çocukken kendinizi en havalı hissettiğiniz an
başlık "yaprak sarma fan kılap" tarafından 24.01.2021 16:46 tarihinde açılmıştır.
121.
lojmanda büyüdüm ben. küçükken çok kavgacıydım, diğer lojmanlardaki tüm çocuklarla kavga eder, bir tek kendi lojmanımızdaki çocukları sever ve rahat bırakırdım. musallat bir tiptim ben, yalnızca çocuklara değil benden yaşça büyüklere de epey musallat olurdum, çocuk olduğum için beni dövmezdi ablalar abiler. lafımı söyler iki tane de yapıştırıp giderdim. yalnız dikkat, küfür etmezdim asla, böyle de prenses * biriydim.
günlerden bir gün 2 lojman ötemizde oturan ismi garip bir abi vardı. yaşını hatırlamıyorum ancak ben 3. sınıfa giden bir tıfıldım, kendisi üniversite sınavına hazırlanmaktaydı. işte o abiye musallat olmayı seçmiştim o gün. diğer çocuklar pek karşılık vermiyordu çünkü artık.
bu abimiz diğer ablalarla birlikte oturmuş, demir kaydırakta çekirdek çitletiyordu. neden böyle pis bir eniktim inanın bilmiyorum. gidip abinin eline vurup çekirdeğini dökmüştüm, sabır dileyen bir tavırla git başımdan yarasa demişti. ablalar da azarlamıştı. bende basmıştım çığlığı. ama ne çığlık. ev yıkan cinsten. çığlığın verdiği gazla ağladım da o ara. fenaydı. susturmaya çalıştılar ancak daha çok ağladım, sebebini inanın bilmiyorum belkide büyükler bir olup kovduğu ve kızdığı için ağır gelmiş olabilir. sonra efendim yakın lojmandakiler geldi, yok susmuyorum. eni sonu annemi çağırmaya gitmiş birileri. annem de müsait değilmiş, kahramanım babiş bey teşrif etti tantanaya.
kalabalığın arasından zarif bir yürüyüşle geldi babam. ne olduğunu sordu sakince, anlattılar. tabi haksız olduğum için daha çok ağladım, herkes babamın bana kızmasını bekliyordu çünkü annemden alışkındılar, annem haklı dahi olsam kavga ettiğim için herkesin önünde beni azarlardı. ancak babiş bey öyle değildi. eğildi, gözyaşlarımı sildi ve beni kucağına aldı. "hepiniz bir olup kendinizden küçük kıza kızmaya utanmadınız yani, kesin sesinizi" gibisinden birşey demişti. sonra kucağındayken sustum ve babam herkese pis pis bakarak beni eve götürdü.
işte o an tahtında taşınan bir kraliçe gibi hissediyordum, hissettiğim en havalı andı çocukken. herkese dönüp dil çıkarmak geldi içimden, o an babişe olsan saygımdan ve hayranlığımdan yapmadım ama sonra tekrardan dışarı çıktığımda abiye ve o ablalara bol bol dil çıkarıp nanik yapmıştım.
günlerden bir gün 2 lojman ötemizde oturan ismi garip bir abi vardı. yaşını hatırlamıyorum ancak ben 3. sınıfa giden bir tıfıldım, kendisi üniversite sınavına hazırlanmaktaydı. işte o abiye musallat olmayı seçmiştim o gün. diğer çocuklar pek karşılık vermiyordu çünkü artık.
bu abimiz diğer ablalarla birlikte oturmuş, demir kaydırakta çekirdek çitletiyordu. neden böyle pis bir eniktim inanın bilmiyorum. gidip abinin eline vurup çekirdeğini dökmüştüm, sabır dileyen bir tavırla git başımdan yarasa demişti. ablalar da azarlamıştı. bende basmıştım çığlığı. ama ne çığlık. ev yıkan cinsten. çığlığın verdiği gazla ağladım da o ara. fenaydı. susturmaya çalıştılar ancak daha çok ağladım, sebebini inanın bilmiyorum belkide büyükler bir olup kovduğu ve kızdığı için ağır gelmiş olabilir. sonra efendim yakın lojmandakiler geldi, yok susmuyorum. eni sonu annemi çağırmaya gitmiş birileri. annem de müsait değilmiş, kahramanım babiş bey teşrif etti tantanaya.
kalabalığın arasından zarif bir yürüyüşle geldi babam. ne olduğunu sordu sakince, anlattılar. tabi haksız olduğum için daha çok ağladım, herkes babamın bana kızmasını bekliyordu çünkü annemden alışkındılar, annem haklı dahi olsam kavga ettiğim için herkesin önünde beni azarlardı. ancak babiş bey öyle değildi. eğildi, gözyaşlarımı sildi ve beni kucağına aldı. "hepiniz bir olup kendinizden küçük kıza kızmaya utanmadınız yani, kesin sesinizi" gibisinden birşey demişti. sonra kucağındayken sustum ve babam herkese pis pis bakarak beni eve götürdü.
işte o an tahtında taşınan bir kraliçe gibi hissediyordum, hissettiğim en havalı andı çocukken. herkese dönüp dil çıkarmak geldi içimden, o an babişe olsan saygımdan ve hayranlığımdan yapmadım ama sonra tekrardan dışarı çıktığımda abiye ve o ablalara bol bol dil çıkarıp nanik yapmıştım.
devamını gör...
122.
ilkokul 2. sınıfta mevsimlerle ilgili bir şiir yazmıştım. hem de sadece 10 dakikada. ilkokul öğretmenim olacak b.k herif şiiri başka bir yerden kopya çektiğimi iddia etmişti. her ne kadar "örtmenim ben yazdım" dediysem de inandıramamıştım. bir kaç gün sonra beni tahtanın önüne çıkarıp bütün sınıfın huzurunda benden özür dilemişti. o an çok havalıydım. (özür dilemesi b.k bir herif olduğunu değiştirmez. öldüğünde gidip mezarına işeyeceğim)
devamını gör...
123.
sene daha 2000 keri görmemiş ülkece değişik bir değişim sürecinden geçiyoruz. turgut özal o yıllarda beyaz şortla askeri selamlıyor. peace amblemi ülkeye girmiş, gençler hey corc versene borc diyor. karanlık ama mutlu bir devir. nereden yatıldıysa kızlar saçlarının önünden bir tutam tutuyor, kıvırıyor şişirip önden tokalıyor. toka dediysem öyle alışılagelmiş tokalar değil modaya yön veren devasa kafanız kadar fiyonklar. yaptım saçımı aynen gördüğüm gibi, tabii internetsiz karanlık çağlar diyorum size, yoksa ben de utubedan açayım yapım videolarını izleyeyim isterim. neyse yaptım saçları, kafamdan ikinci bir kafa çıkmaya çabalıyor adeta ama ben nasıl havalıyım nasıl anlatamam. püsküllü tshirtümü de çektim mi üzerime sokakta yürürken herkes dönüp dönüp bana bakıyor “yazıktır meczup galiba” diye
devamını gör...
124.
çok var ama birisini unutamam, saçlarımı dimdik yapmıştım mahallede herkes saçlara bak abc diyordu.
malumunuz şuan atatürk havalimanı gibi.
malumunuz şuan atatürk havalimanı gibi.
devamını gör...
125.
5-6 yaşındayken kuzenim beni parka götürmüştü. o zamanlar bir sevgilisi vardı ve parkta denk gelmiştik. ikisi banka oturup sohbet etmişlerdi. ben de biraz oynayıp yorulunca kuzenimin yanına gelip oturdum. kuzenimin sevgilisi, ben geldim diye kuzenimin huzursuz olduğunu düşünüp, sohbeti devam ettirmek istememişti. bunu anlayınca ".... abi ben seni tanıyorum ve ablam istemediği sürece kimseye senden bahsetmem. çocuğum ama sır tutabilirim" demiştim. kuzenim sadece tebessüm etmişti, çünkü bunun doğru olduğunu biliyordu ama .... abi buna epey gülmüştü. o gün benim sayemde epey uzunca bir süre sohbet ettiler, ben de dinledim. aradan 20 yıl geçti ve ondan da o günkü konuşmadan da hiç kimseye bahsetmedim. hayatımda en unutamadığım günlerden biridir o gün. onların o tatlı sohbeti beni çok mutlu etmişti.
devamını gör...
126.
otobüste cam kenarında otururken,yanımızdan geçen arabalar "matematik profesörü" olduğumu sansınlar diye ellerimle toplama işlemleri yapardım hep. sonra matematik bağımlılık oldu.
devamını gör...
127.
okula sivil gittiğim her gün.
devamını gör...
128.
kuzenimle bana bizden biraz büyük çocuklar karışmıştı.sonra abilerimiz geldi şikayet ettik tabii.hemen çocukları çağırdılar.biz de kuzenimle çocuklara tokat attık.yani havalı değildi ama o an sanki osmanlı tokadı atmış gibi hissetmiştim.canıma değsin bize karışmayacaklardı.
devamını gör...
129.
büyüyüp dünyayı kurtarma hayali kurduktan sonra denemelerde gelen derecelerle bunu başarabileceğini daha fazla düşündüğün; sınıfının, okulunun, akrabalarının seni önemsediğini, daha doğrusu sana sanki gerçekten pek çok şey yapabileceğini hissettirdikleri o an...
e tabii büyüdükçe ne dünyayı kurtarmaya hevesin kalıyor ne de kendini. sanki kurtarılmayı hak ediyorlarmış, kurtarılmayı bekliyorlarmış veya sanki bunu yapabilecekmişsin gibi.
e tabii büyüdükçe ne dünyayı kurtarmaya hevesin kalıyor ne de kendini. sanki kurtarılmayı hak ediyorlarmış, kurtarılmayı bekliyorlarmış veya sanki bunu yapabilecekmişsin gibi.
devamını gör...
130.
ulan ya çok var. ama bak bisiklette ellerimi uzun süre bırakınca, hele ki mahallenin en güzel kızı karşısında yapınca, çok havalı oluyodu(evet çok kaza yaptım, ama bisikletin freni yoktu napim). ha bi de tüm mahallede ne kadar bilye, taso oynayan adam varsa hepsinden haraç alırdım. kazandıklarının belli bir kısmını alırdım, çocuklar birşey de demezdi lan. sokağa da bilyesiz, tasosuz çıkardım, oynayacağım adamdan borç alıp, elindekiler bitene kadar oynar kazanırdım. sokakta ya da okulda ki çocuklar dayak yiyince bana gelirdi, tabii o zaman iyi bişeymiş, havalıymış gibi geliyordu. ulan şimdi fark ettim de ne kadar üç kağıtçıymışım.
devamını gör...
131.
okul hayatım boyunca işte derste öğretmen bir soru sorardı cevap kolaysa asla parmak kaldırmazdım. özellikle tarih edebiyat ve coğrafya derslerinde. cevap zorsa ve kimse bilmiyorsa hemen söylerdim. işte o kısım çok havalıydı.
üniversite de böyle oldu sonra.
şimdi de komple salağa yatıyorum iş hayatında mecburen.
çünkü geçen bize bir iş kaldı. bir adam geldi gönderdiler yardıma. ya bu ülkede zaten herkesin bir şekilde köyle bağlantısı vardır yani. üstelik kırsal küçük şehrin insanı.
işte o şey dedi. bunların hangisi domates fidesi salatalık fidesi. biber fidesi. bak bak bak.
ben böyle safa yatan görmedim efendim.
bunların arasında uranüs ten bahsetsen nolur.
bir şey biliyorum demeye insan korkar.
bu bilgisayar nerden açılıyor efendim . haha.
üniversite de böyle oldu sonra.
şimdi de komple salağa yatıyorum iş hayatında mecburen.
çünkü geçen bize bir iş kaldı. bir adam geldi gönderdiler yardıma. ya bu ülkede zaten herkesin bir şekilde köyle bağlantısı vardır yani. üstelik kırsal küçük şehrin insanı.
işte o şey dedi. bunların hangisi domates fidesi salatalık fidesi. biber fidesi. bak bak bak.
ben böyle safa yatan görmedim efendim.
bunların arasında uranüs ten bahsetsen nolur.
bir şey biliyorum demeye insan korkar.
bu bilgisayar nerden açılıyor efendim . haha.
devamını gör...
132.
ana sınıfı müsameresinde nasreddin hoca olmuştum ben. ne fiyakalı bir roldü ama. çok büyük oyuncu olacaktım da önümü kestiler. çekemediler beni.
tiyatro camiasına dargınım.
tiyatro camiasına dargınım.
devamını gör...
133.
çocukken kendimi hiç havalı hissetmezdim ama ergenken saçlarımı, jöle sürüp kirpi gibi dikince kendimi çok "cool" zannederdim.
devamını gör...
134.
devamını gör...
135.
sürekli havalı hissediyordum çünkü herkesi dövüyordum. başı sıkışan bıktığı kişiyi "seni meja'ya söylerim" diye tehdit ediyordu.
devamını gör...
136.
fen lisesini kazandığımı öğrendiğim sabah. öyle bir gaza gelmiştim ki kendimi labaratuvarda deneyler yaparken hayal etmeye başladım. neyse efendim eylül ayı geldi okullar açıldı bir baktık ki şehrin dışında köy gibi bir yerde eski püskü bir okul. eğitim hayatı boyunca da hocaların önerdiği test kitaplarını çözerek bitirdik dört yılı. toplasan beş kere labaratuvarda vakit geçirmemişimdir. oysa bilim adamı olup saçları dökecektik.
devamını gör...
137.
annemin telefonunu benimmiş gibi davranırken acayip havalı hissediyordum ya.
devamını gör...
138.
babam iş dönüşünde beni anneannemden almaya gelirdi beykoz'a.
dönüşte deniz motoruna binerdik beraber. senin için ışıkları yaktırıyorum motorcu arkadaşım derdi.
bir o zaman.
bir de yşne beykoz'da eniştemin bakkal dükkanının önünde bağcılar çocuğu gibi otururken ve arada girip para vermeden gazoz alıp içerken.
dönüşte deniz motoruna binerdik beraber. senin için ışıkları yaktırıyorum motorcu arkadaşım derdi.
bir o zaman.
bir de yşne beykoz'da eniştemin bakkal dükkanının önünde bağcılar çocuğu gibi otururken ve arada girip para vermeden gazoz alıp içerken.
devamını gör...
139.
mahallenin en yakışıklı çocuğu olmaktı. 30 yaşına kadar da devam etti. sonra zaten çok önemi kalmıyor.
devamını gör...
140.
arabanın ön koltuğunda oturup elimi dışarı doğru uzatarak gezdiğim zamanlar.
en havalı mı değil. havalı mı kesinlikle.
nerede benim sunglasses’ım ?
en havalı mı değil. havalı mı kesinlikle.
nerede benim sunglasses’ım ?
devamını gör...