evde tost yapıp iş yerine getiren kişi

içinde ne olduğu belirsiz pis hazır yemekleri yiyeceğine, mis gibi ev tostu yiyor işte. paket servisçilere dert mi oldu?

küçüklüğünde okula getirdiği beslenmede haşlanmış yumurta getiren kişidir.

kaldı mı böyle varoşlar.

mantıklı, aç mı kalsın ? dışarıdan yese suç evden götürse suç...

yemesin mii? ölsün müü?
buradan

akıllı insandır. marka fastfood mutfaklarına da girdim , 5 yıldızlı dünyaca ünlü zincir otel mutfaklarınada. çoğunuzun hayalinde canlandırdığı hijyen şartlarında çıkmıyor ürünler. en temiz yemek , kendi mutfağınızdan çıkan yemek bu devirde. en kötüsü başkasının pisliğini değil , kendi pisliginizi yersiniz. günümüz dünyasında artık hiçbir ürünün güveni yok , ayrı mesele.
ha evde yapıp getirdiğimiz ve belli bir süre sonra tuketecegimiz ürün tostluktan çıkar orasida ayrı mesele.

nasıl ki geceleri tost perileri lezet katıyorsa, sabah da tost zebanileri tostun lezzetini alır götürür.

fakirin varoşun önde gidenidir.

yolu kendi yürümüş gibi poşetin ya da kabın içinde terden su olmuş obez tost.

evde 20 liraya malzeme alıp 10 günlük tost masrafını çıkarabilirken şirket kantininde 10 küsür lirayı bir tost için harcamak kesinlikle daha mantıklı çünkü *. siz onlara fakir varoş deyin ama onun adı hesaplılık ve ay sonunu düşünmek.

kendi burnuna saygısı olmadığı gibi diğerlerinin burnuna da saygı göstermeyen kişidir. yahu kardeşim git evinde, ha bilemedin dışarıda oturup bir bankta ye şu mereti, niye içeri getiriyorsun da burnumuzun ve keyfimizin içine ediyorsun?

bak okuduğum yerden sinirlendim, gidip yastığımı döveceğim...

eski amerikan filmlerinde gördüğüm işçilerin yaptığını yapan kişidir.
1950 ve 60 lara kadar amerika da işçiler yiyeceklerini sandviç şeklinde evden getirilerdi.

başlığın orijinali varoş olacak.*

tost olmasa da sandviçimi yemeğimi hep evden götürürdüm okulda dershanede kursta yemek için. kendi yaptığım temiz, sağlıklı ve lezzetli yemek dururken neden nasıl yapıldığını hangi malzemelerin kullanıldığını bilmediğim şeyler yemeyi tercih edeyim ki. niye varoşluk olsun size göre de her şey varoşluk. tam bir tüketim kölesine dönüşmüşsünüz.

belki de karısı * beslenmesine dikkat ediyordur. her gün mis gibi sandiviçlerin yanı sıra, ara ara renk olsun diye çeşitli şekilli tostlar yapıyordur. ve büyük ihtimalle sömürü çarkları içerisinde o dandik yağlarla yapılmış yemekleri sipariş edecek zamanı bile olmayan bir köle * bunu anlamlandıracak düşünsel zamana bile sahip olamadığı için en çok işittiği sıfat ile yaftalıyordur.
belki de şuradan bir nehir akar* ve içimizdeki tüm aşağılık hisleri yıkar götürür. belki de şurada geçen kıştan kalma bir odun yığını vardır ve bir tane alıp içimizdeki kompleksleri döve döve öldürürüz. belki de şuradan bir güneş doğuyordur kölelerin üzerine ve belki de kafalarını kaldırıp görürler.
buarada tanım başlıkta, ben buna ancak başlık açabilirim; adamdır adam, kadının hasıdır, yiğidin dibidir vs. vs.

tost bile değil, bildiğin sefer tası getirin. dışarıdan yemek, o yemekhanelerden yemek sağlığınıza küfürdür. sadece kullandıkları yağ bile yeter.

nedense sınıf özentisi küçük burjuvada bunları küçümseme eğilimi var. o yediklerinizi zenginler yemez olm, sizin gibi orta sınıf birbirinin lafından korkup yer. hatta zenginin gerçekten görmüş olanları evinden getirir.

midenize giren besinler üzerinde kontrolünüz olsun.

evdeki temizdir. pisliği de kendi pisliğidir. işyerinde tost yapan adam, malzemelerini(!) karıştırdıktan sonra elini yıkamaz. tost makinesinin üstünde gece fareler dolaşmıştır bilemezsiniz. tostçu tost yaptığı eliyle para tutar.
kızsa cıncık gibi boncuk gibi kızdır. evlenilir.

eviyle işinin arası 3 dakika ise olabilir.
evde yiyeceğime iş yerinde yiyeyim demiştir.

ama fazlası ise zevksizdir.
tost, taze ve sıcakken güzel.*

tostun üzerine salça sürüp kekik serpiyorsa, memleketi, balıkesir civarlarındandır.
ayrıca soğuk salçalı tost lezzetli olmayacağından senin ben damak zevkine sokayım dediğim kişidir.