ikinci dünya savaşı'nda sovyet ordusunun 1. belarus cephesi adı verilen oluşumunda yer alan 3. şok ordusu. almanya / 4 mayıs 1945 tarihli bir fotoğraf.

şok orduları düşmanı yok etmek üzere özel olarak oluşturulmuş ve diğer birimlerden daha iyi donatılmış birliklerdi. resimdeki kadınlar, bu şok ordularından birinin "sniper" olarak bildiğimiz keskin nişancılarındandı. bu orduda 2000'den fazla kadın sniper olduğu biliniyor.

fotoğrafa önden arkaya doğru baktığımızda ilk sırada başçavuş stepanova, çavuş belousova ve çavuş vinogradova görülüyor. bu 3 kadının toplam 183 kişiyi öldürdüğü onaylanmış durumda.

ikinci sırada teğmen zhibovskaya, çavuş marinkin ve çavuş marenkina var. bu kadınların öldürdüğü kişi sayısı 173.

üçüncü sırada teğmen belobrova, teğmen lobkovsky, teğmen artamonova ve başçavuş zubchenko görülüyor. toplam öldürme 331.

en üst sırada, yani en arkada görülenler ise çavuş obukhova ve çavuş belyakova. bu iki kadının 88 kişiyi öldürdüğü teyit edilmiş durumda.

yani özetle bu fotoğrafa baktığımızda gördüğümüz şey bir yandan 12 kadınken bir yandan da 775 ölüm.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
görselin kaynağı
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

2010 yılının 10 ocak günü haiti’de bir deprem olur. depremin şiddeti 7.0’dır. merkez üssü ülkenin başkenti port-au-prince olan deprem elli bin ile yüz bin arasında insanın ölümüne neden olur ve şehir yerle bir olur. gerçek anlamda şehirde taş üstünde taş kalmaz. insanlar çaresizdir. hayatta kalmayı başaranların sevinecek hiçbir şeyleri yoktur.

bu deprem sonrasını fotoğraflamak için bölgeye gelen danimarkalı fotoğrafçı jan grarup çokça fotoğraf çeker ve hazırladığı bu albümle de 2011 yılında leica oskar barnack award kazanır.

bu depremde ölüme neden olan sadece sarsıntı değildir. polis tarafından öldürülen yağmacılardan tutun da kurtarma çalışmaları esnasında enkaz altında kalan yardımseverlere kadar birçok insan hayatını kaybeder.

haiti aftermath albümündeki fotoğraflardan biridir bu. enkazın ve yıkıntıların üzerinde birbirlerine tutunarak yürüyen bir çift. belli ki gidecek bir yerleri yok. sadece birbirlerine sahipler o bir deklanşörlük zaman diliminde. elbette sonrası meçhul.

ama belli olan bir şey var bu fotoğrafta ve fotoğrafı gördüğüm an bunu düşündüm sadece. atlas silkindiğinde, dünya artık o kadar güvenli ve sabit bir yer olmamaya başladığında, sizi dünyaya bağlayan zemin ayaklarınızın altında hareket etmeye başladığında elini tuttuğunuz kişinin sevgisinin üzerine çıkmak çok zordur.

bir gün jan grarup’a ulaşıp sormak isterim o çifte ne olduğunu bilip bilmediğini. ne cevap vereceğini tahmin ediyorum ama kendimi merak etmekten alamıyorum. bu kadar büyük bir felakete direnmiş bir el ele tutuşma şu an ne haldedir acaba?
devamını gör...
fotoğrafın hikayesi başlığında genelde tarihi görsellerin hikayeleri paylaşılıyor. bu başlıkta kendi fotoğraflarımızın hikayeleri ile birlikte paylaşabiliriz diye düşündüm. en azından ben öyle kullanacağım. fotoğrafını hikayesi ile birlikte paylaşmak isteyenler bana katılabilirler. taşı atıyorum ve başlıyorum.

burada yavrucağım rehberlik ediyordu bana.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ben bu fotoğrafta çok çektim.
siz deyin 10 tane, ben diyeyim 15 tane arkadaşı vardı bu pehlivanın. her biri atlayıp, zıplıyor. ben hangi akla hizmet oraya gitmişim? malum yerde arkelojik çalışma var dediler. ben de tespitçiyim ya, hemen bakıp şıp diye burada bunlar yaşamış diyeceğim. hayır, bakıp bakıp geri döneceğim, ne diye bir telaş girdim içeri hakkikatten bilmiyorum.
küçükken arkelog olma hayalim vardı belki ondan kaynaklanıyor, bir şekilde işlemiş bilinçaltıma. kazılı bir yer gördüm mü, mezar dahi olsun peşine gidiyorum.*
bu çektiğim fotoğraftan on dakika sonra korkudan içime fenalık girdi. meğersem önden yalnızca bu arkadaşı göndermişler arkada ordu olduğunu ben nereden bileyim? en son birinin eli omuzumdaydı. 'çıkarın beni buradan' diye bağırdım. halbuki fotoğrafta görüldüğü üzere ev yapan mütahit modunda, çalışmaları kendi organize ediyormuş gibi bir duruş sergileyen pehlivanımız sessiz sedasız duruyordu. arkadaşları gelince o da coştu. bir de sevilmek istiyorlardı ondan atlıyorlarmış gelenlerin üzerine. beni de sevmişler de ben ne anlarım yavrucaklarım. bu kadar çok insan seveni de ilk defa gördüm, hayret!
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
fine art photography awards 2015’te birincilik ödülü kazanan bu fotoğraf desislava ignatova tarafından çekilmiş.

gün daha yeni ağarmaya başlamışken ve aydınlığı serbest bırakmak için çok da aceleci davranmazken, insan bedenen uyanık gibi ancak ruhen rüya içinde rüyaya düşmüşken, doğa bu kadarı yetmezmiş gibi karla karışık yağmuru bir trajedi sosu olarak insanların üzerine üzerine dökerken döngüsel bir işkenceye dönüşmüş seyahatlerin pençeleri arasında kalan insanlar birer hayalettir.

hem de öyle sevimli olanlardan değil. hani duvarlardan geçebilen ama bacaya sıkışmayı başaran fason hayaletlerden çok farklı. huzursuz hayaletler. dünyada yarım kalmış işleri olan ve öteki dünyaya iş götürmeyi sevmeyen hayaletler. bir yöne baktıkları belli ama görmedikleri de o kadar aşikar ki insan bakmasalar daha iyi olur mu acaba, diye düşünmeden edemiyor bazen.

pencerenin verdiği korunaklı ancak kırılgan güvenlik duygusu ile yolculuk esnasında gözlerinin önünden kayıp geçen görüntülere bütün eksiklerini iliştiriyor bu insanlar içlerinde bir tamamlanma özlemi. ve biz stefan zweig sayesinde biliyoruz ki “sadece paramparça olan bilir, tamamlanmanın özlemini.

unutmadan yazayım bu fotoğrafın adı “ghostly”.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
sony world photography awards’da 2021 yılında rusya federasyonunda ulusal ödül kazanan evgeniy ivanov fotoğrafıdır.

ben insanlar içindeyken yalnız kalmayı her zamna tercih ederim. yani büyük bir şehrin içinde olup insanlardan uzakta olmak benim inziva anlayışımdır. ama bu fotoğraf bana daha önce gördüğü bazı sanat eserlerini hatırlattı ve şu an bu fotoğrafın içinde olmayı çok isterdim.

eve ulaşım mümkün değil. dolayısıyla evin kendinden başka kimseyle bağlantısı yok. tam olması gerektiği gibi. ne daha fazla ne de daha az. tepeler sadece bir arkadaş olarak orada bulunmuyor. yeni yapmış karın kokusunu üzerlerine almış olan tepeler aynı zamanda bir koruma da oluşturuyor ev için. doğanın münzevi insana yardım ve yataklık yapması gibi.

evden çok da uzak olmayan çitlerle çevrilmiş şey karlara eriyene kadar bir bahçe diye nitelenemez. o karın verdiği hayal gücü sayesinde her şeye benzetilebilir. tablolarla dolu boş bir beyaz duvara mesela ya da taze ölmüş süper kahraman mezarlarına ya da herhangi başka bir şeye.

her şey kar altında kaldığında ve dev bir sahnede tek bir ev varsa yıldız tozu kaçınılmazdır.
devamını gör...
amber bracken the new york times için çektiği bu fotoğrafla 1922'de yılın dünya basın fotoğrafı ödülünü (2022 world press photo contest) kazandı.

amber bracken fotoğrafta, kanada'nın ailelerinden zorla kopartılan ve korkunç fiziksel istismar, tecavüz, yetersiz beslenmeye maruz bırakılan yerli çocukları asimile etmek için kültürel soykırım politikası çerçevesinde kurduğu okullardan birinin; british columbia'daki kamloops kızılderili konut okulu'nun altından çıkartılan 215 çocuğun cesedine gönderme yapar.

1978'ye kadar faaliyetine devam eden bu okullar(!) 1840'ta kuruldu ve kilise tarafından tarafından yönetiliyordu. çocuklara uygulanan insanlık dışı muameleler belgelerle tespit edildi. 2008 yılında, kanada hükümeti sistem için resmi olarak özür diledi, 2015'te "kültürel soykırım" olarak tanındı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

cebimde azıcık para vardı.
baktım kahvelerde ucuza ristretto diye bir şey var.
alayım da sigarayla içeyim dedim. ulan senin neyine böyle kahveler?
menengiçden öte kahve, çaydan öte sıcak içecek bilmeyen adamsın sen.

bir geldi ki hay ga. kuşa versen 1 yudumda bitirir.
bir de dudak payı bırakmışlar...

üzülmüştüm baya bir insanı da güldürmüştüm hehe.
devamını gör...
bir kaç yazar arkadaş fotoğraflarımın hikayesi olup olmadığını sordu bende şuan beni çok etkileyen logom haline dönüşen fotoğrafımı anlatmaya karar verdim.
fotoğrafımı bursa muradiye medresesinde çektim. bir grubu bu bölgeyi dolaştırırken o an kapıda ağaç detay yansıması dikkatimi çekti

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

sonra dışarısı serin ve yağışlı olduğu için içerideki ısıdan yararlanmak için cam sensörlü kapıya yapışan malum kediyi gördüm ters ışıktan silüet halini alan kedinin arkasında kuru ağaç dalı çizgiler oluşturuyordu. yine medrese dış taç kapı doğal çerçeve deklanşöre bastım.
fotoğraftan sonra görevlilere sordum içeri almak konusunu. hayır dediler gerek yok o buranın kadrolu kedisi yemek yemek için aynı saatlerde gelir. asıl yeri kedili tekke size biraz kızdı eğilmeniz ona sokulmanız ama camdan yanınıza geçemeyişine. ayrıca yağmurlu havalarda genelde gelmez bugün gelmesine bizde şaşırdık. daha sonra aynı mekanda farklı fotoğraflar çektim indirdikçe bu hikayeye ekleyeceğim. benim için o alan hep güzel karelerin olduğu bursa'nın en fazla gittiğim ve sevdiğim mekanı haline gelir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bu aynı medreseden kabe örtüsü ve yansıma
devamını gör...
bana da çok soran oldu fotoların hikayesini geçen akşam beyaz erkek kafası ve wallpaperdaki turuncu sözlük logosu gözümü ağrıttığı için bunu koydum umarım biraz olsun meraklı zihinlere yardımcı olabilmişimdir.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
babamın 10 sene önce sitenin girişine ektiği gül fidesi. her yıl bu zamanlarda açar, o da annemle bana birer tane koparıp getirirdi. bu sefer kıyamamış herhalde ben de kıyamadım.
devamını gör...
fotoğrafçı mısın diye sorarlar hobiden öteye gitmediğini ama yıllarımı verdiğimi söylerim.
itiraftır altta ki fotoğraf ile birlikte ilk ve son kez profesyonel oldum.
fotoğraftaki arkadaşım bu fotoğraf için dondurma ısmarlamıştı.
seslendirme yapan arkadaşımın albüm kapağı da hatta albüm adının şiiri de benden çıktı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

altta ki şiir bendenizin acemilik yıllarına ait.
o hikaye ayrı bir konu tabi

iğde gözlerinden ışık kaçır heceye
ve perişan iken çizilmekten yanak
yanarken oduna ihtiyacı olmayan od

içinden akan ince sızıya
sevmek diyebiliyorsak eğer
sevdadan değil sadece
yaktırır kıvılcımı hasret
emina

emina şimdi çok uzaklarda
fabrika dumanlarının renkleri fırlattığı
düşlerimin en kurağında göz yaşlarımı saldığım
bereketinde yüzüm kaç hasrete nadas
ve feri çekilmiş kaç mil sürersin göze
rengi hep sulari

yada kirpikler neden hep yosun bağlar
hayat neden hep bulanık
sen gideli düşlerim
neden hep ayrılıktan sıyrılamıyor
neden
neden
neden
özledim net cümle bu muydu?

ama çalkalandıkça her şey
kelimeler yıpratıyor
bu kadar eğik bükük
yaşlı konuşmam bundan
hıçkırıklar adres soruyor
feryat dağa yaslı
yankısında bir emina türküsü

zülfün kement etmişte yar
beni çeker bu yara yar
bir köprü kurmuşsun da yar
üstünden geçmişim ayaklar yara yar

ve emina bilki sen duymazsan
hasret türküsünü ülkende
yarına çocuklar dinleyecek
anneler mendilinde hasreti
hep bu türküyle
sıkacak asker oğulları ardına
devamını gör...
ralph pace, monterey, california'da yaşayan ve serbest çalışan bir su altı ve çevre fotoğrafçısı. meraklı bir deniz aslanını abd'deki breakwater dalış sahasında bir yüz maskesine doğru yüzerken görüntülemiş.

covıd-19'un yüzümüze takmaya mecbur bıraktığı maskeler şuursuzca çevreye saçıldı. bbc'ye göre pandemi boyunca her ay yaklaşık 129 milyar tek kullanımlık yüz maskesi ve 65 milyar atılabilir eldiven kullanıldı. zaten her yıl okyanusları sekiz milyon ton plastikle kirletiyoruz, maskeler de buna epeyce katkı sağladı.

maskeler de dahil balıklar ve diğer hayvanlar denizlere ve okyanuslara karışan plastikleri yiyor. dünya hayvanları koruma derneği'ne göre, her yıl yaklaşık 136.000 fok, deniz aslanı ve balina plastikler nedeniyle ölüyor.

ralph pace, bu fotoğrafla 2021 world photo contest'e katılmıştı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
grover krantz, bir öğretmen aynı zamanda antropolojistti. uzunca süre çektiği pankreas kanseri sebebiyle 2002 yılında hayatını kaybetti. evrimsel antropoloji ve primatoloji alanındaki araştırmalarının yanı sıra bir hayvansever olan krantz, ölümünden sonra kardeşine bıraktığı vasiyet ile bedeninin smithsonian bilim kuruluşu’na bağışlanmasını istemişti.

"tüm hayatım boyunca öğretmenlik yaptım. sanırım buna öldükten sonra da devam edebilirim. o nedenle bedenimi, bilimsel araştırmalarda kullanmak üzere bağışlamamda bir sakınca yok"

krantz öldükten sonra cenaze töreni yapılmadı, bedeni adli tıpta cesetlerin çürümeleri üzerine araştırmalarda kullanıldı. iskeleti ise çok sevdiği köpeğinin iskeleti ile beraber ulusal doğa tarih müzesi’nde bir kabin içinde sergileniyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
neredeyse 3 senedir gözlük kabımda duran fotoğrafı görüyorsunuz şuan. muhtemelen üniversitede bir yürüyüşte veya programda yakama astığım, şehidimize ait bir fotoğraf.
fotoğrafın hikayesi yok, utancımdan başımı eğdiren bir ağırlığı var sadece. söylemeye utanıyorum ama unutmuşum şehit olduğunu, "bu kim? bunu buraya neden koymuşum?" diye sorguladım bir süre.

illa bir hikaye yazacaksak eğer; bu fotoğrafta yarım kalan bir hayat ve onlarca hayal var. belki de babasız kalan evlatlar, evlatsız kalan ana-baba ve yoldaşsız kalan bir eş var. söylenmeyen sözler, pişmanlıklarla dolu davranışlar var. 1'in aslında çok büyük bir sayı olduğunu gösteren bir acı var. ayrıca o zamanlar anısına saygısızlık olmasın diye atmaya kıyamadığım fotoğraf, bugün "bu kim?" diye düşündüğüm bir duruma evrildiğinden, kendime olan kırgınlığım var.

ruhu şad olsun.



kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
elimde olmayan analitik bir beyne sahip olmam nedeniyle bana sökmeyen durumdur.
görünenin arkasını görme merak ve yeteneğine sahip bir insanım.
hikayesinin arka planını bilmediğim uyanık bir fotoğrafçının sunduğu gerçekliğe gözü kapalı atlayacak biri değilim. binlerce hatalı algıyı ve ardındaki orjinal durumu görmüş bir insanım.
fotoğrafçı yada belgeselci benden daha zeki değil.
size de tavsiyem daima eleştirel ve analitik bakış açısına sahip olun.
devamını gör...
entel zımbırtısı.
tarihe taniklik etmis duvarin hüzünçlü sari cizgileri, memeler gibi baş kaldırmis sekilde betondan cikan cicek .... bla bla bla.

arkadasimla beraberim hatira kalsin diye foto cekerim ne gerek vae ntv'ye program yapar gibi salak salak seylerin.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
biraz garip bir durum, bakanlar burda sadece çöp dolu bir poşet ve su şişeleri görüyor. ben ise poşete sığdırılmış bir 6 yıl.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
judas’ın öpücüğü

inanışa göre, hz. isa'nın 12 havarisinden biri olan judas / yahuda, romalı askerlere isa'yı kalabalık bir meydanda yanına gidip yanağına kondurduğu bir öpücükle ele verir.

bu fotografda, ölmek üzere olan bir boğa ile onun yetiştiricisini görüyoruz.

bebekliğinden beri ona göz kulak olan insan onu boğa güreşi için sattı. arenada kanlar içinde dehşete kapılan boğa arkadaşını tanıdı ve merhamet istedi.

o ise sadece bir öpücük verdi.

ispanyol medyası bu fotografa judas'ın öpücüğü adını verdi.
devamını gör...
hikayeyi siz yazın,bekliyorum.fotoğrafı bugün akşam çektim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
100.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

david 'chim' seymour, magnum photos'un kurucularından biri. özel muhabir olarak unicef tarafından bazı avrupa ülkesindeki çocuklar hakkında araştırma yapmak üzere gönderilmişti. 1948 yılında, 2. dünya savaşı'nın simgelerinden biri olacak, varşova’da bir okulda, 8 yaşındaki tereska'nın kara tahta önündeki fotoğrafını çekti.

savaştan sağ kurtulan ve fakat evsiz ve yetim ve sefil kalan 13 milyon çocuktan biri olan tereska, tahtaya bir yandan öğretmeninin kendisine söylediği şeyi; bir "ev"i çizerken diğer yandan david 'chim' seymour'un objektifine korku dolu gözlerle bakıyordu.

katolik bir aileden gelen tereska adwentowska, varşova ayaklanması sırasında, gestapo tarafından varşova karargahında tutulan ve ağır işkenceler gören polonya yeraltı devleti direnişi'nde aktivist jan klemens'in iki kızından biriydi.

varşova bombalandığında evi yıkılan tereska, sığındığı büyükannesi de vurulunca, ablasıyla birlikte kaçmaya devam ederken başının sol tarafına büyük bir şarapnel parçası isabet etti. üç haftada, 40 mil uzaklıktaki bir köye vardıklarında fiziksel ve zihinsel durumu kötüleşti.

1954 yılında akıl hastanesine gönderildi. sigara ve alkol bağımlısı bir genç oldu. 1960'lı yılların ortalarında, başka bir hastadan çaldığı bir parça sosisle boğulduğu 1978 yılına kadar tworki akıl hastanesinde yaşadı.

david 'chim' seymour, fotoğrafın altına şu notu düşmüştü:
“çocukların yaraları tamamen dışa dönük değildir... yıllarca süren kederin zihinde yarattığı kişilerin iyileşmesi yıllar alacak.”


kaynak
kaynak
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"fotoğrafın hikayesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim