zaman tüneli

linç kültürü, siber zorbalık, pillory ve nickaltı

bir kavram tanımlandığı zaman toplum içinde yayılmaya ve kabul görmeye başladığı anda zamanın ruhuna işler. zamanın ruhu olarak adlandırdığımız zeitgeist ise bu olguyu ileride var olacak kuşaklara aktarma görevini üstlenir.

ancak bu tarihsel geçişte zeitgeist taşıdığı kavramları değştirir, bu süreç bu şekilde işler durur, temrin temrin temrin. değişen veri zamanın ruhu ile yeni nesillere geçer ve yeni nesillere ve yeni nesillere...

yaşadığımız zamanın ruhu mekandan azade etmiştir kendini, artık nicklerimiz ile var olduğumuz yeni bir vatana sahibiz; sosyal medya. değişen ise sadece mekan

öyle yükseldik yıldızlara değin,
dostum, geçmiş çağlar
yedi mühürlü bir kitaptır bizim için
senin geçmiş çağların anlayışı (bkz: geist der zeiten)dediğin
geçmiş çağlarda yaşayan büyüklerin ruhudur
bir ayna gibi geçmişi yansıtan.

böyle diyor faust, goethe'nin ağzından.

ayna gibi geçmişi yansıtan zamana bir bakalım o zaman.

pillory

ahşap bir iskeletten yapılan baş ve elleri sabitlemek için delikleri olan, ortaçağ ve rönesans dönemlerinde toplum önünde aşağılama ve sıklıkla daha fazla fiziksel taciz yoluyla cezalandırma amacıyla kullanılan bir araçtır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


filmlerden görmüş olabilirsiniz. suçlu bu düzenek ile boyunduruk altına alınır ve günlerce orada bırakılır. önünden geçen insanlar suçluya ya da suça bakış açılarına göre bağlı kişiye karşı tavırlarını ortaya koyar.

kimi domates fırlatır kimi gül bırakır, kimi taciz eder kimi bir testi su verir.

tanıdık geliyor değil mi sizlere bu.

sosyal medya üzerinde yürüttülen linç kültürü işte zeitgeist kavramının somut bir örneğidir. haftada kaç kişiyi pillory'e mahkum ediyoruz burada, kaç başlık altında kimleri aşağılıyoruz. geçen gün burs alan bir kızdı bugün evrim akın yarın kimi mahkum etmek istersek o. pillory artık tıpkı bizler gibi ahşap bir zemine ihtiyaç duymuyor zamanın ruhu mekandan arındı.

nickaltılarınıza bakın kimler gül bırakmış kaç tane cürümüş domates var, çünkü siz de kaçamazsınız zamanın ruhundan;

"zeitgest en kasvetli hayvandır ve ben dilerim ki insan cennette onun pençelerinden kurtulabilsin." adlous huxley
devamını gör...

o mükemmel gri, hafif yağmur ve insanın ruhunu yeşerten o kendine has ankara havası yeniden sahnede
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

el salvador bunu tekrar hayata geçirmiştir.

(bkz: cecot)



bu da latifundium versiyonu:




kendisinin yönetimi ilham verici gerçekten. ıslah edilmesi mümkün olmayanlara hayvanat bahçesindeki hayvanlar muamelesi yap, geri dönüştürülebilecek olanları da it gibi eğiterek çalıştır.

geleceğin dünyası, dünyanın geleceği...


nayib bukele: #3516118
devamını gör...

#3530907
acaba duvar yazısını ben mi yazdım?
zira bende böyle yazım yanlışını çok yapıyorum.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

evet öyledir, tartışması bile lüzumsuzdur.
devamını gör...

geçenlere selam ossun da.. ben artık ilgilenmiyorum ve robot olduğuma ikna olmanın eşiğindeyim..:)
( ama bunu akıl eden kıtakıllının zeka yaş grubunda olmadığım da kesin.)
devamını gör...

tertemiz rakıdır. durduk yerde onu da yunana kaptıracaksınız şimdi aliminyum.
devamını gör...

jonathan swift irlandalı değildi yalnızca dublin'de dünyaya geldi. irlandalılar tarafından taparcasına sevilmesinin temel sebebi zaten, irlandalı olmadığı halde irlandalıların haklarını savunuyor olmasıdır. çok fazla irlandalı dediğim için kelimeye yabancılaştım bu yüzden bu konuyu kapatıyorum artık.

swift dönemin pek çok yazarı gibi bir din adamıydı bunun sebebi ise yaşadığı çağda iyi eğitim görmüş ama kişisel servetten yoksun kişilerin devlet memuriyeti, ordu görevi ve kilise dışında çalışma alanı bulamıyor oluşuydu. tüm bu seçenekler arasında en özgür davranabileceği alanı seçti swift, din adamlığı.

bu olaya şöyle bakabiliriz, türkiye'ye şu an adım başı imam hatip lisesi olması gibi o dönem ingilteresinde de eğitim kilise temelindeydi, ülke bu şekilde gider ve her yer imam hatip olursa yıllar sonra türk edebiyat tarihinden bahsederken "lan hepsi imammış yazarlarının" denecek olması gibi bir durum. işte üç yüz küsür yıl geriden gelmek böyle bir şey.

neyse efendim biz swift'e dönelim. swift çapkın bir adamdı. * jonathan uçmak istiyordu ama farklı, her ikisine de takma bir isim verdiği ve hala aralarındaki ilişki hakkında net bir bilgi olmayan iki kadın vardı hayatında, vanessa ve stella.

hadi biraz edebiyat dedikodusu yapalım hatta bu kadınlar cadenus and vanessa şiiri yüzünden bir güç savaşına girmişlerdir. eşsiz bir güzelliğe sahip bu şiir ile herkes vanessa'nın güzelliği karşısında swift'in ilham aldığını dile getirir;

stella: 0
vanessa: 1

stella bu şiir hakkında övgülere karşı, swift bir süpürge sopası üzerine bile olağan üstü şeyler yazabilir diyerek vanessa'nın güzelliğinden değil swift'in yeteneğinden kaynaklı olduğunu dile getirir bu şiirin başarısının.

peki bay swift ne yapar bu durum karşısında;

meditation upon a broomstick

eserini kaleme alır, bir süpürge sopası üzerine derin düşünceler.

stella: 1
vanessa: 1

çok anasının gözüsünüz bay jonathan, geride bıraktığınız onlarca yazı, şiir, deneme ve kara mizahla asla unutulmayacaksınız ha bir de gulliver's travels vardı, ancak onu kendi başlığında detaylı bir şekilde ele alırız. seviliyorsun bay jonathan.
devamını gör...


canımı kimseler acıtamazdı senden fazla..
devamını gör...

bizim yaşını başını aşmış bir tanıdık var. cenaze oluyor kimin öldüğünü söylemeyin çok üzülüyorum diyor. kimsenin cenazesine gitmez herkes ağlıyormuş kötü hissedermiş kendini. doktor buna psikolojini bozma demiş bir kere halbuki bu doğduğundan beri kafasında halay çekiyor..
böyle olan yaşıyor.
devamını gör...

allahım nasip et amin yüz kere bin kere mesela mugla küçükşehir belediyesi
devamını gör...

rakı bu topraklarda @viva zapata'nın dediği gibi yarım asır değil çok daha uzun zamandır var. tahminim 1.5 yüzyıl. şarap yapıldıktan sonra geri kalan posadaki alkolü damıtıp almış istanbul'lu bir rum, içimi yumuşatmak için içine şeker ve anason yağı katmış. muhtemelen araplardan görmüştür.
şarap da @femmeamoureuse'ün söylediğinin tersine cumhuriyet döneminden çok daha öncesinden beri, belki bin yıldır var bu topraklarda. bektaşi, bekri mustafa öykülerini, içkici padişahları falan anımsayın please.
devamını gör...

taşınsın taşınmasın: kafa önemli kafa..!
aksi halde küçük şehirleri de büyük şehirlere dönüştürmekten başka sonuç alınmaz..
(irbaamın tavana çigküfte attığı adres önemli mi. irbaamları şehir insanı yapamıyorsan, şehrin cüssesi neyi değiştirir.)
devamını gör...

