20 mart 2021 türkiye'nin istanbul sözleşmesi'nden ayrılması

sen yetkili bir abiye benziyorsun diyebileceğim bir yazarımız bu konuda aydınlatıcı bir yazı yazarsa sevinirim. bundan sonraki sürecin neler getireceğini özellikle hukuki açıdan merak etmekteyim.

bu arada sözleşmeye üye 6 avrupa ülkesinin bu sözleşmeyi hiç uygulamaya sokmadığını, bazılarının ise muhalefet şerhi olduğunu bugün öğrendim. pis gerici kaka avrupalılar.

artık aklım almıyor yazacaktım yazmıyorum, artık aklım alıyor. alenen ne olduğunu beyan etmiş bir adamın yaptıklarını aklım alıyor, sırada yeni aklımın alamayacağı şeyler var. biz bu adam ve tayfasını pasif direnişle mi doğru yola getireceğiz, böyle birşey mümkün mü sizce. yada mağduriyet yaratmak için,gezi mezi demek için,kadınları sokaklara dökmek için mi kullanıyor bu sözleşme işini. kadınların seçme hakkını alsalar, miras hakkını alsalar reaksiyon aynı olacak galiba (şu an ki adamlar olmasada yarattıkları zemin yüzünden gelecekte seçilecek! adamlar neden gündeme getirmesin).

biz bunlar için mücadele etmemiş bir milletiz, o nedenle millet olarak soyut kavramların biz de yeri yok. maalesef ülkenin büyük çoğunluğu kırık dökük, afgandan, pakiden farkı yok.

son söyleyeceğim allahları varsa belalarını versin

sözleşme varken bile 78 günde 77 kadın öldürülmüşken şimdi nasıl bir hal alıcak durumumuz bilmiyoruz.

şimdi sorarlar adama, ülkende tecavüzcü, tacizci veya katillerle yaşamaktan korkmuyorsun da lezbiyenlerden mi korkuyorsun diye. ülkede politik olmayan bir şey kaldı mı acaba? bir gün başıma herhangi bir durum gelirse sorumlularını çok uzakta aramayın, televizyonun kumandasına basmanız yeterli olacaktır.

biliyorum aynı başlığa iki kere yazmak uygun değil ama bunu söylemezsem olmayacak.. başlıkta yazan herkesi tek tek okudum. yazar olduğumdan beri engellediğim kimse de yok.
sözlük, size teşekkür ederim. kadınların kendini bunca güvensiz hissettiği bu konjonktürde 90 entry'de belki 1 ya da 2 kişidir saçmalayan. ve bu gerçekten görmezden gelinebilecek bir istatistik.
erkek kadın hepinize teşekkür ederim!

zaten fiili olarak uygulanmayan bir sözleşmeydi, çok takılmayın. burada asıl mesele zamanlama. 20 marttan itibaren geceleri sessizce yayınlanacak kararnamelere, muhalefet dahil olmak üzere ses çıkarılmayan bütün olaylara dikkat etmeliyiz. bakın türkiye siyaseti koltuk sevdasından öteye gitmiyor biz kendi canımızın derdine düşmez isek ne iktidar ne muhalefet derdimize deva olmaz. öncelikle bu etapta olabildiğince çok eyleme katılın, amacından sapmayan her tepkiyi destekleyin.

bu zihniyetin yapmak istediği şey toplumsal ayrımcılığı körüklemek, ülkede kaos ortamı oluşturmak. gece 02.00 ' da yayınlanan bir kararnamenin başka bir açıklaması olamaz. bu nedenle lütfen şiddete eğilimli ya da kaos oluşumuna yol açabilecek her türlü tepkiden uzak durun.

arkadaşlar şunu unutmayın biz bu hikayede iyi olan tarafız. cahillikle, sebepsiz öfkeyle, liyakatsizlikle, sözde islamcılık adı altında sömürgeci kapitalizmle mücadele ediyoruz. 20 senedir iktidarda olan, medya, yargı organları, devlete ait neredeyse tüm kurum ve kuruluşlarda yapılanmış iğrenç bir zihniyetten bahsediyoruz. iyi bir amacımız var, gençliğimiz var heyecanımız yüksek fakat aklımızı kullanmadan bunların hiçbir +'sı kalmıyor.

iktidarı destekleyen kemik kadronun maddi çıkarları olduğunu, geri kalan kesimin ise başörtü sorunu ve sözde laiklik adı altında uğradıkları toplumsal ve psikolojik baskı sonucu duydukları nefret nedeniyle hala gözlerini açamadıklarını unutmayın.

bütün bu nedenlerle:

sosyal medyada farkındalık yaratan her türlü paylaşıma destek verin.
eylemlere mevcut kurallara riayet ederek katılım sağlayın, aşırılıktan kaçının.
gereksiz tartışmalardan ve sizi gündemden uzaklaştıracak komplo teorilerinden uzak durun.
ve hatırlayın türkiye 1' den büyüktür.

gidebildiğimiz kadar geriye gidiyoruz gerçekten! hangi vicdan ve mantık kadına karşı şiddeti ve tacizi korur kollar aklım almıyor... kadınların öfkesi yakıp yıksın gerçekten bu vicdansızlığı

avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum. ama ne anlamı var.

insan böyle bir durumda ne diyeceğini bilemiyor. kendisini bir çocuk gibi çaresiz hissediyor. boğazı düğümleniyor.
neler olduğunu idrak edemiyor. bu okuduklarım gerçek olamaz, biri bunun kötü bir şaka olduğunu söylesin diyor içinden. inanamıyorum.

inşallah kaderin tokadı tüm bu sessiz çığlık kadar şiddetli olur.

ibretlik bir final sahnesi bizi bekliyor!

hükümetin kadınlar üzerinde bir planı olduğunu düşündüğüm ayrılmadır. fakat söyleseler keşke o planı. gaz odalarında mı hiç edeceksiniz ne yapacaksınız? çocuk doğurma kamplarına mı kapatacaksınız? ne? kadını koruyan bir sözleşmeden niçin vazgeçtiniz?

hukuki açıklama yapmaya gelmiştim. sağolsun bazı yazarlar kısaca açıklamış, ben tekrar etmiyorum. sonuç olarak, dün gece yarısı meclisi yok sayan bir usulle halkın çok büyük çoğunluğunu yok sayan bir işlem yapılmıştır.
kör göze parmak misali yapılan bu işlemin asıl amacı konusunda birçok değerlendirme ve tahmin yapılabilir ancak emin olun bunların aklına gelenin onda birini biz hayal bile edemeyiz.
şuan da tek söyleyebileceğim, ağzını her açtığında hukuk, demokrasi, insan hakları, kadınların özgürleşmesi diyenlerin bir hamleyle bunların hepsini bir daha düzeltilemeyecek şekilde yerle bir ettiğidir.
allah sonumuzu hayretsin.

bir ülke işgal altında ise ne olur?

ekonomisi çökmez ama çökme seviyesine gelir.

üretim durma seviyesine geldiği için dışarıdan tedarik sağlanır.

yağma olur; hırsızlıklar, cinayetler zaten almış başını gitmiştir.

kadınları darp edilir, ırza geçme vakaları yaşanır.

şu an bulunduğumuz durum ile aradaki fark sadece göndere çekilmiş bir adet türk bayrağıdır.

millet boşuna bas bas bağırmıyo kadın cinayetleri politiktir diye.yazıklar olsun

ne yazsam bilemedim. bim'de satılan gökkuşağı figürlü şeyleri eşcinselliği özendiriyor diye yasaklayan 7. asırda kalmış bedevi zihniyetinden ne bekliyorsunuz ki? siyasal islam budur işte. bu iğrenç ideolojiyi ortadan kaldırmak için var gücüyle çalışmayan, çocuklarını gerekirse asker gibi yetiştirmeyen kimsenin ah vah etmeye hakkı yok.

bizim babalarımız başarısız oldu. cumhuriyetin bütün kurumlarını bir adet sümüklü hocayla bir adet otobüs şoförüne teslim ettiler. bu ülkenin aydınlık gençlerinin oturması gereken koltuklarda çomaristan'da en fazla ahır temizleyebilecek köy-kasaba zihniyetli fanatik neferler oturuyor. bu iğrenç zihniyetten size haklarınızı vermesini bekleyemezsiniz. siz çıkıp alacaksınız.

ansızın olmuş gibi davranıyoruz ya her seferinde, en korkuncu o. şeriat ilan edilse kim bilir nasıl şaşırırız?

bir kez daha anladım ki rte başörtüsüz kadınların öldürülmesini pek sallamıyor. ona göre öldürülen , tacize uĝrayanların hepsi başörtüsüz. kendi kızları korunaklı evlerde hiç tacize uğramadan milyar dolarlarla ve vasat kocalarıyla mutlu bir hayat sürerken biz kot pantolon giydiğimiz ve babamiz cumhurbaskani olmadigi için tacize uğramaya hak görũlüyoruz. başörtüsũzsen ve kadınsan hayatta kalmak gerçekten zor bu ülkede. ve dünyada. kendi cinsiyetimden nefret ettiren herkese lanet olsun. !

bi şeyler yazardım ama yetkililer tanımlarımı siliyor yazmayacağım.

kaldırılması ile ellerine geçecek olayların sorumluları oldular , zaten sistem düzgün değil iyice b*k ettiler. cevaplarını en kısa sürede alıp kararlarından geri döneceklerdir.

sabah bir uyanıyorsunuz merkez bankası başkanını gece yarısını görevden alıyorlar, daha sonra istanbul sözleşmesini iptal ediyorlar gezi parkını ibb'den alıp vakıflara devrediyorlar. yazıklar olsun bu ülkede zaten kadınların güven sorunu var daha çok koruyacaklarına bir nebze güvende oldukları sözleşmeyi iptal ediyorlar. neymiş aile yapısı bozuluyormuş hadi gidin ya!! gelecek resmen yok umutlar sıfır yüzler gülmüyor sonumuz hayrolsun.

sessizce bir köşede öldürülmeyi bekliyorum... reddettiğim biri mi, sevgilim mi, eşim mi, eski eşim mi, ailemden biri mi yoksa hiç tanımadığım biri mi olur bilemiyorum. fakat bu ülkede bu zihniyette insanlar olduğu sürece kadınların sonu böyle olacak... acıyorum hem kendi korkularıma kendi çaresizliğime acıyorum, hem de beni - ve tüm kadınları- bu hale getirenlerin insanlığına acıyorum.