fotoğrafın hikayesi
başlık "kimsesizlerinkimiraikkonen" tarafından 13.02.2021 23:07 tarihinde açılmıştır.
41.
profesyonel satranç oyuncusu bobby fischer'ın aynı anda 50 rakibe karşı oynadığı oyundan bir kare...
bu işlere 13 yaşındayken başlayan ve fotoğrafta henüz 21 yaşında olan fischer beyaz takımla oyuna başladığı için avantajlı durumdaymış çünkü oyuna yön verebilecek bir açılış yapabilmesi bu sayede mümkün olmuş. elbette herhangi bir satranç oyuncusu, bu açılış hamleleri için geliştireceği karşı hamleleri genellikle çok çalışmış olur. ancak yine de bir noktadan sonra oyunun kaderini belirleyecek hamlelerin hepsini ezberlemek pek mümkün değil. yani açılışı kendi istediğiniz gibi belirledikten sonraki birkaç hamle sizin lehinize olabilir fakat oyunun geri kalanında her türlü kombinasyon ortaya çıkabilir.
29 yaşındayken dünya şampiyonu olan fischer o güne dek bu alanda borusu öten sovyetler'i bir anda alt eder. bundan 3 yıl sonra anatoli yevgenyeviç karpov adlı rus ustayla maça çıkmak için bazı şartlar koşar ama şartları reddedilir. yapılmayan unvan maçına rağmen şampiyonluk karpov'a verilince fischer neredeyse 20 yıl boyunca piyasadan kaybolur. yine bir satranç maçı için ortaya çıkar ancak bu kez baltayı taşa vurur çünkü abd hükümeti, birleşmiş milletler ambargosu altında olan yugoslavya'da yapılan bu maç için fischer'ın maç kazançları üzerinden gelir vergisi talep eder. bu reddedilmiş olmalı ki fischer'ın tutuklanması için emir çıkarılır. o günden sonra fischer artık bir kanun kaçağıdır.
fotoğrafa gelince... fischer 50 rakibinin 47 tanesini yenmiş, 2 maçı da berabere bitirmiştir. aldığı tek yenilgi ise pek de tanınmamış donn rogosin adlı oyuncuya karşı olmuştur.

görselin kaynağı
bu işlere 13 yaşındayken başlayan ve fotoğrafta henüz 21 yaşında olan fischer beyaz takımla oyuna başladığı için avantajlı durumdaymış çünkü oyuna yön verebilecek bir açılış yapabilmesi bu sayede mümkün olmuş. elbette herhangi bir satranç oyuncusu, bu açılış hamleleri için geliştireceği karşı hamleleri genellikle çok çalışmış olur. ancak yine de bir noktadan sonra oyunun kaderini belirleyecek hamlelerin hepsini ezberlemek pek mümkün değil. yani açılışı kendi istediğiniz gibi belirledikten sonraki birkaç hamle sizin lehinize olabilir fakat oyunun geri kalanında her türlü kombinasyon ortaya çıkabilir.
29 yaşındayken dünya şampiyonu olan fischer o güne dek bu alanda borusu öten sovyetler'i bir anda alt eder. bundan 3 yıl sonra anatoli yevgenyeviç karpov adlı rus ustayla maça çıkmak için bazı şartlar koşar ama şartları reddedilir. yapılmayan unvan maçına rağmen şampiyonluk karpov'a verilince fischer neredeyse 20 yıl boyunca piyasadan kaybolur. yine bir satranç maçı için ortaya çıkar ancak bu kez baltayı taşa vurur çünkü abd hükümeti, birleşmiş milletler ambargosu altında olan yugoslavya'da yapılan bu maç için fischer'ın maç kazançları üzerinden gelir vergisi talep eder. bu reddedilmiş olmalı ki fischer'ın tutuklanması için emir çıkarılır. o günden sonra fischer artık bir kanun kaçağıdır.
fotoğrafa gelince... fischer 50 rakibinin 47 tanesini yenmiş, 2 maçı da berabere bitirmiştir. aldığı tek yenilgi ise pek de tanınmamış donn rogosin adlı oyuncuya karşı olmuştur.

görselin kaynağı
devamını gör...
42.
tarihe "en güzel intihar" adıyla geçmiş olan fotoğraf...
fotoğraftaki kadının adı evelyn mchale. fotoğraf 1947'de life magazine adlı dergide yayımlandı. empire state adlı meşhur gökdelenden atlayan mchale, sokaktaki bir limuzinin üzerine düştü. fotoğrafta da gördüğünüz üzere son derece şık ve zarif görünüyor. kesinlikle ölü bir kadın gibi değil. masum bir şekilde uyuyormuş gibi duruyor.
mchale new york'ta çalışan bir muhasebeciydi. 24 yaşını sürerken bir gün nişanlısıyla son kez vedalaştığında, kimse bunun son vedası olduğunu bilmiyordu. 2 ay sonra düğünleri yapılacaktı ve çiftin ilişkisi gayet yolunda gibi görünüyordu.
intihar ettiği gün bir trafik polisi tarafından ilk olarak havada uçuşan beyaz bir eşarp fark edildi. bundan birkaç dakika sonra ise bir çarpma sesi duyuldu. insanlar belirli bir noktaya toplanmaya başlamıştı. yakınlarda bulunan ve fotoğrafçılık eğitimi alan bir genç makinesini alıp olay yerine koştu.
her ne kadar tatlı bir uykudaymış gibi görünse de dışarıdan, cenazesini kaldırmak için geldiklerinde ve vücudunu yerinden oynattıklarında vücudunun parçalara ayrıldığını gördüler. iç organları ise neredeyse sıvılaşmıştı. çantasından, vücudunun yakılarak yok edilmesini isteyen bir not çıktı. ayrıca nişanlısı için de "bensiz daha iyi olur" diyordu ve bazı özelliklerinin annesine fazlasıyla benzediğini söylüyordu.

görselin kaynağı
fotoğraftaki kadının adı evelyn mchale. fotoğraf 1947'de life magazine adlı dergide yayımlandı. empire state adlı meşhur gökdelenden atlayan mchale, sokaktaki bir limuzinin üzerine düştü. fotoğrafta da gördüğünüz üzere son derece şık ve zarif görünüyor. kesinlikle ölü bir kadın gibi değil. masum bir şekilde uyuyormuş gibi duruyor.
mchale new york'ta çalışan bir muhasebeciydi. 24 yaşını sürerken bir gün nişanlısıyla son kez vedalaştığında, kimse bunun son vedası olduğunu bilmiyordu. 2 ay sonra düğünleri yapılacaktı ve çiftin ilişkisi gayet yolunda gibi görünüyordu.
intihar ettiği gün bir trafik polisi tarafından ilk olarak havada uçuşan beyaz bir eşarp fark edildi. bundan birkaç dakika sonra ise bir çarpma sesi duyuldu. insanlar belirli bir noktaya toplanmaya başlamıştı. yakınlarda bulunan ve fotoğrafçılık eğitimi alan bir genç makinesini alıp olay yerine koştu.
her ne kadar tatlı bir uykudaymış gibi görünse de dışarıdan, cenazesini kaldırmak için geldiklerinde ve vücudunu yerinden oynattıklarında vücudunun parçalara ayrıldığını gördüler. iç organları ise neredeyse sıvılaşmıştı. çantasından, vücudunun yakılarak yok edilmesini isteyen bir not çıktı. ayrıca nişanlısı için de "bensiz daha iyi olur" diyordu ve bazı özelliklerinin annesine fazlasıyla benzediğini söylüyordu.

görselin kaynağı
devamını gör...
43.
"hayat öpücüğü" adlı fotoğraf...
bir elektrik direğinin rutin bakımını yapan iki arkadaşı görüyorsunuz fotoğrafta. bunlardan birinin adı j. d. thomson, diğerininki randall g. champion. ikili fotoğrafta bir suni teneffüs esnasında görülüyor.
champion düşük voltajlı bir kabloya teması sonrasında bilincini kaybetmiş. emniyet kemeri, direkten düşmesine engel olmuş ancak yaşaması için bu yeterli olmadığından thomson arkadaşının yardımına koşarak ciğerlerine hava gitmesi için elinden geleni yapmış. bu ilk müdahale sonrası onu sırtına alarak yere indirmiş ve aşağıda bir başka işçi de bazı ilk yardım prosedürlerini uygulamış. sağlık görevlileri gelene kadar champion'ı hayata döndürmeyi başarmışlar.
fotoğrafı çeken rocco morabito adlı kişi önce ambulansı aramış. 1968 yılında bu fotoğraf ona pulitzer ödülü kazandırmış. daha sonra fotoğraftaki 2 arkadaş ile morabito iyi dost olmuşlar.
eğer champion alçak gerilim hattında değil yüksek gerilim hattında bir kabloya temas etmiş olsaydı büyük ihtimalle yanarak ölecekti. o tür bir hatta akıma kapılan kişiyi oradan güvenli şekilde indirmek için gereken süre, kişinin orada yanması ve hayatını kaybetmesi için yeterlidir. eğer bir patlama gerçekleşip de kişiyi direkten aşağıya fırlatmazsa...
bu arada, amerikan kalp derneği suni teneffüsün kullanılmasını artık önermiyormuş. zira birçok insanın dudak dudağa yapılan bu uygulamadan kaçındığı ortaya çıkmış araştırmalar sonucunda. bu nedenle oldukça etkili olan ve herkes tarafından gönül rahatlığıyla uygulanabilen göğüs kompresyonu tercih ediliyormuş artık.
son olarak ekleyeyim; bu olaydan sonra champion 35 yıl daha yaşamış.

görselin kaynağı
bir elektrik direğinin rutin bakımını yapan iki arkadaşı görüyorsunuz fotoğrafta. bunlardan birinin adı j. d. thomson, diğerininki randall g. champion. ikili fotoğrafta bir suni teneffüs esnasında görülüyor.
champion düşük voltajlı bir kabloya teması sonrasında bilincini kaybetmiş. emniyet kemeri, direkten düşmesine engel olmuş ancak yaşaması için bu yeterli olmadığından thomson arkadaşının yardımına koşarak ciğerlerine hava gitmesi için elinden geleni yapmış. bu ilk müdahale sonrası onu sırtına alarak yere indirmiş ve aşağıda bir başka işçi de bazı ilk yardım prosedürlerini uygulamış. sağlık görevlileri gelene kadar champion'ı hayata döndürmeyi başarmışlar.
fotoğrafı çeken rocco morabito adlı kişi önce ambulansı aramış. 1968 yılında bu fotoğraf ona pulitzer ödülü kazandırmış. daha sonra fotoğraftaki 2 arkadaş ile morabito iyi dost olmuşlar.
eğer champion alçak gerilim hattında değil yüksek gerilim hattında bir kabloya temas etmiş olsaydı büyük ihtimalle yanarak ölecekti. o tür bir hatta akıma kapılan kişiyi oradan güvenli şekilde indirmek için gereken süre, kişinin orada yanması ve hayatını kaybetmesi için yeterlidir. eğer bir patlama gerçekleşip de kişiyi direkten aşağıya fırlatmazsa...
bu arada, amerikan kalp derneği suni teneffüsün kullanılmasını artık önermiyormuş. zira birçok insanın dudak dudağa yapılan bu uygulamadan kaçındığı ortaya çıkmış araştırmalar sonucunda. bu nedenle oldukça etkili olan ve herkes tarafından gönül rahatlığıyla uygulanabilen göğüs kompresyonu tercih ediliyormuş artık.
son olarak ekleyeyim; bu olaydan sonra champion 35 yıl daha yaşamış.

görselin kaynağı
devamını gör...
44.
45.
19. yüzyıl sonlarında, kentucky'deki içki kaçakçılarının giydiği "toynaklı ayakkabı"...
bu ayakkabı, yetkililer tarafından ilk kez port tampa adlı bölgede bulunmuş ve böylece bazı gerçekler ortaya çıkmış. içki yasağı nedeniyle o dönem içki kaçakçıları türemiş ve ayakkabıları da onların giydiği sonradan anlaşılmış. üstelik yasağa rağmen talep daha da artmış.
***
alkolün üretilmesinin ve taşınmasının yasak olduğu o yıllarda, kaçakçılar çareyi, ormanlık bölgelerde bu tür ayakkabılar giyip izlerini gizleyerek üretim yapmakta bulmuş. neticede polisin, ormana girip çıkan toynak izlerinden şüphelenmesi için bir neden olmadığında hepimiz hemfikirizdir sanırım.
bu kaçakçılar "moonshiner" adıyla anılırmış. büyük ihtimalle gece karanlığında, ay ışığında böyle gizli saklı işler yaptıkları için... moonshine kelimesi, damıtılmış içki anlamında da kullanılıyor. hatta hükümet vergi alamadığı için, yine moonshine isimli ev yapımı likörhâlâ bazı yerlerde yasak. üstelik alkol oranı çok yüksek olduğundan ölüm riski de taşıyor.
bahsi geçen alkol yasağı 1933 yılında sona ermiş aslında ama kaçakçılık sektörü o kadar gelişmiş ki, maalesef yasağın kaldırılması da bu işi önlemeye yetmemiş. zira bu tür işlerde kârın yüksek olduğunu biliyoruz. kaçakçılar da bunun tadını aldıklarından, bu işler neredeyse bir sektör haline gelmiş.

görselin kaynağı
bu ayakkabı, yetkililer tarafından ilk kez port tampa adlı bölgede bulunmuş ve böylece bazı gerçekler ortaya çıkmış. içki yasağı nedeniyle o dönem içki kaçakçıları türemiş ve ayakkabıları da onların giydiği sonradan anlaşılmış. üstelik yasağa rağmen talep daha da artmış.
***
alkolün üretilmesinin ve taşınmasının yasak olduğu o yıllarda, kaçakçılar çareyi, ormanlık bölgelerde bu tür ayakkabılar giyip izlerini gizleyerek üretim yapmakta bulmuş. neticede polisin, ormana girip çıkan toynak izlerinden şüphelenmesi için bir neden olmadığında hepimiz hemfikirizdir sanırım.
bu kaçakçılar "moonshiner" adıyla anılırmış. büyük ihtimalle gece karanlığında, ay ışığında böyle gizli saklı işler yaptıkları için... moonshine kelimesi, damıtılmış içki anlamında da kullanılıyor. hatta hükümet vergi alamadığı için, yine moonshine isimli ev yapımı likörhâlâ bazı yerlerde yasak. üstelik alkol oranı çok yüksek olduğundan ölüm riski de taşıyor.
bahsi geçen alkol yasağı 1933 yılında sona ermiş aslında ama kaçakçılık sektörü o kadar gelişmiş ki, maalesef yasağın kaldırılması da bu işi önlemeye yetmemiş. zira bu tür işlerde kârın yüksek olduğunu biliyoruz. kaçakçılar da bunun tadını aldıklarından, bu işler neredeyse bir sektör haline gelmiş.

görselin kaynağı
devamını gör...
46.
1952 tarihli fotoğraf kore savaşında çekilmiş, frank praytor adlı bir asker ve bir yavru kediye ait.
praytor, miss hap adını verdiği kediye damlalıkla, sulandırılmış süt verirken görülüyor fotoğrafta. "hap" ingilizcede tesadüf, rastlantı gibi anlamlara geliyor. praytor'a göre kedi son derece yanlış zamanda yanlış bir yerde doğmuştu ve bu nedenle de ona bu adı uygun gördü: "bayan tesadüf"
miss hap'in annesi savaş sırasında insan şiddetinden nasibini alarak ölen şanssız hayvanlardan biriydi. 1 kardeşi daha vardı. o da şanssız çıkmış ve kendisine bakan başka bir asker tarafından, askerin uykusunda üzerine doğru yuvarlanmasıyla ölmüştü. böylece aileden geriye kalan tek tatlı yaratık miss hap olmuştu.
praytor minik kediyi fotoğrafta da gördüğümüz gibi bir müddet sütle besledikten sonra, biraz daha büyüdüğünde savaşta askerlere dağıtılan konserve etten kendi payına düşenlerle beslemeye başlamıştı.
praytor evine, yani amerika'ya dönerken miss hap orada kaldı ve oradaki resmî bir kurumun maskotu haline geldi.
elbette fotoğraf the new york times da dahil olmak üzere amerikan gazetelerinde boy gösterdi. yıllar sonra kendisiyle yapılan bir röportajda praytor "ülkenin her yerinden, benimle evlenmek isteyen kızlardan mektuplar alıyordum" dedikten sonra eklemiş ve gülmüştü: "hatta birkaç erkekten bile teklif aldım."
praytor 3 yıl sonra tekrar kısa bir süreliğine kore'ye döndüğünde kediyi gayet iyi ve sağlıklı gördüğünü söylemişti.
frank praytor 2018 yılında 90 yaşındayken hayata veda etti.

görselin kaynağı
praytor, miss hap adını verdiği kediye damlalıkla, sulandırılmış süt verirken görülüyor fotoğrafta. "hap" ingilizcede tesadüf, rastlantı gibi anlamlara geliyor. praytor'a göre kedi son derece yanlış zamanda yanlış bir yerde doğmuştu ve bu nedenle de ona bu adı uygun gördü: "bayan tesadüf"
miss hap'in annesi savaş sırasında insan şiddetinden nasibini alarak ölen şanssız hayvanlardan biriydi. 1 kardeşi daha vardı. o da şanssız çıkmış ve kendisine bakan başka bir asker tarafından, askerin uykusunda üzerine doğru yuvarlanmasıyla ölmüştü. böylece aileden geriye kalan tek tatlı yaratık miss hap olmuştu.
praytor minik kediyi fotoğrafta da gördüğümüz gibi bir müddet sütle besledikten sonra, biraz daha büyüdüğünde savaşta askerlere dağıtılan konserve etten kendi payına düşenlerle beslemeye başlamıştı.
praytor evine, yani amerika'ya dönerken miss hap orada kaldı ve oradaki resmî bir kurumun maskotu haline geldi.
elbette fotoğraf the new york times da dahil olmak üzere amerikan gazetelerinde boy gösterdi. yıllar sonra kendisiyle yapılan bir röportajda praytor "ülkenin her yerinden, benimle evlenmek isteyen kızlardan mektuplar alıyordum" dedikten sonra eklemiş ve gülmüştü: "hatta birkaç erkekten bile teklif aldım."
praytor 3 yıl sonra tekrar kısa bir süreliğine kore'ye döndüğünde kediyi gayet iyi ve sağlıklı gördüğünü söylemişti.
frank praytor 2018 yılında 90 yaşındayken hayata veda etti.

görselin kaynağı
devamını gör...
47.
"view from the window at le gras" / "le gras’ın penceresinden görünüş" nicéphore niépce tarafından 1826 ve 1827 yılları arasında fransa'da çekilmiş bugüne gelebilen bilinen ilk fotoğraftır. niépce, daha önce de bir fotoğraf çekmiş ama o fotoğraf 1892 yılında kaybolduğu için kayda geçmemiştir.
le gras’ın penceresinden görünüş'ün basılması tam 8 saat sürmüş. niépce, kullandığı basım tekniğine ‘heliography’ adını vermiş ve sırasıyla şu işlemleri uygulamış: kurşun ve kalay karışımı bir metal üzerine lavanta yağından eritilmiş yuda bitümü (ışığa duyarlı bir madde) sürmüş, camera obscura’ya yerleştirmiş ve penceresinden dışarıya yönelmiş. sekiz saatlik pozlama süresinden sonra metal levhayı terebentinle yıkamış, güneş ışığının değmediği kısımlarda bitüm erimiş ve pozitif görüntü ortaya çıkmış.
niepce tarafından 1826’da elde edilen ilk fotoğraf, (16,5x20,5 cm)

bu da fotoğrafı çekilen manzara, pencereden görünüş.
le gras’ın penceresinden görünüş'ün basılması tam 8 saat sürmüş. niépce, kullandığı basım tekniğine ‘heliography’ adını vermiş ve sırasıyla şu işlemleri uygulamış: kurşun ve kalay karışımı bir metal üzerine lavanta yağından eritilmiş yuda bitümü (ışığa duyarlı bir madde) sürmüş, camera obscura’ya yerleştirmiş ve penceresinden dışarıya yönelmiş. sekiz saatlik pozlama süresinden sonra metal levhayı terebentinle yıkamış, güneş ışığının değmediği kısımlarda bitüm erimiş ve pozitif görüntü ortaya çıkmış.
niepce tarafından 1826’da elde edilen ilk fotoğraf, (16,5x20,5 cm)

bu da fotoğrafı çekilen manzara, pencereden görünüş.

devamını gör...
48.
19. yüzyıl sonlarında avlanan bizonların kafatasları... fotoğrafta 180.000 kafatası olduğu tahmin ediliyor.
avrupalılar amerika'ya gitmeden önce kıtada 50 milyon civarında bizon yaşıyordu. fakat avrupalılar bizonları derilerini, etlerini ve kemiklerini kullanmak için o kadar fazla avladı ki, 50 milyon hayvanı birkaç yüze kadar düşürdüler.
ayrıca bölgeye yerleşmeye ve kıtanın birçok yerine demiryolları yapmaya başlayan insanlar, demiryollarının ve trenlerin güvenliği için de bizonları avlamaya başladılar çünkü bizon sürüleri olmadık anlarda trenlerin karşısına çıkıyor ve çarpışmalara neden olarak ağır hasarlara yol açıyordu.
hükümet, hayvanların öldürülmesini teşvik ediyor, bizon kafatası için para ödülü veriyordu. yerlilerin yiyecek kaynağını kurutmak ve onları kendilerine muhtaç etmek de hayvanların öldürülmesini teşvik için bir başka sebepti.
o günden bugüne bizon sayısı yeniden arttı elbette, şu anda yaklaşık 600.000 civarında bizon var kıtada. 50 milyonla kıyaslandığında oldukça düşük bir sayı maalesef. bunların yaklaşık 500.000 kadarı, insanların olmadığı bölgelerde yaşıyor. bu arada bizon katliamının yapıldığı 1800'lü yıllarda bugün yellowstone milli parkı olan bölgede sadece 25 bizon kalmışken, günümüzde aynı bölgede 5000 civarında bizon yaşıyor.

görselin kaynağı
avrupalılar amerika'ya gitmeden önce kıtada 50 milyon civarında bizon yaşıyordu. fakat avrupalılar bizonları derilerini, etlerini ve kemiklerini kullanmak için o kadar fazla avladı ki, 50 milyon hayvanı birkaç yüze kadar düşürdüler.
ayrıca bölgeye yerleşmeye ve kıtanın birçok yerine demiryolları yapmaya başlayan insanlar, demiryollarının ve trenlerin güvenliği için de bizonları avlamaya başladılar çünkü bizon sürüleri olmadık anlarda trenlerin karşısına çıkıyor ve çarpışmalara neden olarak ağır hasarlara yol açıyordu.
hükümet, hayvanların öldürülmesini teşvik ediyor, bizon kafatası için para ödülü veriyordu. yerlilerin yiyecek kaynağını kurutmak ve onları kendilerine muhtaç etmek de hayvanların öldürülmesini teşvik için bir başka sebepti.
o günden bugüne bizon sayısı yeniden arttı elbette, şu anda yaklaşık 600.000 civarında bizon var kıtada. 50 milyonla kıyaslandığında oldukça düşük bir sayı maalesef. bunların yaklaşık 500.000 kadarı, insanların olmadığı bölgelerde yaşıyor. bu arada bizon katliamının yapıldığı 1800'lü yıllarda bugün yellowstone milli parkı olan bölgede sadece 25 bizon kalmışken, günümüzde aynı bölgede 5000 civarında bizon yaşıyor.

görselin kaynağı
devamını gör...
49.
bir zamanların almanya'sı diyebileceğimiz weimar cumhuriyeti'nde yaşanan hiperenflasyon sonucu paranın çocuk oyuncağı haline geldiği günlerden bir kare...
kasım 1918'de almanya'da cumhuriyet ilan edildi. bir yandan birinci dünya savaşı'nın etkileri, bir yandan
versay antlaşması'na karşı olan tavır, bir yandan da siyon liderlerinin protokolleri adlı yahudi karşıtı yayının etkileri yeterince karışık bir ortam yaratmıştı ülkede. elbette ekonominin de pek parlak durumda olduğu söylenemezdi.
fransa ve ingiltere "borçlarınızı ödeyin" diye bastırdıkça alman hükümeti de sürekli para basmaya başlamıştı. bunun neticesinde kısa süre içerisinde her şeyin fiyatı sürekli olarak birkaç kat katlanıyordu. bir noktadan sonra çocuklar lego yerine para desteleriyle oynamaya, yakacak olarak para kullanılmaya, hatta maliyeti düşük olsun diye kâğıdın tek tarafına para basılmaya başlandı.
durumun geldiği noktada 1 amerikan doları 4,2 trilyon alman mark'ına eşitti. 1923 yılı itibarıyla aylık enflasyon % 29.500'ü bulmuştu. fiyatlar 4 günden daha kısa sürede 2'ye katlanıyordu. işçiler günde 3 kez ödeme alıyordu. dükkân sahipleri tedarik edecek mal bulamıyordu. bu tarihte "rentenmark" denen yeni bir kur piyasaya çıktı ve mark'tan 12 sıfır atıldı. bu durum para biriminin daha istikrarlı hale gelmesini sağladı ve yavaş yavaş bir toparlanma sürecine girildi.
işte adolf hitler'e ortamı hazırlayan da ne yazık ki bu şartlardı. sonrası ile hepimizce malum...
.jpg)
görselin kaynağı
kasım 1918'de almanya'da cumhuriyet ilan edildi. bir yandan birinci dünya savaşı'nın etkileri, bir yandan
versay antlaşması'na karşı olan tavır, bir yandan da siyon liderlerinin protokolleri adlı yahudi karşıtı yayının etkileri yeterince karışık bir ortam yaratmıştı ülkede. elbette ekonominin de pek parlak durumda olduğu söylenemezdi.
fransa ve ingiltere "borçlarınızı ödeyin" diye bastırdıkça alman hükümeti de sürekli para basmaya başlamıştı. bunun neticesinde kısa süre içerisinde her şeyin fiyatı sürekli olarak birkaç kat katlanıyordu. bir noktadan sonra çocuklar lego yerine para desteleriyle oynamaya, yakacak olarak para kullanılmaya, hatta maliyeti düşük olsun diye kâğıdın tek tarafına para basılmaya başlandı.
durumun geldiği noktada 1 amerikan doları 4,2 trilyon alman mark'ına eşitti. 1923 yılı itibarıyla aylık enflasyon % 29.500'ü bulmuştu. fiyatlar 4 günden daha kısa sürede 2'ye katlanıyordu. işçiler günde 3 kez ödeme alıyordu. dükkân sahipleri tedarik edecek mal bulamıyordu. bu tarihte "rentenmark" denen yeni bir kur piyasaya çıktı ve mark'tan 12 sıfır atıldı. bu durum para biriminin daha istikrarlı hale gelmesini sağladı ve yavaş yavaş bir toparlanma sürecine girildi.
işte adolf hitler'e ortamı hazırlayan da ne yazık ki bu şartlardı. sonrası ile hepimizce malum...
.jpg)
görselin kaynağı
devamını gör...
50.
51.
52.
reichstag'a dikilen sovyet bayrağı.

ikinci dünya savaşının en kült fotoğraflafından biri, berlin muharebesi sırasında yevgeny khaldey tarafından 2 mayıs 1945 günü çekilmiştir.

ikinci dünya savaşının en kült fotoğraflafından biri, berlin muharebesi sırasında yevgeny khaldey tarafından 2 mayıs 1945 günü çekilmiştir.
devamını gör...
53.
korumasına siper olan bir başbakan

1975 yılında bolu’nun gerede ilçesine miting yapmak için giden bülent ecevit'in yolu ilçe girişinde kesilmiş ve konvoyuna taşlarla saldırılmıştır. miting alanına ulaşmasıyla birlikte bu sefer ecevit'in bulunduğu kürsüye ateş açılmış ve sonrasında bu muhteşem kare olay tan tarafından bu şekilde ölümsüzleştirilmiştir. fotoğraf yurtdışı yayınlarda da ciddi anlamda ses getirmiştir.

1975 yılında bolu’nun gerede ilçesine miting yapmak için giden bülent ecevit'in yolu ilçe girişinde kesilmiş ve konvoyuna taşlarla saldırılmıştır. miting alanına ulaşmasıyla birlikte bu sefer ecevit'in bulunduğu kürsüye ateş açılmış ve sonrasında bu muhteşem kare olay tan tarafından bu şekilde ölümsüzleştirilmiştir. fotoğraf yurtdışı yayınlarda da ciddi anlamda ses getirmiştir.
devamını gör...
54.
eski tip tasarrufsuz halojen lambalar vardır ya. sarı ve sıcak olan hani. bunun ısı ve keza ışık yayan tungsten dediğimiz materyalinin lambanın içerisinde u harfine benzer bir şekilde dizilimi vardır.
bu bulduğum fotoğrafta tam anlaşılmıyor ama göstermek gerekirse böyle bir şey.
şimdi ben bunu niye anlattım.
bu tungstene verilmiş olan şekli yüzünden oluşturduğu gölgede de bi güzellik gizlenmiş oluyor.
ey bir buğday tanesi, sen nelere kâdirsin:)
evvel zamanların birinde evde beslememiz için bi keklik çifti hediye edilmişti.
besledik tabii:) buğday ile. ve envai sevdiği ne varsa hepsinden:))
bir gece karanlığında yukarıda bahsi geçen keklikleri ziyaret etme amacıyla daha da yukarıda bahsettiğim tavanda duran lambayı yaktım. bu arkadaşlar günün aydınlık saatlerinde beslenirlerken yem kabındaki buğdaylardan bir tanesini su dolu kasenin içine nasıl başardılarsa bir şekilde ulaştırmışlar. iyi ki ulaştırmışlar:)
sol üstlerde duran lambanın ışığının geliş şekli ile buğdayın şeklinin porselenin dibine düşürdüğü gölgeyi ölümsüzleştirdiğim için hep mutluydum.
çok daha mutluyum:)
bu bulduğum fotoğrafta tam anlaşılmıyor ama göstermek gerekirse böyle bir şey.

şimdi ben bunu niye anlattım.
bu tungstene verilmiş olan şekli yüzünden oluşturduğu gölgede de bi güzellik gizlenmiş oluyor.
ey bir buğday tanesi, sen nelere kâdirsin:)
evvel zamanların birinde evde beslememiz için bi keklik çifti hediye edilmişti.
besledik tabii:) buğday ile. ve envai sevdiği ne varsa hepsinden:))
bir gece karanlığında yukarıda bahsi geçen keklikleri ziyaret etme amacıyla daha da yukarıda bahsettiğim tavanda duran lambayı yaktım. bu arkadaşlar günün aydınlık saatlerinde beslenirlerken yem kabındaki buğdaylardan bir tanesini su dolu kasenin içine nasıl başardılarsa bir şekilde ulaştırmışlar. iyi ki ulaştırmışlar:)
sol üstlerde duran lambanın ışığının geliş şekli ile buğdayın şeklinin porselenin dibine düşürdüğü gölgeyi ölümsüzleştirdiğim için hep mutluydum.
çok daha mutluyum:)

devamını gör...
55.

19 ayda yaklaşık 550 günlük çalışma (ayda bir pazar tatil),
günde yol dahil 14 saatlik çalışma ile yaklaşık 7700 saatten fazla mesai
hergün katedilen gidiş - dönüş 238 km toplam 130.000 km den fazla yol ve enerji sektörüne kazandırılan 12mwh kapasite ile yıllık yaklaşık 100.000 mwh üretim kapasitesi.
grid ile ilk senkron ve gurur anı.
devamını gör...
56.

annesi avcılar tarafından öldürülmüş yavru kutup ayısının annesine sarıldığı bu resmi lennart nilsson svalbard'da çekmiş. bu resim ve aşağıda paylaşacağım fotoğraflar life dergisinde 1947 yılında yayımlanmış. yavru ayı gemide tutulduğu süre zarfında annesinden ayrılmamış, yemek yememiş ve bu pozisyonda bekleyip kalmış.
olayın nasıl geliştiğini de haberdeki fotoğraflardan görebilirsiniz.

devamını gör...
57.
#1633643 numaralı tanımdaki fotoğraf insanoğlunun gaddarlığını nasıl gözler önüne seriyorsa yine konusu kutup ayısı olan bu fotoğrafsa insanda değişik duygular uyandırıyor.

1970'li yıllarda çukçi denizi kıyısında yer alan bir sibirya kasabasında çekilmiş bu fotoğrafta yer alan kişi nikolai machulyak adlı bir dağcı. bu güzel abimiz annesi bir avcı tarafından öldürülen yavru kutup ayısını beslemeye başlıyor ve ona masha adını veriyor. masha'yı beslemeye gittiği seferlerin birinde ise karşısına 300 kiloluk devasa bir kutup ayısı çıkıyor. anlatıldığına göre dağcı abimiz üzerine gelmekte olan büyük ayının ilk başta kendisine saldıracağını düşünerek bayağı tedirgin olmuş. ancak beklenen olmamış. sonrasında masha'da yanına gelip ayaklarına sarınıvermiş. bu muazzam fotoğraf ortaya çıkmış.
şu fotoğrafta ise büyük kutup ayısının onun yanına geldiği ilk an görülüyor;

insanoğlu garip mahlukat. sebep olduğu yıkımı, kanı, göz yaşını ve doymak bilmeyen açlığını düşündüğünüzde kendisinden nefret etmek ve tiksinmek için gerekli olan her şeyi veriyor size. sonra böyle adamlar/kadınlar çıkıyor ortaya ve bir umut var mı acaba diye düşünüyorsunuz. zulmü ve acımasızlığının yanında umudu ayakta tutabilecek şefkati de içinde barındırıyor aslında insanoğlu. hasan hüseyin korkmazgil'in şu dizeleri geldi aklıma şimdi, öylesine sebepsizce;
dostum dostum güzel dostum
bu ne beter çizgidir bu
bu ne çıldırtan denge
yaprak döker biryanımız
bir yanımız bahar bahçe
hah işte mevzu tam olarak böyle. bu iki fotoğrafın anlattığı birbirinden farklı hikâyeler tıpkı korkmazgil'in dizeleri gibi. birinde yaprak döküyoruz. diğerinde bahar bahçe oluveriyor umutlarımız.

1970'li yıllarda çukçi denizi kıyısında yer alan bir sibirya kasabasında çekilmiş bu fotoğrafta yer alan kişi nikolai machulyak adlı bir dağcı. bu güzel abimiz annesi bir avcı tarafından öldürülen yavru kutup ayısını beslemeye başlıyor ve ona masha adını veriyor. masha'yı beslemeye gittiği seferlerin birinde ise karşısına 300 kiloluk devasa bir kutup ayısı çıkıyor. anlatıldığına göre dağcı abimiz üzerine gelmekte olan büyük ayının ilk başta kendisine saldıracağını düşünerek bayağı tedirgin olmuş. ancak beklenen olmamış. sonrasında masha'da yanına gelip ayaklarına sarınıvermiş. bu muazzam fotoğraf ortaya çıkmış.
şu fotoğrafta ise büyük kutup ayısının onun yanına geldiği ilk an görülüyor;

insanoğlu garip mahlukat. sebep olduğu yıkımı, kanı, göz yaşını ve doymak bilmeyen açlığını düşündüğünüzde kendisinden nefret etmek ve tiksinmek için gerekli olan her şeyi veriyor size. sonra böyle adamlar/kadınlar çıkıyor ortaya ve bir umut var mı acaba diye düşünüyorsunuz. zulmü ve acımasızlığının yanında umudu ayakta tutabilecek şefkati de içinde barındırıyor aslında insanoğlu. hasan hüseyin korkmazgil'in şu dizeleri geldi aklıma şimdi, öylesine sebepsizce;
dostum dostum güzel dostum
bu ne beter çizgidir bu
bu ne çıldırtan denge
yaprak döker biryanımız
bir yanımız bahar bahçe
hah işte mevzu tam olarak böyle. bu iki fotoğrafın anlattığı birbirinden farklı hikâyeler tıpkı korkmazgil'in dizeleri gibi. birinde yaprak döküyoruz. diğerinde bahar bahçe oluveriyor umutlarımız.
devamını gör...
58.
hindistan’da yaşanan 1866-1867 yılları arasındaki kıtlıktan çekilmiş bir fotoğraf.

zengin doğal kaynakları olan bir ülke nasıl bu duruma geldi? bu hindistan’da yaşanan bir çok kıtlıktan biri sadece.
olaylar, hindistan’ın ingiliz sömürgesi olmasıyla başlıyor. ingiltere de hindistan’ı yönetmesi için doğu hindistan şirketi’ni görevlendiriyor. şirket sistematik olarak hindistan’ın doğal kaynaklarını sömürmeye başlıyor.
öncelikle tarım ürünlerine el atıyorlar. ingiltere için gerekli ürünlerin tarımı yapılırken, yerel ürünlerin tarımına mani olunuyor. bu arada işsizlik baş gösteriyor. halk demiryolu ve su kanalı inşaatlarında çalışmaya başlıyor. bu inşaatların amacı , hindistan’ı kalkındırmak değil; sömürülen kaynakların daha rahat avrupa’ya ulaştırılmasıydı.
bununla beraber, halk, bazı kesimlerde yüzde 60’a varan vergiler ödemek zorunda kalıyordu. halk vergiyi ödemediği takdirde , tarım için gerekli aletlerine el konulduğundan, yüksek faizle tefecilere borçlanıyordu. halk, yüksek vergileri ödeyebilmek için ürettiği tüm tarım ürünlerini satmaya başladı. doğu hindistan şirketi de bu vergilerle demiryolu ağını geliştirdi, olası isyana karşı güçlü bir ordu kurdu. yani halkın vergisiyle, halka karşı bir güç oluşturuldu.
bu sırada yağışların da azalmasıyla kıtlık baş gösterdi. ingilizler, aç kalan halka karşı sözde gıda yardımı yapmaya başladı. ama şöyle bir sorun vardı: ülkede kast sistemi bulunmaktaydı. kurulan yemekhanelerde, alt sınıfla yemek yemeyi reddeden orta sınıf mensupları evlerinde ölmeye başladı. bilinen 1,5 milyon insanın öldüğü.
bu fotoğrafta da ailesini yamyamlara karşı korumaya çalışan bir baba var.
dönem dönem hindistan’da baş gösteren kıtlık nedeniyle ( 1757-1947arası) 60 milyon insanın öldüğü söylenir.
konuyla ilgili daha kapsamlı bilgi isteyenler için : dergipark.org.tr/tr/downloa...

zengin doğal kaynakları olan bir ülke nasıl bu duruma geldi? bu hindistan’da yaşanan bir çok kıtlıktan biri sadece.
olaylar, hindistan’ın ingiliz sömürgesi olmasıyla başlıyor. ingiltere de hindistan’ı yönetmesi için doğu hindistan şirketi’ni görevlendiriyor. şirket sistematik olarak hindistan’ın doğal kaynaklarını sömürmeye başlıyor.
öncelikle tarım ürünlerine el atıyorlar. ingiltere için gerekli ürünlerin tarımı yapılırken, yerel ürünlerin tarımına mani olunuyor. bu arada işsizlik baş gösteriyor. halk demiryolu ve su kanalı inşaatlarında çalışmaya başlıyor. bu inşaatların amacı , hindistan’ı kalkındırmak değil; sömürülen kaynakların daha rahat avrupa’ya ulaştırılmasıydı.
bununla beraber, halk, bazı kesimlerde yüzde 60’a varan vergiler ödemek zorunda kalıyordu. halk vergiyi ödemediği takdirde , tarım için gerekli aletlerine el konulduğundan, yüksek faizle tefecilere borçlanıyordu. halk, yüksek vergileri ödeyebilmek için ürettiği tüm tarım ürünlerini satmaya başladı. doğu hindistan şirketi de bu vergilerle demiryolu ağını geliştirdi, olası isyana karşı güçlü bir ordu kurdu. yani halkın vergisiyle, halka karşı bir güç oluşturuldu.
bu sırada yağışların da azalmasıyla kıtlık baş gösterdi. ingilizler, aç kalan halka karşı sözde gıda yardımı yapmaya başladı. ama şöyle bir sorun vardı: ülkede kast sistemi bulunmaktaydı. kurulan yemekhanelerde, alt sınıfla yemek yemeyi reddeden orta sınıf mensupları evlerinde ölmeye başladı. bilinen 1,5 milyon insanın öldüğü.
bu fotoğrafta da ailesini yamyamlara karşı korumaya çalışan bir baba var.
dönem dönem hindistan’da baş gösteren kıtlık nedeniyle ( 1757-1947arası) 60 milyon insanın öldüğü söylenir.
konuyla ilgili daha kapsamlı bilgi isteyenler için : dergipark.org.tr/tr/downloa...
devamını gör...
59.
- rahatsız edici olabilir -
stanley forman/ woman falling from fire escape / 1975
boston herald için çalışan stanley forman'a pulitzer ödülü kazandıran bu fotoğraf yangın merdiveninden kaçmaya çalışırken merdivenin çöktüğü an düşen anne ve çocuğu havada yakaladığı an.
rahatsız edici görüntülerin yayınlanıp yayınlanması konusunda süregelen tartışma bugünlere taşınsa da bu fotoğraf en azından o zamanlar "yangın merdivenlerinin daha sağlam ve güvenli" olmasını sağlamış.
stanley forman/ woman falling from fire escape / 1975
boston herald için çalışan stanley forman'a pulitzer ödülü kazandıran bu fotoğraf yangın merdiveninden kaçmaya çalışırken merdivenin çöktüğü an düşen anne ve çocuğu havada yakaladığı an.
rahatsız edici görüntülerin yayınlanıp yayınlanması konusunda süregelen tartışma bugünlere taşınsa da bu fotoğraf en azından o zamanlar "yangın merdivenlerinin daha sağlam ve güvenli" olmasını sağlamış.
devamını gör...
60.

richard drew / falling man*
11 eylül 2001 saldırılarında çekilmiş bu fotoğraf o olaydan aklımızda kalan uçak, yıkılan kuleler, ateş ve duman görüntülerinden farklı olarak bireyin ölümünü gösteren nadir fotoğraflardan.
düşen kişinin kimliği sanırım hala bilinmiyor ancak çatı katındaki bir restoranda çalıştığı düşünülüyor.
devamını gör...