621.
bir çok semtine ziyaret ettim. ziyaret etmeden önce istanbul'un tam anlamıyla bir avrupa şehri olduğunu düşünüyordum, gerçi hiç avrupaya da gitmedim hatta istanbul benim ziyaret ettiğim sayılı büyük şehirlerdendir, bu yüzden eleştirirken dünyayı iki kere gezmiş acun gibi konuşmamaya dikkat edeceğim.
yorumlamaya başlayalım! let's go
istanbulda ilk günüm çok sıkıcı geçti, levent'in bazı yerleri bana iranı hatırlatıyordu. levent'in metro istasyonunda arkadaşımı beklerken bir grup genç kızın önümden geçtiğini gördüm, içlerinden bir tanesi çok güzeldi ve kızların eşzamanlı bir şekilde arkaya dönmesiye beraber ben de eşamanlı bir şekilde kafamı başka bir yere çevirdim. daha sonra metro'dan çıkıp otobüs bekledim, otobüsü beklerken gördüğüm manzara çok garipti, dünyanın en çok ziyaret edilen 7'inci şehri istanbulu tamamiyle mükemmel zannediyordum, bu da benim dar dünya görüşüne sahip olmamdan kaynaklanıyordu. new york'un bile daha leş sokakları var. otobüs geldi ve tam da binecekken az önceki kız yine önümden geçti:) bu sefer yanında kankaları yoktu ama benim etrafımda bir sürü insan vardı ve elimden geldiğince kıza bakmıyormuş gibi yaparak otobüste yer bulmayı başardım. ilk günüm sadece otobüsleri beklemekle geçti, canım çok sıkılıyordu. en çok merak ettiğim istiklal caddesiydi ve oraya gittikten sonra istanbul'un neden bu kadar çok sevildiğini anlamaya başladım, hayatım boyunca gördüğüm en güzel manzaralardan biriydi. bundan sonra istanbul'un benim için daha güzel geçmesini umuyordum fakat 4'üncü günden sonra psikolojim bozuldu.
şehrin sokaklarını keşfederken her seferinde kayboldum ve her mahalle ayrı bir ülke gibiydi, farklı kültürler faklı insanlar. istanbul'un public alanlarında gezmek için sağlam bir psikolojiye sahip olmak lazım ve mümkünse maske takın.
istanbula geldiğim ilk gün ne demiştim? "burası istanbul'dur, metro'da gördüğüm kızı unutturacak seviyede güzelliklerle doludur."
koskoca şehirde bir erkeğin sadece bir kadınla karşılaşması sadece müzik kliplerinde gördüğümüz bir saçmalıktır. ne yalan söyliyim istanbul'un hiçbir semtinde onun kadar güzelini göremedim hatta oteldeyken levent'in bütün universitelerini net'ten araştırarak onun nereden geçtiğini teorik olarak çözmeye çalıştım asdfgh her yerde işsizlik yapıyorum.
özetle
istanbul'un merkezi mekanları güzeldir fakat oralara ziyaret etmek için bütün toplu taşımalara binmek insanı hayattan soğutuyor, o kadar yolu gittikten sonra geri dönmek istemiyor insan.
yorumlamaya başlayalım! let's go
istanbulda ilk günüm çok sıkıcı geçti, levent'in bazı yerleri bana iranı hatırlatıyordu. levent'in metro istasyonunda arkadaşımı beklerken bir grup genç kızın önümden geçtiğini gördüm, içlerinden bir tanesi çok güzeldi ve kızların eşzamanlı bir şekilde arkaya dönmesiye beraber ben de eşamanlı bir şekilde kafamı başka bir yere çevirdim. daha sonra metro'dan çıkıp otobüs bekledim, otobüsü beklerken gördüğüm manzara çok garipti, dünyanın en çok ziyaret edilen 7'inci şehri istanbulu tamamiyle mükemmel zannediyordum, bu da benim dar dünya görüşüne sahip olmamdan kaynaklanıyordu. new york'un bile daha leş sokakları var. otobüs geldi ve tam da binecekken az önceki kız yine önümden geçti:) bu sefer yanında kankaları yoktu ama benim etrafımda bir sürü insan vardı ve elimden geldiğince kıza bakmıyormuş gibi yaparak otobüste yer bulmayı başardım. ilk günüm sadece otobüsleri beklemekle geçti, canım çok sıkılıyordu. en çok merak ettiğim istiklal caddesiydi ve oraya gittikten sonra istanbul'un neden bu kadar çok sevildiğini anlamaya başladım, hayatım boyunca gördüğüm en güzel manzaralardan biriydi. bundan sonra istanbul'un benim için daha güzel geçmesini umuyordum fakat 4'üncü günden sonra psikolojim bozuldu.
şehrin sokaklarını keşfederken her seferinde kayboldum ve her mahalle ayrı bir ülke gibiydi, farklı kültürler faklı insanlar. istanbul'un public alanlarında gezmek için sağlam bir psikolojiye sahip olmak lazım ve mümkünse maske takın.
istanbula geldiğim ilk gün ne demiştim? "burası istanbul'dur, metro'da gördüğüm kızı unutturacak seviyede güzelliklerle doludur."
koskoca şehirde bir erkeğin sadece bir kadınla karşılaşması sadece müzik kliplerinde gördüğümüz bir saçmalıktır. ne yalan söyliyim istanbul'un hiçbir semtinde onun kadar güzelini göremedim hatta oteldeyken levent'in bütün universitelerini net'ten araştırarak onun nereden geçtiğini teorik olarak çözmeye çalıştım asdfgh her yerde işsizlik yapıyorum.
özetle
istanbul'un merkezi mekanları güzeldir fakat oralara ziyaret etmek için bütün toplu taşımalara binmek insanı hayattan soğutuyor, o kadar yolu gittikten sonra geri dönmek istemiyor insan.
devamını gör...
622.
aşk-ı istanbul,
bir ömürlük hikâyedir.. ne başı vardır, ne sonu.
sadece yaşanır..
acısıyla, rüzgârıyla, ışıklarıyla..
aşk dedikleri,
iki yakası bir araya gelmeyen bir coğrafya belki..
bir ömürlük hikâyedir.. ne başı vardır, ne sonu.
sadece yaşanır..
acısıyla, rüzgârıyla, ışıklarıyla..
aşk dedikleri,
iki yakası bir araya gelmeyen bir coğrafya belki..
devamını gör...
623.
doğduğum büyüdüğüm şehir. gençliğimi yaşadığım şehir. şu an izmir'de yaşıyorum ama ilk sebebiyle istanbul'a seyahat ediyorum çocuk gibi heyecanlandım ya. sanırım biraz özledim.
devamını gör...
624.
hasretliyim, istanbul'a. sana...
devamını gör...
625.
kaos, kalabalık, trafik, koşturmaca, yorgunluk, bazen stres...
ama yine de burada yaşamayı çok seviyorum. istediğim şeye istediğim anda ulaşmayı seviyorum. tarihi mirasını seviyorum. arada kaybolmayı seviyorum...
ama yine de burada yaşamayı çok seviyorum. istediğim şeye istediğim anda ulaşmayı seviyorum. tarihi mirasını seviyorum. arada kaybolmayı seviyorum...
devamını gör...
626.
familya haricen, çerçöp şehir. uluslararası suç şebekesi akp maalesef şehrin içinden bodoslama geçti ve masalsı şehri çöp etti. ailem için anlamlı geliyor ailem olmasa hiçbir anlam taşımıyor.
devamını gör...
627.
hafta sonu gezmeye güzel ama yaşamaya tercihlerim arasında olmayan şehir.
devamını gör...
628.
gezmeye bile gitmeyeceğim doğum büyüdüğüm şehir. istanbul'u düşünmek bile gözlerimi acıtıyor.
daralıyorum geriliyorum bir insan hiç mi özlemez?
hiç özlememekle beraber mide bulantısı yaşıyorum.
istediği kadar tarihi mirası olsun. kapılarını yiyorlar ayasofyanın anasını satayım. iyi tamam görmem ama olmuyor öyle. baktığında zaten dağ taş en eski tarih.
her yer tarih. seven sevsin ben sevmiyorum.
daralıyorum geriliyorum bir insan hiç mi özlemez?
hiç özlememekle beraber mide bulantısı yaşıyorum.
istediği kadar tarihi mirası olsun. kapılarını yiyorlar ayasofyanın anasını satayım. iyi tamam görmem ama olmuyor öyle. baktığında zaten dağ taş en eski tarih.
her yer tarih. seven sevsin ben sevmiyorum.
devamını gör...
629.
gençliğimi bıraktığım, yeteri kadarından biraz fazlasını yaşadığım şehir. çoğu aşk gibiydi, ayrılıkla bitti.
devamını gör...
630.
en çok özlenen… hep özlenen…
koynunda, kıyısında dolanırken bile hasret düşülen…
sokaklarında yaseminlere sevdalı, gülüşleriyle taşları ısıtan,
kedilerin sessiz adımlarında yankılanan, tarih kokusuna sarılmış bir şehir…
ah istanbul, her adımında bir anı, her nefesinde bir özlem saklı.
koynunda, kıyısında dolanırken bile hasret düşülen…
sokaklarında yaseminlere sevdalı, gülüşleriyle taşları ısıtan,
kedilerin sessiz adımlarında yankılanan, tarih kokusuna sarılmış bir şehir…
ah istanbul, her adımında bir anı, her nefesinde bir özlem saklı.
devamını gör...
631.
dızo mafyaların elinde biten şehir. tarihmiş…
bu istanbul romantizmi seksenlerde bitmeliydi ya.
bu istanbul romantizmi seksenlerde bitmeliydi ya.
devamını gör...
632.
45 yıl, 5 ay boyunca hayat sürdüğüm; bu sürenin tek bir gününde bile orada yaşadığım için ‘iyi ki’ diyemediğim, hayatta kalmanın yaşamak sanıldığı, her şeyin kontrolünüzün dışında geliştiği hissiyatını yaratan, kaotik bir şehir. kaçtım, kurtuldum. darısı gönlünden geçen herkesin başına...
devamını gör...
633.
hayatta aldığım en güzel kararmış " istanbul'u terk etmek".
35 senem sanki boşa geçmiş gibi hissettiğim şehir. dünyada kendisine bu kadar ihanet eden bir şehir yok. her yönüyle de boktan bir şehir işte.
35 senem sanki boşa geçmiş gibi hissettiğim şehir. dünyada kendisine bu kadar ihanet eden bir şehir yok. her yönüyle de boktan bir şehir işte.
devamını gör...
634.
#3698141
içimden geçenlerin geniş özetini yazmış sağ olsun.
ben ancak 34 sene dayanabildim. istanbul yaşamak için değil senenin 7 gününü geçirmek için - ki o da bayram falan zamanı şehrin büyük çoğunluğunun şehri boşalttığı zamanlarda- ideal olan bir şehirdir.
her şeyin alternatifinin alternatifi vardır evet. neredeyse her akşam sevdiğiniz bir şarkıcının etkinliğine denk gelebilirsiniz mesela...
ama bu kadar alternatif, bu kadar tüketim hızı birçok şeyin de anlamını yitirmesine neden olıuyor...
misal, diyelim ki yeni türkü hayranısınız... 3 hafta arayla konserine denk gelebilirsiniz mesela. birini kaçırsanız diğerine gidersiniz. böylelikle o etkinlik anlamını yitirmeye başlıyor bir süre sonra...
oysa antalya'da 3 ay sonrasına plan yaptığmı biliyorum aynı konser için. bütün işimi gücümü o güne ayarlayıp o günü sabırsızlıkla beklemek mesela. o etkinliği daha anlamlı kılıyor benim için...
bu sadece bir örnek... bana kalsa oturur sizlere sabaha kadar anlatırım sizlere...
sevdiğin şeyi yaparken bile keyfini iki dakikada elinden alıyor, öyle bir şehir istanbul...
kaldı ki eksilerini anlatayım...
içimden geçenlerin geniş özetini yazmış sağ olsun.
ben ancak 34 sene dayanabildim. istanbul yaşamak için değil senenin 7 gününü geçirmek için - ki o da bayram falan zamanı şehrin büyük çoğunluğunun şehri boşalttığı zamanlarda- ideal olan bir şehirdir.
her şeyin alternatifinin alternatifi vardır evet. neredeyse her akşam sevdiğiniz bir şarkıcının etkinliğine denk gelebilirsiniz mesela...
ama bu kadar alternatif, bu kadar tüketim hızı birçok şeyin de anlamını yitirmesine neden olıuyor...
misal, diyelim ki yeni türkü hayranısınız... 3 hafta arayla konserine denk gelebilirsiniz mesela. birini kaçırsanız diğerine gidersiniz. böylelikle o etkinlik anlamını yitirmeye başlıyor bir süre sonra...
oysa antalya'da 3 ay sonrasına plan yaptığmı biliyorum aynı konser için. bütün işimi gücümü o güne ayarlayıp o günü sabırsızlıkla beklemek mesela. o etkinliği daha anlamlı kılıyor benim için...
bu sadece bir örnek... bana kalsa oturur sizlere sabaha kadar anlatırım sizlere...
sevdiğin şeyi yaparken bile keyfini iki dakikada elinden alıyor, öyle bir şehir istanbul...
kaldı ki eksilerini anlatayım...
devamını gör...
635.
üniversite eğitimimi (bkz: istanbul üniversitesi) aldığım şehir. pişman mıyım? evet, yaptığım tüm o masraflara. alternatifim neresiydi? (bkz: gazi üniversitesi). artık pişman değilim :)
devamını gör...
636.
637.
martı, vapur ve sanki bazen pandoranın kutusu.
şehir erbabı olmadan taksiye binmekten korusun..
şehir erbabı olmadan taksiye binmekten korusun..
devamını gör...
638.
dün -yine- yapmam dediğim bir şeyi yaptım ve bilet aldım sana cağnım istanbul.
bekle.
bekle.
devamını gör...
639.
türkiye'nin en güzel şehridir.
ankara, bursa, izmir ve antalya'yı tek bir potada eritseniz yine bir istanbul etmez.
diğer şehirlerle de kıyaslanamaz. illa kıyaslanacaksa da bu "istanbul vs 80 il" şeklinde olur.
ankara, bursa, izmir ve antalya'yı tek bir potada eritseniz yine bir istanbul etmez.
diğer şehirlerle de kıyaslanamaz. illa kıyaslanacaksa da bu "istanbul vs 80 il" şeklinde olur.
devamını gör...
640.
yaşanacak şehir değildir, yılda 1-2 ay vakit geçirilecek bir şehirdir. "iş imkanı" tasması olmasa nüfusun yarısı gider diye tahmin ediyorum, sebepleri malum.
aynı sebeplerden ötürü istanbul'dan çıktığım anda müthiş mutlu hissediyorum mesela, sırf o hissiyat için yılda ortalama 20.000 km yapıyorum. istanbul'u sevenler de genellikle hayatı anadolu'nun küçük ilçelerinde geçmiş insanlar oluyor.
aynı sebeplerden ötürü istanbul'dan çıktığım anda müthiş mutlu hissediyorum mesela, sırf o hissiyat için yılda ortalama 20.000 km yapıyorum. istanbul'u sevenler de genellikle hayatı anadolu'nun küçük ilçelerinde geçmiş insanlar oluyor.
devamını gör...
