karadeniz mutfağı

yemekleri güzel tam obez olmak isteyenlere göre.

taze ve mevsiminde üretilmiş ürünlerdir baştacı, bu mutfağın.

o nedenle bir yemeye başladın mı, haftalarca yersin aynı şeyi. sonra onun mevsimi geçer, başka bir şeyi yemeye başlarsın...

yıl boyunca her zaman bir şeyler olur.
çok şaşaalı bir mutfak değil elbette. kurutup bekletme pek mümkün değil çünkü bizde. büyükbaş küçükbaş hayvan olayı için de arazi sıkıntılı.

kendi evreninde, mütevazı bir mutfak işte;
her şey az ama öz ve bir o kadar da lezzetli.

bi şeye de burun kıvırayım, sevmeyeyim! bi insan her yörenin yemeklerini sever mi ya! karadeniz mutfağını da seviyorum evet.

hamsi (pilav+bugulama+tava) şeklinde özetlenebilir.

yedi coğrafi bölgemizin mutfaklarını siralasam karadeniz mutfağı bence en sonda olur.

darilmaca yok.

bir karadenizli olarak çok sevdiğim bir başlık. bir sürü yemeği varki hangisini anlatsam. şimdiden ağzımın suyu aktı. *

balıklı tatlı yaptıklarını gördükten sonra önlerinden bile geçmediğim mutfaktır

hamsi tava hariç hiçbir yemeğini yemediğim gözümle bile görmek istemediğim kadar bolca bolca ve sadece tereyağ ve ot çeşitleri, içine ne bulunursa konulan bol kokulu yemeklerin olduğu bi mutfak. şunu da belirtiyim kocam trabzonlu trabzonda yaşıyorum yerli bir ankaralı olarak.. çoook üzücüüüüü.....boğuluyoruuumm

allah affetsin güzel bir sey yok. hani hamsi de olmasa damak tadimiza uygun değil. şimdi doğruya doğru bir hatay antep adana mutfağı beklemiyorsun ama karadeniz mutfağında hadi diyelim samsun da karadeniz bafra pidesi var.
sinop'ta sırık kebabı var. ki bunlarda bilindik ve karadeniz değil aslında.

ne karadenizliyim ne de antepli. ama mutfak anteptir.

hayattan rengi alın geri neyi kalır derler ya hamsi olmasa karadeniz mutfağı mı kalır.

annem ve anneannemden sorulur, bi de benden :))

bir trabzonlu olarak "öyle bir şey yok" dediğim mutfaktır allah affetsin :(

(kuymak hariç...)

sürekli bir ot kaynatma fantezisi içinde, anlamsızca ve lezzetsizce yapılan yemekler. hiç unutmam giresunlu komşu teyzemin evi kara lahana kokardı sürekli. bende çocukluk travması olmuş, yer etmiş. deniz mahsulleri konusuna gelirsek ise kocaaaaa deniz ama sadece hamsiyle haşır neşirlik. arkadaşım yeme demiyorum ama her yemeği de kara lahana ve hamsi ile yapmayıver. pilav bazen pilav olarak güzel mesela. katma içine hamsini, lahananı. sonuç olarak distopik bir mutfak olur kendileri.

mısırı severim ama çorbasını değil. damak tadıma uygun olmayan bir mutfaktır.

hamsi pilavı
hamsikoli
turşu kavurması
karalahana (ama vurma olandan. bubannem yapaydi)
bunar baba tarafı rizeden

galdirik
diblee
pezük
domates kavurması
bunlar da ana tarafı giresundan

:d

zibilyon kuşak boyunca su katılmamış bir karadenizli olarak doğru düzgün numarası olmayan mutfak ne yazık ki. balıkla zaten aram yok, her zımbırtıya hamsiyi bulaştırıyorlar. iç yağlı yemekler de mideme ve burnuma hiç iyi gelmiyor doğrusu. mısır ekmeği, kuymak ve pepeçura var sevdiğim. gerisi bana göre değil pek. akdeniz insanı olmak tam benlikmiş aslında. yaşasın zeytinyağlılar!

enteresan bir mutfak.
halihazırda patronum ve civarda tanıdığım kaptanlar karadenizli. bizimle çalışan bir kaptanımız daha var karadenizli, ki konuşmasını zor anlarsınız, kendisi whatsapp'ta bile şiveli mesaj yazar, neyse bu abimize sürekli ''abi yenge laz böreği yapsın, getir yiyelim.'' falan diyorlardı. adam en son ''tamam'' dedi, malzemeler alındı yengeye ve akşam bir tepsi laz böreği tekneye geldi.

şimdi börek deyince bende böyle üzerine yumurta sarısı sürülmüş, içinde kıyma, peynir ya da yeşillik olan tuzlu bir şey bekliyorum. bir dilim attım ağzıma, bu tatlı anasını satıyım. baklava hamurundan yapılmış, içinde muhallebi olan şerbetli bir tatlı. ''abi yengenin ellerine sağlık, laz böreği enfes olmuş'' dedim. ''afiyet olsun uşağum'' dedi.

aga neden buna börek dediniz ki siz? bu tatlı. ''laz tatlısı'' deseniz daha mantıklı olmaz mıydı? ilginç mutfak gerçekten.

edit: fotosunu attıttırayım

eğri oturup doğru konuşalım, bir karadeniz mutfağı var denilemez. (bir yöre ya da kültürü illa da mutfağı var da etmez, ötekilerden üstün de kılmaz gerçeğini niye kabul etmekte zorlanıyoruz. bunu da anlamak güç.)