kadınlarınızı hafifçe dövünüz
başlık "manyak olmaya karar verdim" tarafından 07.01.2022 22:14 tarihinde açılmıştır.
41.
"şüphesiz ki (bu ayeti) yanlış anlıyan (ve) yumuşatmaya çalışan kesinlikle idiottur"
sir came a lot 5. ayet
yukarıda aslında idiot derken geri zekalı demek istemedim. idiot kelimesi çorum'un bir köyünde "kengel var gardaş soyum mu" anlamına gelir. ben ki dünyanın en nazik adamı olarak kimseye geri zekalı, aptal, beyinsiz, moron, ahmak hele hele idiot gibi sıfatlarla seslenmem. yukarıdakilerden birini dersem bile öyle dememişimdir. beyinsiz dersem çay getirin mesela.
amin.
sir came a lot 5. ayet
yukarıda aslında idiot derken geri zekalı demek istemedim. idiot kelimesi çorum'un bir köyünde "kengel var gardaş soyum mu" anlamına gelir. ben ki dünyanın en nazik adamı olarak kimseye geri zekalı, aptal, beyinsiz, moron, ahmak hele hele idiot gibi sıfatlarla seslenmem. yukarıdakilerden birini dersem bile öyle dememişimdir. beyinsiz dersem çay getirin mesela.
amin.
devamını gör...
42.
dindar olmayanların sorgulamaması gereken dindarların teslim olması gereken yaratıcının ayeti.
devamını gör...
43.
o ayette kullanılan fiil darebe fiilidir ve çok fazla anlama gelir. mesela, yolculuğa çıkmak, örnek vermek, vurup kırmak, layık kılınmak, perde koymak, örtmek, yüz çevirmek, nispet etmek, duvar vs örmek... ve kuranda bu fiil hiç bir yerde bir insanın bir insanı dövmesi anlamına da gelmez. kuran, boşanma aşamasına gelen veya o sürece girmekte olan kadınların dövülmesini değil, eşinden kısa süreli ayrılmasını önermektedir. böylece kişilerin evliliklerini kurtarmayı amaçlayan bir tedbir getirmiş olur. bir de ayeti okurken öncesi ve sonrasını beraber okuyun.
ilgili ayetler:
32-allah’ın sizi birbirinizden üstün kıldığı şeyleri arzu etmeyin!* erkeklerin de kazandıklarından bir payı vardır; kadınların da kazandıklarından bir payı vardır. allah’ın lütfundan isteyin! şüphesiz ki allah her şeyi bilendir.
33-(erkek ve kadından) her biri için, ana, baba ve yakınların bıraktığından (paylarını alacak olan) vârisler kıldık. yeminlerinizin bağladığı kişilere (gelince), onlara da paylarını verin! şüphesiz ki allah her şeye şahittir.
34- allah’ın onlardan (insanlardan) bir kısmını diğerlerine (farklı oldukları noktalarda) üstün kılması ve (bir de) mallarından harcama yapmaları sebebiyle erkekler, kadınların koruyucusudur.* (onun için) iyi kadınlar, (allah’a) itaatkâr; allah’ın (kendilerini) korumasına karşılık gizliyi (namuslarını) koruyanlardır. geçimsizliğinden* endişe ettiğiniz kadınlara gelince, onlara öğüt verin; onları yataklarda yalnız bırakın ve kendilerini (kısa süreli yanınızdan) uzaklaştırın!* size gönülden bağlanırlarsa* artık onların aleyhine başka bir yol aramayın! şüphesiz ki allah yücedir, büyüktür.
35-(buna rağmen) onların (eşlerin) aralarının açılmasından korkarsanız, (hem erkeğin) ailesinden bir hakem, (hem de kadının) ailesinden bir hakem gönderin! bunlar, (eşlerin arasını) düzeltmeyi isterlerse allah aralarını bulur.* şüphesiz ki allah bilendir, haberdardır.
36- allah’a ibadet edin ve o’na hiçbir şeyi ortak koşmayın! ana babaya,* yakınlara, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, sağ ellerinizin sahip olduklarına iyilik (edin)! şüphesiz ki allah, kendini beğenmiş, övünüp duranı sevmez.*
buradan anlıyoruz ki herkes kurandan işine gelen ayeti cımbızla çekip çıkarıyor ve diyorki bu saçmalıktır. eğer kişi kuranın tamamını okumuş olsaydı, zaten bu ayetlerin tercümesinde hata olduğunu yüzde yüz söylerdi. çünkü kuranda kadınlara yönelik öyle mükemmel ayetler var ki, bir yerden dövün diye emreden allah diğer yerden baş üstüne koyacak öyle mi? ilk emri 'oku' olmasına şaşmamalı. biz gerçekten okumuyoruz. uydumakıllılık yapıyoruz.
ilgili ayetler:
32-allah’ın sizi birbirinizden üstün kıldığı şeyleri arzu etmeyin!* erkeklerin de kazandıklarından bir payı vardır; kadınların da kazandıklarından bir payı vardır. allah’ın lütfundan isteyin! şüphesiz ki allah her şeyi bilendir.
33-(erkek ve kadından) her biri için, ana, baba ve yakınların bıraktığından (paylarını alacak olan) vârisler kıldık. yeminlerinizin bağladığı kişilere (gelince), onlara da paylarını verin! şüphesiz ki allah her şeye şahittir.
34- allah’ın onlardan (insanlardan) bir kısmını diğerlerine (farklı oldukları noktalarda) üstün kılması ve (bir de) mallarından harcama yapmaları sebebiyle erkekler, kadınların koruyucusudur.* (onun için) iyi kadınlar, (allah’a) itaatkâr; allah’ın (kendilerini) korumasına karşılık gizliyi (namuslarını) koruyanlardır. geçimsizliğinden* endişe ettiğiniz kadınlara gelince, onlara öğüt verin; onları yataklarda yalnız bırakın ve kendilerini (kısa süreli yanınızdan) uzaklaştırın!* size gönülden bağlanırlarsa* artık onların aleyhine başka bir yol aramayın! şüphesiz ki allah yücedir, büyüktür.
35-(buna rağmen) onların (eşlerin) aralarının açılmasından korkarsanız, (hem erkeğin) ailesinden bir hakem, (hem de kadının) ailesinden bir hakem gönderin! bunlar, (eşlerin arasını) düzeltmeyi isterlerse allah aralarını bulur.* şüphesiz ki allah bilendir, haberdardır.
36- allah’a ibadet edin ve o’na hiçbir şeyi ortak koşmayın! ana babaya,* yakınlara, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, sağ ellerinizin sahip olduklarına iyilik (edin)! şüphesiz ki allah, kendini beğenmiş, övünüp duranı sevmez.*
buradan anlıyoruz ki herkes kurandan işine gelen ayeti cımbızla çekip çıkarıyor ve diyorki bu saçmalıktır. eğer kişi kuranın tamamını okumuş olsaydı, zaten bu ayetlerin tercümesinde hata olduğunu yüzde yüz söylerdi. çünkü kuranda kadınlara yönelik öyle mükemmel ayetler var ki, bir yerden dövün diye emreden allah diğer yerden baş üstüne koyacak öyle mi? ilk emri 'oku' olmasına şaşmamalı. biz gerçekten okumuyoruz. uydumakıllılık yapıyoruz.
devamını gör...
44.
mustafa ozturk en iyi aciklamayinyapar
bugune kadar dovmek olarak gelen eylemi senelerdir muslumanlar egip bukmekden yorulamdi.
hayir elin arabi “bunun anlami vurmak”diyor bizim turk yok hafifce itin,yok kusun diye abuk sabuk yorumlarla kurtarmaya calisiyor.
bugune kadar dovmek olarak gelen eylemi senelerdir muslumanlar egip bukmekden yorulamdi.
hayir elin arabi “bunun anlami vurmak”diyor bizim turk yok hafifce itin,yok kusun diye abuk sabuk yorumlarla kurtarmaya calisiyor.
devamını gör...
45.
islam'ın kadına bakışını anlamak istiyorsanız ilhan arsel'in şeriat ve kadın kitabını okumanızı tavsiye ederim. linkini de aşağıya bırakıyorum.
buradan
buradan
devamını gör...
46.
bu başlığa gireceğim son entry .
meşhur filozof ve hekim ibni sina, girdiği fikir girdabında bunalıma düştü ve huzura kavuşması için bir mürşid aramaya başladı. kendisine ebü'l-hasen-i hırkânî hazretleri'ni salık verdiler. o da uzun yolculuk ve sıkıntılarına katlanarak büyük mürşide geldi. kapısını çaldı. içeriden yaşlı bir kadın çıktı ve ne istediğini, kimi aradığını sordu. ibn sina, hazreti şeyh'i aradığını, ziyaretinde bulunmak istediğini söyledi. yaşlı kadın: "ne şeyhi be? ne mürşidi? duyup duyup geliyorsunuz. sizde akıl diye bir şey yok mu? benim kocam şeyh olmak şöyle dursun, ona müslüman bile demek doğru değil. yürü git, bir başka kapıya be akılsız adam." der. ebü'l-hasen hazretleri o sırada evde yoktu. hanımı da onu inkâr edenlerden ve aleyhinde bulunanlardan biri idi. aynı zamanda çok huysuz bir kadındı. ibn sina hayret ve ibretle titredi. ta rey şehrinden kalkıp kars'a kadar gelmişti. hayretli bakışlarla kadına sordu: "hatun, siz onun neyisiniz?" kadın gök gürlercesine: "nesi olacağım, zevcesiyim" dedi. daha sonra şöyle ilave etti: "dünyada benim kocamdan daha sahtekâr ve adi kimse yoktur." sonra çarşıya çıkıp onu çarşı esnafından sordu. sorduğu kimseler: "ebü'l-hasan fakir bir kimsedir. dağdan odun toplar, satar ve onunla geçinir. şehir dışına çıkarsanız onu yolda bulursunuz" dediler. ibni sina şehir dışına çıktığında ne görsün. bir ihtiyar zat gelmektedir. odunu bir aslanın sırtına yüklemiş. kamçı olarak da elinde bir yılan var. yavaş yavaş şehre doğru geliyor. ibni sina olanca gücü ile haykırdı: "at o yılanı elinden. elindeki yılanın zehri on tane fili anında öldürür." şeyh hazretleri tatlı tatlı gülümsedi ve: "ey ebu ali! onun zehri beni öldürmez." ibni sina daha da şaşırdı ve: "ebu ali olduğumu nereden biliyorsun?" dedi. şeyh hazretleri: "e, eve uğradın ya!" "ben yoktum, fakat zevcem evde idi. onu gördün değil mi?" "evet, gördüm ve hayrette kaldım." "hiç hayrette kalma. işte ben tam kırk yıldır eşime sabrediyorum. yüce allah da sabrımın karşılığı olarak bu canavarları benim emrime verdi." daha sonra şeyh hazretleri, aslanı ve yılanı salıverip ormana gönderdi. birlikte eve geldiler. kadın bir sürü hakaretten sonra kapıyı açıp kocasını ve misafirini içeriye aldı. şeyh hazretleri misafire ikram için bir tavuk vermesini istedi. kadın, sırtına binip yedi defa evin içinde kendisini dolaştırması karşılığında buna razı oldu. ibni sina, olanlara hayretle ve ibretle bakıyor ve bir anlam veremiyordu. "aman ya rabbi! bu ne sabır!" demekten kendini alamadı.
inanmak veyahut inanmamak itikat meselesidir ki daha aklınızın alamayacağı melekut alemi vardır bu meseleyi anlatmamın sebebi şeyh efendi de eşini dövebilirdi ama 40 yıllık sabır sizce dövmek emredilseydi yapamaz mıydı .
meşhur filozof ve hekim ibni sina, girdiği fikir girdabında bunalıma düştü ve huzura kavuşması için bir mürşid aramaya başladı. kendisine ebü'l-hasen-i hırkânî hazretleri'ni salık verdiler. o da uzun yolculuk ve sıkıntılarına katlanarak büyük mürşide geldi. kapısını çaldı. içeriden yaşlı bir kadın çıktı ve ne istediğini, kimi aradığını sordu. ibn sina, hazreti şeyh'i aradığını, ziyaretinde bulunmak istediğini söyledi. yaşlı kadın: "ne şeyhi be? ne mürşidi? duyup duyup geliyorsunuz. sizde akıl diye bir şey yok mu? benim kocam şeyh olmak şöyle dursun, ona müslüman bile demek doğru değil. yürü git, bir başka kapıya be akılsız adam." der. ebü'l-hasen hazretleri o sırada evde yoktu. hanımı da onu inkâr edenlerden ve aleyhinde bulunanlardan biri idi. aynı zamanda çok huysuz bir kadındı. ibn sina hayret ve ibretle titredi. ta rey şehrinden kalkıp kars'a kadar gelmişti. hayretli bakışlarla kadına sordu: "hatun, siz onun neyisiniz?" kadın gök gürlercesine: "nesi olacağım, zevcesiyim" dedi. daha sonra şöyle ilave etti: "dünyada benim kocamdan daha sahtekâr ve adi kimse yoktur." sonra çarşıya çıkıp onu çarşı esnafından sordu. sorduğu kimseler: "ebü'l-hasan fakir bir kimsedir. dağdan odun toplar, satar ve onunla geçinir. şehir dışına çıkarsanız onu yolda bulursunuz" dediler. ibni sina şehir dışına çıktığında ne görsün. bir ihtiyar zat gelmektedir. odunu bir aslanın sırtına yüklemiş. kamçı olarak da elinde bir yılan var. yavaş yavaş şehre doğru geliyor. ibni sina olanca gücü ile haykırdı: "at o yılanı elinden. elindeki yılanın zehri on tane fili anında öldürür." şeyh hazretleri tatlı tatlı gülümsedi ve: "ey ebu ali! onun zehri beni öldürmez." ibni sina daha da şaşırdı ve: "ebu ali olduğumu nereden biliyorsun?" dedi. şeyh hazretleri: "e, eve uğradın ya!" "ben yoktum, fakat zevcem evde idi. onu gördün değil mi?" "evet, gördüm ve hayrette kaldım." "hiç hayrette kalma. işte ben tam kırk yıldır eşime sabrediyorum. yüce allah da sabrımın karşılığı olarak bu canavarları benim emrime verdi." daha sonra şeyh hazretleri, aslanı ve yılanı salıverip ormana gönderdi. birlikte eve geldiler. kadın bir sürü hakaretten sonra kapıyı açıp kocasını ve misafirini içeriye aldı. şeyh hazretleri misafire ikram için bir tavuk vermesini istedi. kadın, sırtına binip yedi defa evin içinde kendisini dolaştırması karşılığında buna razı oldu. ibni sina, olanlara hayretle ve ibretle bakıyor ve bir anlam veremiyordu. "aman ya rabbi! bu ne sabır!" demekten kendini alamadı.
inanmak veyahut inanmamak itikat meselesidir ki daha aklınızın alamayacağı melekut alemi vardır bu meseleyi anlatmamın sebebi şeyh efendi de eşini dövebilirdi ama 40 yıllık sabır sizce dövmek emredilseydi yapamaz mıydı .
devamını gör...
47.
fantezi
devamını gör...
48.
bazıları ayeti başka yerlere çekmek istese de gerçek birdir. darabe kelimesi türkçemize de darp ya da darbe olarak geçmiştir. vurmak dövmek hele bazıları yola çıkmak felan gibi anlamı var yazmış arkadaşlar arapça da söylenmek istenen neyse net şekilde ifade edilir. yumuşatıp başka yerlere çekmeyin. ben bu kitaba iman ettim. ne yazarsa benim doğrumdur.
fakat burada ayetin son kısmını alan dangalaklar görüyorum. serkeşlik diye bir tabir var ki evini, malını, iffetini korumadığı durumlarda ilk olarak nasihat edin, sonrasında yataklarınızı ayırın hala devam ediyorsa dövün diye yazar. hafifçe felan da değil. eğer serkeşliği bırakırlarsa onlara zarar verecek başka bir yol aramayın der. sertliği konusunuda aşağıda peygamberimiz açıklıyor.
şimdi bunların ışığında bu ayeti peygamber efendimiz nasıl açıklamış ona bakalım.
“kadınlar hakkında allah’tan (cc) korkunuz. siz onları allah’ın (cc) bir emaneti olarak aldınız. onları kendinize allah’ın (cc) kelimesi ile helal kıldınız. onların sizin sevmediğiniz kişileri evlerine almamaları, onlar üzerindeki haklarınızdandır. şayet bu kişileri içeri alırlarsa onlara incitmeden, hafif bir şekilde vurabilirsiniz. onların yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarının karşılanması sizin üzerinizdeki haklarındandır.”
işte bu kadar basit. nebi çok güzel şekilde ayeti sahih bir hadisiyle açıklamış. isteyen iman eder isteyen etmez. insanlara tatlı görünmek için yaratıcının ayetlerini eğip bükmeyin.
fakat burada ayetin son kısmını alan dangalaklar görüyorum. serkeşlik diye bir tabir var ki evini, malını, iffetini korumadığı durumlarda ilk olarak nasihat edin, sonrasında yataklarınızı ayırın hala devam ediyorsa dövün diye yazar. hafifçe felan da değil. eğer serkeşliği bırakırlarsa onlara zarar verecek başka bir yol aramayın der. sertliği konusunuda aşağıda peygamberimiz açıklıyor.
şimdi bunların ışığında bu ayeti peygamber efendimiz nasıl açıklamış ona bakalım.
“kadınlar hakkında allah’tan (cc) korkunuz. siz onları allah’ın (cc) bir emaneti olarak aldınız. onları kendinize allah’ın (cc) kelimesi ile helal kıldınız. onların sizin sevmediğiniz kişileri evlerine almamaları, onlar üzerindeki haklarınızdandır. şayet bu kişileri içeri alırlarsa onlara incitmeden, hafif bir şekilde vurabilirsiniz. onların yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarının karşılanması sizin üzerinizdeki haklarındandır.”
işte bu kadar basit. nebi çok güzel şekilde ayeti sahih bir hadisiyle açıklamış. isteyen iman eder isteyen etmez. insanlara tatlı görünmek için yaratıcının ayetlerini eğip bükmeyin.
devamını gör...
49.
mal ateistlerin örnek gösterdiği üç dört ayetten bir tanesi nisa süresi 34. ayette geçen kısmi bir cümle, şuraya bağlamadan edemeyeceğim sürekli allaha inanan insanlara bişeyler açıklamaya çalışmaktan vazgeçin artık. ayrıca bunların derdi dinler değil. bunların derdi islamiyet başka dinlerde bu kadar açık aramıyorlar. her neyse biz sizin primat teorinizle bokunuzla püsürünüzle uğraşmayız
devamını gör...
50.
(bkz: ketçap mayonez de olsun mu)??!
devamını gör...
51.
hafif şaplaklayınız diyen din gibi din.
devamını gör...
52.
53.
hayır efendim, o ayette kullanılan darabe fiili arapçanın zortistan lehçesinde öpmek anlamına gelir.
yani diyor ki, kadınlarınızı (eşlerinizi [bunu da yanlış yazmışlar hay aksi]) hafifçe öpünüz diyor. lütfen islamı bilmeden konuşmayın lan atayız münafık rafiziler sizi.
yani diyor ki, kadınlarınızı (eşlerinizi [bunu da yanlış yazmışlar hay aksi]) hafifçe öpünüz diyor. lütfen islamı bilmeden konuşmayın lan atayız münafık rafiziler sizi.
devamını gör...
54.
hayır dövmekten bahsetmiyor hiçbir ayet:
4:34 erkekler kadınları gözetirler. zira allah her birine farklı yetenekler ve özellikler vermiştir. zira erkekler evin geçiminden sorumludur. erdemli kadınlar, (tanrı'nın yasasına) boyun eğer ve allah'ın korumasını emrettiğini (onur ve iffetlerini) tek başlarına bile olsalar korurlar. iffetlerinden endişe duyduğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarınızı ayırın ve nihayet onları çıkarın. size itaat ederlerse onlara karşı bir yol aramayın. allah yücedir, büyüktür.
4:34 erkekler kadınları gözetirler. zira allah her birine farklı yetenekler ve özellikler vermiştir. zira erkekler evin geçiminden sorumludur. erdemli kadınlar, (tanrı'nın yasasına) boyun eğer ve allah'ın korumasını emrettiğini (onur ve iffetlerini) tek başlarına bile olsalar korurlar. iffetlerinden endişe duyduğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarınızı ayırın ve nihayet onları çıkarın. size itaat ederlerse onlara karşı bir yol aramayın. allah yücedir, büyüktür.
devamını gör...
55.
şu ayette bilmem ne fiili üzerinden yok aslında şunu diyor yok bunu kastediyor bahanelerinin hepsini geçtim. ayetin belli başlı amacı kadına uyarı vermek. neden? bir evlilikte uyarılması gereken tek taraf kadınlar mı? bunu din hocasıyla tartıştığım zaman bana demişti ki o zaman için tüm yük erkekteydi kadınlar şimdiki gibi hayatın her alanına girmemişlerdi.
kitabın iddia edilen evrenselliğini çürütüp dönemselliğini bizzat kendisi kendi cümleleriyle gözler önüne sermişti.
kitabın iddia edilen evrenselliğini çürütüp dönemselliğini bizzat kendisi kendi cümleleriyle gözler önüne sermişti.
devamını gör...
56.
ama ben sevmek istiyorum.
birbirimizi üzmüş olabiliriz. belkinben onu ya da o beni üzdü. bana ağır sözler söyledi?
onu dövmek yerine, neden böyle yapıyorsun diyip elimi omzuna atsam o da dudaklarını büzüp göğsüme yaslasa başını sonra ben o vaziyette onun saçlarını sevsem boynunu öpsem daha doğru bir davranış olmaz mı bu?
tatlı dille çözmek varken şiddet niye?
kadına şiddetin gerekçesi olmaz.
birbirimizi üzmüş olabiliriz. belkinben onu ya da o beni üzdü. bana ağır sözler söyledi?
onu dövmek yerine, neden böyle yapıyorsun diyip elimi omzuna atsam o da dudaklarını büzüp göğsüme yaslasa başını sonra ben o vaziyette onun saçlarını sevsem boynunu öpsem daha doğru bir davranış olmaz mı bu?
tatlı dille çözmek varken şiddet niye?
kadına şiddetin gerekçesi olmaz.
devamını gör...
57.
azıcık bdsm in kimseye zararı olmaz.
ama azıcık
zevk alacak kadar.
ama azıcık
zevk alacak kadar.
devamını gör...
58.
kadınlarınızı hafifçe öpünüz, öperken pipetten su içermiş gibi hüpletirseniz bir hoş oluyorlar. ben de hatunun birinden öğrenmiştim. biz bdsmci sapık mıyız kardeşim niye hatunumu döveyim. *
devamını gör...
59.
kadınlarımızı mı? birey la onlar allahın bedevisi. zorla anakronizm yaptırırsınız insana. bari çiçek alın diyeydin. ya da hurma.
devamını gör...
60.
kocasının sözünü dinlemeyen ona itaat etmeyen eşe yapılması gerekendir.
devamını gör...