41.
internet cafe dönemi öncesi atari salonlarının hit olduğu dönem. en güzel oyunu da mustafaydı, gidenler bilir.
müzik konusunda biraz yanılgı var. 90’ları dinlemiş olmak, bir noktasından yakalamış olmak büyük şans, evet. dönemin toplumsal dilini yansıtıyordu. günümüzdeki çeşitliliğe kıyasla ortak paydası daha yakın olan bir zemin vardı.
özünde gerçek aşk, dönemin müziğine, sinemasına, siyasetine vs. değil de toplum anlayışına olan.
müzik konusunda biraz yanılgı var. 90’ları dinlemiş olmak, bir noktasından yakalamış olmak büyük şans, evet. dönemin toplumsal dilini yansıtıyordu. günümüzdeki çeşitliliğe kıyasla ortak paydası daha yakın olan bir zemin vardı.
özünde gerçek aşk, dönemin müziğine, sinemasına, siyasetine vs. değil de toplum anlayışına olan.
devamını gör...
42.
buyrun benim .şarkının girişinden şarkının adını, söyleyeni, kimin bestesi olduğunu bilirim. ?
devamını gör...
43.
gençliğimi doya doya yaşadığım zamanlar, nasıl aşığı olmam... kadıköy ün kadıköy olduğu zamanlar, öğrenci halimizle biraya doyduğumuz , gizli gizli bar köşelerinde sevgilimizle öpüştüğümüz zamanlar... şimdi, en azından benim için hiçbi şey eskisi gibi zevk vermiyo...
devamını gör...
44.
hem 90lar aşığı hem müziksiz duramayan, bu zamanın çıkan hoş müziklerini dinleyenleri de alır mısınız bu başlığa, ona göre gelicem.
devamını gör...
45.
(bkz: hugo'da küfreden çocuk)
devamını gör...
46.
bütün bir çocukluğum o yıllarda geçtiği için içinde bulunduğum kitle. 90'lar samimiyet, sokakta oynamak, komşuculuk... 90'lar efsaneydi.. müziğin en güzeli, sinemanin altın yılları...
devamını gör...
47.
onlardan biri de şunu birakiversin madem.
devamını gör...
48.
mesela ben. 90'lar çok güzeldi diye diye öleceğiz o kesin.
devamını gör...
49.
ergendik, neyini söyleyim yeğen.
devamını gör...
50.
aşk falan değil o yaşadığınız, imkansızı özlüyorsunuz sadece.
imkansızı özlemek de aşk yarısıdır ama bak, değiniriz ona da, yeri geldiğinde.
daha var en nihayetinde..
o aşkın oluşması için henüz erken.
bi 10 yıl daha geçsin bakalım.
özleyenler değil de, ilk bakışta vurulanlar olacak mı bakalım, ilerleyen dönemde...
orası esas mesela.
yoksa hoşlanırsın, seversin, ilgi gösterirsin yani..
80'lere de, 70'lere de...
aşık olmak, tüm 10 yıllık dönemlerden ayrı tutmak anlamına gelir ki 90'ları, o da ne bileyim...
belki biraz götü güzel işte, giyinmesini de 80'lerden daha iyi biliyor...
ama o kadar sadece.
bir 60'lar bir 70'ler değil elbette.
imkansızı özlemek de aşk yarısıdır ama bak, değiniriz ona da, yeri geldiğinde.
daha var en nihayetinde..
o aşkın oluşması için henüz erken.
bi 10 yıl daha geçsin bakalım.
özleyenler değil de, ilk bakışta vurulanlar olacak mı bakalım, ilerleyen dönemde...
orası esas mesela.
yoksa hoşlanırsın, seversin, ilgi gösterirsin yani..
80'lere de, 70'lere de...
aşık olmak, tüm 10 yıllık dönemlerden ayrı tutmak anlamına gelir ki 90'ları, o da ne bileyim...
belki biraz götü güzel işte, giyinmesini de 80'lerden daha iyi biliyor...
ama o kadar sadece.
bir 60'lar bir 70'ler değil elbette.
devamını gör...
51.
52.
80 lerde doğduk. başka neyin aşığı olacaktık.
devamını gör...
53.
80'lerde doğanların büyük çoğunluğunun özlediği yıllar olarak tanımlanabilir. teknolojinin neredeyse sıfır noktasında olmasından mütevellit, arkadaşlıklar daha samimiydi; insanlar yüzyüze konuşurdu; kız arkadaşını ev telefonundan arardın; hele ki ailesinin haberi de yoksa, 50 kere denerdin telefona o çıksın diye, buluşmalar kıymetliydi, spesifik noktalar olurdu; öyle konum atamazdın, fotoğraflar bir kere çekilirdi; o da tab ettirirken yanmazsa görürdün nasıl çıktığını, en doğal hallerimiz olurdu. örnekler çoğaltılabilir; yazarken bile özledim.
devamını gör...
54.
hem 90'lar hem 80'lerin aşığıyım. o dönemin müzikleri, modası, filmleri gerçekten eşsiz. özellikle 2010'lu yıllara ait o kadar akılda kalıcı ve özlem duyulası şeyler pek yok gibi.
devamını gör...
55.
geçmişten güzel anıları hatırlama eğilimindeyiz. 90'lar teknolojik gelişimin hızlanmaya başladığı zamanlarda doğan bir neslin çocukluğuna denk geliyor.
hem yüksek teknolojiden nasibini almış, hem bu yüksek teknolojinin gelişimine şahit olmuş, aynı zamanda teknolojik imkanların olmadığı / kısıtlı olduğu dönemleri de yaşamış bir nesil.
öyle ki, sahip olduğumuz tüm ileri teknoloji ürünler, para kazanmak için evimizden bile çıkmadan çalışabilmemizi sağlayan iletişim ağları bir anda yok olsa çocukluğu 90'lara denk gelen nesil ve öncesi bir şekilde hayatta kalmanın yolunu "önceki tecrübelerine dayanarak" bulabilir.
70'lerde "gelecekte şunlar olacak" hayalleri yazan gazete küpürlerini bilirsiniz. işte bu nesil, oralarda yazan hayallerin çoğunun var oluş hikayesine yakından tanıklık etmiş bir nesil.
yokluğu dibine kadar tatmış, varlığın ne olduğunu görmüş, çocukken anlam veremedikleri ana baba davranışlarını büyüyünce kavramış bir nesil.
90'lar belki çok kötüydü. ekonomik olarak, çevre kirliliği olarak, sosyal olarak.
biz insanoğlu, hatıralarımızda duygularımızı saklıyoruz.
sobanın başında kestane kızartıp yemek öyle ancak cennette yapılacak işlerden değil. ama bugünden geriye bakınca, "ne güzeldi lan, huzurluyduk" diyoruz.
ne bileyim, merdaneli çamaşır makinesi dediğin şey aslında bir işkence aleti. zahmetten başka bir şey değil. elde çamaşır yıkamaktan daha az zahmetli, bütün olayı bu.
sadece haftada bir gün o da pazar günü banyo yapmak öyle çok tatlış bir şey değil. ama bugünden bakınca onda da bir romantizm görüyorsun.
kışın, çocuk halinle, dandirik çizmenin içine kar suyu dolup parmaklarının soğuktan uyuşması özlenecek bir şey değil. ama özlüyorsun işte. en azından "vay be ne güzel günlerdi" diyorsun, "biz büyüdük ve kirlendi dünya" diyorsun.
çünkü çocuk aklınla dünyanın sen küçükken de kirli olduğunu algılayamıyorsun.
90'larda çocuk olanların aşkı, hasreti aslında o yıllara değil, çocukluğuna.
çocukluğundan itibaren çevresinde (dünyada, ülkede, şehirde, teknolojide) yaşanan çok hızlı gelişim ve değişime birebir şahit olmak her nesile denk gelmez gibi sanki.
yıllara göre teknolojik gelişim hızına bakarsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız. 90'da renkli tv alabilir olmak bir neşe kaynağı iken, 95'te internete bağlanabiliyor olmak mucize, 98'de adsl diye bir şeyle tanışmak vs. insanlık tarihinin en hızlı değişimi belki de.
çocukluğumuz ile bugünümüz arasında paralel evrenler gibi fark olunca haliyle insan başka bir dünyaymış gibi görüyor o zamanları.
çocuk aklınla bile dandik diye beğenmediğimiz şarkıları bugün nostalji ayağına sarıp sarıp dinlememizin sebebi de bu belki.
çocukluğumuzu özlüyoruz, başka bir şey değil.
hem yüksek teknolojiden nasibini almış, hem bu yüksek teknolojinin gelişimine şahit olmuş, aynı zamanda teknolojik imkanların olmadığı / kısıtlı olduğu dönemleri de yaşamış bir nesil.
öyle ki, sahip olduğumuz tüm ileri teknoloji ürünler, para kazanmak için evimizden bile çıkmadan çalışabilmemizi sağlayan iletişim ağları bir anda yok olsa çocukluğu 90'lara denk gelen nesil ve öncesi bir şekilde hayatta kalmanın yolunu "önceki tecrübelerine dayanarak" bulabilir.
70'lerde "gelecekte şunlar olacak" hayalleri yazan gazete küpürlerini bilirsiniz. işte bu nesil, oralarda yazan hayallerin çoğunun var oluş hikayesine yakından tanıklık etmiş bir nesil.
yokluğu dibine kadar tatmış, varlığın ne olduğunu görmüş, çocukken anlam veremedikleri ana baba davranışlarını büyüyünce kavramış bir nesil.
90'lar belki çok kötüydü. ekonomik olarak, çevre kirliliği olarak, sosyal olarak.
biz insanoğlu, hatıralarımızda duygularımızı saklıyoruz.
sobanın başında kestane kızartıp yemek öyle ancak cennette yapılacak işlerden değil. ama bugünden geriye bakınca, "ne güzeldi lan, huzurluyduk" diyoruz.
ne bileyim, merdaneli çamaşır makinesi dediğin şey aslında bir işkence aleti. zahmetten başka bir şey değil. elde çamaşır yıkamaktan daha az zahmetli, bütün olayı bu.
sadece haftada bir gün o da pazar günü banyo yapmak öyle çok tatlış bir şey değil. ama bugünden bakınca onda da bir romantizm görüyorsun.
kışın, çocuk halinle, dandirik çizmenin içine kar suyu dolup parmaklarının soğuktan uyuşması özlenecek bir şey değil. ama özlüyorsun işte. en azından "vay be ne güzel günlerdi" diyorsun, "biz büyüdük ve kirlendi dünya" diyorsun.
çünkü çocuk aklınla dünyanın sen küçükken de kirli olduğunu algılayamıyorsun.
90'larda çocuk olanların aşkı, hasreti aslında o yıllara değil, çocukluğuna.
çocukluğundan itibaren çevresinde (dünyada, ülkede, şehirde, teknolojide) yaşanan çok hızlı gelişim ve değişime birebir şahit olmak her nesile denk gelmez gibi sanki.
yıllara göre teknolojik gelişim hızına bakarsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız. 90'da renkli tv alabilir olmak bir neşe kaynağı iken, 95'te internete bağlanabiliyor olmak mucize, 98'de adsl diye bir şeyle tanışmak vs. insanlık tarihinin en hızlı değişimi belki de.
çocukluğumuz ile bugünümüz arasında paralel evrenler gibi fark olunca haliyle insan başka bir dünyaymış gibi görüyor o zamanları.
çocuk aklınla bile dandik diye beğenmediğimiz şarkıları bugün nostalji ayağına sarıp sarıp dinlememizin sebebi de bu belki.
çocukluğumuzu özlüyoruz, başka bir şey değil.
devamını gör...
56.
en az 80'liler kadar 70'lerde doğanların da aşık olduğu yıllardır.
bir sinan özen vardı mesela, hem yakışıklı, hem can yakmayan tatlı hüzünlü şarkıları ile.
lisede, tüm kızlar olarak ona bayılırdık.
kapımıza kırmızı bir gül bıraksın isterdik mesela.
ya da kar tanesi desin, onunla ağlayalım kar tanelerine baka baka.
hiç görmedik onu, ama yanımızda gibiydi.
ama kendim için söyleyeyim, 90'lar ilk aşk gibi unutulmuyor ama yaşanıyor da onsuz.
yeni aşklar edinilebiliyor.
şu zamanda da çok güzel şarkılar var.
çeşitler çok güzel.
ben o zamanları aramıyorum, sadece tatlı tatlı yad ediyorum.
denk gelince, ağzımı yana burup dinliyorum ama özellikle aramıyorum, açıyorum radyoyu günlük şarkılar dinliyorum.
rap bile dinliyorum, öyle kafayı sallaya sallaya.
90'lar güzeldi ama en güzeli bu andır.
ya boşverin maziyi.
bir emir can iğrek dinlemeyeyim mi?
hadi buyrun.
çiftetelli
bir sinan özen vardı mesela, hem yakışıklı, hem can yakmayan tatlı hüzünlü şarkıları ile.
lisede, tüm kızlar olarak ona bayılırdık.
kapımıza kırmızı bir gül bıraksın isterdik mesela.
ya da kar tanesi desin, onunla ağlayalım kar tanelerine baka baka.
hiç görmedik onu, ama yanımızda gibiydi.
ama kendim için söyleyeyim, 90'lar ilk aşk gibi unutulmuyor ama yaşanıyor da onsuz.
yeni aşklar edinilebiliyor.
şu zamanda da çok güzel şarkılar var.
çeşitler çok güzel.
ben o zamanları aramıyorum, sadece tatlı tatlı yad ediyorum.
denk gelince, ağzımı yana burup dinliyorum ama özellikle aramıyorum, açıyorum radyoyu günlük şarkılar dinliyorum.
rap bile dinliyorum, öyle kafayı sallaya sallaya.
90'lar güzeldi ama en güzeli bu andır.
ya boşverin maziyi.
bir emir can iğrek dinlemeyeyim mi?
hadi buyrun.
çiftetelli
devamını gör...
57.
çocukluğuma denk geldi ben büyümeye başladığımda biten dönemdi. aile terbiyesi, edep diye bir şey vardı, herkes daha samimiydi, toprakla, çimenle oynamak vardı. sokağa korkmadan çıkılır akşam ezanı okunana kadar oynanırdı.. ve çok güzel şarkılar çalardı tüplü televizyonda, çizgi filmler de çok güzeldi. sonra büyüdük, aslında jeryy nin tom a haksızlık yaptığını öğrendik ve bitti o yıllar...
devamını gör...
58.
aşıktan da öteyim..
devamını gör...
59.
o dönemin ayrı bir güzelliği vardı çünkü. insan ilişkileri olsun, çocukların sokaklarda daha rahat koşturabildiği bir dönemdi.
devamını gör...
60.
beni de yazın dostlar. bu başlıkta olmazsam kafayı yerim*
devamını gör...