1.
kadınlarda gayet güzel duran ayakta durmaya yarayan organ.
devamını gör...
2.
bacak değildir o bacanaktır
devamını gör...
3.
ince bacaklı hemcinslerimi görüp kendi kalın bacaklarıma bakınca bi kötü olmuyorum değil..
devamını gör...
4.
ayak ayak üstüne atmaya yarayan, omuzlara dahi çıkabilen insanın yürüme organı.
devamını gör...
5.
güzel olduğu sürece sorun yok ama kötü olması halinde insanı üzebiliyor
devamını gör...
6.
alt ekstremite, uzuv
devamını gör...
7.
garip bir şekilde incesi değil, kalını hoşluğuma giden uzuv.
devamını gör...
8.
vücudun yürümeye yarayan bölümü
devamını gör...
9.
genelde insanlarda 2 tane bulunur yürüme işlevini yerine getirir
devamını gör...
10.
vücudun ağırlığını taşıyan organlardır. ayrıca kadınlardaki etkileme noktalarındandir.
devamını gör...
11.
uzun ve dolgun olanı güzeldir.
devamını gör...
12.
lazer yapılmış ince uzun selülitsiz olanı idealdir..
devamını gör...
13.
insan olmanın gerekliliklerinden biridir. hayvanlara göre daha az kıl bulunur insan bacağında.
devamını gör...
14.
zıplamak, tekme atmak ve top sektirmeye yarayan üye.
devamını gör...
15.
bu olayı ya da vakayı pek çok kişi bilir lakin konuya farklı bir bakış açısı ile yaklaşmak istedim .
hikâyenin kahramanı antonio lópez de santa anna.
bu meksika devlet başkanı için konu başlıkları mevcuttur lakin bu olaydan bir bilgi görmeyince
yazmak istedim !
kısacası diktatör olan bu devlet başkanı , pek çok kez başkan olup devrilmiştir . yılmayan bu hikayemizin kahramanı olan general antonio lópez de santa anna' nın katıldığı bir savaşta bacağını kaybetmiş , bacağı için özel ve görkemli bir cenaze töreni yaptırmıştır !
çok ilgincime gittiki bizim ülkede kayıp insanların hala bir mezarı olmaması , üstelik pek çok vatandaşın bazı bilgileri mevcut olmasına rağmen , sanki üst bir akıl tarafından müdahale edilerek kayıp vatandaşın ailelerini , aylarca kedilerinin en karanlık kuyularında hapsetmişlerdir .
yıllarca kayıp aile bireyleri için mücadele eden cumartesi annelerinin bi çiçek ekip , sulayacak bir mezarları bile yokken , böyle bir bilgi edinmek inanılmaz absürt olmuştur !
düşünün bir kaç asır önce bir diktatör tarafından
kaybettiği bir bacağı için görkemli bir cenaze töreni düzenlerken , bizim despotlar kayıp insanların cesetlerine bile hürmetleri , saygıları ve vicdanları yok olmuştur .
bir despot için kayıp bir bacak , onun için mücadele eden bin cesetten daha değerli olduğunu tarih bir daha gözümüze gözümüze sokmuştur !
hikâyenin kahramanı antonio lópez de santa anna.
bu meksika devlet başkanı için konu başlıkları mevcuttur lakin bu olaydan bir bilgi görmeyince
yazmak istedim !
kısacası diktatör olan bu devlet başkanı , pek çok kez başkan olup devrilmiştir . yılmayan bu hikayemizin kahramanı olan general antonio lópez de santa anna' nın katıldığı bir savaşta bacağını kaybetmiş , bacağı için özel ve görkemli bir cenaze töreni yaptırmıştır !
çok ilgincime gittiki bizim ülkede kayıp insanların hala bir mezarı olmaması , üstelik pek çok vatandaşın bazı bilgileri mevcut olmasına rağmen , sanki üst bir akıl tarafından müdahale edilerek kayıp vatandaşın ailelerini , aylarca kedilerinin en karanlık kuyularında hapsetmişlerdir .
yıllarca kayıp aile bireyleri için mücadele eden cumartesi annelerinin bi çiçek ekip , sulayacak bir mezarları bile yokken , böyle bir bilgi edinmek inanılmaz absürt olmuştur !
düşünün bir kaç asır önce bir diktatör tarafından
kaybettiği bir bacağı için görkemli bir cenaze töreni düzenlerken , bizim despotlar kayıp insanların cesetlerine bile hürmetleri , saygıları ve vicdanları yok olmuştur .
bir despot için kayıp bir bacak , onun için mücadele eden bin cesetten daha değerli olduğunu tarih bir daha gözümüze gözümüze sokmuştur !
devamını gör...
16.
bir kol değildir. bir kafa hiç değildir. güzeli makbuldür.
devamını gör...
17.
bir ayak hiç değildir.*
devamını gör...
18.
iskambilde oğlan.
devamını gör...
19.
hatırlar mısınız bilmem; hadise'li penti reklamında -penti'ni göster!- gördüğümüz üzere, dünyada beyonce ve rihanna'yla yayılan uzun, kalın ve estetik kıvrımlardan yoksun sopa -soba?- bacaklı kadın akımı nihayet ülkemize kadar varmıştı.
muhtemelen eskimiş futbolcuların belden aşağısını kesip incebelli kadınlara nakletmek suretiyle üretilen bu mitolojik varlıklar ortada gezindikçe podofobi diye bir illetin ülkemizde corona'dır, kuş gribidir, bilmem x varyantıdır falan alt ederek bir numaraya yerleşmesi an meselesi diye düşünüyorum.
samuel r. delany'nin bir kısmını 60'ların istanbul'unda dolaşırken kaleme aldığı şaheseri the einstein intersection'ı okuyanlar bilir, -türkçeye einstein kesişimi diye çevrilmişti- romanda lobey adında mutant bir karakter vardır. genetik saflığını yitiren insanların değerlerini, hatta orfeus miti gibi efsanelerini yaşatmaya çalışan mutantlardan biri olan lobey, zihinlerdeki müzikleri duyup bıçaklarının kabzasına oyulmuş flütlerle mükemmelen çalabilmektedir. lobey, kendi fiziksel yapısını anlatırken belden yukarısının sıradan bir insanınkinden neredeyse farksız olduğunu, ancak bacaklarının iki katı kalınlıkta olduğunu belirtir. bu şarkıcı şürekasını televizyonda her görüşümde acaba mutasyon çaktırmadan geldi de insanoğlunun mirasını geleceğe taşımak bunlara mı düştü diye merak ediyorum.
peki, ben medyadaya maruz kalmaktan çarpılmış bir estetik anlayışıyla new model army'nin ballad of bodmin pill'inin sözlerini okusam; o dehşetle her sözcüğü kendi bağlamından, mecazi anlamından, ironisinden ve eleştirisinden soyutlayıp ''düz'' anlamıyla -ya da öküzgözüyle veya birkaç kadeh öküzgözü'yle- pekala mutant marşı bu demez miyim?
''nasıl da dans ediyoruz bu ateşle, çünkü budur tek bildiğimiz
sahne ışıkları bize döndü mü, elimizden geleni esirgemeyiz
bizler kayıbız, sakatız, zayıfız, ucubeyiz
bu dünyanın gerçek mirasçıları bizleriz''
bacak demişken, canlıların uzuvları dendiğinde anormalliğin simgesi sayılabilecek yegane şey üç bacaklı olmaktır herhalde. dört bacaklı olup da sonradan kazayla bir bacağını ve haliyle normalliğini yitiren birçok hayvan vardır mesela, onları konu dışı bırakıyorum. 90'ların başında bunlardan biri boğaziçi'nde güney kampüs'ün simgesiydi ve adı da çok münasip bir şekilde tripod’du.
aslen biyolog olan h.g. wells de muhtemelen canlıların fizyolojisiyle çoğu kimseden daha içli dışlı olduğu için war of the worlds'de marslıların dünyaya kah ışınlarla kah saldıkları zehirli kara dumanla dehşet saçan ve insanları avlayan dev makinelerini - yani tripodları- üç bacaklı olarak düşlemişti. zira kendiliğinden üç bacaklı olan bir varlık doğal, normal ya da dünyevi değildir. üç bacak üzerinde yürümek bile simetriye alışmış bizlerin kolay kolay hayal edemeyeceği bir denge sistemi gerektirir.
bir de başka türlü üçbacaklılık var ama bu konuyu sözlüğün akış kısmındaki baağzı başlılara heyula gibi bir zenci resmi koyup da durup durup aynı başlıkları hortlatarak ''kaçın geliyorlar!'' subliminal mesajıyla veren moderatör, editör kimse o açıklasın.
muhtemelen eskimiş futbolcuların belden aşağısını kesip incebelli kadınlara nakletmek suretiyle üretilen bu mitolojik varlıklar ortada gezindikçe podofobi diye bir illetin ülkemizde corona'dır, kuş gribidir, bilmem x varyantıdır falan alt ederek bir numaraya yerleşmesi an meselesi diye düşünüyorum.
samuel r. delany'nin bir kısmını 60'ların istanbul'unda dolaşırken kaleme aldığı şaheseri the einstein intersection'ı okuyanlar bilir, -türkçeye einstein kesişimi diye çevrilmişti- romanda lobey adında mutant bir karakter vardır. genetik saflığını yitiren insanların değerlerini, hatta orfeus miti gibi efsanelerini yaşatmaya çalışan mutantlardan biri olan lobey, zihinlerdeki müzikleri duyup bıçaklarının kabzasına oyulmuş flütlerle mükemmelen çalabilmektedir. lobey, kendi fiziksel yapısını anlatırken belden yukarısının sıradan bir insanınkinden neredeyse farksız olduğunu, ancak bacaklarının iki katı kalınlıkta olduğunu belirtir. bu şarkıcı şürekasını televizyonda her görüşümde acaba mutasyon çaktırmadan geldi de insanoğlunun mirasını geleceğe taşımak bunlara mı düştü diye merak ediyorum.
peki, ben medyadaya maruz kalmaktan çarpılmış bir estetik anlayışıyla new model army'nin ballad of bodmin pill'inin sözlerini okusam; o dehşetle her sözcüğü kendi bağlamından, mecazi anlamından, ironisinden ve eleştirisinden soyutlayıp ''düz'' anlamıyla -ya da öküzgözüyle veya birkaç kadeh öküzgözü'yle- pekala mutant marşı bu demez miyim?
''nasıl da dans ediyoruz bu ateşle, çünkü budur tek bildiğimiz
sahne ışıkları bize döndü mü, elimizden geleni esirgemeyiz
bizler kayıbız, sakatız, zayıfız, ucubeyiz
bu dünyanın gerçek mirasçıları bizleriz''
bacak demişken, canlıların uzuvları dendiğinde anormalliğin simgesi sayılabilecek yegane şey üç bacaklı olmaktır herhalde. dört bacaklı olup da sonradan kazayla bir bacağını ve haliyle normalliğini yitiren birçok hayvan vardır mesela, onları konu dışı bırakıyorum. 90'ların başında bunlardan biri boğaziçi'nde güney kampüs'ün simgesiydi ve adı da çok münasip bir şekilde tripod’du.
aslen biyolog olan h.g. wells de muhtemelen canlıların fizyolojisiyle çoğu kimseden daha içli dışlı olduğu için war of the worlds'de marslıların dünyaya kah ışınlarla kah saldıkları zehirli kara dumanla dehşet saçan ve insanları avlayan dev makinelerini - yani tripodları- üç bacaklı olarak düşlemişti. zira kendiliğinden üç bacaklı olan bir varlık doğal, normal ya da dünyevi değildir. üç bacak üzerinde yürümek bile simetriye alışmış bizlerin kolay kolay hayal edemeyeceği bir denge sistemi gerektirir.
bir de başka türlü üçbacaklılık var ama bu konuyu sözlüğün akış kısmındaki baağzı başlılara heyula gibi bir zenci resmi koyup da durup durup aynı başlıkları hortlatarak ''kaçın geliyorlar!'' subliminal mesajıyla veren moderatör, editör kimse o açıklasın.
devamını gör...
20.
önemli bir uzuv.
devamını gör...