çocukken yapılan psikopatlıklar
başlık "corsairsgold" tarafından 30.01.2021 14:54 tarihinde açılmıştır.
21.
sinekleri anneannemin başörtüsü ile yakalayıp kanatlarını koparır ve kara hayvanı yapardım.
devamını gör...
22.
sümüklü böcekleri okadar çok seviyorum ki alıp eve götürüp gözlerini inceliyordum
sonra kedi köpek yavrusu görmeyim oyuncaklar anlamını yitiriyordu
sonra kedi köpek yavrusu görmeyim oyuncaklar anlamını yitiriyordu
devamını gör...
23.
küçükken hep birlikte oynadığım bir çocuk vardı, babası bisiklet alınca benimle oynamayı bırakıp bisikleti olan diğer çocuklarla oynamaya başlamıştı. bir gün diğer çocuklarla bisiklet sürerken ben benimle oynayacak kimseyi bulamayınca sıkıntıdan kumla falan oynamaya başladım, kumu bir poşete doldurup geri boşaltıyordum falan. sonra bu çocuk gelip bisikletiyle hava atmaya başladı, bende doldurduğum kum poşetinin tamamını kafasından aşağıya döktüm.
yakın bir zaman sonra bana da bisiklet aldılar, neden acaba?
bu yaptığımdan sonra şaşırtıcı bir şekilde arkadaşlığımız bitmedi. bütün ilköğretim hayatım boyunca arkadaşlığımıza devam edip tüm ödevleri birlikte yaptık.
yakın bir zaman sonra bana da bisiklet aldılar, neden acaba?
bu yaptığımdan sonra şaşırtıcı bir şekilde arkadaşlığımız bitmedi. bütün ilköğretim hayatım boyunca arkadaşlığımıza devam edip tüm ödevleri birlikte yaptık.
devamını gör...
24.
köye gittiğim zaman sulak toprakları kazıp solucan çıkartırdım daha sonra yakaladığım solucanları ikiye üçe bölüp tavuklara verirdim.
devamını gör...
25.
civcivi golf topu niyetine kullanmak.
devamını gör...
26.
adanalı izleyip abime saldırıyordum.
devamını gör...
27.
yeşil rengini ve antep fıstığını çok sevdiğim için anaokulunda yeşil renk pastel boyamı yemeye çalışmam (sanırım yeşil pastel boyadan antep fıstığı tadı alacağımı sanmışım) ve öğretmenim tarafından engellenmem.
devamını gör...
28.
futbol topunu duvara vurup kurutuyordum.
devamını gör...
29.
okuldan döndüğümüzde annem evde yok iken kardeşimle yumurta yapmaya karar verip tabağı direk ocağın üstüne koyup tabağı kırmıştık*
devamını gör...
30.
uçan sineği yakalar sonra kavanozun içine koyar izlerdim.
devamını gör...
31.
şimdi bir anımı anlatıyorum dostlarım, ben henüz yürüyebilme gücümü yeni kazanmış olduğum yaşlarda bayram gezmesindeyiz. anne babam hasbihal ederken ben koltuğun arkasında fanta şişesi buldum. içtik bi güzel 1,5 litrelik fantayı. başka bi eve geçtik ardından. malumunuz karadeniz dağları midemi bulandırınca araba da, yeni gittiğimiz evde kustum ortalık gaz yağı koktu. mazot tiner kokularına hala hastayımdır tiryakisi de diyebilirim bence *
devamını gör...
32.
5 veya 6 yaşlarında yakın arkadaşımın evine oynamaya gittiğimde banyoya sokup soğuk suyla yıkamıştım * daha sonra ona bir şey olmazken kendim çok fena hasta olmuştum.
devamını gör...
33.
ramazan diye bir arkadaşım vardı,aynı sitede oturuyorduk ve aynı sınıftaydık. ramazan, çok kin tutardı,hep kendini düşünürdü. hatta bir defa onun yüzünden babamdan güzel bir azar yemiştim. bilgisayarımı,playstation falan kaldırmışlardı ceza olarak. ortalığı karıştıran,sürekli kavga çıkaran,çıkarcı bir çocuktu. ne çocuğu şeytan. çok zayıftım,okulda sürekli kavga ederdim ve ramazan da beni döverdi. (bkz: ramazan gibi olmayın) okulda,laboratuvar sınıfı vardı,deney tüpleri,mikroskop cihazı bla bla bla. bu sınıfa gitmek için de okulun kalorifer kazanının yanından geçiyorduk,okulda tek boş yer orası gibi bildiğin kazan dairesinin yanına kimya laboratuvarı yapmışlardı,neyse fikir firar etmesin,laboratuvar dersimizin olduğu gün, dersten çıkarken sınıftan herkesin çıkmasını bekleyip ama ramazan’ı bir sebeble içeride tutup,ardından ramazan içerdeyken kapıyı kitleyip,anahtarı da yere atmıştım. çocuk aklı,biraz kalır,korkar,elbet biri bulur diye düşündüm. en kötü öğretmen bulurdu,yada okulu temizleyen görevliler. bir sonraki ders,son dersti,ramazan gelmedi. okuldan çok kaçtığımız için,herkes ramazan’ın okuldan kaçtığını düşünüp çok önemsemedi. eve gittik,ramazan halen ortada yok. hiç unutmam saat 9-10 civarı falan,zil çaldı. kapıda fadime abla(bkz: ramazan’ın annesi) annem ile fadime abla arasında şöyle bir diyalog ‘ramazan eve gelmedi ama acaba sizin çocuk biliyor mu nerede olduğunu’ kafamda bin tane soru. söylesem beni döverler,söylemesem çocuk ortada yok,kadına yazık. bir yandan da oh olsun diyorum hak ediyor o. bu düşünceler arasında ‘okulda gördüm ama sonra yok oldu.okuldan kaçtı herhalde’ dedim. o gece hem korku,hemde bulmuşlardır ya diyerek uyudum. ertesi gün okula gittiğimde,okulun önü kalabalık,lan diyorum noldu ramazan öldü mü,kafada bin tane soru. meğer okulun kazan dairesinde yangın çıkmış,birşey diyen yok. ramazan ortada yok,ben içimden ‘katil oldum’ diyorum,başladım ağlamaya. ama nasıl ağlıyorum,bu ağlamam,öğretmenin dikkatini çekmiş olacak ki ‘üzülme okula birşey olmadı” demişti.(bkz: koyun can derdinde kasap et derdinde) o gün okul tatil oldu,ders işlemedik. eve gittim,ağlaya ağlaya,annemlere tam söyleyeceğim,bizim g*t ramazan benim bilgisayarın başına geçmiş oyun oynuyor. sevinsem mi,üzülsem mi bilemedim. gidip,sarılmıştım. meğer bu eve gelmeyince,annesi öğretmeni aramış,okulda bulmuşlar,sabah da hastayım diyip okula gelmemiş. buraları okuyorsan senden nefret ediyorum ramazan,babanı da sevmezdim zaten.
devamını gör...
34.
kırmızı karıncaları dövüştürmek.
devamını gör...
35.
erkek kardeşimin ( o zamanlar henüz iki yasinda) ağzına elma koyup elime de terlik alıp ye bunu ye diye terlikle vurmam. yaş 5. kardeşim hala yaşıyor ama agresif.
devamını gör...
36.
dsi sulama kanalları geçer büyüdüğüm köyden. tabi su olunca ufak balık, kurbağa da olurdu o kanalda. kurbağa dediysem öyle evrimini tamamlamış değil tabi, kocaman bir kafa ve kuyruklu işte. bazen bu balıkların (kurbağa yavrularının) arka ayakları da çıkmış olurdu. işte biz o zamanki çocuk aklımızla ''bacaklı balık olmaz'' diye o kurbağaların bacaklarını kesip geri atardık. kurbağa yakalarsak bacağına ip bağlayıp öyle atardık kanala.
sapanla kuş vurmaya giderdik. kuşu vurup yere düştüğünde ölmeden önce kafasını koparırdık. o zamanlar ''hayvan kan akmadan ölürse mundar olur'' diye bir şey duymuşuz ve mundar olmadan biz öldürüyoruz.
tüf tüf diye bir olay vardı bilen bilir. koni şeklinde sarardınız kağıdı ve inşaatlarda elektrik kablosu geçmesi için döşenen boruların içe koyup üfleyerek gitmesini sağlamacalı bi oyun. bu kağıt konilerin ucuna iğne takıp doğada karşımıza çıkan hangi hayvan olursa olsun üzerinde denemekten çekinmezdik. kedi, köpek, tavuk, inek...
bakınca çok cani çocuklarmışız ya biz küçükken.
sapanla kuş vurmaya giderdik. kuşu vurup yere düştüğünde ölmeden önce kafasını koparırdık. o zamanlar ''hayvan kan akmadan ölürse mundar olur'' diye bir şey duymuşuz ve mundar olmadan biz öldürüyoruz.
tüf tüf diye bir olay vardı bilen bilir. koni şeklinde sarardınız kağıdı ve inşaatlarda elektrik kablosu geçmesi için döşenen boruların içe koyup üfleyerek gitmesini sağlamacalı bi oyun. bu kağıt konilerin ucuna iğne takıp doğada karşımıza çıkan hangi hayvan olursa olsun üzerinde denemekten çekinmezdik. kedi, köpek, tavuk, inek...
bakınca çok cani çocuklarmışız ya biz küçükken.
devamını gör...
37.
bakır teli büküp prize sokmaktır
devamını gör...
38.
saçıma sakız yapıştırırdım.
devamını gör...
39.
mahallede beni ısıran köpeğe gıcık olup, sonrasında ucu sivri bir sopayla köpeği mızraklamaya çalışmıştım.
bir de çocuklar masumdur derler...
bir de çocuklar masumdur derler...
devamını gör...
40.
merdaneli arçelik çamaşır makinesinin merdanesinde tuğla sıkmıştım. (tuğlayı incelttim tabi)
devamını gör...