2941.
camı açınca soğuk ve gürültülü kapatınca sıcak soyununca soğuk ince örtü üşütmeye uygun ilk sözcük dışında tüm sözcükler türkçe istemeden yaptım..
devamını gör...
2942.
saat 23:58 de başladım bu yazıya. siz okurken o iki dakika geçecek ve bir sonraki günün başlangıcında düşünceler herkes gibi sizi de alıp götürecek. kıymet bilmez insanlar, asla tatmin olmayan iş verenler, mutlu edemediğiniz aileniz, ucu ucuna yeten hatta yetmeyen maaşınız. hiç bir şey sizi mutlu etmeyecek gibi bir düşünce içerisinde sıkışıp kalacak ve o dehliz içerisinden asla çıkamayacak gibi kurulacaksınız. sabah çalacak alarmı düşünecek, ne giyeceğim acaba diye kafanızda kombin oluşturup sabahın köründe zoraki bir gülümseme ile iş yerlerinize gideceksiniz. insanların derdi sizin derdiniz olacak ve mesai saatleri içerisinde kendi dertlerinizi düşünmeyeceksiniz bile. körü körüne bağlanıp sizi aldatan ya da yarı yolda bırakan sevgiliniz bile aklınıza gelecek gününüz daha da kötü geçecek. ya da hiç biri olmayacak. kim bilir ?
devamını gör...
2943.
yalnızlık nedir? evdeyken,dışarıda gezerken,kafede otururken yanında kimsenin olmamasimi yoksa kalabalıklar icinde kendine ait bir yer bulamamak mi? birinci durum belki kurtarilabilir. bir arkadaş bulursun yada atarsın kendini kalabalıklar içine yalnızlığını kamufle edersin ama ikinci durumda nereye gidersen git,nerede olursan ol seni anlayan,dinleyen,içini bilen,ne hissettiği gören,ne söylediğini duyan birini bulamazsın. yani bu durumdan asla kurtulamazsin. aslında şöyle bir baktığımda etrafima,gereksiz kalabalıklar içinde ki samimiyetsiz sohbetlerle kendimi kandirip yalnızlığımı gidermeye çalışacağıma, herkesten uzak yerlerde yalnız oturup kitap okurum,yazarim,çizerim daha mesut olurum. bunun tadına bir kez varınca zaten bir daha kimseyi görmek bile istemezsin...
devamını gör...
2944.
yağmur yağsa da toz kalksa.
devamını gör...
2945.
çok sinirliyim ya da kırgınım... yok sinirliyim. bu öfkenin geçebileceğini de pek sanmıyorum. sevindiğim şeyler de olmuyor değil.. bugün favorisini gördüğum ve konuşmadan anlaştığım bir yazar daha sözlüğe geri döndü. beğeni değil bakın, favori. bu ne demek biliyor musunuz? bu ne anlama geliyor biliyor musunuz? bunun bendeki küçük ama etkili anlamını biliyor musunuz? puan falan değil derdimiz, sadece okuduğunu bildiğim yazarları yeniden görmek bana güç veriyor. çünkü yoruldum ve sanki diyorlar ki, biz geldik yanındayız.. dayan.

hayat yeterince b.tan zaten .... darısı diğer yazarların da başına... susalım. yazalım okuyalım. bir süre sacmalayacağım böyle idare edin...
devamını gör...
2946.
bi yerle görüşmeye gelmiştim
bi kadın 40 saat konuştu sıkılıp iki hava alayım dedim hemen yerimi başkası kapmış bekliyorum yine
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
2947.
bugün bana garip gelen günlerden biri oldu . duygularımı dakikasında alt üst eden vicdan sorgulaması yaptıran , kendimle yine karşıt düşüncelere sahip partiler gibi tartıştıran o dakikalar. ilahi adalet elbet yerini bulur deyip susmamın üstünden daha günler geçmiş olmasına rağmen yerini bulmaya başlamış olmasının verdiği haz bi süre sonra buruk bi acıya dönüştü. haklı mıydım evet sonuna kadar , hak ettiler mi sonuna kadar peki neden üzülüyorum .karşımda yapma nolur zorda kalırız derken bi yanım niye merhamet gösteriyor. özgürlüğüme kişisel haklarıma tecavüz etmişken ,senelerdir severek zamanımdan hayatımdan çalarak emek verdiğim şeylerden vazgeçmeme sebep olmuşken bu acımak niyee. kendime kızıyorum çığlıklarla bağırıp ne istediniz insanlığımdan demek istiyorum. istiyorum istemesine ama bundan haberleri olmayacak ve yaktıkları kadar yanacaklar. vicdan merhamet kilit altında …
devamını gör...
2948.
geçtiğimiz günlerde biraz dinlence, eh biraz da hava değişimi için ufak bir tatile çıkmıştım.
çoğu zaman yaptığım gibi tabii ki yine tek başıma ve kafama göre. sadece o bölge içerisinde yaşayan bisikletsever bir arkadaşımla görüştük iki gün, tur yaptık, hem de uzun zamandır görüşemiyorduk, kaliteli vakit geçirmiş olduk, gayet iyi hissettirdi.

şehre döndükten sonra da iyi mi bilemem ama değişik hissettiğim bir şey daha oldu.
yaklaşık 2 aydır herhangi bir beklenti içerisine girmeden, doğal akışında devam ettirmeyi tercih ettiğim, karşılığında da gösterilen saygıdan son derece hoşnut olduğum bir deneme süreci içerisindeyim o insanla.
tabii ki tatil sürecinde de ara ara ama hiç sıkmadan iletişim içerisinde olduk. ergen tavırlarında zırt pırt haber alma niyetindeymiş havası verip irite etmek değil de akış içerisinde ve gayet normal bir iletişimdi bu. ne saçma sapan ve sıkıcı özgüvensizlikler var ne de rahatsız edici herhangi bir tavır. yani gayet olması gerektiği gibi..
bana asıl değişik hissettiren bu değildi. döndükten sonraki tarafıma gösterilen ve hissettirilen tavrın naifliği ve bir o kadar da düzgün olmasıydı. hani bu nasıl anlatılır belki bilemiyorumdur fakat demek ki ben de karşımdaki insana rahat ve esnek hissettiriyorum ki bu tavırlarımın uzakta olsam da özlenildiği söylendi..
sevindim ya, o an tebessüm ettim ve teşekkür eden tavırlarla birkaç kelime ettim ve cidden değişik hissettim.
değişikten kastım; doğru davrandığımın hissettirilmesiydi aslında, yani sanırım *
güven vermek cidden hayattaki en kaliteli duygu... bunu anlayabilmek ve kıymetini bilmek de bir o kadar önemli tabii..
yazarak bu kadar anlatmam yeterli sanıyorum ki, önemli olan gerçekte hissettiğini bilmek ve onu da hissettirmek.
devamını gör...
2949.
hiç mutlu değilim.

ne gidebiliyorum olduğum yerden ne de kalabiliyorum. ne de elimden bir şey geliyor. gelen tek şey kötü olayların üst üste gelmesi. doluyorum taşıyorum sonra ağlama krizleri. bir dert değil binbir derdim var. bazen niye yaşıyorum ki diye sorguluyorum. yaşamak buysa ben yaşamak istemiyorum.

hayatımdaki insanların öfkesinden payıma düşeni almaktan, sevdiğim insanları kaybetmekten, yalnız olmaktan, sürekli üstüme düşenden daha fazla sorumluluk almaktan, hayatımı yoluna sokamamaktan korkuyorum, yoruluyorum ve tükeniyorum. bir yerden sonra bittiğimi hissediyorum. gittikçe cansızlaşıyorum. sanki kendim gibi değilim.

ne zaman tam mutluyum desem bir şeylerin yok oluşunu izliyorum. hiç mi yüzü gülmez bir insanın? her seferinde aynı yerden defalarca kırılır mı?
yoruldum ben artık sözlük. daha fazla dayanamıyorum. sonum ne olur, nereye çıkar bilmiyorum. geleceğimi hayal edemiyorum. bilmekte istemiyorum zaten. benim gidişat, gidişat değil.
devamını gör...
2950.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ancak bizim oralıların bildiği, birkaç gerçek var. güneş görmeyen memleketlerde her şey geç olur. ürünler, çok yoğun şekerli olmaz. o yüzden eylül ayı çok kıymetlidir. en şekerli iki meyvemiz olan incir ve kokulu üzüm ayıdır eylül. ikisi de morumsu olur ve bir kenarı parlak olur. hani şu, bizim nesil ortaokulda iken, ışık gölge resimleri yapardık da üzümün bir kenarında hilal şeklinde bir parlaklık olurdu ya. aynı öyle olur incirler, üzümler…

onların çevresinde, onlardan büyük yaprakları olur. ne ilginç değil mi, incirin de üzümün de yaprakları ondan büyüktür.

iki sonbahar meyvesi, ikisinin de yaprakları onlardan büyük. doğa bize sonbaharın, yaprakların gidici olduğunun haberini veriyor olabilir mi? en azından bizim oranın insanlarına…

üzümden sirke, incirden reçel yapılırdı. babaannemin sirkesi meşhurdu. nasrettin hoca’nın kırk yıllık sirkesi kadar olmasa bile meşhurdu. komşuların bizden sirke aldığı zamanları hatırlıyorum.

canım babaannem, üzümü çok severdi. marketten her üzüm aldığımda, aklıma onun üzüme gösterdiği özen gelir. her salı çaykara’ya giderdi. pazar işlerini görürdü. dönüşte, muhakkak üzüm alırdı. evimizde buzdolabı olmayan zamanlardı benim çocukluk zamanları. bir odamız vardı. buzdolabı ve erzak dolabı olarak kullandığımız. adı hanega idi. küçük hane anlamında. babaannem çarşıdan aldığı üzümleri, ahşap bir sofraya sererdi. en önce tanelerini servis ederdi, sonra kalanları oldukça servis ederdi. ilk yediğimiz en olgun olanlarıydı. en son yediğimiz ise o zamana kadar olanıydı. olmayanla dertlenmenin değil, olanın kıymet gördüğü zamanlardı. olmayan için beklenirdi, olmayana zaman verilirdi. kimsenin acelesi yoktu. bunu ister maddi anlayalım ister manevi anlayalım. her olmayana zaman verilirdi. zaman şimdiki kadar dar değildi.

çocukluğumun bir bölümünde, anneannemin köyünde kaldım. anneannemin bir armudu vardı, kış armudu derdik ona, sonbaharda onu küpe koyardık. kışın gelene geçene ikram ederdik.

kaç zamandır bunları düşünüyorum. eskinin sonrayı düşünme ayı ilan ettiği eylül ayını. iyi mi etmiş eskiler sonrayı düşünerek? yokluk zamanlarıymış, sonrayı düşünmek zorunda kalmışlar.

şimdi, sonrayı düşünmeye devam etmeye gerek var mı?

hayatımıza giren akıllı teknolojilerin galip gelmesi mi demek sonrayı düşünmemek?

peki ben şu anda, sonrayı düşünenleri niye düşünüyorum? niye aklıma geldi o günler?

bir süredir anı yaşamayı da düşünüyorum. anı yaşamak ile sonranın sıkıntısı için gerilmek arasındayım. aslında, kendimi ikna etmek üzereyim. şu anda hayatımda olan her şeyden çok mutluyum. hatta sonrası için dua etmek, plan yapmak yerine, şimdi için şükrediyorum. dualarımı kısa vadeli ediyorum. üç sene sonrası için dua edecek kadar sığ tutmak istemiyorum hedeflerimi. belki şu anki hayallerim, üç sene sonrası için sığ kalacak. etmeseymişim keşke diyeceğim. kabul olan dualarıma üzüleceğim belki de.

anı o anda kıymetli görmeye başladım. yarın belki de olmayacağım. benim için olmayacak o yarın. sadece bu günümden eminim.

bu eylül’ü gördüğüme şükrediyorum, bu eylül’de olanlara şükrediyorum, bu eylül’de sevdiğim herkes için şükrediyorum.

bu yazımda, hayatımda olan herkese iyi ki oradasınız bildirimi gibi bir yazı yazmak istedim. hayatımda artık olmayan, özlediğim herkese de iyi ki hayatıma girdiniz bildirimi yolluyorum. incir ve üzüme de iyi ki gene oldunuz bildirimi yolluyorum.

hoş geldin eylül, ben seni ağustos’un son haftasından beri düşünüyordum. hoş geldin üzüm ayı, hoş geldin incir ayı.

eylül, senden beklenti içinde olan herkese iyi gelir misin? üzüm gibi, incir gibi tat verir misin?

*****buraya kadar gelen yazarcım/ okurcum; sabrına, gönlüne, güzel ruhuna sağlık.*
devamını gör...
2951.
mutluluğumu paylaşmak için uğradığım başlıktır.

bugüne kadar hep içimin bunaltısını dökmek için gelmişim buraya, bugün ise devranın dönüşü ile mutluluğa evrildi o buhranlar.* tam olarak ne oldu, neden kendimi çok iyi hissediyorum bilmiyorum. sanırım bir şeyler kendi kendine rayına girdi. bir süre önce ufacık ama çok mutlu bir hayatın içine adım attım. hiç ummadığım kadar sevgi ve saygı ile karşılaştım. "yahu cidden değerli biriymişim ben" diye düşündüm. sadece düşünce ile de kalmadı bu, baya baya hissettim bunu. artık sabahları uyanma sebebim var, baya hevesli makyaj yapıp giyiniyorum. hatta içimdeki mahmut emmiye inat efil efil elbiseler giyiyorum. geçen velimin biri "her gün güzeldiniz ama bugün ayrı bir güzelsiniz" dedi. eskiden olsa kendi kafamdan "ayıp olmasın diye belirtme ihtiyacı hissetti heralde" der inanmazdım. ama artık inanıyorum. ve buna inanmak gerçekten iyi hissettiriyor.*


şimdi ben bunları neden anlattım? anlattım da başım göğe mi erdi? yok. yine de anlatmak istedim. güzel hisleri paylaşmak ayrı bir güzelmiş çünkü.*

kendime ait bir hikaye yazıyorum. içerisinde sevmek, sevilmek, küçük şeylerle mutlu olup sorunlarla karınca misali mücadele edebilmek var. en önemlisi de hiçbir şeye rağmen umudunu kaybetmemek var. yarım bırakmadan mutlu sona ulaşma gayesiyle...
devamını gör...
2952.
pusula kolyesi takıyorum ama yönümü bilmiyorum.*
devamını gör...
2953.
ruhum yine karanlıklarla doldu. gizli bir kara delik varmış da tüm iyi duyuları çekiyormuş gibi. ölümün hem bu kadar yakın hem de aşırı uzak olduğunu bilmek de aşırı perçinliyor bu duyguyu*. ülkeye bakıyorum, hayata bakıyorum, insanlara bakıyorum. hepsinden siyah siyah dumanlar yükseliyor havaya; mutsuzluk, huzursuzluk ve benzer kötü duygularla dolu siyah dumanlar.

herkesin bir derdi var, kiminin büyük kimin küçük ama kendi için kocaman olan dertleri. zaten bu yüzden kıyaslamaktan nefret ederim dertleri, yapma gelir çünkü bu yalandan empati girişimi. ben senin yaşadığını anlıyorum ama benimki daha zor tavrı. anlayamazsın abi, belki anlamaya çalışırsın ama hissedemezsin yaşattığı depremleri. bir dağı sırtlanan insan belki bir karınca ısırığı ile yıkılır, bunu da yadırgayamazsın. geçen birini gördüm, bir insan nasıl güneşi sevmez, nasıl yazı sevmez diye karşısındakini yargılıyor. aşırı mutlu bir insan bir de gerçek anlamda, yüzünden yaydığı, konuşmasından belli. avaz avaz senin fikrinin ne önemi var vasat herif diye bağırasım geldi de sakin ölmedim diye teskin ettim kendimi.

bir insanı üzülmez, alınmaz, kırılmaz görmek de aşırı tiksinç bir davranış bence. özellikle karşındakini sözde iyi tanıdığını iddia ediyorsa bu kişi. velhasıl yalandan empati yapıyorum, ben anlıyorum seni tavrınız iğrenç. insanları sevmem genelde ama böylelerinden tiksiniyorum. yukarıda bahsettiklerimin hepsi bu sınıftan ve böyleleri dünyayı daha çekilmez kılıyorlar.
devamını gör...
2954.
herkesi yarı yolda bırakasım var. şöyle bir elimi şıklatsam ve hiç kimse beni tanımamış olsa. veya tanısınlar...

benim kim olduğumu bilip, gerçek yüzümü iyice benimsesinler. ve benden uzak dursunlar. çünkü hak veriyorum. onlar bunun darbesini yaşarken ben de iyice kaybolayım ortadan. biliyorum. çok büyüyor gözümde her şey. böyle de yıpratmamalıyım kendimi. ama bir türlü yediremiyorum kendime. başkalarına. hafızam yok olsa keşke. kimim ben?

kaçamıyorum çünkü devam ettirmek zorunda hissediyorum. kendimi de değiştiremiyorum. söz verince pişman oluyorum. sanki hiçbir şeyi kendim için yapmıyorum. hep birileri istiyor diye her şeyim. evet, edemiyorum, yapamıyorum... içim hep bunlarla dolu. bir şeyi de beceremiyorum. iğreniyorum insanlardan. bazen onların siluetini gözümün önüne getirmek bile iğrendiriyor.

düşününce suçlu benim aslında . çünkü izin veriyorum. sanki herkesi onarmam gerek, isteklerini yerine getirmem gerek. noldu böyle böyle... çekemez oldum kimseyi. bir kişiyi isteyerek çekiyorum şu hayatta. kimse inanmasa da sadece onun tarafından onarılabiliyorum. yine de kimseyi ellerimde tutmuyorum. herkese incecik bir ağ ile tutunmuş vaziyetteyim. o yüzden hayatımdan koparmak o kadar da zor olmamalı...
devamını gör...
2955.
iyi olmaya, düzen kurmaya çalışıyorum sözlük ve yavaş yavaş bahanelerim tükeniyor.
okullar açıldı, dersahnede başladı artık hocalar hadi hadi diyor kendime gelmeye çalışıyorum.

köpek gibi çalışmaktan başka çarem yok.

ve artık zaman tik tak işliyor.
kaybedecek zamanım yok.
bahanem yok.

bir şeyler, faydalı şeyler yapmaya çalışıyorum tabi elimden geldiğince.
devamını gör...
2956.
aptallıkla karşı karşıya kalınca elim ayağım titriyor, sakin kalamıyorum.
devamını gör...
2957.
bugün de seni özledim ey tavuk. buluşmayalı 48 saat olmak üzere... akşam karşılaşmayı umut ediyorum, hatta hayalini kuruyorum be tavuk. fırından çıkmış kokunu, genişçe bir tabağa cızırdar halde konuk olmanı düşlüyorum.

keşke diyorum; şimdi, şuracıkta çıkıversen karşıma. geldim bak, üzülme desen.

neyse, az kaldı.
devamını gör...
2958.
kimsenin söylediği bir yalan olmamak lazım hayatta.

çok keskin bir cümle değil mi? belirli koşullar altında ya da biz çok istiyorsak her şeye rağmen, falan filan... öyle büyük büyük cümleler etmemek lazım miko, hayatta her şey insanlar için miko, her şeyi düşünemez, hesap edemezsin miko! biliyorum biliyorum, düşündüm yaa, haftalardır düşünüyorum bunu. düşünemediklerim de eksik kalsın artık bir zahmet. kanaat önderi miyim ben, kurallar, kaideler mi belirliyorum sanki, kendimden başka birilerinden daha sorumluyum da bir şeyleri şaşmaz, sıfır yanılgı payı bırakacak kadar keskinlikte bir sonuçla mı kaldırıp koymak zorundayım yerine hep? niye varamıyorum kısa yoldan sonuca herkes gibi abi ben? yoruldum, valla yoruldum kendimden.

kimsenin sizi aklamak paklamak için de, saklamak için de, kendini kandırmak için de söylediği bir yalan olmamak lazım hayatta. bitti gitti. of!
devamını gör...
2959.
yarın baya yoğun bir gün geçireceğim.
hem iş, hem arkadaşlarla buluşma, hem özel görüşmem, bir de aile üyelerinin bir kısmıyla uzun zamandır görüşmüyor olmanın verdiği özleme dayanarak kavuşma var.
sıkılıyor muyum bu yoğunluktan? tabii ki hayır. bilhassa harika geçeceğini düşünüyorum her birinin.
işin erken saatlerde sonuçlanacağı malum, hemen sonrası arkadaş görüşmesi, açık havada goygoy misali olacağı için zaten kötü geçmesi imkansız, e özel görüşmem için de 2 haftadir beni sabırla bekleyen biri var.. hatta arkadaşlarımla olan görüşme için usulen davet ettim kendisini ama o kadar saygılı biri ki rahatsız etmek bile istemedi sağ olsun.. ama yakınlarda bir yerlerde beklerim en azından diyiverdi. bunun da harika geçeceği kesinleşti * ondan sonra da aile üyelerinden çok sevdiğim birini göreceğim, e 3 hafta oldu görmeyeli, hasret gidereceğiz. günün finali de onunla birlikte güzel sonlanacak. daha ne olsun?
böyle yoğunluğa can kurban diyelim de nazar değmesin bari *
devamını gör...
2960.
yaşam üzerine fazla geldiği zaman onu zorlama...

biraz duraksa, neler olup bittiğine anlam verme.
mutlaka yanlış bir şey oldu ve düşüncelerin ile dileklerin aynı orantıda değildi ve varlığın ile buluşamadı.

sorun yok, sadece bekle.

güneş doğacaktır, çimler yeşerecektir;
çiçekler açacaktır, rüzgâr esecektir;
ve yağmur yağacaktır...
zorlamaya gerek yoktur.
olması gereken kendiliğinden olur!

izlemene devam et,
şahitlik güzeldir...

hem olayın dışındasındır, hem de içinde.
o bir dengedir, o anlamlıdır,
şahit ol, tanık ol, olan ile bütünleş...

neyzen tevfik

bu şiiri okudum bu sabah... çok anlamlı geldi... aldığım eğitimlerden birinde hocamız, "insanın bu dünyada sahip olabileceği en iyi makam, şahitlik makamıdır. bu dünyaya aslında şahit olmaya geldik." demişti. oysa biz, şahit olmaktan ziyade her şeyi üzerine alınan, kişisel algılayan, müdahale etmesek, dünya başımıza yıkılacak sanan varlıklarız. ama buradan da herkes her şeyi yapsın, biz de oturup olanları seyredelim gibi bir anlam çıkmasın. gerektiğinde gereken kişilere gerekli tepkileri verelim ama bunu yapabilmek için de stabil bir duygu durumunda olmak gerekiyor. yoksa, kaos kaçınılmaz oluyor. duyguların misafir olduğuna, gelip geçici olduklarına şahitlik edip sakinleşince ne gerekiyorsa yapalım ki ancak o zaman, doğru zamanda doğru yerde doğru hamleleri yapmış oluruz...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim