101.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


size bu fotoğrafın hikayesinden bahsetmek istiyorum, yani çocukluk yıllarıma ait güzel anılardan. fotoğrafa bakınca yıkılmış, herhangi bir şeye benzemeyen birkaç ağaç parçası görüyorsunuz ama bir zamanlar o bizim evimizdi. yazları hayvanlar ve tarlaların bakımı için yükseklere çıkardı bizim köy, normal yörüklerden farklı olarak çadır kurmaz onun yerine çardak yaparlardı. bağlarda öyle güzel üzümler olurdu ki, asmalar arasından geçerken yerde basacak boş yer bulamazdınız. tarla beklemeye giden amcamın peşine takılır ben de giderdim. atın üzerinde amcamın önüne oturur, düşmemek için semerin önündeki tahtaya sıkıca tutunurdum. çardağa varana kadar etrafı izlerdim. o kadar heyecan verici gelirdi ki her şey, dümdüz tarla beklemeye gidiyorduk halbuki. çardağa varır varmaz ateş yakardı amcam, üzerine çay suyu koyardı. hatta bazen geceye doğru kuş avlar, pişirir yedirirdi bana da. kuş etini ilk ve tek o zamanlar yemiştim sanırım.

bugün çektim bu fotoğrafı. babam neredeyse bomboş arazide eskiden geçtiği güzergahları kullandı hep. olmayan üzüm bağlarında, olmayan üzüm salkımlarını ezmemek için senelerce bastığı yerlere koydu ayaklarını. arazide tek başına "ben buradayım" deyip, bir zamanlar orada muhteşem bir hayatın olduğunu hatırlatmaya çalışan bir ceviz ağacı var. bir zamanlar toprağı paylaştığı dostlarının hatırasını yaşatmaya çalışan...

ha bir de ineklerimiz var. yazları çıkıp yaylak kültürünü devam ettirmeye çalışıyorlar, bizim gibi yörük olup yörüyemeyenleri utandırmak için.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu ineğin de yetkili hayvan statüsünde olduğunu düşünüp ayrıca fotoğrafını koymayı boynuma borç bildim. arkadaşları sıcaktan kaçarken paşalar gibi güneşleniyordu, umarım ben gittikten sonra nalları havaya dikmemiştir.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

yani bütün fotoğrafların ortak hikayesi, eksiklerle dolu muhteşem bir hayatın izlerini taşıyor olması. bu gece o günleri rüyamda görme umuduyla başımı yastığa koyacağım. geçmiş yolculuğuma eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim.*
devamını gör...
102.
bir fotoğraf, kamuoyunu şekillendirmenin ya da kimi protestoları tetiklemenin kıvılcımı olabilir.

brendyn zachary, bu fotoğrafı kuzey kore'de arirang kitle oyunları adı verilen, çok sayıda oyuncunun kitle halinde katıldığı bir çeşit performans sanatları veya jimnastik gösterilerinin yapıldığı organizasyonda çekmiş.

bir tek bireyin, bazen kalabalığın arasından sıyrılabileceğinin ve kolektiften kurtulabileceğinin fotoğrafı bu. aynı zamanda kuzey kore'de geçen bu oyunların bir ideolojiyi de nasıl temsil ettiğinin de altını çiziyor.

bugün, toplu oyunlar kuzey kore'de düzenli olarak, eski hükümdarların doğum günleri gibi ulusal bayramları kutlamak için yapılıyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
103.
ankarada kaldırımda babamla yürürken giderken kurumuş bir sürü ot arasında ufak bir papatya topluluğu farkettim.amacım onları çekmekti başlangıçta. daha sonra böceği görünce ona odaklandım. keşke etrafını çekseydim diyorum çünkü gerçekten kocaman kuru çalıların ve otların arasında 2 ayakkabı genişliğinde minik bir alandı.yaşamın umudu idi resmen o papatyalar.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
temsili olarak etrafındaki otlar
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

işin ilginç yanı ayak üstü hızlıca çekildi zannedersin stüdyoda ışık ortamında çekildi. örnek foto gibi çıktı.

eski bu arada bu fotoğraf.asus zenfone 2 laser ile çekildi
devamını gör...
104.
güzel bir hikayesi olan bi foto benim için. ben ve en sevdiğim şeylerden 3 tanesi bir arada: kitap, limonlu çay ve yüzüklerim. bu arada her ne kadar metalci damarım olsa da en sevdiğim müzik türü batı klasik müziği'dir. burada da (birkaç sene öncesinin fotosu) muhtemelen öyle bir şeyler dinlerken kitap okuyorumdur. uzak ara en sevdiğim aktivite.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
105.
vivian maier, 1926-2009 yılları arasında yaşamış amerikalı fotoğrafçı. dadılık yaparak yaşardı, izin günlerinde kendini sokaklara atar, sadece o günlerde ve sadece kendisi için fotoğraf çekerdi.

günlerden bir gün (2007'de) şikago kuzeybatı bölgesinin tarihsel kültürüyle ilgili amerikalı emlakçı john maloof, bir müzayededen büyük bir kutu dolusu negatif film satın aldı ve ölümünden iki yıl sonra, çalışmaları uluslararası galerilerde incelenmeye ve sergilenmeye başlanan vivian maier böylelikle keşfedilmiş oldu.

hayatı boyunca dadılık, hizmetçilik yapmış, hiç evlenmemiş, yokluklar içinde anti-sosyal bir hayat sürmüş ve seksen üç yaşında sefalet içinde ölmüş vivian maier'in çektiği bütün fotoğraflar haliyle şikago sokaklarından ve portrelerden, bir de vitrin camlarına ve aynalara yansıyan oto-portrelerinden ibaretti; pek çoğu banyo dahi edilmemiş yaklaşık yüz elli bin fotoğraflık bir görsel hazine.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
106.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
tavşan erkek ve yalnız. köpek dişi. peşinden ayrılmıyor ama telden de dışarı çıkamıyor öbür köpekler saldırır. işte böyle bir aşk haha.
tavşan fena.
devamını gör...
107.
kalabalıklar içinde tek başına ve dimdik.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
nazi mitingi sırasında selam vermeyi reddeden august landmesser, 1931 yılında nazi partisine üye oldu. sonra irma eckler isimli bir yahudi kadına aşık oldu ve evlenmek istedi. nuremberg ırk kanunları kapsamında evlenme isteği geri çevrildi. aşık olduğu kadına yaptığı evlilik teklifi partiden atılmasına neden oldu.

1936'da nazi mitingi sırasında kolunu kaldırmadı, hitler’i selamlamadı. landmesser şehri terk etmeye çalışırken yakalandı ve önce toplama kampına gönderildi ardından hapislerde süründü, cepheye gönderildi. 1944 yılındaki hırvatistan askeri operasyonunda kayıp olarak rapor edildi. bir daha karısını ve ilk çocuğunu göremedi.

irma, ikinci çocuğunu doğurduktan sonra çalışma kampına gönderildi ve 1942 yılında burada katledildi.

hamburg senatosu august ve irma’nın öldüklerini 1951 yılında resmi olarak açıkladı. 1935'te doğan ingrid ve 1937'de doğan irene, hayattaydı ve bir devlet yurduna yerleştirilmişlerdi.

fotoğrafın çekildiği 1936 yılında august landmesser 26 yaşındaydı.
devamını gör...
108.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


iran'da, saçının bir kısmı göründüğü için işkenceyle öldürülen mahsa amini için eylem yapan kadınlar, "saç yoksa günah da yok" diyerek saçlarını kazıttı.

bu fotoğraf, acının, özgürlüğün, isyanın tek karede anlatılabilmesi açısından müthiş bir yaratıcılık örneğidir benim gözümde.

not: mutluolmayıbilenbiri'nin uyarısıyla ek yapmakta fayda var. edith dekyndt'a ait bu eski fotoğraf, iran'daki direnişin sembolü haline geldi.
devamını gör...
109.
sanatçısı edith dekyndt olan bu fotoğraf şu an iranlı kadınların ve tüm zulme uğrayan kadınların simgesi olsa da bu olaylarla bir alakası yoktur. instagramda büyük bir feminizm sayfası bile kadınlar saçlarını kesip ondan bir bayrak yaptı diye paylaşmış. şoklar içerisindeyim. evet çok üzülüyoruz, lanet olsun böyle bir düzene ama yalan yanlış görselleri de keşke insanlar biraz sorgulayıp öyle inansa. evet bu olayda belki bir zararı yok. ama toplumda büyük tepki yaratacak olaylarda yıllarca önce yaşanmış şiddet görselleriyle yeni olmuş bir olayı alevleyip kolay inanan insanların önüne servis ediyorlar. bunun etkilerini the social dilemma belgeselini izleyince daha iyi anladım.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
burda büyük lider atatürk'ü de bir kez daha anmak isterim. kadınlara çağının ilerisinde özgürlükler sunmuş. kadınları da bir insan olarak gören, haklarını ve özgürlüklerini teslim eden başka bir erkek lider daha yok. umarım iranlı ve tüm ortadoğulu kadınlar da bir an önce özgürlüklerine kavuşur. erkeklerin egosu yüzünden hiçbir kadın ölmeyi hak etmiyor.
devamını gör...
110.
"3 mesleğim var, 3 dil biliyorum, 3 yıl boyunca savaştım, 3 çocuğum var, 3 aydır işsizim. ama sadece 1 iş istiyorum"

1930'lar. büyük buhran sonrası iş arayan insanlardan biri. "solo demo"
fotoğraf: getty ımages

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ı. dünya savaşı’nın getirdiği zorluklar, o güne kadar abd'deki ufak tefek birçok şirketi birleşmek zorunda bırakmış, bu savaş sonrası tekellerin oluşmasına neden olmuştu. 1929 yılına gelindiğinde 200 tane holding bütün amerikan ekonomisinin %50’si üzerinde söz sahibi olmuştu. tek bir holdingin bile iflası bir krizin başlı başına nedeni olabilirdi.

başkan hoover yönetiminin liberal ekonomi anlayışının gereği olarak devletin müdahale etmemesini uygun görmesi, 1929 krizine müdahale etmemesi de çok pahalıya mal olmuştu.

dünyada yaşanmış en büyük ekonomik kriz; 1929 büyük buhran kuzey amerika ve avrupa merkezli başlamış, dünyanın geri kalanına da su dalgası gibi yayılmıştı.
daha çok sanayileşmiş ülkeleri vuran kriz nedeniyle, etkilenen birçok ülkede inşaat faaliyetleri durmuş; tarım ürünü fiyatlarındaki %40-60'lık düşüş, çiftçileri ve kırsal bölge nüfusunu perişan etmişti.

new york borsası 1928 yılının başından 1929 yılı ekim ayının başına kadarki dönemde şahlanarak yükseliyorken 3 ekim 1929 tarihinde borsanın ilerlemesi durdu, hatta birkaç büyük holdingin hisse senetleri düştü. bu düşüş 21 ekim günü yabancı yatırımcıların kağıtlarını ellerinden çıkarmalarıyla hızlandı ve “kara perşembe” olarak anılan 24 ekim 1929 perşembe günü borsa dibe vurdu.

amerikan borsasının tepe taklak olmasıyla başlayan bunalım dünyada 50 milyon insanın işsiz kalmasına, yeryüzündeki toplam üretimin %42 oranında ve dünya ticaretinin de %65 oranında azalmasına neden olmuştu.

kaynak
kaynak
kaynak
kaynak
devamını gör...
111.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

dakka'daki buriganga nehrinin kıyısında bir yer; korar ghat'taki bir pil atölyesi.

o zaman 8 yaşında olan sathi'nin böyle simsiyah görünmesinin bir nedeni var. yüzü geri dönüştürülmüş pillerden gelen karbon tozuyla kararmış.

bangladeş'in başkenti dakka'nın içinde ve eteklerinde yüzlerce gayri resmi fabrika ve atölye var. sektörde binlerce kadın ve çocuk istihdam ediliyor. çocuklar, kullanılmış pilleri kırarken, gün boyunca pillerden milyonlarca ince karbon tozu partikülü solurlar.

fotoğrafı çeken şehzad noorani bir belgesel fotoğrafçısıdır. bangladeş'te doğmuş ve pakistan, karaçi'de mülteci olarak büyümüş. şehirli yoksulların ve marjinalleşmiş insanların hayatlarını etkileyen sosyal sorunları belgelemiş, afganistan , ırak, iran, sudan, sri lanka ve bangladeş gibi 70'den fazla ülkede insan kaynaklı ve doğal afetlerden kaynaklanan büyük acil durumları ele almış.

şehzad noorani, national geography all roads photography program tarafından "the children of black dust/kara tozun çocukları" adlı belgeseli ile mansiyon ödülü almıştı.
kaynak
kaynak
devamını gör...
112.
üniversiteye giderken bir zil sesi duydum.etrafa bakındım,sonra bu sarı kızı gördüm *

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
113.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
fransız fotoğrafçı stéphane passet, renkli fotoğrafçılığa öncülük eden * milyoner bankacı albert kahn ile egzotik ülkelere yaptığı seyahatlerden birinde, mogolistan'a gittiğinde açlıktan ölmeye mahkum edilen moğol bir kadını fotoğraflamıştı. kadın, mezarı olacak tahta bir sandık içinde ıssız bir çöle bırakılmıştı. başlangıçta içi su ya da yiyecek dolu kaseler boştu.
kimi zaman bu sandıklar, insanların bulunduğu yerlere yakın konur, insanlar mahkuma yiyecek ve içecek verirler böylece mahkumun ölüme giden yoldaki acılı süreci uzar da uzardı.

fotoğraf, national geographic'te "mongolian prisoner in a box/kutudaki moğol mahkum" başlığı ile 1922 de yayınlandı.

bu bir çeşit canlı canlı gömülme, suçlu kişinin çıkışı olmayan dar ve kapalı bir mekanda kilitlenerek ölüme mahkum edilişidir ve terminolojideki adı "immurement"tir. mahkum açlıktan veya susuzluktan ölür.

fotoğraftaki kadının zina suçuyla cezalandırıldığı iddia edilmişti ama bunun kesin bir kanıtı yok.

kaynak
kaynak
devamını gör...
114.
sadece dikkat çekmek için. başka hiçbir nedenim yok. zaten insanlar neyi neden yaptığımı anlamaya çalışıp beni çok sevimli buluyorlar. yalnız beni de değil, benim durumumda olan bütün kedileri. hatta daha da genelleyebilirim: bütün kedileri.

hiçbir şeyin peşinde değilim. bir insanın geldiğini gördüm ve o yüzden yaptım. çünkü insanlar bunun bir anlamı olduğunu düşünüyor. en az on üç buçuk tane insan fotoğrafımı çekti. bunun olacağını biliyordum. elbette bunu özel alanıma müdahale sayabilirim ama ben bir sokak kedisi olduğum için özel alandan bahsetmek biraz abes kaçacaktır. gerçi insanlar bunu bile sevimli bulabilir.

kuş falan kovalamak peşinde de değilim. avcı olduğum söylenemez. alışkanlık gereği daha çok toplayıcı sayıyorum kendimi. siz buna tembellik de diyebilirsiniz. çöplenmek diye bir şey var. insanların sokaklara benim için bıraktığı şeylerden çöplenmek herhangi bir fiziksel mücadeleye girmekten daha kolay. buna korkaklık da diyebilirsiniz. bir sahne gösterisi gibi düşünün bunu. hayranlarımı mutlu edecek bir performans.

ben bu ağaca sadece dikkat çekmek için çıktım ve istediğimi de aldım. on üç buçuk kişiden sonra bir adam daha çekti fotoğrafımı. o da sevimli olduğumu düşündü, ben onun sevimsiz olduğunu düşünürken. sinirli bir adamdı. hayatla bir derdi olduğu belli. belki de kendini nereye koyacağını bilemiyor bu hayatta. muhtemelen bir yerleri acıyor. buna alışmış gibi. yüzyıllardır biriktirdiği acılar dinmemiş alıştıkça, sadece canının yanmasını doğal bir şey olarak görmeye başlamış.

o benim fotoğrafımı çekti, ben de inadına onunkini. o da başka bir ağacın tepesine çıktı. ağacın tepesinde iki canlı olduk. ben şimdi onun fotoğrafını paylaşacağım bu yazı ile. belki o da benimkini paylaşır başka bir yazıda.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
115.
lewis hine "cotton mill girl", 1908
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

18. yy ve 19. yy’ın başlarında, dokuma ve tekstilin en temel üretim olduğu, amerika'da çocuk işçi çalıştırmanın yasal olduğu dönemler. fabrikalarda, madenlerde çocuk işçiler çalıştırılıyor, çocuklar iş kazalarına uğruyor ve bazen ölüyorlardı.

1904 yılında abd'de çocuk işçilerin hakları için mücadele etmek için ulusal çocuk işçi komitesi kuruldu. kamu oyu yaratmak için ellerindeki kozların belki de en etkilisi bu çocukların gerçek yüzlerini ve içinde bulundukları olumsuz koşuları fotoğraf aracılığıyla göstermekti. lewis hine'ın, bir pamuk işleme fabrikasında çalışan küçük çocuklardan birini; sadie pfeifer'i çektiği bu kare, bu amaca hizmet eden fotoğraflardan yalnızca biri. bu fotoğraf, diğerleriyle birlikte, mevzuat değişikliğine yol açan kampanyanın çok önemlilerinden biri idi. kampanya sonrasındaki 10 yıl içinde çocuk işçi sayısında %50'lik bir azalma oldu.
devamını gör...
116.
pelee yanardağı patladığında bir dakikadan daha az bir süre içinde martinique adasındaki * en büyük şehir st. pierre'in tamamına ulaştı, 30 bin kişi hayatını kaybetti. bu 20. yy'ın en büyük ilk felaketiydi.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
8 mayıs 1902'deki patlamadan günler önce pelee duman çıkarmaya başladığından muhtemel bir felaketi öngören şehrin sakinlerinden bazıları şehri terk etti. felaketin büyüklüğü anlaşıldığında şehri terk etmek için artık çok geç kalınmıştı. başlangıçta, yetkililerin yaptığı paniğe mahal yok uyarıları, gidenleri engellemeye çalışmaları ve gazetelerin şehrin güvende olduğunu yazmaları felaketin boyutlarını katladı.

8 mayıs 1902 günü şehir halkı, mesih’in cennete yükseliş bayramını kutluyordu. yaklaşık 2000 derecelik ısısıyla göğe yükselen mantar bulutu gökyüzünü kapladı, şehrin üzerini aniden sardı ve yok etti.

patlamadan sadece 3 kişi sağ kurtulabildi. biri on yaşındaki bir kız çocuğu; havivra da ıfrile, bir mağaranın içine saklanmıştı ve daha sonra yardıma gelenler tarafından kurtuldu. bir diğeri; léon compère-léandre kendisini kaynar okyanus sularına bıraktı, ağır yaralandı, yanıklar içinde kaldı ama yine de hayatta kaldı. üçüncüsü ise louis-auguste cyparis isimli bir tutuklu idi. bir taş hücredeydi ve hücre kilitliydi, kaçacak hiçbir yeri yoktu.

kaynak
kaynak
devamını gör...
117.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

son sarılma
29 ekim 2013'te, hollanda'da birkaç mühendis, onarmak için dev bir rüzgar türbinine tırmandı. aniden bir kısa devre oluştu ve bu büyük bir yangına neden oldu.
iki mühendisin bulunduğu, 67 metre yükseklikte olan rüzgar türbinindeki yangın; çıkış yolunu tamamen kapadı. yapacakları bir şey yoktu, çaresizce ölümü bekleyeceklerdi...
bir güvenlik kamerası; kazayı ayrıntılı olarak kaydetti ancak herkesin hafızasında kalan tek bir kare vardı...
fotoğrafı yakınlaştırarak, ayakta duran mühendislerin küçük silüetini görmek mümkün.
çıkış yoktu ve endişeli iki insan, son ana kadar kendilerini teselli etmeye çalıştı. sonra içlerinden biri kendini boşluğa atmaya karar verdi, diğer genç ise itfaiyeciler tarafından rüzgar türbininde yanmış halde bulundu.
ı̇ki bireyin sarılma fotoğrafı; hatıra olarak kaldı...
hafızalardan silinmesi; kesinlikle zor bir fotoğraf...
devamını gör...
118.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
buz gibi doğu avrupa'dan ve iskandinavya'dan sıcacık italya'ya göç ederken roma'nın üzerinden uçan yüz binlerce sığırcık kuşu. yaklaşık 4 milyon sığırcık var havada.

roma'ya uğramadan önce şehrin eteklerindeki zeytinliklerde zeytin yemek için dururlar ve sonra roma'ya vardıklarında her şeyi bok yağmuruna tutarlar. malumunuz zeytin yağlıdır ve sığırcık boku romalılar için baş belasıdır.
romalılar her sene başlarına gelen bu belayı savuşturmak için tencere tava çalarak onları korkutmaktan başka hoparlörlerle yırtıcı kuş seslerini yaymaktan eğitimli şahinleri üzerlerine salmaya kadar her yolu denerler ve fakat nafiledir.
devamını gör...
119.
1929'daki büyük buhran esnasında, amerikalı çiftçilerin durumlarına odaklanan bir birim kuruldu; tarımsal güvenlik idaresi, kısa adı (fsa). kurum, bir grup fotoğrafçıyı ülkedeki yoksulluğun boyutunu belgeleyecek, dönemin zor ve yıpratıcı koşullarını ortaya koyacak bir dizi fotoğraf çekmekle görevlendirdi.

proje kapsamında sadece yarısının basıldığı 160.000 kare fotoğraf çekildi. roy stryker ekip başıydı. görevli fotoğrafçılardan her gelen kareyi editörleriyle birlikte titizlikle (!) incelediği söylenebilir ama daha sonradan fotoğraflara yaptığı muamele “insafsızca” olarak değerlendirildi.
bunun nedeni kendi kriterlerine uygun olmayan her negatifi benzersiz bir şekilde imha ettirmesiydi. roy stryker kişisel standardına uymayan bütün negatiflerin üzerinde bir daha kullanılmamaları için delikler açtırarak imha ettiriyordu.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

proje kapsamındaki fotoğrafçılardan biri; ben shah, roy stryker'ın insafsızlığını şöyle ifade ediyordu:
“roy editörlük sürecinde biraz diktatörce davrandı ve çok sayıda fotoğrafımı mahvetti; daha sonra ise bu davranışından vazgeçti. negatifler üzerinde delik açardı. bu karelerden bazıları inanılmaz şekilde değerliydi.”

edwin rosskam da buna benzer şeyler söyledi:
“negatifler üzerinde delikler açmak bence barbarcaydı… bu süreçte bazı çok önemli fotoğrafların imha edildiğine eminim.”

1930'ların amerika'sının sansürlenmiş görüntüleri yani bir ya da birkaç delikle imha edilen fotoğraflar yıllar sonra dijital ortama aktarıldılar ve kongre kütüphanesi'nde arşivlendiler. londra'da o fotoğraflardan oluşan bir sergi düzenlendi. sergide ben shah ve edwin rosskam dışında walker evans, dorothea lange ve russell lee'nin de "delinmiş" fotoğrafları vardı. ilk kez basılan fotoğrafların tamamı zımba ile açılmış bir ya da birden fazla siyah nokta taşıyordu.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kaynak
kaynak
kaynak
devamını gör...
120.
alman askerleri düşman mevzilerini dinliyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

1. dünya savaşı, bugünkü fransız lorraine bölgesi'ndeki batı cephesi. alman ordusunun 1915'te mosel nehri üzerinde stratejik köprüler düzenlediği bölge.

savaşta, doğrudan düşmanı gören siperler, normal piyadelerin ve makinalı tüfekçilerin gizlendiği ve düşmana ateş ettikleri “ateş siperleri” idi. bunun arkasındaki destek hattında, siper duvarının kenarına oyulmuş belki üç dört askerin sığınacağı ve haberleşmeyi sağlayacağı siperler bulunurdu. bunlar "iletişim siperleri", yani dinleme karakolları idi.

fotoğraftaki üç alman askeri devriye geziyor. üzerlerinde savaşın başlangıcında kullanılan standart üniformaları var çünkü henüz 1915'te tüm askeri kıyafetlere uygulanan model uygulaması tamamlanmamış. bu üçlü, bir dinleme devriyesi. askerlerden birinin elinde kulağını dayadığı son derece ilkel bir dinleme cihazı var; bir huni bu.

dinleme hunileri, henüz etkili radarlar olmadığından bir saldırı tehdidi olup olmadığını veya düşmanın yaklaşıp yaklaşmadığını, muhtemel düşman faaliyetlerini tespit etmek için kullanılırdı.

basit metal bir huni, bir süngü ile yere sabitlenmiş, ahşap sapın ucu devriyenin kulağında, çelik kısım toprağın titreşimlerini alıyor, rezonansa giriyor, titreşimi ahşap sap boyunca iletiyor.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"fotoğrafın hikayesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim