361.
beni sen değil içindekiler yendi adi köpek görüşücez senle tekrar bu iş burada kalmaz.
devamını gör...
362.
hayalim, imkansız olacak kadar uzak olmayan ama bana bir o kadar uzak olan şehir. daralıp sıkıldığımda haritalar uygulamasından hâlihazırda kalplemiş olduğum sokak, mekan, ve müzeleri gezdiğim tek yer.
yaşar güvenir'in bir şarkısında tarif ettiği duygudur benim için istanbul.
"seni uzaktan sevmek, aşkların en güzeli. alıştım hasretine, gel desen gelemem ki"
sevdiğim bir çok dev ismin yetiştiği kaldırım taşları, belki dokundukları ve şimdi kocaman olan ağaçlar, ve bir çoğunun yattığı o yer. zincirlikuyu.
münir nurettin selçuk bestesi ve yahya kemal beyatlı güftesi olan "aziz istanbul" şarkısında da benim duygularıma tercüme olan cümleler mevcut.
"sana dün bir tepeden baktım aziz istanbul."
"sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan"
yeşilçam filmlerinin çekildiği sokaklar, binalar...
çalıkuşu filminin çevrildiği notre lame de sion okulu... boğaz manzaralı tepeler, vapur ve martı sesleri... eski meyhaneler, gazinolar... yıkık dökük binalar, beyoğlu, sahaflar...
o benim daima hayalimdeki şehir.
yaşar güvenir'in bir şarkısında tarif ettiği duygudur benim için istanbul.
"seni uzaktan sevmek, aşkların en güzeli. alıştım hasretine, gel desen gelemem ki"
sevdiğim bir çok dev ismin yetiştiği kaldırım taşları, belki dokundukları ve şimdi kocaman olan ağaçlar, ve bir çoğunun yattığı o yer. zincirlikuyu.
münir nurettin selçuk bestesi ve yahya kemal beyatlı güftesi olan "aziz istanbul" şarkısında da benim duygularıma tercüme olan cümleler mevcut.
"sana dün bir tepeden baktım aziz istanbul."
"sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan"
yeşilçam filmlerinin çekildiği sokaklar, binalar...
çalıkuşu filminin çevrildiği notre lame de sion okulu... boğaz manzaralı tepeler, vapur ve martı sesleri... eski meyhaneler, gazinolar... yıkık dökük binalar, beyoğlu, sahaflar...
o benim daima hayalimdeki şehir.
devamını gör...
363.
istanbul…
16 sene yaşadım kelimelerin anlatmaya yeterli gelmediği bu şehirde. sonrasında bir kırılma noktası ankara’ya taşındım. belki istanbul’da yaşadığım süre boyunca anlamamıştım değerini, belki arkadaşlıklarım belki farklı şeyler şehrin önüne geçmişti ama sonradan fark ettim ki benim en iyi arkadaşım benim her şeyim istanbul’muş. 1-2 sene boyunca atlatamadım durumu. ankara da güzel şehir ne kadar zor olabilir bu durum demeyin gözyaşı dökmüşlüğüm bile vardır. canım sıkılınca bisiklete atlayıp sahile iner bir ağacın altına oturur denizi izlerdim ve bunu sabahtan akşama kadar yapabilirdim. o kadar çok şey vardı ki yapılabilecek asla sıkmazdı beni bu şehir. bir arkadaşa veya bir sevgiliye ihtiyaç duymazdım. *
olumsuzlukları yok muydu vardı tabii ki herkesin bildiği o trafiği (ben o trafiği bile özlüyorum şu an), insan çokluğundan dolayı kimin ne yapacağını kestirememen ve daha bir çok olumsuz durum. ama o boğazın manzarası bütün olumsuzlukları, her şeyi unutturuyordu işte insana…sanki dünyada değil de cennetteymişsin gibi hissettiriyordu.
en çok üzüldüğüm nokta da bu güzel şehrin çok daha güzel olabilecekken maalesef bu durumda olması yoksa paris falan hikaye…
…
yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...
eyüp öksüz, kadıköy süslü, moda kurumlu,
adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
her şafak hisarlarda oklar çıkar yayından
hala çığlıklar gelir topkapı sarayından.
ana gibi yar olmaz, istanbul gibi diyar;
güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...
gecesi sünbül kokan
türkçesi bülbül kokan,
istanbul,
istanbul...
necip fazıl kısakürek
16 sene yaşadım kelimelerin anlatmaya yeterli gelmediği bu şehirde. sonrasında bir kırılma noktası ankara’ya taşındım. belki istanbul’da yaşadığım süre boyunca anlamamıştım değerini, belki arkadaşlıklarım belki farklı şeyler şehrin önüne geçmişti ama sonradan fark ettim ki benim en iyi arkadaşım benim her şeyim istanbul’muş. 1-2 sene boyunca atlatamadım durumu. ankara da güzel şehir ne kadar zor olabilir bu durum demeyin gözyaşı dökmüşlüğüm bile vardır. canım sıkılınca bisiklete atlayıp sahile iner bir ağacın altına oturur denizi izlerdim ve bunu sabahtan akşama kadar yapabilirdim. o kadar çok şey vardı ki yapılabilecek asla sıkmazdı beni bu şehir. bir arkadaşa veya bir sevgiliye ihtiyaç duymazdım. *
olumsuzlukları yok muydu vardı tabii ki herkesin bildiği o trafiği (ben o trafiği bile özlüyorum şu an), insan çokluğundan dolayı kimin ne yapacağını kestirememen ve daha bir çok olumsuz durum. ama o boğazın manzarası bütün olumsuzlukları, her şeyi unutturuyordu işte insana…sanki dünyada değil de cennetteymişsin gibi hissettiriyordu.
en çok üzüldüğüm nokta da bu güzel şehrin çok daha güzel olabilecekken maalesef bu durumda olması yoksa paris falan hikaye…
…
yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...
eyüp öksüz, kadıköy süslü, moda kurumlu,
adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
her şafak hisarlarda oklar çıkar yayından
hala çığlıklar gelir topkapı sarayından.
ana gibi yar olmaz, istanbul gibi diyar;
güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...
gecesi sünbül kokan
türkçesi bülbül kokan,
istanbul,
istanbul...
necip fazıl kısakürek
devamını gör...
364.
"bu şehr-i stanbul ki bi misl-ü bahadır
her sengine yekpare acem mülkü fedadır
her bağçesi bir çemenistan-ı letafet
her gûşesi bir meclis-i pür feyz-ü safadır"
bu istanbul kenti değer biçilemeyecek kadar eşsizdir,
onun bir taşına tüm acem ülkesi feda olsun.
— nedim
ülkemin her toprağını ayrı seviyorum, ama istanbulu daha da ayrı seviyorum. tüm hayallerimi bu şehir süslüyor.
her sengine yekpare acem mülkü fedadır
her bağçesi bir çemenistan-ı letafet
her gûşesi bir meclis-i pür feyz-ü safadır"
bu istanbul kenti değer biçilemeyecek kadar eşsizdir,
onun bir taşına tüm acem ülkesi feda olsun.
— nedim
ülkemin her toprağını ayrı seviyorum, ama istanbulu daha da ayrı seviyorum. tüm hayallerimi bu şehir süslüyor.
devamını gör...
365.
istanbul'u herkesten çok severdi sadri alışık, şiir yazdı ona.
karaciğer nakli için giderken amerika'ya, uçaktan, mırıldandı bitik halde, belki dönemezdi bir daha.
"dün akşam eski bir istanbul girdi koynuma martı'dan, bulut'tan, haliç'ten.
teslim bayrağı sallıyordu, beyazdan, maviden, minareden.
karayazgılı algıltı otlarıyla
biraz daha utangaç
kaçık bir çoraptan
sultanahmet'te üşümüştü
o güzelim gözleri ...
titriyor, korkuyordu
ve galiba soğuk soğuk terliyor.
ne kadar rüzgar varsa
yalnız ve kimsesiz.
göksu'nun, çamlıca'nın günahları boynuna
atlar, arabalar, tramvaylar
feraciheten havetlerinde bütün akrabaları,
dün akşam eski bir istanbul girdi koynuma...
hüseyni bir çeşmeden şevki bey'i alıp da,
o ne biçim telaş ise...
bütün çocukları yüklenmiş bir uçurtma kuyruğu
bir beyaz at yeleleri, mimar sinan mermeri.
hem uşşak, hem bayati bir halıda,
bağdaş kurmuş yerlerde
tanıdığı bahçelerde suzidilara güller
hep şafak bekliyordu ne zamandan beri
akşamları unutmuş...
nihavent bir ayak alışkanlığı elleri arkasında mehtaba şaşmaktaydı, bir deniz kıyısında.
hey gidi koca istanbul
bir giysi çıkarırcasına kendi kendinden kaçarak mahçup, ürkek ve korkarak.
sarılıverdi boynuma, uyuya kaldık öylece ağlayarak ... "
karaciğer nakli için giderken amerika'ya, uçaktan, mırıldandı bitik halde, belki dönemezdi bir daha.
"dün akşam eski bir istanbul girdi koynuma martı'dan, bulut'tan, haliç'ten.
teslim bayrağı sallıyordu, beyazdan, maviden, minareden.
karayazgılı algıltı otlarıyla
biraz daha utangaç
kaçık bir çoraptan
sultanahmet'te üşümüştü
o güzelim gözleri ...
titriyor, korkuyordu
ve galiba soğuk soğuk terliyor.
ne kadar rüzgar varsa
yalnız ve kimsesiz.
göksu'nun, çamlıca'nın günahları boynuna
atlar, arabalar, tramvaylar
feraciheten havetlerinde bütün akrabaları,
dün akşam eski bir istanbul girdi koynuma...
hüseyni bir çeşmeden şevki bey'i alıp da,
o ne biçim telaş ise...
bütün çocukları yüklenmiş bir uçurtma kuyruğu
bir beyaz at yeleleri, mimar sinan mermeri.
hem uşşak, hem bayati bir halıda,
bağdaş kurmuş yerlerde
tanıdığı bahçelerde suzidilara güller
hep şafak bekliyordu ne zamandan beri
akşamları unutmuş...
nihavent bir ayak alışkanlığı elleri arkasında mehtaba şaşmaktaydı, bir deniz kıyısında.
hey gidi koca istanbul
bir giysi çıkarırcasına kendi kendinden kaçarak mahçup, ürkek ve korkarak.
sarılıverdi boynuma, uyuya kaldık öylece ağlayarak ... "
devamını gör...
366.
asya ile avrupayı bağlayan yedi tepeli şehir.
devamını gör...
367.
metrobüs hatları neden sütyen bedeni olduğunu anlayamadığım bir şehir.
bunun dışında kendisini açıklamaya kelimeler yetmez. içinde her şey olan bir yer.
bunun dışında kendisini açıklamaya kelimeler yetmez. içinde her şey olan bir yer.
devamını gör...
368.
cumartesi akşamları (eskiden istiklal'di) kadıköy ya da ortaköy'de içmek için gidilecek, pazar öğle üzeri de geri dönülecek şehir. o ne ya. 20 milyon kişi avuç içi kadar yere sıkıştırılır mı?
bir de a ko p iktidarı ekonomi ve finansla ilgili tüm birimleri istanbul'a taşımayı hedefliyor. bu sadece memur sayısı olarak 50bin, çevreleriyle beraber 300-400 bin kişi demek. tahminim yavaş yavaş ölmekte olan alışveriş merkezlerini devlet daireleri yaparak ölümden kurtaracaklar.
bir de a ko p iktidarı ekonomi ve finansla ilgili tüm birimleri istanbul'a taşımayı hedefliyor. bu sadece memur sayısı olarak 50bin, çevreleriyle beraber 300-400 bin kişi demek. tahminim yavaş yavaş ölmekte olan alışveriş merkezlerini devlet daireleri yaparak ölümden kurtaracaklar.
devamını gör...
369.
yine bir sadri alışık şiiri vardır istanbul adında.
"bu benim dünyaya ilk gelişim.
yıkarak saltanatını koca fatih'in
kundakla kefen arasında bir gün
istanbul, istanbul deyişim..
merhaba kız kulesi, merhaba
eyüp sultan
kanlıca, şehremini merhaba..
bir istanbul istiyor eski
çocukluğumdan
ekşi bozalı arnavut kaldırımları
lapa lapa
yüşâ'dan mı okunur bu ezanlar
hırka-i şerif'ten mi?
komşularımız kaptanlar, malta
taşlı ikindilerden kalan
hâlâ o beyaz gergeflerden mi?
bir tarihi gömmüşler
karacaahmet'in ve üsküdar'ın
ve mercan terliklerinde unutulan
çarşaflı kadınlar
sanki dûyûn-ı umumiye'den
kalma faytonlar
bak.. bak hâlâ bir sonbahar
acıbadem'de
cuma selamlıklarından beri
saraylılar..
merhaba beylerbeyi, merhaba
sultan selim
merhaba iki gözüm istanbul'um
merhaba..
aşı boyası sokaklarında ne
mevsimler eskimiş..
sakalsız saçlar
kestirdiğim inci
boncuklu
berber dükkanları
kapalıçarşı, bakırcılar
lacivert mayıslarda
köprü altları
ve boğaziçi'nde
şirket-i hayriye
duman duman
nerdesin o istanbul
nerdesin?
hani çıkrık seslerinde
mehtapları dinlediğim
mediha teyzelerin
leylak bahçeleri
hani büyükbabamın
bitmeyen kuvayi
milliye hikayeleri
hani tahta tekerlekli
süslü arabalarım
hani bayram
yerlerinde
unutulan âsûde çocukluğum
gene bir başka istanbul'du
kafesli ıtırlarıyla bir sabah
beyaz başörtülerin lavanta
çiçekli öğleden
sonralarında ıslanan
açılır kapanır iskemlelerinde
uzun çarşı'nın
istanbul'u taşırdı bakır sînîler
sultanîyegâh'tan bir hıdırellez
mesîresi
sessiz sadakat şarkıları söylerdi
haliç vapurlarında söz kesilmiş
tazeler
hey yavrum hey
burunbahçe dalyanı'ndan
istanbul'u çekerlerdi denizden
hiç ıslatmadan..
kaç bayram mendili geçmişti
elimden çeyiz sandıklarının
bütün uykularımı koynuma alıp
uyurdum istanbul."
"bu benim dünyaya ilk gelişim.
yıkarak saltanatını koca fatih'in
kundakla kefen arasında bir gün
istanbul, istanbul deyişim..
merhaba kız kulesi, merhaba
eyüp sultan
kanlıca, şehremini merhaba..
bir istanbul istiyor eski
çocukluğumdan
ekşi bozalı arnavut kaldırımları
lapa lapa
yüşâ'dan mı okunur bu ezanlar
hırka-i şerif'ten mi?
komşularımız kaptanlar, malta
taşlı ikindilerden kalan
hâlâ o beyaz gergeflerden mi?
bir tarihi gömmüşler
karacaahmet'in ve üsküdar'ın
ve mercan terliklerinde unutulan
çarşaflı kadınlar
sanki dûyûn-ı umumiye'den
kalma faytonlar
bak.. bak hâlâ bir sonbahar
acıbadem'de
cuma selamlıklarından beri
saraylılar..
merhaba beylerbeyi, merhaba
sultan selim
merhaba iki gözüm istanbul'um
merhaba..
aşı boyası sokaklarında ne
mevsimler eskimiş..
sakalsız saçlar
kestirdiğim inci
boncuklu
berber dükkanları
kapalıçarşı, bakırcılar
lacivert mayıslarda
köprü altları
ve boğaziçi'nde
şirket-i hayriye
duman duman
nerdesin o istanbul
nerdesin?
hani çıkrık seslerinde
mehtapları dinlediğim
mediha teyzelerin
leylak bahçeleri
hani büyükbabamın
bitmeyen kuvayi
milliye hikayeleri
hani tahta tekerlekli
süslü arabalarım
hani bayram
yerlerinde
unutulan âsûde çocukluğum
gene bir başka istanbul'du
kafesli ıtırlarıyla bir sabah
beyaz başörtülerin lavanta
çiçekli öğleden
sonralarında ıslanan
açılır kapanır iskemlelerinde
uzun çarşı'nın
istanbul'u taşırdı bakır sînîler
sultanîyegâh'tan bir hıdırellez
mesîresi
sessiz sadakat şarkıları söylerdi
haliç vapurlarında söz kesilmiş
tazeler
hey yavrum hey
burunbahçe dalyanı'ndan
istanbul'u çekerlerdi denizden
hiç ıslatmadan..
kaç bayram mendili geçmişti
elimden çeyiz sandıklarının
bütün uykularımı koynuma alıp
uyurdum istanbul."
devamını gör...
370.
aşığım sana istanbul.
"sana dün bir tepeden baktım aziz istanbul,
görmedim gezmediğim, sevmediğim hiç bir yer.
ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul,
sade bir semtini sevmek bile ömre değer.
nice revnaklı şehirler görülür dünyada,
lâkin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
yaşamıştır, derim, en hoş ve uzun rüyada,
sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan."
— yahya kemal beyatlı, bir başka tepeden
"sana dün bir tepeden baktım aziz istanbul,
görmedim gezmediğim, sevmediğim hiç bir yer.
ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul,
sade bir semtini sevmek bile ömre değer.
nice revnaklı şehirler görülür dünyada,
lâkin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
yaşamıştır, derim, en hoş ve uzun rüyada,
sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan."
— yahya kemal beyatlı, bir başka tepeden
devamını gör...
371.
istanbul, asya ve avrupa'nın buluştuğu yer.
istanbullu; asyalı gibi para kazanan ama avrupalı gibi ödeme yapan kişi.
istanbullu; asyalı gibi para kazanan ama avrupalı gibi ödeme yapan kişi.
devamını gör...
372.
son zamanlarda iyice çirkinleşen şehrim. çocukken bayıldığım, büyüdükçe sorguladığım şimdi de tiksindiğim şehrim. evlenip kendini salan hatunlar gibi oldu. varoş ve pis.
devamını gör...
373.
özlediğim kavusamayacagım. esen kal.
devamını gör...
374.
tarihsel süreçte bircok isimle anılmış,ama adı bizim için istanbul olan sehirdir.bu isimlerden birkacini yazayim:
-nova roma
-miklagard
-byzantium
-istanpol
-islambol
-constantinopolis
-çarigrad ( tzarigrad ? )
ve istanbul...
not:bazı tişörtlerde adı "istanbool" olarak yazilmis.bu da eski bir ismi mi bilemedim ama not düşeyim dedim...
-nova roma
-miklagard
-byzantium
-istanpol
-islambol
-constantinopolis
-çarigrad ( tzarigrad ? )
ve istanbul...
not:bazı tişörtlerde adı "istanbool" olarak yazilmis.bu da eski bir ismi mi bilemedim ama not düşeyim dedim...
devamını gör...
375.
bayramlarda inanılmaz güzel olan şehirdir. sokaklar bomboş insan yaşadığını anlıyor. abartısız istanbul hep böyle olsa müthiş bir yer olur.
devamını gör...
376.
bu sıcak nedir ya resmen diri diri piştik.
devamını gör...
377.
yaşanacak yer değildir.
devamını gör...
378.
ölmüş bir güzele benzeyen şehir.
adı kalmış, kendisi yok.
korkunç.
gitmiş.
çile.
adı kalmış, kendisi yok.
korkunç.
gitmiş.
çile.
devamını gör...
379.
önümüzdeki ay sereflendirmeyi düşündüğüm torpağlar.
kadıköy kızları dm.
kadıköy kızları dm.
devamını gör...
380.
devamını gör...