insani zorlar, heleki yalani itirafsa mevzubahis. evet.
devamını gör...
ramazan öncesi yoğun alkol ve kafamda sadece bir kişinin düşüncesi; çaresizlik, mutsuzluk ve hüzün. ve yine firkat, yine hasret, yine hicran.
devamını gör...
sevişemeyeceğim kimse ile ciddi ciddi tartışmam. tüm hayatımda bu kuralı uyguladım bazen cidden tartışıyorum sanıyorlar ve sinirleniyorlar bundan aşırı keyif almak ile beraber süreç ilerledikçe bi noktada dile getiriyorum.

bu gece sevişmeyecek isek sadece sen tartışıyorsun ben sadece sana eşlik ediyorum
devamını gör...
küseceğim kişiye küserim hiç affetmem çünkü o kişi gönlümde yer etmemiştir, hep herhangi biridir. ama ne derse desin darılmayacağım insanlar vardır, onların hep canı sağ olsundur ve asla küsmem. sırt çevirmek kitabımda yok benim.
devamını gör...
biliyorum, çok adice ama esasen etik bir çatışma içermediğinden ve tecrübeye dayandığından, biraz da itiraf niteliğinde yazmak istiyorum.

bir dönemler sevgili olmadığım ama arkadaşlık çizgisini de epey aştığım bir arkadaşımla yaşadık bu durumu.

kendisi bekar bir anne. kötü ve sorumsuz bir partner yüzünden evlilik dışı gebelik yaşadı, partnerini hayatından çıkardı, yalnız anneliği seçti.

tam kadınsı ayrıntılarına hakim değilim ancak sanırım hamilelikte belli bir dönemden sonra memeler süt salgılamaya başlıyor ve bu salgılanan sütün kadının isteği dışında dışarıya aktığı olabiliyormuş. tam olarak neden olduğunu, neden taştığını bilmiyorum. tahmin de edilemiyor sanırım ki arkadaşımın başına bi' öğle yemeğindeyken bununla ilgili bir kaza geldi.

siyah bir tişört giymişti, öğlen yemeğine çıkmıştık. hem karnının büyüklüğü hem de memelerinin büyümüş olması nedeniyle tişört bedenine epey yapışıktı.

yemek yerken üstüne bir şey döktüğünü sandım, su veya ayran falan diye düşündüm ama git gide oradaki parlaklık ve nemlilik daha çok dikkatimi çekmeye başlayınca kendisini uyardım.

ayranın plastiğinin kırık olabileceğini ve sızdırabileceğini ya da suyun aktığını söyledim. pipet istiyordum, daha rahat içersin diyordum ki "aaa kahretsin yaa bu kadar aktığını hiç anlamadım, lütfen beni eve götürür müsün?" diye ricacı oldu. tabi ilk şoku atlattıktan sonra da epey kızarıp bozardı, ben tabi duruma uyanamamıştım.

yolda lisan-ı münasiple durumunu bana izah etti.
o durumu anlatırken yaşadığım ereksiyonu ve tahriki size anlatamam, kasıklarımdan kursağıma doğru sanki bir alev topu yükseliyordu.

o günden sonra fark ettim ki hamileliği ilgimi çekiyor. memelerinden süt geldiğini bilmek beni tahrik ediyor.

kendime hakim olamayıp bu kadına yürüdüm o günden sonra, hamilelik sonrası da güzel günler yaşadık.

hatta bebeğini emzirmesi, bebeğin emerken çıkardığı sesler dahi beni çıldırtırdı. kıskanıyordum bile...

kendisinden, sütünün aktığı bir sütyen istemiştim. yalvar yakar alabildim, kokusunu asla unutamıyorum. ayrıldıktan sonra bile uzun süre o sütyenle mastürbasyon yaptım.

şu andaki sevgilimle de beraber olurken zaman zaman gözlerimi kapatıp hamile olduğunu hayal ettiğim oluyor. hatta bunun için minik bir yastık aldım, beraber olurken bazen aramıza koyuyorum; hamileymiş gibi hissetmek için.

tuhaf buluyor tabi bu davranışımı, kendisine neden böyle yaptığımı hâlâ açıklamadım.

fena bir itiraf olmadı bu. içimde bu fantezimi delicesine açıklamak vardı, rahatladım biraz.
devamını gör...
tanim:
kisinin paylasmak zorunda olmadığı ve paylastigi takdirde korku, kaygi, uzuntu vb durumlara sebep olacağını dusundugu; duygu ve düşünceleri eyleme geçme hali.

ornek:
korkuyorum sozluk. bu sozlukte henuz bir çaylak olmama ragmen, uzun yillardir sozluk yazarligi sıfatını taşımaktayım. ismi lazim degil, trol yuvasi olan bir sozlukten bahsediyorum.

ilmek ilmek isledigim entrylerimi, digital kimliğimin bir parçasını, edinmek icin yirtindigim kulturumun, paylasmak istedigim kisimlarini yazdigim sozlugu bugun terk ettim cunku orada kendimi güvende hissetmemeye basladim. terk etmeden once enrtylerimi silmek zorunda kaldim.

o enrtylerin bazilari benim icin yil donumu ozelligini taşıyordu bazilari ise hayatimin hangi doneminde hangi köşelerden dondugumu hatirlatan, gecmisime isik tutan sokak lambalari gibiydi. hepsinde kendimden bir sey vardi. hayata karsi durusum, rengim, fikirlerim ve duygularım ama ismi lazim olmayan o mecranin anonimliğin kutsalligini bozduğunu hissediyorum. bu bilgileri nerelere, kimlere hangi suretle paylaştığından emin olamadim. dolayisiyla hepsini sildim ve bir oneri uzerine buraya taşındım.
yazmak istedigim, paylasmak istedigim; faydasini sadece ben değil herkes bilsin gorsun dedigim ufak bir bilgi birikimim var. onlarca yil emek verip, zaman geçirdikten sonra; buranin da ex sozlugum gibi toksik bir hal almasindan korkuyorum. ya da acaba zaten oyle ben mi farkinda degilim diye dusunuyorum, belki de oranin bir yan kurulusudur diyorum.
sevgili okur, paranoid düşüncelerimi lütfen mazur gor. bu dusunceler, malum durumlarin hazirladigi ortamin; hakli korku ve kaygılarından kaynaklaniyor.
devamını gör...
kabul etmesi zor olsa da iki ucu boklu değnektir. içinde en ufak vicdan kırıntısı olan insan yaptığı bir yanlışı/ gizlediği bir sırrı/ söylediği bir yalanı muhatabına itiraf etmek için zaman kollar; onu her gördüğünde yüzüne bakarak hiçbir şey olmamış gibi davranmak zordur. bazen duymazsın bile karşındakini, aklın hep itiraf etmen gereken şeye kayar durur. her yeni gün, yeniden o yalanı yaşıyor ve yaşatıyor olmak sanki sürekli başka bir yalan söylüyormuş gibi hissettirir, bazen de gerçekten öyle olur. yalanı söylemek kolay, sürdürebilmek ise zordur. “insan” altında ezilir. zira bana kalırsa birinin gerçeklik duygusuyla oynamak en büyük günahlardan biridir. tamam bu cepte. bunu anlaması kolay.
asıl konuşmamız gereken itiraf ettikten sonra gelen pişmanlık hissi ! yalanın büyüklüğüne göre yıkıcılığı değişir, bazı yalanlar ve beraberinde gelen itiraflar hayatımızın akışını değiştirebilir.
artık dürüst ve haksızsındır. kaybetmişsindir. kendinin şeytanı olmaktan kurtulmuş, karşıdakinin şeytanı olmuşsundur. tüm gardların düşer, bütün savaşların kaybedilmiştir. çünkü sebeplerin geçersizdir ve hiçbir önemi yoktur karşıdaki kişi için dürüstlüğünün, pişmanlığının. affedilmeyi hak etmiyorsam sen neden doğruyu bilmeyi hak ediyorsun, diye düşünmekten kendini alıkoyamaz insan. kaybetmenin eşiğindeki o yas sürecinde, paralel evrende hala o yalanla yaşadığını düşünür durursun. her şey aynı kalmış gibi ama değil ve bunu yalnızca sen biliyorsun gibi.
merhametin bile fazlası zehirdir dostlar, herkes doğruyu bilmeyi hak etmez, çünkü herkes sizi anlamak istemez. velhasıl insan bazen de itiraf etmemeli! içindeki şeytanlarla yaşamayı öğrenmeli…
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"itiraf" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim