kadın erkek ilişkilerinin güncel sorunu
başlık "krawhat" tarafından 10.08.2022 15:14 tarihinde açılmıştır.
21.
delikanlılık erkek kadın fark etmez. delikanlı olmak günden güne imkansızlaşıyor. herkeste bir kaypaklık var. dolayısıyla da kimse kimseye kendini net olarak göstermiyor. eee bu kadar yalan, dolan, iki yüzlülük olunca ortada ilişki diye bir şey kalmıyor.
devamını gör...
22.
esaret.
esir almak karşında ki insanı. ilişki sahibisin diye kendini onu da sahibi sanmak.
oysa ki ne büyük yanılgı!
korku, tehdit veyahut zaaflarını kullanmak sureti ile karşı cinste egemenlik kurmaya çalışmak. hayatını kendine adamasını istemek. oysa yapılması gereken tek ama tek şey samimi duygular ile sevmekti o'nu. fakat biz ne yapıyoruz?
karşımızda ki insanı sanki köle pazarından seçip almışız gibi davranıyoruz. ağırlıklı olarak psikolojik şiddet uygulamak sureti ile hayatı ona zindan edip, sonra beni çok sevsin noolur ya felan diye yalvarıyoruz bir yerlere.
ilişkisi olan bir insan gibi davranmak derim ben hep!
bu, samimi bir şekilde yapıldığı vakit geriye kalan o, istenilen herşey olacak zaten. herkesle ve herşey ile mesafeler konulacak zaten. istemediğin, seni kıran, inciten, üzen ya da yaralayacak hiçbirşey kasıtlı olarak yapılmayacak zaten.
fakat insan, çok basit ve çok rahat bir şekilde ilişkisini yönetip aynı zamanda da büyük keyif içerisinde yaşabilecek iken, seçilebilecek en zor yolu seçer ve sonra burası gibi mecralarda, ya da eş-dost meclislerinde çare arar.
o sebepten başlığa cevap olarak ego tatmini, köle sahibi oldum hissi ve saygısızlık olarak cevap vermek isterim.
ayrıca,
yukarıda bahsettiğim karşı tarafı rahat bırakma durumu, (bkz: nasıl gavat oldum) başlığında ki içerikleri barındırmamaktadır!.
esir almak karşında ki insanı. ilişki sahibisin diye kendini onu da sahibi sanmak.
oysa ki ne büyük yanılgı!
korku, tehdit veyahut zaaflarını kullanmak sureti ile karşı cinste egemenlik kurmaya çalışmak. hayatını kendine adamasını istemek. oysa yapılması gereken tek ama tek şey samimi duygular ile sevmekti o'nu. fakat biz ne yapıyoruz?
karşımızda ki insanı sanki köle pazarından seçip almışız gibi davranıyoruz. ağırlıklı olarak psikolojik şiddet uygulamak sureti ile hayatı ona zindan edip, sonra beni çok sevsin noolur ya felan diye yalvarıyoruz bir yerlere.
ilişkisi olan bir insan gibi davranmak derim ben hep!
bu, samimi bir şekilde yapıldığı vakit geriye kalan o, istenilen herşey olacak zaten. herkesle ve herşey ile mesafeler konulacak zaten. istemediğin, seni kıran, inciten, üzen ya da yaralayacak hiçbirşey kasıtlı olarak yapılmayacak zaten.
fakat insan, çok basit ve çok rahat bir şekilde ilişkisini yönetip aynı zamanda da büyük keyif içerisinde yaşabilecek iken, seçilebilecek en zor yolu seçer ve sonra burası gibi mecralarda, ya da eş-dost meclislerinde çare arar.
o sebepten başlığa cevap olarak ego tatmini, köle sahibi oldum hissi ve saygısızlık olarak cevap vermek isterim.
ayrıca,
yukarıda bahsettiğim karşı tarafı rahat bırakma durumu, (bkz: nasıl gavat oldum) başlığında ki içerikleri barındırmamaktadır!.
devamını gör...
23.
seçeneklerin bolluğunun yarattığı, "iletişimde ve duygulanımdaki yüzeyselliktir."
geçen gün marmarayda giderken, bir durakta dövmeli, kaslı, yakışıklı, uzun boylu bir yarı tanrı tip girdi içeri. tüm heybetiyle tam da karşıma dikildi; yavaştan kendini koyvermeye başlamış göbeğime ve irikıyım herhangi bir erkeğin bileğini bükmekte pek de mahir olmayacak incelikteki bileğime bakıp, erkekliğimin ne denli utanç verici bir yerde olduğunu idrak ettim. kadınlar bu yarı tanrıya bakış atıyorlar, biraz daha cesur olanlar yanındaki arkadaşını dürtüp kızarıyorlardı. diğer duraklarda binenler onu seyredebilecekleri bir pozisyon alıyorlardı. hepsinin evlisinin bekarının, sevgililinin sevgilisizin birkaç jestle gönlünü anında fethedebilecek bir herifçioğluydu.
