charlotte ritter
başlık "moderatör 5" tarafından 24.01.2023 22:40 tarihinde açılmıştır.
nickaltı sahibi yazar profili: charlotte ritter
61.
#3686861 aslında "şağhlitı" gibi bir şey, özellikle o sondaki "ı" var ile yok arası söylenir.
devamını gör...
62.
#3687695 pek çok dilde kullanımı olan bir isim olduğu için farklı söylenişleri var. bu konu bi ara espri konusu olmuştu burada. arkadaş ona istinaden yazmış.
devamını gör...
63.
#3686344
hanımefendi ağzınıza sağlık. iki gündür 10 saat dinledim sanırım ve tek kötü yanı bitmesi. sanki bitmemesi gereken bir yerde bitiyormuş gibi bir de. insanlara link gönderdim kim olduğunuzu sordular. indirme varmış bana gönder diyenler oldu attım.
dün rakıda açtım herkes duruldu bir an. çift olan arkadaşlara kızdım size ne oluyor diye. eski sevgilisinin kapısına gitmek isteyen de oldu.
ben dayak nedir nasıl atılır ve yenir sorularının cevaplarını iyi bildiğini düşünen bir kardeşiniz olarak, 3 tane haymanalı pazarcı dayıdan dayak yemeyi tercih ederdim açıkçası.
avucunuzun içerisinde mü-kem-mel bir yetenek var. değerlendirmelisiniz.
biz arkadaşlarla bir süre profilinizde yatıp gideceğiz bilginiz olsun.
sağlığınıza ve saygılar..
hanımefendi ağzınıza sağlık. iki gündür 10 saat dinledim sanırım ve tek kötü yanı bitmesi. sanki bitmemesi gereken bir yerde bitiyormuş gibi bir de. insanlara link gönderdim kim olduğunuzu sordular. indirme varmış bana gönder diyenler oldu attım.
dün rakıda açtım herkes duruldu bir an. çift olan arkadaşlara kızdım size ne oluyor diye. eski sevgilisinin kapısına gitmek isteyen de oldu.
ben dayak nedir nasıl atılır ve yenir sorularının cevaplarını iyi bildiğini düşünen bir kardeşiniz olarak, 3 tane haymanalı pazarcı dayıdan dayak yemeyi tercih ederdim açıkçası.
avucunuzun içerisinde mü-kem-mel bir yetenek var. değerlendirmelisiniz.
biz arkadaşlarla bir süre profilinizde yatıp gideceğiz bilginiz olsun.
sağlığınıza ve saygılar..
devamını gör...
64.
devamını gör...
65.
#3688861
kendisinin hoşlaştığı başka kedi var bir süredir ama aralarında ciddi bir ilişki olacaksa düşünebilirmiş kşgfsdn
kendisinin hoşlaştığı başka kedi var bir süredir ama aralarında ciddi bir ilişki olacaksa düşünebilirmiş kşgfsdn
devamını gör...
66.
devamını gör...
67.
#3696961
charlotte ritter
yani güzel şarlotem, can şarlotem.
tüm renklerinle güzelsin,
sen olduğun için güzelsin,
kalbin senin kalbin olduğu için çok güzelsin
çok güzel bir insansin ve hicbiri dış görünüşünle ilgili değil.
ama ben seni gördüm son zamanlarda,
kalbin yüzünü, yüzün kalbini kıskanır.
her şeyinle güzel olmak bu kalbin yansımasıdır.
seni seviyorum hem de çok fazla.. *
charlotte ritter
yani güzel şarlotem, can şarlotem.
tüm renklerinle güzelsin,
sen olduğun için güzelsin,
kalbin senin kalbin olduğu için çok güzelsin
çok güzel bir insansin ve hicbiri dış görünüşünle ilgili değil.
ama ben seni gördüm son zamanlarda,
kalbin yüzünü, yüzün kalbini kıskanır.
her şeyinle güzel olmak bu kalbin yansımasıdır.
seni seviyorum hem de çok fazla.. *
devamını gör...
68.
#3696989
oh sükürler olsun karsilikli aşk yaşıyorum hsjsjaj.
karşılıklı sevilmek ne güzel şey kimse bilmez..
şarlotem şiirimi bulamıyorum alıntıyla yazsana buraya kimse bilmez ama madem ortaya çıktı herkesler bilsin gizlimiz saklimız kalmadı artik hajsjajsjsjw. hayranım kaşına gözüne maşallahhh *
oh sükürler olsun karsilikli aşk yaşıyorum hsjsjaj.
karşılıklı sevilmek ne güzel şey kimse bilmez..
şarlotem şiirimi bulamıyorum alıntıyla yazsana buraya kimse bilmez ama madem ortaya çıktı herkesler bilsin gizlimiz saklimız kalmadı artik hajsjajsjsjw. hayranım kaşına gözüne maşallahhh *
devamını gör...
69.
#3697019
artık hiçbir yere kaybolmayacak biz buralardan gitsek bile o kalacak. seni ilk gördüğüm anlardı ve kalbin yazılarından taşıyordu. o zamanlar nickaltları yazmaya bu kadar alışık değildim şimdi olsa buraya hemen yazardım ama bu başka bir anı, bağ oldu bizim için.
seni görmemek çok zor şarlotem.
iyi ki sözlük var diyorum işte tam da bu anlarda ben. *
canımsın canımın içisin sen.
artık hiçbir yere kaybolmayacak biz buralardan gitsek bile o kalacak. seni ilk gördüğüm anlardı ve kalbin yazılarından taşıyordu. o zamanlar nickaltları yazmaya bu kadar alışık değildim şimdi olsa buraya hemen yazardım ama bu başka bir anı, bağ oldu bizim için.
seni görmemek çok zor şarlotem.
iyi ki sözlük var diyorum işte tam da bu anlarda ben. *
canımsın canımın içisin sen.
devamını gör...
70.
devamını gör...
71.
#3701024
benim hukukçu olmak gibi bir iddiam yok sayılırsa bilirkişilik yaptım.
sonuç olarak sözlüğün bilinen hukukçularından sevgili poetika' da size orada gereken cevabı hukuksal olarak açıklamıştı hani sizden daha çok ona güvenirim.
sonuç olarak sırf size yakın diye bir kesimin suçlarını aklamak için hukuku eğip bükmeye çalışırsanız sorunu da görmezden gelirsiniz. üslubuma gelirsek hak edene hak ettiği gibi cevap veririm. siz 22 yaşında bir çocuğun yada minguzzi' nin katillerini hukuku eğip bükerek aklamaya çalışırsanız ben de hakettiğiniz üslubu kullanırım. ne eksik ne fazla.
22 yaşında öldürülen çocuk meselesinde bile kürt/türk mevzusuna girecek yetmeyecek aklamak için de bambaşka bir şekilde hukuku eğip bükecek kadar aciz bir "şey" beni ciddiye alsa ne olur almasa ne olur. sen kimsin de fikirlerinin yada benim hakkımda düşündüğünün bir önemi olduğunu düşünüyorsun üstüne "tavsiye" veriyorsun? ne yapacaksın dem parti istanbul başkanlığını mı üstüme salacaksın?
benim hukukçu olmak gibi bir iddiam yok sayılırsa bilirkişilik yaptım.
sonuç olarak sözlüğün bilinen hukukçularından sevgili poetika' da size orada gereken cevabı hukuksal olarak açıklamıştı hani sizden daha çok ona güvenirim.
sonuç olarak sırf size yakın diye bir kesimin suçlarını aklamak için hukuku eğip bükmeye çalışırsanız sorunu da görmezden gelirsiniz. üslubuma gelirsek hak edene hak ettiği gibi cevap veririm. siz 22 yaşında bir çocuğun yada minguzzi' nin katillerini hukuku eğip bükerek aklamaya çalışırsanız ben de hakettiğiniz üslubu kullanırım. ne eksik ne fazla.
22 yaşında öldürülen çocuk meselesinde bile kürt/türk mevzusuna girecek yetmeyecek aklamak için de bambaşka bir şekilde hukuku eğip bükecek kadar aciz bir "şey" beni ciddiye alsa ne olur almasa ne olur. sen kimsin de fikirlerinin yada benim hakkımda düşündüğünün bir önemi olduğunu düşünüyorsun üstüne "tavsiye" veriyorsun? ne yapacaksın dem parti istanbul başkanlığını mı üstüme salacaksın?
devamını gör...
72.
#3701122
hislerimiz karşılıklı. siz kimsiniz meselesinden başka kapıya dediğimi düşünmüştüm ama süperzekanız ile anlamamışsınız sanırım.
yallah başka hendeğe!
hislerimiz karşılıklı. siz kimsiniz meselesinden başka kapıya dediğimi düşünmüştüm ama süperzekanız ile anlamamışsınız sanırım.
yallah başka hendeğe!
devamını gör...
73.
hukuki olmaktan ziyade politik olan, veyahut politik içerimi itibariyle hukuki anlamda "teknik" bir tartışmaya indirgenemeyecek bir meselede "asalım keselim"den ibaret, temsil ettiğini iddia ettiği sağ ekstremiteden dahi şiddeti amaçlaştıran bir apolitizme savrulayazan bir pozisyon karşısında kategorik olarak haklı olduğu gibi saygı, üslup, adabı muaşeret konusunda da muhatabıyla kategorik olarak farklı bir yerde gibi görünüyor. dolayısıyla bu muhataplığın kendisi pek de gerekli değil gibi.
devamını gör...
74.
#3705321
zamanında çok favorilediğim için bir de bir sürü favori borcum vardır o da canımın içine.
zamanında çok favorilediğim için bir de bir sürü favori borcum vardır o da canımın içine.
devamını gör...
75.
#3705325 ben ana tarafından sivaslıyım zaten. başlığa "anadolu irfanı" yazan da benim.
ölünceye kadar da anadolu'daki kır-taşra insanının yobaz, bağnaz, örümcek kafalı yapısıyla "anadolu irfanı" adı altında makara geçmeye de devam edeceğim. tiksinç bir eylemi yapan benim kavmimden diye savunacak da değilim.
ölünceye kadar da anadolu'daki kır-taşra insanının yobaz, bağnaz, örümcek kafalı yapısıyla "anadolu irfanı" adı altında makara geçmeye de devam edeceğim. tiksinç bir eylemi yapan benim kavmimden diye savunacak da değilim.
devamını gör...
76.
bir iz bıraktınız tam da burada => #3706810
devamını gör...
77.
#3710401
şu yazıyı bir ölçüde çok beğendim ama şöyle bir parantez açmak isterim, sorunun sistemsel ve sınıfsal olduğuna son derece katılmakla beraber, hatırlatmak isterim ki feminizm tarihte ekonomik sınıf gözetmeksizin tüm kadınların çeşitlerin çeşitli haklardan mahrum kalması nedeniyle ayrı bir kavram olarak ortaya çıktı. içinde bulunduğumuz post modern çağ için her şeye katılıyor olmakla beraber, geçmişte zengin kadınların da eğitim ve kürtaj hakkı olmadığını, eş seçemediklerini vs vs anımsatmak isterim. esasen de bunu şahsına / şahsınıza değil sözlükteki incel delilere hatırlatmak isterim :d.
tüketilecek metanın tekrar tekrar ve nüanslarla yeniden üretilmesi, her şey tüketim nesnesine dönüşmüş durumda olduğu için tüm kavramların da yeniden üretimine veyahut dönüşümüne neden oluyor ki çok korkunç buluyorum bunu. çünkü aklıselim bir dönüşüm de yok ortada.
toplumda bazı şeylerin keskin sınırları olması bence çok önemli. tacizin bir net tanımını yapabilmeliyim ki neye nasıl karşı çıkacağımı, kendimi neye açıp neyden koruyacağımı bileyim ve tabii hukuki hak ve sorumluluklarımı da. bence bu adalet sağlanıyor mu sorusuna da ışık tutacak bir durum. ne demek istediğimi şöyle bir örnekle anlatmak isterim, belki daha net olur:
bir gün "kız başına" adlı bir instagram sayfası bir post paylaştı, canice öldürülen bir kadının cinayet davası sürecinde alınan kararın yanlışlığı ile alakalı. herkes galeyana geldi, ben de geldim dkhckd. sonra avukat bir arkadaşım bana bir mesaj atarak açıklamada bulundu ve kabaca şöyle bir şey dedi, hukukla alakam olmadığı için tam da ifadeleri hatırlamıyorum ama, kullanılan ifadeler 2 ayrı suçu tanımlamak için kullanılan ifadelermiş. "cani hislerle adam öldürme", "tasarlayarak öldürme", "tasarlayarak ve işkence çektirerek öldürme" falan gibi ifadelerin yani hem tanımlayıcı hem de ceza belirleyici bir ağırlığı varmış yani hukukta. her neyse, orada bahsedilen karar aslında zaten adamın alabileceği en ağır cezayı tanımlıyormuş. sanırım "canice öldürme" gibi bir şeyle yargılanmadığını iddia ediyorlardı adamın ve "birini yakmak canice değil mi aminyum" diye ayaklanmıştı herkes. o arkadaşsa avukat olarak kararı gayet isabetli bulmuş, olayı x değil de y şekilde değerlendirip cezalandırmanın, yukarıda dediğim gibi suçu tanımlayıcı da bir yanı olduğu için x değil de y dendiğini ve suçluya verilebilecek en ağır cezanın zaten verildiğiniz ve suça y değil de x demiş olsak da zaten daha ağır bir ceza kararının çıkmasının mümkün olmayacağını falan açıklamıştı. ben hukuk bilmediğim için çok kötü anlatmaya çalıştım çünkü hiç de hatırlamıyorum net olarak cümleleri.
şimdi adalet çoğunlukla sağlanmıyor, bunda hemfikiriz. böyle bir sohbette hiç inanmadığım bir şeyi savunuyor gibi algılanmak istemiyorum. ama adalet belli ki zaman zaman da sağlanıyor ve bu tür yanlış servisler bence en az hukuk sistemi içerisindeki sorunlar kadar zarar veriyor adalete duyduğumuz güven duygusuna.
o yüzden biraz kavramların net sınırları olmasını (sıradan vatandaş için de net sınırları olmasını ve bu sınırların korunmasını yani) ben oldukça önemli buluyorum ya... bu başlıkla alakalı örnekte "merhaba tanışalım mı" demek ile "birinin yolda yürürken götümü şaplaklaması" arasındaki farkın (biraz abarttım akhdje) veya şöyle düzelteyim "seni gebertirim" veya "çıplak fotoğraflarını yayarım" vs gibi söylemlerin arasındaki farkın hâlâ net ve kesin olarak algılandığı bir dünyada kendimi çok daha güvende hissedeceğim :d.
bu kayganlık beni zaman zaman gerçekten çok korkutuyor ve anksiyetelere sürüklüyor.
şu yazıyı bir ölçüde çok beğendim ama şöyle bir parantez açmak isterim, sorunun sistemsel ve sınıfsal olduğuna son derece katılmakla beraber, hatırlatmak isterim ki feminizm tarihte ekonomik sınıf gözetmeksizin tüm kadınların çeşitlerin çeşitli haklardan mahrum kalması nedeniyle ayrı bir kavram olarak ortaya çıktı. içinde bulunduğumuz post modern çağ için her şeye katılıyor olmakla beraber, geçmişte zengin kadınların da eğitim ve kürtaj hakkı olmadığını, eş seçemediklerini vs vs anımsatmak isterim. esasen de bunu şahsına / şahsınıza değil sözlükteki incel delilere hatırlatmak isterim :d.
tüketilecek metanın tekrar tekrar ve nüanslarla yeniden üretilmesi, her şey tüketim nesnesine dönüşmüş durumda olduğu için tüm kavramların da yeniden üretimine veyahut dönüşümüne neden oluyor ki çok korkunç buluyorum bunu. çünkü aklıselim bir dönüşüm de yok ortada.
toplumda bazı şeylerin keskin sınırları olması bence çok önemli. tacizin bir net tanımını yapabilmeliyim ki neye nasıl karşı çıkacağımı, kendimi neye açıp neyden koruyacağımı bileyim ve tabii hukuki hak ve sorumluluklarımı da. bence bu adalet sağlanıyor mu sorusuna da ışık tutacak bir durum. ne demek istediğimi şöyle bir örnekle anlatmak isterim, belki daha net olur:
bir gün "kız başına" adlı bir instagram sayfası bir post paylaştı, canice öldürülen bir kadının cinayet davası sürecinde alınan kararın yanlışlığı ile alakalı. herkes galeyana geldi, ben de geldim dkhckd. sonra avukat bir arkadaşım bana bir mesaj atarak açıklamada bulundu ve kabaca şöyle bir şey dedi, hukukla alakam olmadığı için tam da ifadeleri hatırlamıyorum ama, kullanılan ifadeler 2 ayrı suçu tanımlamak için kullanılan ifadelermiş. "cani hislerle adam öldürme", "tasarlayarak öldürme", "tasarlayarak ve işkence çektirerek öldürme" falan gibi ifadelerin yani hem tanımlayıcı hem de ceza belirleyici bir ağırlığı varmış yani hukukta. her neyse, orada bahsedilen karar aslında zaten adamın alabileceği en ağır cezayı tanımlıyormuş. sanırım "canice öldürme" gibi bir şeyle yargılanmadığını iddia ediyorlardı adamın ve "birini yakmak canice değil mi aminyum" diye ayaklanmıştı herkes. o arkadaşsa avukat olarak kararı gayet isabetli bulmuş, olayı x değil de y şekilde değerlendirip cezalandırmanın, yukarıda dediğim gibi suçu tanımlayıcı da bir yanı olduğu için x değil de y dendiğini ve suçluya verilebilecek en ağır cezanın zaten verildiğiniz ve suça y değil de x demiş olsak da zaten daha ağır bir ceza kararının çıkmasının mümkün olmayacağını falan açıklamıştı. ben hukuk bilmediğim için çok kötü anlatmaya çalıştım çünkü hiç de hatırlamıyorum net olarak cümleleri.
şimdi adalet çoğunlukla sağlanmıyor, bunda hemfikiriz. böyle bir sohbette hiç inanmadığım bir şeyi savunuyor gibi algılanmak istemiyorum. ama adalet belli ki zaman zaman da sağlanıyor ve bu tür yanlış servisler bence en az hukuk sistemi içerisindeki sorunlar kadar zarar veriyor adalete duyduğumuz güven duygusuna.
o yüzden biraz kavramların net sınırları olmasını (sıradan vatandaş için de net sınırları olmasını ve bu sınırların korunmasını yani) ben oldukça önemli buluyorum ya... bu başlıkla alakalı örnekte "merhaba tanışalım mı" demek ile "birinin yolda yürürken götümü şaplaklaması" arasındaki farkın (biraz abarttım akhdje) veya şöyle düzelteyim "seni gebertirim" veya "çıplak fotoğraflarını yayarım" vs gibi söylemlerin arasındaki farkın hâlâ net ve kesin olarak algılandığı bir dünyada kendimi çok daha güvende hissedeceğim :d.
bu kayganlık beni zaman zaman gerçekten çok korkutuyor ve anksiyetelere sürüklüyor.
devamını gör...
78.
bu yazarın geçtiğimiz günlerde yazdığı bir entrye denk geldim. belli ki ortada bir sorun görmüş ve buna cevaben düşüncesini aktarmayı seçmiş:
buradan
eğer tarihsel dinamikleri sıralayacaksak, ya da kadın sorununu bildiğimiz ezber cümlelerle sıralayacaksak bu sorunun neresinde kalacağız çok merak ediyorum. zira ne marx ne engels ne de lenin kadın sorununu ''kapitalizmin altında yatan bir nedendir, kimlik siyasetidir.'' olarak yansıtmamıştır. bunun adlandırması ise ''erkek-kadın eşitsizliği'' olmamıştır.
1. kadın sorununun nedenleri sınıfsaldır. tek gerçek çözümü ise sosyalist bir devrimle mümkündür. feminizm ise bu gerçekle bağ kurmak yerine başka nedenlere yöneliyor.
ancak bu ifşa ve linç kültürüyle açıklanacak bir durumsa bile, güncelle bağlanması gereken bir konu neden eksik bırakılıyor? kadınların yaşadıkları sorunlar hakkında paylaşım yapması, fail şahısları ifşalaması neden sosyal medyanın tüketicilerle bağı arasında gösteriliyor?
2. son yaşanan ifşalar bir linç kültüründen ileri gelmiyor. ''kadın beyanı esastır'' sözüne zerre kadar inanmam, ortada bir sorun varsa sorgulanmalıdır. ancak bu ifşalar bununla da açıklanamıyor. bir kişi hakkında elli kadın bir şeyler yazmış, bu linç kültüründen mi geliyor yoksa ortada gerçekten bir sorun mu var?
3. sosyal medya platformları şirket olmanın yanısıra sermaye için bir araç işlevi görüyorlar. gerçek mücadele sokaklarda sahidir. ancak oraya sırt çevirmek, bu tür çağrıları ''platformlara yarıyor'' diyerek sırt çevirmek ne kadar doğru?
ben bu ifşaları yayınlamış kadınlara ''sorununuzun ana kaynağı kapitalizmdir, buna karşı mücadele edelim'' dersem, bana ''ne diyor bu'' diyeceklerdir. çünkü benim düşüncelerime paralel olmasa bilei bu gerçeği az çok onlar da biliyor. aynı zamanda yaşam içinde görebiliyorlardır diye tahmin ediyorum. ama aynı zamanda bu tür problemler, ana kaynağı besleyip ataerkil düzeni besliyor. ben.o ifşalara gelen yorumlara baktığımda artık kadını suçlayan, hatta alakasız bağlantılarla ''hak etmiş'' diyen kişiler bile gördüm. şimdi siz bu ifşaları salt linç kültürü ile bağdaştırır, sosyal medya platformlarına kadar giderseniz, bu meseleye sırt çevirmeseniz de olur.
buradan
eğer tarihsel dinamikleri sıralayacaksak, ya da kadın sorununu bildiğimiz ezber cümlelerle sıralayacaksak bu sorunun neresinde kalacağız çok merak ediyorum. zira ne marx ne engels ne de lenin kadın sorununu ''kapitalizmin altında yatan bir nedendir, kimlik siyasetidir.'' olarak yansıtmamıştır. bunun adlandırması ise ''erkek-kadın eşitsizliği'' olmamıştır.
1. kadın sorununun nedenleri sınıfsaldır. tek gerçek çözümü ise sosyalist bir devrimle mümkündür. feminizm ise bu gerçekle bağ kurmak yerine başka nedenlere yöneliyor.
ancak bu ifşa ve linç kültürüyle açıklanacak bir durumsa bile, güncelle bağlanması gereken bir konu neden eksik bırakılıyor? kadınların yaşadıkları sorunlar hakkında paylaşım yapması, fail şahısları ifşalaması neden sosyal medyanın tüketicilerle bağı arasında gösteriliyor?
2. son yaşanan ifşalar bir linç kültüründen ileri gelmiyor. ''kadın beyanı esastır'' sözüne zerre kadar inanmam, ortada bir sorun varsa sorgulanmalıdır. ancak bu ifşalar bununla da açıklanamıyor. bir kişi hakkında elli kadın bir şeyler yazmış, bu linç kültüründen mi geliyor yoksa ortada gerçekten bir sorun mu var?
3. sosyal medya platformları şirket olmanın yanısıra sermaye için bir araç işlevi görüyorlar. gerçek mücadele sokaklarda sahidir. ancak oraya sırt çevirmek, bu tür çağrıları ''platformlara yarıyor'' diyerek sırt çevirmek ne kadar doğru?
ben bu ifşaları yayınlamış kadınlara ''sorununuzun ana kaynağı kapitalizmdir, buna karşı mücadele edelim'' dersem, bana ''ne diyor bu'' diyeceklerdir. çünkü benim düşüncelerime paralel olmasa bilei bu gerçeği az çok onlar da biliyor. aynı zamanda yaşam içinde görebiliyorlardır diye tahmin ediyorum. ama aynı zamanda bu tür problemler, ana kaynağı besleyip ataerkil düzeni besliyor. ben.o ifşalara gelen yorumlara baktığımda artık kadını suçlayan, hatta alakasız bağlantılarla ''hak etmiş'' diyen kişiler bile gördüm. şimdi siz bu ifşaları salt linç kültürü ile bağdaştırır, sosyal medya platformlarına kadar giderseniz, bu meseleye sırt çevirmeseniz de olur.
devamını gör...
79.
hiç tanımam etmem ama!
bana hep papatya ve nergiz çiçeklerini hatırlatıyor.
papatya kadar zarif ve peygamber kokulu nergiz kadar narin.
tanımları çok ince düşünülmüş hatasız mantık dolu, fazla iyimser fazla duygusal biri olduğuna inanıyorum;
kendisine dostane bir tavsiye ile!!! herkese ve her şeye karşı kendin kadar berrak kusursuz ve iyimser olma.
dünya ve insanlar, senin gibi insanlar için fazla gaddar.
bana hep papatya ve nergiz çiçeklerini hatırlatıyor.
papatya kadar zarif ve peygamber kokulu nergiz kadar narin.
tanımları çok ince düşünülmüş hatasız mantık dolu, fazla iyimser fazla duygusal biri olduğuna inanıyorum;
kendisine dostane bir tavsiye ile!!! herkese ve her şeye karşı kendin kadar berrak kusursuz ve iyimser olma.
dünya ve insanlar, senin gibi insanlar için fazla gaddar.
devamını gör...
80.
o kapının açılması = dünyanın sonu dsjgnds
devamını gör...