elma yedi diye insanı dünyaya kovan tanrı

köle ıslah projesi olan dini kullanarak, efendilerin köleye 'bak adem bile yasak olan meyveyi yiyince kovulmuş, sen de yeme' demesi için uydurulmuş masaldır.
aynı şekilde domuz eti de mezopotamyada yetiştirilmesi külfetli olduğu için az sayıdaki domuz etini köle yemesin diye yasaklanmıştır.

şahit de yok. garipler kovulduklarıyla kalmışlar.

hırsızlığa karşı hoşgörümz asla yoktur diye başta uyaran bi iş yerinde çalışan olup kasadan 5 tl çalıp yakalan bakalım hangi patron seni dükkanında tutacak.

o elma sizce meyve olan elma mı? bu kadar mı safsınız?

elma değil yasak meyve diye geçer. elmalaṣtırılması eski ahit'in yanlıṣ çevirilerinin sonucu.

insana dünyayı ve ötesini versen, tek bir kibtit çöpûnü ayrı koysan gözü ona gider. hikayenin bronz çağı putperest asıllarından beri anlatmak istediği budur.

bir de yukarıda yazıldığı üzere; kölelerin, egemenlerin isteklerine -ne kadar akıl dıṣı olursa olsun- boyun eğmeleri gerektiğinin alt metni.

millet şimdi ne elmalar ne hurmalar yiyor heheeeey.

birincisi elma olduğu kesin değildir, meyve diye geçer. ikincisi anlatılmak istenen/verilmek istenen asıl fikir meyve değildir. insan iradesi ile alakalı bir konudur. insanın yasak olana arzusunun bir kanıtıdır bir bakıma.

elma onun, insan onun, dünya onun. bize laf düşmez.

bazı yorumlamalara göre bu elma cinselliği sembolize eder ve üremeye işaret eder.
bazı yorumlara göre elma ölümsüzlüğü temsil eder.
bazı yorumlara göre de elma sadece bir semboldü sadece insanı denemek için konulan basit bir kuraldı.

en nihayetinde ortadoğu mitolojisi işte.

(bkz: kilosu 10 liralık meyve için cennetten kovulmak)

saçma sapan mitler anlatılıyor bu konuyla ilgili.

işte cennette ne yerseniz yiyin dışkılamazken bi tane ağacın meyvesini (elma) yediğinizde sıçıyormuşsunuz. bu yüzden de yasakmış o meyveyi yemek. bir gün havva dayanamıyor, canı da çekiyor ve ademi dürterek "ya sen beni sevdiğini söylüyorsun ama ben inanmıyorum. ispatla hadi" diye gaza getirerek o meyveyi yediriyor ademe ve ona bir şey olmayınca kendisi de yiyor. (klasik kadın kurnazlığı)

sonra tabi bağırsaklar çalışıyor ve bunlar bir güzel sıçıyorlar cennete. tabi bu boklar yedikleri suçun delili olduğu için ne yapsakta yok etsek diye düşünürlerken akıllarına koltuk altlarına ve apış aralarına sürüp saklamak geliyor o boku. işte koltuk altında ve malum bölgede kıl çıkmasının sebebi de bu boku oralara buralara sürmeye bağlıyorlar.

çoook eski kelliğe karşı bir çeşit tarif mi desem büyü mü desem ne desem bilemediğim bi evrak geçti elime. (malum kelim) baktım karışımlarda bokta var. aklıma doğrudan bu hikaye geldi ve uydurma olduğuna kanaat getirip o zamanlar benden daha kel bi arkadaşıma sattım. tahmin edeceğiniz gibi saçı falan çıkmadığı gibi olanlar da döküldü.

sanırsın paketteki son dalını içmişler. elma tiryakisi misin ağa niye şey yaptın bu kadar. büyütme be olm.

hayır, kuran'a göre insan zaten dünyamız ve bu içinde bulunduğumuz imtihan evreni için yaratılmıştı en başından. zaten dikkat ederseniz iblis onları kandırmak için ölümsüzlük vaad ediyor çünkü ölümsüz değiller. başka bir deyişle bizim evrenimizdeler. yasak meyvayı yemeleri bizim gezegenimize getirilme işlemini hızlandırdı sadece. adem ve eşi hemen buraya getirilirken, bahçede yaratılan diğer insanlar ise onlardan sonra gezegenimize geldiler:

emre1974tr.blogspot.com/201...


buna karşılık rabbin katı adı verilen ahiret evreninde yaşayanlar ise ölümsüzdürler ve farklı fizik yasaları içindeler.

linkini verdiğim yazımda şöyle demiştim:


bakara

36. bunun üzerine şeytan onların ayaklarını kaydırdı da onları içinde bulundukları yerden çıkardı. biz de şöyle buyurduk: "bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak aşağıya inin. belli bir süre kadar yeryüzünde sizin için bir bekleme yeri, bir nimet/bir yararlanma imkânı olacaktır."

37. bunun üzerine âdem, rabbinden bazı kelimeler öğrenip belledi de o'na yöneldi. o da onun tövbesini kabul etti. gerçekten de o, evet o, tevvâb'dır, tövbeleri cömertçe kabul eder; rahîm'dir, rahmetini cömertçe yayar.

38. hepiniz oradan aşağı inin. dedik. benden size bir yol gösteriş ulaşır da kim bu yol gösterişime uyarsa artık böylelerine hiçbir korku yoktur. onlar kederle de yüzyüze gelmeyeceklerdir.

36. ayette ilk insan olan adem ve eşinin yasak ağaca yaklaşması sonucu aşağıya inmelerinden bahsedilirken, 38. ayetteki ifadeler ise , bu dünya için yaratılan bazı diğer insanların da topluca inmesine işaret ediyor gibi. çünkü 36. ayette zaten emir veriliyor, 38 ayette ise tekrardan hem de bu sefer “hepiniz inin” denilmesi ve ayrıca onlara elçiler geleceğinin de söylenmesi bu düşünceyi kuvvetlendiriyor.

yani;

1- ayetlerdeki ifadeler adem ve eşinden sonra daha başka insanların da doğrudan topraktan yaratıldığını gösteriyor gibi. eğer durum öyleyse, insanlığın çoğalmasının nasıl gerçekleştiği konusu da daha bir netliğe kavuşur.

2- insanların dünyada imtihan edilmelerinin nedeni adem ve eşinin işlediği günah değil(sadece adem ve eşi bu işledikleri günahın ceremesini çeker). herkes kendinden sorumludur ve zaten en başından evrenimizde imtihan(yani kendimizle yüzleşme) için yaratıldık.

kırmızı başlıklı kız masalı daha güzel. bana bu elma masalından daha gerçekçi geliyor.

adem elma yerine 2 duman alsaydı şu an herkes mutluydu.

mitolojilerin imgesel mücadelesi.

---! alıntı !---

peki öyleyse, tanrı'nın cennet'te adem ile havva'dan saklamak istediği bilgi ne idi? ilahiyatçılar bu soruyu dur durak bilmeden tar­tışacağa benziyor; ancak bence en önemli yanıt gözümüzün önünde saklı. adem ile havva'nın meyveyi tadarak elde edecekleri bilginin içeriği, biçimi kadar önemli değil; yani, herhangi bir ruhani bilgiye bir ağaçtan -doğadan- ulaşılabileceği gerçeği. yeni inanç insanların sihirli doğa ile bağını koparma, ilgimizi gökteki tek tanrı'ya çekerek bitki ve hayvanların dünyasının sihrini yok etme peşindeydi...

---! alıntı !---


| arzunun botaniği - michael pollan ( s.153 )

o iş öyle diil tabii ama, burada o konuyu masaya yatırmaya da gerek yok, bu sözlüğün seviyesi belli, türk z kuşağının bomboş olduğu da belli, burada çene yorup anlatsak, kim ne anlıycak allasen, diyip susmak lazım. magazinden başka şeye kafası basmayan adama bişey anlatsan n'olur, anlatmasan n'olur?..

bence esas mesele cennetten kovulmak veya kovulmak için ne yediğimiz değil.

elmayı bize kim verdi neden verdi ve ne yapmak istemekte. *