yazarların bugünkü mutsuzluk sebebi
benim seven ve benim sevdiğim arasında kaldım! *
seven insanın gözünün içine bakmıyor mu memnun olunsun diye...birşey istesin de yapayım diye..
ama gönül bu.ille sevmeyen olacak.
sevmeyenin peşinde koşacak,kendinden ödün vereceksin.
olmayacak olsa dahi insan çırpınmıyor mu,içler acısı (kalbim sızlıyor)*
seven insanın gözünün içine bakmıyor mu memnun olunsun diye...birşey istesin de yapayım diye..
ama gönül bu.ille sevmeyen olacak.
sevmeyenin peşinde koşacak,kendinden ödün vereceksin.
olmayacak olsa dahi insan çırpınmıyor mu,içler acısı (kalbim sızlıyor)*
devamını gör...
h harfinin sessizliğinin yarattığı duygusal dalgalanma
ismimin orta yerinde olan h harfinin yok sayılmasının, görmezden gelinmesinin, varlığının yadsınmasının, ötekileştirilip itilip kakılmasının, aile fotoğrafına dahil edilmeyen enişte gibi hor görülmesinin yarattığı bir duygu dalgalanmasıdır.
isminde yok sayılan bir h harfi olan herkes söylemek istediğimi anlayacaktır. anlamalıdır. isminin farklı bir formda telafuz edilmesi kadar acı ne olabilir ki hayatta. bir de üstüne üstlük sesli harflerin arası da kısalıyor h harfine yapılan haksızlıkla. bu da yetmezmiş gibi türkçede aslında olmaması gereken bir şey oluyor ve iki sesli yan yana geliyor. o kadar uygunsuz bir görüntü ki bu insan bir sis bulutunun içinde kaybolmuş hissediyor kendini.
size eksik bir harfle seslenilince kendinize yabancılaşmış hissediyorsunuz ve varlığınızı sorgulamaya kadar gidebiliyor bu durum eğer çok hassas bir anınıza denk geldiyse. sanki yok olup küllerinden yeniden doğan bir anka kuşunun saçma gösterişine kapılıyor ruhunuz. sanki iddiaya girip isminden bir harf kaybeden şairini sevda sözlerini biri size tersten okutuyor.
sonra birisi isminizi kimsenin daha önce söylemediği gibi söylüyor, yine bir harf eksik. üstü kalıyor bu sefer. eksik harf yerine size şekersiz sakız veriyor sanki. öyle çocukça bir neşe. gerisini anlatmaya gerek yok. gerisi zaten kırmızı.
isminde yok sayılan bir h harfi olan herkes söylemek istediğimi anlayacaktır. anlamalıdır. isminin farklı bir formda telafuz edilmesi kadar acı ne olabilir ki hayatta. bir de üstüne üstlük sesli harflerin arası da kısalıyor h harfine yapılan haksızlıkla. bu da yetmezmiş gibi türkçede aslında olmaması gereken bir şey oluyor ve iki sesli yan yana geliyor. o kadar uygunsuz bir görüntü ki bu insan bir sis bulutunun içinde kaybolmuş hissediyor kendini.
size eksik bir harfle seslenilince kendinize yabancılaşmış hissediyorsunuz ve varlığınızı sorgulamaya kadar gidebiliyor bu durum eğer çok hassas bir anınıza denk geldiyse. sanki yok olup küllerinden yeniden doğan bir anka kuşunun saçma gösterişine kapılıyor ruhunuz. sanki iddiaya girip isminden bir harf kaybeden şairini sevda sözlerini biri size tersten okutuyor.
sonra birisi isminizi kimsenin daha önce söylemediği gibi söylüyor, yine bir harf eksik. üstü kalıyor bu sefer. eksik harf yerine size şekersiz sakız veriyor sanki. öyle çocukça bir neşe. gerisini anlatmaya gerek yok. gerisi zaten kırmızı.
devamını gör...
bir erkeğin sizinle ilgilendiğini anlamanın yolu
bunun bir yolu yok. kişiden kişiye değişir. anlıyor musun sözlük? bunun bir yolu yok. üzgünüm ama bu böyle.
devamını gör...
bir kişi hakkında geçmiş zamanla konuşmak
hayatınızda var olduğu için mutlu olduğunuz, yokluğuna alışmak da zorlandığınız insanların ölümü sonucunda onlardan bahsederken yaptığınız eylemdir.
sürekli yanınızda olduğu zamanlar onun hakkında geniş zamanla konuşurken sanki birlikte geçirilen zamanlar çok doğal bir şeymiş gibi gelir. onunla yaşanan her şey düzenli olarak sürekli yapılan etkinlikler gibidir.
bazen onu gözünüzün önünden ayırmak istemediğiniz zamanlar ondan şimdiki zamanla bahsedersiniz. sanki başka bir zamana geçmek, onun yaptıklarına şahit olmamak gerçekliğin sonsuza dek yitmesi gibi bir şey olacaktır. yaptığı her şeyi izlemek ve bunları zihninizde şimdiki zaman ile çekmek istersiniz.
sonra onunla ilgili planlar yapmaya ya da onunla birlikte planlar yapmaya başladığınızı fark edip ufak bir manevra ile gelecek zamanla konuşmaya başlarsınız. her cümle sizin oluşturduğunuz çoğul bir özne ile başlar ve her cümlenin noktasının hemen öncesinde inançla kesinleştirilmiş bir gelecek zaman eki görünür. çok inanırsınız geleceğe ama içinizden bir his bir merdivenin altından geçen kara kedi gibi yoklar içinizi.
ve en nihayetinde beklenmedik - çünkü her ölüm erken ölümdür- geldiğinde artık tüm zamanlarınızı feda etmeye hazır olduğunuz insanı sadece geçmiş zamanla anmak zorunda kaldığınızı fark edersiniz. bu çok zordur. bu çok zor gelir insana. öyle bir andır ki o ilk aydınlanma anı insan sonsuz bir geçmiş zaman içinde kısıldığını hisseder. bütün zamanlar birleşip tek bir geçmiş zaman içinde anlamlarını yitirir.
bir insan hakkında geçmiş zamanla konuşmaya başlamak diğer tüm zamanları hükümsüz kılar.
sürekli yanınızda olduğu zamanlar onun hakkında geniş zamanla konuşurken sanki birlikte geçirilen zamanlar çok doğal bir şeymiş gibi gelir. onunla yaşanan her şey düzenli olarak sürekli yapılan etkinlikler gibidir.
bazen onu gözünüzün önünden ayırmak istemediğiniz zamanlar ondan şimdiki zamanla bahsedersiniz. sanki başka bir zamana geçmek, onun yaptıklarına şahit olmamak gerçekliğin sonsuza dek yitmesi gibi bir şey olacaktır. yaptığı her şeyi izlemek ve bunları zihninizde şimdiki zaman ile çekmek istersiniz.
sonra onunla ilgili planlar yapmaya ya da onunla birlikte planlar yapmaya başladığınızı fark edip ufak bir manevra ile gelecek zamanla konuşmaya başlarsınız. her cümle sizin oluşturduğunuz çoğul bir özne ile başlar ve her cümlenin noktasının hemen öncesinde inançla kesinleştirilmiş bir gelecek zaman eki görünür. çok inanırsınız geleceğe ama içinizden bir his bir merdivenin altından geçen kara kedi gibi yoklar içinizi.
ve en nihayetinde beklenmedik - çünkü her ölüm erken ölümdür- geldiğinde artık tüm zamanlarınızı feda etmeye hazır olduğunuz insanı sadece geçmiş zamanla anmak zorunda kaldığınızı fark edersiniz. bu çok zordur. bu çok zor gelir insana. öyle bir andır ki o ilk aydınlanma anı insan sonsuz bir geçmiş zaman içinde kısıldığını hisseder. bütün zamanlar birleşip tek bir geçmiş zaman içinde anlamlarını yitirir.
bir insan hakkında geçmiş zamanla konuşmaya başlamak diğer tüm zamanları hükümsüz kılar.
devamını gör...
önemli birinin yanında saçmalamak
genelde olan oluyor sonrasında da ya bu hareket çok saçmaydı keşke yapmasaydım diye düşünülüyor. o aydınlanma önemli birinin yanındayken gelse her şey daha güzel olabilirdi.
devamını gör...
kinyas ve kayra
başıma bir iş gelmeyecekse okurken beni bayım bayım bayıltan kitap demek istiyorum. kitap yarım bırakma gibi bir huyum olmadığı için bitirmiştim ama resmen ağlayarak. ruhumu daraltan bu kitabı okumama vesile olan ekşi sözlükten nefret ediyorum.
devamını gör...
normal sözlük'te başlıkların yürümemesi
ekşi'yi bırakmamın en büyük sebebi yazdığım yazıların diğer bomboş entry'ler arasında kaybolması, okunmaması idi. emek emek yazdığım entry'ler sol frame'de 1 dakika bile gözükmüyor, okunmuyor başlıkta kaybolup gidiyor diye üzülüyordum. çöpe altın atsan kıymetini kim bilecek?
o yüzden ekşi'yi bıraktım. burada yazmayı sevmemin sebeplerinden biri yazdığım şeylerin az ya da çok okunabiliyor olması. haftalar önce yazdığım tanımlara oylamalar geliyor, uzun uzun yazdığım tanımlar en azından akışta bir süre kalıyor. tanımları okurken çoğu zaman "bu ne ya resmen yazmış olmak için yazmış" demiyorum. girilen tanım sayısı alt tarafı bir sayı. çok isteyen ekşi'ye gidebilir. çok kasmayın 100 liraya yazarlık satıyorlar.
(sen kimsin de ekşi'yi gömüyorsun diyecekler gelmeden 2006 yılından beri kayıtlı okurum. 8 sene kadar yazardım. 2 binden fazla entry'm var.)
o yüzden ekşi'yi bıraktım. burada yazmayı sevmemin sebeplerinden biri yazdığım şeylerin az ya da çok okunabiliyor olması. haftalar önce yazdığım tanımlara oylamalar geliyor, uzun uzun yazdığım tanımlar en azından akışta bir süre kalıyor. tanımları okurken çoğu zaman "bu ne ya resmen yazmış olmak için yazmış" demiyorum. girilen tanım sayısı alt tarafı bir sayı. çok isteyen ekşi'ye gidebilir. çok kasmayın 100 liraya yazarlık satıyorlar.
(sen kimsin de ekşi'yi gömüyorsun diyecekler gelmeden 2006 yılından beri kayıtlı okurum. 8 sene kadar yazardım. 2 binden fazla entry'm var.)
devamını gör...
moderatör olunca yapılacak ufak şımarıklıklar
sürekli şikayet eden yazarların başlıklarını ordan oraya taşicam bildirimi açınca duvarları yumruklasın köftehorlar..
devamını gör...
ümitcan uygun'un tahliye edilmesi
bu ülkede ki en ucuz şey insan hayatıdır, aldığımız nefes bile bu ülkede daha pahalı.
adalet sadece bir kadın ismi olarak var.
allah fakir,kimsesi olmayanı ,zalimlerden korusun.
adalet sadece bir kadın ismi olarak var.
allah fakir,kimsesi olmayanı ,zalimlerden korusun.
devamını gör...
taş gibi
hakan peker'in 2004 çıkışlı yak beni isimli albümünden atarlı-giderli, eğlenceli bir şarkı.
hiçbir şeyim yok ama taş gibiyim
en çok adamdan adam gibiyim
hesapla kitapla işim olmaz
hain değil insan gibiyim
hiçbir şeyim yok ama taş gibiyim
en çok adamdan adam gibiyim
hesapla kitapla işim olmaz
hain değil insan gibiyim
devamını gör...
herkes hoşlandığı sözlük yazarını itiraf etsin etkinliği
2 b sınıfı sözlük etkinliğine hoşgeldiniz. ulann madem bu tür etkinliklerin altına yazmaya pek heveslisiniz, bari biraz yaratıcı olun. herkes tutturmuş "benn, benn" emeksiz yapıştırılan karikatürler. bir kısım aynı benim yaptığım gibi tepeden bakıp aşağılama müptezellikleri. off. sıkıldım.
normalde asla bu başlıkları okumam. ama adım var mı diye de kudurmadan edemedim. geçen ay 90 lira gelen elektirik faturası bu ay gelmiş 128 lira. devlet bizi yaratıcı yollardan böyle güzel seviyor işte. ne alakası var nasıl getirdim konuyu ben de bilmiyorum buraya. bir de aranızda patates soğan yardımından faydalanabilen oldu mu?
offf, hoşlanan eden varsa özelden yazsın işte. yoksa bu başlıklarda bu tür hakikatlerinizle daha çok beyninizin suyunu akıtacağım.
normalde asla bu başlıkları okumam. ama adım var mı diye de kudurmadan edemedim. geçen ay 90 lira gelen elektirik faturası bu ay gelmiş 128 lira. devlet bizi yaratıcı yollardan böyle güzel seviyor işte. ne alakası var nasıl getirdim konuyu ben de bilmiyorum buraya. bir de aranızda patates soğan yardımından faydalanabilen oldu mu?
offf, hoşlanan eden varsa özelden yazsın işte. yoksa bu başlıklarda bu tür hakikatlerinizle daha çok beyninizin suyunu akıtacağım.
devamını gör...
günün sözü
küçük üzüntüler konuşur; büyük acılar sessizdir.
devamını gör...
kadının adı yok
ulu önder duygu asena nın füzesi kitap
müthiş bir kadındır,
kendisi çocuk gelişimi okumuş ve bu alanda çalıştığı yıllarda, çocuk sahibi olmamaya
"karar vermiş"
bir röportajında diyorki;
"çocuk sahibi olmamak, benim üzerinde düşünüp, değerlendirip, bilinçli olarak karar verdiğim bir konudur..."
kaç kadın çocuk istemediğini anlama, çocuk yapmama, hakkının olduğunun, farkında acaba..
bunun ayıp değil, kendi tercihi olduğunun, oturup bunu düşünebileceğinin, karar verme yetkisinin, hakkının kendisinde olduğunu bilen kadın varmı acaba,
çünkü düşünse çocuk yapmaz birçok kişi,
ama düşünse..
insanların uzun uzun düşünmeye vaktide yok sabrıda, hep kısa süren aktivitelerle meşgul herkes, kısa süren ve kolay şeylerle...
düşünmek cesur insanlara özgü bir şey bence, ve düşünmeye vakit ayırmak, önem vermek, öncelikleri arasına koymak...
çağının, zamanının çok ilerisinde bir insan duygu asena,
"insan yaşamında eksik olanı herşey sanıyor"
diyerek bilinmeyene (x) yüklenen, aslında "herşey" kadar da değerli olmayana, nasıl gereğinden fazla değer yüklediğimizi, hesap edebilecek kadar iyi bir matematiği vardı bence...
ve
"hep verici olmak da doğru değil, hep almak da"
derken de yine hakkaniyetini, matematiğini ve adaletini görüyorum...
iyiki bunları düşünmüş, iyiki bukadar düşünmüş, iyiki yazmış...
müthiş bir kadındır,
kendisi çocuk gelişimi okumuş ve bu alanda çalıştığı yıllarda, çocuk sahibi olmamaya
"karar vermiş"
bir röportajında diyorki;
"çocuk sahibi olmamak, benim üzerinde düşünüp, değerlendirip, bilinçli olarak karar verdiğim bir konudur..."
kaç kadın çocuk istemediğini anlama, çocuk yapmama, hakkının olduğunun, farkında acaba..
bunun ayıp değil, kendi tercihi olduğunun, oturup bunu düşünebileceğinin, karar verme yetkisinin, hakkının kendisinde olduğunu bilen kadın varmı acaba,
çünkü düşünse çocuk yapmaz birçok kişi,
ama düşünse..
insanların uzun uzun düşünmeye vaktide yok sabrıda, hep kısa süren aktivitelerle meşgul herkes, kısa süren ve kolay şeylerle...
düşünmek cesur insanlara özgü bir şey bence, ve düşünmeye vakit ayırmak, önem vermek, öncelikleri arasına koymak...
çağının, zamanının çok ilerisinde bir insan duygu asena,
"insan yaşamında eksik olanı herşey sanıyor"
diyerek bilinmeyene (x) yüklenen, aslında "herşey" kadar da değerli olmayana, nasıl gereğinden fazla değer yüklediğimizi, hesap edebilecek kadar iyi bir matematiği vardı bence...
ve
"hep verici olmak da doğru değil, hep almak da"
derken de yine hakkaniyetini, matematiğini ve adaletini görüyorum...
iyiki bunları düşünmüş, iyiki bukadar düşünmüş, iyiki yazmış...
devamını gör...
uçuk laneti
ucuk virusu, herpes simplex olarak gecer. bu virus vucuda bir kez yerlestigi zaman, bagisiklik zayifladigi anda ucuk bir yolunu bulur ve cikar. ucuktan kurtulmak istiyorsaniz, onceliginiz bagisikligi saglam tutmak olsun. yediginize ictiginize dikkat edin ki bagisiklik dusmesin ucuk kardes de bas gostermesin.
devamını gör...
sözlük yazarlarının soymaktan hoşlandığı şey
insan davranışları.
insan davranışlarını soyup içinde olan niyete bakmayı severim.
insan davranışlarını soyup içinde olan niyete bakmayı severim.
devamını gör...
siyasilerin unutulmayan sözleri
2009'u yazarken iki sıfır var. dokuzun yanındaki sıfırı sildiniz. kaldı 9. 2 'nin sonunda yine bir 0 var. onu da sil kaldı 2. toplayın ne yapar:11. 2009'un içindeki iki sıfırı da sildiniz. ne kaldı? 29. topla. ne yapar? 40 yapar. ve mhp'nin 40.yılı..
-devlet bahçeli
-devlet bahçeli
devamını gör...