temiz olması. kıyafet seçiminin ucu bucağı yoktur bin liraya da giyinirsin yüz bin liraya da ancak temizlikte fırsat eşitliği vardır. kulak burun kıllarını alan duş jeli ya da kalıp sabun kokan saçlarını yağlı tutmayan ve kıyafetlerinin parasından bağımsız olarak tertemiz gözüken kişi tartışmasız biçimde çok kalitelidir.
devamını gör...

fantezi dünyası geniş biri.


klozette oturuken ayak parmakları üzerinde yükselen kadının çıplak ayakları louvre müzesinde sergilenmeli.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"vasat bir öykücü"

telefonu kapatıp yürümeye başladığımda yol boyu bu üç kelime aklımda dönüp durdu; vasat, bir, öykücü.
hukuk fakültesindeydim ama türk ceza kanununun bilmem kaçıncı maddesinin bilmem kaçıncı fıkrasıyla ilgilenmek istemiyor ve praetor himaye vasıtalarını gram umursamıyordum. yazmak istiyordum ben, ceza sömürgesi hakkında bir öykü ya da suç ile yakınlığı ceza ile omuz omuz olan bir roman benden önce yazılmış olsa da tüm bunlar. bu yüzden bütün zamanımı yazılmayanı bulmak için okumaya adıyordum haliyle medeni usul notlarım çekiyordu bunun ceremesini. telefonu kapattığımdan beri bunu düşünüyordum vasat bir öykücü olup aç mı kalmak istiyordum. hayır sadece öykü değil roman da yazmak istiyorum ben diyebilirdim aslında ama konu bu değildi.

orta sınıf bir ailede büyüdüm ben, taşralıyız. taşradan yazar çıkmaz en azından taşralılar için bu böyledir; mesela doktor olabilirsin öğretmen ya da avukat, savcı veya polis olabilir bir taşralı ama yazar olmaz çünkü çevremizde hiç yazar yoktu gerçi avukat da yoktu ama ben olacaktım işte. olmadı. genç bir romantiktim sanırım.

genç romantikler; bryon, shelley ve keats. edebiyat tarihi bugün onları genç romantikler olarak anıyorlar, bu her zaman böyle değildi. bir dönemler soylu olmadığı için şiir yazmasının mümkün olmadığı söylenen keats için cockney şairi denir. cockney rhyming slang, bol kafiyeli bir argo havuzudur bu. sınırları kilise çanı ile belirlenmiş işçi sınıfı aksanıdır. keats'e yakıştırılan budur. londralı bir eczası olarak kalması gerektiği söylenmiştir ona. sevimsiz saçma sapan olarak nitelendirilen şiirleri sebebi ile gibson tarafından şu nasihat verilir;

"açlıktan ölen bir şair olmak yerine açlıktan ölen bir doktor olmak daha akıllıca ve iyidir; o yüzden dükkanına dön bay john, alçılarına, ilaçlarına ve merhem kutularına."

keats bunu yapmadı, yazdı ve yirmi beş yaşında veremden öldüğünde bir doktora ihtiyacı vardı ama ölümü üzerinden geçen onca yıl sonra londra'da st. mary-le-bow kilisesi yanında yaşamış bir doktor hakkında tanım girmiyoruz hiçbirimiz değil mi? keats ise hala yaşıyor cockney şairi olarak değil genç bir romantik olarak.

alacakaranlıkta gördüm aç kalmış dudaklar,
korkunç uyarıyla açılmış ağzılar, derim
uyandım, kendimi buldum yamacından
soğuk tepenin

işte onun içindir ki ayrılamam buradan,
yapayalnız dolaşıyorum böyle, solmuş
göl kıyısında sazlar kurusa da, ötmüyor
olsa da tek kuş

bir avukat olmayı beceremedim bir öykücü olmayı da ama en azından keats hakkında bir tanım girmeyi becerebilmişimdir umarım.
iyi ki alçılarına, ilaçlarına ve merhem kutularına dönmedin bay john, yirmi beş yıla sığdırdıkların için teşekkür ederim.
devamını gör...

söz de şeriatçı kadir popcornoğlu da ingiltere'den fetva veriyormuş. hahaha bir ampül daha patladı diyebiliriz.
devamını gör...

pornoculuk.
devamını gör...
daha fazla yükle

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim