magnet biriktirmek

buzdolaplarının vazgeçilmezidir ya.
bazen gittiğin yerlerden alırsın bazen gidilen yerden gelen hediye olur bazen de toplu halde alırsın normal sade dümdüz olması gereken buzdolabı ülke tanıtımı yapan bir alana dönüşür. eski dantel anlayışının yerine geçmiştir.

özenle ve istikrarla yapılmaması durumunda şebinkarahisar ve new york'un yanyana geldiği tek yerdir. enterasan bir şekilde şereflikoçhisar ve seul magnetlerin kaliteleri genelde birbirine çok yakındır. evin ayarsızı tarafından kontrolsüz bir buzdolabı saldırısında yere düşüp kırılana kadar, çok göz önünde olup yılda bir kez bile dikkat edilip bakılmaz.

annem magnetlerin buzdolabının soğutma gücünü emerek bunların buzdolabına yapıştırılmaması gerektiğine inandırdığı için hiç gezdiğim yerlerden magnet alamadım. birilerinin evinde karışık kuruşuk gördüğümde de onların tozunu aldığımı ve tek tek geri yapıştırdığımı hayal ediyorum anksiyetem tavan yapıyor

bir yüzü manyetik plastik (buzdolabı kapısındakiler gibi) diğer yüzü beyaz düzplastik esnek plastik levhalara uv baskı sistemi ile basılır sonra kalıpla kesilir. o yüzden dünyanın iki uzak köşesindeki manyetler birbirinin aynı olur. ikinci tip suntalam , ince alüminyum, farglas plaka üstüne baskı ya da oyma yapılır, altına manyetik plastik levha yapıştırılır. kesme ve ön taraftaki oymalar genellikle laserle yapılır. hepsinde de esas manyetik plastik levhadır.

bir çeşit anı biriktirme şeklidir. magnetlerini intizamlı bir şekilde dizen insanların bilgisayar masaüstleri de düzenli olur gibi bir önyargım var ayrıca.

yeni evlenen, nişanlanan ciftler yuzunden iyice sarpa saran eylemdir.
arkadas buzdolabna bi bakıyorsun ajanda gibi.
bana ne ulan muhittin ile ayşe evleniyorsa! gelip dolabıma neden yapıştırıyorsunuz magnetinizi.

ben de seviyorum bu anlamsız şeyi. bir de takıntım var. yöreye özel en az 2 tane olacak ve en sevdiğim dolap kapağını süsleyecek. bende şimdilik 9 farklı ilin magneti var imiş. parmak hesabıyla saydım.

bir de bir hayalim var. gelecekte ben de 1-2 euro'ya avrupa şehirlerinin magnetlerini almak istiyorum. evet vizyonsuzum.

şu an bir aydınlanma yaşadım. dolabımda benim hiç gitmediğim ama başkalarının gittiği yerlerin magnetleri duruyor. çok ciddiyim bir tanesine bile gitmemişim, çok saçma lan. neyse ki aşağıdaki dönercinin magneti var, ona gittim..

ben genelde gittiğim yerlerden saçma sapan sembolik anılar topluyorum. hani hiçbiri bir araya getirilip de koleksiyonumsu havayı yakalayacak gibi değil. amasra'dan deniz kabuğu, nevşehir'den elinde çömlek tutan bir bebek, malatya'dan devasa bir oyuncak ördek, kastamonu'dan bileklik, zonguldak sahilden bir taş, kocaeli'den kitap ayracı.. böyle böyle uzuyor. hayır magnet düşmanı da değilim ama asla yeltenmemişim. bundan sonra aklımda bulunsun.

"ay bu ben!" diyerek beni tanım yazmaya iten başlıktır. daha dün muhabbeti dönmüştü bu konunun. efendim, bendeniz çok severim magnet biriktirmeyi. buzdolabımızda al yazmalım magneti de vardır, ordu fındıklarının da, van kedisinin de, deniz müzesinden aldığım geminin de, hiç kalkasım yok diyen karikatürün de.. hepsi sıcacık gülümserler bana, buzdolabının bir parçası olmuşlardır. o, anılar dolabına dönüşmüştür artık. buzdolabının sıcacık bir ruhu olur muymuş? olurmuş efendim. o kadar hatırayı üzerinde taşıyor, şahidim işte!

magnet biriktirilmez, kendi kendine birikir. eşeysiz ürer..

bi ara buzdolabımızın kapağında diyar diyar anadolu havası vardı.

ne mi yaptım?

aldım ve,
balkondan aşağı
attım buzdolabını.

eşimin evlenmeden önce kullandığı buzdolabını evlendikten sonra da kullanmaya karar verdiğimiz günden beri dikkatimi çokça çeken durum.
buzdolabının üzeri evlilik öncesi dünya haritası gibi iken evlendikten sonra sadece bir adet magnet yüzü gördü. sanırım evliliğimizle birlikte buzdolabının asil gezgin tavrını söndüren bir durum yaşandı.

istemeden de olsa arkadaşlara da sorumluluk yüklemektir. biriktirdiğini gören değişik ve güzel magnetlerden hediye etmeye devam eder ve evde bir magnet dağı oluşur. bu yüzden arada buzdolabından tuhaf sesler geldiği için bir kısmı davlumbaz gibi yerlere dağıtılır. artık onlar evin bir parçasıdır, atsan atamazsın satsan satamazsın çünkü çıkardığın anda mutfağına bir yabancılaşma hissedersin. 150 büyük bir sayı çünkü.

eğlenceli şeydir. gittiğin yerden magnet alırsın anı olsun diye, yoksa zaten kim niye magnet alır ki? bir yılı aşkındır yeni bir yere gitmediğimden mütevellit, mesela, benim buzdolabının üzeri bomboş kaldı...

ablamın takıntısı olduğu şey bu. geçen eniştem eski buzdolabıni satarken üstündeki magnetlerin birkaçı da araya kaynamış. ablam bunun üzerine o magnetleri aldığım şehirlere bir daha gitmem gerek dedi djdjdm

anı biriktirmenin en ucuz yoludur. gelen misafirlere aha buralara da gitmiştim havası yapmaya da yarar. hatta konu bile açılır magnet aracılığıyla, muhabbet vesilesi olur. ula bu magnet daha napsın sizin için?