#netflix filmleri
komedi / drama / kara film / yerli
8 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

ben filmi beğendim. bir komedi filmi gözüyle bakmamıştım filme, bir psikoloji filmi izliyor gibi izledim. komedi olduğunu da bilmiyordum zaten. absürt komediden çok kara mizah örneği olmuştu.
ayrıca, başka kadroyla da iyi çekilseydi yine severdim ben bunu.
devamını gör...
engin günaydın in oynadığı dizi ve filmlerde artık gerçekten kendini oynadığına inandığım filmdir. kötülemek anlamında değil yorumum, rollere kattığı ilaveler var ama bu kadar doğal olamaz bu karakterler dedirtiyor. gerçek hayatta da böyle tipler var. sanki hayatın düzgün gidiyormuş gibi etrafina göstermelik hareketler. herkesin çevresinde dalga konusu olma korkusu yok mu zaten. aslında herkes senin gibi ama kimse o son adımı atıp doğruyu söyleyemiyor. biri bı söylese herkes rahat edecek ama işte o insanın içindeki, her an karşındakinin açığını buldugun anda onu ezmeye çalışacak duygu tetikte bekler. aynı sıkıntı sende olsa bile içine içine ağlarsın ama başkasında gördüğün an onu eziklersin. bu duyguyu filmi izlerken net yaşatmislar izleyiciye. o içine kapanikliktan kurtulmak isteme ama kurtulamama ikilemi, korkusu içini kemiriyor filmi izlerken. arada da "aynı ben" diyorsun içinden.
film de en iç acitici sahne ise öner erkan in canlandırdığı alp karakterinin ev partisinden herkesin tek tek ayrıldığı sahnedir. ki bu sahne ilk önce komik geliyor ama film ilerledikçe aslında yalnızlığın dramasini yaşattığını anlıyoruz. araya sepristirilen absürt durum ve şakalar da acaba bu bir rüya mı, hangisinin rüyası olabilir diye düşündürüyor izleyiciye.
güzel film olmuş, yazanın, yapanın, çekenin, oynayanınn, oynatanin, çay su verenin emeğine sağlık.
devamını gör...
her iyi kadrodan çok güzel filmlerin çıkmayacağının bir göstergesi daha .çok kötü mü hayır kesinlikle değil çok iyi mi hayır o da değil.ana konu olarak yalnızlık ele alınmış aslında fakat çok kopuk kopuk ve parça parça anlatılmış. özetle insanlık olarak çok fazla yalnız kalıyoruz ve bu yalnızlığımızı baskılamak için başka başka şeyler yapıyoruz komik duruma bile düşebiliyoruz. filmde de dendiği gibi çok fazla yalnız kalmayınız.
devamını gör...
bu kadar iyi oyuncunun bir arada olduğu bir filmde çocuk karakteri beğendim demek çok doğru gelmedi şimdi bana ama...

tek tek baktığınızda oyunculuklar çok iyi ama sonunda eksik kalan bir şeyler var hissi uyandırıyor insanda. yahut absürd komedide beklenti mi yükseliyor bilemedim. oyunculuklar, evler, iş yeri, dekor, kostümler vs. her şey çok abartılı olunca insan senaryodan da daha fazlasını bekliyor belki de. mesela konu yalnızlık ve yalnız insanlar ama herkes bir manik depresif geldi bana. herkes birbirine bu kadar kör olamayacak kadar yakın/uzak? ya da filmdeki bu ikircikli, abartılmış muğlaklık beni çok rahatsız etti bilemedim.

bazı filmler, kitaplar görev gibi izlemezsem, okumazsam olmaz filmleri ve kitaplarıdır ve görev gibi yaparsın, öyle yaptım ben de. eğlenceli, çerezlik bir film olmuş fikrimce.

cevdet ve aziz'in köfteciden döndükleri sahneye epey güldüm ama.
devamını gör...
engin günaydın ve haluk bilginer hatrına izleyeyim dedim. film kaç dakikaysa işte o kadar dakikam ömrümden boşa gitmiştir.

tanım: yalnızlığın anlatılmaya çalışıldığı ama bir sonuca bağlayamadıkları bir netflix yapımı.
devamını gör...
ne amaçla çektiklerini anlamadığım taylan biraderler filmi. tam bir çorba. birbirinden kopuk sekanslar. akıcı olmayan anlatım. bakın hikaye demiyorum, anlatım akıcı değil. bir bütünlük yok filmde.

sinemada yeniliklere açık bir insanımdır. taylan biraderlerin önceki işlerini çok severim. ancak bir tarz tutturup oldum ben demeyeceksin arkadaş. bak mesela onur ünlü'ye bir tarz tutturdu, çok güzel işler yaptı. sonrası ? sonrası çöp.
devamını gör...
-- spoiler'ımsı --


vavien’den sonra uzun zamandır merakla beklediğim bir filmdi. absürt komediyi seven bir insan olarak yer yer gülerek izledim, ama herkesin dediği gibi bir şeyler eksik bu filmde. evet film bir yere bağlanmıyor gibi, kaldı ki bağlanmak zorunda da değil. bazı filmler açık uçlu biter, bazı filmler çözüme ulaşmaz. filmin teması filmin sonunu da belirler.

azizler’in sorunu atmosfer yaratamaması. ton sorunu var. birazcık ondan birazcık bundan. taylan biraderler-engin günaydın-berkun oya filmi gibi. berkun oya, masum ve bir başkadır’da olduğu gibi delirme temasına takık bir yazar/yönetmen. bu filmde de kent hayatı, yalnızlık, sosyal medya, kent hayatının çarpık insan ilişkileri ile kent hayatının insanı yavaştan delirtmesi meselesine değinmiş. tiyatro kökenli olduğu için senaryolarında tiyatro tekstine benzer bir çok faktör oluyor. neyse ki, arabadan inip müzik eşliğinde oynamaya başlayan karakterler yok bu filmde. azizler’de çeşitli tuhaf karakter var. ancak bu tuhaf karakterler ne zaman sonra filmin aleyhine işliyor. yan karakterler, filmin senaryosuna herhangi bir etki etmiyor. filmde beş dakika görünen sürekli kavga eden ve çocukları bunu kameraya çekip paylaşınca youtube’da ünlü olan materyalist çift, aziz’in tuhaf iş arkadaşı cevdet, erbil’in hoşlandığı vildan ve denyo caner’in anne babası gibi. bunlara kıyasla karısını kanserden kaybetmiş ve karısının hayaletiyle konuşan erbil, erbil’in hayalet karısı kâmuran, zengin reklam şirketi sahibi alp ve aziz daha kompleks karakterler diyebiliriz.

film bu anlamda inandırıcı karakterler yaratma derdinde değil. inandırıcı karakterler yaratmak yerine absürt durumlar yaratma peşinde. rüyalar, hayaller, takıntılar, hayaletler filmin absürt evrenin bir parçası.

denyo caner evet komik. çocuk oyuncu çok başarılı. izlerken çok eğlendim. ama başka yazarların da değindiği gibi denyo caner’i görür görmez aşkımızın meyvesi aytek aklıma geldi. umut sarıkaya’nın kulakları çınlamıştır. bu anlamda denyo caner’e özgün bir karakter diyemeyiz. sadece doktorun koyduğu bir teşhis var: “maalesef çocuğunuz denyo”. komik bir replik. gerçek hayatta bir doktorun böyle demesini düşününce insan duruma gülüyor. ama denyo caner neden bu kadar denyo, niye ağır abi gibi konuşuyor, niye bu kadar agresif, niye ona buna yetişkinlere posta koyuyor, onu kim nasıl bu hale getirdi öğrenemiyoruz. yani ortada sadece bir teşhis var.

filmin ana karakteri aziz büyük bir reklam şirketinde çalışan başarılı bir editör. patronundan takdir görüyor. aziz’in tek istediği yalnız kalmak. aziz ablası, eşi ve minik sayko denyo caner’le aynı evde kalıyor, küçük bir odada yatıyor. aziz yaşadığı ev ortamından darlanıyor. dayı olmaktan, canavar yeğeninin sürekli ilgi istemesinden, yani part-time ebevyn olma rolünden, belki de bir gün baba olma fikrinden darlanıyor. burada şunu sorabiliriz: o halde aziz neden kendi evine çıkmıyor? tek başına yaşamıyor? çok istediği özgürlüğe kavuşması o kadar zor değil aslında. çalıştığı şirkette iyi para kazandığını tahmin ediyoruz seyirci olarak. aziz kendi 1+1 evine bile çıkmaktan neden bu kadar aciz? düşündüklerini hissettiklerini kolay ifade edemediği için mi?

aziz sevgilisi burcu’dan ayrılmak istediğini söylese de bir türlü tam olarak ayrılamıyor. burcu normalde obsesif, takık bir insan olduğu için mi aziz ondan ayrılmak istiyor yoksa aziz’in iletişim kurarken yaşadığı zorluklar mı burcu’yu takıntılı biri yapmış öğrenemiyoruz. aziz, patronunun gösterişli yaşam tarzına, partilere, lüks evine de bayılmıyor ama sırf yalnız başına kalmak ve biraz kafa dinlemek için patronuna yalan söylüyor. aziz patronuna yalan söylemek zorunda da değil. istese, “yalnız başıma kafa dinlemek için bir eve ihtiyacım var, senin evde bir süre misafir olabilir miyim” diyebilir pekala. ama araya yalanlar sıkıştırıyor, çapkınlık yapmak için boş bir eve ihtiyacı olduğunu söyleyerek patronuyla olan ilişkisini daha da karmaşıklaştırıyor. aziz iletişim sıkıntıları olsa da herkese yalan söyleyen bir karakter de değil işin ilginci. onu kız kardeşi, eniştesi, denyo yeğeni caner, burcu ve iş arkadaşı erbil ile samimi konuşurken görüyoruz. aziz’in iletişim sorunu bazı insanlarla. bu muğlak durum olay örgüsüne yansıyor ve absürt durumlar ortaya çıkıyor. fakat izleyicide tam anlamıyla bir doyum yaratamıyor.

yalnız kalıp kendi başına kafa dinlemek isteyen aziz’in, öldükten sonra miras bırakır gibi evini ona tahsis eden erbil’in yerine yerleştikten sonra burcu’nun hediyesi olan ve boynundan hiç çıkarmayacağına söz verdiği halde kaybettiği kolyeyi bulması, burcu ve aziz’in içlerinde bulunduğu ve çıkmaza düşen ilişkilerini netleştiriyor. aziz erbil’in evine yerleşir yerleşmez kolyeyi buluyor. burcu’ya kal gelen restorana gidip kolyeyi bulduğunu gösteriyor. burcu kolyeyi görür görmez içinde bulunduğu katatonik/obsesif durumdan uyanıyor, normale dönüyor. kolye bu anlamda, tıpkı alyans ya da yüzük gibi, ilişkinin görünürdeki teminatı niteliğinde bir obje, burcu’yu içine saplandığı durumdan çıkaran macguffin görevi görüyor. aziz, özgürlüğün tadını aldıktan sonra, erbil’in hediye ettiği evde kendi başına hayat sürebileceğini bildiği halde, burcu’yu katatonik/obsesif döngüsünden kurtarıyor. aziz tam “acaba hem kendi özgür alanımda yalnızlığın tadını çıkarabilir, hem de bir insanla ilişki yürütebilir miyim” diye düşündüğünde ise, alp’in bekar evinde yalnız ve tek başına rahat takıldığı anlarda alp’in kendisine yalan söylendiğini anlayınca gizli kameraya alıp sosyal medyaya servis ettiği, kendi yalnızlığının en mahrem ve mutlu anlarının kurbanı oluyor. aziz bir anlamada toplumun yarattığı baskı yüzünden hiç istemediği bir hayat kurmak zorunda sanki.

azizler vavien kadar başarılı olmasa da seyredilesi bir yapım. onur ünlü’nün on üç yıl önce çektiği bir başka absürt film güneşin oğlu ile kıyasladım ister istemez. şahsi kanaatim, konu absürtlükse, elini korkak alıştırma. konu absürtlükse, elini korkak alıştırma. konu absürlükse, elini korkak alıştırma.

devamını gör...
taylan kardeşlerin netflix'te yayınlanan son filmidir. haluk bilginer, binnur kaya, engin günaydın, irem sak, fatih artman, öner erkan gibi isimlerin buluştuğu filmdir. filmin türü fantastik komedidir, ama durum komedi tadı da vardır. karakter oluşumu çok etkileyiciydi. film, izleyiciyi ikiye bölmüştür. ben beğenenlerdenim.
devamını gör...
iyi desem değil ama kötü desem o da değil. hani böyle boşlukta izlenir, benim sıkıntım burda kadroyu fragmanı görünce beklenti yükseltmek oldu sanırım, hiç gerek yokmuş. bazı sahneleree oha çok iyi dedim, bazılarından bu ne ulen dedim. geçen biri dedi ki filmden anlamayanlara izletirsen, böyle yorum yaparlar. ee babuş ya o zaman herkese film öğreteceksin, ya da çektiğin filmi 100 kişiye izletip evde mobilya kemireceksin. ki o 100 kişinin seveceği bile belli değil.
devamını gör...
deneysel bir iştir. popüler ekiple popüler kitlemeyi ve deneysel senaryoyu yedirmeye çalışmışlar.
ancak muhafazakâr toplum olduğumuzdan ne boş'u kalmış ne de başka yerde küfretmeyeni.

adamlar bir şeyler denemiş ancak toplumuz birbirinin tekrarı olan filmlere vermedikleri dozajda tepki vermişler. hayır daha da komiği "sinema kanalları" da benzer noktalara değinmiş.. benzer haksızlık "karakomik"te de yapılıyor. evet beğenmeme hakkınız var ancak bunun ölçüt ve sınırları olmayacak mı?

neyse işte..


hatta tamda o velet tam da rahatsız etmek için oluşturulmuş bunu yaparkende zorbalığın ailede başladığını anlatmaya çalışmış. kimi zorbalıktan ötürü güldü kimi rahatsız oldu ve sövdü.. "lan bi dakkika" diyen yok. ^^

ama heleki erkek çocuksa o yaşta sövse: "aslanıma bak!" diye olumluyorsunuz..

ya da yalnızlık meselesi ki iki taraflı saldırılmıiş gerek olumlu gerek olumsuz anlamda.. yani karakterler üzerinden bir çatışmayla..
ün-şöhretin basitliği, boşluğu üzerine de göndermeler..
yalanlarımızı, abartılarımı ve takıntılarımızı (kolye nerede? repliği başta olmak üzere), üstüne tekrarlarımızı yani abartılı bir şekilde evrenimizin-bireyin eleştirileri-okumaları yapılmış.

dahası zıtlıklar ve saplantılar üzerinde aslında mutluluk denen olgunun ne kadar göreceli ve teknik olarak simülasyonist bir kavram olduğunu göstermeye çalışmış.

tam da bu yüzden bir sonu yok. haluk bilginer'in sonu gibi işte birimizin sonu diğerimizin başı ya da devamı oluyor.. yani yaşam denen hikâye giden için bitiyor ( en azından yaşayanlar açısından) ancak kalanlar için devam ediyor. acısıyla tatlısıyla.. bu hikâye de zaten hayatı içerlemiş, eleştirmiş bir yapı.. o yüzden de hayatın bitmediği gibi bitmemiş bir hikaye. yani biz aziz karakterinin aslında hayatında bir süreyi-kesiti biliyoruz. ne iş yapıyor? nereli? kaç yaşında? bilmiyoruz. devamında ne yapacak bilmiyoruz. drone gibi 1:36 saat'ine girdik, çevresine de tanrısal gözlerle baktık ve geçtik. düğün yok, aşk yok, ezbere iş yok..


ek: stuck apart olarak çevrilmiş belki de böyle yayınlasalar daha iyi anlardı bizim halk? bilemedim! ^^
devamını gör...
engin günaydın hayranı biri olarak çok keyif aldığım yapım. oyuncu seçimleri bence mükemmel. (irem sak dışında) tek bir karaktere odaklanmayıp birden fazla karakterin küçük küçük de olsa hikayesi olmasını çok sevdim. çocuk oyuncuyu konuşmak bile istemiyorum. her sahnesinde karnım ağrıdı.
devamını gör...
bir durul taylan ve yağmur taylan filmidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
filmin senaryosunu da yönetmenler durul taylan ve yağmur taylan, berkun oya ile birlikte yazmıştır. filmin her anı kuvvetli bir alkış isimli mini diziyi anımsatmaktadır. ki o dizi de berkun oya'ya aittir.

filmde engin günaydın, haluk bilginer, binnur kaya, öner erkan, fatih artman, irem sak, gülçin santırcıoğlu, hülya duyar, ilker aksum, göktuğ yıldırım, halit ergenç, bergüzar korel, okan yalabık ve deniz tekin rol almıştır.

sanırım bir sosyal medya danışma şirketinde çalışan aziz bazı varoluş krizleri yaşamaktadır. belli bir açıdan bakıldığında orta yaş krizi bile olabilir bu. işinde mutlu değildir, kız arkadaşı ile ciddi sorunları vardır, birlikte yaşadığı ablasının evinde keyfi yerinde değildir, özellikle de yeğeni yüzünden. sonrasında ise kendine ait bir yer arayışına girer ancak bu sorun çözülse de çok hayırlı olmayacaktır.

izlediğim için pişman değilim ama beklentimin de çok altında kaldı. oyuncu kadrosunun muazzam olması bir filmin iyi olması için yeterli olmuyor. bu film de bu tespitin kanıtı niteliğinde bence.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"azizler" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim