181.
peygamberinin ve kitabının müjdelediği bir çok olayın gerçekleştiği ve gerçekleşmeye devam edeceği din.

hz. muhammed (sav) 7. yüzyılda şunu söylemişti: hz. ömer (r.a.) şöyle anlatıyor:

bir gün allah resûlü’nün (s.a.v.) yanında oturuyorduk. yanımıza, elbiseleri bembeyaz, saçları simsiyah, üzerinde yolculuk belirtisi olmayan, içimizden kimsenin tanımadığı bir adam geldi. peygamber’in (s.a.v.) yanına oturdu. dizlerini peygamber’in dizlerine dayadı, ellerini onun dizlerinin üzerine koydu ve şöyle sordu:

– “ey muhammed, bana islam’ı anlat.”
peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:
– “islam, allah’tan başka ilah olmadığına ve muhammed’in allah’ın elçisi olduğuna şahitlik etmen, namazı kılman, zekâtı vermen, ramazan orucunu tutman ve hacca gitmendir –eğer gücün yeterse–.”

adam: “doğru söyledin.” dedi.
biz hayret ettik, hem soruyor hem de doğruluyordu.

sonra tekrar sordu:
– “bana iman nedir, anlat.”
peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:
– “allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe ve kaderin hayır ve şerrin allah’tan olduğuna inanmandır.”

yine dedi ki: “doğru söyledin. peki ihsan nedir?”
peygamber (s.a.v.):
– “allah’ı görüyormuş gibi ibadet etmendir. sen o’nu görmesen de o seni görmektedir.”

adam: “kıyamet ne zaman kopacak?” dedi.
peygamber (s.a.v.):
– “bu konuda sorulan, sorandan daha bilgili değildir.”

adam tekrar sordu:
– “peki kıyametin alametleri nelerdir?”
peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:
– “cariyenin efendisini doğurması, çıplak ayaklı, yoksul koyun çobanlarının (bedevilerin) yüksek binalarda (inşa etmekte) birbirleriyle yarıştığını görmendir.”

sonra adam çıktı gitti.
bir süre sonra peygamber (s.a.v.) bana:
– “ey ömer, o soruyu soran kişi kimdi biliyor musun?” dedi.
– “allah ve resûlü daha iyi bilir.” dedim.
buyurdu ki:
– “o, cebrâil’di. size dininizi öğretmek için geldi.”
devamını gör...
182.
islamın temel iddiası, tanrının tek olduğu ve islamın da bu tek "tanrının dini" olduğu yönünde. islam bu iddiasına argüman olarakta, islamdan önceki iki dinin ruhbanlarınca tahrif olunduğu için, yeni bir peygamber ve tanrıya ait bir kitapla ve islam olarak 'son kez' gönderilmesine ihtiyaç duyulduğunu ileri sürmektedir. doğrudan orjinal tanrı kitabı, ruhbanlara ihtiyaç bırakmamak için vardır, daha önceki din ve inanç sahipleri artık ruhbanları ve tahrif edilmiş önceki din buyruklarını değil, kuranı izleyerek tanrı yolunu seçmelidirler.
sorular ve bu mantıktaki çelişki şurada:
tanrı din değiştirmediyse, tahrif edildiği bildirilen buyrukların hangileri olduğunu önceki kitapları işaret ederek belirtebileceği halde bunu neden yapmamıştır. islam daha peygamberinin vefatını takip eden günden itibaren ruhbanların çatışmasını yaşamaya başlamış ve doğrudan kendi içindeki bu çatışmayı asla aşamamışken, tüm insanlık için bunu nasıl başarabileceği düşünülür.bir mucize olduğuna inanılan aynı kuran, nasıl olurda birbirini düşman görenlerin ortak kitabı olabilir. sonsuz güç ve kudret sahibi kusursuz tanrının "son kez" de böylesi bir durumu öngöremediği söylenebilir mi..daha da ilginci günümüzde "sadece kuran yetmez, sadece kuranla yetinen dinden çıkmış sayılır" diyen bir islam, kuranın mucize barındırmadığını, ruhbanlara ihtiyaç bulunduğunu söylerken, islamın diğer dinlere getirdiği eleştiri ve kendi varlık argümanını kaldırmış olmuyor mu.
124bin peygamber gönderen tanrı, dünya ve islan gerçeklıği bu ise, insanlığa din göndermek çabasını sonlamakla ne amaçlamıştır. ve başarısızlık nasıl izah olunacaktır...
devamını gör...
183.
la olum zina yaparsanız yok recm yaparız yok sopa vururuz gibi şeyler deyip sonra çocuklara "heeeğğ bakir erğeeeğ" diye dalga geçiyorsunuz.

hoşgörü var çok şükür ha.
devamını gör...
184.
"ali bardakoğlu hoca örnek olarak ele aldığı ticaret sahasında kur’an ve sünnet’te mekke ve medine döneminde yaşanılan olay ve olgulara karşı irad edilmiş nas ve hadislerden somut veya soyut beyanlardan çıkarılacak sonuçların “ilkeler” ve amaçlar” başlıkları altında toplanabileceğini ifade etmektedir (s.218). ilkeler; “doğruluk ve dürüstlük” (s.218), “ahde vefa” (s.219), “karşılıklı rıza” (s.220), “asli ibaha ve serbestlik” (s.220), “açıklık ve şeffaflık” (s.221), “zararı önleme ve giderme” (s.221), “hakkaniyet ve erdemli davranış” (s.222), “örf ve adet” (s.223), “ticarete teşvik” (s.223), “helal kazanç” (s.224)’tan oluşmaktadır. ali bardakoğlu bu ilkeleri sayarken bize yeni durumlara karşı fıkhi bir yeni hüküm ortaya koyacaksak gerekçesi bu ilkeler olabilir çünkü bu ilkeler ayet ve hadislerin içinde mündemiç ilkelerdir. allah ve resulü bu gerekçelerle söz konusu ayetleri vahyetmiş ve hadisleri söylemiştir, demektedir. amaçların da; “adaleti gerçekleştirmek” (s.225), “ticaret ahlakını yerleştirmek” (s.226), “bütüncül bakış” (s.226), “güven ve istikrar ortamını sağlama” (s.228), “ma’rufu gözetme” (s.228), “temel insan haklarını ve insan onurunu koruma” (s.229), “toplumun ortak yararını ve kamu düzenini koruma” (s.230) olduğunu ifade etmektedir. yani ali bardakoğlu hoca yeni durumlara karşı yeni hükümler ihdas ederken amacımızın bunlar olması gerekir. bunlar ayet ve hadislerin içinde mündemiç amaçlardır. allah ayetlerini nazil ederken resulü de hadislerini söylerken bu amaçları gerçekleştirmeyi hedeflemişlerdi, demektedir."
devamını gör...
185.

şeriat neden işe yaramıyor?

ilkeler toplumun dogmasıdır; bir medeniyetin hakikat, güç, ahlak ve insan değeri hakkında inandıklarının kodlanmış ifadesidir.

size bir toplumun neyi koruduğunu, neyi cezalandırdığını, neye öncelik verdiğini ve nihayetinde neye taptığını söylerler.

batı'nın ilkeleri yüzyıllar boyunca yahudi-hristiyan etiği, aydınlanma rasyonalizmi ve liberal demokratik değerler üzerinden şekillenmiştir.

batılı temel ilkeler her insanın doğuştan gelen bir değere sahip olduğu ve yönetimin özgürlüğü, onuru ve kanun önünde eşit muameleyi koruması gerektiği inancına dayanmaktadır.

bu fikirler gökten inmedi; ibrani peygamberlerden incil'e, locke'tan lincoln'e kadar derin felsefi ve teolojik mücadelelerden doğdular.

prensiplerinize şekil veren nedir? etik mi? adalet, insani gelişim ve kamu yararı arayışı mı?

yoksa bir ırkın, bir dinin ya da bir siyasi ideolojinin üstünlüğü mü?

eğer yasalarınız evrensel haysiyet ve özgürlük temeline dayanıyorsa, kusurlu da olsa özgürlük, eşitlik ve yeniliğe yönelirsiniz.

eğer yasalarınız bir grubun doğası gereği diğerlerinden üstün olduğu ya da dini doktrinin sivil hayata hakim olması gerektiği inancıyla şekilleniyorsa, otoriterliğe, mezhepçiliğe ve baskıya doğru sürüklenirsiniz.

işte tam da bu nedenle islam modern ve çoğulcu bir toplumda kamu düzenini sağlayamaz.

islam tarafsız ahlaki değerler üreten manevi bir sistem değildir. dünyayı mümin ve kafir, kutsal ve dindışı, teslimiyet ve itaatsizlik olarak ikiye ayıran kapsamlı bir yasal-teolojik sistemdir.

şeriat temel haklarla ilgili değil, düzen, hiyerarşi ve itaatle ilgilidir. çeşitliliği korumak için değil, ilahi yasa altında tek tipliği dayatmak için tasarlanmıştır.

islami yönetimde din ve devlet arasında hiçbir ayrım yoktur. vicdana yer yoktur, muhalefet hakkı yoktur, 7. yüzyılda kutsal ilan edilenleri gözden geçirecek bir mekanizma yoktur.

islami bağlamda temel hak ve ilkeler kamusal-kolektif akıl yürütülerek türetilmez, vahyedilir, değişmez ve uygulanır.

bu nedenle islamın kamu politikalarını şekillendirdiği her yerde, gelişen demokrasiler görmüyoruz; dine hakaret yasaları, dinden dönme infazları, cinsiyet ayrımı, dini polislik ve sivil özgürlüklerin sistematik olarak erozyona uğratıldığını görüyoruz.

bunun nedeni müslümanların özgür toplumlar inşa etmekten aciz olmaları değildir. bunun nedeni ilahiyat çerçevesinin, politikanın vahyin ve din adamlarının yorumlarının dar sınırlarının ötesine geçmesine izin vermemesidir.

bugün batı'da, temelde uyumsuz olsalar bile, tüm kültürleri ve değer sistemlerini eşit derecede geçerli sayma eğilimi giderek artmaktadır. ancak bu ahlaki görecelilik tehlikelidir.

batı medeniyeti mükemmel değildir, ancak ahlaki açıdan farklıdır.

vicdan özgürlüğü, bireyin saygınlığı ve muhalefet etme hakkından beslenen bir politika çerçevesi inşa etmiştir.

bu değerler mekke, kahire ya da tahran'da doğmamıştır. kudüs, atina ve roma'da doğdular ve daha sonra kan, kitaplar ve devrimlerle geliştirildiler.

batı bu miras için özür dilemeyi bırakmalı ve onu savunmaya başlamalıdır.



dan burmawi
devamını gör...
186.
aslında bir ahlak öğretisi olması gerekirken, haçlı istilalarıyla yerleşen hıristiyan hurafelerini tarikatlar aracılığıyla yaşatmaya devam ettirenler yüzünden artık çıkış ilkelerinin esamesi okunmayan din. islam ülkeleri, bu haçlı dogmalarını ehli sünnet diyerek benimseyip ortaçağ avrupasına dönmüştür.
devamını gör...
187.
arap yarımadasında doğmuş araplara ait dindir. türklerin tek gerçek dini orta asya'da doğmuş tengriciliktir.

devamını gör...
188.
insanları neden saldırganlığa ve şiddete yönlendirdiğine dair:


islam müslüman zihnine nasıl zarar verdi?

iki uçurumu birbirine bağlayan bir asma köprü hayal edin. bir tarafta mantık, düşünme ve özdenetim var. diğer tarafta ise içgüdü, duygu ve hayatta kalma güdüsü var.

sağlıklı bir beyinde bu köprü sağlamdır, veriler ileri geri akar, düşünceler duygularla buluşur ve tepkiler dengelidir.

yüksek bir patlama sesi duyarsınız, korkunuz bir an için alevlenir, ancak mantık köprüyü geçer ve onu sakinleştirir: “bu sadece bir arabanın geri tepmesi.” tehlike geçer. yolunuza devam edersiniz.

ama o köprü çatladığında ne olur?

duygular sistemi doldurur. her gürültü bir tehdittir. her anlaşmazlık bir savaş. köprü yıkılır ve kaos günlük hayata yayılır.

travmanın beyne yaptığı budur.

ve islamın etkisi altındaki toplumlara yaptığı da budur.

islam toplumları korku ile şekillenmiştir.

çocukluktan itibaren insanlara cehennemden korkmaları, mezardan korkmaları, utançtan korkmaları, batı'dan korkmaları, sorgulamadan korkmaları, neşeden korkmaları, muhalefetten korkmaları, kadınlardan korkmaları öğretilir.

sistem aşırı uyarılmayla büyür ve amigdalayı yüksek alarmda kalması için eğitir.

eleştirel düşünce yasaklanmış ve cezalandırılmıştır.

bu yüzden pek çok islami kültür değişken, tepkisel ve duygusal olarak dengesiz görünür. çünkü islam kronik travmaya neden olur.

nesilleri düşündüklerinden daha çok hissetmeye ve sevdiklerinden daha çok korkmaya alıştırmıştır.

bunun sonucunda paranoya, saldırganlık ve boyun eğmeye hazır bir nüfus ortaya çıkar.

rasyonel konuşma imkansız hale gelir. duygusal düzenleme çöker. ve akıl, geriye kalan çok az şeyle, kırık bir köprünün uzak ucunda izole bir şekilde duruyor.

islam fethettiği toplumların duygusal mimarisini yeniden yazdı.

eğer islam toplumları iyileşecekse, beynin hissetme yeteneği ile düşünme kapasitesi arasındaki köprü yeniden inşa edilmelidir.

bu da islamın korkusuzca sorgulanmasını gerektirir. eğer politik doğruculuğu seçerseniz, aslında müslümanlara yardım etmekten çok zarar vermiş olursunuz.


dan burmawi

(bkz: prefrontal cortex)
(bkz: amigdala)
devamını gör...
189.
sözlüğün çıfıtı, yahudi terör örgütü ajanı bir teröristin sözleriyle islama saldırmaya devam ediyor. izin ver de kendi kapımızın önünü biz süpürelim bay çıfıt. sen, bir parça yüreğin varsa, 2000 yıllık bir hezeyanın doğrultusunda 50bin sivilin katlini anlat bize. 28 bini çocuk. yahudi terör örgütü mensubu bir başka çıfıt, "onların yavrularını, döllerini öldürmeliyiz" diyor. o yüzden mi çocukları ve kadınları özellikle öldürüyorsunuz?
buyurun sizin kahraman teröristleriniz. ararsanız daha çok video var da bu en hafifi.
içimiz ferahladı:
www.youtube.com/shorts/WFlg...
devamını gör...
190.
kutsal kitabı baştan sona amalekleri öldür, midyanlılardan şu kadar köle ve ganimet getir, talmud (sözlü tevrat) yahudi olmayanın mezarı olmaz, canı da malı da yahudiye helaldir diyen siyonist tıfıl islamiyete aynı sebeplerle yükleniyor.

sanki başıma budist de tarraam eleştirdiği şeylerin on katı kendi dininde var aw.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"islam" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim