zaman tüneli

rezil oldum bir tane kedi yüzünden.

güccücük kedi. kızım kızım diye dolanıyorum peşinden utanıyorum kendimden ben böyle bir anne olmayacaktım. ştt kız bahele diyecek gibiydim ben. rezil bir durumdayım şu an kızım annecim oyy. yakıştıriyor musun şu hali kendine şappi?
sıfır yakıştırmıyor.

benden sürekli yemek istiyor. vermezsem bağırıyor bana. sabah saçımi başımı yoluyor hiçbir şey abartmıyorum. sonra yüzümü yalıyor beni seviyor güya. göz kapaklarım acıyor benim ben mağdurum.
dikenler var dilinde sen köpek değilsin işkence görüyorum yardım talep edeceğim yetkilileeer sekuritiii.

baldur’s gate 3. her seferinde farklı bir oyun bitirmişim gibi…
death stranding. her seferinde aynı ama hep çarpıcı…
witcher 3. izaha gerek yok.

akp'li olmalarından kaynaklıdır, çalıştığınız yer kamu kurumuysa.

izmirlilere özellikle bir nefret besleniyor ve ağır bir ayrımcılık uygulanıyor yıllardır. bunu, halkbank'ta çalışan orta okul-lise arkadaşım ve yedi yıl kamu öğretmenliği yaptıktan sonra özele geçip okul müdürlüğüne yükselen eski kız arkadaşımdan biliyorum. ben de beş kere kamu mülakatlarında elenmiştim, iç işleri ve maliye bakanlığı tarafından. yarı türk olduğum için, ve uzunca bir süredir neden olduğunu anlıyorum.

2014 yılında iki kardeş tarafından kurulan, geleneksel ermeni şarkılarını yeniden yorumlayan ermeni senfonik metal grubu.
ermenistan'ın en çok bilinen gruplarındanmış. bu ara böyle farklı ülkelere sardım.
spotify açıklamalarına, "grubun adı, ermeni soykırımı sırasında yerle bir edilen kadim ermeni şehri adana'yı onurlandırmaktadır ve bu anıyı ses aracılığıyla yeniden canlandırmaktadırlar." şeklinde yazmışlar.
gini lic isimli talat paşa ve tehcir üzerinden sözleri olan şarkıyı da yeniden düzenlenmişler. ilk kez dinledim ve sözlerine bakınca rock, metal müziğe sanırım böyle şeyleri yakıştıramadığım için garip hissettim. yani bu tür milliyetçi şeyler benim için daha uğur ışılak, julia boutros modeli şarkıların veya kulağa marş gibi gelen müziklerin konusu gibi.

senin ağzın ne der beyim

online listesindeki yuvarlak obje sayesinde kgb ajanı olmayan herkesi gözetleyebilirsiniz. ama yine de çok tavsiye etmiyorum saygı duyduğum sevdiğim bir yazarı gözetlerken kadın külotu koklamak başlığında mesai harcadığını görmüştüm bir kere. hayattan soğuttu, yani sevdiklerinizi gözetlemeyin.

çoğu zaman iyilik veya iyi bir amaç bahanesiyle yapılır.

liseyi okuduğum okulda futbol, basketbol ve voleybolda sınıflar arası turnuvalar yapılıyordu. hazırlık sınıfında şansımıza zıpkın gibi bi futbol takımı bir araya gelmişiz. bahar geldi futbol turnuvası zamanı geldi. kura çekimi falan şeffaf yapılmıyor tabii. bir kağıt asıyorlar bakıyorsun turnuva ağacına bize de ne hikmetse 3. sınıf çıkmış daha ilk turdan.

maç günü geldi çıktık maça yine ne tesadüf ki maçın hakemi 3. sınıf başka bir öğrenci. maçlar 1 saatlik öğle arasında 15'er dakikadan 2 devre şeklinde oynanıyor.

ilk yarı bitti 3-0 öndeyiz ama nasıl fırtına gibi esiyoruz. çok uzatmayayım ikinci yarı ittir kaktır zar zor 3-1'e getirdiler durumu. hakem maçın sonuna 10 dakika uzatma ekledi. baya 15 dakikalık devreye 10 dakika ekledi penaltı verdi şu bu derken maç 3-3 bitti penaltılarla elendik.

iki takım arkadaşım öyle bir ağlıyor ki anlatamam. cenazede öyle ağlayamazsın. neyse maçı da öğretmenler izlediği için koşup beden eğitimcinin yanına gittik tabii maç biter bitmez. arkadaşım hocam neden böyle yaptınız? dedi. oğlum onlar son sınıf. 2 ay sonra mezun olacaklar. siz daha çok turnuvaya katılırsınız cevabını alınca gayet planlı programlı bir iş olduğunu anlamış olduk.

bu okul eski köy enstitüsü, o zamanlar öğretmen lisesiydi, şimdi de fen lisesi. öğretmen yetiştiren bir kurumda verilen eğitim kalitesi budur işte. şu an para verip alamayacağımız hayat dersini sağ olsunlar bize 14 yaşında bedavadan verdiler. bir de hocam bu bilgi gerçek hayatta ne işimize yarayacak? deniyor hep. al sana gerçek hayata dair en güzel bilgi.

kimse ben adaletsiz biriyim demez, diyemez. hep kendini haklı çıkaracak motivasyonlar yaratır.

yıllarca sorular çalındı bu memlekette. soru çalan adam soru çalmanın yanlış bir şey olduğunu bilmiyor olabilir mi? neydi temel motivasyon? darülharp. şimdi kötü bir şey yapıyorsun ama aslında bir iyiliğe hizmet ediyorsun safsatası.

insanların çekmecesine flashdisk yerleştirenler, harp okullarında mobbing uygulayarak kendilerinden olmayanlara okulu bıraktıranlar, torpiller, kadrolaşmalar say say bitmez. bunları yapan insanlar sizce gerçekten bunların yanlış olduğunu bilmiyor olabilir mi?

akrabayı gözetmekle ilgili ayeti alıyor eğiyor büküyor bi hokus pokus oldu sana kişiye özel açılan kadrolar. neden? çünkü kutsal ve iyi bir amaç var.

konuya nerden başladık nerelere geldik. demem o ki adaletsizlik bu toprakların havasında suyunda var. olmasın istiyoruz ama var. bunun da en temel sebebi yine biziz. benden daha zeki insanların söylediği bırakın adalet yerini bulsun isterse kıyamet kopsun fikri benimsenmedikçe adalet konusunda geleceğe dair pek umut yok gibi görünüyor.

türk birliği bir yana turan’ı kuran kavim türk değildir. birkaç türk bir araya geldiğinde devlet kuruyorsa -ki bununla nedense övünürler- birlik mümkün değildir.

(bkz: meryem ana)

devlet sen misin?

nefesi çok kötü kokar o zaman, enseden baldırdan falan deneseler bari

belediye bedava bilet vermiştir
zaten her şey bedava bunlara
dayı senin ne işin var orda ya
köyüne döner misin lütfen

ümraniye / istanbul

ilgilileri için araştırma: buradan efendim

büyük aşkı salome'ye yazdığı dünyanın 8. harikası..

öyle bir hayat yaşadım ki
cenneti de gördüm cehennemi de
öyle bir aşk yaşadım ki
tutkuyu da gördüm pes etmeyi de
bazıları seyrederken hayatı en önden
kendime bir sahne buldum oynadım
öyle bir rol vermişler ki
okudum okudum anlamadım
kendi kendime konuştum bazen evimde
hem kızdım hem güldüm halime
sonra dedim ki "söz ver kendine"
denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin
sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin
uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin
korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin
öyle bir hayat yaşadım ki, son yolculukları erken tanıdım
öyle çok değerliymiş ki zaman
hep acele etmem bundan,

anladım

nietzsche'yi bıraktım ben bu arada fazla yazıyordu farklı bir tarifeye geçtim.

got olmasa mudur olmazdi. kidem arttikca gotluk eksponansiyel olarak artar.
istisnalar bas taci.

padişahımız bir yolunu bulur yine bizi söğüşlerdi yani durumda pek bir şey değişmezdi.

ophelia.

kendisi kalbimde bir yaradır. kedinizle yaşasın adı.

türkiye dediğimiz ülkenin üç büyük kentinden biri, 1922 yılına kadar rum-yahudi-ermeni kentiydi. yani izmir.

aslında türk diye bir şey yoktur. 100 yıl öncesinin masalları bunlar.

ben müdürden çok onun yalamalarının göt olduğunu düşünüyorum. müdürü dolduran da, aklına giren de bu soytarılar oluyor genelde.

ne demiş şair, ya avcı ol ya da av ama avı sahibine getiren köpek olma. işte hikayedeki köpekler bu zatlar oluyor.