zaman tüneli
mesaja geç cevap vermek
ya ben aynı saniye içerisinde yazmama rağmen
yok oluyor? anlamıyorum hani hasta mı bu çocuk?
mesajda kalamama hastalığı!!!
neyse bu elemana ayar oluyorum
elemanın altı çizili bu arada.
neysss sinirlenirsem fena olur haberi olsa iyi olur.
yok oluyor? anlamıyorum hani hasta mı bu çocuk?
mesajda kalamama hastalığı!!!
neyse bu elemana ayar oluyorum
elemanın altı çizili bu arada.
neysss sinirlenirsem fena olur haberi olsa iyi olur.
devamını gör...
akıllı debriyaj sistemi
videoyu seyretmedim fakat robotize otomatik şanzımanlarda zaten akıllı debriyaj 2.300 yıldır kullanılıyor. toyota'nın bir dönem kullandığı amt ve volkswagen grubu araçlarda kullanılan dsg, ford'un kullandığı powershift, volvo'nun kullandığı i-shift robotize otomatik şanzımanlardır ve aslında debriyaja sahiptirler. ayrıca, birçok porsche modelinde ve nissan gt-r gibi süper spor araçlarda da robotize otomatik şanzıman kullanılıyor.
devamını gör...
gg ne demek
aslında oyunlarda kullanılır ci ci ama ben görüldü anlamında kullanıyorum
aslı good game olsa da ben o anlamda kullanmak istemiyorum
istediğimi yaparım allah allah..!
aslı good game olsa da ben o anlamda kullanmak istemiyorum
istediğimi yaparım allah allah..!
devamını gör...
sevişirken dinlenecek şarkılar
seviştiniz de şarkısı kaldı. sonra orni neden böyle fjfjfk
devamını gör...
altına işemek
abbov... korkulu ürüyam ve birkaç defa başıma gelmiş elim hadise.
rıdvan vardı apartman arkadaşım, ailecek görüşüyoruz filan, annelerimiz görüşüyor daha ziyade, vah babası da geçenlerde vefat etti veysel amca. işe giderken apartman aşağısında kalp krizi geçiriyor... vefat. *
yaylalarına gittik. ben, rıdvan, veysel amca, gönül teyze.
neyse yendi içti filan. bana bir oda verdiler. yaşım 12-14 arası, ne çok küçüğüm ne de büyük. tam hatırlamıyorum.
gece bir uyandım... ya... sırıl ya, sırıl sırıl yatak. allah dedim, gittik, büyük mahcubiyet, gönül teyze de allah selamet versin, görse, kahkaha atar, yatağı atayım sana 10 tane yatak atayım, sen üzülme der, öyle gönlü tok, adı gibi gönül... babası da öyleydi rıdvan'ın, vah rahmetli..
çok güzel bir aile fakat, allah dedim nasıl işedin lan?
ya saat kaç bilmiyorum, saatim var mıydı yanımda telefon filan, hiç hatırlamıyorum. nasıl bir utançsa, hiçbir şey yok bende, ağladığımı hatırlıyorum, nasıl açıklayacağım?
yatağı elliyorum ıslak.
bakın allah yukarıda,
tüm gece yatağı elleye elleye, o kadar sırıl yatak, sabaha karşı kupkuru oldu ve gram koku vs. kalmadı.
dedim ya, hızır'ı yollayan allah'tır.
benim hızır'la tanışmam bence orasıdır. geceleyin ben ne yapacağım diye ağlarken, sabah sevinçten ağlamıştım, çünkü kurumuştu yatak ne iz ne koku...
halen şaşırırım ve bu bir ürüya değildi. saatlerce kabus yaşamıştım.
güzeldi ama. muhteşem bir anı benim için.
rıdvan vardı apartman arkadaşım, ailecek görüşüyoruz filan, annelerimiz görüşüyor daha ziyade, vah babası da geçenlerde vefat etti veysel amca. işe giderken apartman aşağısında kalp krizi geçiriyor... vefat. *
yaylalarına gittik. ben, rıdvan, veysel amca, gönül teyze.
neyse yendi içti filan. bana bir oda verdiler. yaşım 12-14 arası, ne çok küçüğüm ne de büyük. tam hatırlamıyorum.
gece bir uyandım... ya... sırıl ya, sırıl sırıl yatak. allah dedim, gittik, büyük mahcubiyet, gönül teyze de allah selamet versin, görse, kahkaha atar, yatağı atayım sana 10 tane yatak atayım, sen üzülme der, öyle gönlü tok, adı gibi gönül... babası da öyleydi rıdvan'ın, vah rahmetli..
çok güzel bir aile fakat, allah dedim nasıl işedin lan?
ya saat kaç bilmiyorum, saatim var mıydı yanımda telefon filan, hiç hatırlamıyorum. nasıl bir utançsa, hiçbir şey yok bende, ağladığımı hatırlıyorum, nasıl açıklayacağım?
yatağı elliyorum ıslak.
bakın allah yukarıda,
tüm gece yatağı elleye elleye, o kadar sırıl yatak, sabaha karşı kupkuru oldu ve gram koku vs. kalmadı.
dedim ya, hızır'ı yollayan allah'tır.
benim hızır'la tanışmam bence orasıdır. geceleyin ben ne yapacağım diye ağlarken, sabah sevinçten ağlamıştım, çünkü kurumuştu yatak ne iz ne koku...
halen şaşırırım ve bu bir ürüya değildi. saatlerce kabus yaşamıştım.
güzeldi ama. muhteşem bir anı benim için.
devamını gör...
sevişirken dinlenecek şarkılar
devamını gör...
sözlüğe fotoğraf atmak yasaklansın kampanyası
bazen görsellik katmak iyi oluyor aslında, ben çok da rahatsız olmuyorum fotoğraf atılmasından. sadece 'sözlük yazarlarının fotoğrafları başlığı' biraz fazla gündemde gibi.
devamını gör...
akıllı debriyaj sistemi
ya şanzımanı yada konvertörü elinize verecek sistem.
bununla uğraşacağınıza gidin otomatik vitesli araç alın.
bununla uğraşacağınıza gidin otomatik vitesli araç alın.
devamını gör...
başarısız yemek yapma anısı
çok sevdiğim bir arkadaşım ziyaretime gelecekti. pizzayı çok sever, kendim yaparsam daha anlamlı olur diye düşündüm. baya da araştırdım videolar izledim ama yenmeyecek bir şey çıktı ortaya. belki bu kadar karmaşıklaştırmasam bu kadar kötü olmayacaktı. zaten bir yemeği çok detaylı araştırıp ince detaylara dikkat etmeye çalışsam kötü oluyor.
devamını gör...
lordi
kendilerinin eurovision yürüyüşünü dün gibi hatırlarım. ülkeleri finlandiya, eurovision yarışmalarında istediğini alamadığını düşündüğü için bir nevi trolleme amaçlı seçerek yolladı bu arkadaşları. sonuçta birinci oldular ve eurovision tarihini değiştirdiler.
devamını gör...
başarısız yemek yapma anısı
daha bir hafta önce yaşamış olduğum andır. bildiğiniz salçalı makarna yapmaya çalıştım. evet, bildiğiniz. bu ikinci denememdi, ilkini zaten hiç açmayalım. ama bu sefer inancım tamdı kendime. gerçekten güveniyordum yapabileceğime.
önce makarnayı haşlamaya koydum falan. buraya kadar tamam zaten. sonra telefona dalmak gibi bir salaklığa düştüm. o salça nasıl yandı, tencerenin altı nasıl kömüre dönüştü inanın hiç hatırlamıyorum o panik haliyle. bu sefer benim apatalığımdı ama yine de o makarnanın başına gene bir iş geleceği belliydi. makarnada meymenet yoktu çünkü.
neyse sonuç olarak ortaya çıkan şey ne makarna oldu ne yemek. payıma düşen zıkkımın kökü oldu. eşek kadar olup hâlâ salçalı makarnayı yakabiliyor olmakla da asla övünmüyorum, hatta bunu yazarken bile hafif utanıyorum. ama olmayınca da olmuyor işte.
önce makarnayı haşlamaya koydum falan. buraya kadar tamam zaten. sonra telefona dalmak gibi bir salaklığa düştüm. o salça nasıl yandı, tencerenin altı nasıl kömüre dönüştü inanın hiç hatırlamıyorum o panik haliyle. bu sefer benim apatalığımdı ama yine de o makarnanın başına gene bir iş geleceği belliydi. makarnada meymenet yoktu çünkü.
neyse sonuç olarak ortaya çıkan şey ne makarna oldu ne yemek. payıma düşen zıkkımın kökü oldu. eşek kadar olup hâlâ salçalı makarnayı yakabiliyor olmakla da asla övünmüyorum, hatta bunu yazarken bile hafif utanıyorum. ama olmayınca da olmuyor işte.
devamını gör...
yazarların gününü özetleyen kelime
tam anlamıyla inefektif. çok çalışıyorsun yoruluyorsun ama etkisiz kalıyor.
devamını gör...
başarısız yemek yapma anısı
stajda kahvaltı hazırlamam gerekiyordu ve ocağa çok hâkim değildim. sanayi tipi mi derler bilmiyorum ama öyle bir ocaktı. ya kısık yanıyordu ya harlı...bir türlü ayarlayamadım ve harlıda kalmasına karar verdim. patates kızartmalarım yandı. etraf buram buram yanık kokuyordu. avusturyalı bir akademisyen vardı ve burası "patates kızartması kokuyor. ondan da tabağıma alabilir miyim?", dedi. ben de "fire, fire" diyebildim. çığlıklar yardım çığlıkları...yanmasa güzel bir gün geçirebilirdim.
devamını gör...
baharat çay kahve ketçap ve et şehvet uyandırır
yahu güya peygamberlerinin bile şehvetliliğini övünme konusu yapıp, bir gecede kaç eşini gezip memnun ettiği üzerine rivayetleri ve binlerce bakireyle sabah akşam seks yaşanılan bir cennet masalını din sayan, bir sapkın toplululuk ve anlayışın nesi niye şaşırtıyor sizi..
bunun asıl, "o inanışın gerçek sahiplerini şaşırtması ve düşündürmesi" gerekmez mi..?
bunun asıl, "o inanışın gerçek sahiplerini şaşırtması ve düşündürmesi" gerekmez mi..?
devamını gör...
disco elysium
en az 7 kere baştan başladım olmuyor olmuyor çıldıracağım. spontane oynamaya, seçtiğim karakteri canladırıp ona göre bir yol izlemeye çalışıyorum, kopya çekmiyorum, oyunla ilgili video izlemiyorum ama 3.güne gelemeden oyun kilitleniyor bir şekilde, ilerleyemiyorum. ya ölüyor ya vaz geçiyor ya da parasız kalıyorum.
son demememde otelde kalacak parayı bulamayıp o da kalan 3 5 kuruş birşey ertesi güne başlayamadım.
tamam çok güzel oyun, sanat eseri. insan psikolojisi ve evrimi üzerine muhteşem doneler var, felsefe var, ideoloji var, yaşam tarzı, seçimler çok fazla diyalog var ama çok çok aşırı kırılgan ve vaz geçmeye hevesli bir karaktere yön vermek beni aşırı yordu, başaramadım.
benim karakterim bu oyunu oynamaya uygun değil kesinlikle değil. yaratılan karakter ve diyaloglar hiç içime sinmiyor. bu oyun fantastik bir rpg ye göre çok daha fantastik. abicim ırkçı, komünist yada liberal olmak arasında kalmak nedir ya? fırlama bir velete tokat atmak isterken ıskalayıp düşüp ölmek? zaten yetenek ağacı bambaşka bir kafanın ürünü, deli işi bu oyun.
son demememde otelde kalacak parayı bulamayıp o da kalan 3 5 kuruş birşey ertesi güne başlayamadım.
tamam çok güzel oyun, sanat eseri. insan psikolojisi ve evrimi üzerine muhteşem doneler var, felsefe var, ideoloji var, yaşam tarzı, seçimler çok fazla diyalog var ama çok çok aşırı kırılgan ve vaz geçmeye hevesli bir karaktere yön vermek beni aşırı yordu, başaramadım.
benim karakterim bu oyunu oynamaya uygun değil kesinlikle değil. yaratılan karakter ve diyaloglar hiç içime sinmiyor. bu oyun fantastik bir rpg ye göre çok daha fantastik. abicim ırkçı, komünist yada liberal olmak arasında kalmak nedir ya? fırlama bir velete tokat atmak isterken ıskalayıp düşüp ölmek? zaten yetenek ağacı bambaşka bir kafanın ürünü, deli işi bu oyun.
devamını gör...
babaannenin kullandığı mükemmel sözler
oğlum derdi, bir insanın sıfatına bakacaksın derdi.
yüzünde bir sıfat var mı? sıfatı ne?
yani tasvir. yüzüne bakıp ne tasvirliyorsun?
bakın bu kolay kolay şaşmaz. bir insanın sıfatından çoğu zaman doğru yola varırsınız.
* * *
-babaannenin bu kadar çok sözü var mıydı? hepsini nasıl hatırlayabiliyorsun?
81 veya 80 yılı olması lazım, rahmetli durmuş dedem bir kalp krizi geçiriyor ve kurtarılamıyor. babannem o günden itibaren vefat ettiği şundan kısa geçmişe kadar hep duldu ve evinde çoluk çocukları evlenip gittikten sonra * hep tek yaşadı.
babannemi çok ziyaret ettim. hep konuşurduk ve bana para da verirdi. membank'ını açıp. bazen babaanemde kalırdım.
mesela ben rahmetli mücella teyzemde daha fazla kalmışımdır ama ondan hiç atıf etmem. çünkü babannem ne derse çıkardı ve ne diyorsa biz tutardık.
vefat etti. sözleri bana kâr kaldı. ve halen hepsi aktif.
yüzünde bir sıfat var mı? sıfatı ne?
yani tasvir. yüzüne bakıp ne tasvirliyorsun?
bakın bu kolay kolay şaşmaz. bir insanın sıfatından çoğu zaman doğru yola varırsınız.
* * *
-babaannenin bu kadar çok sözü var mıydı? hepsini nasıl hatırlayabiliyorsun?
81 veya 80 yılı olması lazım, rahmetli durmuş dedem bir kalp krizi geçiriyor ve kurtarılamıyor. babannem o günden itibaren vefat ettiği şundan kısa geçmişe kadar hep duldu ve evinde çoluk çocukları evlenip gittikten sonra * hep tek yaşadı.
babannemi çok ziyaret ettim. hep konuşurduk ve bana para da verirdi. membank'ını açıp. bazen babaanemde kalırdım.
mesela ben rahmetli mücella teyzemde daha fazla kalmışımdır ama ondan hiç atıf etmem. çünkü babannem ne derse çıkardı ve ne diyorsa biz tutardık.
vefat etti. sözleri bana kâr kaldı. ve halen hepsi aktif.
devamını gör...
çatıkatı aşıkları
şükran yiğit'in 252 sayfalık romanı. akıcı, basit ama güzel bir hikayesi var. yazarı ilk defa okudum. tam zor zamanlarda okumalık bir yazar olduğunu düşündüm. canınız hiçbir şey okumak istemez, her elinize aldığınız haftalarca sürünür. heh işte öyle anlar için kurtarıcı olabilir. keyifli bir okuma ama en sevdiğim yazarlar arasına da giremedi.
kitap yaşlı bir kadının çatıkatına aradığı kiracılar için ilginç bir ilan hazırlamasıyla başlıyor. süreya kırtasiyesinde oturup akşam evine giden, yalnız bir hayat yaşayan yaşlı bir kadın. tamam ölecek kadar yaşlı da değil ama her yeri de katır kutur ediyor canım. stres kırığı neymiş? al sana mis gibi yaşlı. neyse, geçelim bunları. ilginç ilanı sayesinde iki çatıkatına bulduğu yeni kiracıları ve onların arasını yapma çabası çok tatlıydı. hikayenin onlara odaklanan kısmı çok zorlama gelse de hoşuma gitmedi diyemem. asıl güzel olan kısım süreya hanıma arada bir uğrayan bir kadının aniden ortadan kaybolması ve bir mektupla bu 3 kişinin hayatını değiştirecek olmasıydı. tüm sırlar ortalığa saçıldı. hayatlar didik didik edildi. en sevdiğim, en sevdiğim. hikayenin gizemli kısımlarını sevdim. merak ederek okudum. lakin bu roman ne kadar aklımda kalır bilinmez.
bir sonraki dar anımda tutunacağım bir şükran yiğit romanına kadar yazara elveda diyorum ve siz sayın okurlara kitabı önerip sahneden çekiliyorum. saygılar.
kitap yaşlı bir kadının çatıkatına aradığı kiracılar için ilginç bir ilan hazırlamasıyla başlıyor. süreya kırtasiyesinde oturup akşam evine giden, yalnız bir hayat yaşayan yaşlı bir kadın. tamam ölecek kadar yaşlı da değil ama her yeri de katır kutur ediyor canım. stres kırığı neymiş? al sana mis gibi yaşlı. neyse, geçelim bunları. ilginç ilanı sayesinde iki çatıkatına bulduğu yeni kiracıları ve onların arasını yapma çabası çok tatlıydı. hikayenin onlara odaklanan kısmı çok zorlama gelse de hoşuma gitmedi diyemem. asıl güzel olan kısım süreya hanıma arada bir uğrayan bir kadının aniden ortadan kaybolması ve bir mektupla bu 3 kişinin hayatını değiştirecek olmasıydı. tüm sırlar ortalığa saçıldı. hayatlar didik didik edildi. en sevdiğim, en sevdiğim. hikayenin gizemli kısımlarını sevdim. merak ederek okudum. lakin bu roman ne kadar aklımda kalır bilinmez.
bir sonraki dar anımda tutunacağım bir şükran yiğit romanına kadar yazara elveda diyorum ve siz sayın okurlara kitabı önerip sahneden çekiliyorum. saygılar.
devamını gör...
kusmuk temizlemek
(bkz: olur öyle)
devamını gör...
aykırı yaşamak
" anılar acı vermiyor artık,
bizi biz eden... "
1953 doğumlu türk şair ve yazar şükrü erbaş imzalı eser; şiir türünde yer almakta iken 1985 yılında yayınlandığı bilinmektedir.
yeniden şükrü erbaş okumak iyi geldi, insanı kendine getiren, sarsan, etkileyen, düşündüren, hüzünlere gark eden, bıçak gibi kesen bir üslubu, ruhu, edebî dünyası var benim için.
şimdi ise kitabımıza geçelim;
adı aykırı yaşamak olsa da marjinal kavramı üzerine düşündüren şiirler olduğu bence söylenemez, aykırı yaşamak imgesi belki de his olarak aykırı olmakla ilgilidir, hislerinin tekilliği, sezgilerinin biricikliği, belki de bunlardır aykırı olmakla bağdaştırılan, kast edilen, böyle düşünmekte bir beis yok gibi duruyor.
bir buhran döneminde, ya da hayatın acı verdiği zamanlarda yazılmış şiirler olduğu izlenimine kapıldım, yalnızlığın, aşkın, ya da aşksızlığın, ölümün, boşlukta gibi hissetmenin, yas tutmanın, ayrılığın, kederin, unutulmuş olmanın simgesi, veya yansıması niteliğinde şiirlerdi.
bazı şiirleri oldukça hüzünlü bulduğum, pek çok dizesi oldukça tesirli, iç sızlatma garantili bir kitaptı.
seçtiğim bazı dizeleri bırakarak burada bir son veriyorum.

sabahlar düşlerimiz kadar kısa
akşamlar ömrümüzün garipsi yükü.
herkes kendi yalnızlığında yitik.
anılar söz dinlemiyor, anılar...
güldün mü, ben mi yanıldım, bilemiyorum.
gücenik duruşundan tanıdım seni..
eğildim öptüm yıkık alnından
uzaktın, kıyamadım sessizliğine.
insan bir güldür -dedi-
hükmü bir mevsim.
anılar acı vermiyor artık, bizi biz eden.
eskimiş eşyalarız, yeri hiç değişmeyen yalnızlığı çağrıştırıp yılgınlığı biçimleyen.
zamana benzedik iyice, çekilmesi zor.
siz hiç sığ sularda
boğuldunuz mu?
bir ölüm düşlüyorum ey insanlar
bir ölüm...
ölümüm evlere yas.
güven içinde olduğumu bilmem hiç sevildiğimi, önem verildiğimi
benim başkalarını aradığım gibi
arandığımı bilmem...
kimselerin vakit ayırmadığı biriyim
biliyorum.
duruşun bir ayrılık resmi çiziyor.
susuşun yıkıyor beni en zayıf yerimden.
gitmek hangi acıyı onarır ki?
adınla yer değiştiriyor içimdeki keder.
biliyorsun ya
susarak yaşamak zorundayım seni.
eğme kirpiklerini, ayrılık yaklaşıyor..
benim en güzel düşlerim
içimde kaldı.
ölüm her şeyi bitirir bir gün
kimseleri, kimseleri incitmeyin.
ölüm her şeyi bitirir bir gün
ömrünüz size bir kısa oyun.
ölüm her şeyi bitirir bir gün
ardınızda güzel anılar koyun...
sularım dipsiz denizim kıyısız
yatarım bir ten çölüdür yatağım
en yorgun gecelerim bile uykusuz
uykular benim en rezil korkularımdır.
eriyip bitiyor mum
bitiyor birden bütün düşlerim
acımasız gerçeğime çıplak
çırılçıplak dönüyorum..
bizi biz eden... "
1953 doğumlu türk şair ve yazar şükrü erbaş imzalı eser; şiir türünde yer almakta iken 1985 yılında yayınlandığı bilinmektedir.
yeniden şükrü erbaş okumak iyi geldi, insanı kendine getiren, sarsan, etkileyen, düşündüren, hüzünlere gark eden, bıçak gibi kesen bir üslubu, ruhu, edebî dünyası var benim için.
şimdi ise kitabımıza geçelim;
adı aykırı yaşamak olsa da marjinal kavramı üzerine düşündüren şiirler olduğu bence söylenemez, aykırı yaşamak imgesi belki de his olarak aykırı olmakla ilgilidir, hislerinin tekilliği, sezgilerinin biricikliği, belki de bunlardır aykırı olmakla bağdaştırılan, kast edilen, böyle düşünmekte bir beis yok gibi duruyor.
bir buhran döneminde, ya da hayatın acı verdiği zamanlarda yazılmış şiirler olduğu izlenimine kapıldım, yalnızlığın, aşkın, ya da aşksızlığın, ölümün, boşlukta gibi hissetmenin, yas tutmanın, ayrılığın, kederin, unutulmuş olmanın simgesi, veya yansıması niteliğinde şiirlerdi.
bazı şiirleri oldukça hüzünlü bulduğum, pek çok dizesi oldukça tesirli, iç sızlatma garantili bir kitaptı.
seçtiğim bazı dizeleri bırakarak burada bir son veriyorum.

sabahlar düşlerimiz kadar kısa
akşamlar ömrümüzün garipsi yükü.
herkes kendi yalnızlığında yitik.
anılar söz dinlemiyor, anılar...
güldün mü, ben mi yanıldım, bilemiyorum.
gücenik duruşundan tanıdım seni..
eğildim öptüm yıkık alnından
uzaktın, kıyamadım sessizliğine.
insan bir güldür -dedi-
hükmü bir mevsim.
anılar acı vermiyor artık, bizi biz eden.
eskimiş eşyalarız, yeri hiç değişmeyen yalnızlığı çağrıştırıp yılgınlığı biçimleyen.
zamana benzedik iyice, çekilmesi zor.
siz hiç sığ sularda
boğuldunuz mu?
bir ölüm düşlüyorum ey insanlar
bir ölüm...
ölümüm evlere yas.
güven içinde olduğumu bilmem hiç sevildiğimi, önem verildiğimi
benim başkalarını aradığım gibi
arandığımı bilmem...
kimselerin vakit ayırmadığı biriyim
biliyorum.
duruşun bir ayrılık resmi çiziyor.
susuşun yıkıyor beni en zayıf yerimden.
gitmek hangi acıyı onarır ki?
adınla yer değiştiriyor içimdeki keder.
biliyorsun ya
susarak yaşamak zorundayım seni.
eğme kirpiklerini, ayrılık yaklaşıyor..
benim en güzel düşlerim
içimde kaldı.
ölüm her şeyi bitirir bir gün
kimseleri, kimseleri incitmeyin.
ölüm her şeyi bitirir bir gün
ömrünüz size bir kısa oyun.
ölüm her şeyi bitirir bir gün
ardınızda güzel anılar koyun...
sularım dipsiz denizim kıyısız
yatarım bir ten çölüdür yatağım
en yorgun gecelerim bile uykusuz
uykular benim en rezil korkularımdır.
eriyip bitiyor mum
bitiyor birden bütün düşlerim
acımasız gerçeğime çıplak
çırılçıplak dönüyorum..
devamını gör...
başarısız yemek yapma anısı
genelde hep güzel yaparımda bir ara ne olduysa yumurtayı fazla kaçırdım menemende, allah affetsin çöpe gitti, çöpteki sinekler bile konmadı a**. birde mercimekten vegan köfte denedim kızarttım, oda çöpe gitmişti. şükür başka olayım yok, zaten elim lezzetlidir benimde bu olaylar istisnalar.
devamını gör...