eve kahve makinesi almak

çok fazla türk kahvesi tüketiyoruz diye , anneler gününde anneme almıştım. bir taşla iki kuş.

böyle bir şey yapmaya gerek yok ya. eğer filtre kahve içmek istiyorsanız alın bir v60 dripper, makinenin yapabileceğinden çok daha iyi ve leziz kahveler demleyiniz efenim. makineye vereceğiniz para ile bir öğütücü alınız ve taze taze kahvenizi içiniz.

sırf makine almış olmak için almamanızı şiddetle tavsiye ederim. zira bir heves alır ve sonra hiç tadını çıkarmadan kenara atarsınız. her konuda olduğu gibi, ihtiyaçları belirlemek ve ona yönelik bir seçim yapmak önemli.

otomatik kahve makinesi alacaksanız eğer ve bütçeniz de 1.000 altında ise hiç girişmeyin diyeceğim konudur. fiyatı dolar verdim zira memlekette kurun götü başı oynuyor, ileride de okunduğunda referans olsun.

otomatik kahve makinesi diye 2.000 - 3.000 tl’ye satılan şeyler sadece amatör eğlendirir ve iki günlük olur. eğer gerçekten kahve düşkünü iseniz ve sıcaklıktan tut, aromasına kadar ince zevkiniz varsa 1.000 dolar altı makinelerden bir halt olmayacağını bilmeniz gerekir. tabi bu demek değil ki 1.000 dolar ve üzeri tüm makineler şahane… bir sürü para bayılıp da buz gibi kahve hazırlayan bir makine almanız da olası. mesela delonghi markası meşhurdur ancak belirli bir bütçenin altındaki delonghi makineler buz gibi kahve veriyorlar.

bu nedenle otomatik olsun, olmasın; makineyi almadan önce imkan varsa muhakkak deneyip alınız efenim. en azından sıcaklık testi yapmış olursunuz.

eğer vaktiniz ve zevkiniz varsa, barista takılayım derseniz klasik makineler candır. portafiltre, tamper vs birer arzu nesnesidir ve kahve düşkünü birisine çok keyif verir. ancak klasik bir makine alırken de en önemli nokta suyun ısısıdır. siz kahveyi çekip, portafiltreye koyup, tamperleyip, makineye monte edene kadar su buza dönebilir. dolayısıyla klasik makinelerde de suyun ısısını optimum seviyede tutabilen bir makine önemlidir. ek olarak suyun basıncını da iyi ayarlayan bir makine olması kahvenin tadı için vazgeçilmezdir.

eğer klasik bir makine alacaksanız makine ile birlikte veya makineden ayrı kahve öğütücüsünün de olması gerekir. eve makine alıp, kahve düşkünüyüm deyip, gidip çekilmiş kahve alıyorsanız siz işin sadece havasındasınız ve aslında bir halttan anlamıyorsunuz demektir. kahve düşkünü birisi için kahvenin çekirdek halde tutulup, hemen demleme öncesinde kahvenin türüne ve zevke göre, uygun boyutlarda taze taze çekilmesi önemlidir. kendiniz çekmeyecekseniz veya makine otomatik taze çekmiyorsa hiç makine filan almaya gerek yok. gidin efendi gibi dışarıdan iyi bir baristanın elinden adam gibi kahvenizi içiniz.

özetle:
- makine alırken suyun ısısını optimum seviyede tutan bir makine almak en önemli nokta diyebilirim, piyasadaki makinelerin de en çok sınıfta kaldığı konudur
- hazırlamadan önce kahvenin çekirdekten taze çekilmesi şarttır, yoksa starbucks içmek daha evladır
- basınç sistemi kaliteli bir makine tavsiye edilir
- eğer art arda kahve hazırlanacak ise haznesi geniş ve tekrar suyu hızla hazırlayabilen bir makine can kurtarır
- fincan ısıtma gibi ek fonksiyonlar tat katar ama olmazsa olmaz değildir
- süt köpürtücü aparat varsa tercih sebebidir ama yoksa da ek olarak alınabilir

sadece havası için makine almak yerine, internetten işin inceliklerini öğrenerek, kitabına ve adabına uygun şekilde yapmak en doğrusu olacaktır.

iyi bir makine ile, taze çekilerek hazırlanmış kahve candır, yaşama zevk katar.

espresso bazlı içecekler için moka pot, filtre kahve için french press, türk kahvesi için cezve yeterlidir.

şımarmaya gerek yok.

şımaracaksanız türk kahvesini kumda bile demleyebilirsiniz.

annem ne zamandır türk kahvesi makinesi istiyor, özellikle de reklamlarından etkilendiği için. aslında ilk istediğinde alsam daha ucuza gelirdi. şimdi daha pahalıdır kesin. alacağım ama elbet bir gün.*

kalabalık yaptı diyip kaldırmak.

espresso makinesi , filtre kahve makinesi ve türk kahvesi makinesi sahibi olarak tam benim için açılmış dediğim başlık.

hayatımda yaptığım en verimli işlerden biri. eskiden çay içerdim ve her çay bardağına 2 küp şeker atardım. kedi french press'i kırınca makineye geçtim.

şekeri bıraktım bu sayede. çay içerim ama ikram olursa ya da dışarıda kafede falan. çünkü starbucks vs alerjisi olan arkadaşlarımla kafede çay içiyoruz.

gerçi çay 8 latte 30 olmuştu en son gittiğimde. yani bilmeden altın yumurtlayan makine almışız.

kapsüllülerden bi’de filtre kahve için olanlardan var evimde. illüstrasyonlu edebiyatımsı dergilerin çay övmesi gibi bir kutsiyet addediyorsanız eğer kahveye; çamaşır kurutma makinesinden çok daha elzem bir ihtiyaç olabilir sizin için…

alt edit: kapsüllülerin müthiş bir aroması var, uyandırayım…

yeni taşındığım eve, ev hediyesi olarak sevdiğim adam tarafından verilen hediye... olurdu.
ama bunlar yalnızca bir hayal.

1 ay önce yaptığımız bir eylem

teoride öyle gibi görünse de, pratikte gerçekleşen olay şu oluyor; "kahve makinesini eve almak."

sokakta bulduğunuz yavru kedi gibi;
evlat ediniyorsunuz adeta kahve makinesini...
koşu bandını, dambıl takımını...
mutfak robotonu, ekmek yapma makinesini...

yuvanızı açıyorsunuz bu gariplere...
sahipleniyorsunuz onları...

bir şekilde üretilmişler değil mi? depoda mı yatsınlar?

americano dahi pahalı oldu eve bir espresso makinası mı alsam diye bakmıştım internete ve hayatıma instant kahveyle devam etme kararı aldım. evine bu dönemde kahve makinesi alan herkese de hayırlı uğurlu olsun dileklerimi iletiyorum.

ahlaksizlar! kahve makinesi alinmaz, sahiplendirilir.

kahve aşığıysanız sonunda alınacak o makine.

eve pahalı makina almayı seven insan eylemi.

ben bir ara eve bisiklet aldım, evde her an spor yapabilirim diye en son üzerine çamaşır asarken buldum kendimi. allah’tan o evden taşındım ve bisikleti evde bırakarak ondan kurtuldum. daha da eve pahalı bir şey almadım.

bir laf vardır (bkz: çocuğun yediği helal giydiği haram) diye. bence o her yaş için geçerli karnımı doyuran, günlümü doyuran şeyler dışında bir şeye fazla para harcayamam.

t: yurtdışına geziye gidilecek fiyatta olan ama aynı zamanda trend olan makina hakkında başlık.

24 bine latte go 5500/47 aldım ve hayatım boyunca verdiğim en iyi karardı. dışarda günde 1 kez bile kahve iseniz 8 ayda kendini amorti eder üstelik içtiğiniz kahve lezzetli olur.

ara ara gelen periler. sütlü kahve içmiyorum ama gelen arkadaşlarıma ikram ederim falan. sonra diyorum ki al bir v60 dripper kendine o yeter zaten. arkadaşların da çok istiyorsa kendilerine kahve alıp mı gelirle üçü bir arada mı içerler sanane.

ilk hafta: barista şovları, latte art denemeleri.

sonraki hafta: nescafe gold’a geri dönüş ve makinenin mutfakta dekor olarak yeni hayatına başlaması.

ben ve benim gibi filtre kahve düşkünü ev arkadaşım için mantıklı hareket ama makina şans işi biraz.

bundan 3 yıl önce ev arkadaşımın kahve makinası vardı. dandik bir şeydi ama iş yapıyordu. bir süre onu kullandık. bozuldu...
sonra french pres ile devam edelim dedik ama o da aynı keyifte olmuyor. sonra benim aklıma zaten sahip olduğum bialetti'nin otantik ocak üstü cezvesi geldi. onu çıkardık. çok da güzel kahve yaptık...
ev arkadaşım kaşınmış olacak ki ben bir süre yokken arzum filtre kahve makinası almış. tamam, ona geçtik... makina bozuk çıktı. servis arandı degisildi tabii bu süreçler bu yazı kadar kısa* değil.
yeni makina geldi o da aynı şekilde bozuldu.

şimdi hala o ocak üstü cezveyi kullaniyoruz ve bildiğim bütün makinalardan güzel yapıyor kahveyi.

makina işi şans işi işte. başından söyledik.