmaktir. hayallerden vazgecmeyi ogretir, hayatin "gercek yuzunu" tokat gibi carpar adamin yuzune. huzur birakmaz lakin yorgun bir beden, sönük gozler, yipranmis bir ruh hali birakmasi mumkundur.

şiddet; ozellikle psikolojik siddetin en buyuk etkisi erken olgunlasmaktir. kendi dertlerini kendin kapatmaya calisirsin, kendi yaralarini kendin onarirsin. düsünursun, cikis yolu ararsin, bir seyler icin cirpinirsin. ve gunun sonunda bir bakarsin, kendini eylerken buyumussundur, olgunlasmissindir kocaman insan olmussundur.
devamını gör...

çok şımarık, mızmız bir çocuksun. biraz da ağlaksın. azıcık uysal ol, istediğin bir şey olmadığı zaman insanların burnundan getirme yavrum. neyse ki büyüdükçe farkına varıyorsun. bu da bir şeydir.
devamını gör...

birçok şeyi değiştirebilecek kuşaktır. ne kadar çok o kadar iyiler. (bkz: bütün ümidim gençliktedir.)
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yönetim kadromuza katılmış, gücümüze güç katacak yeni taze kan yazarımız. hoşgeldiniz, sefa getirdiniz.
devamını gör...

bir an islamiyet öncesi kazanılan şampiyonlukların tescili için mi başvurdu diye düşündüm *
devamını gör...

bu başlığı açarak sözlüğe bilgi içerikli olmayan bir başlık daha eklemek paradoks
devamını gör...

bronx’ta yaşayan münzevi ve istifçi bir adamdır ve on beş dakikalık ünlü olma hakkını tuhaf bir kaza ile kullanmıştır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

2000li yılların hemen başlarında new york’ta aylık iki yüz elli dolar kira ödediği dairesinde tek başına münzevi bir hayat süren kırk üç yaşındaki patrice moore evini yıllardır biriktirdiği gazete, dergi ve kitap yığınları ile paylaşır.

ancak istiflediği bu yığının altında kalıp bir bacağını da sakatlayan moore ev sahibi tarafından evinde geçirdiği çığ felaketinden ne mutlu ki sağ kurtulmayı başarır. kapını dışına doğru gelen hafif inlemelerin duyan ev sahibinin itfaiyeye haber vermesi ile geçirdiği kazadan yaklaşık kırk sekiz saat sonra kurtarılan tuhaf münzevi bu yığınların altında boğulmak üzere olduğunu düşündüğünü söylemiştir kurtarıldıktan sonra.

ancak evinde gazete, dergi ve kitap yığınlarından kendine yer kalmamış olsa da evdeki yığınları atan ev sahibine dava açmakla tehdit etmiştir.

böyle bir istifçi olacağımı düşünmesem de yazıyı okuduğumda kitaplığımdan okumak istediğim kitabı almaya çalışırken kafama düşen ve beynimi delen robert louis stevenson kitabını korku içinde düşünmeden edemedim.
devamını gör...

ne moderatörü çevirme bey?
devamını gör...

gereksiz samimiyet, vıcık vıcık insan ilişkileri. mümkünse daha seviyeli ilişelim, ilişki kuralım arkadaşlar. en azından benimle.
devamını gör...

halkın hedonistik faaliyetlerinden kaygı duyan hükümet, 1842'de şehrin gelişen eğlence endüstrisini engellemeyi amaçlayan bir dizi reform başlattı. tüm kabuki tiyatroları, şehrin kuzeydoğusundaki saruwaka-machi bölgesine taşınmak zorunda kaldı. ancak bu amaç amacının aksine daha fazla ilgi uyandırdı. insanların müstehcen performanslara katılmasını zorlaştırmaktan ziyade, bölge, kabadayı tiyatroculara hitap eden sayısız işletme ve restoran ile gelişen bir cazibe merkezi haline geldi. saruwaka-machi'nin bu tasvirinde, üç tiyatro, sağdaki çatı sırasının üzerinde yükselen taretleriyle tanımlanabilir. gösterilere sadece gün doğumu ve gün batımı arasında izin verildiğinden, gökyüzünde dolunay bulunan bu baskı eser; tiyatroların kapanmasından sonra bölgeyi gösteriyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
yine de, insanlar hala sokakta eğlenirken, günün erken saatlerinde, gördükleri performansların bitmek bilmeyen heyecanının tadını çıkarıyorlar.
kaynak
devamını gör...

ergenlik zamanlarımda okuduğum en güzel hikmet anıl öztekin kitabı. ayrıca yazarımızın motive edici çok güzel videoları bulunmakta. dindar bir adam ama şimdiki bağnaz dinciler gibi değil. okunmalı.


sen yoktun o zamanlar,
çocukluğumda en çok yağmuru severdim ben.
ne zaman bi dert gelse bana,
yağmur yağar,
dinler, dokunur,
ve topraktan kalkan o kokuyu koklardım.
ateşim sönerdi.
sonra büyüdüm.
gözlerini gördüm,
yandım,
yağmur yağdı,
ve ilk kez sönmedim.
ben yağmurdan daha fazla bir seni sevebildim.




yazarın eyvallah ve fesleğen adında kitapları da mevcut.
devamını gör...

mutlu bayramlar köftehorlar.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim