başıboş sokak köpeği sorunu

suri-afgan istilası ve ekonomik bunalımdan sonra en büyük sorundur bu. kısırlaştırıldıklarında sakinleştiklerini iddia eden ittaparlar maalesef kısır bile olsalar sürüleştiklerinde kadın, çocuk, yaşlı, engelli, bisikletli, kurye vs. ne varsa saldırdıklarını idrak edemiyorlar ya da "sapıklar tecavüzcüler kadar tehlikeli değiller nihayetinde" gibisinden kel alaka argümanlarla gelmektedirler. kendi canları yanmayıp izole bir hayat yaşadıkları için olan bitenin ciddi anlamda farkında değildirler.

halbuki barınakların şartları iyileştirilse hem köpekler hem insanlar için daha iyi olacak farkında değiller. barınak muhabbeti edince de "barınaklar çok kötü ühühüühüh" diye ağlıyor bu ruh hastaları.

ittaparlardan nefret ediyorum.

şimdi şöyle bir şey var bu olay ile ilgili.. hemen anlatayım;
yavru köpekleri çok seviyoruz!
evet.. kim sevmez o ponçik şeyleri?
eskiden de vardılar aslında ama internet yoktu o zamanlar ve bizler, belli ölçülerde sevgi ve ilgi gösterip hayatta tutuyorduk bu canları...
hatta bizim ekstra çabamıza gerek kalmadan, kendileri bir şekilde tutunuyordu hayata..

"mahalledeki köpeklerden biri yavrulamış" diyorduk; sonrasında gidip görmek istiyor, az biraz ilgilenip tekrar eve dönüyorduk.
süt veriyordu kimileri...
bayatlamış ekmekleri su ile harmanlıyorduk belki yerler diye, o kadar...

her şey, o an yaşadıklarımızdan ibaretti.
akşam eve gidip, elimize telefon alıp, "sevpati" videoları izlemiyorduk!
burası önemli.

sevpati oluşumunu çok beğeniyorum ben. onu söyleyeyim en başta.
başlarında bir öğretmen var ve kendisinden allah razı olsun; sakarya bölgesindeki sahipsiz köpeklere inanılmaz bir özveri ile yardım ediyor.
bir bölgeye barınaklar yapmışlar mesela, şehir gibi adeta...
otağ adını verdikleri, kurulumu kolay yuvaları, ihtiyaç olan bölgelere yerleştiriyorlar sürekli...
ve sadece bu kadar da değil.
yaş mama, kuru mama, su...
hatta ilaçlama, tedavi falan..
gerçekten müthiş bir iş çıkartıyorlar...

şimdi gelelim mevzudaki sıkıntılı noktaya...
bu mamalar ve diğer masraf kalemleri, hayvan severlerin yaptığı bağışlarla karşılanıyor.
bu bağışlar olmasa, sistem çöker!

tam olarak bu noktada da, hayvan severlerin ilgisini çekecek içeriklere imza atmak gerekiyor ki, para akışı sekteye uğramasın!
eveeet...

yavru köpekler de işte yine tam olarak bu noktada devreye giriyor.
seviyoruz yavru köpek videosunu, yalan mı?
hatta bir de hikaye varsa ortada, oy oy oy...
izlemelere doyamıyoruz.
ben izliyorum şahsen.

"7 tane yavru köpeği ormana bırakmış vicdansızlar! anne köpek piyasada yok... daha da süt yavrusu bunlar."

bak şimdi sen olaya bak...
çok dokunuyor insanlara bu trajedi ve herkes de, elinden geldiğince yardım etmeye çalışıyor..
haklı olarak...

bakıyorum videolara, en çok etkileşim alan videolar hep yavru köpek videoları...
hal böyle olunca da tabii ne oluyor? içerik üreticiler, sürekli olarak yavru köpek videolarına yöneliyorlar.
onlar da haklı tabii...

onların yanında sivil vatandaşlar da, internetten bağımsız, gördükleri tüm yavru köpekleri doyurmaya çalışıyorlar.
herkes birbirini gaza getiriyor...
millet sokağa çıkıp, yavru köpek aramaya falan başlıyor..
"gideyim besleyeyim!"

tamam sen hatta sizler, bu yavruları besleyip duruyorsunuz da, gelecekte neler yaşanacak, tahmin edebiliyor musunuz?
o yavrular, belirli bir tokluk seviyesine alıştıklarında, tüm hayatları boyunca aynı seviyeye ulaşmaya çalışıyorlar.
bunun farkında mısınız?
ve hepsi birden, dombili dombili gezmeye başlıyorlar orada burada..

