ülkemizde müze ler , soyulmaya, yağmalama, orijinal eserleri sahteleri ile değiştirmeye, hazinelerimizi yurtdışına satma ya,üs olarak kullanılan yerlerdir.
dürüst, namuslu müze müdürlerini tenzih ederim.
devamını gör...

bir varmış bir yokmuş, çok eski zamanlarda, uçsuz bucaksız ormanlarda, yıkık dökük bir evin içinde yaşayan büyülü bir kadın varmış. ev o kadar eski, yıkık dökük ve karanlıkmış ki herkes oraya bakarken bile ürperirmiş.
kadın ilk başlarda buna çok içerlemiş, cok  üzülmüş oysa ki orman çok güzelmiş ve evinin manzarası dünyada başka hiçbir yerde olamayan bir manzaraya sahipmiş.
ama insanlar ormanın korkutucu olduğunu düşünür ve evinden hoşlanmazlarmış. ayrica kadının büyülü olduğu tüm insalar taranfindan da bilinirmiş. kadıncağaz da bir süre sonra alışmış yalnız yaşamaya. hatta o kadar alışmış ki, ormanın kenarından geçen insanların sesini bile duymak istemezmiş artık.
günlerden bir gün bu büyülü ve lanetli kadın her zamanki gibi müthiş bir manzaraya sahip evinin balkonunda güneşin doğuşunu bekliyormuş. hergün güneşin doğuşunu ve batışını izler, "insanlar bu güzelliği nasıl olur da görmek istemez?" diye düşünür ama yine de anlayamazmiş. oysa ormanda korkulacak hiçbir şey yokmuş ve evi de oldukça büyükmüş.
saatler geçmekte, güneşin doğuş saati yaklaşmaktaymış. lakin bu büyülü kadının içinde kötü bir his varmış. kadın beklemiş, beklemiş ama hiç geçmemiş bu his derkeeen kapının çaldığıni duymuş."kim olur da buraya gelir?" diye düşünmüş. korka korka merdivenlerden aşağı inmiş, kapının arkasına geçmiş ve dinlemeye başlamış. kapı çalmaya devam ediyormuş. kadın kendini tutamayıp seslenmiş yabancıya.
"kimsin sen?"
"ah çok şükür buldum birilerini. lütfen korkmayınız benden madam, yolunu kaybetmiş bir gezginim ben."
"nereden buldun burayı?" diye sertçe sormuş kadın.
"burada böyle bir yerin olduğundan bile haberim yoktu, ormanda ilerlerken yolumu kaybettim. aç ve susuzum bana yardım eder misiniz madam?" diye sormuş tüm nezaketiyle adam.
kadın hem şaşırmış, hem de korkmuş. kim büyülü ve lanetli bir kadına bu şekilde nazik davranirmiş ki? hem korkmamış mı bu evden ve kadından?
kadın yavaşça açmış kapıyı, biraz geri çekilmiş. karşısındaki adamda farklı bir şeyler varmış. kadın bu farklılığı anlayamamiş.
"buraya giremezsiniz bayım" demiş kadın. kehaneti anlatması gerekiyormuş.
"neden?" diye sormuş adam.
" yıllar yıllar önce bir kehanetin esiri oldu bu beden. eğer bu eve girersen bu kehanet ikimizi de yok eder."
"ne kehanetiymiş bu?" diye sordu adam tüm merakiyla.
"eğer bu manzarayı sonsuza kadar izlemek ve huzurlu olmak istiyorsam bu karanlık evde, sonsuza kadar tek başıma ve yalnız yasamaliyim. yoksa bu eve giren yabancı da ben de sonsuz mutsuzluğun esiri olacagız" diye açıklamış kadın.
adam buna çok şaşırmış lakin bu kadının halinden o kadar etkilenmiş ve manzarayi o kadar çok merak etmiş ki kendisine engel olamayıp içeri girmiş.
"ne yapıyorsun sen?" diye sormuş kadın. "ikimizi de mutsuz mu etmek istiyorsun?"
"hayır madam fakat bu manzarayı sizinle izlemek için tüm her şeyimi verebilirim. bırakın bu manzarayı izlerken mutsuz olalım, en fazla ne olabilir ki?"
kadının bir şey demesine gerek kalmadan adam girmiş içeri. içerisi olabildiğince karanlık ve soğukmuş. adam ürperdiğini hissetmiş.
"neden bu kadar karanlık ve soğuk burası? "diye sormuş kadına.
"çünkü buna mecburum. hem alıştım artık, seviyorum burayı." demiş kadın.
adamın şaşkınlığı ve kadına olan merakı artıyormuş.
"ne zaman görebilirim manzarayı?" diye büyük bir merakla sormuş genç adam.
"yukarı balkona geçelim, görmemiz an meselesi" diyerek merdivenlerden çıkmaya başlamış kadın. hem yıllardan sonra ondan korkmayan birileri olduğu için mutluymuş hem de olacakları bildiği için korkuyormuş bu lanetli kadın.
birlikte balkona çıkmışlar. kadın sandalyelerden birine oturmuş ve adamın da oturması için karşısındaki sandalyeyi göstermiş. adam sakin ve yavaş adımlarla ilerleyerek oturmuş kadının gösterdiği yere. kadın adama bir fincan kahve koymuş ve adamdan bir şarkı rica etmiş. iki sessiz ruh bu eşsiz manzarayı beklemeye başlamış. manzara yavaş yavaş yükselirken adam manzaraya aşık olmuş. bu ne güzel manzaraymiş böyle? kadın "çok alışmayin ve sevmeyin bu manzarayi yoksa ikimiz için de çok zor olur"demis.adam kadının bu dediklerini bir türlü anlayamıyormuş.güneş tamamen doğana kadar izlemisler bu manzarayı. kadın bir yandan çok mutlu bir yandan da çok rahatsızmış bu durumdan.

 adam gün batımıni da izlemek istediğini söylemiş. kadıncagiz kıramamış ruhu güzel adamı. gün batmaya başlayana kadar sohbet etmişler, şarkılar dinlemişler, danslar etmişler ve gün batımı başladığında oturup izlemeye başlamışlar bu mükemmel manzarayı. tam o sırada adamın aklına gitmek zorunda olduğu gelmiş. adam gitmek zorundaymiş çünkü onu bekleyen küçük bir kızı ve işleri varmış. kadın da biliyormuş adamın gidecegini, çünkü belliymiş kehanetin neler getireceği.
taa en başında söylemisti bu gönlü kara kadın kehaneti ama dinlememisti adamın meraklı kalbi. iki aciz ruh, sabaha kadar ayrılacaklarini bilerek, nasıl ayrılacaklarini düşünmeye başlamışlar. adam bilmiyormuş eve girerken bu manzaraya aşık olacağını, bu kadına alışacağını. kadın ise biliyormuş olacakları fakat karşı koyamamış bu hayran olunası kişiye. zar zor gözleri buluşmuş bir anda. ağlamaya başlamış yarım olan bu ruhlar. ayrılacak olmalarına, kaderlerine, kehanete, aciz ve çaresiz olmalarına...
hiçbir şey diyemeden, sessizlikleri ile konuşarak ağlamaya başlamışlar. derken güneş aydınlatmaya başlamış etrafı lakin artık bu iki ruhun tek manzarası karşısındaki aciz bedenden başka bir sey değilmiş. birbirlerinden daha güzel bir manzara bulamayacaklarini ikisi de biliyormuş çünkü. ne adam kalkıp gidebilmiş yerinden ne de kadın kovabilmis bu adamı. sonra kader belirivermiş birden. kadını sonsuz bir uykuya yatırmış, adamı da alıp kapı dışarı etmiş ve rivayete göre bir daha hiçbir zaman orada güneş doğmamış.
devamını gör...

minik bir kutunun içinde bolca küp şeker, çeşitli peçeteler, renkli yara bantları, kopmuş bileklik.
devamını gör...

dünya rekortmeni çek cirit atıcıdır.

çocukluğumun süper kahramanlarından biridir. cirit atmada tüm zamanların en iyi dört derecesine sahip olan zelezny 98,48’lik derece ile dünya rekorunun 25 yıldır sahibidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
atletizm kariyerine son verdikten sonra antrenörlük yapmaya devam eden zelezny dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sporcuları arasında yer almaya devam ediyor ve devam edecek.

1996 yılında kırdığı dünya rekorunu televizyondan izlemek benim için tüyleri diken diken eden bir deneyimdi. o zamanlar okul futbol takımında sol açık oynadığım bir maçtan sonra ufak tefek bir adam gelip bizi stadın çevresindeki parkurlarda koşturdu. sonra da sen şunu at, sen şuraya atla, sen şurda bir koş diyerek 1 saat içinde bir takım kurdu. o gün bir atletizm takımın parçası olmuştum. ve aynı hafta içinde de jan zelezny’nin dünya rekorunu izledim.

atletizm’in diğer bütün sporlardan neden üstün olduğunu jan zelezny gibi sporculardan ve durup dururken atlet olduğum o günden sonra katıldığım yarışmalardan öğrendim.

jan zelezny cirit atarak ve örnek bir sporcu olarak bir çocuğun hayatını değiştirdiğini bilmeyecek belki ama ben ona her zaman minnettar olacağım.
devamını gör...

osmanlı bir imparatorluktu. içerisinde onlarca milletten insan barındırıyordu. ataları bu imparatorluk sınırları içerisinde yaşamıştır. kasıt o ise doğrudur. soyunun padişahtan geldiğini sanıyorsa hayal kırıklığına uğrayacaktır.
devamını gör...

-yeni mi
+hayır perwolle yıkandı.
devamını gör...

özelikle ev işi yaparken hep kendime iş çıkarırım, dur şunu da yapayım, bunu da yapayım derken yorgunluktan ölüyorum. sürekli kendime iş çıkardığımdan ev işleri beni işimden daha çok yoruyor.. ben ev hanımı değilim, bu kadar ev işi yeter deyip bilgisayar başındaki işime sığınıyorum, çalışırken de dinleniyorum...*
devamını gör...

pozitif, neşeli, espirili insanlar. gerçekten onlara ihtiyacımız var.
devamını gör...

çileleri sorsanız mutlaka yazacak bir şeyler bulurdum.
devamını gör...

her şey sessizlikte olup biter.
diyelim ki yalnızlık tenha bir çiçektir. nefesi diken gibi durur göğsümüzde.
anlamaksa nice sonraya denk düşürülmüş bir gülümseme kimine göre.

şiir orada yükselir.
ve tüm sesler ondan doğar. müzik de...
o, herkesin ve her nesnenin içindeki büyük gürültüden... ve tüm hücrelerini dolaşır bilmediğin bir dilde.
devamını gör...

doğru olduğunu düşündüğüm tespit, karnı acıkan kimsenin istek ve öncelik sıralamaları da değişir. pek çok taviz verir.
devamını gör...

hayat arkadaşı değil mi sonuçta?gayet normal olan kadındır,kocasının ruhuna hitap etmesini bilen kadındır.severiz böyle kadınları.
devamını gör...

anne babayı tebrik etmek gerek mis gibi bir hanzo yetiştirmişler yanına da hayatı zehir edilecek baskı altında büyütülüp ailenin günah keçisi ve geleceğin psikolojisi bozuk annesi olacak bir kız kardeş yapmayı da ihmal etmemişler.
devamını gör...

sanat malzemeleri satılan büyük kırtasiyeler ve kitapçılar.
devamını gör...

beyaz peynir en sevdiginizden,şöyle taze bir ekmeğin ucunu hemen kopartıp içine katacaksın üff yemede yanında yat(orucum ben oruç,oruçç).buzdolabını açıp boş boş bakınıp yiyecek bir sey bulamadığımda peynir arası ekmek yapıp yerim o benim aç gözlülüğümü hemen bastırır.
devamını gör...

yüzde gülümsemeye yol açacak, birnevi antidepresan görevi gören, size yalnız olmadığınızı hissetiren kafa sözlük bildirimi.
devamını gör...

30 'uma 5 eklemiş biri olarak;

"algı yönetimim henüz tamamlanmadı,
oluşlara karşı fayda sağlama güdüm yok"
demeye çekinen düşüncenin başlığı olabilir derim.

bi tavsiye;
30 yaşlarında okuyacak olduğun bir mektup yaz kendine,
bizi daha çok seveceksin.
devamını gör...

dur dur ben de geliyorum.
devamını gör...

başrollerini jake gyllenhaal, laura dern ve chris cooper'ın paylaştığı gerçek hayattan alınmış bir kesitin işlendiği 1999 yapımı amerikan filmi.

konusu kısaca şöyle:
john hickam adlı madenci, oğullarının hemen hemen tüm kasaba erkekleri gibi maden kontrolörü olmasını istemektedir. ancak oğullarının bambaşka hedefleri vardır.

nedendir bilmem, en sevdiğim filmlerden biridir bu. belki de bilimle ilgisi olduğundandır, kim bilir...

fragman:

devamını gör...

ben bu aşka olan inancımı kaybettim ela.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim