kızılcık şerbeti

garip bir şekilde sardığım dizi. arkada iş miş yaparken iyi gidiyor. ama en başlardaki tepki çekme amaçlı yazılmış o sivri söylemlerinin azalmasına rağmen, şerbo'yu şerbo yapan dan dan diye konuları çözme huyu sanki uzun bakışmalı türk dizisi kıvamına doğru kayıyor. yazacak konu bulamadılarsa.

youtubedan gereksiz yerleri geçerek izlediğim dizi. özgür ortamda yetişmiş doğa ile muhafazakar fatih'in evlilikleri ve onların etrafında gelişen olaylar konu alınıyor dizide. bu doğa kızımızı hak ehli anası çok uyarıyor "yapma, etme" diye. akılsız kızımız altın varaklı evde yaşayan adamdan nasıl bir hayır geleceğini düşünüyorsa artık gidip bu aşağılık fatihle evleniyor. sonra tabi olaylar olaylar. akılsız doğa'nın hayatı nasıl mahvoluyor onu izliyoruz. oynat uğurcum.
dizideki en doğru karakter üzgünüm ama nilay arkadaşlar. içi dışı bir. aklına geleni çatır çatır söylüyor. çoğu olayı aslında önceden seziyor fakat sakalı olmadığı ve bolca vukuatı olduğu için kendini dinletemiyor. mustafası dışında herkesle arası kötü. fesatlığı falan var ama o kadar olur cahil kız.
fatih'in olaylar malum, alev ve yaşlı amca zamanında fatih'i linçlerken şimdi aynı durumdalar, mıç mıç erkek anası pinko desen doğa'dan anlayış beklerken iş kendi kocasına gelince kapı pencere indiriyor. ömer ve kıvılcım desen ayrı terane. tarkan'ın amerika dönüşü "değiştim ve geliştim" dediği gibi beraber oldukları süre içinde değişip gelişmişlerdi fakat saçmalamaya başladılar.
neyse bu saatte niye bu yazıyı yazdım bilmiyorum. ilk sezon en azından farklı konusuyla diğer türk dizilerinden sıyrılmıştı. doğru veya yanlış vermek istediği bir mesaj vardı. iki tarafla ilgili kalıplaşmış düşünceleri ortaya koyuyordu. ikinci sezon iyice saçmaladılar.

kim kime dum duma olmuş dizidir. tüm karakterlerden tiksindim genel olarak. herkesi bir gerizekalılaştırdılar. seyir zevki de azaldı bence. amacından, vermek istediği mesajdan saptı. izliyorum ama alışkanlıktan yani. arada bir rüzgar'a bakıyorum o kadar.* çok bile.

hemen hic yerli dizi izlemeyen biri olarak cuma aksamlari misafirlige gittigim her evde televizyonda acik oldugu icin son 10 bolumun 6-7 tanesini izlemis oldugum dizi. kendisine muthis bir hayran kitlesi yaratmis.

nam-ı diğer kızılcık şerbo.
diziyi öyle baştan sona izlemedim ama illaki sosyal medyada denk geliyor.
insanları ayrıştıran ve bunu yaparken de saçma sapan sahneler kullanan dizi.

izlemeye değer bulmaktan ziyade aydın/ muhafazakâr çatışmasının nasıl işlendiğini görmek için ara sıra izlediğim türk dizisi.

dizi aslında türkiye'nin özeti gibi, dindar olan taraf aydın olandan haz etmiyor, aydın olan ise muhafazakâr olanı küçük görüp gerici olarak addediyor.

doğa'nın ailesinde güçlü olmak için erkeklere gerek yok, annesi babası boşanmış, annesi okumuş olduğu için de kolayca boşanabilmiş, fatih'in ise ailesinde güç kavramı erkeklerin elinde, annesi ise dindar bir kadın pembe/ pink.

muhafazakâr olan taraf eğlenmeyi, boşanmayı, kadınları sevmiyor.
aydın taraf ise katı kuralları ve dinin hayatı bu kadar kısıtlamasını istemiyor.

ama bahse girilir ki yönetmen ve senarist aydın olanın lehine davranıyor.
bu gayet net.

kondomun ve doğum kontrol hapının varlığından bi'haber 30 tane seks şuursuzunun hayatını anlatan dizi.

öyle bir dizi ki;
evleneceği kadına okuduğu okulu bıraktırıp eve kapatan adamlar var *
en küçük çocuğu 30 yaşında olup çıtır sevgili sahibi olan adamlar var,
2 yıldır evli ve 1 çocuk sahibi olduğu adamdan boşanma sürecinde hamile kalmayı becerebilen geri zekalı kadınlar var,
karısının ailesinin zenginliği altında ezilip iş kurmaya çalışan onu da mahveden adamlar var,
40 küsür yaşında sugar daddy'leri yahut mommy'leri olan 20'lik gençler var,
eşinden boşanıp tekrar evlenen, sonrasında tekrar boşanan ve boşandıktan 20 dakika sonra yeni kadına aşık olan adamlar var *,
gündüz türban takıp kur'an okuyan, gece de club'da kova yapan kadınlar var,
evlenme sürecinde olduğu adamın üç aşağı beş yukarı nasıl bir şey olduğunu anlamak için adamın amcasıyla yatan kadınlar var *
squat yapab hemcinslerini görünce utanan, buna rağmen evlatlarının yuvasını yıkmaktan utanmayan anneler var,
var oğlu var.

bir de işin en garip noktası, bu dizide her karakter diğer karakterlerden en az ikisiyle ya yatmış, ya sevgili olmuş ya da evlenip boşanmış. ya bu nedir allah aşkına?

açıkçası benim son zamanlarda rastladığım en farklı yapımlardan biri bu yapım. izlettiriyor mu? elbette izlettiriyor. ama bu nedir ya?

ertuğrul, kızının arkadaşlarıyla bara gitmesine izin vermeme gerekçesi olarak kızı için çok endişelendiğini öne sürüyor ama herkes biliyor ki, izin vermeme gerekçesi o değil ve kızıyla açıkça bunu konuşamıyor bile... "sen de biliyorsun ki prensip olarak biz o tarz yerlere gitmiyoruz, o yüzden senin de gitmeni istemiyorum." demesi gerekirdi. baştan endişelendiğini öne sürdüğü için, kızıyla birlikte daha önce hiç gitmediği bir ortama giriyor ve alev, "sal biraz sal" falan deyince de kendini salmaya başlıyor. kendini bu kadar kolay salacaksa, bugüne kadar salmamasının sebebi, bunun için uygun ortam bulamamış olmasıdır o zaman demek ki, ortamını bulunca bağlı olduğu tüm değerler çöpe gidiyor.

60 yaşındaki kadının adının kıvılcım olması oldukça garip..

bence dizinin en çekici kadını doğa'nın eski kayınvalidesi, fatih'in annesi (pembe) hanım...
pembe hanım'ın kuması, abdullah bey'in de 2. karısı, kıvılcım'ınsa kız kardeşi olan (alev) hanım bence hiç çekici değil...

abdullah bey tam bir aptal.

boş bir dizi olduğu için ülkemizin izlenme rekoru kırdığı, karakterlerin hem gerçekçi hemde çok sahte oldukları, izlenirken gülmek için izliyorum diyerek kendimizi kandırdığımız oyuncularına iyi para yedirdiğimiz müzelik yapıt.

son birkaç bölümdür bitmek bilmeyen bir "türban" muhabbetinin dönüp durduğu dizi. yok görkem türbanını çıkardı da aman efendim umut, nursema'nın türbanından utandı falan filan... senarist, "türban" kelimesini muhafazakâr karakterlerin diline pelesenk etti ama kendisinin, muhafazakâr insanları hiç tanımadığı buradan belli oluyor. hiçbir muhafazakâr insan, "türban" kelimesini kullanmaz, başörtüsü der, eşarp der, tesettür der ama "türban" asla demez çünkü, "türban" seküler kesimin ağzından düşürmediği bir kelimedir ve muhafazakâr insanlar, o kelimeden hazzetmezler.

kızılcık şerbo, içinde evlenenlerin birbiriyle en az iki kere evlendikleri, kimin eli kimin cebinde belli olmayan, yasak elma dizisinin islami versiyonu dizi. yeto ama yeto.

ilk sezonu türkiye'nin son 20 yılının bir metaforuydu, ikinci sezonda 'yukarıdan' uyarı gelince müge anlı programına döndü.

dizinin başlarında kıvılcım'ı ve seküler karakterleri anlayışsız, kibirli, paranoya derecesinde evhamlı, dindarları ise açık fikirli ve hoşgörülü olarak görüyorduk. ama evlilik (iktidarı tamamen ele geçirme) sonrası dindar ailenin gerçek yüzünü gördük. evlilikteki muhafazakar baskı, nursema'nın başta razı olduğu görücü usulü evlilikte camdan aşağı atılması, üstüne o arada laik bir çocuğa karşı romantik duygular geliştirmeye başlamasıyla işlenen çelişkiler falan.

dizi ilk sezonun sonlarına doğru sosyal medyada organize saldırılara maruz kaldı, rtük ceza verdi, bölümler gecikti, sezon finalinden sonra devam etmeyeceği söylendi falan. derken, ikinci sezon da başladı ama bütün politik içerimi yok edilmiş şekilde herkesin herkesle takıldığı bir senaryo yazıldı.

hiçbir bölümünü izlemesem de yutupdan kesitlerini izleyerek ara ara takip ettiğim ve ilerleyişi konusunda genel bir fikir edindiğim show tv dizisi. seküler, muhafazakar yok kapalı yok açık, bilmem ne diye diye insanların nasıl ayrıştırıldığını güya eleştiren bir yapım. ne kadar doğru bir eleştiri yapılıyor orası tartışılır. bu amaçla yapılan bazı sahneleri çok abartıya kaçan bir dizi. bu haftaki bölüme gelecek olursak fragmanda yine görkemi gördük, kendi kendini dövüyordu sorunlu. kesitleri yutuba düşünce bakacağım. ama görkem gerçekten fenasal manyak, gıcık bir karakter. fakat aynı zamanda fatih ve ailesine de yapılması gerekeni yapan tek kişi. doğa'nın ahı çıkıyor işte.

evden işe, işten eve bir hayatı olan ve 7/24 boynu bükük ceylan gibi dolaşan nursema bile 3. kocayı buldu. kızlar problem bizde olabilir mi acaba? sadece bir soru.

her türlü iğrençliğin yaşandığı ve bunları masum gösteren dizinin adı. bir kaç fragmanla anladım konusunu o nedenle de hiç izlemedim. çok daha kaliteli diziler var.

fatih aşk-ı memnu'daki adnan bey gibi görkem'in odasına kapıyı tekme ile kırarak girdi ya ben orada koptum nihal de makam koltuğuna oturup yargı dağıtması süperdi. bu sezon adadan elenenler alev gemisi batan sönmez sultan yurt dışına giden çimen görkem ve baloncuğu yeniden patlayan ömer olacak diziye yeni katılan da giray'ın elinde viski ve gecelikle bekleyen sevgilisi olacak.

senaryonun özensizliğine, karakterlerin tutarsızlığına, bu bölümde bile bol olan tüm saçmalıklara rağmen, ittire kaktıra nasıl izledik ama tüm sezonu :d
ömer ve pinko çok iyiydi bu bölüm. doğa meğer fatih'ten beterini bulmuş kıyamam. fatih zaten belasını buldu sjsj seneye finalde doğa ve fatih'i kendi evlerinde mutlu mesut göreceğiz, aha şuraya yazıyorum.
edit: evet aşk-ı memnu cosplay yaşandı

yeni sezonu ile yine saçmalamaya devam eden dizi. o kadar çok entrika var ki nilay karakteri gibi diziyi izliyorum. hani biri iyi bir şey yaptığında, bunda bir bit yeniği vardır mutlaka diye düşünüyorum.*

önceki sezonla ilgili olarak genelde muhafazakar ailelerin zenginliği vurgulanırken, seküler aileler ise nispeten fakir olduğu ve muhafazakar ailelere muhtaçmış gibi bir imaj yaratıldığı ve yeni türkiye'nin özeti gibi bir dizi olduğuna dair eleştiriler vardı. senarist, geçen sezonun sonlarına doğru giray karakteri ve şifacıgil holding ile zengin bir seküler aileyi diziye entegre ederek ve bu sezon da giray'ı doğa'nın eşi yapıp üvey annesi heves'in şaşaalı hayat tarzını dakikalar boyunca göstermek suretiyle bu eleştirileri bertaraf etmeye çalışıyor gibi duruyor.

son bölümde ise mustafa, evlat ayrımcılığına maruz kaldıktan sonra en nihayetinde artık isyan etmişti. bakın bu hep böyledir: baba, evlat ayrımcılığı yapabilir ama evladı, ona bunun hesabını sorduğunda hain ilan edilir. bu kadar hayatın içinden bir durumun dizide yer alması, hatta gayet güzel işlenmesi ile içimin yağları eridi diyebilirim.*

ilk bölümden itibaren saçmalayan, izlenilecek bir şeyi olmamasına rağmen aslında internet ayrışımına doğru yerden parmak basan (gerçekte insanların bu kadar net çizgi çektiğine şahit olmadım pek), bundan dolayı bir kesim tarafından izlenen; bir sahneden dolayı rtük'ten ceza alınca tt olup, izlemeyenler in de inadına izlemeye başladığı buna rağmen saçmalıklarından hiçbir ödün vermeyen, total izleyici kitlesine yönelik olmasına rağmen ab izleyicisini de yakalamayı başaran bir tv dizisidir.

evrim alasya, ahmet mümtaz taylan, barış kılıç, sıla türkoğlu gibi isimler vardı oyuncular arasında.

bu dizide aklı başında bir sekuleri çileden çıkartacak detaylar olmasına rağmen, dizi sekuler kesimce daha çok savunuluyor nedense.

dizide bir ağırlığı olan, karizmatik, güçlü vs diye tanımlayabileceğimiz bütün er kişiler muhafazakar cephede (savaş dizisi ya ondan fssfsg). öte yandan sekuler kesimi temsil eden iki erkek var, biri kaya (dolandırıcı, hokkabaz, sümük gibi bir şey), diğeri de neydi o işte bir oglan vardı, baş muhafazarın kızı ile baş göz edildi, heh işte o (sümsük, kendine hayrı olmayan, aşağılık kompleksi olan vs vs vs).

sevgilisini evlenmeden hamile bırakan "çok muhafazakâr" bir deliğanlı vardı bir de. sonra eşini de aldatıyor ama domuz resminden tiksinmek olsun, anne lafından çıkmamak olsun çok titiz.

babası desen, otelinde içki satışından son derece rahatsız lâkin kızı yaşındaki hanım ile zina yapmakta bir sakınca görmüyor nedense.

anası desen, açık giyim olsun, partileme olsun, domuzcuk olsun, aile yapısı olsun aşırı hassas ama başka birini katakulli ile nezarete attirmakta (iftira ile) bir sakınca görmüyor yine.

baş sekülerimiz bir eğitimci ve islamcı iş adamları ile sürekli flört hâlinde. çünkü nedense onca sene yalnız idare etmiş, bizim muhafazakar kesim ile tanıştıktan sonra bir türlü yalnız idare edemeyen aşksalak (bunu şimdi uydurdum, güzel de oldu) bir tip oldu çıktı. "ertuğrul ile çok iyi anlaşıyoruz" diyor. canım sen ertuğrul ile hangi konuda anlaşıyorsun bı anlat bakalım? hiç eğitim sisteminin içindeki dincilik hakkında konuştun mu mesela bir eğitimci olarak? hiç siyasal islam konuştun mu? hiç ertuğru'un "üzerine titrediği" ergen kızını evlendirmek üzereyken tanıştığınızdan falan tartıştınız mı? başörtüsü görünce tribe giren bir insan olarak hangi konuda mutabık oldun bu beylerle?

aşk kadın "hoppa" teyze var bir de; canım o adamın nesi seni etkiledi? çökelek gibi olmasını geçtim yaş itibariyle, mini etek görünce töğbestağfirullah çeken adama nasıl abayı yaktın? göz var izan var yahu!

niye sekuler kadınlar muhafazakar erkeklerin ekseninden çıkamıyor, bekar duramıyor ve çarpık ilişkilerin içinde?

"başlarında bir erkek yok" imajı niye?

dizideki her karakter kendi içinde tutarsızlıkta dünya markası gibi.

izlesem daha detaylı analiz yapardım da, ben gönüllü izleyici değil; maruz kalanlardan biri olarak bu kadarla yetineceğim.

düşünün bir nasıl göze sokulduğunu, izlemeyen ben bu kadar hakimim konuya. izleyenlerde beyin marsmallow kıvamı bence.

saçma, saçma, saçma (ünlem, ünlem, ünlem)

analiz falan diyorum, lafların iddialılığına bakar mısınız? ben kim köpeksem?
yagmasan da gürle be coup, ne olacak sanki *.

tamam sustum ya.