doğduğum evin - evet evde doğurmuş annem beni - yerine yapılan apartmanda ikamet ettiğimden benim için mümkün olmayan durum.

(bkz: çocukluğun geçtiği sokaklarda yıllardır yürümek)
devamını gör...
çocukluğun sonsuz hayal dünyasında ne kadar da uçsuz bucaksız sanmışız geçtiğimiz yürüdüğümüz okul yolunu. sokaklar ne kadar da genişmiş kalbimiz gibi. büyüdükçe küçüldü yollar da kalbimiz de.
devamını gör...
o günleri yeniden yaşamaktır.
devamını gör...
filmlerde ki gibi çocukluk imgelerini görürsün, çocuklarla koşu yarışı, top oynadığın o alan, üzerine tırmandığın ağaç, her gün mahalleden geçen insanlar(bir çoğu ölmüştür)
devamını gör...
garip hissettiriyor bana. buradaki yazarlardan farklı olarak özlemiyorum orayı. ağlatıldığım, canımı acıtan anlar geliyor daha çok aklıma. ve her seferinde "iyi ki taşınmışız" diyorum. o insanları bir daha hiç görmeyecek olmak değişik bir huzur veriyor.

bir de gidince sanki hiç orada yaşamamış gibi hissediyorum. onlarca kötü anı gözümün önünde canlanıyor, farklı bir aidiyet de hissediyorum ama sanki o geçmiş bana ait değil. sanki hepsi bir filmdi ve ben sinema salonundan çıktım sadece.
devamını gör...
zamanında on kişi oturduğun parkların, volta attığın sokakların, yüzlerce anı biriktirdiğin yerlerin artık bomboş olduğunu görmek insanın içinde garip şeyler canlandırıyor. ölen, cezaevine giren, kendini bitiren dostların gözünün önüne geliyor. iyi geldik bu yaşa, iyi sıyrıldık bu mahalleden. evet, varoşlarda büyüdük.
devamını gör...
burnunuzda ince bir sızı, gözler nemlenir.
devamını gör...
eskiye ışınlanmak.
devamını gör...
her bir adım bir anıyı, her bir bakış bir anı fişekliyor, adeta ileri yürürken aslında ne kadar geriye gittiğimizi farketmiyoruz
devamını gör...
mesafelerin eskiden ne kadar uzun olduğunu anlamak.
devamını gör...
rant, beton ve inşaat tutkusu; karabük gibi küçücük bir şehirde bile o sokakların monako'yduğu için o romantik kafaya giremiyorum. ama yine de seviyorum bu aktiviteyi.
devamını gör...
her yeri yıkıldığı için ne yürüyebiliyorum ne de eskiye özlem duyabiliyorum. sadece acı veriyor.
devamını gör...
yıllar sonra çocukluğumun geçtiği sokaklarda dolaşırken kendimle karşılaşmıştım. benim için hüzünlü fakat bir o kadar güzeldi ama onun yüzü düştü. kendi kendimi üzen bir kez daha ben oldum. tam bir adım atıp elimi uzatacekken düştüm ve kayboldu. zamanı durduramayacağımızı biliyor artık; benim gibi.
devamını gör...
birkaç gece evvel, yıllardır uğramadığım o eski sokağa düştü yolum. çocukluğumun geçtiği, yıllar boyu belleğimin bir köşesinde usulca bekleyen ara sokağa. iki büyük caddeyi birbirine bağlayan küçücük bir geçit aslında. ama çocukken, gözümde bambaşka bir şeydi o sokak. sanki kendi sınırları içinde koca bir dünya barındırıyordu.
ayaklarım kaldırım taşlarına değdiği anda hatıralar aralanmaya başladı. yan binadaki yaşlı komşumuz geldi önce aklıma — o hep yaşlıydı zaten. bahriye teyze. saçları topuzlu, sesi ince ve tatlı. istanbul hanımefendisi derler ya, işte tam öyleydi. sokaktaki bir garaja gözüm çarptı sonra. kapısını kalemiz ilan etmiştik. top her çarptığında, camdan çıkan bağırgan adamı da unutmamışım. öfkesi sabun köpüğü gibiydi. bir çığlıkla başlar, penceresini kapatıp sessizliğe karışırdı.
karşılıklı üç binaya dağılmış beş kişilik bir arkadaş grubumuz vardı. ne kadar birbirine benzerdi o günlerde oyunlarımız, ne kadar benzemezdi hayallerimiz.
bahçemizdeki mürdüm eriği ağacı her yaz sabırsızlıkla beklediğimiz bir mucizeydi. yan komşunun şeftali ağacı da öyle. onların kokusu, yazın geldiğini müjdelerdi. kaldırımlarda misket oynardık, sonra tasoya geçerdik, sonra birileri ağlardı. ama hep barışılırdı.
köşedeki bahçede bir köpek vardı, bize hep havlardı ama biz ona isim vermiştik, bir nevi bizimdi o da.
o gece sokakta durup iki sigara içtim, sonra istemeden de olsa arkamdan gelen arabaya yol vermek için yola koyuldum. sokağın çıkışına geldiğimde, aracı sağa sola sürtmeden çıkmanın ne kadar zor olduğunu fark ettim. şaşırdım. meğer ne kadar dar bir sokakmış... bir arabanın bile zor geçeceği kadar küçükmüş o geçit. ama ben çocukken orayı dünyam bellemiştim.
zamanın göreceliliğini duyduk hepimiz ama o gece mekanın da değişebileceğini fark ettim. yaşla birlikte küçülüyor, hatıraların ağırlığıyla eğilip bükülüyor. o sokak halen yerinde, ama ben artık o çocuk değilim. bana küçülmüş gibi gelse de büyüyen, uzaklaşan, dönüp bakınca hafifçe burkulan bendim.
devamını gör...
küçükken çok büyük gelen yollar, aslında ne kadar küçükmüş bunu anlıyor insan. sokaklar aslinda ne kadar darmış, oraya neler sığdırmışız..
devamını gör...
en son üç yıl önce tanım girmişim akışta karşıma gelince iki kelam edelim.

geçenlerde yolum düştü gittim, eski semtti zaten; binalar yıkılmış yerine yenilerini dikmişler; alışveriş yaptığımız dükkanlarda arapça tabelalar dolmuş.

eski esnaf kapatmış; tanır mıyım diye baktım göremedim.
oturduğumuz ev duruyor ama mantılama yapmışlar.
bir başka hayat var içinde

ezcümle benim çocukluğumdan o semtte bir şey kalmamış.
devamını gör...
en son bayramda öyle sohbetini ederken kardeşim e dönüşte bakalım dedi.

bir konuda anlatmıştım erik ağacı vardı karşı komşu bahçesinde üzüm salkımı gibi erikleri olurdu. kah ağacından toplardık kah yola gelen tarafının altında top oynarmış gibi yapıp ağaca atardık. çok heveslendim erik ağacı için.

gittik. evi de yıkmışlar ağacı da kesmişler.

büyüdüğüm o mahallede o ağacı kesmişler, bahçesindeki evi yıkmışlar.

tabi değişen başka şeyler de vardı belki ama görmedi gözüm.

canım erik ağacı.
devamını gör...
yürüyemiyorum kardaşlar. eskiden dereevler vardı karabükte. şimdi toplu konut diktiler. bir kısmına da millet bahçesi yaptılar. hastane bahçesi vardı. anamızdan babamızdan gizli sigara içmeye oraya giderdik. orayı da yıktılar. araştırma hastanesi yaptılar. çamkent ortaokulunun bahçesi vardı, gider orada basket oynardık. orayı da yıktılar. eski okulum yenişehir atatürk ve karşısındaki yenişehir okulu da ya yıkıldı ya da eskisi gibi değil. demirçelik lisesini de yıktılar. safranbolu eski safranbolu eki safranbolu değil zaten. 200evler inşaat yuvası oldu. çamlık ormanı vardı orası uyuşturucu müptezellerinin mekanı oldu. çamlık ormanı çıkışında villalara giden bi duvar gibi bişi vardı. oraya o zamanki sevgilimin baş harfini ve kendi adımın baş harfini spreyle yazmıştım. o bile kalmadı, o duvarın monakodular. çarşı desen çarşılıktan çıktı.
devamını gör...
3 yaşımdan ilkokul 2 sonuna kadar yaşadığım aydın merkezdeki sokağımızda artık teknik olarak yapamayacağım şeydir zira oturduğum 24. sokak sonradan ana cadde olmuş. * şimdi bilmiyorum da o zamanlar aydın'da sokak isimleri değil, numaraları olurdu. bizim 24. sokak da aşşşırı büyük ve geniş bir sokaktı. yani 20 üzeri yaşıtım arkadaşım vardı mesela sokaktan. benden ufak ve büyük arkadaşlarımı saymıyorum bile. ana cadde olmasına da şaşırmadım sonrasında. hey gidi anılar...
devamını gör...
en son geçen sene geçmiştim, doğumumdan 12-13 yaşıma kadar günlerimi geçirdiğim sokaktı. çok kötü ve buruk hissetmiştim haliyle.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"çocukluğun geçtiği sokaklarda yıllar sonra yürümek" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim