hiç aşık olmamış birine aşkı anlat
başlık "düz adam" tarafından 27.08.2024 17:17 tarihinde açılmıştır.
21.
hani nadir bulunan bir çiçeği bulmak için uzun bir yolculuk yapmaya hazırlandın diyelim. günler, aylar süren bir yolculuktan sonra o çiçeği buldun ve çok mutlusun.
işte bundan sonrası asıl mesele. ya çiçeği suya koyacaksın yaşayacak, ya elinde solacak ya da yaşatıp bir yere ekeceksin, çiçek vermeye devam edecek.
yine zorlu bir sınav yani.
ama değer mi? değer güzel insan değer.
işte bundan sonrası asıl mesele. ya çiçeği suya koyacaksın yaşayacak, ya elinde solacak ya da yaşatıp bir yere ekeceksin, çiçek vermeye devam edecek.
yine zorlu bir sınav yani.
ama değer mi? değer güzel insan değer.
devamını gör...
22.
devamını gör...
23.
küçükken misafirlikte bir şeker yersin ve her bayram o şekeri beklersin arada denk gelir çok mutlu olursun cebine birkaç tane koyarsın ama fazla koyamazsın laf olur gören olur söz olur hem içine oturur çok aldığın için kendi kendine kızarsın.
gün gelir o şekerden alınır koyarlar önüne sen de bir oturuşta yersin bir mide bulantısı karın ağrısı keşke yemeseydim bir daha yemeyeceğim söz dersin kendi kendine.
bundan böyle o şekeri çok sevsen de temkinli yaklaşırsın az yersin kalanını saklar gün gün tüketirsin bitmesin diye hep birer birer..
işte böyle bir şey aşk.
çoğu zarar azı karar. hep o ilk yediğindeki hazzı ararsın. ama hiç o tadı vermez.
nostaljidir aşk.
gün gelir o şekerden alınır koyarlar önüne sen de bir oturuşta yersin bir mide bulantısı karın ağrısı keşke yemeseydim bir daha yemeyeceğim söz dersin kendi kendine.
bundan böyle o şekeri çok sevsen de temkinli yaklaşırsın az yersin kalanını saklar gün gün tüketirsin bitmesin diye hep birer birer..
işte böyle bir şey aşk.
çoğu zarar azı karar. hep o ilk yediğindeki hazzı ararsın. ama hiç o tadı vermez.
nostaljidir aşk.
devamını gör...
24.
renkleri hiç görmemiş birine gökkuşağını anlatmaya benzer.
devamını gör...
25.
askin mutluluk verici bir sey oldugunu dusunmuyorum. boyle bulutlarin ustu midede kelebekler falan. kan vahset tutku gozyasi anasini. aci vermesini bile seviyorsun vazgecemiyorsun. benim ask tanimim bu gerci. bu isin duayeni degiliz. ama herkesce kabul gorcek bisey soylucek olursam nefret ettigin seyleri yapmaya baslamak ve sevmek diyebilirim..
devamını gör...
26.
anlamaz. emmioğlu bane anlatırdı ,anlamazdım. sonra bir bayan beni yakmaya başladı. onu hep görmek istedim ve görünce de öldüm. onumla geleceğe yönelik hayaller kurmaya başladım. bundan malum bayan da dahil kimsenin haberi yok. 6 ay sonra anladım ki bu dıygu aşkmış.
tabiki sonuç, diğer pilatomiklerle birlikte zangin erkeğin yatağına gitti.
tabiki sonuç, diğer pilatomiklerle birlikte zangin erkeğin yatağına gitti.
devamını gör...
27.
(bkz: renk vermez sana)
devamını gör...
28.
elde edebildiğinde cennet, elde edemediğinde zindan.
devamını gör...
29.
güzel bir şey ya. tatmanı isterdim (kuzum inan hiç beklemediğin anda oluyor) bak karşılıksız olsa bile tatmanı isterdim, neden?
hiç tanımadığın, varlığından dahi haberinin olmadığın biri geliyor ve senin her şeyin oluyor.
gecen oluyor, gündüzün oluyor
özün oluyor, sözün oluyor
dervişsin, fikrin o, zikrin o
her şeyi onunla bağdaştırıyorsun
seçtiğin tek algı onunla ilgili şeyler
daha önce asla fark etmediğin, belki de gözünün önünde olup da görmediğin şeylerin onunla bir ilgisi varsa görmeye başlıyorsun o şeyleri.
neşen o
üzüntün o
heyecanın o
durağanlığın o
ağzından çıkacak tek kelime senin bütün ruh halini etkiliyor. bu kısmı biraz acziyet gibi görünebilir ama güzel bir acziyet.
aşk biraz da aciz olmak, teslim olmak, evet acizsin, ona ihtiyacın var.
hiç tanımadığın, varlığından dahi haberinin olmadığın biri geliyor ve senin her şeyin oluyor.
gecen oluyor, gündüzün oluyor
özün oluyor, sözün oluyor
dervişsin, fikrin o, zikrin o
her şeyi onunla bağdaştırıyorsun
seçtiğin tek algı onunla ilgili şeyler
daha önce asla fark etmediğin, belki de gözünün önünde olup da görmediğin şeylerin onunla bir ilgisi varsa görmeye başlıyorsun o şeyleri.
neşen o
üzüntün o
heyecanın o
durağanlığın o
ağzından çıkacak tek kelime senin bütün ruh halini etkiliyor. bu kısmı biraz acziyet gibi görünebilir ama güzel bir acziyet.
aşk biraz da aciz olmak, teslim olmak, evet acizsin, ona ihtiyacın var.
devamını gör...
30.
anlatın da biz de öğrenelim bu aşk neymiş.
devamını gör...
31.
32.
lan bu çok saçma, silkseler yapmam dediğin şeyleri yapıyorsan, mantık şalterini indirip kendine en tezat adama büründüysen, sanki bedenini başkası kontrol ediyor gibi hissediyorsan aşık olmuşsundur.
yapacak hiçbir şeyi yoksa bile oturup 49 kere izlediği filmi 50.ye izlemeyi tercih edip yine de o müzeye gitmeyecek adam kendini müze gezerken bulabilir.
arkadaşına olduğunda kendi gidemiyor mu, sen yokken nasıl gidiyordu hergün diyen mantığın sana gelince ters yönde koşuyorsa, okulundan işinden alıp eve götürüyorsan sana bunu yaptıran aşktır.
güncel hayatta saçma bulduğun, annen sana söylediğinde çocuk mu tembihliyor kaç yaşıma geldim diye düşündüğün aç kalma, kalın giyin, eve gidince ara, geç oldu eve git gibi talimatlar serisini sen de söyler olduysan ve hâlâ bir ebeveyn değilsen söylediğin evladın değil aşık olduğundur.
ulan şunun için o yol çekilir mi diyen adamdan, 5 dakika görmek için bilmemkaç aktarmayla ayakta 2 saat yolculuk yapan birine dönüştüysen yine aşkın esaretindendir.
normalde telefonda çok konuşan biri değilken, aramaların bir gereklilikten doğan 1-2 dakikalık görüşmelerken, telefonda alakasız bir sürü şeyden saatlerce konuştuğun o tek kişi seni aşkla büyüleyendir. sabah uyandığında ilk işin telefona bakıp yazmış mı diye kontrol etmekse, aranız kötüyken elinde telefon durduk yere sosyal medyalara girip yazmış mı diye kontrol ederek boş boş bekleten şey aşktır.
fırlama biri bile olsan yolda başka kadınlara bakmamaya çalışıyorsan, en genç yaşında biyolojine doğana aykırı bir savaşa kalkıştıysan bu çok ahlaklı olduğundan değil genellikle ona kıyamadığından olur. aşk, o yanında değilken bile onun haklarını gözeten bir gardiyan olur.
bazen de zaman ilerler, sen zamanla beraber ilerleyemezsin. takılı kalmış ve kapanmayan bir internet sekmesi gibi. olur olmaz bir yerde denk gelinen bir şarkı, rastgele çevirdiğin televizyon kanalında denk gelen bir film, birden montunun cebinden çıkan çünkü atmaya kıyamadığın ve cebinde yıllardır taşıdığın gözyaşını sildiği bir mendil, markette alışveriş yaparken karşına çıkan onun en sevdiği çikolata sana zamanda yolculuk yaptırır, sadece sana. kimse farketmez, kimse bilmez.
yapacak hiçbir şeyi yoksa bile oturup 49 kere izlediği filmi 50.ye izlemeyi tercih edip yine de o müzeye gitmeyecek adam kendini müze gezerken bulabilir.
arkadaşına olduğunda kendi gidemiyor mu, sen yokken nasıl gidiyordu hergün diyen mantığın sana gelince ters yönde koşuyorsa, okulundan işinden alıp eve götürüyorsan sana bunu yaptıran aşktır.
güncel hayatta saçma bulduğun, annen sana söylediğinde çocuk mu tembihliyor kaç yaşıma geldim diye düşündüğün aç kalma, kalın giyin, eve gidince ara, geç oldu eve git gibi talimatlar serisini sen de söyler olduysan ve hâlâ bir ebeveyn değilsen söylediğin evladın değil aşık olduğundur.
ulan şunun için o yol çekilir mi diyen adamdan, 5 dakika görmek için bilmemkaç aktarmayla ayakta 2 saat yolculuk yapan birine dönüştüysen yine aşkın esaretindendir.
normalde telefonda çok konuşan biri değilken, aramaların bir gereklilikten doğan 1-2 dakikalık görüşmelerken, telefonda alakasız bir sürü şeyden saatlerce konuştuğun o tek kişi seni aşkla büyüleyendir. sabah uyandığında ilk işin telefona bakıp yazmış mı diye kontrol etmekse, aranız kötüyken elinde telefon durduk yere sosyal medyalara girip yazmış mı diye kontrol ederek boş boş bekleten şey aşktır.
fırlama biri bile olsan yolda başka kadınlara bakmamaya çalışıyorsan, en genç yaşında biyolojine doğana aykırı bir savaşa kalkıştıysan bu çok ahlaklı olduğundan değil genellikle ona kıyamadığından olur. aşk, o yanında değilken bile onun haklarını gözeten bir gardiyan olur.
bazen de zaman ilerler, sen zamanla beraber ilerleyemezsin. takılı kalmış ve kapanmayan bir internet sekmesi gibi. olur olmaz bir yerde denk gelinen bir şarkı, rastgele çevirdiğin televizyon kanalında denk gelen bir film, birden montunun cebinden çıkan çünkü atmaya kıyamadığın ve cebinde yıllardır taşıdığın gözyaşını sildiği bir mendil, markette alışveriş yaparken karşına çıkan onun en sevdiği çikolata sana zamanda yolculuk yaptırır, sadece sana. kimse farketmez, kimse bilmez.
devamını gör...
33.
salak oluyorsun .
osursa anlam çıkarıyorsun.
saçma sapan bir şey yapmayın.
osursa anlam çıkarıyorsun.
saçma sapan bir şey yapmayın.
devamını gör...
34.
aşk mı dedin? hah! sanki bir bok sineği ve bir bok parçası arasındaki o iğrenç, yapışkan ilişki. sineğin o leş gibi kokuya duyduğu saplantılı çekim, boka yapışıp kalması... işte aşk da tam olarak bu. mideni bulandıran, seni aptallaştıran, kendini kaybetmene neden olan bir tür bağımlılık.
ya da şöyle düşün: bir lağım çukurunda yüzen iki devasa hamam böceği. birbirlerine o kadar aşıklar ki, o pisliğin içinde dans edip duruyorlar. etraflarındaki iğrençliğe aldırmadan, sadece birbirlerine odaklanmışlar. işte aşk, seni gerçeklerden koparıp iğrenç bir fantezi dünyasına hapseden bir zehir.
bir de şu var: iki sümüklü salyangoz düşün. yapış yapış, sümükleriyle birbirlerine bağlanmışlar. o kadar yavaş ve o kadar aptallar ki, bir yaprak bile onları alt edebilir. işte aşk, seni güçsüzleştiren, aptallaştıran ve savunmasız bırakan bir lanet.
kısacası aşk, iğrenç, komik ve acınası bir şey. seni aptallaştıran, mideni bulandıran ve hayatını cehenneme çeviren bir tür hastalık. sakın bulaşma! unutma, gönül bu ota da konar boka da...
ya da şöyle düşün: bir lağım çukurunda yüzen iki devasa hamam böceği. birbirlerine o kadar aşıklar ki, o pisliğin içinde dans edip duruyorlar. etraflarındaki iğrençliğe aldırmadan, sadece birbirlerine odaklanmışlar. işte aşk, seni gerçeklerden koparıp iğrenç bir fantezi dünyasına hapseden bir zehir.
bir de şu var: iki sümüklü salyangoz düşün. yapış yapış, sümükleriyle birbirlerine bağlanmışlar. o kadar yavaş ve o kadar aptallar ki, bir yaprak bile onları alt edebilir. işte aşk, seni güçsüzleştiren, aptallaştıran ve savunmasız bırakan bir lanet.
kısacası aşk, iğrenç, komik ve acınası bir şey. seni aptallaştıran, mideni bulandıran ve hayatını cehenneme çeviren bir tür hastalık. sakın bulaşma! unutma, gönül bu ota da konar boka da...
devamını gör...
35.
tüm tezatları içinde barındıran, eşsiz bir çalkantı hali. bir noktada, altının üstünden daha iyi olmadığını iddia edecek kadar pervasız, yokluğunda nefes alınamayacak kadar masum ve bir o kadar alımlı.
şanslı insanları ömründe 1 kez vurur.
şanslı olanlara kendini unutturur.
şanslı insanları ömründe 1 kez vurur.
şanslı olanlara kendini unutturur.
devamını gör...
36.
renkler vardı gülfem. şaka lan şaka deli işi.
renkler hala var gülfem. sarı ve lacivert. ciddili.
renkler hala var gülfem. sarı ve lacivert. ciddili.
devamını gör...
37.
anlatılmaz mı anlatılır. ama anlatılmakla anlaşılır mı işte orası şüpheli. çünkü aşk, ancak yaşanılan ve yaşanılanın sadece kendisinin 'öyle sandığı' bir şey. ortak yönleri de olmakla birlikte, her aşk aslında yaşayanlarına özel bir duygudurum. nazım'ın aşkları ile ahmed arif'i düşünün. ki ikisi de şair üstelik. ikisi de komünist.. sanki çok benzerler gibi değil mi..
demem o ki, o iki büyük duygu ve anlatı ustasının bile çok farklı yaşadığı aşk, birbirine benzemiyorken.. kim kime aşkın ne/nasıl bir şey olduğunu doğru ve yeterli biçimde anlatabilir.
demem o ki, o iki büyük duygu ve anlatı ustasının bile çok farklı yaşadığı aşk, birbirine benzemiyorken.. kim kime aşkın ne/nasıl bir şey olduğunu doğru ve yeterli biçimde anlatabilir.
devamını gör...
38.
39.
bir belgeselde uyuşturucu bağımlılarını dinlemiştim. aydınlanma yaşadım. dedim ki aşk işte bu.
önce bir kereden bir şey olmaz deyip hayatına alıyorsun. ayağın yere değmiyor bir süre . herşey iyi . vücudun da hala çok tepki vermiyor. bir zaman sonra zehrin etkisi gösteriyor kendini. anksiyete, sinir krizi, depresyon, kıskançlık, sonu görememe, sonra tedaviye başlıyorsun. o yaşadıkların hayal mayal hastalık hali olarak kalıyor aklında.
haaa malesef iyileşemeyen var. onlar da altın vuruşla (imzayla) başka bir dünya kapısına girip değişik şekillerde tadıyor ölümcül aşkı.
önce bir kereden bir şey olmaz deyip hayatına alıyorsun. ayağın yere değmiyor bir süre . herşey iyi . vücudun da hala çok tepki vermiyor. bir zaman sonra zehrin etkisi gösteriyor kendini. anksiyete, sinir krizi, depresyon, kıskançlık, sonu görememe, sonra tedaviye başlıyorsun. o yaşadıkların hayal mayal hastalık hali olarak kalıyor aklında.
haaa malesef iyileşemeyen var. onlar da altın vuruşla (imzayla) başka bir dünya kapısına girip değişik şekillerde tadıyor ölümcül aşkı.
devamını gör...
40.
robert sternbergin üçgen aşk teorisine göre yakınlık, bağlılık ve tutkunun değişken oranlı kesişimidir.
devamını gör...