ikili ilişkilerde sık yapılan hatalar

ilişkiye üçüncü kişileri dahil etmek. yapmayın bunu kardeşim. kendinizi, kendiniz kurtarın. anneniz, babanız, eşiniz, dostunuz o insanla birebir diyaloğa girmiyor. o insanı son tahlilde tanıyan birey yine sizsiniz. sorunu çözecek olan da, dolayısıyla yine siz olacaksınız, olmalısınız da. şayet olamıyorsanız; kutsal sona ilerlersiniz. bitti.

ödün vermek. bir insan sizin yanınızda kalsın diye lütfen kendinizden ödün vermeyin. kalmak isteyen zaten yolunu bulur yanınızda kalır.

fındık kabuğunu doldurmayacak meselelerden dolayı olay çıkarmak. bir de ölümcül cinsinden yanlış kişi tercihidir. özellikle de kadınlar yapar bunu. belalı tiplerle takılıp adalet çığlıkları eşliğinde algıcılık yaparlar bir de. takılmayacaksın bu tiplerle. bu kadar açık ve net.

kişisel alanların ihlali.

sürekli karşısındakinin de kendi gibi olduğunu düşünmek ve buna göre davranmak olabilir. onun ayrı bir kişiliği olduğunu bu nedenle bize veya olaylara karşı beklediğimizden farklı şekillerde tepki vereceğini fark etmemiz gerek. aksi taktirde yanlış yaptığımız zaman kendimizi cezalandırdığımız şekilde aynı yanlışları o yaptığında da onun bu davranışının cezalandırılması gerektiğini düşünürüz sonra gelsin yanlış anlamalar, soğumalar, uzaklaşmalar...

kaşına gözüne, sazına sözüne inanıp ilişkiye başlamak.

(bkz: taktik yapmamak)

bizim toplumumuzun yüzde sekseni yetişkin değil. haliyle taktiklere, duygularını saklamaya falan bayılıyorlar. yetişkin ve sağlıklı ilişkiler bünyelerinde alerjiye sebep oluyor. bu yüzden de nerede hesapçı, toksik tip var el üstünde tutuluyor.

hep ben demek.

3. kişi.

güvenmek

beklentiye girmek.

sürekli alttan alma, ilerde düzelir mantığı ile bozuk olan durumun üstünü kapama, ilişkinin tüm yükünü sırtlanma.

alma - verme dengesizliğine göz yummak.

niyet okumak, karşı tarafın mutsuzluğundan, zayıflığından haz almak, size bağımlı olması için çabalamak, intiharla tehdit etmek, yalnız kalma ihtiyacına saygı duymamak, başkalarıyla kıyaslamak, saygıyı zedeleyici şekilde tartışmak, ayrılığı blöf amaçlı gündem etmek, üçüncü şahısların ilişkiniz hakkında olumsuz yorumlar yapmasına müsade etmek, karşı tarafın sevgi dilini çözmeye çalışmak yerine ona kendi sevgi dilinizi dayatmak, ilişkinin geleceğine yönelik sürekli umutsuz senaryolar üretmek, paranın lafını etmek, ilişkideki geçici sorunları bir anlık gafletle aileyle paylaşmak ve böylece ailenizin sevgiliniz hakkında önyargı duymasına sebebiyet vermek, nankörlük yapmak, sürekli suçlayıcı bir dil kullanmak, küslüğü uzatmak, kıskançlığı paranoyalaştırmak ve klişe olacak ama karşı tarafı hayatının merkezine koymak..

ıkili ilişkileri genellemek.
her ikili ilişki kendine hastır.
bir araya gelen iki insan gibi.
insanlar genellenemez.
benim ikili ilişkimde vardığım yer ile bir başkasının vardığı yer aynı olmaz.
benim yediğim kazık ile bir başkasının ki aynı olmaz.
benim elde ettiğim lezzet ile bir başkasının ki aynı olmaz.
hiç takılmayın, hata yapın, o da sizin hatanız olsun.
hata yapmamak için ilişkiden korkmak kadar saçma bir şey yok.
-hiç kazık yemedim çünkü kimseye inanmadım,
-aferim.

karşı tarafı ilgisiz bırakmak da bunlardan biridir bence. evet ilişki ilerledikçe eskisine göre azalma olması doğal ama eğer değer veriyorsan çabaladığını da göstermelisin..

kendinize sadece kendinize zaman ayırmamak ve akabinde karşı tarafın da kendisine zaman ayırmasına engel olmak. 2'li olmak demek öyle ördek ailesi gibi her şeyi beraber yapacağınız anlamına gelmiyor.

ilişkide alınan kararları toplum dayatmalarına veya alışılageldik örneklere göre almak. mesela yaşayacağınız şehri hatta mahalleyi kişilerden birinin ailesinin yakınında olması amacıyla seçmek. ya da kendi yaşadığınız alanla ilgili bir değişikliğe 3. bir kişinin fikrini zorla dahil etmek. veya hoşlanmadığınız bir şeyi sırf geleneklerimize uygun olsun diye yapmak.

taraflardan birinin başarısını küçümsemek veya derdini azımsamak. bu affedilir bir şey olmadığı gibi içine atan taraf için de zaman içerisinde oldukça yıpratıcı olabiliyor.

yine taraflardan birini rahatsız eden konunun enine boyuna tartışılmaması. diyelim ki partnerinizin çok sık yaptığı ama sizin hiç hoşunuza gitmeyen bir davranışı var veya alacağınız önemli bir karar var .. sırf pasifliğinizden veya karşı taraf kırılmasın düşüncesiyle kendi fikirlerinizi yeterince dile getirmezseniz yine zaman içerisinde sizi yiyip bitiren bir 'dile getirilmemiş fikirler silsilesi' canavarı ile mücadele etmek zorunda kalırsınız. başta ilişkinizin bozulması korkusuyla dile getirmediğiniz bu fikirlerin sizi huzursuzlandırması zaten ilişkinin bozulmasında en büyük rolü oynayacaktır.

yazılacak çokça şey var elbette ama işin özeti, sağlıklı bir ilişkide her iki taraf da eşit rol oynamalı ve ikili adıyla anılsa bile herkesin aslında tek bir birey olduğunun da unutulmaması gerekmektedir.

karşıdaki kişiyi değiştirmeye çalışmak.

hiç taviz vermemek ya da hep taviz vermek...
biri karşısındakini umursamaz, diğeri de kendini.

çabuk güvenmek.