arkadaslar bu konuyu bir tartisma veya kusak catismasina donusturmeye gerek yok. genc arkadaslar da var burada orta yasli belki daha ust yas grubunda olanlar da. herkesin beklentisi, arayisi farkli.
burayi tamamiyle ciddi konularin islendigi bir sözlük gibi gorursek genc arkadaslara haksizlik ederiz. ama genc arkadaslarim siz de hak verin ki sürekli goygoy ve bos muhabbet olursa o zaman da bizler haksizliga ugramis oluruz.
burada diğer sozluklerden gelen bircok isim vardir eminim ve sanirim onlar da benim gibi dusen kaliteden, surekli goygoy yapilmasindan, bos konularin surekli gundemi mesgul etmesinden bikarak geldi. ben ve benim gibi dusunenlerin istedigi sey bu sozlugun diğerlerinden farkli olmasi. baska birsey degil.
bu eksiden sonra kayit oldugum ikinci sozluk. ilki malesef ki yonetimin yaptigi strateji hatasina kurban gitti. burasi gibi guzel umutlarla acilmisti ama olmadi.
ben burayı ekside gorerek geldim. guzel umutlarla da geldim. ekside kaybettigim yazma istegini kazanmayi umuyordum. hala da umuyorum. ama gelirken beklentim tamamiyle ciddi bir sozluk gormek degildi tabi ki. burasi sosyal bir mecra. kimi ofkesini kusmak, kimi eğlenmek kimi ogrenmek, kaba tabirle hatun dusurmek için gelen bile olabilir. sadece sınırlarımızı ayarlamamiz gerekiyor. bu suna benziyor biraz. siz yüksek sesle muzik dinlemeyi seviyor olabilirsiniz ama bunu surekli yaparsaniz komsunuzu rahatsız edeceginizi bilirsiniz. burada is apartman yoneticisine dusuyor. yani yonetime. bunu ne sekilde yaparlar bilmiyorum ama ara yolu bulacak olan onlar.
biz de karsilikli birbirimize saygi duyarak onlarin isini kolaylastirmaliyiz.
devamını gör...
(bkz: kafa sözlük'ün rengi)
devamını gör...
herkese aynı platformda hitap edilmesi kötü bir durum değil diye düşünüyorum. yaşı küçük olan yazarlarında büyük yazarlarında aynı ortamda olmaları güzel bir şey. fazlaca iletişimde bulunmasalar da, arada sırada bazı başlıklarda karşılaşıyorlar ve bu bile güzel bir şey. çünkü gerçek toplumda o kadar ayrıştırıldık ki, gıdım bir araya gelmemiz dahi bir mucize. henüz yeni bir platform, her şey bir anda mükemmel olamaz ki. ayrıca eğer tamamen elit ve entellektüel bir ortam ütopyadır. böyle bir ortamı yaratmak ciddi kısıtlamalar getirecektir.
devamını gör...
tamamen katildigim degerlendirme. bende bir kac ekleme yapmak istiyorum.

gundemde surekli ayni basliklarin kalmasi durumu var. bu basliklarin gercekten gundemde kalmasindan ziyade sistemsel bir durumdan oldugunu dusunuyorum.

cok baslik giricem diye kisacik tanimsiz ifadelerin yazilmasi. eger sozluge deger katilmak isteniyorsa basliktaki karakter sayisini da hesaba katin derim yonetime.

tanimlari ovulen yazarlar goruyorum, tanimlarina giriyorum cok basit yaruar giriyorum. ya bazi kisiler nezaketen begeniyor. yada cok tanim girmeden iyi olanlar arada kayniyor.

onemli gordugum bir diger konuda baslik altina yazilan yazilarda konuyla alakasiz ithamlar yargilamalar olmasi. bir baslik aciyorsunuz, bazi arkadaslar o oyle mi olur, once sen sunu soyle yap yok bilmem ne tarzinda yorumlar yapiyorlar. varsa filrin beyan et, yoksa alakasiz yargilamalara girme. vesselam
devamını gör...
tamamına olmasa da ana fikrine katıldığım tespit. olaya biraz daha farklı açıdan yaklaşarak bir şeyler eklemek isterim.

geri kafalılık ya da saçmalık diyebilirsiniz fakat teknoloji ve sosyal medya araçları insanları bir yandan daha özgür ve yenilikçi fikirlere, daha geniş ufuklara teşvik ederken, diğer yandan da sığlaştırıyor ve tembelleştiriyor. nitekim başlığa yansıyan şikayetleri de, bu durumun kafa sözlük üzerindeki yansıması olarak görüyorum.