ipin ucu kaçtı arkadaşlar...
çünkü kısırlaştırma olayında çok yetersiziz..
hangi birini kısırlaştıracaksın ki? 12 tane birden doğuran var!
sürekli artıyorlar..
besliyoruz, bakıyoruz...
videolar ise katalizör görevi görüyor bildiğin... süreci hızlandırıyor..

canlılar nesillerini devam ettirebilmek için ürerler değil mi?
köpekler de, 8-10 tane doğruyorlardı işte.. neden? içlerinden birkaç tanesi yaşasın ve hayata tutunursa, ne mutlu bize...

e şimdi biz insanoğlu, bu sürece ekstra müdahalelerde bulunuyoruz, bilinçsizce..
yaşatıyor da yaşatıyoruz...
"hepsi yaşasın.. onların da yavruları olsun.. onlar da yaşasın.!"

ama olur mu şimdi öyle?
alın işte sonuçlar... köpek çeteleri her yerde!


gelelim çözüme..
çözüm şu arkadaşlar...
sevpati oluşumunun başındaki değerli insan, gerekli çözümü çok iyi biliyor aslında.
fakat net bir şekilde anlatamıyor.
çekindiği şeyler var, farkındayım...

ben direkt olarak söylüyorum...
başı boş köpekler için köyler oluşturmak zorundayız!
mesela 1000 hayvan için gerekli barınma ortamını, önceden belirlenmiş noktalara sırayla kuracağız.
bu hayvanların hepsini yaşatacağız!
fakat yaşatırken, bir yandan da hepsini teker teker kısırlaştıracağız.
tekrar üreme yok!
o bölgedeki köpek sayısını kontrol altına aldıktan sonra, tüm teşkilatı toplayıp, başka bir bölgeye taşıyacağız..
ora kontrol altına alınınca bir başka yer..
sonra başkası..

bu köpek köyünü, sürekli taşıyacağız oradan oraya..
bir şekilde hayata tutunmuş tüm canlar yaşayacak!
ve güzel de bir hayat yaşayacak..
fakat üreme yok!

bakın emin olun, süreç sağlıklı işlesin, en fazla 5 sene içerisinde bu sorun tamamen çözülür.

ya basit ya, çok basit ya, diyanetin ödeneğinin yüzde bilmem kaçını kesip bu işe aktarsalar 6 ayda çözülecek bir konuyu ülkenin gündemi yapıyorlar.

yok ya, bu ülkede yaşamanın bedeli illa çocukların ölmesi, illa sakat kalmamız veya suratımızın façamızın bozulması yok yere değil mi?

arkadaşlar cesur bir adamım. kampta çadıra giren yılandan korkmamış, evine giren lağım faresini yakalamış biriyim; ama köpekler tarafından parçalanmaktan korkuyorum. kaldığım sitede akşam olunca dışarı çıkamıyorum. sitenin etrafı tamamen köpek sürüleri tarafından ele geçirilmiş durumda. hava kararınca su almaya bile gidemiyorum. birkaç defa gelen kuryeler de köpekler tarafından kovalandığını söyledi, o çocukları da parçalarlar diye kaza yaptırırlar diye günahlarına girmemek için artık çağırmıyorum.
defalarca belediyeyi aradım, yasalardan ötürü hiçbir şey yapamadıklarını söylediler. arkadaşlar neden her çileyi türk milleti çekmek zorunda! bu avrupa'da sokaklarda tek bir köpek yokken, benim ülkemde neden vahşi köpek sürülerinin güzellemesi yapılıyor! sokaklar insanlarındır arkadaşlar! dağlar bayırlar ormanlar hayvanlarındır! sokaklar insanların yurdudur, vahşi sürülerin değil!
gel de büyük önderimiz babamız canımız atatürk'ümüzü arama! sokak köpekleri artıverince nasıl zehirletivermiş hepsini ama! paşam senden başkası düşünmedi bizleri. canım atam canım atatürk'üm benim...

ben ve dostlarımın, hakkımızda varılacak yargıyı merakla takip edip beklediği sorun. biz iyi köpekleriz, kimseyi ısırmayız. ama bazı kanı bozuklar var ki... böylelerinin başını kürekle ezeceksin azizim. bak bana ekmek veriyorsun diye değil hav, tam olarak düşündüğüm şey buhav.

#2798258 @sondaj aramızda çok ponçik arkadaşlar var. ya hesap bilmiyorlar ya hiç dayak yememişler. şıpın işi çözdü sorunu. biner biner yakalayıp kısırlaştıracak.
14 milyon it var sokakta. 14 milyon. antalya belediyesi 1000 itlik bir barınak yaptı. tam ponçik itlere göre ponçik bir barınak. maliyeti 3 milyon euro.
14 milyon it için barınak yaparsan 42 milyar euro yapıyor. ülkenin savunma bütçesi 38 milyar euro.
bu inşaat maliyeti. daha besleyeceksiniz, bakacaksınız, temizleyeceksiniz. bunlar kedi değil ki sota yere sıçsınlar. (hoş kedilerin de ahlakı bozuldu) orta yere bırakırlar. bu kadar ite yiyeceği nereden bulacaksınız. ben size söyleyeyim, günde yedi bin ton. en az. hangi hayvanları katledip bunların gırtlağına sokacaksınız.
ha bu iş parti parti kısırlaştıralımla olmaz. 14 milyon itin tamamını en geç bir ayda kısırlaştıracaksınız. önce toplayacak, sonra kısırlaştracak sonra tedavi edeceksiniz. yoksa ürerler. siz 1000 tanesini kısırlaştırıken bakmışsınız 1000 tane daha gelmiş kapıya. 25 bin veteriner gerekiyor minimum.
toplamak için? 500bin. evet 500bin kişi. o da en az sayı bu.
görüldüğü üzere ponçiklikle çözülmüyor aga bu işler. uzağa gitmeyin. atatürk'ün yöntemi var.

sahada çalıştığım sırada, üç ayda bir yavrulayan sokak köpekleri gördüm.
her yavrulama en az 10 yavru.
bunların dört beş tanesi üç dört ay sonra üretebilecek hale gelebiliyor, kalanlar off.
çalıştığım yer, ankara batıkent idi.

orda malum bazı kadınlar o köpeklere düzenli kemik ve su taşıyorlardı.
köpekler, boş arsalarda her geçen gün artabiliyorlardı.

ilk çalıştığım zamanlar, köpekler benim de ödümü patlatıyordu, sonra alıştım onlara.
ama yani onların yeri yol kenarları değil.
ezilmiş çok köpek gördüm.
bozuk havalarda arabalara saldıran çok köpek gördüm, kazalara sebebiyet veren cinsten.
bir kaç şımarık şehirli, yollarda köpek sevecek diye, sokak hayvanı barındırılmaz.

hayvan seven, bahçeli evde yaşasın, kendi köpeğine kendi baksın.
çok merak ediyorum, kendi köpeğine bakan, onun senede iki üç kez üremesine, her sene artan köpeklere bakabilecek mi?

ankara'da saldırıya uğrayan çocuğun görüntülerini gördüm, görmez olaydım. eskiden kısırlaştırma, barınak falan diye düşünürdüm ama asla çözüm değil. uyutulmaları lazım. aşırı ürediler, her yer köpek. yazık değil mi o çocuğa. kevgire dönmüş bacakları. ve en kötüsü sadece bacaklarını paylaşmışlar, en paylaşılabilir yeri diye. yemişler çocuğu canlı canlı. insan hayatından daha önemli değiller.

bir çocuk acı çekiyorsa gök mavi olsa ne olmasa ne, göz yaşlarımda boğulun

cebinizde sağlam yanan bi koval çakmağı taşıyın huzura varın

çocukları barınaklara kapatırsak köpeklerin ısıracağı çocuk kalmaz böylece sorunu kökten gidermiş oluruz

ne sorunmuş ne sorunmuş iki gündür konuşa konuşa bittiremediniz.

bütün başı boş köpekleri toplayıp ayıklama yapılmalı. zararsızların gereken aşılarını yapıp tekrar bıraksınlar.
her başı boş köpek saldırmıyor sonuçta. adaletli olunması için ortayı bulacak çözümler gerekir. herkes can taşıyor...

dün galiba, küçük bir çocuğa saldırdıklarını gördüm haberlerde ve saldırmaktan çok onu direkt mideye indirmek istemiş gibiydi. yazarken normal gelebilir ama görüntüler dehşet vericiydi ve anlık denk gelme ile hayatınız boyunca sizde kalacak hasarlar alabiliyorsunuz. bu çok kötü. ki bu durumu çocukken yaşamak daha kötü. ve sokak köpekleri oldukları için kuduz riski de taşırlar. erken müdahale için çocukları bilgilendirin ve kendinize dikkat edin. o çocuk sizinki ya da yakınız olabilirdi...

bu konuda fikiri alınmayacak tek taraf hayvanlar ve hayvan savunucuları olmalı aynı mentaliteleri var saldırmak sonra acitasyon yapmak

çok büyük sorundur 5-10 seneye hindistan seviyesine geleceğiz ve somut hiçbir adım atılmıyor.

hayır hem başıboş sokak köpekleriyle uğraşıyoruz hem sahipsiz sokak köpeklerine tapan numune insanlarla uğraşıyoruz. bunların alayının gerizekalı ve ruh hastası olduğunu rahatça dile getirebilirim çünkü bunlar gerizekalı ve ruh hastası, hayvan sever değiller olsalar bunca köpeğin sahipsiz başıboş şekilde sokaklarda dolaşmasını istemezler. üşüyen var aç kalan var saldıran var ölen var saymakla bitmeyecek problem var, bir hayvan sever hayvanların çöpten karnını doyurmasına ses çıkarmıyorsa "ama biz onların alanındayız" gibi zırvalarla konuşuyorsa o adam hayvan sever falan değildir. herkes için söylemiyorum ama bunların yüzde doksanı falan hayvanlara aç bitir salam alıp vicdan mastürbasyonu yapıyorlar.

sahipli hayvanlar ayrı bir problem, cezalar çok yumuşak hatta yok. yurtdışında birinin köpeği beni ısırdığı zaman yaptırım uygulanıyor ve bir karşılığı oluyor, türkiye'de hayvan sahiplerini caydırıcı hiçbir ceza yok.

devlet, tefecinin ve tekelcinin hışmından kurtulamıyor ki aç insanına ve sokaktaki köpeğe baka.

hayvan sever bir insanım.
hatta hayvanlar arasında en çok köpekleri severim.
bununla birlikte başı boş sokak köpeği meselesinin bir sorun olmadığını söylemek için meseleye at gözlüğü ile bakmak gerekir.
sokaklar köpeklerin doğal ortamı değil.
öyle ya da böyle aç kalacaklar. diğer köpekler tarafından şiddete maruz kalacaklar.
bunun sonucunda iyice vahşileşip yırtıcı bir hayvana dönüşecekler.
bu onlara yardım etmek mi? hayvanseverlik mi? doğaya saygı mı?
gelişmiş ülkeler bu soruna nasıl çözüm ürettilerse, aynı şekilde bu iş çözülmeli.
insanlar parklarda rahat rahat yürütemiyorlar. köpek sahipleri, köpeklerini parka götüremiyorlar.
çocuklar korkuyor.
bu işin barınaklarla çözüleceğini iddia etmek, mevcut şartlarda ütopik kalıyor.
gerçekçi bir yanı yok.
toplumsal sorunları çözmediğimiz taktirde, bu sorunlar giderek büyüyerek iyice işin içinden çıkılmaz bir yere gider.

neymiş en azından koşulları düzeltilmiş barınaklara koyalımmış köpekleri! köpeklerin sayısı bin olur iki bin olur o zaman seve seve yapılır bu. ulan 20 milyona yakın köpek var, hangisine barınak sağlayacaksınız!
ulan bu millet acından ölüyor. hepimiz ay sonunu getirecez diye kara kara düşünüyoruz, beyazlamadık saç telim kalmadı. koca albay emeklisi babamın canı aşure çekmiş, annem çok pahalı olur şimdi malzemesi diye yapamadı yapamadı! aşure lüks olmuş bu ülkenin orta sınıfına. benim babam 30 sene dağda bayırda sizlerin çok afedersiniz kıçını korudu adam siz rahat yataklarınızda yatarken, aşure bile yiyemiyor şimdi. kuru incir, kuru kayısı eskinin altın fiyatına denk olmuş. ben asgari ücretli garibanları düşünemiyorum bile!
bu aç sefil milletin işi yok 20 milyon ite haşa itlik edecek heh! hadi ulan oradan! bütün köpekler canları acıtılmadan uyutulmalı ve hastalık riskine karşı kireçler eşliğinde şehir dışı alanlara gömülmeli!
o zaman antibiyotik de kullanmayın, ilkel de olsa bakterilerin, virüslerin de canı var, onların da yaşam hakkı var ittaparlar(!)

çok yakında camış büyüklüğünde ayılar sokaklarda gezdiğinde ayı severler çıkıp ay kıyamam sokak ayısı ellemeyin sokaklarda gezsinler onlar da can derlerse hiç şaşırmam, galiba bunlar hiç ayının camışları canlı canlı yiyişini de görmemiş davulun sesi uzaktan hoş gelir

vatandaşının karnını doyurmaktan aciz bir sistem varken ortada, bu sorun tam da gerikalmış ülkeler sorunudur.

adil, eşitçi ve vicdani bir düzen gelmeli. bu memleketin kaynakları itine de yeter, çomarına da yeter, adamına da yeter.

boğazdaki aşiretten 100 milyon gırtlağın hakkını alacak yürekli devrimciler aranıyor. devlet dairesine gelen kadının dilini değiştirip üstünü, başını açıp ortamı kerhaneye çeviren vicdansızlar uzakta dursun.