ne mutlu türk'üm diyene

cidden oyle.

maalesef bu etnisiteye mensup kişilerin bile itici bulduğu söylem.ama yinede ne mutlu ne mutlu türküm diyene.

türk düşmanlarını kudurtan cümle.

biraz da bu gif ile kudursunlar.

e ne güzel ne mutluymuş diyene. demeyende ne sorun var?

kendimizden olmayana saygimiz var da bir mutluluk sebebi olarak türk olmayi secmemiz de pek de yanlis degil. sevsinler sizin dunya insanliginizi. hadi gidin norvec'e falan da muslumaniz, ya da orta doguluyuz ama dunyaliyiz deyin. gorursunuz irkciligin babasini.

ulu önderimiz atatürk'ün sözüdür. hewal kesimde yanma yapmaktadır.
biz türk'lüğü bu memleketin topraklarına kanla yazmışız, bizimle yaşamak isteyen ya bizden olacak ya da bize anlayış gösterecek. bizim kimseye anlayış borcumuz yok.

adam bu kelimeyi kullanıcılarına mutlu ol, sevin ki bir topluluğa aitsin anlamında bırakmış, bunlar da almış sırf bir ırka ima ederek kullanıp sonra yanma fakan diyorlar. değil türk, amerikalı bile olsan ırk göstergrsi gurur, iftihar, mutluluk sebebi olamaz. eğer öyleysen, "ben köpeğim, sıçanlardan güçlüyüm, çünkü köpek olarak doğdum" demekten farksız kalır. neyse uzun uzun anlatacak takatim yok, gözlerim uyuşuyor, bu gün çok yoruldum. siz nasılsınız?

burada ırkın üstünlüğü falan belirtilmemiştir. atatürk ziya gökalp'a yakındır ve onun türkçülük anlayışındaki türk kimliğinden yola çıkmıştır. ırkçılık olsaydı,bu söz, ne mutlu türk olana olurdu. ne mutlu türk'üm diyene diyor. kendini türk hisseden herkes türktür. ırkçılık diye diye utanmasanız, türk kelimesi yasaklansın diyeceksiniz.

hewal ve çok afedersiniz s*lcu kesimi cayır cayır yakan duyunca kutsal su yemiş vampir gibi dönmesine sebep olan mustafa kemal atatürk sözü.

nasıl bir ezik ruh halindelerse kendilerini alakadar eden hiçbir şey olmamasına rağmen duyunca kazık sokmuşlar gibi viyaklıyorlar. ezilmiş etnik egonuzu seveyim sizin.

vallahi full paket kudurtucu bir söylem. ne mutlu türküm bununla gurur duyuyorum, duymayandan da banane.

benim sınırlarıma girip baskılamaya çalışmadıkları, ülkemizi bölmek istemedikleri sürece kimsenin kim olduğuyla ilgilenmiyorum.

ama aksi tavır görürsem ne halleri varsa görsünlerde demem aziz şehitlerimin hatırasını ne pahasına olursa olsun koruyacağım. gerekirse kan gerekirse can bu kadar.

ne yalan söyleyeyim, ben de mutlu oluyorum. düşünün ki
- bilimde dünyaya öncülük yapıyoruz. fen bilimlerinde bilim adamlarımız her yıl ya nobel ödülü alıyor, ya da nobele asay gösteriliyor.
- iki yüz küsur üniversitemizin elli biri dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasına giriyor. bilim adamlarımızın makalelerine on binlerce kez atıfta bulunuluyor.
- sinema endüstrisinin tacını hollywood'un elinden aldık. zengin kız/fakir erkek, fakir kız/zengin erkek ikilemlerine porşe kullanan genşler metaforunu katarak yaptık bunu. mafya dizilerini hiç söylemiyorum.
- edebiyat desen ohooo. geçmişin solcu, vadan hayını yazarlarını deliğe tıktıktan sonra edebiyatımız coştu. geçen yıl nobel ödülü kazanacaktık az daha.
- ilk ve orta öğretim çağındaki öğrencilerimiz dünyanın en yetkin öğrencileri. liseyi bitiren bir öğrenci iki dili çatır çatır konuşuyor. teknik okul mezunları teknisyen ve teknikerlerimiz dünya çapında aranıyor. volkswagen beş bin türk'ü daha istihdam edecek bu yıl. bir vw yetkilisi, "çocuklar o kadar bilgili ve yetenekli ki iş öncesi eğitim vermiyoruz. doğrudan tezgah başına geçiyorlar" diyor.
- teknoloji konusunda ise bir numeroyuz. dünya yarı iletkende 4 nanometreyle boğuşurken türk mühendisler 1.7nanometreye geçtiler bile.
- sadece aya değil, marsa bile sert iniş yaptık. düşün uzay bilimlerindeki gelişmemizi.
- bu başarıların sebebini araştıran isviçreli bilim adamları türklerin kanını araştırmış. saf su, saf hemoglobin .çeren al yuvar, "yaşasın ırkımız, çin'e yeter kırkımız" diyen eli kılıçlı akyuvar ve biraz da lenfosit bulmuşlar. "işte budur" diye bağırmış isviçreli mark böhr.
- olimpiyat komitesi türkiye'yi olimpiyatlara sokmama kararı almış. sadece biz alıyormuşuz madalyaları. hatta tek yarışmacımızın olduğu yarışmalarda bile birinci, ikinci ve üçüncü olup altının yanında gümüş ve bronzu da alınca olimpiyatların hatırına bizi almamışlar.
-----
bunlar yetmez mi "ne mutlu türküm diyene " demek için.
hakikaten ne mutlu? mutlu olan ne?

birden içimden geldi...sebep yok...

başbuğ gazi mustafa kemal atatürk’ün bu sözü, alelade bir cümle değil; bir milletin kaderine çakılmış sonsuz bir nişandır. öyle bir maya çaldı ki bu vatana, o maya sadece toprağa değil, damarlarımıza karıştı, ruhumuzun özüne işledi. milyonlarca o.evladı bir araya gelse de bu mayayı bozamaz; çünkü bu maya, istiklalden, hürriyetten, onurdan ve alın terinden yoğruldu.

bu söz
dağ başında nöbet tutan mehmetçik’in dua gibi mırıldandığı,
siperin en önünde göğsünü düşmana siper eden neferin yüreğinde yanan kıvılcımdır.
bu söz
türk bayrağını gururla omzuna alan sporcunun gözündeki ışıltı,
kurtuluş’tan cumhuriyet’e uzanan şanlı yürüyüşün sonuna kazınmış mühürdür.

atatürk bu sözüyle bize sadece bir aidiyet vermedi;
bir kimlik verdi. bir karakter verdi. bir duruş verdi.

bugün gökyüzüne al bayrak dalgalanıyorsa,
yıldızlar altında hala bir millet tek yürek uyuyorsa,
hala milyonlarca ses, gür bir seda gibi yankılanıyorsa
işte o zaman
ne mutlu türküm diyene!

ey türk evladı!
unutma! bu sözün arkasında bir milletin yeniden doğuşu,
mazlum bir halkın zincirleri kırışı,
ve bir liderin sonsuz vizyonu vardır.
bir şehidin duası,
bir annenin gözyaşı,
bir milletin sonsuz bağımsızlık andı vardır.

bastığın yeri toprak deyip geçme, tanı!
altında binlerce kefensiz yatan var.
ve o yatanların her biri bu sözün söylenebilmesi için can verdi
ne mutlu türküm diyene!

bir gün dünya karanlığa boğulsa da
bir gün pusulalar saptırılsa da
bir gün güneş ile ay yer değiştirirse da
o gün de
ne mutlu türküm diyene!