öncelikle kabul etmemiz gerekiyor; internete ve dolayısı ile bilgiye erişimin bu denli yaygınlaştığı bir dönemde, sözlükleri artık salt kutsal bilgi kaynağı olarak göremeyiz. her ne kadar “sözlük” fikrinin yıllar önceki ortaya çıkış amacı bu olsa da; günümüzde tamamen bu amaca hizmet etmediğini, sözlüğün bilgiye ulaşmak için tercih edilen son araçlardan biri olduğunu söylemek çok da yanlış olmaz. açıkçası sözlük denilince akla gelen ilk mecra olan ekşisözlük’ün bugün geldiği noktayı da buna bağlıyorum. ancak böyle dahi olsa, sözlüğün var olma amacının dışına çıkarılarak şu anki duruma getirilmesini üzücü buluyorum.

elbette tüm bunlar sözlükte gün boyu siyaset konuşmayı, sürekli bilgi içerikli tanım girmeyi ya da geyik başlıklara yazmamayı gerektirmiyor. ancak ağırlıklı olarak görece boş ve içerik bakımından zayıf başlıklar gündemi işgal ediyorsa -ki ediyor- bu noktada oturup düşünmek gerekiyor. örneğin; yazdığı şeyleri son derece ilgi çekici bulduğum herhangi bir yazarın açtığı başlık ya da girdiği tanım, daha ben göremeden akış içerisinde kaybolup gidiyor. bu sebepten ötürü sözlüğe her girişimde gündemden önce takip sekmesi altından takibinde olduğum yazarların girdilerini okuyor; ilgimi çeken başlıklara ve hatta yazarlara da yine bu sayede erişebiliyorum.

evet sorun büyük fakat çözümsüz değil. burada sorunun çözümüne yönelik aksiyon almak yönetimin işi ancak yazarlar da bu durumun bir sorun olduğu gerçeğini kabul ederek çözüme bireysel anlamda katkı sağlayabilirler.
devamını gör...
birçok yazdığına katılmakla beraber entry sayısı bir ölçüt müdür ? fikrimizin olmadığı konularda konuşmamak, yazılanları okumanın nesi yanlış orasını pek çözemedim. belki de benim karakterim bunu gerektiyor , bilgim yoksa konuşmayı doğru bulmuyorum
devamını gör...
ülke gerçeklerini değiştiremezsiniz, yüzlerce site kursanızda durum bu.
devamını gör...
farkındalık için teşekkürler! ne yazık ki, ben de yorum yapacak gündem başlığı bulmakta zorlanıyorum. kuşak farklılıkları tabiki olacak, elbette boş muhabbete de, kafa dağıtıcı başlıklara da ihtiyaç var. ama kafa sözlük deyince entelektüel bilgi birikimi de edinilebilecek başlıkların olduğu bir ortam akla gelmeli, sözlüğü "bakalım bugün türkiye/dünya gündeminde neler var, son ekonomik gelişmeler neler, yakınlarda kültürel etkinlikler var mı" diye açmak isterim doğrusu. gerçekte kurulum amacını bilemem tabi sonuçta bu benim beklentim.
devamını gör...
sözlük için iyi niyetle yapıldığını düşündüğüm (ki başlığı açan arkadaş da bunu belirtmiş) ama yanlış anlaşılmaya da açık (ki öyle olduğu da görülmüş) bir çağrı içeren gözlemler.

artık abi mi demeliyim, siz mi bana abla demelisiniz, o kısmını şu an bilmiyorum. çok da önemli değil, takılmayayım buna.

yazının ilk birkaç paragrafı konusunda hemfikiriz.

sonrasına gelince...

bahsi geçen türden skor listelerini onaylamayan ama bir şekilde genelde ilk 5'te olan biri olarak 1-2 kelime edeyim isterim. açıkçası burada bulunma nedenim, herkes gibi kendimce geçerli olan ama başkalarınca yeterli bulunamayacak türden bir neden: yazmak, bildiklerimi paylaşmak. bunu yaparken etliye sütlüye karışayım ya da karışmayayım diye özel bir güdüye sahip değilim.

bazen yanlış olduğunu düşündüğüm bir şey görürsem kendimce fikrimi belirtip muhalefet ederim, bazen gözümden kaçar, bazen de bilerek karışmam. tamamen o anki ruh halimle ilgili bu, çünkü hepimizin sözlük dışında da bir hayatı var ve tabi ki her dakika gerginlik kaldıracak, bir şeylere karışacak durumda olmayabiliyoruz. hele de dediğiniz gibi, bu kadar çok şeyin ters gittiği bir ülkede...

ancak aslında tam da bu noktada devreye, yazının başındaki yaş konusu giriyor. bu ülkenin belli yaş üzeri insanları ciddi anlamda siyaset yorgunu... ben de onlardan biriyim.

siyasetle yatıp siyasetle kalkan bir ülkeyiz ve bizi buna o kadar alıştırmışlar ki, normal sanıyoruz böyle yaşamayı. oysa mesela avustralya'da ya da ne bileyim yeni zelanda'da insanlar böyle yaşamıyor. sadece kendi hayatlarını yaşayacak zamanları var. biz ise sürekli kavga gürültü...

ve inanır mısınız, ben bıktım ülkenin durumunu konuşmaktan da, etrafımda bunu görmeyen insanlara göstermeye çalışmaktan da. yoruldum insanların laf anlamamasından. bu ülkede yaşamaktan, siyasetten yoruldum. evde akşama kadar haber kanalları açık, sürekli aynı haberleri duymaktan da yoruldum. o yüzden ne bu sözlükte ne başka bir sözlükte siyasi konularda başlık da açmam, çok fazla yorum da yazmam. nadiren belirtirim kısa cümlelerle düşüncemi ama uzun uzadıya yazıp çizmem. bu, ülkede ne olup bittiğinin farkında olmadığımız anlamına gelmiyor. sadece sıradan ölümlüleriz ve bıktık...

ha diyorsanız ki siyaset sadece bir metafor, başka bir şeyi, sözlüğün yozlaştığını anlatmaya çalışıyorum, ona pek katkım olduğunu sanmıyorum açıkçası.

***

gündem belirleyen bir yazar değilim, yazının o kısmını üzerime alınmadım o nedenle. fakat yaşıma ve düşüncelerime uyan bir yer arayışı konusunda bir çeşit ortak paydadayız. ancak benim aradığım şey pek ülke gündemi sayılmaz. özellikle onu konuşmak isteyenlerle mesaj yoluyla onu da konuşurum, saygı çerçevesinde her türlü tartışırım ama genel olarak arayışım o yönde değil.

burada karşımıza şöyle bir sıkıntı çıkıyor (ki her ne kadar yazının genel ana fikrine katılsam da, katılamadığım kısmın nedeni de bu sıkıntı): hepimiz burada hayata bizim penceremizden bakan birilerini görmek istiyoruz ama hepimizin pencereleri farklı manzarayı görüyor. biz nasıl kendimize göre "biraz da siyaset konuşalım", "bugün de bilim konuşsak" gibi isteklere sahipsek, ne yazık ki ve hiç onaylamadığım bir şekilde birileri de sürekli olarak eğlenmek istiyor. yine ne yazık ki çoğunlukta olduklarından, her sözlükte rüzgar onlardan yana...

birçok sözlükte bunun mücadelesini kendi çapımın yettiği yere kadar vermeye çalıştım ama hiçbir şey değişmedi. burada da değişeceğinden şüpheliyim açıkçası. bu demek değil ki kimse mücadele etmesin, ben de etmeyeyim, burası da yozlaşsın ve bitsin... edelim tabi ama demek istediğim şu ki, insanların büyük kısmı aynı frekansta ve aynı görüşte olmadığı sürece bunu başarmak -imkânsız değil ama- çok çok zor. biz trollükten kaçıp yeni açılan yerlere hücum ederken, troller de aynı yerlerde trollük yapmaktan sıkılıp yeni açılan yerlere bizimle birlikte hücum ediyor çünkü. ben trollü eğlenceli başlıklar açan, okunması hoş olan esprili şeyler yazanlar anlamında kullanmıyorum. doğrudan bomboş başlıklar açanlar için kullanıyorum. kime göre neye göre boş demesin kimse, anladınız siz ne kastettiğimi.

bunu söyleyince eğlenceye karşı, mürebbiye ciddiliğinde birileri olduğumuz sanılıyor ama yanlış bir bakış açısı bu. eğlencenin 7/24 yani sürekli olmasına, her zaman ve her şeyin ama her şeyin önüne geçmesine karşıyız sadece.

"tüm bunları sen neden üzerine alınıyorsun? benim lafım sana ya da senin gibilere değildi zaten" de diyebilirsiniz. o zaman sağlık olsun derim. birkaç satır fazla yazı yazmaktan ellerimiz aşınacak değil sonuçta. *
devamını gör...
çok doğru ve yerinde bulduğum gözlem ve serzenişler.

açıkçası yeni üye çaylaklar için de yazar olma, dolayısıyla başlık açabilme özelliğine sahip olma sürecini yavaşlatan bir durum. kendi adıma gündemde tanım girecek başlık bulmakta zorlandığım için eski başlıkların altına yazmak durumunda kaldım çok defa, tanımları okumamı ve sözlüğe olan ilgimi, hevesimi de olumsuz etkiledi.

kazıklı marianın tanıtımından sonra geldim ben buraya ve kendisinin büyük bir ergen kitlesi var. oradan da kaynaklı olabileceğini düşünüyorum yaş skalası durumunun, en azından sebeplerinden biri budur muhtemelen. sözlük yönetiminin -yapıldı mı bilmiyorum ama- biraz daha büyük yaş kitlesine hitap eden birilerine de reklam vermesi durumu dengeleyebilir. herkes kendine söz hakkı ve konuşacak bir konu bulabilir diye düşünüyorum.
devamını gör...
tl,dr editi: başlıkların (gündemdeki hanım'lı başlık gibi) başlık sahibinin kendisini okurlara ve konu edindiği kişilere eşiti olarak yaklaştığını en azından saygıyla yaklaştığını gösteren ifadeler olması sözlüğün geleceği için daha hayırlıdır (not: tabii ki zaten toplumdan "yüce" olduğunu düşünenlere eşit davranamazsın, kastettiğim zayıf görüneni aşağılamak falan).

bir başlıkta, hep olduğu gibi, 65 yaşındaki bir kadın için teyze ifadesi kullanılmadığını, hanım dendiğini görüyorum. bu platform varlığıyla eğer bir fark yaratacaksa buradan geçiyor. bu beni "kadın şoför", "kol kılını almayan kız" gibi başlıkların açılmayacağı konusunda umutlandırıyor, belki açılır da dert değil, ama meselem cinsiyet değil, hiç değil. saygı.
biraz daha açmazsam anlaşılmayacak. bir platformun (kafa sözlüğün) bir personası oluyor. mesela ekşi sözlük bir insan olsa, ilk aklınıza gelen cinsiyette, yaşta olurdu, hayal edebiliyorsunuz bunu. işte bu gördüğünüz personayı aslında onu toplumun içinde koyduğunuz bir yerden, bir pozisyondan tanıyorsunuz. onunla eşit olabilirsiniz, onun sizi küçümsediğini düşünebilirsiniz veya onu küçümsersiniz. ekşi sözlük, içinde aliminden aptalına milyon yazı, milyon insan içerir, ama siz onun 65 yaşındaki kadına mutlaka teyze diyeceğini bilirsiniz. o başlığı bir feminist açsa ve başlıkta kadın ifadesini kullansa bile, ekşi sözlük teyze demekten kurtulamayacaktır (entrilerde ne dendiği o kadar önemli değil, başlıklar veriyor personayı).
kafa sözlüğün personası kim? işte soru budur. içerikler zayıf olabilir, yazar az olabilir, çok sorunu olabilir. ama kafa sözlük sizin için kim? nasıl bir arkadaş?
sizin abiniz mi? genç mi? teyze diyecek mi? burnu büyük mü olacak? avam mı kaçacak? dalgasını mı geçecek? teyzelere, dedelere, çömezlere, çocuklara gülecek mi? abileri olacak mı? büyükleri olacak mı? küçüklerin yanağından kesme mi alacak? toplumda kendini hangi hiyerarşik seviyede görecek, siz onu nerede göreceksiniz?
hanımlı başlık, konu edindiği insanla kendini eşitliyor. eşitine sesleniyor, eşitlerine başka bir eşitini gösteriyor.
umudumun sebebi budur.
devamını gör...
yazılanlara ben de katılıyorum. bir anda çerçöp başlıkla dolmuş sözlük.

sözlükte yazmak hafife alınacak bir iş değildir arkadaşlar. ben 2012 yılında başlamıştım anonim biri olarak yazmaya. anonim yazmak insana kendini sansürlememe imkânı sunuyor, yani fikirlerini özgürce paylaşabiliyorsun. söyleyeceğin şeyler olduğuna daha çok inanıyorsun, her şeyden önemlisi. eğer gençliğimi sözlük kültürünün ve facebook'un olmadığı yani fikirlerimi derli toplu bir araya getirip yazacağım bir dünyada geçirmeseydim bir kadın olarak başardığım birçok şeyden mahrum kalacaktım. şaka değil, facebook'ta ve sözlükte yaza yaza argüman geliştirme pratiğim arttı. hatta açık olayım, yazmış olduğum master tezini türkçeye çevirip ülkenin en prestijli yayınevlerinden birine gönderdim ve basıldı. bu kitap da sonra cidden saygın insanlar tarafından verilen bir ödül aldı. bana hep bir hocanın, akademisyenin kol kanat gerip germediği soruldu. her seferinde ne ilgisi var dedim çünkü kimse destek olmadı. akademik bağlam bir yana, yaptığım araştırma konusunda söyleyecek şeylerim olduğuna sonuna kadar inanıyordum, içimde "beni dinleyeceksiniz!" diye yanıp tutuşan bir ses vardı. o sesi ben sözlükte yaza yaza duymaya başladım, ona kulak verdim. sonra başkaları da bana kulak verdi.

