normal sözlük yazarlarının karalama defteri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
başlık "makedonyalı" tarafından 08.11.2020 16:43 tarihinde açılmıştır.
3201.
kötülüğün veya günahın cezalarını ölümden sonrasına havale edenler; ne yaşarken ne de öldükten sonra varacaklarını düşündükleri yerde adaleti ve huzuru bulacak ne de erdemli bir yaşama sahip olacaklardır.
devamını gör...
3202.
çok yara aldım senden haberin olmadan. çok kırıldım senin yüzünden sen bilmeden. çok ağladım belki de ilk defa biri için sen duymadan. ama çok da mutlu oldum seninle sen farkındayken… çok huzur buldum sen sarıldığında isteyerek… çok güldüm belki de en çok senin yanında sen güldürürken… ve çok ayrı kaldım senden belki isteyerek belki istemeyerek… bir gün bir kez daha ve son kez buluşacağız… son kez sarılacağız, son kez üstü kapalı yaralarımızı sarmaya çalışacağız, son kez gülüp, son kez ağlayacağız… her şey son bulduğunda yaşanan her şeyi belki birimiz sonsuza kadar kalbine gömecek ve belki birimiz hiç unutmayacak…
devamını gör...
3203.
bu gün marvin bey kısırlaştırma operasyonu geçirdi. malum anestezi alacağı için aç gitmesi gerekiyordu. hayvanı gece boyunca aç bırakmak zorunda kalmak zaten yeterince zordu. bir de eve geldikten sonra enginlere sığmayıp taşması, bendi çiğneyip aşması ve bir çırpıda gardrobun üzerine zıplaması söz konusu oldu. oradan koltuğa atlayınca (evet kendisini pervasızca fırlatıveriyor nasılsa yumuşak yere düşünüyorum diye) ve bu esnada da testisini bi yerlere çarparak yaralayınca kanaması arttı. kaptığımız gibi soluğu veterinerde aldık. kontrol ederlerken buna bi boyunluk takalım demişler, yalamasın da, iyice tahriş etmesin. kaşla göz arasında 2 adet veterineri de paralamış. * diyolar ki dikkat edin yine bi yerlere çıkmasın. ya daha bu sabah banyo lambasının üstünden indirdik bu hayvanı. o kadar yaratıcı ki bulunmaması gereken yerlerde bulunma konusunda. evet neyse ki şimdi uyudu.
herkesin hayatı kendine b*k gibidir, sidik yarıştırmak gibi olmasın ama zaten b*k gibi hayatım var, her şey zıvanadan çıkmış, hiçbir şey kontrolüm altında değil, aklınıza gelebilecek en ufak olumsuzluk, yemeğin tuzunun az olması gibi ufak olumsuzluklar dahil, bende müthiş bi öfke ve derin bi buhran yaratıyor arkadaşlar.
herkesin hayatı kendine b*k gibidir, sidik yarıştırmak gibi olmasın ama zaten b*k gibi hayatım var, her şey zıvanadan çıkmış, hiçbir şey kontrolüm altında değil, aklınıza gelebilecek en ufak olumsuzluk, yemeğin tuzunun az olması gibi ufak olumsuzluklar dahil, bende müthiş bi öfke ve derin bi buhran yaratıyor arkadaşlar.
devamını gör...
3204.
23-28 arası gerçekten yaşamımın en verimli zamanları oldu. özellikle üniversite ve sonrası kendimi buldum diyebilirim. şimdi ise ne istediğimi biliyorum. "lights out"
yumuşak kararlardan radikal kararlara geçiş yapıp kendimi şekillendiriyorum. buna başladım. radikal derken zerdüşt'ün bana gülümsediğini görür gibiyim. dionysos'un kışkırtması olsa gerek!
bir çocuk görür gibiyim. yapıp bozan.
yumuşak kararlardan radikal kararlara geçiş yapıp kendimi şekillendiriyorum. buna başladım. radikal derken zerdüşt'ün bana gülümsediğini görür gibiyim. dionysos'un kışkırtması olsa gerek!
bir çocuk görür gibiyim. yapıp bozan.
devamını gör...
3205.
bugün biraz yoruldum benjamin.
aslında gün boyu keyif yapacağım bir gündü, öyle planlamıştım en azından.
sonra sabah saatlerinde bir davet ile toplantıya girdik, neredeyse gün bitti.
ofise geldim.
kafama insanların empati yoksunluğu takıldı.
mesela (mahalle bakkalı) alış veriş yaptınız, kolay gelsin der çıkarsın.
çıkarken "teşekkür ederim" cümlesi gelir kulağına.
ya da ana yolda gidiyorsun ve arkan boş, yan yoldan çıkmak için bekleyeni görüp yol verirsin, bir dörtlülerini yakıp teşekkür etmesini beklersin hani.
işte bunu görmeyince üzülüyor insan.
aslında gün boyu keyif yapacağım bir gündü, öyle planlamıştım en azından.
sonra sabah saatlerinde bir davet ile toplantıya girdik, neredeyse gün bitti.
ofise geldim.
kafama insanların empati yoksunluğu takıldı.
mesela (mahalle bakkalı) alış veriş yaptınız, kolay gelsin der çıkarsın.
çıkarken "teşekkür ederim" cümlesi gelir kulağına.
ya da ana yolda gidiyorsun ve arkan boş, yan yoldan çıkmak için bekleyeni görüp yol verirsin, bir dörtlülerini yakıp teşekkür etmesini beklersin hani.
işte bunu görmeyince üzülüyor insan.
devamını gör...
3206.
majezik'i olan var mı?
devamını gör...
3207.
kısa ama uzun zaman önce eksik hissediyordum, boş ve tatsız... salıncağa ihtiyacım vardı. çünkü belki garip ama parka gidip salıncakta sallanmak ve insanların yargılayıcı bakışlarını üzerime çekmek cesur hissettiriyor. sanki "ben sizin gibi değilim, olmak da istemiyorum!" diye çığlık atmak gibi. bu yüzden süt dilimimi ve süt burgerimi alıp parka doğru yürümeye başladım. fakat daha varmadan çok kalabalık olduğunu gördüm. "malesef ağlamak için doğru zaman değil." diyerek yolumu değiştirdim. nereye gideceğimi bilmezken öylece yürüdüm. sonra biriyle karşılaştım. bir kedi. "hadi gidelim." dedim ve yürümeye başladık. yürürken onunla konuştum ve beni terk etmemesini, eğer terk erderse gerçekten ağlayacağımı söyledim. terk etmedi, gerçekten yanımda kaldı ve bu beni öyle mutlu etti ki anlatamam. bir çardağa oturdum o da benim kucağıma... süt burgerimi onunla paylaştım ama süt dilimini sevmedi. karnımızı doyurduk ve ben yine konuşmaya başladım. oscar'ı anlattım ona. ne kadar güvenilir olduğundan, ne kadar inanılmaz bir arkadaş olduğundan bahsettim. onu kaybedişimi anlattım. diğerlerine bahsedemediğim ne varsa saçtım çardağın masasına sonra tek tek irdeledik. hava karardı yollarımız ayrıldı. ama o kediye tekrar tekrar teşekkür ederim. beni terk etmedi ve dahası bana güvendi. (belki başkalarına da böyle davranıyordur ama ben aksini düşüneceğim.)
devamını gör...
3208.
çekilecek bir insan değilim.
takıntılarım var çok duygusalım hemen her şeye dagılabiliyorum, çok düşünürüm, çok aglarım, çok susarım kendime kızarım genelde , sürekli agrıza çıkartırım kavgaların sebebi benimdir çoğu zaman
kendime düşmanım ben kendime...
takıntılarım var çok duygusalım hemen her şeye dagılabiliyorum, çok düşünürüm, çok aglarım, çok susarım kendime kızarım genelde , sürekli agrıza çıkartırım kavgaların sebebi benimdir çoğu zaman
kendime düşmanım ben kendime...
devamını gör...
3209.
insanın içi dağınık olunca dışı ne kadar düzgün olursa olsun dikiş tutmuyor. içi yoruluyor da gıkı çıkmıyor. içinin yorgunlu, içinin hastalığı dışına vuruyor. içim yorgun diyemiyor da işte grip olmuşum diyor. *
devamını gör...
3210.
takribi iki sene önce şöyle #487644 bir tanım yaptıktan sonra yardırdığım başlık.
ne de çok yazmışım.
ilk tanıma uygun olarak şu an ne oluyor yazayım.
bacağım uyuşuyor.
kafam içi dolu kazan gibi fokurduyor.
saçlarım diplerinden karıncalanıyor.
sağ elimin serçe parmağı kasılıp kalıyor.
e peki zihnimde ne oluyor.
uyumam gerekirken neden uyumadığımı soruyorum kendime. iç sesim s***r*t diyor.
kalkıp içki mi alsam diyorum. üşeniyorum.
bilgisayarımdan black sheep adlı parça kulaklarımı tırmalıyor ve ben sürüden itelenmiş kara koyun değilim lan diyorum.
su şişem boş duruyor.
kahve bardağım boş.
duygularım havada.
gözlerimde yarım bir makyaj.
yarın göreceğim cengaveri düşünüyorum.
sonra vazgeçiyorum. heyecan senin neyine diyorum.
aklıma bir dostun verdiği taktikler geliyor.
ulan diyorum, kaç yaşına geldin hala öğrenemedin bir şeyleri.
öğrenmediğin için işte gönül ilişkilerinde kaybeden oldun.
sahi hep mi kaybettin?
yoksa kendini mi korudun?
bu satırlar devam ederken beynim bir duruyor.
şarkı değişiyor.
havaya giriyorum çünkü yazmak böyle bir şey. açıyor insanı.
en iyisi bir içki koymak...
kalkıyorum masadan işte bu son cümleyi yazdıktan sonra.
ne de çok yazmışım.
ilk tanıma uygun olarak şu an ne oluyor yazayım.
bacağım uyuşuyor.
kafam içi dolu kazan gibi fokurduyor.
saçlarım diplerinden karıncalanıyor.
sağ elimin serçe parmağı kasılıp kalıyor.
e peki zihnimde ne oluyor.
uyumam gerekirken neden uyumadığımı soruyorum kendime. iç sesim s***r*t diyor.
kalkıp içki mi alsam diyorum. üşeniyorum.
bilgisayarımdan black sheep adlı parça kulaklarımı tırmalıyor ve ben sürüden itelenmiş kara koyun değilim lan diyorum.
su şişem boş duruyor.
kahve bardağım boş.
duygularım havada.
gözlerimde yarım bir makyaj.
yarın göreceğim cengaveri düşünüyorum.
sonra vazgeçiyorum. heyecan senin neyine diyorum.
aklıma bir dostun verdiği taktikler geliyor.
ulan diyorum, kaç yaşına geldin hala öğrenemedin bir şeyleri.
öğrenmediğin için işte gönül ilişkilerinde kaybeden oldun.
sahi hep mi kaybettin?
yoksa kendini mi korudun?
bu satırlar devam ederken beynim bir duruyor.
şarkı değişiyor.
havaya giriyorum çünkü yazmak böyle bir şey. açıyor insanı.
en iyisi bir içki koymak...
kalkıyorum masadan işte bu son cümleyi yazdıktan sonra.
devamını gör...
3211.
ne yapacağımı hiç bilemiyorum. gerçi hiç bilemedim ama o başka mevzu.
depomu fareler bastı havalar soğuyunca ve haftaya denetlemem var. hayır şerefsizler ingiliz anahtarının neresini yiyeceksiniz.
kıyamıyorum da ama sizin orada olmamanız gerekiyor. 2 gün süre verdim bunlara ya kendiniz güzel güzel gidersiniz yada gereken neyse onubyapmak zorundayım. ahhh postmodernizm. beni soktuğun duruma sokayım. gerçi postmodernizm ile bir ilgisi var mı bilmiyorum. zaten yarım şişe votka içmişim hiö sağlıklı düşünecek halde de değilim.
ne zormuş lan. tek başına istasyon müdürü , yetkili teknisyeni , yardımcı teknisyeni, depocusu, çaycısı ve şöförü olmak. arada götüm kalkıyor emirler veriyorum kendime ama ezdirmiyorum da kendimi zalim yönetimin baskısına.
depomu fareler bastı havalar soğuyunca ve haftaya denetlemem var. hayır şerefsizler ingiliz anahtarının neresini yiyeceksiniz.
kıyamıyorum da ama sizin orada olmamanız gerekiyor. 2 gün süre verdim bunlara ya kendiniz güzel güzel gidersiniz yada gereken neyse onubyapmak zorundayım. ahhh postmodernizm. beni soktuğun duruma sokayım. gerçi postmodernizm ile bir ilgisi var mı bilmiyorum. zaten yarım şişe votka içmişim hiö sağlıklı düşünecek halde de değilim.
ne zormuş lan. tek başına istasyon müdürü , yetkili teknisyeni , yardımcı teknisyeni, depocusu, çaycısı ve şöförü olmak. arada götüm kalkıyor emirler veriyorum kendime ama ezdirmiyorum da kendimi zalim yönetimin baskısına.
devamını gör...
3212.
gecenin bu saatinde çamaşır makinesi çalıştırmak zorunda kaldım.
alt katım boş yandaki dışarıda herhalde. üstteki de rahatsız olmaz inş
son 25 dakika
alt katım boş yandaki dışarıda herhalde. üstteki de rahatsız olmaz inş
son 25 dakika
devamını gör...
3213.
odaya bir girdim, içeride iş arkadaşım oturuyor. baktım patron yok. aa dedim nasılsınız? sabah sabah geldik işte buralara dedim. ama yüksek sesle konuşuyorum. meğersem yahudi patron masanın arkasında kafasında beyaz örtüsüyle dua ediyormuş ayakta. ama örtü duvarla aynı renk. resmen bukelamun gibi gizlenmiş oraya. hareket edince anladım ve korktum, kaçtım odadan.
devamını gör...
3214.
az daha yorum okuyordum. hemen kendimi silkeledim ve okumaktan kurtuldum
devamını gör...
3215.
kendimi geri çektim sözlük.
kendime dönmeye çalışıyorum.
şuan sinirimi bozmayan hiçbir şey yok.
ailem, arkadaşlarım, sokakta önümde yavaş yürüyen insanlar, otobüste yer kavgası eden yaşlılar, kütüphaneye konuşmaya gelenler...
zor zamanlar geçiriyorum sanırım.
tahammül edemiyorum çoğu şeye.
17'imde olmanın verdiği bir huzursuzluk mu yoksa sınav kaygısı mı bilmiyorum.
tek bildiğim şey konfor alanımdan ayrılmamak istediğim.*
kendime dönmeye çalışıyorum.
şuan sinirimi bozmayan hiçbir şey yok.
ailem, arkadaşlarım, sokakta önümde yavaş yürüyen insanlar, otobüste yer kavgası eden yaşlılar, kütüphaneye konuşmaya gelenler...
zor zamanlar geçiriyorum sanırım.
tahammül edemiyorum çoğu şeye.
17'imde olmanın verdiği bir huzursuzluk mu yoksa sınav kaygısı mı bilmiyorum.
tek bildiğim şey konfor alanımdan ayrılmamak istediğim.*
devamını gör...
3216.
ihanetin i'si benim varlığımla yok olmuştu
devamını gör...
3217.
bir şeylerde teselli bulabilmeyi ve toplamayı çok isterdim. her şeyin bir gün geçeceğini biliyorum ama olmuyor işte. bazı şeylere olan inancın sarsılması insanı çok sarsıyor.
neyse halledeceğiz yine bir şekilde el mecbur.
neyse halledeceğiz yine bir şekilde el mecbur.
devamını gör...
3218.
güzel uyumak istiyorum bu gece.
sadece uyumak.
bugün akşam kahvesinde fark ettim bunu, uzun zamandır deliksiz uyku çekmedim.
ya gece uyanıyorum, ya sabah erkenden kalkmam gerekiyor.
bazen hiç uyumuyorum.
dizinde uyutsana beni sözlük, sadece uyku.
bir de üşenmezsen uğra, güzel rüyalar getir gelirken...
sadece uyumak.
bugün akşam kahvesinde fark ettim bunu, uzun zamandır deliksiz uyku çekmedim.
ya gece uyanıyorum, ya sabah erkenden kalkmam gerekiyor.
bazen hiç uyumuyorum.
dizinde uyutsana beni sözlük, sadece uyku.
bir de üşenmezsen uğra, güzel rüyalar getir gelirken...
devamını gör...
3219.
anladım ki acılar, geçse bile hep hissedilirmiş.
kayıplar hiç geçmez, yaşanmışlıklar aklının köşesinde ilişir kalırmış.
anladım ki hisler, keskin bir bıçaktan daha derin kesebilir,
bir ölümden farksız sancılara sebep olurmuş.
acılar bir çukur gibi derin, hisler bir bıçak kadar kesermiş kalbini insanın. acıdan kıvranır, nefesin kesilirmiş ama ölemezmiş insan.
hiç tatmadığın bir sevgiyi tatmak mutlu etmezmiş insanı, zehir gibi karışırmış kana, yavaş yavaş öldürürmüş seni.
her insan aslında tattığı sevgiyle zehirlenirmiş.
kayıplar hiç geçmez, yaşanmışlıklar aklının köşesinde ilişir kalırmış.
anladım ki hisler, keskin bir bıçaktan daha derin kesebilir,
bir ölümden farksız sancılara sebep olurmuş.
acılar bir çukur gibi derin, hisler bir bıçak kadar kesermiş kalbini insanın. acıdan kıvranır, nefesin kesilirmiş ama ölemezmiş insan.
hiç tatmadığın bir sevgiyi tatmak mutlu etmezmiş insanı, zehir gibi karışırmış kana, yavaş yavaş öldürürmüş seni.
her insan aslında tattığı sevgiyle zehirlenirmiş.
devamını gör...
3220.
başkalarını sevmek için önce kendini sevmek lazımmış. yalnızlığım kendime olan sevgisizliğimdenmiş.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar
karalama
2