iş hayatında öğrenilen hayat dersleri
başlık "legal torbacı" tarafından 17.12.2020 02:49 tarihinde açılmıştır.
21.
kimseye sırtını dönme.
devamını gör...
22.
ananızın babanızın verdiği "çok çalış yavrum, çok çalışırsan sırtın yere gelmez" bilgisi, yanlış değil ancak eksik.
bugün farkına vardım ki, sanki son 10 yıldır yozgat'ın ücra bir köyünde, dünyanın en iyi korku romanlarını yazıp bu romanları kimsenin okumadığından şikayetçi oluyormuşum.
editöre göndermiyorum, yayınevine gönderiyorum, yazıyorum, kimse bilmiyor ve aklımda tek bir soru işareti "neden kimse yaptığım işi görmüyor?"
yaptığım işi sunmadıkça, o işi nasıl yaptığımı kimse bilmedikçe, ha o işi yapmışım, ha yapmamışım, aynı şey.
bundan sonra 100 yapacağıma, en fazla 80 yapıp 20'sini reklamıma harcayacağım.
bugün farkına vardım ki, sanki son 10 yıldır yozgat'ın ücra bir köyünde, dünyanın en iyi korku romanlarını yazıp bu romanları kimsenin okumadığından şikayetçi oluyormuşum.
editöre göndermiyorum, yayınevine gönderiyorum, yazıyorum, kimse bilmiyor ve aklımda tek bir soru işareti "neden kimse yaptığım işi görmüyor?"
yaptığım işi sunmadıkça, o işi nasıl yaptığımı kimse bilmedikçe, ha o işi yapmışım, ha yapmamışım, aynı şey.
bundan sonra 100 yapacağıma, en fazla 80 yapıp 20'sini reklamıma harcayacağım.
devamını gör...
23.
calismamak. evet.
devamını gör...
24.
25.
hayır demeyi öğrenmelisin. kendi iş alanının dışında bilgi sahibi isen bırak o bilgiler sana kadar kalsın.
devamını gör...
26.
hepsi timsah, yılan…
devamını gör...
27.
yetki alanınız dışında bir soru ile karşılaşıyorsanız. bilgi değil suçlu aranıyordur
devamını gör...
28.
yeri gelince sıcakkanlı, yeri gelince sert olmayı becerebiliyorsaniz kimse sizi ezemez, iyi arkadaşlarınız da olur. ters durumlarda ilk şikayet eden siz olun, ertelerseniz şikayet edilen siz olursunuz. aciksozlu, sarsıcı, beklenmedik ve sıcakkanlı bir üslubunuz olsun. yeri gelince sıcakkanlıligi rafa kaldırırsiniz. yaşı sizden büyük olanlarla yakın olmayı bilin, onların yararı her zaman daha fazla olur. ezdirmeyin dedikse sınırı geçmeyin, işte sinir krizi geçirmeyin, özel hayatınızdan veya sanaldan illa ki sinirinizi çıkaracak birileri bulursunuz. ucu size dokunmayacaksa baskasinin işini yapmayın, sakın taviz vermeyin, " arkadaşım lütfen şunu yapar mısın"lara kanmayın.
işiniz dışından misafirler geldiğinde dikkatlerin çekmeyi başarın. daha iyi bir kapının ne zaman geleceği belli olmaz.
işiniz dışından misafirler geldiğinde dikkatlerin çekmeyi başarın. daha iyi bir kapının ne zaman geleceği belli olmaz.
devamını gör...
29.
aslında fazlasıyla çok..
öncelikle türkiye koşullarında, çalışılabilecek en iyi yabancı şirketler ve yüksek seviye kurumlarda çalıştığımı söylemek istiyorum. buna rağmen, standart bir iş yerinde yaşadıklarınızın aynısını yaşadığınızı daha olayın başında özellikle belirtmek istedim.
türkiye'de, ebeveynlerimizin bizi okuturken yaptığı en yaygın davranış nedir? cevap: hayal satmak.
hepsi, bizi iyi şartlarda çalışmaya ve yaşamaya motive ederek( var olmayan bir gerçeklik, en azından bu ülkede) eğitimimize odaklanmamız konusunda düzenli manipule ediyor. bu manipülasyonu bariz yiyerek büyümüş, okullarını derece ile bitirmiş bir kadın olarak, standart bir yerde çalışırken yaşanacak ne kadar itlik- ugursuzluk varsa, eğitimli halinle de bunlara gayet maruz kaldığını gördüm. yani bizim eğitimli olmamız, bu ülkede hiç bir haltı değiştirmiyor. nerede olursan ol, iş hayatı " çakalların tekerinde ilerliyor".
bize yıllarca boşu boşuna aşıladıkları " aşırı iyi hayat idealizmi" ile sayısız okul bitirttikten sonra, türkiye'nin iş hayatının içine tıktıklarında; mind f**ck'ın dibini yaşıyorsunuz. o noktada anlıyorsunuz ki " eğitimli olmanız hiç bir anlam ifade etmiyor."
- eğer aklınız çakallığı, dolandırıcılığı, arkadan vurmayı, şantaj'ı, cıkar ilişkilerini iyi organize etmeye basıyorsa, harika yerlere 0 eğitimli halinizle bile gelirsiniz. piyasayı yeter ki iyi bilin ve kovalayın. bu ülkede onurlu olmak değil, dolandırıcı, mafyatik veya aşiret çocuğu olmak ve suç potansiyeli barındırmak insana köşeyi döndürüyor.
neyse girizgah iyi oldu hadi başlayalım!
türkiye'de iş ortamlarında bilmeniz gereken ilk kural;
1- zemin çok kaygan! sakın altı lastik ayakkabı giyme!
açılımı: bir iş yerinde, ilk etapta herkes sana arkadaş canlısı davranır hatta uzun veya kısa süreli lovebombing yaşatırlar sana. amacı; onlara güvenmen, kendini tamamen açman ve seninle ilgili her açığı öğrenip, bunları kullanabilecekleri ortamı oluşturmandır. kimsenin iş arkadaşı- en yakın arkadaşı olamaz. size bu motto ile gelen birileri varsa, dikkat edin sizi rakibi olarak görüyordur ya da sizden çıkarı vardır. ( çok nadir gerçekten samimi insanlar çıkabilir ve can ciğer arkadaş olabilirsiniz ama ben aynı iş yerinde çalışıp, birbirine kazık atmadan candan arkadaş olmuş kimseye rastlamadım ama arkadaşız diyerek kazık atana çok rastladım.)
iş yernden kimseye özel hayatınızı açmayın, kimseyi evinize cagırmayın, partneriz ve sizin için değerli olan insanlarla tanıştırmayın. en ölümcül silah; %100 tanımadığın birine zaaflarını teker teker tanıtmaktır.
2- hastayım/ başıma .... geldi, sana zahmet bir süre için yerime bakar mısın?
açılımı: iş yükümle uğraşmak istemiyorum, seni iyi niyetli bulduğum için amele belledim, bu yüzden tatlı dille işlerimi sana yıkıyorum!
sakın kimse ile yakın diyalog kurmayın. yoksa sürekli olarak size iş yükünü "rica" kisvesi altında şutlamaya çalışan insanlarla boğuşabilirsiniz. bunu kabul etmediğinizde ise, sizi kötü belleyip, adınızı çıkarırlar hatta size düşman olurlar. ( aslında o noktaya kadar sakladıkları gerçek kişilikleri ortaya çıkar. sizden çıkar elde edemedikleri noktada, tatlı gözükmeyi bırakırlar. hayatınızdaki manyaklardan arınmak için harika bir şanstır! doğru kullanıp, hepsini şutlayın!)
3- ay canım yapabileceğim bir şey varsa, her zaman buradayım!
açılımı: ne yaşadığını merak ediyorum, şirket içi dedikodu lazım, hadi tüm hayatını bana öt! öt ki , işime yarayacagı zaman geldiğinde, kullanabileceğim bir şey olsun.
yine aynı kapıya çıkıyorum sakın hayatınızı boş bulunup, kimseye açmayın. bu tarz insanlar duygusal boşlukları iyi yönetirler. sizi en zayıf anınızda yakalayıp, her şeyi öğrenirler. konusmayın, "yok bir şey" diyerek geçiştirin.
4- ilgilendiğin biri , bir pozisyon var mı?
en riskli soru!
açılımı: sizi potansiyel olarak rakip gören biri, ilk olarak kurum içi hedeflerinizi veya ilginizi çeken kişiyi öğrenmek ister. ister ki size ve yolunuza taş koyabilsin( eğer aynı şeyi istiyorsanız veya kıskanılıyorsanız). hele bu soru bir kadından- diğer kadına gidiyorsa, savaş için tetikte yaşayın. hiç bir kişisel eşyanızı ofisinizde tutmayın- barindırmayın. yani biri masanızın önüne geldiğinde, 2 karıştırdığında kocanızın/ cocugunuzun resmine kadar göremesin. ofis masasını aile albümüne çeviren kusura bakmayın ama aptallar ordusu var bu ülkede. bir sürü potansiyel düşmana tüm sülalenizi tanıtmakta ancak bir türk'ün yapabileceği bir cahillik olurdu zaten! size garezi olan bir insanın elinde kahvesiyle masanızın etrafında 2 turlaması, tüm hayatınızı öğrenmesi için yeterli olur. temiz iş! 0 efor!
yani kişisel herhangi bir şeyinizi ofisinize götürmeyin. önemli birileri aradığında ofis ortamında konuşmayın. herkes önüne bakıyormuş gibi yaparak, sizi dinler. sizin için özel olan insanlarla, çalışma saatleri içinde hatta yemek aranızda dahi yazışın. ses yok!
neyse bu soru ile size gelen potansiyel zır deliye vereceğiniz cevap şu olmalıdır;
" benim herhangi bir hedefim yok, günümü kurtarıyorum" diyerek, alttan alttan hedefleriniz için çalışmaya devam edin. bu "ikiyüzlülük- sahtekarlık" değildir. kimse özel hayatını, kimseye açmak zorunda değildir. bu tarz insanlar sizden istedikleri veriyi alamadıklarında, sizi bununla yaftalarlar. sakın inanmayın, dümdüz manipülasyondur. istediği pozisyonu kaçıran kişi, sizi o pozisyonda rahatsız hissettirerek egosunu tatmin eder. " o terfi benim olmadı ama sana da huzur vermiyorum" tatminidir bu.
şöyle düşünün freddy krueger size gelip "ben kız cocuklarını cok seviyorum, herkes beni ve yapmak istediklerimi yanlış anladı!" dese inanır mısınız?
iş arkadaşlarınız freddy, iş ortamınız ise elm sokağının kendisidir.
iyi bir şey çıkmaz ve olmaz!
öncelikle türkiye koşullarında, çalışılabilecek en iyi yabancı şirketler ve yüksek seviye kurumlarda çalıştığımı söylemek istiyorum. buna rağmen, standart bir iş yerinde yaşadıklarınızın aynısını yaşadığınızı daha olayın başında özellikle belirtmek istedim.
türkiye'de, ebeveynlerimizin bizi okuturken yaptığı en yaygın davranış nedir? cevap: hayal satmak.
hepsi, bizi iyi şartlarda çalışmaya ve yaşamaya motive ederek( var olmayan bir gerçeklik, en azından bu ülkede) eğitimimize odaklanmamız konusunda düzenli manipule ediyor. bu manipülasyonu bariz yiyerek büyümüş, okullarını derece ile bitirmiş bir kadın olarak, standart bir yerde çalışırken yaşanacak ne kadar itlik- ugursuzluk varsa, eğitimli halinle de bunlara gayet maruz kaldığını gördüm. yani bizim eğitimli olmamız, bu ülkede hiç bir haltı değiştirmiyor. nerede olursan ol, iş hayatı " çakalların tekerinde ilerliyor".
bize yıllarca boşu boşuna aşıladıkları " aşırı iyi hayat idealizmi" ile sayısız okul bitirttikten sonra, türkiye'nin iş hayatının içine tıktıklarında; mind f**ck'ın dibini yaşıyorsunuz. o noktada anlıyorsunuz ki " eğitimli olmanız hiç bir anlam ifade etmiyor."
- eğer aklınız çakallığı, dolandırıcılığı, arkadan vurmayı, şantaj'ı, cıkar ilişkilerini iyi organize etmeye basıyorsa, harika yerlere 0 eğitimli halinizle bile gelirsiniz. piyasayı yeter ki iyi bilin ve kovalayın. bu ülkede onurlu olmak değil, dolandırıcı, mafyatik veya aşiret çocuğu olmak ve suç potansiyeli barındırmak insana köşeyi döndürüyor.
neyse girizgah iyi oldu hadi başlayalım!
türkiye'de iş ortamlarında bilmeniz gereken ilk kural;
1- zemin çok kaygan! sakın altı lastik ayakkabı giyme!
açılımı: bir iş yerinde, ilk etapta herkes sana arkadaş canlısı davranır hatta uzun veya kısa süreli lovebombing yaşatırlar sana. amacı; onlara güvenmen, kendini tamamen açman ve seninle ilgili her açığı öğrenip, bunları kullanabilecekleri ortamı oluşturmandır. kimsenin iş arkadaşı- en yakın arkadaşı olamaz. size bu motto ile gelen birileri varsa, dikkat edin sizi rakibi olarak görüyordur ya da sizden çıkarı vardır. ( çok nadir gerçekten samimi insanlar çıkabilir ve can ciğer arkadaş olabilirsiniz ama ben aynı iş yerinde çalışıp, birbirine kazık atmadan candan arkadaş olmuş kimseye rastlamadım ama arkadaşız diyerek kazık atana çok rastladım.)
iş yernden kimseye özel hayatınızı açmayın, kimseyi evinize cagırmayın, partneriz ve sizin için değerli olan insanlarla tanıştırmayın. en ölümcül silah; %100 tanımadığın birine zaaflarını teker teker tanıtmaktır.
2- hastayım/ başıma .... geldi, sana zahmet bir süre için yerime bakar mısın?
açılımı: iş yükümle uğraşmak istemiyorum, seni iyi niyetli bulduğum için amele belledim, bu yüzden tatlı dille işlerimi sana yıkıyorum!
sakın kimse ile yakın diyalog kurmayın. yoksa sürekli olarak size iş yükünü "rica" kisvesi altında şutlamaya çalışan insanlarla boğuşabilirsiniz. bunu kabul etmediğinizde ise, sizi kötü belleyip, adınızı çıkarırlar hatta size düşman olurlar. ( aslında o noktaya kadar sakladıkları gerçek kişilikleri ortaya çıkar. sizden çıkar elde edemedikleri noktada, tatlı gözükmeyi bırakırlar. hayatınızdaki manyaklardan arınmak için harika bir şanstır! doğru kullanıp, hepsini şutlayın!)
3- ay canım yapabileceğim bir şey varsa, her zaman buradayım!
açılımı: ne yaşadığını merak ediyorum, şirket içi dedikodu lazım, hadi tüm hayatını bana öt! öt ki , işime yarayacagı zaman geldiğinde, kullanabileceğim bir şey olsun.
yine aynı kapıya çıkıyorum sakın hayatınızı boş bulunup, kimseye açmayın. bu tarz insanlar duygusal boşlukları iyi yönetirler. sizi en zayıf anınızda yakalayıp, her şeyi öğrenirler. konusmayın, "yok bir şey" diyerek geçiştirin.
4- ilgilendiğin biri , bir pozisyon var mı?
en riskli soru!
açılımı: sizi potansiyel olarak rakip gören biri, ilk olarak kurum içi hedeflerinizi veya ilginizi çeken kişiyi öğrenmek ister. ister ki size ve yolunuza taş koyabilsin( eğer aynı şeyi istiyorsanız veya kıskanılıyorsanız). hele bu soru bir kadından- diğer kadına gidiyorsa, savaş için tetikte yaşayın. hiç bir kişisel eşyanızı ofisinizde tutmayın- barindırmayın. yani biri masanızın önüne geldiğinde, 2 karıştırdığında kocanızın/ cocugunuzun resmine kadar göremesin. ofis masasını aile albümüne çeviren kusura bakmayın ama aptallar ordusu var bu ülkede. bir sürü potansiyel düşmana tüm sülalenizi tanıtmakta ancak bir türk'ün yapabileceği bir cahillik olurdu zaten! size garezi olan bir insanın elinde kahvesiyle masanızın etrafında 2 turlaması, tüm hayatınızı öğrenmesi için yeterli olur. temiz iş! 0 efor!
yani kişisel herhangi bir şeyinizi ofisinize götürmeyin. önemli birileri aradığında ofis ortamında konuşmayın. herkes önüne bakıyormuş gibi yaparak, sizi dinler. sizin için özel olan insanlarla, çalışma saatleri içinde hatta yemek aranızda dahi yazışın. ses yok!
neyse bu soru ile size gelen potansiyel zır deliye vereceğiniz cevap şu olmalıdır;
" benim herhangi bir hedefim yok, günümü kurtarıyorum" diyerek, alttan alttan hedefleriniz için çalışmaya devam edin. bu "ikiyüzlülük- sahtekarlık" değildir. kimse özel hayatını, kimseye açmak zorunda değildir. bu tarz insanlar sizden istedikleri veriyi alamadıklarında, sizi bununla yaftalarlar. sakın inanmayın, dümdüz manipülasyondur. istediği pozisyonu kaçıran kişi, sizi o pozisyonda rahatsız hissettirerek egosunu tatmin eder. " o terfi benim olmadı ama sana da huzur vermiyorum" tatminidir bu.
şöyle düşünün freddy krueger size gelip "ben kız cocuklarını cok seviyorum, herkes beni ve yapmak istediklerimi yanlış anladı!" dese inanır mısınız?
iş arkadaşlarınız freddy, iş ortamınız ise elm sokağının kendisidir.
iyi bir şey çıkmaz ve olmaz!
devamını gör...
30.
kimse sizin arkadaşınız değil.
kimse kendi çıkarına olmayan durumlar için sizin iyiliğinizi düşünmez. düşündüğünü düşünüyorsanız çıkarından haberiniz yoktur.
dümdüz böyle saf kötü veya kıskanç insanlar gerçekten varlar, dikkatlerini çekmeden bir köşede kavrulun.
kimseye yaranamazsınız çünkü siz pizza değilsiniz !
kimse kendi çıkarına olmayan durumlar için sizin iyiliğinizi düşünmez. düşündüğünü düşünüyorsanız çıkarından haberiniz yoktur.
dümdüz böyle saf kötü veya kıskanç insanlar gerçekten varlar, dikkatlerini çekmeden bir köşede kavrulun.
kimseye yaranamazsınız çünkü siz pizza değilsiniz !
devamını gör...
31.
dedikodu yapanlardan uzak dur. uyanık ol ve salağa yatmayı öğren. iş yerindeki insanlar normal arkadaşların değil, her an kuyunu kazabilirler.
devamını gör...
32.
'biz bir aileyiz' cümlesi kafama vurula vurula öğretildi. bu sadece iş hayatında değil aile hayatında da kurulduğunda en az bir kişi hayata küsmek üzeredir. en iyi ihtimalle bir kişi. yani her hangi bir ortamda "biz bir aileyiz" lafını duyduğunuz anda kaçın arkadaşlar, topuklarınızın neticenize vurmasına aldırmadan, neticeniz morarana kadar kaçın. benden söylemesi.
devamını gör...