bu tür oluşumlar değerlidir. bizim kültürümüzde "yardım etmek" diye bir şey vardır. birileri birilerine yukarıdan gelir "yardım eder." "büyük adam" olmak lazımdır bunun için. o yüzden hep "zengin olunca" hayallerimiz vardır. arkadaşlar, kimse kimseye yardım etmesin. dayanışma içinde olalım, bu bize yeter. ufak tefek şeyler yapalım, şeyleri değiştirip dönüştürmek için "büyük adam" olmamıza gerek yok. hiç yok. tarihi "büyük adamlar" yazıyor diye böyleyiz, halbuki tarihin içinde biz küçük insanlar da varız. kitleler hâlindeyiz. kocamanız. buraya gelip zamanımdan, gücümden bir damla ayırıyorsam 15 yaşındaki hâlime bakıp ona üzüldüğüm içindir. 20 yaşındaki hâlimin nasıl bilgiye hasret kaldığını bildiğim içindir. okudukça öğrendikçe nasıl dönüştüğümü gördüğüm içindir. geçen gün vapurda giderken yağmurdan dolayı dalgalandı, gondola binmiş gibi içim kalktı. o an etrafıma baktım. şu insanların hepsi bir anda telaşla oraya buraya kaçışsa "sakin kalalım" desem beni kim dinler? kimse. beni de o telaşlarıyla ezip öldürürler. yani şu "aynı gemideyiz" lafını hayatım boyunca hiç bu kadar içselleştirdiğim bir an olmamıştı herhalde... neyse, "anlayan anladı" şeysine sığınıyorum. bu da bir ablanızın değil, bir kadının sözlüğe dair düşünceleri.
devamını gör...
iyi giden, veya bir şekilde ilerleyebilen bir işi bozmak, onun kötü yanlarını pat diye söylemek asla hiçbir zaman istemem. motive edici, destekleyici cümleler hep hayat kurtarır. ama artık görüyorum ki, burada cinsiyetçi söylemler, insanları ayıran başlıklar, karşı tarafı linçlercesine yazımlar çıkmış ortaya. bu ben buraya gelmeden önce de öyleymiş ama ben kendi gözlerimle görmeden ve biraz da sabırla ne zaman biter vs diye beklemeden önce yazmak istemedim. kışkırtıcı başlıklar, ayırıcı söylemler ve en önemlisi bu başlıklara sürekli prim veren tatlı yazarlarımız. burada ilk önce yazar alımlarında tanımlara ciddi ciddi bakılıyor mu? kimin ortalık karıştırıcı olduğu sezilemiyor mu? ya da yazar olduktan sonraki tanımları dikkate alınmıyor mu? sorusuyla mod arkadaşlarıma iş düşüyor. hemen arkasından da bu platformun sadece modlarla yürümediği, yazar olmadan yönetici, yönetici olmadan da yazarın olmadığını hatırlatarak; yazar arkadaşlarımın neden çirkin başlıklara prim verdiği? neden o başlıklara yazdığı? neden tartışmaya girilmeyecek konuların tartışıldığı? soruları sorulması gerekiyor. siz o çirkin başlıklara yazdıkça başlık sahibi kazanıyor. ondan dolayı sadece yöneticiye suç bulmak doğru değil burayı yönetici-yazar çerçevesi içerisinde değerlendirmek en doğrusu diye düşünüyorum.
devamını gör...
bana,başlığı açan yazarın ekşiden gelmiş olabileceği izlenimi veren başlık. yıllardır sabah akşam ekşi okuyan ve hatta kafa sözlüğü bile ekşide keşfeden bir okur olarak böyle bir tahmin yürüttüm.
devamını gör...
sözlük geleneğini bilen bir yazarın sözlükle ilgili saptamalarını ifade eder.
devamını gör...
bu başlığı "abinizin" diye açmasaydı çok sevecektim bu yazarı.
bu başlığı açtı açalı apartmandaki her şeye burnunu sokan albay emeklisi oldu gözümde.
devamını gör...
kafa sözlük'lü başlıklara yazıp bildirim alabilirsiniz.
devamını gör...
kesinlikle katıldığım gözlemlerdir. artık penis boyu üzerinden vb. girilen saçma sapan başlık ve tanımlar kabak tadı veriyor. tamam güldük geçtik. aynı espriyi karşı tarafın dişleri görününceye dek tekrarlamanın bir alemi yok. bu noktada başlığın yazarına bir kez daha hak veriyorum. özellikle diğer sözlüklerde yazmanın daha zor olması nedeniyle yaş ortalaması bebe düzeyinde olan yazarların uçan kuşa başlık açması sözlüğü olması gereken yere taşımada en büyük engel. sözlük daha nitelikli yazarların ilgisini çekene de ne yazık ki bu durumun kısa vadede bir çözümü yok.
devamını gör...
türkçeyi katletmiş bir yazar içeren başlık. birçok öyle yazılmaz, bağlaçtan sonra virgül koyulmaz... belki faydalı şeyler yazmıştır ama okuyamıyorum böyle olunca.
devamını gör...
tespitin kötüsü-iyisi olmaz, gözlem yeteneğini aktarmış bir yazardır.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"bir abinizin normal sözlük gözlemleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim