1.
din ve ırk ayrımı gözetmeksizin, ulus tanımını dil, kültür ve siyasi birliktelik değerlerine dayandıran milliyetperverlik anlayışı.
devamını gör...
2.
milliyetçiyim diye ahkam kesenlerin bir gün olsun bu ülkenin katledilen ormanları, kirletilen ırmakları, kurutulan gölleri için bir söz söylediklerine, bir eylem yaptıklarına hiç tanık olabiliyor musunuz? hayır! çünkü onlar sadece devlet putuna tapan putperestlerdir.
devamını gör...
3.
milliyetçilik aslında körü körüne değerlerine bağlanıp bunun dışındaki değerleri yok saymak değildir. sen alevisin, sen kürtsün, sen busun diye dil, din, ırk ayrımı yapmak değildir. atatürk milliyetçiliği din ve ırk ayrımı gözetmeksizin, ulus tanımını dil, kültür ve siyasî birliktelik değerlerine dayandırmaktadır şeklinde geçer. birbirimize saygı gösterip bir arada yaşamamız için bağlayıcı unsurdur. bunu yanlış lanse edenler yüzünden maalesef ki kutuplaşıyoruz, git gide birbirimizden uzaklaşıyoruz.
devamını gör...
4.
atatürk milliyetçiliğidir olması gereken , şimdiki kafatasçı milliyetçiliğe yer yoktur onda .
atatürkçü düşünce, türk milletini dil, kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu bir toplum olarak kabul etmiştir.
türkiye cumhuriyeti anayasası’na göre, türkiye cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türk’tür; çünkü bu kişiler aynı dili konuşmakta, aynı kültürü paylaşmakta, aynı ülküyü taşımaktadırlar.
bu anlayış içinde her bireyimizin amacı, türk milletinin mutluluğu, birlik ve beraberliği için çalışmak, bu kutsal vatanı daha güzel, daha bayındır hale getirmektir. bu nedenle millî sınırlarımız içinde, millî benliğimizi duyarak varlığımızı yükseltmeye çalışmak, atatürk milliyetçiliğinin esasıdır.
ırkçılığı reddeden atatürk milliyetçiliği bütünleştirici, birleştirici, vatan yüzeyinde millî birliği sağlayıcı bir milliyetçiliktir. "ne mutlu türk’üm diyene!" özdeyişiyle kalplere millî iman perçinleyen atatürk, aynı zamanda insanlık ülküsünün ve insan sevgisinin de simgesidir.
"biz kimsenin düşmanı değiliz; yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız."diyen atatürk’tür.
bu bakımdan, atatürkçülüğün milliyetçilik anlayışı hiçbir zaman bencil bir milliyetçilik değildir; aksine bu anlayış, insanî bir ülkü ile el ele yürümektedir.
atatürk milliyetçiliğine göre, türk vatandaşları her şeyden önce kendi milletinin varlığı ve mutluluğu için çalışacak, fakat başka milletlerin de huzur ve refahını düşünecektir. işte atatürkçü düşünce sisteminin "yurtta barış, cihanda barış" ilkesi, milliyetçiliğimizin bu insancıl yönünü işaret etmektedir.
atatürkçü düşünce, türk milletini dil, kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu bir toplum olarak kabul etmiştir.
türkiye cumhuriyeti anayasası’na göre, türkiye cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türk’tür; çünkü bu kişiler aynı dili konuşmakta, aynı kültürü paylaşmakta, aynı ülküyü taşımaktadırlar.
bu anlayış içinde her bireyimizin amacı, türk milletinin mutluluğu, birlik ve beraberliği için çalışmak, bu kutsal vatanı daha güzel, daha bayındır hale getirmektir. bu nedenle millî sınırlarımız içinde, millî benliğimizi duyarak varlığımızı yükseltmeye çalışmak, atatürk milliyetçiliğinin esasıdır.
ırkçılığı reddeden atatürk milliyetçiliği bütünleştirici, birleştirici, vatan yüzeyinde millî birliği sağlayıcı bir milliyetçiliktir. "ne mutlu türk’üm diyene!" özdeyişiyle kalplere millî iman perçinleyen atatürk, aynı zamanda insanlık ülküsünün ve insan sevgisinin de simgesidir.
"biz kimsenin düşmanı değiliz; yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız."diyen atatürk’tür.
bu bakımdan, atatürkçülüğün milliyetçilik anlayışı hiçbir zaman bencil bir milliyetçilik değildir; aksine bu anlayış, insanî bir ülkü ile el ele yürümektedir.
atatürk milliyetçiliğine göre, türk vatandaşları her şeyden önce kendi milletinin varlığı ve mutluluğu için çalışacak, fakat başka milletlerin de huzur ve refahını düşünecektir. işte atatürkçü düşünce sisteminin "yurtta barış, cihanda barış" ilkesi, milliyetçiliğimizin bu insancıl yönünü işaret etmektedir.
devamını gör...
5.
çökmüş, köhnemiş, yozlaşmış fransa krallığı'nı ayağa kaldıran ideolojidir. milliyetçiliğin avantajı ülkenin yetenek havuzunu ve kaynak tabanını neredeyse maliyetsiz bir şekilde genişletmesidir. açalım;
modern devletin temelini ordu ve bu orduyu besleyecek vergi ve toprak rejimini sürdüren bürokrasi oluşturur. monarşilerde bu mekanizmaların yönetimi bir avuç aristokrat ve din adamının elindedir. örneğin ordu komutanlıkları ve subaylar aristokratlara ihale edilir, kilisenin elinde bol miktarda toprak vardır vs... halk bunun neresinde diye soracak olursanız, halkı ikiye ayırmak lazım. biri binlerce yıldır ezilen, sıfır siyasal hakka sahip yarı serf statüsündeki köylü, öbürü ise artık değişen teknoloji ve ticaret ile zenginleşen fakat yine de siyasi hakları olmayan burjuvazi. fransız devrimi dediğimiz şey aslında bir burjuva devrimidir. burjuva bu devrimi yapabilmek için halkı yanına çekmiş adına da halk devrimi demiştir. milliyetçilik bu dönemde doğmuştur.
ideolojinin ülke açısından yararı şudur: artık meşruiyeti sorgulanır durumda olan monarşi ve kilisenin yerini daha meşru bir yönetim yani cumhuriyet almıştır. meşruiyet toplumun hak ve sınıfları kendiliğinden kabullenmesi ve itiraz etmemesi demektir. artık kral için savaşmak istemeyen, kiliseye para vermek istemeyen tebaa, cumhuriyet sayesinde vatanları için vergi ödeyen, askerlik yapan yurttaşlara dönüştürülmüştür. bu öylesine büyük bir sinerji yaratmıştı ki, normalde asker bulmakta zorlanan dönem ordularına kıyasla napolyon savaşları döneminde fransa'da yaklaşık 2 milyon kişi askere alınmıştı. yani modern devletin en büyük eksiği olan para ve insan kaynağı sorunu giderilmişti. bu dönemde fransız yurttaşları coşkuyla askere yazılırken, ingilizler sağdan soldan topladıkları çapulcuları, suçluları zorla askere kaydettiriyor, ruslar köylerden topladıkları askerleri zincire vurarak götürüyordu.
ideolojinin ikinci yararı yetenek havuzunun genişlemesidir. eskiden komutan ve subay pozisyonları yeteneklerine bakılmaksızın aristokratların hakimiyetindeyken artık tamamen liyakatle dağıtılır hale gelmiştir. yani kendini kanıtlayan herkes sınırsız bir şekilde basamakları atlayabiliyordu. bunun en büyük örneği napolyon olsa da onunla sınırlı değildir. avrupa'nın bin yıllık tarihinde görülmemiş sayıda yetenekli komutan bu 15 yıllık kısacık dönemde fransa'dan çıkmıştır. sonuç: bütün avrupa'nın işgali.
ideoloji zamanla geri kalmış ulusların gelişmiş uluslarla arayı kapatmak için başvurdukları bir yöntem haline gelmiştir. fin, macar, balkan ve son olarak türk milliyetçiliği hep bu model üzerine kurulmuştur. toplumda büyük bir sinerji yaratan bu girişimle cehaletin kökü kazınmış, dogmacılıkla mücadele edilmiş , eğitim ve sağlık reformları hızla yapılabilir olmuştur. mesela taşra taşra gezen idealist öğretmen figürü bu dönemde ortaya çıkmıştır. alın size düşük maliyetle kalkınma.
ikinci dünya savaşından sonra kalkınmaya dayanan pozitif milliyetçilik yerini reaksiyoner milliyetçiliğe bırakmıştır. kısaca buna popülizm diyoruz. bütün sorunları "ulusun doğal düşmanları"nda gören, soyutlayıcı bir anlayış. günümüzde neredeyse bütün dünya gittikçe kangren haline gelen bu tür bir milliyetçiliğin pençesi altında.
modern devletin temelini ordu ve bu orduyu besleyecek vergi ve toprak rejimini sürdüren bürokrasi oluşturur. monarşilerde bu mekanizmaların yönetimi bir avuç aristokrat ve din adamının elindedir. örneğin ordu komutanlıkları ve subaylar aristokratlara ihale edilir, kilisenin elinde bol miktarda toprak vardır vs... halk bunun neresinde diye soracak olursanız, halkı ikiye ayırmak lazım. biri binlerce yıldır ezilen, sıfır siyasal hakka sahip yarı serf statüsündeki köylü, öbürü ise artık değişen teknoloji ve ticaret ile zenginleşen fakat yine de siyasi hakları olmayan burjuvazi. fransız devrimi dediğimiz şey aslında bir burjuva devrimidir. burjuva bu devrimi yapabilmek için halkı yanına çekmiş adına da halk devrimi demiştir. milliyetçilik bu dönemde doğmuştur.
ideolojinin ülke açısından yararı şudur: artık meşruiyeti sorgulanır durumda olan monarşi ve kilisenin yerini daha meşru bir yönetim yani cumhuriyet almıştır. meşruiyet toplumun hak ve sınıfları kendiliğinden kabullenmesi ve itiraz etmemesi demektir. artık kral için savaşmak istemeyen, kiliseye para vermek istemeyen tebaa, cumhuriyet sayesinde vatanları için vergi ödeyen, askerlik yapan yurttaşlara dönüştürülmüştür. bu öylesine büyük bir sinerji yaratmıştı ki, normalde asker bulmakta zorlanan dönem ordularına kıyasla napolyon savaşları döneminde fransa'da yaklaşık 2 milyon kişi askere alınmıştı. yani modern devletin en büyük eksiği olan para ve insan kaynağı sorunu giderilmişti. bu dönemde fransız yurttaşları coşkuyla askere yazılırken, ingilizler sağdan soldan topladıkları çapulcuları, suçluları zorla askere kaydettiriyor, ruslar köylerden topladıkları askerleri zincire vurarak götürüyordu.
ideolojinin ikinci yararı yetenek havuzunun genişlemesidir. eskiden komutan ve subay pozisyonları yeteneklerine bakılmaksızın aristokratların hakimiyetindeyken artık tamamen liyakatle dağıtılır hale gelmiştir. yani kendini kanıtlayan herkes sınırsız bir şekilde basamakları atlayabiliyordu. bunun en büyük örneği napolyon olsa da onunla sınırlı değildir. avrupa'nın bin yıllık tarihinde görülmemiş sayıda yetenekli komutan bu 15 yıllık kısacık dönemde fransa'dan çıkmıştır. sonuç: bütün avrupa'nın işgali.
ideoloji zamanla geri kalmış ulusların gelişmiş uluslarla arayı kapatmak için başvurdukları bir yöntem haline gelmiştir. fin, macar, balkan ve son olarak türk milliyetçiliği hep bu model üzerine kurulmuştur. toplumda büyük bir sinerji yaratan bu girişimle cehaletin kökü kazınmış, dogmacılıkla mücadele edilmiş , eğitim ve sağlık reformları hızla yapılabilir olmuştur. mesela taşra taşra gezen idealist öğretmen figürü bu dönemde ortaya çıkmıştır. alın size düşük maliyetle kalkınma.
ikinci dünya savaşından sonra kalkınmaya dayanan pozitif milliyetçilik yerini reaksiyoner milliyetçiliğe bırakmıştır. kısaca buna popülizm diyoruz. bütün sorunları "ulusun doğal düşmanları"nda gören, soyutlayıcı bir anlayış. günümüzde neredeyse bütün dünya gittikçe kangren haline gelen bu tür bir milliyetçiliğin pençesi altında.
devamını gör...
6.
türklerde batının devamına kıyasla radikallikten daha uzak ve çoğu partinin izlediği ideolojidir.
devamını gör...
7.
ülke sevdasıdır bana göre.
devamını gör...
8.
lisedeydim. solculari ustten bakan ve kendini birsey sanan tipler olarak görüyordum. milliyetci olmak istiyordum tepki olarak ama okumuş, kültürlü milliyetci olacaktim. ali engin oba'nin "turk milliyetciliginin dogusu" isimli kitabını bulup okumaya basladim, milliyetcilikle ilgili tek bulabildigim kitapti. turk milliyetciliginin ne kadar gec ortaya cikmis oldugunu, gerek orta asya turk milliyetciliginden gerekse etrafımızdaki diger kucuk toplumlarin milliyetciliklerinden cok daha sonra ciktigini ogrendim. osmanlinin bitisi sirasinda, osmanli'yi devam ettirmeye calisma stratejilerinden biri olarak ortaya ciktigini öğrendim. neden okumus yazmis milliyetci olmadigini anliyordum. milliyetcilik, bir cok baska toplum kontrol etme aracindan cok farkli degildi, komsunu, vatandasini, ulkeni, dunyani kalkindirmak icin ugrasmakla hic bir ilgisi yoktu.
eger amaciniz ailenizi, komsularinizi, semtinizi, sehrinizi, ulkenizi kalkindirmaksa, vatanseverim diyin. ve bunun icin ugrasin. sag-sol ekonomik politika cok fark etmez eger amaciniz her vatandasin iyiligi ise. dindar ya da dinsiz olmaniz da anlasmazliga yol acmaz o zaman. hasbelkader dogdugunuz yerden ibaret olan bir kimlige gore dusunce sistemi olusturmaktan baska bir sey degil milliyetcilik. yasamayi sectiginiz yeri iyilestirin, guzellestirin. orasi dogdugunuz yerse ne guzel, degilse de ne guzel.
eger amaciniz ailenizi, komsularinizi, semtinizi, sehrinizi, ulkenizi kalkindirmaksa, vatanseverim diyin. ve bunun icin ugrasin. sag-sol ekonomik politika cok fark etmez eger amaciniz her vatandasin iyiligi ise. dindar ya da dinsiz olmaniz da anlasmazliga yol acmaz o zaman. hasbelkader dogdugunuz yerden ibaret olan bir kimlige gore dusunce sistemi olusturmaktan baska bir sey degil milliyetcilik. yasamayi sectiginiz yeri iyilestirin, guzellestirin. orasi dogdugunuz yerse ne guzel, degilse de ne guzel.
devamını gör...
9.
anlamsızca 200 ülkeye bölünmüş bir dünyada ne yazık ki gereklidir. milliyetçi politikalar güden ülkelerle komşu iseniz, ki çoğu zaman oylesinizdir, enternasyonalist ya da libos olamazsınız. herkesin belinde tabanca olan bir barda silahsız oturup muzlu süt içmek akillica değildir. meşru mudafaa niteliğinde bir eylemdir bu egilim. ataturk gibi bir deha neden milliyetçiydi bir düşünelim abiler.
devamını gör...
10.
düşük iq göstergesi değildir. bu tarz genellemeler düşük iq göstergesi olabilir. nazi almanyasında savunulan etnik milliyetçiliğin kemik kadrosunun iq değerlerine bakmanız sizi sonuca götürecektir. bir çoğunun iq sonuçları dahi seviyesindedir. her görüşün savunucuları arasında düşük ve yüksek iq seviyeli insanlar vardır.
milliyetçiliğin olması gerektiği gibi en güzel şekli ve tanımı m.kemal atatürk(harfler büyük) tarafından yapılmış ve anayasamıza eklenmiştir.
ayrıca milliyetçilik ırkçılığa neden değildir. ırkçılık vicdani bir defodur.
milliyetçiliğin olması gerektiği gibi en güzel şekli ve tanımı m.kemal atatürk(harfler büyük) tarafından yapılmış ve anayasamıza eklenmiştir.
ayrıca milliyetçilik ırkçılığa neden değildir. ırkçılık vicdani bir defodur.
devamını gör...
11.
milleti olmayanlar için faşizmdir.
devamını gör...
12.
milliyetçilik ile ırkçılığı ayırt edemeyen insanlar tarafından kötülenir hep. miliiyetçilik bir bilinç oluşturur yani vatanperverliği oluşturur. milliyetçilik toplumunun ve ülkesinin yararına çalışan insanlardır. ırkçılık ise bir ırkı özelliklerinden dolayı dışlamaktır farkı budur.
devamını gör...
13.
günümüz dünyasında hiç bir ülkeye faydası olmayacak olan ideoloji.
devamını gör...
14.
insanın kendi ırkına farklı bir alaka duyması normaldir. aynı insanın kendi köyüne, memleketine veya ailesine alaka duyması gibi.
fakat kendini üstün görmek, başkasına; kendi dilini, dinini, geleneklerini zorlamak, onları sürekli aşağılamak, kendisini üstün gören enaniyet'i şişmiş kişilerin kendi milliyetini de üstün tutma çabasıdır. hele toplumlar milliyet ekseninde devletler kurup terakki etmeye /gelişmeye çalışırsa bu kesinlikle başarısızlıkla sonuçlanacaktır (başta saman alevi gibi geçici bir güç kazansa da).
çünkü kavmiyet/unsuriyet/milliyetçilik her ferdi kuşatıcı bir düşünce olamaz sadece belirli bir zümreye kucak açabilirsiniz. bunu bilen zamanımızın moğolları: ingilizler, kaç asırdır milliyetçilik stratejisi/zehri ile nice devletleri paramparça etmiştir bizim ardılı olduğumuz devlette bunlara dahildir. milliyetçi olursan kürtlerle anlaşamazsın, yunana kucak açamazsın suriye'ye ırak'a gel kardeşim diyemezsin.
ben milliyetçiyim diyen insanların milliyetçiliği sadece kendi milletine olan alakadan ibaret değil bundan ötürü. benim nezdimde milliyetçilik ırkçılıktan ayrılabilen bir kavram değil
mehmet akif ersoy "ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize?" şiiri ile milliyetçi olmakla neler olacağını, neler olduğunu ve en önemlisi milliyetçiliğin ne olduğunu enfes bir şekilde anlatıyor;
müslümanlık sizi gayet sıkı, gayet sağlam,
bağlamak lazım iken, anlamadım, anlıyamam,
ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize?
fikr-i kavmıyyeti şeytan mı sokan zihninize?
birbirinden muteferrik bu kadar akvamı,
aynı milliyetin altında tutan islam'ı,
temelinden yıkacak zelzele, kavmiyettir.
bunu bir lahza unutmak ebedi haybettir...
arnavutlukla, araplıkla bu millet yürümez..
son siyasetse bu! hiç böyle siyaset yürümez!
sizi bir aile efradı yaratmış yaradan;
kaldırın ayrılık esbabını artık aradan.
siz bu davada iken yoksa, iyazen-billah,
ecnebiler olacak sahibi mülkün nagah.
diye dursun atalar: 'kal'a içinden alınır.'
yok ki hiç bir kişiden... millet-i merhume sağır!
bir değil mahvedilen devlet-i islamiyye...
girdiler aynı siyasetle bütün makbereye.
girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.
bırakın eski hükümetleri meydandakiler
yetişir, şöyle bakıp ibret alan varsa eğer.
işte fas, işte tunus, işte cezayir, gitti!
işte ırak'ı da taksim ediyorlar şimdi.
mehmet akif ersoy 1913
fakat kendini üstün görmek, başkasına; kendi dilini, dinini, geleneklerini zorlamak, onları sürekli aşağılamak, kendisini üstün gören enaniyet'i şişmiş kişilerin kendi milliyetini de üstün tutma çabasıdır. hele toplumlar milliyet ekseninde devletler kurup terakki etmeye /gelişmeye çalışırsa bu kesinlikle başarısızlıkla sonuçlanacaktır (başta saman alevi gibi geçici bir güç kazansa da).
çünkü kavmiyet/unsuriyet/milliyetçilik her ferdi kuşatıcı bir düşünce olamaz sadece belirli bir zümreye kucak açabilirsiniz. bunu bilen zamanımızın moğolları: ingilizler, kaç asırdır milliyetçilik stratejisi/zehri ile nice devletleri paramparça etmiştir bizim ardılı olduğumuz devlette bunlara dahildir. milliyetçi olursan kürtlerle anlaşamazsın, yunana kucak açamazsın suriye'ye ırak'a gel kardeşim diyemezsin.
ben milliyetçiyim diyen insanların milliyetçiliği sadece kendi milletine olan alakadan ibaret değil bundan ötürü. benim nezdimde milliyetçilik ırkçılıktan ayrılabilen bir kavram değil
mehmet akif ersoy "ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize?" şiiri ile milliyetçi olmakla neler olacağını, neler olduğunu ve en önemlisi milliyetçiliğin ne olduğunu enfes bir şekilde anlatıyor;
müslümanlık sizi gayet sıkı, gayet sağlam,
bağlamak lazım iken, anlamadım, anlıyamam,
ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize?
fikr-i kavmıyyeti şeytan mı sokan zihninize?
birbirinden muteferrik bu kadar akvamı,
aynı milliyetin altında tutan islam'ı,
temelinden yıkacak zelzele, kavmiyettir.
bunu bir lahza unutmak ebedi haybettir...
arnavutlukla, araplıkla bu millet yürümez..
son siyasetse bu! hiç böyle siyaset yürümez!
sizi bir aile efradı yaratmış yaradan;
kaldırın ayrılık esbabını artık aradan.
siz bu davada iken yoksa, iyazen-billah,
ecnebiler olacak sahibi mülkün nagah.
diye dursun atalar: 'kal'a içinden alınır.'
yok ki hiç bir kişiden... millet-i merhume sağır!
bir değil mahvedilen devlet-i islamiyye...
girdiler aynı siyasetle bütün makbereye.
girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.
bırakın eski hükümetleri meydandakiler
yetişir, şöyle bakıp ibret alan varsa eğer.
işte fas, işte tunus, işte cezayir, gitti!
işte ırak'ı da taksim ediyorlar şimdi.
mehmet akif ersoy 1913
devamını gör...
15.
atatürk ilkelerinden birisidir milliyetcilik .günümüzde sadece bir soyasi kuruluşu destekleyenler milliyetçidir milliyetçiliği savunuyor diye söylense de her vatanını ,milletini , bayrağını seven vatandaş milliyetçidir .
devamını gör...
16.
islam dininde tamamen yasaklanmıştır. bir müslümanın milliyetçi olması demek, islam dinine iman etmediğinin belirtisidir.
devamını gör...
17.
hakkında okuma yapmak isteyenler için muhteşem tespitlere imza atabilmiş bir tarihçi: (bkz: eric hobsbawm). hatta özellikle ilgili bir eserinin linkini de bırakmış olayım.
devamını gör...
18.
toplumları bir arada tutan, ayrımcılığın aksine birleştirici bir yanı olan görüş.
devamını gör...
19.
fransız ihtilali sırasında kuvvetlenen bu akım, 19. yüzyılda avrupa'da yaygın hale gelmiştir.
devamını gör...
20.
çok uluslu imparatorlukların ve devletlerin yıkılmasına sebep olmuştur.
devamını gör...