ankara'nın en kötü yanı

özellikle kapalı havalarda bende boğuluyormuş hissi uyandırması.

çok engebeli olduğundan bazı yerlere yürüyerek gidememek. özellikle de çankaya için konuşuyorum. yürüyerek gidebilirim ama o yokuşu geri çıkamam.

ankara'nın tek güzel yanı dışında herşeyi çirkin.

uzağında kalmak...

en demeyeyim çünkü birkaç tane var bence. başlıcaları;

- tüm sahillere uzak oluşu,
- eylülün 1'i der demez elin ayağın donmaya başlamasına neden olan kış havası,
- giderken yokuş çıktığınız bir yerden dönüşte de yine bir şekilde yokuş çıkarak dönmeniz

büyük bir eksen kayması yaşamakta olan şehir, başkent vs.vs.
bestekar'a bile yeni nesil meyhane açmışlar. dün gece caddenin ortasında ufak çaplı kalp spazmı geçirmeme sebep oldu.
3 ay'a kalmaz bir de bestekar şerifi camiii ya da camii şerifi kurulur.
mansur başkan bey, onay verme bu saçmalıklara...

bozkırda yalnız olmak.

soğuk ve sıcağı
çok düzenli ve bina yığını oluşu
denizinin olmayışı
memur şehri havası

sevgiliden uzak oluşu.

kıymetini bilemedim iki gözümün çiçeği.
varsın denizin olmasın, rengin gri olsun.
bekle beni.

olmayan yanıdır.

yazları sıcak ve kurak kışları serin ve yağışlı olması.

sen bana makale yaz diyorsun şimdi.

yazının kısa sürmesi. bir de denizi olsaydı tadından yenmezdi ama ne yapalım kabullendik böyle.

soğuğu

iç anadoluda olması.

başıboş sokak köpeği cenneti olması.

parkta yürümek, bakkala ekmek almaya gitmek, çoluğu çocuğu sokağa oynasın diye salmak bu şehirde risk.

tarih: 30 ocak xxx
saat: 06:00 am
yer: aşti

yeryüzünde güneşin hiç uğramadığı bir yer düşünün, zatürrenin grip gibi karşılandığı, yünlü mantoların tişört hükmünde olduğu bir yer.

git gide istanbul'a benzemeye başlaması.

havasını falan geçtim artık da bu trafik ve emlak pahalılığını bu şehir hak etmiyor. yaşanılabilir bölgeleri doğu tarafındayken iş bulunabilir yerleri batıda. her şehirde olduğu gibi istanbul'a yakın yerleri gelişmiş oluyor. tüm yollar her saat dolu. buna takiben emlak fiyatları da karşılanabilir seviyede değil. ofofofof.

hava olarak da kışı sevmiyorum. sabahları ayaz insanın içine işliyor. hava ya sisli ya da açık olur. sis olursa 50 metre önünü göremiyorsun zaten. ay uf ya. n'olur artık hayatımın akdeniz kıyılarında yaşadığım bölümüne geçsek.

yeşil yok, deniz yok. yeşil göreyim diye odtü ormanına gidilir ama o yeşil değil işte. eymir'e gidersiniz ama o deniz değil işte.

aynı yolda gidip dönsem de sürekli yokuş çıktığımı biliyorum. bir de havası canı istediğinde aniden soğuyor. iklimmiş efendime söyleyeyim yeryüzü şekilleriymiş, bunlar ankara için yalan dolandır.

sırf denize kıyısı yok diye haksız yere kötüleniyor olması.