lisede yaşanmış en garip olay

arkadaşımla anlaşıp oruç tuttuğumuz bir gün öğle arası okulun önüne çıkmıştık ve müdür sigara içiyoruz diye bizi disipline vermişti.

dil anlatım sınavımı hoca okudu ortalama 57 düşüyordu tabi ben teşekkür alacağım için sevindim. sevinmemin sebebini woran dil anlatım hocama durumu izah ettim. tamam evladım dedi. karne günü bi gittim teşekkür yok. e-okula bi girdim. kadın 4 5 bilinmeyenli denklem çözer gibi not hesaplamış wözlü notları sayesinde ortalamayı tam 54 de bırakmış. alamadık teşekkür.
not : lise 3 te sınıf temsilcisi, sınıf başkanı, spor kolu başkanı ve okul başkan yardımcısı idim. tüm sene

müdürden izin alıp arkadaşımla eve gitmiştik geri gelince de müdür annemi arayıp kızınız okuldan kaçmış cafelere gitmiş diye tutanak tutmuştu. sanırım kafası iyiydi

okul şehir dışında ve dağ yamacındaydı. bahar şenliği yapıldığında sevgilisini alan dağa sevişmeye gitmiş, bir kaç kişi sarhoş olup okulun asansöründe mahsur kalmış. ilk ve son bahar şenliğiydi.

saçları kıvırcık gür ve uzun olan arkadaşımla kantin sırasında bekliyoduk. öğle arası olduğu için sıra da yoğundu. tam arkamızda da üst sınıfların havalı ve serseri kişisi arkadaşlarıyla bekliyor. kendi aralarında fısıldaşıp gülüyorlar ama kulak asmıyoruz derken çat çat çakmak sesi geldi ve arkadaşımın saçları bir anda çok hızlı bir şekilde tutuşuverdi. hepimiz kafasına vurmaya başladık. kızcağız ağlamaklı ve kızgın,benim deliler gibi gülesim var ama gülemiyorum. bir de yetmezmiş gibi sonrasında başka öğrenciler tek tek gelip saçı yanan kız kim diye nasıl yanmış görmeye geldiler.

bizim mezuniyet balosuna beatless gelmişti. biz de yarısında çıkıp arabada hakkı bulut dinlemiştik.

bana tozpembe görünmez.
sensiz dünyam karanlıktır.

dımss hala kulaklarımda.

edebiyat hocam hanfeninin bana asılması. işler çok kötü yerlere gitti sonra.

liseyi neredeyse komple hatırlamamam. sorry, not sorry.

yaşadığım şehirde kışın kar yağmadığı için bir hocamız okulun bahçesine bir kamyon kar getirtmişti. bütün okul bahçede kar topu oynamıştık. sonra eridi tabi hemen.

çok afedersiniz ama titanik halatı gibi insan dışkısı. (yemin ederim ki gerçek. arada bir arkadaşlarla buluşup bu konuyu konuşuruz)

yıl 1997, erkek tuvaleti önünde bir coşku ki sormayın. kapı önünde iki öğretmen, izdiham olmasın diye öğrencileri üçer üçer içeri alıyor. içeriden çıkanların gözleri fal taşı gibi, kiminde müthiş bir mutluluk, kiminde de aşırı bir heyecan... dışarı çıkanların henüz o devasa kütleyi göremeyenlere bir anlatımı var ki: "bunu insan yapmış olamaz! imece usulü yapılmış ağa! dünyanın sekizinci harikası! normal yollarla çıkamaz o!"

matematik dersini asıp sıranın bana gelmesini bekledim. bu arada kalabalığı görüp gelen simitçiden bir simit ve yanındaki turşucudan bir turşu aldım. sıra bana geldiğinde olay yerinde biyoloji öğretmeni ve bir matematik öğretmeni olayı açıklamaya çalışıyordu. (meğer matematik hocası da dersi asmış)

aman tanrım! o mucizevi kütleyi nasıl anlatsam? en az 20 kilo ve 2 metrelik bir şahmeran... kopukluk yok... yekpare bir şaheser. sanki michelangelo yıllarca uğraşıp "tanrının dışkısı" adlı bir eser yaratmış. bunu yapan adamın bir sene boyunca neler yediğini bir zaman çizelgesini okur gibi kesitler alarak okuyabilirdiniz.

biyoloji hocamın omzuna elimi atıp sordum. (o ortamda artık bütün protokol kalkmıştı çünkü bir kıyamet alameti ile karşı karşıyaydık.) "hocam bunun bir insana ait olduğu doğru mu?" hocamın gözleri yaşlıydı. "evet evlat! bu bir insana ait. şu mukus tabakasına bak. bu mukus tabakası sadece 20-25 yaş arası bir erkeğe ait olabilir." matematik hocası hemen söze atıldı. "evet bir insana ait ama bu insan en az 3 metre boyunda olmalı. kendi dışkımla karşılaştırdığımda çapı bana bunu söylüyor." bu sırada artık dışarıdan sesler yükselmeye başladı. sabırsız kalabalık kapıyı kıracaktı. o fevkalade dışkıyı ikinci kez görmek isteyenler bile vardı. aşka bir kapı ve iki öğretmen engel olamazdı.

neyse... fazla uzatmayayım, mezun olalı 21 sene oluyor. yeni öğrenciler hâlâ arada bir arayıp bu olayın gerçek olup olmadığını sorarlar. ve biz, bu gigantic kazuratı gören şanslı nesil olarak gururla "evet gerçekti! tuvalet giderinden gitmediği için iki işçi ceset torbası kullanarak taşımıştı" diyerek övünürüz.

bunu kimin sıçtığı asla bulunamadı. aramızda para toplayıp dna testi yapmak istedik ama dışkı mezardayken dna'sı çoktan yok olmuş.

bunu yapan kişi... burayı okuyorsan önünde saygıyla eğiliyorum.

tuvalette sigara içmek için iki arkadaşla aynı kabine girmiştik. biz içerde sigara içerken içeri biyoloji hocası girmiş, kapının önünde bizi bekliyormuş. biz de her şeyden habersiz içeride tüttürmeye devam ediyoruz. neyse sigarayı bitirip kabinin kapısını açtığımızda hocayla göz göze geldik. hoca sırıtarak "inşallah içeride sigara içmişsinizdir." demişti.

başıma şöyle bi olay geldi... s. isimli bir arkadaşım var. 11 veya 12. sınıfız. birinci sınıftan beri tanıyorum, mahalleden arkadaşım. bi gün erkekler tuvaletinde pisuvara yan yana çiş yapıyoruz. "cenabettin sana bi sır vericem ama kimseye söyleme" dedi. açıkçası merak etmedim bile "yaa söyleme istersen" falan dedim. yok sana güveniyorum dedi. sonra dedi ki "benim bir tane testisim var." herifin 1 tane topu varmış yani. "yaa olabilir, allah vergisi" falan dedim. konu kapandı. kimseye falan söylemedim. zaten ilgimi de çekmedi isterse 5 tane olsun bana ne amk.

3-5 gün sonra tuhaf bir olay oldu. sınıfta deniz diye bi kız var. bunlar okuldaki dedikoduları konuşuyorlar. konudan konuya geçiyorlar. deniz bağırdı "peki siz şeyi duydunuz mu, okulda tek ta$aklı bi çocuk varmış puhahhahaha" kız grubu yarıldı. "ben size çocuğu gösteririm" falan dedi.

aklımda şimşek çaktı... "bizim s....."
s. isimli arkadaş belalı. şişko mişko. beni büker. iç sesim diyor. "lan bunlar neden duydu? s.... ağzıma uçacak..."

açıkçası korktum. döver yani beni. bildiğin okulda veya mahallede s... ye denk gelmemeye çalışıyorum. mahalleden bizim tayfadan yakın bi arkadaşım var ona açtım konuyu. "g. olum öyle böyle durum var... s. nin olayı herkes biliyor. ben söylemedim vb" dedim.
"biliyorum bana da söyledi" dedi.

bu g. nin kardeşi var 1 yaş küçük. ona sordum. biliyorum dedi. velhasıl bizim mahalle tayfasından kime konuyu açsam hepsi biliyoruz bize de söyledi diyor.

bu s.. dallaması ya bile isteye reklamım olsun diye ya da gerçekten dert paylaşma maksatlı en az 500 kişiye olayı söylemiş. bütün okul(bulunduğumuz şehrin en büyük okulu) durumu duydu. durumu biliyor.

hala da mahallede konuşulur.

hocaların bizim neler karıştırdığımızı anlamak için aramıza sanki başka okuldan gelmiş gibi başka sınıftan ajan öğrenci sokması ve bizim bunu mezun olana kadar anlamamamız.

müzik dersinde modumun düşük olması üzerine canim hocamın piyanoyla yildiz tilbe vazgeçtim çalması ve benim aglayarak eslik etmem
number two tuvalette bayilmam ve hocalarin basima toplanmasi müdür tarafindan zorla hastaneye götürülmem

uzun eşek oynarken pantolonum cart diye ikiye ayrılmıştı.

mekan meslek lisesi, ders matematik. hoca ise, 45 erkek 4 kızın karşısında, çıtı pıtı 24 yaşında bir davşan.
ortam sohbet havasında dersi takan yok, sadece hocayı kesiyoruz muhabbet esnasında. kapı sağ ön tarafta ve en önde de muhammet adında dangoz bir çocuk tek oturuyor.

tam o sırada bir anda müdür yardımcısı dayakçı taşkın hoca içeri daldı, hemde kapıyı bile çalmadan. ön sırada yan oturup, sırtını duvara yaslamak sureti ile kahvehane oturuşu yapan muhammet ile göz göze geldiler. ''sen ne biçim oturuyorsun lan'' diyip tekme tokat girişti çocuğa. sonra hocadan özür diledi çıktı gitti. tüm bu olay 5 saniyede gerçekleşti.

işin garibi herif niye geldi onu anlamadık. töt kıspetten çıkmışsa tarak bağdattan gelir misali bir olay yaşandı.

su deposunun müdürün yeni arabasının üstüne düşmesi. su deposu doluydu nasil oldu bizde bilmiyoruz(!).

boyu 1.45 olan benim bayrak direğinden kaymak sureti ile ikinci kattaki sınıftan inip kavgaya karışması.

adanalı bir arkadasimizin genelevde dayak yemesi.

çinçin de lise basmaya giden arkadaslarin hasat olması yetmeyio bir de dinleme dinlene dövmek terimini 90 larin ortasında literatüre sokması.

çok zeki olduğu iddia edilen süper lise.ogrencilerinin taş çatlasın 20 kişi yanlarına sopa bile almadan meslek lisesi basmaya gelmesi akabinde oğlum bak git edası ile dayak atmaya değmeyecek bulunması.

bildiniz arkadaşlar burası meslek lisesi.

kıyafet yönetmeliğine sözde sıkı sıkıya sahip çıkıp, giydiğim siyah bol paça* pantolon nedeniyle beni odasına çağıran müdürün bir kaç yıl sonra önce ilçe ardından il eğitim müdürü olması ve akabinde tacizden açığa alınması. meğer o kutsal makam odasını kadın öğretmen ve velilerin etek altı fotoğrafları süslüyormuş. sonra da öğrendik ki tecavüzden de içeri girmiş.

benzer şekilde yeni gelen bir resim hocası bu kez de *tokamın renginden dolayı beni kenara çekmişti. sonra okulun en muhteşem hocası* "hocam sanırım yanlış anladınız, yönetmeliğe uygun giymeyen öğrencileri çekiyoruz biz. hestia bu okulda görev aldığım süre içinde kıyafet yönetmeliğine uygun giyinen tek öğrenci. lütfen bırakın. zaten dersi bana." demişti.

öğrencilerden çok öğretmenleri ile garip bir lisem vardı.

ilkokulda matematik'in m sinden anlamayan ben,liseye geçtiğimde parmaklarının 6 tanesi olmayan bir matematik hocamın saz çalmasıyla hayatımın değiştiğini gördüm. o kadar etkilendim ki matematikten para kazanmaya başladım onun sayesinde. iyi ki varmış kendisi.

meslek lisesinde okudum. okulun toplam kız popülasyonu 6-7 gibi bir şeydi. bunların 3 ü bizim bölümün iki üst sınıfındaydı. lise boyunca karşılaştığım en garip olay ise bu kızlar yüzünden. atölye günlerinde eğer o sınıf da ordaysa kızlar atölyede üstlerini değişmek odaya girdiklerinde atölyedeki erkeklerin serengeti düzlüklerini andıran hareketlerle soyunma odasının pencerelerinden ve anahtar deliğinden kızları görmek için verdikleri olağanüstü mücadeleydi. acınası bir manzaraydı gerçekten.