kadının üstünlüğü

kadın erkeğin kölesidir sözüde bu sözü söyleyen ağzına alanda zavallı şu zihniyetten vazgeçin artık yeter!!!!!!

üstünlük aleyhinize olunca verilen cevap *

pozisyona göre doğruluğu var.

kim nasıl seviyorsa mutluluklar.

kadının üstünlüğü bilimsel olgu değil politik bir ifadedir, doğada cinsiyetler yoktur...

öyle bir sey yoktur. en azından ben kadın erkek eşitliğine inanmak istiyorum. öyle olsa da olmasa da.

seçen konumunda olan kadın, seçilen erkek olunca elbette ki kadın üstün durumda oluyor.

üstünlük degil de meme sahibi olmanin verdigi yetki diyelim.

“yüzeysel ama alabildiğine çekici”

“toplumsal kadın ve erkek rollerinin reklamları reklamların toplumsal rolleri belirlediği kısır bir döngü”

“biz bu oyunu bozarız!”

“inadına isyan! inadına isyan!”

bunlar boğaziçi’ndeki tatlı su feministlerinin beyanatlarından sadece birkaçı. eminim ki hepinize uzak geliyor anlamları, bu yüzden anlamanız için gerekli olan mühimmatları temin edinin;

kısa saç

tütün ve sarma kağıdı [emperyalizme haağğyııır]

mor basma

istenmeyen tüy – ne kadar fazla o kadar iyi

herhangi bir feminizm ve erkeklerden tiksinme 101 kitabı (bkz: misandri) [asla okunmayacak, sadece taşınacak] *ergenlik denkliği böyle buyurdu zerdüşt’tür.

neden bunlar tatlı su feministi ve amaçları nedir?

açıkçası sırf kadınların toplumda hakkı olan yeri kazanması, 2. sınıf insan muamelesi görmemesi için gece gündüz durmadan çalışan, konu hakkında gerekli literatüre hakim, feministlik=erkek düşmanlığı dogmasını kilometrelerce arkasında bırakmış feministleri üzmemek için küçük bir tanım değişikliğine gitmeyi gerekli buluyorum. bu tanımladığım feministtir.

birazdan izleyeceğiniz videodaki sinir krizi geçiren tiplemeler ise femoştur.

her femoş için erkek bir düşmandır, onları ezen kocaman bir öcüdür. her femoş bağımsız ve özgür olduğunu her fırsatta belirtme ihtiyacı hisseder;

-çay mı içersin, kahve mi aşkım?

+sen bana seçim mi sunuyorsun? sadece iki olasılık içinden seçim mi yapmamı istiyorsun? ya siyah ya beyaz öyle mi? istersem gider kendi kendime çay da kahve de yapabilirim. istersem gider alkollü içki de yaparım. illa bir erkek mi ısmarlayacak bana? hahayt! ben özgür, bağımsız ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir kadınım.

-sorduğum soruya sıçayım…b.k iç b.k!

bu perhizin bir başka ironik lahana turşusu ise sadece erkeklerden değil, aynı zamanda kendisinden güzel (ki bu liste çekici hamamböceklerine kadar gider) her şeyin meta olarak tanımlanması, kötülenmesi ve nefret edilmesi.

-burcu esmersoy ne seksi di mi aşkitobellam?

+o kadın vücudunu pazarlayarak para kazanıyor anlıyor musun? siz de ağzınızın suyu akarak onu izleyip kadın imajını ve toplumda kadının rolünü mutfakta aşçılık, sokakta hanımlık, yatakta fahişelik olarak tanımlıyorsunuz. nefret ediyorum sizden, ve o pis şıllıktan. o sütun gibi bacakları yapmak için harcadığı zaman yerine biraz kitap okusaydı şimdi hepimiz eşit olurduk!

-hep burcu’nun suçu değil mi amk?

+ne dedin sen?!

-bir halt demedim, nolur sus.

iki örnekte de farkedilebileceği gibi, femoşların vazgeçilmez bir özelliği de inanılmaz bir güçle kafa aşındırmalarıdır. yaptıklarına demagoji bile denmez, o derece fenadır. en azından demagojinin zaman kazanma amacı vardır. femoşlar ise hem zaman, hem nefes, hem de sabır israfına sebep olurlar.

biraz risk alıyorum bunu söylerken ama, ben şu ana kadar bir tane bile güzel gözüken femoş da görmedim.

sanırım hepsi çirkin.

yoksa…yoksa…yoksa…yoksa…yoksa…

bir evde kalmışlık durumu üzerine gelişmiş bir tepki mi bu?

döngümüz şu;

ben çirkinim. çirkin olduğum için erkekler beni arzulamıyor. arzulanmadığım için sevişemiyorum. sevişemeyeceğimi anladığım için bıyık bırakıyorum, böylece kadın erkek imajı arasındaki bariyeri kırıyorum. vücut kıllarımı da almayı bıraktım, kim sürecek ki kaytan bıyıklarını bilmem nerelerime? sevişemediğim için kukuşumdan tüm vücuduma kötü enerji pompalıyorum. kendimi süslü cümleler kurmak için eğitmeye çalışıyorum, zor ama az çok beceriyorum bir şeyler. erkeklere olan düşmanlığımı her şekilde belirtiyorum ki femoşluğum zeval görmesin.

tek sebep çirkin olmaları mı? asla.

toparlamak gerekirse, kadının üstünlüğü fantezisi bir tatlı su feministi rüyasıdır. ortada cinsiyetler arası bir üstünlük/alçaklık iması yokken dahi yarattıkları komplekstir.

nereye kadar kime kadar ?

olması gerekendir. kadın herşeyin ötesinde estetik güzel bir canlı. nasıl ki bir panter salt panter olduğu için güzelse çoğu kadın da öyledir. ayrıca medeniyet kadının olduğu yerde olan bir kavramdır. misal askerde medeniyet asla yoktur ve olamaz da niye çünkü kadın yok.

sokakta kocası tarafından vurulan kadınlardan örnek vermeyelim. o bizim ülkemizin hukuk devleti olmaması ve ataerkil düzeniyle ilgili. yapanın yanına kâr kalmasa bu kadar kadın cinayeti ve kadına yönelik şiddetin ayyuka çıkması söz konusu olmazdı.

kadın üstündür çünkü kadın seçer. erkek sanır ki ben tavladım.

üstünlükler insanlara göre değişir. önemli olan bunu faydalı olarak kullanmak ve eş durumunda ise başa kakmamak.
farklı üstünlükler birleşince çok harika olabiliyor. tabii bu karakter ile de alalakalı.

belki de bazı erkekler alçaktır.

(bkz: ayakta işeyemeyenlerin üstün olduğunu iddia etmesi)

olmayan üstünlük. kimse cinsiyetiyle öne çıkamaz. her insan karakteriyle var olmalıdır. bana göre.

anlamadığım ya övmeye ya gömmeye çabalıyor hep erkekler kadınları.
tamam ulen otobüste yer vermeyin, hesap ödemeyin, çiçek almayın hatta biz alalım.
eşitiz eşit.

hem kendi hayatlarını hem bizi idare ediyorlar lan.

erkekte bu yok.

olmayan üstünlüktür. göreceli kavramlar herkesi bağlayıcı değildir. anca bencilliktir.

evrendeki yaratıcı olan dişil güçtür. biraz bilim, felsefe okuyan bilir bunu.

cinsiyetçi yarmagüllerin tespit s.çmığıdır.
kadın üstün değildir. erkek de değildir. hala embesil insanlar olması çok üzücü. et ve kemikten üretilmiş insanlarsınız kabullenin artık mallar.