şimdi bu herif ve bu herif gibilerin bir anıt gibi yükseldiği yerde, ona bakarak saçlarıyla oynayan kadınların gönüllerinde bir miktar kıpırtı yaratabilmek için kendi gerçekliğinde yok olan sıradan erkeklerin trajedisini düşünelim. birçok kadın için bu adam gibi bir seçeneğin varlığı ya da varlığının hayali ve ihtimali, size ayıracağı zamandan, yaratmak için çaba göstereceği duygulardan çok daha konforlu bir şey. bu yüzden de bu beyaz atlı prens'in gelmeyeceğine dair inanç çok büyük bir güç toplamadan, sıradanlığa demirlemiş dünyaları bir tür ego tatmini için kullanmaları da olasıdır. dolayısıyla, o "1.90 boyundaki heybet!" gelene kadar, iletişimde kalınmasının küçük zevkler verdiği figüranlık rolleri birer birer dağıtılıyor. bunun yarattığı yüzseysellik, buluttan nemin kapıldığı iletişim arızaları önümüze en ciddi sorun olarak çıkıyor.
ne sevgi sevgi, ne saygı saygı, ne sınırlar belli, ne duyguların derinliği ve dahası. artık gözleriyle ya da konuşmalarıyla, birbirinin kanını emip yoluna devam eden insanlarla dolu ilişki dünyası. korkunç bir kalabalık, "her zaman ben haklıyım" pespayeliğinin eşlik ettiği bir tartışma kültürü, sürekli ve aktif bir "yanlış anlama" meyili... "sen bunu yaparak şunu mu demek istedin?" diyerek, istemsizce ve anlık duygulanımlarla girdikleri ilişkilerden paçayı sıyırmaya çalışan insanların, sürekli karşı cinslerine suçluluk duygusu yüklemeye çalışması ve bunun yarattığı yıkımın üstünü basit bir engelle örtmeleri...
günümüz kadın erkek ilişkilerindeki pespayeliği konumlandırmak kolay değil. "tüm kadınlar o yarı tanrının olsun." diyerek, bu korkunçluğun bir yerinde olmama ferasetine saygı duyuyorum şahsen.
geçen gün marmarayda giderken, bir durakta dövmeli, kaslı, yakışıklı, uzun boylu bir yarı tanrı tip girdi içeri. tüm heybetiyle tam da karşıma dikildi; yavaştan kendini koyvermeye başlamış göbeğime ve irikıyım herhangi bir erkeğin bileğini bükmekte pek de mahir olmayacak incelikteki bileğime bakıp, erkekliğimin ne denli utanç verici bir yerde olduğunu idrak ettim. kadınlar bu yarı tanrıya bakış atıyorlar, biraz daha cesur olanlar yanındaki arkadaşını dürtüp kızarıyorlardı. diğer duraklarda binenler onu seyredebilecekleri bir pozisyon alıyorlardı. hepsinin evlisinin bekarının, sevgililinin sevgilisizin birkaç jestle gönlünü anında fethedebilecek bir herifçioğluydu.
şimdi bu herif ve bu herif gibilerin bir anıt gibi yükseldiği yerde, ona bakarak saçlarıyla oynayan kadınların gönüllerinde bir miktar kıpırtı yaratabilmek için kendi gerçekliğinde yok olan sıradan erkeklerin trajedisini düşünelim. birçok kadın için bu adam gibi bir seçeneğin varlığı ya da varlığının hayali ve ihtimali, size ayıracağı zamandan, yaratmak için çaba göstereceği duygulardan çok daha konforlu bir şey. bu yüzden de bu beyaz atlı prens'in gelmeyeceğine dair inanç çok büyük bir güç toplamadan, sıradanlığa demirlemiş dünyaları bir tür ego tatmini için kullanmaları da olasıdır. dolayısıyla, o "1.90 boyundaki heybet!" gelene kadar, iletişimde kalınmasının küçük zevkler verdiği figüranlık rolleri birer birer dağıtılıyor. bunun yarattığı yüzseysellik, buluttan nemin kapıldığı iletişim arızaları önümüze en ciddi sorun olarak çıkıyor.
ne sevgi sevgi, ne saygı saygı, ne sınırlar belli, ne duyguların derinliği ve dahası. artık gözleriyle ya da konuşmalarıyla, birbirinin kanını emip yoluna devam eden insanlarla dolu ilişki dünyası. korkunç bir kalabalık, "her zaman ben haklıyım" pespayeliğinin eşlik ettiği bir tartışma kültürü, sürekli ve aktif bir "yanlış anlama" meyili... "sen bunu yaparak şunu mu demek istedin?" diyerek, istemsizce ve anlık duygulanımlarla girdikleri ilişkilerden paçayı sıyırmaya çalışan insanların, sürekli karşı cinslerine suçluluk duygusu yüklemeye çalışması ve bunun yarattığı yıkımın üstünü basit bir engelle örtmeleri...
günümüz kadın erkek ilişkilerindeki pespayeliği konumlandırmak kolay değil. "tüm kadınlar o yarı tanrının olsun." diyerek, bu korkunçluğun bir yerinde olmama ferasetine saygı duyuyorum şahsen.
devamını gör...
24.
bence artık kimse bir ilişki içerisinde olmak istemiyor kimseyle, artık kimse kimseye tahammül edemiyor haklı olarak. bir kere geliyorsun şu hayata, yok arkadaş yok sevgili yok karı yok koca ölme eşeğim ölme. size ayıracak vaktim yok yani off.
devamını gör...
25.
herkesin birbirinin fazla sayıda alternatifi olduğuna inanması.
kimse kimseye bağlanma ihtiyacı hissetmiyor, ufak tefek sayılabilecek kusurlarını tolere edemiyor gibi, en azından benim en sık rastladığım problem bu.
kimse kimseye bağlanma ihtiyacı hissetmiyor, ufak tefek sayılabilecek kusurlarını tolere edemiyor gibi, en azından benim en sık rastladığım problem bu.
devamını gör...
26.
rollerin değişmiş olması
devamını gör...